> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Cami
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cami  (Okunma Sayısı 583 defa)
06 Şubat 2010, 15:37:27
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 06 Şubat 2010, 15:37:27 »



CÂMİ




Toplayıcı, toplayan, kaplayan, müslümanların ibadet gayesiyle toplandıkları yer, ma´bed.

"Câmi" terimi "(cemaatleri) bir araya getiren mescid" anlamındaki "el-mescidü´l-câmi"den kısaltılarak sonradan kullanılmaya başlanmıştır. Kur´an´da, hadislerde ve ilk tarihî kaynaklarda "câmi" yerine "mescid" kelimesi geçmektedir. "Mescid", "secde edilen yer" anlamında bir mekân ismidir. Namazın başka rükünleri de olmasına rağmen ibadet edilen yer, önemine binaen secdeye izafe edilmiştir. İnsanın daha ilk yaratılışında şahit olduğu secde (el-Bakara, 2/34) hürmet ve tazimin en güzel ifadesidir. Hz. Peygamber (s.a.s) onu, kulun Allah´a en yakın anı olarak vasıflandırmıştır. (Nesâî, Tatbik, 78) İçinde Allah´a ibadet edilen her yere mescid denilmiştir. Kur´an bu geniş anlamıyla mescidi geçmiş dinlerin mabedleri ile beraber zikreder. (el-Hac, 22/41 ).

Batı dillerinde kullanılmakta olan "mosquee" ve benzeri terimler "mescid"in değişik telaffuzundan doğmuştur. Osmanlılar da sultanlar tarafından yaptırılan câmilere "salâtin câmi", vezirler ve rical tarafından yaptırılanlara, yaptıranın adına izafeten "... câmii" küçük olanlara da "mescid" demişlerdir.

İlk câmiler: Hz. Âdem (a.s.)´in yeryüzüne ilk geldiği yer olarak kabul edilen Serendip (Seylan) adasında kendine ait bir mescidi olduğu rivayet edilir. (İbn Haldun, Mukaddime, Beyrut 1967, 635). Halen bu adada, Hz. Âdem´in adını taşıyan bir dağ ve tepesinde ona ait olduğu söylenen bir ayak izi ve geniş bir düzlük bulunmaktadır. Rivayet doğru bile olsa, bu mescid özel olmalıdır. Kur´an´ın bildirdiğine göre insanların tümü için yapılan ilk ma´bed Kâbe´dir: "Şüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev Mekke´deki Kâbe´dir. Orada apaçık nişaneler ve İbrâhim´in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur." (Âli İmrân, 3/96-97) Kâbe´yi de içine alan geniş sahaya "Mescid-i Haram"* denilir. Ebû Zer (r.a.)´in merakı üzerine Hz. Peygamber (s.a.s)´in verdiği bilgilerden anlaşıldığına göre, Kâbe´den sonra Mescid-i Aksa* yapılmıştır. Bu iki mescid ilk banileri olarak bilinen Hz. İbrahim (a.s.) ve Süleyman (a.s.) dan çok öncelere dayanmaktadır. (Buhârî, Enbiya, 40; İbn Mâce, Mesâcid, 7; Ahmed b. Hanbel, V, 150-157).

İslâm´ın ilk yıllarında müşrikler, İslâm´ı seçen zayıf ve desteksiz müslümanları dinlerinden döndürmek ve yeniden kendi küfür düzenlerine ve putlarına ibadet ettirmek için onlara korkunç işkenceler yapıyorlardı. Hz. Bilâl, Ammâr İbn Yâsir ve Habbâb´ın uğradığı işkenceler, diğerlerine nazaran en şiddetlileri idi.

Diğer müslümanlar, zaman zaman namazlarını Harem-i Şerif´te kılıyorlardı. Müşrikler güçlü kabilelere mensup olan müslümanlara fazla yaklaşamıyorlardı. Ama bu garip ve cefakâr müslümanlar, Harem´de namaz kılamıyorlardı. Hatta müslümanlıklarını gizlemek zorunda kalıyorlardı. İşte Erkam b. Ebi´l-Erkam´ın evinden sonra ilk mescid, Ammar b. Yâsir´in gizlice namaz kılmak maksadıyla evinin bir bölümünde bir yer ayırmasıyla gerçekleştirilmişti.

İkinci mescid ise yine hicretten evvel Hz. Ebû Bekr es-Sıddık´ın kendi evinde inşa ettirdiği mescittir. Bu da bir zaruret sonucunda yapılmış bir mesciddir. Teymoğulları kabîlesine mensup olan Hz. Ebû Bekr es-Sıddık (r.a.) kendisinin Mekke´de nüfuzu olmakla beraber kabilesinin öteki kabileler tarafından horlanması sebebiyle, öteki muhacirler gibi Habeşistan´â hicret etmek istemişti. Onun Mekke´ den ayrılması bir çoklarını endişelendirdi. Çünkü zengindi ve Mekke´nin ekonomisine büyük katkısı vardı. Bunun üzerine İbn Dağunna adında bir Mekkeli, onu himayesine almakla hem kötülükten korumuş hem de hicret ederek Mekke´den ayrılmasını engellemiş oluyordu. Himayeye alma, bu tür şehir devletlerinde geçerli bir hukuk kuralıydı. Ancak İbn Dağunna´nın bir şartı vardı. Namaz ve ibadetlerini Harem-i Şerif´te yapmayacaktı. Hatta Ebû Bekir, ibadetlerini gizli yapacaktı. İşte bu anlaşma üzerine o, evinin avlusunu mescid edinmişti.

İslâm´da Hz. Peygamber´in umuma açık olarak ashabı ile birlikte namaz kıldığı ilk mescid Hicret esnasında inşa edilen Kubâ´dır. Hicret´ten sonra Hz. Peygamber Medine´de Mescid-i Nebevî´yi inşa etti. Bu iki mescidin inşasında Hz. Peygamber ashabı ile birlikte bir işçi gibi çalışmıştır. Sonraları Medine´de dokuz mescid daha yaptırılmıştır. İslâm´ın yayılmasına orantılı olarak mescidler geniş bir alana yayıldılar. Buhâri´nin, Mescid-i Nebevî´ den sonra içinde cuma namazı kılınan ilk mescidin Abd-i Kaysoğulları ülkesindeki Cuvâsa Mescidi olduğuna dair rivayeti (Buhârî, Cumuâ´, 11), daha Hz. Peygamber´in sağlığında mescidlerin ne kadar geniş bir alana yayılmış olduğunu göstermektedir. Cuvâsa, Mekke ve Medine yöresinde olmayıp, bugünkü Riyad ve Zahran arasındadır.

Mimarî: Yapımı yedi ay kadar süren Mescid-i Nebevî 100x100 zira (yaklaşık 48x48 m.) ebâdında mütevâzi bir yapıydı. Kıbleye göre sol tarafta Hz. Peygamber´in odaları sıralanıyordu. Arka kısmında üzeri hurma lifleri ve dallarıyla örtülmüş, fakir öğrencilerin barındığı Suffe bulunmaktaydı. İlk câmiler Mescid-i Nebevî örneğinde görüldüğü gibi sütunlu revakların çevrelediği bir avludan ibaretti. Bu plân Eyyûbîler´e kadar pek fazla bir değişikliğe uğramadı. Yeni milletlerin İslâm´ı kabul etmeleri ve onların mimarî anlayışının etkisi, fetihlerle ele geçirilen bölgelerin kültürel tesiri, coğrafî şartları, malzemenin sağladığı bir takım imkânlar câmi mimarisinde gelişmelere yol almıştır. İran, Maverâünnehr, Anadolu, Kuzey Afrika ve Endülüs´te gelişen câmi mimarisi Osmanlılar´da Mimar Sinan´la zirveye ulaştı. Osmanlı câmi mimarisinin başlıca üslûp ve ekolleri kısaca şunlardır:

a) Bursa Üslûbu (1325-1501): Ulu Câmi ve Yeşil Câmi.

b) Klâsik Üslûp (1501-1616). Süleymâniye, Şehzade, Selimiye câmileri,

c) Yenileştirilen Klâsik Üslûp (1616-1703): Sultan Ahmed Camii.

d) Lâle Devri üslûbu (1703-1730): III. Ahmet Çeşmesi.

e) Barok üslûbu (1730-1808): Lâleli ve Nuruosmaniye câmileri.

f) Ampir üslûbu (1808-1874): Ortaköy Camii.

g) Yeni Klâsik Üslûp (1874-1930): Valide Camii.

Klâsik Türk câmileri başlıca şu kısımlardan meydana gelir: Dış avlu, iç avlu, son cemaat mahalli, sahn, yan sofalar, mihrap. İç avlunun etrafı revaklı olup, orta yerde abdest almak için bir şadırvan bulunur. Arka duvara bitişik bölüm son cemaat mahalli olup, geç kalanların cemaatle namaz kılmalarını temin için mihrap yapılmıştır. Câmi içinde bulunan minber, mihrap, vaaz kürsüleri, müezzin mahfelleri bazı câmilerde padişahın namaz kılması için yapılan hünkâr mahfelleri birer sanat şaheseridir. Minareler ise bir ustalık ve zerafet sembolüdür

Görevliler: Câmilerde başlıca şu görevliler bulunur:

İmam: Kelime olarak önder, devlet başkanı gibi anlamları vardır. Hz. Peygamber zamanında bir yere öğretici olarak gönderilen kişi, aynı zamanda onların imamlığını da yapmakta idi. Hz. Peygamber Kur´an´ı en güzel okuyanı yaşça küçük de olsa imam tayin etmiştir. Atadığı valiler aynı zamanda merkezî câmiin imamlığını da yapmakta idi. Câmi imamlarının namaz kıldırma dışında başka birçok görevleri de vardır.

Müezzin: Vakti geldiğinde ezan okur ve câmi içinde diğer müezzinlik görevlerini yerine getirir. Hz. Peygamber (s.a.s) müezzinleri Bilâl, Sa´d b. Karaz gibi sesi güzel olanlardan seçmiştir.

Vâiz: Namaz vakitlerinden önce bilhassa cuma, bayram ve terâvih önceleri halkı çeşitli konularda aydınlatan, nasihat eden kimselerdir. Câmilerde va´z âdeti, Hz. Ömer zamanında başlamıştır. Bu görevi ilk ifâ eden Temim ed-Dârî olmuştur.

Kayyum: Câmilerin temiz ve düzenli olmasını sağlayan görevlilerdir. Hz. Peygamber (s.a.s) mescidlerin temizliğine çok önem vermiştir. O hayatta iken mescidi süpüren bir kadıncağız vardı. Vefatı kendisine haber verilmeden defnedildi. Rasûlullah bu duruma çok üzülmüş ve onun mezarı başında namaz kılmıştır. Onu Cennet´te mescidin kırıntılarını süpürürken gördüğünü haber vermiştir. (Buhârî, Salat, 8/72).

Câmilerde genel olarak bu dört grup görev yapmakla beraber, bilhassa Osmanlıların yükselme çağında bu sayı otuza kadar yaklaşmaktadır. Vakfiyelerde zikredilen görevlilerden bazıları şunlardır: Hatip, ecza-han, devirhan, ders-i âmm, ferrâş, şeyhu´l-kurrâ, müderris, bevvâb, naat-han, muhaddis, hâfız-ı kütüp, kandilci, buhurî, mahyacı, şifâ-i şerif hocası... (Ziya Kazıcı, İslâmî ve Sosyal Açıdan Vakıflar, İstanbul 1985).

Fonksiyonları: Câmilerin fonksiyonları, a) Mabed, b) Yönetim merkezi, c) İlim ve kültür merkezi olarak üç grupta mütalâa etmek mümkündür.

a) Mabed olarak:
Esas itibariyle mescidler içinde ibadet edilmek üzere inşa edilmişlerdir. Bu itibarla kudsiyet kazanmışlar ve "Allah´ın evi" adını almışlardır. Kur´an Allah´ın adının anılması için yapıldığını belirtmektedir (Cin, 72/18). İslâm dini toplu ibadeti teşvik etmiştir. Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınandan 25-27 derece daha üstün tutulmuştur. Her renkten ve sınıftan insanın bir araya gelip omuz omuza ibadet etmeleri, sosyal dayanışmanın sağlanmasında önemli bir faktör olmuştur.

b) Yönetim Merkezi Olarak: Hz. Peygamber (s.a.s)´in nübüvvet görevi yanında, devlet başkanlığı, hâkimlik, komutanlık gibi görevleri de vardı. Bu görevler, İslâm devlet başkanının görevleridir. Medine´deki Mescid-i Nebevî O´nun bu görevlerine uygun olarak devletin idare merkezi özelliği taşımakta idi. Elçiler orada karşılanır, Bazen orada misafir edilir, ordu orada teçhiz edilip sefere gönderilir, d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cami
« Posted on: 25 Nisan 2024, 06:41:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cami rüya tabiri,Cami mekke canlı, Cami kabe canlı yayın, Cami Üç boyutlu kuran oku Cami kuran ı kerim, Cami peygamber kıssaları,Cami ilitam ders soruları, Camiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes