> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Hacr
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hacr  (Okunma Sayısı 558 defa)
17 Şubat 2010, 17:46:03
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Şubat 2010, 17:46:03 »



HACR




Men etmek ve kısıtlamak. Aynı. kökten hicr; akıl, yakınlık, hısımlık, men etmek ve himaye anlamına gelir. Terim olarak hacr; İnsanı maldan tasarruftan men etmektir. Hanefîlerin tarifi şöyledir: Hacr; bir kimseyi belli sebeplerden ötürü kavlî tasarruflarından ve yaptığı akitlerin bağlayıcı olmasından alıkoymaktır. Hacr altında bulunan kimseye "kısıtlı (mahcûr)" denilir. Kısıtlı kimse satım veya hibe gibi bir akdi veya kavlî tasarrufu bizzat yapsa, bu bağlayıcı olmaz. Buna bir hüküm gerekmez ve kabzla mala mâlik olunmaz. Kısıtlık daha çok sözlü tasarruflarda etkisini gösterir. Fiillerde hacr tasavvur olunmaz. Çünkü vuku bulmuş olan fiili kaldırmak mümkün değildir. Kısıtlının yapacağı akit mevkûftur. Yani geçerli olması hukukî temsilci olan velî veya vasînin icazetine bağlıdır (İbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, Mısır 1307, V, 97, 99,108; el-Meydânî, el-Lübâb, II, 66). Şâfiî ve Hanbelîlere göre, hacr; Kişiyi belli ehliyet arızalarından dolayı mâlî tasarruflardan alıkoymaktır. Bu men, küçük, akıl hastası ve sefîhte olduğu gibi ya şer´î bir hüküm şeklinde olur veya peşin konuşulan satış bedelini ödemeyen müşteriyi, hâkimin kendi malında tasarruftan alıkoyması tarzında ortaya çıkar (İbn Kudâme, el-Muğnî, V, 465).

Kişiyi hacr altına almanın meşrûluğu Kitap ve Sünnete dayanır. Âyetlerde şöyle buyurulur: "Allah´ın sizi başına diktiği mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin onlara güzel söyleyin" (en-Nisâ, 4/5). Cenab-i Hak bu âyette, velîlere mallarını sefîhlere vermelerini yasaklamaktadır., Bu, onları mallarında tasarruftan alıkoymak anlamına gelir. Başka bir âyette şöyle buyurulur: "Yetimleri nikâh çağına erdikleri zamana kadar gözetip deneyin. Kendilerinde bir olgunluk (rüşd) görürseniz, mallarını onlara teslim edin" (en-Nisâ, 4/6). Burada, yetimlerin mallarını koruyup koruyamayacaklarını anlamak için onların denenmesi istenmektedir: Âyet, rüşd´ten önce malların onlara teslimini yasaklamaktadır. Diğer bir âyette de şöyle buyrulur: "Eğer üstünde hak bulunan borçlu bir beyinsiz (sefîh) veya zayıf akıllı olur, yahud da bizzat yazdırmaya gücü yetmezse, velisi dosdoğru yazdırsın" (el-Bakara, 2/282). Burada, borcu yazdırmaya, onu bir teminata bağlamaya gücü yetmeyen borçlunun yerine bu görevi velisinin yapması istenmektedir.

Hz. Peygamber, Muaz (r.a.)´ı mal, konusunda hacretmiş, Hz. Osman da (ö. 35/655), malını saçıp savurması yüzünden Abdullah b. Ca´fer´i tasarruflarında kısıtlamıştır (eş -Şevkânî, Neylü´l-Evtâr, V, 245).

Kişiyi hacr altına almanın iki sebebi olabilir. Ya şahıs kendisi veya malı bakımından korunur, yahut da başkalarının menfaatı gözetilir. Akıl has tası, küçük, sefih ve malını saçıp sa vuran kişinin kısıtlanması kendi yaran içindir. İflâs eden borçlunun kısıtlanması, alacaklıların; Ölüm hastasının kısıtlanması ise, terekenin üçte birinden fazlasında mirasçıların haklarını korumak amacına yöneliktir.

Hacr´i gerektiren sebeplerin bir bölümü üzerinde İslâm hukukçularının görüş birliği vardır. Bir bölümü ise tartışmalıdır.

İslâm hukukçuları tarafından ittifakla kabul edilen hacr sebepleri şunlardır: Küçüklük (sığâr, sabâvet), Âkıl hastalığı (cünûn), bunaklık (ateh), kölelik (rikk), umuma zarar verme (zarar-ı ûmm), ölüm hastalığı (maradu´l-mevt).

Ebû Hanife (ö. 15/767) ve diğer bazı hukukçulara göre, sefihlik (sefeh, sefâhet), aptallık (beleh, belahat, gaflet) ve borç (deyn) hacr sebebi değildir. Bu sonuçları hacr sebebi sayanlara göre, bunun ayrıca hâkim kararına dayanması gereklidir. Umûma zarar verenlerin durumu da aynı hükme tabidir. Küçüklük, akıl hastalığı, bunaklık ve kölelik ise, hâkim kararına gerek olmaksızın, kendiliğinden hacr sebebi olarak ortaya çıkar.

1. Küçüklük

Hanefi ve Malikîlere göre küçükler, mümeyyiz ve gayri mümeyyiz olmak üzere ikiye ayrılır. Gayri mümeyyiz çocuk yedi yaşından küçük olanlar, mümeyyiz de yedi yaşla büluğ çağı arasındaki çocuklardır: "Yedi yaşına girdikleri zaman çocuklarınıza namaz emredin"(Ebû Dâvûd, Salât, 26; Ahmed b. Hanbel, II,180,187). Mümeyyiz iyi ile kötüyü, almakla vermeyi, satmakla satın almayı birbirinden ayırdedebilen bir fikrî, zihnî ve beden olgunluğuna ulaşan kimsedir. Yukarıdaki hadis, bunun yedi yaşından itibaren başladığına işaret eder. Beşerî hukukta, mahkemelerde küçüklerin herhangi bir haksız fiilden sorumlu olup olmadıklarını tayin için, doktora muayene ettirilmesi, özellikle fakir ve mümeyyiz olup olmadıklarının adlî tıp müessesinden sorulması yoluna gidilmektedir.

Tasarruflar fiille veya sözlü olur. Gasb veya itlaf gibi fiillerin küçük ve akıl hastasının hacr altına alınmasında bir etkisi olmaz. Telef edilen şeyin tazmini gerekir. Çünkü hacr, fiiller üzerinde değil, yalnız sözler üzerindedir. Bu sebeple, gayri mümeyyiz küçüğün bütün tasarrufları bâtıldır. Onun eda veya tasarruf ehliyeti yoktur. Çünkü akıl ve temyiz gücüne sahip değildir. Bu yüzden, onun rıza ve kastı söz konusu olmaz. Tasarruf; küçüğe yararlı olsun veya zararlı bulunsun yahut da yararla zarar arasında bir özelliğe sahip olsun hüküm değişmez.

Mümeyyiz küçüğün tasarrufları üçe ayrılır:

a)
Tamamen yararına olan tasarruflar geçerlidir. Hibbe, sadaka ve vasiyeti kabulü veya mübah malları mülk edinmesi gibi. Başkasına vekil sıfatıyla alış-veriş, nikâh, talâk, dava ve tesellüm gibi tasarrufları da geçerlidir. Bunlar, çocuğun yetişmesine yardımcı olur ve muhtemel zarar müvekkile aittir.

b) Tamamen zararına olan tasarruflar geçersizdir. Hibbe, sadaka, vakıf, âriyet, borca keffâlet ve talâk gibi. Bunlar, onun adına velisi tarafından da yapılamaz.

c) Hem menfaate, hem de zarara ihtimali bulunan tasarruflar. Alış-veriş, kiraya vermek, kiralamak, rehin vermek ve almak gibi. Ancak, bu tasarruflar velinin iznine bağlı olarak meydana gelir. Veli icazet verirse akit yürürlük kazanır, vermezse ortadan kalkar. Velî, fâhiş gabin derecesinde, küçüğün aleyhine olan tasarrufa icazet veremez. Diğerlerinde küçük için maslahat olup olmadığını araştırır ve buna göre karar verir.

Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise, mümeyyiz veya gayr-i mümeyyiz küçüğün mâlî tasarrufları bâtıldır. Ancak Şâfiîlere göre, mümeyyiz küçüğün tasarrufları, velî izin verse bile geçerli olmaz. Hanbelîler aksi görüştedir. Velinin izin verdiği konularda, mümeyyiz küçük üzerinde hacr kalkar.

Mümeyyiz küçüğün, namaz, oruç, hac gibi ibadetleri yapması buluğdan önce farz değilse de edası sahihtir ve sevabı ana baba ile bunların yapılmasına vesile olanlara gider (el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi Beyrut 1910, VII, 171; İbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadîr, VII, 310 vd; el-Meydânî, a.g.e., II, 67; İbn Rüşd, Bidâyetü´l-Müctehid, II, 278).

İslâm hukukçuları, rüşd çağına ulaşmadıkça, çocuğa malının teslim edilmemesi gerektiğinde görüş birliği içindedir. Çünkü Cenab-ı Hak, mallarını onlara teslimi için büluğ ve rüşdü şart koşmuştur (en-Nisâ, 4/6).

Rüşd sözcükte; ma´kul davranmak, doğru yolu bulmak anlamına gelir. Mecelle´deki tarifi şöyledir: "Rüşd, malın muhafaza hususunda takayyüd ederek sefeh ve tebzirden tevakki eden kimsenin vasfıdır" (mad. 946. 947). Küçük, büluğa reşid olarak ulaşırsa; malı kendisine verilir ve üzerinden hacr kalkar. Ancak mal teslim edilirken şahit bulundurmak, daha sonra çıkabilecek anlaşmazlıkları önler. Âyette şöyle buyurulur: "Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, verdiğinize dair şahit tutun" (en-Nisâ, 4/6). Çoğunluğa göre, böyle bir kimseden hacrin kalkması hâkim kararını gerektirmez (el-Kâsânî, a.g.e., 170; İbn Rüşd, a.g.e., II, 277; İbn Kudâme, a.g.e., IV, 457 vd).

Mümeyyiz küçük büluğ çağına, reşid olmaksızın girerse malı kendisine teslim edilmez. Aptallık sebebiyle hacri devam eder. Nisâ sûresi altıncı âyette buna işaret vardır. Saîd b. Cübeyr (ö. 95/713); "Kişi sakalından tutulur ama reşid olmayabilir" demişlerdir. Sefâhet devam ettikçe kişi altmış yaşına da girse hüküm değişmez. Âyette şöyle buyurulur: "Allah´ın, yaşayışınızın sebebi kıldığı mallarınızı, aklı zayıf olanlara (süfehâ) vermeyin" (en-Nisâ, 4/5).

Ebû Hanife´ye göre, reşid olmadan büluğa erenler yirmi beş yaşına kadar hacr altında kalırlar. Sonra reşid olmasa da malları kendilerine verilir. Aksi halde, insanın şerefi ayak altına alınmış olur. Âyette şöyle buyurulur:

"Yetim, rüşdüne erinceye kadar, onun malına en güzel yolun dışında yaklaşmayın" (el-En´âm, 6/ 152). Yirmibeş yaş, dede olabilecek bir yaş olup, kişi bu yaşta son olgunluk çağına ulaşmış bulunur. Tasarruftan alıkoymanın amacı te´diptir. Bu yaştan sonra çoğunlukla te´dip gerçekleşmez (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 171; İbnü´l-Hümâm, a.g.e., VII, 316; el-Meydânî, a.g.e., II, 69).

2. Akıl Hastalığı

Akıl ve temyiz kabiliyeti arızalanınca edâ ehliyeti dayanaksız kalır ve ortadan kalkar. Burada önemli olan husus, tasarruf sırasında temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığıdır. Bu yüzden akıl hastalığı sürekli ve süreksiz diye ikiye ayrılır.

a)
Sürekli akıl hastalığı (mecnûn-ı mutbak). Bunlar gayr-i mümeyyiz küçükler gibi tamamiyle ehliyetsizdirler. Hiçbir kavlî tasarrufları geçerli olmaz. Velâyet yetkileri kalkar. Sadaka ve hibe gibi teberruları geçerli olmaz. Alım-Satım, ikrar, talâk gibi tasarrufları ve tüm akitleri bâtıl olur. Ancak hâmile bırakma ve başkasının malını telef etme gibi fiilleri, hukukî sonuçlarını doğurur. Şahıs ve mal aleyhine vereceği zarar tazmin edilir. .

b) Süreksiz akıl hastalığı (mecnûn-i gayri mutbak). Bunlar, akıl hastalığı sürekli olmayan, ara sıra iyileşen hastalardır. Hasta, aklı başında iken yaptığı hukukî tasa...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hacr
« Posted on: 20 Nisan 2024, 04:29:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hacr rüya tabiri,Hacr mekke canlı, Hacr kabe canlı yayın, Hacr Üç boyutlu kuran oku Hacr kuran ı kerim, Hacr peygamber kıssaları,Hacr ilitam ders soruları, Hacrönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes