> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Gurur
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gurur  (Okunma Sayısı 474 defa)
17 Şubat 2010, 17:08:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Şubat 2010, 17:08:19 »



GURUR-GURURLU




Büyüklenme, kibir, ucub. Hakkı çiğneyen, insanları küçük gören, kişinin hâli. Kendini yüksek ve değerli tutan. Kendini başkalarından üstün; başkasını ise aşağı görme hastalığı.

Övünme, şeref anlamlarında da kullanılır.

Kibir, kişinin kendisinde bulunan ilim, mevkî ve doğruluk gibi hususiyetleri başkasından üstün görmesidir. Bu, Allah´ın kızgınlığına, insanların hoşnutsuzluğuna sebep olduğu için sahibini felâkete götüren bir hastalıktır (et-Tâc, V, 31).

İnsan ruhunun arındırılması gereken kötülüklerden biri olan kibir, Râğıbu´l-İsfahânî´ye (Ö. 503/1109) göre, "Kendini beğenen insanın, bu isteğini nefsine tahsis ederek, kendini başkalarından daha büyük görmesidir" (Rağıbu´l-Isfahânî, el-Müfredât, s. 421). Kibir, tekebbür ve istikbâr birbirine yakın manada kullanılmışlardır.

İmam Birgivî (Ö. 981/1573) kibir için, "Kalbin hastalıklarındandır; kendini yüksekte görerek, karşısındakinin üstünde saymaktır; zıddı zaaftır" (Birgivî, et-Tarîkatü´l-Muhammediyye, s. 68 vd.) demiş, bazı ayet-i kerîmelerle kibri tanıtmaya çalışmıştır. Kur´an-ı Kerîm, kibiri, kibirden türeyen davranışları açıklamış, kibir ve örneklerini teşhir ederek zararlarını belirtmiş, ondan kaçınmanın ahlâkî bir zaruret olduğunu ortaya koymuştur:

"Meleklere, Âdem´e secde edin´ demiştik. İblis müstesna hepsi secde ettiler. O kaçındı, büyüklük tasladı ve inkâr edenlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).

"Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden yüz çevirteceğim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de inanmazlar; doğru yolu görseler, yol olarak benimsemezler... (el-A´râf, 7/146).

"Allah büyüklük taslayanları sevmez" (en-Nahl, 16/23).

Kibir, önce kişinin inanç dünyasına tesir ederek, hak ve doğruya inanmasına engel olur, Allah´ın birliğine, peygamberlere ve âhiret gününe inanmayanların inançsızlığa kibir yüzünden sürüklendikleri anlaşılmaktadır (en-Nahl,16/22; es-Sâffât, 37/35; el-Bakara, 2/87; el-A´râf, 7/75-76, 88; Nûh, 71/7; Yunus, 10/75; el-Mü´minûn, 23/27, 46-47).

Kibir, ferdin Allah´a kul olma ve ona itaat etme görevini engelleyen davranış olduğu için Kur´an bunun neticesine şöyle işaret eder:

"Kim, Allah´a kulluktan, O´na ibadetten çekinir ve büyüklenirse, bilsin ki, (Allah) kıyamette herkesi huzurunda toplayacaktır" (en-Nisâ, 4/172).

Çünkü Allah, zatına dua ve ibadet edilmesini istemekte; büyüklenerek kaçınanların, "küçülmüş kimseler olarak" cehenneme gireceklerini (el-Mü´minûn, 40/60) haber vermektedir. Buna karşılık Allah´a ibadette büyüklük göstermeyen melekler övülerek, insanlar da bu harekete teşvik edilmektedir (el-A´râf, 7/206; el-Enbiyâ, 21 / 19).

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Allah şöyle buyurdu: "Büyüklük ve azamet örtümdür. Bu bakımdan bunlardan biriyle kim bana nizaa kalkışırsa, onu ateşe atarım " (Ebû Dâvûd Libâs, 25; İbn Mâce, Zühd, 16; Ahmed b. Hanbel, II, 248).

Allah´ın Resulu (s.a.s.) yüce mertebesinde tevâzu * yönünden insanların en ileride olanıydı. Abdullah İbn Amr der ki: Resulullah´ın, kızıl bir devenin sırtında cemrelere taş attığını, önünde herhangi bir kimsenin dövülüp kovulduğunu ve "yol açınız, yol açınız" denildiğini görmedim. Resulullah (s.a.s.) hastalan ziyaret eder, cenazelerin arkasında gider, kölelerin davetine icabet ederdi. Ayakkabılarım bizzat pençeler, elbisesini yamalar, aile efrâdıyla beraber evinde onların ihtiyaçlarına koşardı.

Bir gün huzur-u saadetine bir adamcağız getirildi. Adam Resulullah´ın heybetinden tir-tir titremeye başladı. Efendimiz (s.a.s.) o adama:

"Canını sıkma! Ben padişah değilim. Ben ancak Kureyş soyundan gelen ve kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum" diyerek o kişiyi teskin etti.

işe vâlidemiz (r.anha), "Ey Allah´ın Resulu, Allah benim canımı sana feda etsin: Yaslanarak ye; çünkü yaslanarak yersen senin için daha kolay olur" deyince, bu ısrarına bir karşılık olarak Resulullah, alnı yere değercesine mübârek başını eğdi ve sonra şöyle dedi:

"Hayır, ben kölenin yediği gibi yer ve kölenin oturduğu gibi otururum."

Büyüklenme üç kısımdır:


a) Cehâlet ve azgınlıktan ötürü bazı kulların kendilerini Allah´tan büyük görmeleri;

b) Peygamber´e karşı, O´nun buyruklarını küçümsemek, O´nu alelâde biri olarak görmek, prensiplerini hafife almak;

c) Etrafında bulunan insanları küçük görüp, kendini büyük görmek.

İnsan ruhunu çeşitli tezahürleriyle körelten zararlarına Kur´an-ı Kerîm´in genişçe bir açıdan baktığı kibir, maddî hayatta zararın ve kaybın sebebidir. Kibir örneklerinde gördüğümüz gibi büyüklenenler henüz dünyada iken, hareketlerinin cezasını çekerek helâk olmuşlardır. Büyüklenme ve çoğunluğa güvenmenin özellikle savaşta acı sonucuna dikkati çeken Kur´an, Huneyn muharebesindeki durumu şöyle anlatmaktadır: "O vakit, Huneyn´de çokluğunuz size güven vermişti de, bir faydası olmamıştı"(et-Tevbe, 9/25). Şu da var ki ilâhî yardım inananların imdadına yetişti ve Huneyn´de küffâra karşı galip geldiler.

Büyüklenmenin manevî zarar ve kötülükleri, ceza ve azap şeklinde tecelli edecektir.

Şüphesiz kibirlenme insanlığı yokluğa iter. Onun giderilmesi gerekir; fakat bu kuru temenni ile değil, manevî ilâçla ve kibir ağacını kalpten söküp atacak vasıtaları kullanmakla mümkündür. Bu da iki şekilde olur:

a)
Asıl ilaç; ilim ve ameldir. Şifa, bu ikisinin birleşmesiyledir. İlim, kişinin kendisini ve Allah´ını bilmesidir. Kibrin giderilmesi için bu yeterlidir. Kişi bildiği zaman bu var olan kâinat içindeki payını; Allah´ını bildiği zaman kibrin ve azametin onun hakkı olduğunu anlar. Kur´an-ı Kerîm bu hususta dikkati çekiyor:

"Canı çıksın insanın, o ne nankördür! Allah onu neden yaratmış? Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek, ona şekil vermiş, sonra tutacağı yolu kolaylaştırmıştır. Sonra onu öldürür ve kabre koyar" (Abese, 80/ 17: 22).

b) Nesep, güzellik, mal, ilim vb. gibi büyüklenmeye iten sebeplerin gelip-geçici olduğunu düşünerek kendisini bu belâdan kurtarmaya çalışmak.

Allahu Teâlâ bir başka ayette şöyle buyurmaktadır:

"Însanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini de alçalt. " (Lokman, 31/18). Hulâsâ; gurur ve kibir sâlih ve muttaki bir müslümanda bulunmaması gereken; tevhid ehline yakışmayan en kötü huylardandır. (Ayrıca bk. Kibir).

Şâmil İA


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gurur
« Posted on: 19 Nisan 2024, 10:00:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gurur rüya tabiri,Gurur mekke canlı, Gurur kabe canlı yayın, Gurur Üç boyutlu kuran oku Gurur kuran ı kerim, Gurur peygamber kıssaları,Gurur ilitam ders soruları, Gururönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes