Konu Başlığı: Miraç Ne Şekilde Vuku Bulmuştur? Gönderen: Ekvan üzerinde 14 Ocak 2012, 20:07:46 Miraç Ne Şekilde Vuku Bulmuştur?
Mi'raç hakkında Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Keriminde şöyle buyurmaktadır: «Kulunu (Muhammed (S.A.S) bîr gece, Mescİd-i Haram'dan (alıp) Mcscid-i Aksu'ya kadar götüren (Zat-ı ecelîe ve a'lâ her türlü noksan sıfatlardan) münezehtir. (O Mescid-i Aksa ki) biz onun etrafına (feyz ve) bereket verdik (ve bu gece yolculuğunu) ona (o peygambere) âyetlerimizden bazısını gösterelim diye (yaptırdık). Şüphesiz ki O, (her şeyi) hakkıyla işiten, Ihcr şeyi) kemaliyle görendir.[328] Mi'raç vakıasını Ebu Hüreyre, Ebu Zer, Ebu Said-i Hudrî, Enes b. Malik, Maîik b. Sa'saa, bizzat Rcisulüllah (S.A.V.)'den rivayet etmişlerdir. Bu ri-vayetbr Buharı, Müslim ve Nesai gibi Kütübü Sitte'nin meşhur kitaplarında mevcuttur. Biz, bu değişik rivayetleri birleştirerek nakledeceğiz. Peygamberimiz (S.A.V.), şöyle buyurmuşlardır, «Bir gece, balam Ümmühûnî'nin evinde (bir rivavete göre Kabe'de) iken Cebrail (A.S.t geldi. Ey muhterem nebi! Yatlığayıcı olan Rab bin huzuruna varmak için kalk, melekler seni bekliyor' dedi. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Kalbimi çıkarıp, iman dolu bir altın tasta yıkadı. Tekrar yerine koydu. Bundan sonra katırdan küçük ve merkepten büyük, beyaz renkte Burak isminde bir hayvana bindirildim. Bu hayvan, her adımını, gözün görebildiği son noktaya atıyordu. Bir anda Mescid-i Aksa'ya geldik Cebrail, Burak'ı, bütün peygamberlerin, hayvanlarını bağladıkları bir halkaya bağladı. Mescidde diğer peygamberlerin ruhları temessül etti. Bize selâm verdiler. Ben de selâmlarına karşılık verdim. Cebrail bana, 'Öne geç ve nebilere iki rekât namaz kıldır' dedi. Ben de imam olup namazı kıldırdım. Cebrail bana biri süt, biri şarap dolu iki kap getirdi. Ben sütü içince, 'Yaratılışına uygun olanı seçtin1 dedi.» Ebu Said-i Hudrî'nin rivayetine göre. Peygamber Efendimiz şöyle devam ettiler : «Bundan sonra bir Mi'raç (merdiven) getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. O Mi'raç, ölülerinizin, ölürken gözlerini dikdikleri şeydir. Ölülerin ruhları bu merdivenden yukarı çıkar. Cebrail, beni bu merdivenden Hafaza kapısına kadar çıkardı. Yani dünya semasına kadar bir anda geldik. Burada Cebrail, semanın açılmasını istedi ve orada şöyle bir muhavere geçti. İçerden soruldu: — Sen kimsin? — Ben Cebrailim. — Yanındaki kim? — Muhammed (S.A.S.) — Ya! O, Resul olarak gönderildi mi? — Evet, Hemen kapıyı açtılar ve beni selâmladılar. Bir de ne göreyim. Semayı muhafaza eden İsmail İsminde müvekkel büyük bir meiek, yanında yetmiş bin melek ve o meleklerden her birinin yanında da yüz bin melek var. «Bunlardan ayrılınca; bünyesi, yaratılışından beri hiç değişmemiş bir adamın yanma geldim. Kendisine zürriyctinin ruhları arzcdilince; mü'min ruhu ise 'Ne güzel, ne hoştur!.. Bunun kitabım illîyyin'de ktltn! diyor; kâfir ruhu ise, 'Ne kötü ruh, ne fena ra. ytha!.. Butum kitabım Siccil'dc kılın' diyor. «...Ya Cebrail, bu kimdir?' diye sorduğumda, 'Baban Adem'dir' diye cevap verdi. O. bana selam verdi ve 'Hoş geldin ey salih nebi, ey salih evlat' diye karşıladı. «Burada bana cehennem gösterildi. Orada, çeşitli şekillerde azap gören kavimler gürdü.m. Dudakları deve dudağı gibi bir kavim gördüm ki, başlarına bir takım memurlar konmuş, dudaklarını kesiyorlar. Bunların kim olduklarını sorunca Cebrail, yetim malı yiyenler olduklarını söyledi. Yine orada cife (pislik) yiyen zînakârlar, kendi etlerini yiyen gıybetçiler, yerlerde ve Firavun hanedanının ayakları altında çiğnenen faizciler, baş aşağı ayaklarından asılmış, zina eden ve çocuklarını Öldüren kadınlar gördüm. «Sonra, ikinci semaya çıktık. Orada Yusuf (AS.) ile buluştuk. Yanında, ümmetinden kendisine tâbi olanlar da vardı. Yüzü ondördüncü gecedeki ay gibi idi. Onunla da selâmlaştık. Peygamber Efendimiz, üçüncü semada iki teyzezade Yahya ve İsa (A.S.) ile; dördüncü semada îdris (A.S.) ile, beşinci semada Harun (A.S.) İle ve altıncı semada Hz. Musa ile görüştü. Onların da hepsi, «Hoş geldin ey salîh kardeş, salih nebî» dediler. Rosulü Ekrem, anlatmaya devam ediyor: «Daha sonra yedinci semaya geçtik. Orada İbrahim (A.S.) He buluştum. Sırtını Beytü'l-Ma'mûr'a dayamış; beni selâmladı. 'Hoş geldin ey salih nebi!.. Hoş geldin ey salih evlât', dedi. Burada bana denildi ki, 'fşte senin ve ümmetinin mekânı Sonra Beytü't-Ma'-mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Bu beyti her gün yetmiş bin melek tavaf eder ve bir daha kıyamete kadar tavaf için bunlara sıra gelmez.» Peygamber Efendimiz, burayı âyet-i Kerimeyi okudular: «Rabbinin askerlerinin -(adedini) ancak Rabbîn bilir.»[329] Peygamberimiz, yedinci semada gördüklerini anlatmaya devam ediyor: «Burayı gezerken bir ağaç gördüm ki, bir yaprağı bu ümmeti bürür. Ağacın kökünden bir menba akıyor ve ikiye ayrılıyordu. Cebraile bunu sorduğumda dedi ki: 'Şu rahmet nehri, şu da Allah (C.C.)'tn sana verdiği Kevser Havızıdır.' Rahmet nehrinde yıkandım. Geçmiş ve gelecek günahlanm affedildi. Sonra, Kevser yolunu tutarak cennete girdim. Orada göz görmedik, kulak işitmedik, beşerin hayal ve hatırına gelemeyecek olan şeyler gördüm. «Bundan sonra Sidretü'l-Münteha'ya kadar çıktık. Sidre'den yükselince Cebrail durakladı ve 'Ya JM«-hammed, yemin ederim ki, ben buradan bir kartş Meriye geçersem yanarım. Benİtn buradan ileriye geçersem yanarım. Benim buradan ileriye geçmeye takatim yoktur' dedi.» Resulü Ekrem, lâhut âleminin bu en yüksek yerinde refref denilen bir vasıtayla Allah'ın dilediği yere geldi. Bir rivayette, Peygamberimiz şöyle buyururlar: «Sidre'den sonra Öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum. Arş'm altına geldiğimde. Arşın üstüne baktım; ne zarıan var. ne mekân, ne de cihet. Rabbimin şu lâ-hutî sesini işittim; «Yaklaş ey Muhammedi Ben de Kabe Kavseyn miktarı yaklaştım. Rabbimin ilhamı ile şunları okudum: 'Ettatıiyyatü liltahi, vessalavatü, vet-tayyibatü' (En güzel tahiyye Allah'a mahsustur. Bedenî ve malî ibadetler de O'na lâyık ve mahsustur.) Bunun Özerine Allah (C.C.), şu mukabelede bulundu: «Es-selâmii aleyke eyyiihen-nebiyyii ve rahmetuHahi ve bcrekâtühiV (Ey nebî, selâm sana olsun. Allah'ın rahmeti ve bereketi de sana olsun.) Ben tekrar; 'Es-sclâmü aleynâ ve alâ ibadillahissalihîne. Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammedetı abdühu ve resuluhu.' (Selâm bizim ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehadet ederim kî, Allah birdir. Ondan başka ilâh yoktur. Yine şehadel ederim ki,. Muhammed. Allah'ın kulu ve elçisidir.) dedim.» Resulüllah Efendimiz, Rabbinden birçok vahiyler alarak, aynı yollardan geri döndü. Hz. Musa'nın yanma gelince; Hz. Musa, «Allah sana neler emretti?» diye sordu. Peygamberimiz de, elli vakit namazla emrolunduğunu söyledi. Hz. Musa, «Ya Resulallah, elli vakit namaz, çoktur. Bu, senin ümmetine ağır gelir, yapamazlar. Rabbine iltica et de hafifletsin.» dedi. Bunun üzerine, Hz. Muhammed tskrar geri dönüp, namazın hafiflemesini diledi. Önce on vakit kaldırdı. Peygamberimiz, Hz. Musa'nın yanma gelip durumu bildirince; Hz. Musa, bunun da çok olacağını söyledi. Bu minval üzere Peygamberimiz birkaç kere geri dönerek Rabbine-iltica etti. Böylece; namaz beş vakte kadar indirildi.[330] Miraç Hadisesinin Mekke'deki Akisleri Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) Mekke'ye döndüğünde, müşahedelerini anlatmaya başlayınca, Kureyşliler fitne krizlerine tutulup deli. divane oldular. Kimi, Ebu Bekir'e (R.A.) koşuyor; kimi, ellerini çırpıyor; İmanı zayıf olanlardan irtidat edenler oluyor, bu tabiatüstü mucizeyi bir türlü akıllarına sığdı ram ıyorlardı. Hz. Ebu Bekir gibi iman sahipleri ise, «Evet Mi'raç haktır. Eğer Muhammed (S.A.V.) bunları demişse, doğru söylüyor ve ben bundan daha büyüklerini de kabul ederim» diyorlardı. Hz. Ebu Bekir, Peygamberimizin yanına gelmiş, Mi'racı bizzat kendisinden dinlemiş; Allah'ın Resulü anlattıkça, «Doğru söylüyorsun, ya Resulaliah» diyerek tasdik etmiştir. Peygamberimiz de, «Sen sıddıksm ya Ebâ Bekir» diyerek; ona «Sıddîk» unvanını vermiştir. Cabir ve Ebu Hüreyra (R.A.) nin, Resulüllah (S.A.V.)'den rivayet ettiklerine göre Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır: «Ben, sabahleyin îsra ve Mi'racı anlatınca KureyşÜler beni tekzip etti. Bana, gidip geldiğim yerlerden ve Mcscid-î Aksa'dan sorular sordular. Halbuki ben Mescid-i Aksa'nm hiç bir özelliğini tesbit etmemiştim. Bu sebepten müşkil durumda kalıyordum. Allah (C.C.), bana Mcscid-i Aksa "yi gösterdi. Ben de, KureyşIHerİn bütün sorularına cevap verdim.[331] Sahih rivayetlere göre; Kureyşliler, Mescid-İ Aksa'nm kapı, pencere ve cihet gibi her özelliğini soruyorlar; Peygamberimiz de teker teker cevap veriyordu. Buna da inanmadılar. «Biz sana Şam'dan gelmekte olan develerimizi soracağız; bize onlardan haber ver» dsdiler. Peygamberimiz şöyle cevap verdi: «Evet, falan kimselerin kervanına rastladım. 'Revha' isimli mevkide idi. Bir deve yitirmişler, onu arıyorlardı, yükleri arasında bir su kabı vardı. Susadım, o kabı alıp su içtim ve kabı yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım, suyu bulabilmişler mi?» O anda kervan, Peygamberimize gösterildi. O da, kervanın kemiyet ve keyfiyetine dair haber verdi ve şöyle buyurdu: «İçlerinden *Cemel-İ Evrak* (yani karamtırak beyaz bir deve) önde olarak, falan gün güneşin doğmasıyla beraber gelecekler.» Peygamberimizin haber vermiş olduğu o gün; müşrikler sabahın erken saatlerinde «Seniyye» tepesine doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da Muhammedi (S.A.V.) yalancı çıkaracağız diye, bekliyorlardı. Derken; içlerinden birisi, «güneş doğdu» diye haykırdı. Tam o sırada bir diğeri de, «İşte kervan geliyor, Önlerinde Ce-mel-i Evrak, tıpkı söylediği gibi» diye bağırdı. Bu ayn bir muciz3 daha olmuştu. Hal böyle iken, müşrikleı yine iman etmediler. «Bu açık bir sihirdin» dediler.[332] Konu Başlığı: Ynt: Miraç Ne Şekilde Vuku Bulmuştur? Gönderen: Sevgi. üzerinde 11 Aralık 2020, 02:37:50 Esselâmü Aleyküm. Rabb'im bizleri hayırlı kul eylesin. Peygamber efendimiz'e de hayırlı ümmet eylesin.. Amin Ecmâin
Konu Başlığı: Ynt: Miraç Ne Şekilde Vuku Bulmuştur? Gönderen: Mehmed. üzerinde 12 Aralık 2020, 16:02:18 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Miraç Ne Şekilde Vuku Bulmuştur? Gönderen: Ceren üzerinde 20 Aralık 2020, 01:24:58 Esselamu aleyküm.mirac gecesine ve yaşanılan mucizlere binler kez sübhanallah...rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
|