Konu Başlığı: Kainat Hakkinda Yanlış Telâkkiler Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Ocak 2012, 11:08:01 Kainat Hakkinda Yanlış Telâkkiler
İmana vasıl oluş, hayat ve kâinat gerçeğini tetkik etmeğe bağlıdır. Eğer «kâinat bir gerçek değildir» denirse; imana vasıl oluşun birinci ve temel basamağı kaybolur. Görünen realiteyi kabul etmeyen düşünüş, müşahede edilemeyen gerçeği kabul edemez. İlmin mevzuu olan eşya inkâr edilirse, ilim inkâr edilir; ilim inkâr edilince de iman yıkılır. Eşya realitesinin inkârı, Yunan Felssfesinds temellerini bulur: Heraklit, eşyanın varlık şeklindeki tasavvurunu yanlış addeder. Zenon'a göre ise, hiç bir şey yoktur. Eşya gerçeğinin inkârı, eski Yunan'dan zamanımıza kadar intikal etmiştir. Birinci mesele ise, eşya gerçeğinin insan tarafından bilinip bilinemeyeceğidir. «Eşyanın var olduğunu veya mevcut olmadığını anlayamayız» diyenler, Septiklerdir. Bunlar, eşyanın mevcudiyetinin, insan tarafından idrak edilemiyeceğini iddia ederler. Bir kısmı, «eşyanın varlığı, insanın tasavvuruna bağlıdır» derken; diğer kısmı, eşya realitesini ne tasdik, ne .de inkâr ederler. Dünya tarihinin başlangıcından beri, insanlar, kâinatı izaha teşebbüs etmişlerdir. Kâinatı rasyonel izahın ilk denemeleri, Yü-nan'da başlar. Hind, İran ve Mısır telâkkileri, Yunan felsefî düşüncesine değişik nisbette tesir eder ve Yunan'da kâinatı izah denemesi başlar. Yunan felsefesi, kâinatın izahında, bir «İlk Sebep» aramaya koyulur. Böylece, kâinatın ilk sebebi olarak «îde», «Madde», «İrade» gibi mefhumlar gösterilir. Bu durum, bütün felsefî münakaşaların temelini teşkil eder. Felsefe, kâinattan ayrı bir varlığa malik, kadir ve fail olan Allah telâkkisini reddederek, kâinatı bir ilk prensiple izaha çalışır. Bu izah, monist bir karakter alınca, kâinatı fikir veya madde ile izahın garipliklerine düşülür. Felsefe sahasındaki bütün kavgalar, bu noktada düğümlenir. Kâinatı birusebebe irca temayülü, materyalistler ve ruhçular arasında kavga haline gelir. Ruhçu görüş, kâinatın maddî varlığını bir hayal olarak kabul eder. Görülsn ve var olan kâinatı, İde'nin gölgesi diye vehmeder. Ruhçu görüş, realiteyi hayal olarak vasıflandırır. Sistemli İfadesini Platon'da bulan bu görüş, orta çağlarda «Yeni Eflatunculuk» şeklinde yaşar. Onsekizinci asırdan zamanımıza kadar bazı filozoflarda, bu görüşü ihya gayreti görülür. Aynı görüş, îslâm âleminde de ihtilâflara yol açan bir şskil alır. Ruhçu Panteizm, Batınî telâkkilerin kâinat görüşü şeklinde belirir. Yeni Eflâtuncu görüşler Farabî, îbn Sîna, îbn Rüşd ka-naliyle, Aristo'nun şerhleri ve Kabbala'mn tesirlerini muhtevi olarak etkilerini artırır. Bu telâkkiler, başka bir kanaldan da müessir olmakta devam edsrler. Bu saha, mistisizmedir. Bazı mistiklere izafe edilen eserlerde, İdealist veya Materyalist Panteizm, en sarih şeklini alır. Böy- lece, İslâmi bir maske altında saklanan falsefe telâkkileri, tahribatlarına devam ederler. Bu tahribata karşı, İslâm âleminin muhtelif yerlerinde, devir devir reaksiyonlar zuhur eder. islâm'ın bulandırılmadan yaşanmasını temin gayesini güdsn bu cereyanlar, «Ehl-i Sünnet» reaksiyonlarıdır. Kâinatın «İde» ile izahının karşısında, felsefe sahasında, materyalizm boy gösterir. Materyalizm, kâinatı vücuda getiren ilk sebebin, madde olduğu kanaatindedir. «Madde, kendi kendine vücut vermektedir» derler. Bu hal ise açık bir hatadır. Akıl, bir eserin, kendi dışında bir sebep neticesinde doğduğunu kabul eder. Bir netice, kendini doğuran bir sebebin mahsulü olabilir. Bir sebebin, kendi kendini doğurması mümkün değildir. Yani yağmur, kendiliğinden yağmaz. Güneş, kendiliğinden ışık vermez. Organizma kendiliğinden hareket etmez. Cisim, kendiliğinden harekete geçmez. Fiziğin ilk prensiplerinden biri, bir cismin harekete geçmesi için, bu cisme dıştan bir kuvvetin tatbik edilmesi gerektiğidir. Kâinat ise, çok küçük ve çok büyük parçacıkları ile, tam ahenkli bir hareket içindedir. Bu duruma göre; bir canlı varlığın veya maddenin hayatını temin eden hareket, kâinat manzumesinin dışında bir kuvvete zarurî olarak muhtaçtır. Bu kuvvet, madde veya onun türevleri olamaz. Zira madde, hareket için, kendi dışında bir kuvvete muhtaçtır. Kuvvet mev-zuunun, kuvvetin ilk kaynağı olması muhaldir. Şu hale göre; hareket için kendi dışında bir kuvvete muhtaç olan madde, kâinatın ilk prensibi olamaz. Kâinat, kuvvetin tatbik edildiği ve tahrik edildiği muazzam bir makineye benzer. Kâinatı harekete geçiren ve onu bir arada tutan dışında bir kuvvete muhtaçtır. Madde, ne kendini yaratmaya, ne de yok etmeye muktedir değildir. Maddenin, tahayyül ötesi küçük parçacıklarını bir arada tutan ve hareketlendiren kudrete, madde boyun eğmiştir. Materyalistler, maddeyi tam bir tahlile tâbi tutmadıklarından, onu kâinatın ilk sebebi zannettiler. Materyalizmin tarihi, şunu isbat!ar: Materyalizm, ilmin değil; vehmin eseridir. Madde hakkında tam bir bilginin hasıl olmasına imkân olmayan devirlerden beri materyalizm vardır. En basit müşahede ve deney usullerinin bilinebildiği ilk çağlarda materyalizm, hiç bir ilmî temele dayanmıyordu. Materyalizm, sadece, materyalist filozofların zihin çarpıklıklarının va insan zaafının bir mticesi olarak mevcut olabildi. Avrupa'da, Hıristiyanlığın kurduğu ve dayandığı ruhçuluk yıkılınca; rnhçuluğun ikiz ve negatif kardeşi olan materyalizm hortladı. Ve bir ilim kılığına girmeyi becerebildi. İlimlerin metodu olan,, kâinat ve hayat kanunları hakkında toplu ve sistemli bir fikir demek olan felsefede ruhçuluk yıkılınca; Avrupa'da başka bîr sistem bulunmadığından, materyalizm liderliğe geçti. Böylece, ilimlerin metodu, hayat ve kâinatın izahı materyalistleşti. îslâm dünyasında ise; saadet zamanının îslâm düşünce ve hayatı, uzun darbslerin sonunda kuvvetten düşmüştü. Hıristiyan, Yahudi ve müşrik kuvvetlerin, asırlardan beri yaptıkları dinî, fikrî ve askerî hücumların aracılığı İle çökmeye başlayan İslâm düşüncesi; ilimlere metod, kâinat ve Imyafcı izah, insanlığa fikrî ve manevî lidsrlik vasıflarında durgunluk ve hareketsizlik çağına gelmişti. Bu sebepten, ne kendisini ne Avrupa'yı, ne de dünyayı kurtarmak hizmetini deruhte edemeyecek halde bulunuyordu. Hulhukf, elde tahriften âzâde bir kitap bulunuyordu. İnsanlığın kurtuluş yolunun tek orijini dlan bu kitabın, yeniden hayatı yorumlaması bekleniyordu. Ne yazık ki, Osmanlı Devlet Teşkilâtı ile b^ıabor bütün küitür müesseseleri, bunu başarabilecek takatten düşmüşlerdi. Gaye yönünden vuzuhunu kaybeden tefekkürümüz, vasıtaları bakımından da eksikti. Kâinat ve hayatı iznha, kâinatın kuvvetlerini ulvî gayesine vn.sıtn yapmaya-yönelmesi gereken düşünce, hedefini kaybetmişti. Ayrıca, mücerret akılcılık, diğer ilim kaynak ve mo'oîllnrını tasfiye etmişti. Bu şartlar altında, Osmanlı İdeoîojisPnin, Avrupa'ya ve dünyaya rehherlik etmek imkânı kalmiyordu. Burum neticeni olarak; kâinat ve hayatı innh v? nnu zaptetmek ihtirası ila dolu Avrupa kuvvetleri tarafından yutulması mukadderdi. Çünkü. Osmanlı İdeolojisi çökmüştü. Felsefenin kıskacı altında, ruhçuluk ve maddecilik ifratları arasında, diînva bocalamaktadır. Bu iki fikrin ortak hatası, kâinatı ilk sebebe irca etmek gafletidir. Kâinatı Yoktan var Men, onu dsvam ettiren ve yok edecek oînn kudretin Allah olduğunu İdrak etmemekMr. Bütün bir dünvayı zindan haline getiren, iste bu iki sakat akîdedir. İşte, bu sapık telâkkiler karşısında İslâm bilgi esası eşyanın var ve onun mevcudiyetinin insanlar İçin bedahet dereessinde bilinen bir husus olduğunu ifade ediyor. [20] Konu Başlığı: Ynt: Kainat Hakkinda Yanlış Telâkkiler Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 02 Nisan 2015, 17:50:14 İmana vasıl oluş, hayat ve kâinat gerçeğini tetkik etmeğe bağlıdır. Eğer ''kâinat bir gerçek değildi'' denirse; imana vasıl oluşun birinci ve temel basamağı kaybolur. Görünen realiteyi kabul etmeyen düşünüş, müşahede edilemeyen gerçeği kabul edemez. İlmin mevzuu olan eşya inkâr edilirse, ilim inkâr edilir; ilim inkâr edilince de iman yıkılır.
Konu Başlığı: Ynt: Kainat Hakkinda Yanlış Telâkkiler Gönderen: Sevgi. üzerinde 07 Aralık 2020, 05:08:41 Esselâmü Aleyküm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
Konu Başlığı: Ynt: Kainat Hakkinda Yanlış Telâkkiler Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Aralık 2020, 16:32:09 Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizleri her daim maddeden çok manaya odaklanan kullarından eylesin
|