๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Kavramları A-L => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 15 Şubat 2010, 22:58:23



Konu Başlığı: Furkân
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Şubat 2010, 22:58:23
FURKÂN




Hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan ayıran.

Furkân. ism-i masdardır: Masdar değildir. Fark kelimesinden daha anlamlıdır. Çünkü furkân sadece hak ile bâtılı birbirinden ayırma manasında kullanılır. Fark ise, daha umumî olup, ayırmanın mümkün olduğu bütün nesneler hakkında kullanılır (Abdu´r-Rauf el-Mısrî, Mu´cemü´l-Kur´an, Beyrut 1367/1948, II, 77).

Furkân, Kur´an-ı Kerîm´de değişik anlamlarda kullanılmıştır:

1- Zafer anlamında: "Hani Musa ´ya doğru yola gelirsiniz diye, o kitabı (Tevrât´ı) ve Furkân´ı (zaferi) vermiştik" (el-Bakara, 2/53).

2- Dinde insanı sapıklıktan ve şüphelerden çıkarma anlamında: "(O Kur´an ki) insanlara tam hidayettir, doğru yolu ve hak ile bâtılı ayırdeden (dalâletten kurtaran) hükümlerin nice açık delilleridir´´ (el-Bakara, 2/185).

3- Kur´an ile eş anlamda: "Furkân´ı, âlemlerin (ilâhi azap ile) korkutucusu olsun diye, kuluna (Hz. Muhammed ´e) indiren (Allah´ın şânı) ne yücedir" (el-Furkan, 25/1). (Ebu´l-Ferec Abdurrahman ibnü´l-Cevzî (V. 597/1200), Nüzhetü´l-A´yfini´n Navâzir fi İlmu´l-Vücûh ve´n-Nazâir, Beyrut 1405/1985, s.459-460).

Müfessir Zemahşeri el-Bakara suresinin 53. ayetini tefsir ederken Furkân´la ilgili olarak daha değişik anlamlar vermekte ve şöyle demektedir: "Yani Musa´ya Tevrat´ı verdik. O Tevrat ki, hem ilâhı bir kitaptır, hem de hak ile bâtılı birbirinden âyırdedendir. Veya ayette geçen Furkân; hüccet, âsâ, yed-i beyzâ (ışık saçân el) ve diğer mucizeler demektir. Yani Hz. Musa´ya bunlar verilmiştir. Furkân, helâl ile haramı birbirinden ayırdeden ilâhı kanunlar anlamına da alınabilir. Başka bir görüşe göre de furkân, Hz. Musa ile düşmanlarını biribirinden ayırdeden Zafer anlamındadır. Nitekim el-Enfâl, suresinin 21. ayetinde geçen "Furkân Günü" Bedir´de kazanılan zafer anlamına gelmektedir" (Zemahşerî, el-Keşşâf, Kahire, 1397/1977, I, 69).

Zamahşen de el-Bakârâ, suresinin 185. ayetinde geçen furkan, "hak ile bâtılı, hidayetle dalâleti birbirinden ayıran" manasına alır (el-Keşşaf, I, 111).

Bazı bilginlere göre furkân masdardır. Kur´an-ı Kerîm hak ile bâtılı birbirinden ayırdettiği için "Furkân" diye isimlendirilmiştir.

Veya Kur´an, bölüm bölüm, parça parça indirildiği için Furkân olarak adlandırılmıştır (Zemahşerî, a.g.e., IV, 139)

4- ´´Bundan evvel Tevrat ve İncil´i de indirmişti (ki onlar) insanlar için birer hidayet idi. O hak ile bâtılı ayırdeden hükümleri de indirdi" (Âl-i İmrân, 3/4). Ayet-i kerimede geçen Furkân´dan maksat, bütün semâvî kitaplardır. Çünkü bunların hepsi hak ile bâtılı birbirinden ayırdeder. Veya furkân´dan maksat, ayette geçen Tevrat, İncil ve Kur´an´dır. Veya dördüncü kitaptır ki, o da Zebûr´dur; yahut Allahu Teâlâ evvelâ Kur´an-ı Kerîm´i cins bir isimle (kitab olarak) zikretti, sonra şanını yüceltmek ve faziletini izhar etmek için onu bir vasıfla, yani hak ile bâtılı biribirinden ayırdeden bir sıfatla tekrarladı (Zemahşerî, el-Keşşâf, Kahire 1397/1977, I, 161-162).

5- "Ey İman edenler; eğer Allah´tan korkarsanız, O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek olanı verir" (el-Enfâl, 8/29) ayet-i kerimesinde gecen furkân zafer manasında olabileceği gibi, beyân ve zuhûr manasına da gelebilir: "Allah size furkân verir" Yani sizi üne kavuşturur; sesiniz her taraftan duyulur; eserleriniz yeryüzüne yayılır. Veya "Size furkân verdi´´ demek, sizi başarıya ulaştırır, kalplerinize huzur verir. Ayrıca Furkân´dan maksat, dinî ve dünyevî üstünlükler demektir. Buna göre "Size furkân verir" demek, sizinle diğer dinlerin mensuplarını birbirinden ayırdeder; hem dünyada ve hem ahirette size üstün meziyyetler ihsan eder demektir (Zemahşerî, a.g.e., II, 164).

Seyyid Şerif Cürcânî, Furkân´ı şöyle tarif eder: "Furkân, hâk ile bâtılı birbirinden ayırdeden tafsîli ilimdir" (Seyyid Şerif Cürcânî, et-Ta´rifât, s.166).