> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Belağati
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Belağati  (Okunma Sayısı 1271 defa)
12 Aralık 2009, 23:09:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 12 Aralık 2009, 23:09:59 »



Belağati


Resulüllah (s.a.v.), Kureyşliydi. Kureyşliler arasında doğup bü yümüştü. Kureyş kabilesi, Araplar arasında en fasih lisan ile ko nuşan kabileydi. Peygamber Efendimiz, hac mevsiminde Mekke panayırlarında hazır bulunur, oralarda irşad edilen şiirlerin edebi tadım alırdı. Hevazin kabilesi arasında, Sa´d oğulları içinde fasih arapçayı öğrenmişti. Hevazinliler, Arapların en fasih konuşanla rıydılar. Böylece onun konuşmasında ve beyanında, akim dili ile mensup olduğu medeniyetin dili bir araya gelip birleşmişti. Buna bedeviliğin saflığı da karışmıştı. Bunun yanı sıra konuşmalarında tatlılık ve akıcılık vardı. Lehçesi, bedevilerin en fasih lehçesi idi.

İşte bütün bu sebeplerden ötürü Abdullah oğlu Muhammed (s.a.v.) insanlar arasında en fasih konuşan bir kimse olmuştu. Hik met ve açık kelimelerle meramını ifade ediyordu. Başkalarına öğü dü bulunduğu zaman ağzından çıkan kelimeler, inci gibi saçılırdı. Bu kelimelerden hiçbiri batıl ve boşuna söylenmiş değildi. Geniş manaları kısa cümlelerle ve açık seçik kelimelerle ifade ederdi.

İnsanların birbirleriyle ilişkileri ve kendi aralarında eğlenme leri hususundaki beyanlarında istihfafın eseri görülmez, tatlı ve yumuşak sözleri, insana teselli verici bir rüzgar gibi kalpleri etki lerdi. Tatlı su; kalpleri dinçleştirir, gönüllerin susuzluğunu gide rir.

Bi´setten sonra Ümmü Mabed, konuşmasını şöyle tasvir etmiş tir: "Sustuğunda, üzerinde bir vakar görülürdü. Konuştuğunda da heybeti ve tatlı konuşması görülürdü. Konuşması açık seçik olup kelimeleri lüzumsuz ve işe yaramaz değildi. Kelimeler, aynı ipe saplanmış boncuklar gibi ağzından düzgün bir şekilde çıkar dı."

Risaletle görevlendirilişinden sonra Peygamber Efendimizin yaptığı konuşmaların tavsifi işte buydu. Bi´setten önceki amacı da böyleydi. Bi´setten sonra da böyle oldu. Risaletine mahal, vahyine nail olması için Cenab-ı Allah O´nu seçmişti. O hem açık seçik, hem de veciz konuşurdu. İfadesi kısa, anlamlan genişti. Ağdalı konuş maz, kelimeleri anlaşılmaz değildi. Yumuşak sözlü olup kelimele rinde sertlik görülmezdi. Kendini zorlamadan güzel kelimelerle konuşurdu. Sözleri tatlıydı. Tatlılaştırmak için yapmacık süsle melere yönelmezdi. Kelimelerinde ve konuşmasında tabii bir gü zellik vardı. Bu tabiiliğinde yapmacık yumuşaklıklar veya sertlik lerden eser yoktu. Sözlerinde ilahi ilhamın manaları vardı. Cenab-ı Allah, onun kelimelerini saflıkla güzelleştirmişti. Çünkü o keli meler, saf bir nefisten ve iman dolu kalpten çıkıyordu. Kalbinde imanla birlikte doğruluk da vardı. Kelimeleri, kendi nefsi gibi saf tı. Lekelerden arınmıştı. Onun sözlerini, Cahiz şöyle tasvir etmiş tir:

"Kullandığı kelimeler kısa, ama manası genişti ve tasvir edile-miyecek kadar yüksekti.´Tekellüften uzaktı. Uzatılması gereken yerde sözü uzatır, kısaltılması gereken yerde kısaltırdı. Garip keli meler kullanmazdı. Argo kelimelerden uzak dururdu. O hikmet mirasını konuşurdu. Ancak günahtan uzak kelimelerle konuşurdu. Hakikatleri te´yid eder, ilahi tevfikten hoşnut olurdu. Cenab-ı Allah, onun bu sözleri üzerine sevgi ve muhabbet akıtmıştı. Onu kabul ile örtmüştü. Sözlerinde heybet ile tatlılığı bir araya getir mişti. Güzel ilham ile kelime sayısındaki azlığı bir araya getirmiş ti. Sözlerini tekrarlamaya ihtiyacı yoktu. Dinleyicilerin de tekrar latmaya ihtiyaç duydukları görülmemiştir. Cümlelerinden bir ke lime düşmediği gibi, sürçü lisan da yapmamıştır. Sözlerine karşı bir delil ileri sürülememiş, karşısında bir hasım duramamış, onu hiç bir hatip susturamamıştır. Bilakis uzun cümlelere kısa keli melerle başlamıştır. Hasmını, yine ancak onun bildiği hususlarla susturmaya yönelmiştir. Hep doğru deliller ileri sürmüştür. Hak yolla amacına ulaşmak ve mücadeleyi kazanmak istemiştir. Bu hususta zorbalıktan medet ummamıştır. Rakibini susturmak için ayağım kaydırmaya yeltenmemiştir. Kimseyi ayıplamamış, kim seye lakap takmamıştır. Konuşması ne çok çabuk ne de çok ağırdı. Kelimeleri ne fazla, ne de eksikti. Sonra insanlar, Peygamber (s.a.v.) efendimizin kelamı kadar yararlı, doğru, dengeli, güzel, üsluplu, kolay telaffuzlu, anlamı açık, aydınlık bir söz ve ifade tar zı işitmiş değildirler."

Peygamber Efendimizin sözlerinde anlam tutarlılığının yanı sıra, ortama uygunluk da vardı. Sözleri dinleyicilerin kulaklarını rahatsız etmezdi. Aksine tatlı suyun akışı gibi rahatlık ve yumu şaklıkla insanların yüreklerine akardı. Öyle olunca da o güzel söz lerle kapsamlı ifadeler arasında bir uyum sağlanırdı. Dinleyicile rin idrakleri zorlanmaz, kulakları rahatsız edilmezdi. Konuşma sında bir tatlılık vardı. Sözler açık seçik konuşan bir dilden dökü lürdü. Harfler, mahreçlerinden düzgün bir şekilde çıkarak yerle rine konulurlardı. Dinleyenler, kelimelerin güzelliğinden sözle rin tatlılığından, manaların özgünlüğünden dehşete düşerlerdi. Katı olmayan bir üslup seçerdi. Konuşmasında asla tekellüf ve yapmacıklık yoktu. Aişe (r.a.) anamız, Peygamber Efendimizin konuşmasını değerlendirirken şöyle demiştir:

"Resulullah (s.a.v.), sizler gibi kelimeleri hızla ve peşpeşe ko nuşmazdı. Aksine o, açık seçik bir şekilde konuşur, dinleyenleri de, söylediklerini hafızalarına yerleştirirlerdi."

Peygamber Efendimiz ağır konuşurdu. Sözleri alel acele ağzın dan çıkarmazdı. Hatta Aişe anamızın rivayetine göre, dinleyicile ri Peygamber Efendimizin ağzından çıkan sözlerdeki harfleri saymak isteselerdi, sayabilirlerdi. Hiç şüphesiz bu konuşmanın en anlaşılır ve hitabın en belagatlısıydı. Çünkü konuşmadaki süku net, dinleyiciye kelimelerin güzelliğini ölçme ve mana üzerinde düşünme fırsatı verir. Bu yolla konuşmacının sözlerini hafızasına kazıyabilir. Kendini zorlamadan ve usanç getirmeden onun fikir lerini, düşüncelerini izleyebilir. Ama çabuk konuşma halinde din leyici, konuşmacının kasdettiği manayı takip edemezse amacım kavrayamazsa bıkkınlığa kapılabilir.

Peygamber Efendimiz kekelemeden, açık ve net bir şekilde ko nuşurdu. Sözlerinde, konuşma kusurlarından hiçbiri yoktu. Sa kin ve derin bir sesle konuşurdu. Doğruluk, O´nun sözlerini güzel-leştirir ve kalbe nüfuz ettirirdi. Fikir soranları hakka ve doğruya yöneltirdi. Ses ahengi güçlü ve sakindi. Kaba konuşmaz, kelime lerinde sertlik görülmezdi. Fıtri nağmelerin derinliğinin yanı sıra sesinde bir güzellik vardı. Gürültüye meydan vermeden açık bir sesle konuşurdu.

Rivayete göre Peygamber Efendimizin iki şerefli torunundan biri olan Ali oğlu Hasan (r.a.) Resulullah´ın yanında büyüttüğü Mü´minlerin anası Hatice diğer evliliklerinden birinden olma Hind bin Ebi Hale: "Resulüllah nasıl konuşurdu?" diye sormuş.

Hind şu karşılığı vermiş: "Resulüllah (s.a.v.) sürekli mahzun ve düşünceliydi. Hiç rahat etmezdi. Gerekmediği yerde konuş mazdı. Sükutu uzun sürerdi. Kelimeleri, dilinin tamamını kulla narak telaffuz ederdi. Dil ucuyla konuşmazdı. Yumuşak konuşur, kabalık göstermezdi. Başkalarını tahkir etmezdi. Az olsa bile ni meti tazim ederdi. Hiç bir şeyi kötülemezdi. Övülmesi gerekme yen şeyi de övmezdi. Şahsi öfkesinden dolayı kimseye karşı sert çı kış yapmazdı. Ancak hakka saldırı olduğu zaman haktan yana olur ve direnişe geçerdi. Bir şeye işaret edeceği zaman elinin ta mamı ile işaret ederdi. Bir şeyi tuhaf karşıladığı zaman elini çevi rirdi. Hayret ettiği hususlarda konuşurken sağ elinin baş parma ğını sol elinin ayasına bastırırdı. Öfkelendiği zaman çekip gider, sevindiği zaman da gözünü kırpardı. Güleceği zaman tebessüm den ileri gitmezdi."

O´nun kelimelerinin etkileyiciliği ve sözlerinin parlaklığı ile konuşmasının güzelliği hususunda raviler ne derlerse desinler, yine de belağatini tam manasıyla anlatamazlar. Ondan aktarılan konuşmalarım dinlediğimiz zaman konuşmalarında toparlayıcı bir bilgiyi, her dinleyicinin hoşuna giden ifadeleri görürüz. Keli melerinde ilhamın nüfuz ve insicamını, hikmetleri ve güzel kay nağı görürüz. Konuşmalarında, yumuşaklıkla kolaylığı bir araya getirmiş, kaba kelimeleri yumuşakça kullanmıştır. Sözlerinin an lamı gizlenmemiş, açıkça görülmüştür. Onun kelimeleri mana, hatıra ve kaynak bakımından gönülleri etkisi altında bırakırdı. Kalplerde yer bulurdu. Delil olarak kullanılan konuşması sıra dan dinleyici kalabalığı tarafından derhal benimsenirdi. Aynı doğrultuda konuşması havastan oluşan kimselerin Önüne delil olarak ileri sürüldüğünde, dinleyiciler tarafından yine benimse nirdi. Her insan, kavrayış gücü ne olursa olsun, sözlerini anlardı. Konuşurken Peygamber Efendimiz, garip oldukları için garip, tatlı oldukları için de tatlı sözleri özellikle seçmezdi. Ağzına geleni muazzam bir üslupla telaffuz ederdi. Sözlerini nfk ve yumuşaklık ile insicamlı cümleler ve fıtri fesahat ile kullanırdı. Sadece onu sevdiğimizden dolayı değil, hakikate olan aşkımızdan dolayı bu hakkı teslim ediyoruz. O´nun konuşmasını vasfettikten sonra Ca-hiz´in şu sözlerini tekrarlamamız hak oldu. Cahiz, ´Bu sözleri sa dece onu sevdiğinden ötürü kullanmış,´ denilmesin diye çok titiz davranmış ve şöyle demiştir: "Belki de ilmi kapasitesi olmayan ve sözlerin değerini anlamayan bir kimse, zanneder ki Peygamber Efendimizin sözlerini, aslında bulunmayan unsurlarla niteleye rek süsledik; Övüp şereflendirdik. Hayır, asla böyle bir şey yapma dık. Fazladan konuşma, alimlerce haram kılınmıştır. Hikmet sa hipleri katında yapmacıklık, çirkin görülmüştür. Yalancılar, fı-kıhçılar nazarında itibarsız sayılmıştır. Benim peygamber sözü nü gereğinden fazla övdüğümü methettiğimi iddia eden kimse, sapıklığa düşmüş ve emeği boşa gitmiştir.

Peygamber Efendimizin kitabındaki belagatı ve sözündeki ke mali ifadeye çalışırken haddi aştığımızı söyleyen kimse, gerçek ten günah söz söylemiştir. Çünkü onun insani beyan hususunda ulaştığı yüksekliğe, kimseler ulaşamamıştır. Bu, su götürmez bir gerçektir. Biz haddi aşmadık hatta onun belagatinin derecesine ulaşamadık ve ulaşanlayız da.

Kadi İyaz´m Muhammed (s.a.v.)´in fe...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Belağati
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:31:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Belağati rüya tabiri,Belağati mekke canlı, Belağati kabe canlı yayın, Belağati Üç boyutlu kuran oku Belağati kuran ı kerim, Belağati peygamber kıssaları,Belağati ilitam ders soruları, Belağatiönlisans arapça,
Logged
26 Şubat 2021, 01:31:41
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 26 Şubat 2021, 01:31:41 »

Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes