> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Hendek savaşı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hendek savaşı  (Okunma Sayısı 556 defa)
20 Şubat 2010, 14:53:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Şubat 2010, 14:53:18 »



HENDEK SAVAŞI




Hz. Peygamber (s.a.s)´in müşriklerle yaptığı büyük ve en önemli savaşlarından birisi. Uhud savaşından iki yıl sonra, Hicret´in beşinci yılının şevval ayında (23 şubat 627) Medine´nin kuzeyinde cereyan etmiştir.

Kureyş müşrikleri Uhud savaşında başarılı olmuşlardı ama müslümanların gücünü kıramamışlardı. Tam tersine müslümanlar Medine´deki birlik ve beraberliklerini sağlamlaştırmış, askeri bakımdan daha güçlü bir duruma gelmişlerdi. Medine´de sürekli problem çıkaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüş; doğuda Zatu´r-Rika, kuzeyde Dumetü´l-Cendele yapılan seferler kesin zaferle sonuçlanmış, müslümanların gücü ve etkinliği gün geçtikçe daha da büyümüştü. Bunun sonucu olarak Mekke müşriklerinin Mısır, Suriye ve Irak yönündeki kervan yolları tamamen kapatılmıştı.

Müslümanların bölgeye hakim bir güç olmaya başlaması İslâma katılanların sayısını hızla artırmış, geçen zaman, müslümanların sosyal hayatlarını düzenleme ve yerleştirme yolunda önemli adımlar atmasına fırsat tanımıştı. İslâm´ın bu gözle görülür güçlenişi karşısında müslümanların başlıca düşmanlarından olan yahudiler, düşmanca faaliyetlerine hız verdiler. Özellikle Medine´den sürülen Benu Nadir kabilesi bütün çevrede İslâm aleyhinde sürekli propaganda yapıyor, İslâm´ın güçlenmesini önlemek için müslümanlara kesin bir darbe vurmanın yollarını arıyordu. Bu çalışmaları sonuçsuz kalmamış, yahudiler aralarında görüş birliği sağlanarak Kureyş ve diğer müşrik kabilelerle birleşmenin yolları aranmaya başlamıştı.

Yahudilerden oluşan bir heyet Mekke´ye gelerek kışkırtıcı çalışmalardan sonra Kureyş´e ortak düşmanları olan müslümanlara birlikte saldırmayı Rasûl Aleyhisselâm´ı ve İslâm´ı ortadan kaldırmayı teklif ettiler. Ticaret yollarının kesilmesiyle ekonomik bir çıkmaza düşen ve içlerinde hala Bedir´in acısını taşıyan müşrikler bu teklifi olumlu karşıladı (Taberî, Tarihu´t-Taberi, Mısır,1961, II, 564-5). Yahudi heyeti ve Kureyş´ten seçilen elli adam Kâbe örtüsünün altına girip göğüslerini kâbe duvarına dayayarak tek başlarına kalıncaya kadar müslümanlarla savaşmaya yemin ettiler. Artık tek düşünceleri vardı. Bu savaşı mutlaka başarmak ve İslam´ı ebediyyen yok etmek (İbnü´l-Hişâm, es-Siretü´n-Nebeviyye, Beyrut, 1407/1987, II, 254, 255).

Yahudiler Kureyş´le anlaştıktan sonra Necid´e giderek Benu Süleym ve Gatafan kabilelerini de bu ittifaka dahil etmeye çalıştılar. Gatafan kabilesini Hayber´in bir yıllık hurmasının yarısı karşılığında müslümanlara karşı savaşmaya razı ettiler. Arkasından diğer Arap kabilelerini dolaşarak putperestliğin İslam´dan üstün olduğunu, fakat müslümanlarla savaşılmadığı takdirde putperestliğin sonunun yaklaştığı propagandasıyla savaşa kışkırttılar. Bu çalışmaları sonunda Fezare, Süleym, Sa´d ve Esedoğulları kabileleri de ittifaka dahil oldu (Taberî, a.g.e., II, 566).

Savaş hazırlıklarına başlayan Kureyş, üçyüz at, bin beşyüz devenin bulunduğu dörtbin kişilik bir ordu donattı. Buna Yahudi ve diğer Arap kabilelerinin kuvvetleri de eklenince yaklaşık onbin kişilik bir ordu meydana geldi. Bu büyük ordu İslâm´a son ve öldürücü darbeyi vurmâk, Allah´ın nurunu boğmak niyet ve umuduyla Medine´ye yöneldi. Arap yarımadası belki de o güne kadar böyle büyük bir orduya şahit olmamıştı (İbn Hişam, es-Siretit´n-Nebeviyye, Mısır, 1375/1955, II, 214, 216, 220):

Râsulullah (s.a.s) müttefiklerin girişimini haber alır almaz derhal bir savaş meclisi topladı. Mecliste düşmana karşı ne gibi tedbirler alınması, nasıl bir savaş taktiği izlenmesi gerektiği konusunda istişare edildi. Ashâbın çoğunluğu Medine´yi içerden savunmanın uygun olacağı görüşünde idi. Bu görüş benimsendikten sonra Selman-ı Farisî hazretleri, "bizde bir şehir üstün kuwetlerle kuşatıldığı zâman daima çevresine bir hendek kazılır ve şehir bu şekilde savunulur" şeklinde görüş bildirince Rasûl aleyhisselam bunu uygun görerek savunma planının bu doğrultuda hazırlanmasını emretti. Vakidî´nin Hendek Savaşı sırasında Rasûlullah´ın Kureyş lideri Ebû Süfyan´a yazdığım söylediği bir mektuba göre ise, şehrin çevresine hendek kazılmasını doğrudan doğruya şanı yüce Allah, Rasûlüne ilham etmiştir. Düşmanın geleceği yöne kazılacak hendekle şehrin koruması esas olmakla birlikte Selmân-ı Farisî´nin teklifi içinde Medine´yi çevreleyen binalar arasına kapatmak da vardı, zaten şehrin diğer tarafı dağ ve hurmalıklarla çevrili idi (İbn Hişam, a.g.e., II, 255).

Rasûlullah, vakit kaybetmeden, ileri gelen sahabîlerle birlikte keşfe çıkarak hendek kazılması gereken yerleri tesbit etti. Düşmanın saldırısına açık bulunan yerlerin tesbitinden sonra bütün müslümanlar toplanarak hendek kazma çalışmalarına başladılar. Medine´deki bütün araçlar toplandığı halde yine de birçok müslüman araçsız kalmıştı. Bunun üzerine Rasûlullah, müslümanlarla anlaşmalı bulunan Benu Kurayza kabilesinden ödünç aletler aldırdı.

Başta Rasûl aleyhisselam olmak üzere bütün müslümanlar canla başla çalışıyorlardı. Mevsim kış olduğu için çalışmak oldukça güç ve yorucuydu. Buna rağmen müslümanlar büyük bir coşkuyla çalışıyor, hep bir ağızdan "bizler ömrümüz oldukça Muhammed´le birlikte savaşa devam etmek üzere bey´ât etmişizdir" anlamında mısralar okuyorlardı. Hendek kazarken Hz. Peygamberin birçok mucizesinin geldiğini yine İslâm tarihçileri nakletmektedirler (İbn Hişam, a. g. e., II, 217, 219).

Rasûlullah da coşkuyla çalışan arkadaşları ile birlikte toprak kazıyor, taşıyor, onlarla bir ağızdan şu anlamdaki beyitleri okuyordu: "Allah´ın lütfu ve hidayeti olmasaydı biz ne hidayete erer, ne sadakalar verir, ne de ibadet ederdik. Ya Rab! Bizi huzur ve sükuna erdir. Düşmanla karşılaşırsak bize sebat ve metanet ver. Bize saldıranlar fitne çıkararak fesat peşinde koşuyorlar. Biz ise onlara karşı koyuyoruz." Münafıklar ise bu işi ağırdan alıyor ve çeşitli bahanelerle çalışmamak istiyorlardı (İbn Hişam a.g.e., II, 216; Taberî, a.g.e., II, 566, 567).

Bu şekilde iki hafta boyunca süren gayret sonunda Medine çevresinin gerekli yerleri hendeklerle kuşatılmış, hendeklerden çıkan topraklar iç tarafa yığılarak siperler oluşturulmuştu.

Hendek kazma çalışmaları biter bitmez Rasûl aleyhisselam savaşabilecek durumdaki bütün müslümanları topladı. Müslüman mücahitlerin sayısı üçbindi ve otuz altı da at vardı. Müslüman savaşçılar gruplar halinde siperler gerisine yerleştirildi. Bu sırada Ebû Süfyan komutasındaki ordu Medine´nin Batısından, Necid kabileleri de Doğudan Medine önlerine geldiler.

Kureyş ordusu Medine´nin kuzeyinden dolaşarak Uhud dağı civarına geldi. Ortalığı boş görünce evvelce Uhud savaşında aldıkları mevkiye doğru yaklaştılar. Burada diğer kuvvetlerle birleşerek Uhud-Medine yolu üzerinde ilerlemeye başladılar. Bir müddet sonra Rasûlullah´ın hendekler gerisinde görülen çadırları karşısına geldiler ve onun karşısında yer aldılar (Taberî, a.g.e., II, 570).

Müşrikler çevrede müslümanları görmeyince hızla Medine üzerine atıldılar. Fakat müslümanlar tarafından kazılan hendeklere gelir gelmez ne yapacaklarını şaşırdılar. O zamanlar böylesi istihkamlar inşa etmek Araplar tarafından bilinmiyordu. Rasûlullah´ın bu değişik savunma yöntemi müşrikleri hayret ve şaşkınlık içinde bıraktı. İçerlerinde bazıları atlarını hendekler boyu sürerek bir geçit aradılar. Fakat hendek gayet derin kazılmış olduğu için geçmeyi başaramadılar. Bu arada hendek gerisinde siperlenen müslümanlar düşmanı ok ve taş yağmuruna tuttular. Düşman süvarileri de bu şekilde karşılık vermek zorunda kaldılar. Müşrikler bir aya yakın bir süre hendek gerisinde kaldılar. İki taraf arasında herhangi bir savaş olmadı. Bir kaçı mübareze ve karşılıklı ok atmaktan başka ciddi bir hareket olmadı (Taberî, a.g.e., II, 572).

Müslümanlar arada sırada taarruz eden düşmanı bu şekilde karşılayarak savunma süresini uzatıyorlardı. Fakat bu sırada müslümanlarla anlaşma içindeki Benu Kurayza kabilesinin anlaşmayı bozarak geceleyin Medine üzerinde baskın yapmak için hazırlandıkları söylentisi yayıldı. Bu haber müttelik ordulara göre oldukça zayıf olan müslümanlar arasında büyük bir endişeye neden oldu. Rasûl aleyhisselam durumun açıklığa kavuşturulması için Kurayza kabilesine birisini gönderdi. Benu Kurayza kabilesinin reisi Kaab b. Esed´in Benu Nâdir kabilesi reisi Nayy b. Ahtab tarafından kandırılmış olduğu ve Kurayzalıların gerçekten anlaşmayı bozmuş oldukları anlaşıldı. Kurayza kabilesi ile Evs kabilesi arasında dostluk bulunduğu için Evs´in lideri Sa´d b. Muaz ve bazı Evs ileri gelenleri özel olarak Benu Kurayza kabilesine gönderildi ise de olumlu bir sonuç alınamadı.

Kur´ân düşmanın gelişini ve durumun vehametini şöyle dile getirir:

"Onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi. Gözler dönmüş, yürekler ağızlara gelmişti. Allah için çeşitli tahminlerde bulunuyordunuz" (el-Ahzab, 33/10). Rasûlullah zaman geçirmeden ortaya çıkan yeni duruma uygun tertibatı aldı. Müslümanlara hitaben, "emin olunki bunun sonu hayırlıdır. Müslümanların yegane koruyucusu Allah´tır" buyurarak müslümanlara güven verdi. Şehir içinde ve savunma hattı çerçevesinde güvenlik önlemleri bir kat daha artırıldı. Geceleri düşmanın ani bir baskın yapmasını önlemek amacıyla devriye kolları çıkarılmaya başlandı.

Gece basar basmaz bütün devriye görevlileri görev yerlerine dağılıyor, Rasûlullah ise savunma hattının en zayıf noktasında bekliyordu. Geceleri çok soğuk olduğu için savaşın zorlukları kendisini daha ağır biçimde hissettiriyordu. Bununla birlikte Müslümanlar inançla ve sabırla görevlerini yerine getiriyorlardı.

Bu arada münafıklar da boş durmuyor bir takım teşvikler ve aldatıcı sözlerle imanı zayıf kimseleri kandırmaya çalışıyorlardı. Nitekim Kur´ân bu duruma "İki yüzlüler ve kalplerinde hastalık olanlar" Allah ve Rasûlü size sadece kuru vaadlerde bulundu" diyorlardı (el-Ahzab, 33/12). Ayetiyle ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hendek savaşı
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:12:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hendek savaşı rüya tabiri,Hendek savaşı mekke canlı, Hendek savaşı kabe canlı yayın, Hendek savaşı Üç boyutlu kuran oku Hendek savaşı kuran ı kerim, Hendek savaşı peygamber kıssaları,Hendek savaşı ilitam ders soruları, Hendek savaşıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes