> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Hicret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicret  (Okunma Sayısı 594 defa)
20 Şubat 2010, 15:03:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Şubat 2010, 15:03:32 »



HİCRET




Bir yerden başka bir yere göç etmek.

Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabının İslâm devletini kurmak üzere Mekke´den Medine´ye göç etmeleri.

Rasûlullah Mekke´de tebliğ görevini sürdürürken Kureyşliler de inkârlarında diretiyorlardı. Peygamberimiz tebliğ görevini Mekke´nin dışına taşırmak istiyordu. Bu nedenle Taif´e gitti. Tâifliler de Kureyşliler gibi inkârcılıkta direnmişler ve Peygamberimizi taşa tutmuşlardı. Peygamberimiz onların bu cahilce hareketleri karşısında yılmamıştır. Özellikle hacc mevsiminde Mekke dışından gelen insanlarla görüşüyor onlara İslâm´ı anlatıyordu. Peygamberimiz bir gün Akâbe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı. Onlara Kur´ân okudu ve İslâm´a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında değerlendirdiler.

"Yahûdilerin geleceğini bildikleri ve kendisiyle bizi korkuttukları peygamber bu olmasın" dediler. Yahûdilerden önce müslüman olmanın gereğine inanıp müslüman oldular.

Medine´de bulunan Yahudiler bir Peygamber´in geleceğini biliyorlardı. Medinelilerle aralan açılan Yahudiler onlara "Bir Peygamber gönderilmek üzeredir. O Peygamber gelince biz ona tabi olacağız, İrem ve Âd kavimleri gibi sizin kökünüzü. kazıyacağız" diyorlardı.

Akabe´de Müslüman olan Medineliler memleketlerine gittiklerinde bu durumu yakınlarına aktardıktan bir yıl sonra, daha önceki Müslümanlarla birlikte on iki kişilik bir topluluk Hacc için Mekke´ye geldi. Bunlar Peygamberimizle görüştü ve "hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, iftira etmemek, Allah ve Rasûlüne muhalefette bulunmamak hususunda" peygamberimize söz verip bey´at ettiler.

Peygamberliğin onüçüncü yılında Medineli müslümanlardan yetmiş iki kişilik bir grup hacc için Mekke´ye geldiler. Peygamberimizle Akabe mevkiinde görüşmek üzere toplandılar.

Hz. Peygamber (s.a.s), amcası Abbas´la birlikte Akabe´ye geldi. Abbas henüz müslüman olmamıştı. Ebu Talib´in vefatından sonra peygamberimizle daha çok ilgilenmeye başlamıştı. Bu ilgi kabile bağından ileriye gitmiyordu. Toplantıda ilk konuşmayı Abbâs yaptı; "Ey Hazrec topluluğu, bu benim kardeşimin oğludur. Benim yanımda insanların en sevgilisidir. Siz onu tasdik ediyor onun getirdiklerine inanıyor ve kendisini alıp götürmek istiyorsanız, sizden bu hususta beni tatmin edici bir söz almak isterim. Siz ona vereceğiniz sözü yerine getirebilecek ve kendisini muhaliflerinden koruyabilecek misiniz? Bunu gereği gibi yaparsanız ne iyi; yok eğer Mekke´den çıktıktan sonra kendisini yardımsız bırakacak rüsvay edecekseniz şimdiden bu işten vazgeçiniz, onu bırakımı. Yine kavmi arasında ve yurdunda izzet ve şerefiyle korunmuş olarak yaşasın."

Hz. Abbas´tan sonra Hz. Peygamber (s.a.s) konuştu. Bundan sonra Medineli müslümanlar düşüncelerini şöylece açıkladılar: "Allah´tan getirdiklerine bilerek ve inanarak sana bey´at ediyoruz. Biz, Rabbımıza bey´at ediyoruz Allah´ın kudret eli ellerimizin üzerindedir. Kendimizi, oğullarımızı, kadınlarımızı esirgeyip koruduğumuz şeylerden seni de, esirgeyip koruyacağız. Eğer bu ahdimizi bozarsak, Allah´ın ahdini bozan, yaramaz, bedbaht insanlar olalım. Ya Rasûlallah! Biz ahdimizde sadıkız".

Peygamberimiz iki şart ileri sürdü, "Rabbim için şartım: O´na hiç bir şeyi ortak koşmamanız yalnız O´na ibadet etmeniz, kendinizi, çocuklarınızı, kadınlarınızı esirgeyip koruduğunuz şeylerden, beni de esirgeyip korumanızdır" buyurdu. Medineliler: "Böyle yaptığımız zaman bizim için ne var" dediler. Allah Rasûlü de: "Cennet var" buyurdular. Medineliler "bu kârlı alış veriştir" deyip Allah Rasûlüne bey´at ettiler.

Mekke müşrikleri Akabe bey´atlarıyla ilgili haberi alınca Allah Rasûlünü Mekke dışına çıkarmamak için önlemler almaya başladılar. Bir müddet sonra peygamberimiz müslümanların Medine´ye hicret etmelerine izin verdi. İlk olarak Cahşoğulları hicret ettiler. Bunlardan sonra Hz. Ömer hicret için önce silahını kuşandı, Kâbe´yi tavaf etti. Çevrede bulunan müşriklere de hicret etmekte olduğunu bildirdi. "Anasını ağlatmak karısını dul bırakmak isteyen varsa beni izlesin" diyerek büyük bir grup sahabe ile birlikte hicret etti."

Hz. Ömer´den sonra Hz. Hamza ve diğer müslümanlar hicret ettiler.

Hz. Ebû Bekir de hicret etmek istiyordu ancak, Peygamberimiz ona "acele etme, belki Allah sana bir arkadaş bulur" diyerek beklemesini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir iki deve satın alıp, hicret edeceği günü beklemeye başladı.

Kureyşliler müslümanların Medine´de tutunduklarını görünce telaşa düştüler. Peygamberimizin hicretine engel olabilmek için Darü´n-Nedve adı verilen meclis binasında toplandılar. Çeşitli fikirler ve düşünceler ileri sürerek sonuçta Ebû Cehil´in düşüncesinde karar kıldılar.

Ebu Cehil, her kabileden bir delikanlının seçilmesini, bunların hep birlikte Peygamberimizi öldürmelerini teklif etti. Böylece Abdi Menâçoğullarının bütün kabilelerle çarpışamayacağını, kan davasından vazgeçeceklerini bildirdi.

Onlar bu tip hileler düşünürlerken Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir´in evine vardı. Allah´ın kendilerine hicret iznini verdiğini bildirerek yol hazırlıklarına başlanıldı. Mekkelilere ait bazı emanetlerin sahiplerine teslim edilmesi ve müşrikleri yanıltmak amacıyla Hz. Ali´ye Peygamberimizin evinde kalması emredildi.

Gecenin geç vaktinde müşrikler Peygamberimizin evini kuşattılar. Allah Rasûlü Kur´ân okuyarak Allah´a sığınmış böylece müşriklerin arasından görünmeden geçmiştir. Bir müddet sonra müşrikler Peygamberimizin yatağında yatanın Hz. Ali olduğunu görünce hayrete düşmüş ve tuzaklarının boşa gittiğini anlamışlardır.

Rasûlullah (s.a.s) Hz. Ebu Bekir´le birlikte Sevr Dağı´na doğru yol alıp Hıra mağarasına gizlendiler. Bu dağ Medine tarafında değil, Cidde tarafında Mekke´nin kuzey batısında yer alıyordu. Müşrikleri şaşırtmak için de böyle bir yola başvurulmuştu.

Müşrikler hz. Ali´yi ve Hz. Ebû Bekir´in kızı Esma´yı sıkıştırmış fakat bir şey öğrenememişlerdir. İz sürenleri yanlarına aldılar; dağ, tepe demeden her tarafı aradılar. Bir ara mağaranın ağzına kadar geldiler, mağaranın önüne bir güvercinin hemen Rasûlullah´ın oraya girmesinden sonra yuva yaptığını, örümceğin ağ örttüğünü görünce Allah Rasülünün mağarada gizlenmesinin mümkün olabileceğini düşünemediler. Elleri boş olarak geri döndüler.

Hz. Peygamber (s.a.s) ile Hz. Ebu Bekir bu mağarada üç gün kaldılar. Hz. Ebu Bekir´in oğlu Abdullah ve kızı Esma onlara yemek taşıdılar. Hz. Ebu Bekir´in çobanı da koyunlarını Abdullah´ın geçtiği yerlere sürerek izlerini silmeye çalıştı. Yol Kılavuzu Uraykıt Peygamberimiz ve Hz. Ebubekir´in bineceği develeri getirdi. Peygamberimiz devenin ücretini Ebu Bekir´e ödeyerek yola koyuldular. Yolculukta geceleri yol alıyor, gündüzleri gizleniyorlardı.

Kureyşliler, Peygamberimizi bütün uğraşlarına rağmen bulamayınca şaşkına döndüler. Onu bulana yüz deve vereceklerini vadettiler. Bu ödül herkesi heyecanlandırdı. Yüz deveye sahip olabilme ümidiyle her tarafı aramaya başladılar. Her yöne haberciler gönderildi. Bu habercilerden birisi de Süraka´nın yurduna gelmişti. Onlar da Allah Rasûlünü bulabilmek ve yüz deveye sahip olabilmek için fırsat kolluyorlardı. Bir gün adamın birisi üç kişilik bir yolcu kabilesinin gitmekte olduğunu gördü. Bunu bir toplulukta anlattı. Süraka uyanık bir kimse idi. Adamı yanıltmak ve sözü kesmek için onlar falancalardır dedi. Adam da kesin bir şey bilmediğinden susmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Süraka evine geldi. Atını ve oklarını hazırladı. Belirtilen yöne doğru hızla yol almaya başladı. Süraka kısa bir müddet sonra Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir´e yetişti. Onlara "bugün seni benden kim kurtarabilir" diye bağırdı. Peygamberimizin duasıyla Süraka´nın atının ön ayakları kuma gömüldü. Böylece Allah bu kutsî Medine yolculuğunda Rasûlünü yalnız bırakmamış ve onu tehlikelere karşı bir kez daha korumuştu.

Atının kuma gömülmesi sonucunda gerçeği anlayan Süraka affını rica etti. Peygamberimiz de ona dua ederek affetti. Süraka minnet altında kalmak istemiyordu. Peygamberimize ikramda bulunmak istiyordu. Peygamberimiz de onun hiç bir ikramını kabul etmek istemedi. İkramının kabul edilebilmesi için müslüman olmasının gerektiğini öğrendi ve müslüman oldu.

Kureyş´in vadettiği yüz deveye sahip olmak isteyenlerden birisi de Büreyd idi. O da kendi kabilesinden yetmiş atlı ile yola çıkmış, Peygamberimize yetişmişti. Ancak bütün gayretlerine rağmen muvaffak olamamış sonuçta Büreyd´e İslâm tebliğ edildi. Büreyd ve yanındakiler müslüman oldular. Büreyd, peygamberimizin Medine´ye bayraksız girmesinin uygun olmayacağını düşünerek, başından sarığını çıkardı, mızrağının ucuna bağladı, böylece Medine´ye kadar Peygamberimizin bayraktarlığını yapmış oldu.

Peygamberimizin Mekke´den çıktığını duyan Medine´deki müslümanlar yolları gözlüyorlardı. Her gün güneşin doğumundan önce Harra mevkiine çıkıyorlar, sıcak bastırıncaya kadar bekliyorlardı. Bir gün Yahudi´nin birisi bir işiyle ilgili olarak yüksek bir kuleye çıkıp etrafı gözetlemeye başlamıştı. Peygamberimizin ve arkadaşlarının gelmekte olduğunu gördü. Kendisini tutamayarak heyecanla " ey Arap topluluğu! İşte nasibiniz, devletliniz, beklediğiniz ulu kişiniz geliyor" diyerek Rasûlullah´ın geldiğini onlara haber verdi.

Medineliler yollara dökülüp Peygamberimizi karşıladılar. Peygamberimiz burada bir müddet kaldı ve Kuba Mescidi´ni inşa ettirdi. Hz. Ali de Kuba´da Rasûlulah´a yetişti.

Süheyb b. Sinan da hicret etmek için yola çıkmıştı. Kureyşliler onun yolunu çevirdiler, göndermek istemediler. Süheyb, biriktirdiği bütün serveti Kureyşlilere bırakmak şartıyla yoluna devam etti.

Peygamberimiz bir kaç gün sonra Medine´ye hareket etti. Hareketinden önce Neccâroğullarına kendisini Medine´ye götürmeleri i...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hicret
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:59:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hicret rüya tabiri,Hicret mekke canlı, Hicret kabe canlı yayın, Hicret Üç boyutlu kuran oku Hicret kuran ı kerim, Hicret peygamber kıssaları,Hicret ilitam ders soruları, Hicretönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes