Konu Başlığı: Akaid Metninin Tercümesi Gönderen: Ekvan üzerinde 11 Ocak 2012, 19:17:22 Akaid Metninin Tercümesi
İslâm'a göre, eşyanın varlığı bir realitedir. Ve ilim, bu eşya realitesine nüfuz eder. Âlem, bütün kısımlartyla sonradan yaratılmıştır. Alem, yoktan varedilmiştir, ve zamanı gelin-ce yok olacaktır. O halde, âlem, ayan ve âraz'dır. Ayan; zatıyla kaim olun şeydir. Ya mürekkep olur ki, cisimdir. Yahut, cevher gibi, gayri mürekkep olur ki, bölünmez en küçük parçadır. Araz; renkler, (kımıldama, durma, birleşme ve ayrılmadan ibaret olan) kevnler, tadlar, kokular gibi kendi zatıyla kaim olmayan, cisimlerde ve cevherlerde sonradan olan şeydir. Yaratıklar için ilim kaynakları üçtür. 1 — Selim Hisler (Beş Duyu): Bunlar, işitmek, görmek, koklamak, tutmak, dokunmaktır. Bu beş duyu, fonksiyonlarının icabettirdiği hissi duyarlar. 2 — Akıl: Akü ile ilk bakışta hasıl olan bilgi, zarurî bily'dir. Bir şeyin tamamının, parçasından büyük olduğunu bilmek gibi. îstidlâlen sabit olan ilim ise, iktisabîdir. 3 — İlim kaynaklarının1 üçüncüsü, Doğru Ha-bertd''r. Bit da iki çeşittir, A. Müicvatir Haber: Mütcvatir haber; yalan üzerine ittifakları düşünülmeyen bir top'umun naklettiği haberdir. Bu haber çeşidi de zarurî olarak, bilgiyi icabettirr. Eski zamanlarda yaşamış hükümdarlar ve uzak memleketler hakkındaki bilgi gibi. B. Mucize ile rtsaletl sabit olan Resulün Haberi: Bu da, istidlali ilmi meydana getirir. Resulün Haberi ile hasıl olan bilgi, kat'iyyet ve gerçeklik konusunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir. İslâm'a göre ilham; bir şeyin sıhhatini bilme sebeplerinden değildir. İman; Allah indinden gelen şeyleri kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır. Ameller artar ama; (inanılması lâzım gelen şeyler bakımından) iman, ne artar ne de eksilir. Dili ile İkrar ve kalbi ile tasdik etmiş olan kulun t «Ben muhakkak mü'minim» demesi doğrudur. Onun, «Ben inşallah mü'minim» demesi doğru de-ğüdir. İman ve İslâm bîrdir. Bir kimse, sald (günahsız) iken şakı (günahkâr), ve şaki İken de, sald olabilir. Bu, fertte saadet veya şekavet halinin değişmesidir. Yoksa ferdin saadet veya şekaveti yarattığı mânâsına gelmez. Çünkü, saadet ve şekaveti yaratma, Allah'ın sıfat-lartndandır. Allah ve sıfatlarmda ise değişme olmaz. Âlemi yoktan yaratan, Allahü Teâlâdır. O Allah ki, öncesiz diri kadir, âlim, işiten, gören, dileyen, muraddedendir. Allah, araz değildir, cisim değildir, cevher değildir, suret ve şekil değildir, mahdut değildir bir şeyin parçası veya cüz'ü değildir birleşik değildir sinirli değildir. Cins ve keyfiyet ile vasıflanmaz, mekândan münezzehtir, üzerinden zaman cereyan etmez. O'na hiç bir şey benzemez. İlminden, kudretinden hiç bir şey hariç değildir. Allah'ın (C.C.) ezeli ve zatıyla kaim sıfatlan vardır. Bu sıfatlar, zatının aynı da değildir, gayr da değildir. Allah'ın ezeli sıfattan; ilim, kudret, hayat, kuvvet, işitmek, görmek, İrade, meşîyyet, fiü, halk-dtmek, rızıklandırmak ve kelâmdır. Allah, kelâm sıfatı île konuşur. Kelâm, harf ve sesler cinsinden olmayıp Allah'ın ezelî bir sıfatıdır. Allahü Teâlâ, bu kelâm sıfatıyla, kelâmcdid, emredici, nehyedici ve haber vericidir. Altah'ü Teâlânın kelâmı olan Kufan, mahlûk değildir. Allahü Teâlânın kelâmı olan Kutan, mushaf-kırımızda (harfler ve kitabet şekliyle) yazılır. Kalplerimizde (hayal edilen lafızlarıyla) mahfuzdur. Dillerimizle okunur. Kulaklarımızla duyulur. Fakat bunlara (mushaf, kalp dil ve kulaklara) hulul etmez. Tekvin, Allahü Teâlâ'nın ezelî bir sıfatıdır. Tekvin; Allahü Teâlânın, âlemi ve âlemin parçalarından her birini, tayin ettiği vakitte, icat etmesidir. Tekvin sıfatı, bize göre, yaratılan şeylerden ayrıdır. İrade, Allahü Teâlâ'mn zatıyla kaim olan ezelî bir sıfatıdır. Allahü Teâlâ'yı görmek, aklen caiz, naklen vaciptir. Allahil Teâla, görülür. Fakat bu görülme, bir mekânda, bir yönde, bir ışık yardımıyla değildir. Görenle Allah (C.C.) arasında bîr mesafe de bahis konusu değildir. Kulların bu fl'llerinin hepsi, Allah'ın İradesi, dilemesi, hükmü, kazası ve takdiri iledir. Ancak, kullar için, ihtiyarî fiiller vardır. Bu fiiller dolayısıyla sevap alırlar veya cezalanırlar. Kulların yaptığı iyi ve rilzel olan fifVere Allah'ın rızası vardır. Fena olan fillere kc, mast yoktur. İstitâat (kulun gücü), ferdin fiili ile başlar ve fiilin bitmesi ile sona erer. Kula verilen bu güç, fiili yapan kudretin kendisidir. İstitâat (ferdin, bir şeye gücünün yetmesi); sebeplerin, âletlerin ve azaların salim olmasıyla vıümkündür. Allah, kulun gücünün yetmiyeceği şeyi teklif etmez. İmanın darbelenmesinin hemen akabinde; dö-gülende meydana gelen acı ve elem; insanın vurmasının hemen alcabinde camın kırilmast, ve buna benzer şeylerin hepsi, Allahü Teâlâ'nın yaratıklarıdır. Bu neticeleri meydana getirmekte, kulun bir yaratma kudreti yoktur. Allahü Teâlâ, dilediği kimseyi sapıklıkta; dilediği kimseyi hidayette kılar. «Allah, kul için, sadece hayırlı olanı yaratmalıydı» denemez. Allahü Teâlâ, kendisine şirk koşam affetmez. Şirkten başka, dilediği kimselerin, büyük veya küçük günahlarım affeder. Helâl olarak kabul edilmediği takdirde, Allah dilerse, büyük günahı da affeder. Haram edilmiş şeyler de mıhtır. Helâl olsun, haram olsun; herkes kendi nzkını yer. Bir insanın kendi rızkını yememesi, veya başkasının, onun rızkını yemesi tasavvur edilemez. Melekler, Allah'ın kullan olup, Allah'ın emri îe hareket ederler. Onların, erkeklik ve dişilik vasıflan yoktur. Allah'ın, peygamberlerine İnzal etmiş olduğu kitaplan vardır. Bu kitaplarda emrini, vehyini, mükâfatını ve azabım beyan edip açıklamıştır. Resuller gönderilmesinde hikmet vardır. Allahu Teâlâ, beşer içinden bazılarını, beşeriyete mûjdeleyici ve korkutucu resuller olarak göndermiştir. Bu resuller; insanlara, din ve dünya işlerinden, vıuh-taç olduklan her şeyi açıklamışlardır. Cenâb-ı Allah, peygamberleri, tabiat kanunlarım yırtan mucizelerle te'yid etvıiştir. Peygamberlerin ilki, Hz. Adem; ve sonuncusu Hz. Muhammed (S.A.S.) dir. Peygamberlerin sayılarının ne olduğu konusunda münâkaşa etmemelidir. Zira, Allahü Teâlâ buyurmuştur ki; «Andolsun ki, senden evvel de peygamber gönderdik. Onların içinden, sana, kıssalarını bildirdiğimiz kivıseler de var, sana bildirmediğimiz kimseler de var.» [367]Eğer adet zikre-dilirse; zikredilen adetten fazla peygamber gelmiş geçmişse onlar inkâr edilmiş; zikredilen adetten az peygamber gelmişse peygamber olmayanlara peygamberlik izafe edilmiş olur. Peygamberlerin hepti, Allah'tan aldıklarını tebliğ etmişler ve haber vermişlerdir. Peygamberler sadıktırlar ve nasihat edicidirler. Peygamberlerin en efdali, Hz. Muhammed (S.A.S.) dir. Peygamberin ve hayırlı kimselerin büyük günah işlemiş olanlara da şefaa-t edecekleri (âyet ve hadislerle) sabittir. Kul, kendisinden emir ve yasaklamaların kalkacağı bir duruma ulaşamaz. Beşerin resulleri, meleklerin resullerinden daha faziletlidir. Meleklerin resulleri de (peygamberler hariç) bütün beşerden daha e fâaldir. Mü'-m'nlerin umumu ise, meleklerin umumundan faziletlidir. İnsanların en efdali, peygamberimizden sonra, Ebu Bekri's-Sıddîk' (R.A.) tır. Ebu Bekir'den sonra Ömcrü'l'Faruk' (R.A.) tur. Sonra Osman Zii'n-Nurcyn' (R.A.) dir. Sonra da, Aliyyül'-Murtaza (R.A.) dır. Hıüefa-i Râşidîn'in hilâfetleri de, bu st-raya göre olmuştur. Sahabe, ancak hayırla yadedilir. Peygamberin (S.A.S.), cennette müjdelediği aşvrei mübeşsere'nin, cennete gideceklerine şahadet edilir. Hz, Muhammenin (S.A.S.), kıyamet alâmetlerinden o7arak; DeccâVin, Dâbbe-İ Arz'ın, Ye'cüc ve Me'diffün cifem/ısı; Hz. İsa'nın gökten inmesi ve güneşin batıdan doğması lıakkında verdiği haberler, haktır. Öldürülen bir kimse, eceli ile ölmüştür. Ölüm de, (hayat gibi) b'r varlıktır. Kâfirlere ve miVmmlerden bazı oünahkâr olanlara kabir azabı; itaat edenleri kabirde nimetlen-dirmek; MûnVer ve Neklr'İn sttali [368], kitap ve sünnrt ifa sabittir (çerçektir): Öldükten sonra dirVmnk haktır. Amellerin ölçülmesi, haktır. Ahirette kıûa verilerek olan k'tap, haktır. Ahİrette, Allah'm kullarına sual sorması, haktır. Kevser havuzu, haktır. Sırat köprüsü, haktır. Cennet ve Cehennem., haktır. Cennet ve Cehennem, yaratılmıştır ve mı r.m'n mevcutturlar. Cennet ve Cehennem sonsuzdur. Hiç bir zaman yok olmazlar ve içindekiler de yok olmayacaklardır. Dirilerin ölülere dua etmelerinde ve onlar İçin sadaka vermelerinde ölülere fayda vardır. Allah (C.C.), dualara icabet eder ve hacetleri bitirir. Ümmetinden biri için zahir olan keramet, o ümmetin peygamberinin mucizesi sayılır. Bu kerametle, o mümin n velî olduğu meydana çıkar. Velî, ancak, resulün risaletini tasdik eden, tam inanan ve dinin emirlerini harfiyyen tatbik eden kimsedir. Hiçb'r veli, asla peygamber derecesine ulaşamaz. Müslümanların bir imam (reis) seçmeleri şarttır. (İmametin şartları şunlardır:) 1. İmamın zahir (açık) olması gerekir. 2. Muntazar (gelmesi beklenilen) bir imam da kabul edilemez. 3. İmam kureyş'ten olmalıdır. Ancak imamlık, Hâşim ve Ali oğuUanna mahsus değildir. 4. İmamın, zamanının en faziletlisi olması şart değildir. 5. İmam, kâmil ve tam bir idareci olmalıdır. 6. İmam, siyasî (siyaset ilim ve sanatını bttir) olmalıdır. 7. Ahkâmı tenfise (İslâm nizamının yürürlükte kalmasını temine), İslâm memleketlerinin hudutlarını muhafazaya ve mazlumun hakkım zalimden almaya kadir olmalıdır. ' (İmamın vazifeleri şunlardır:) 1. Ahkâmı tenfiz. 2. Hadleri İkame. 3. Askeri teçhiz, 4. Sadakaları toplamak. 5. Mütegallibeyît hırsızları ve yol kesenleri kahretmek, 6. Cuma ve bayram namazlarını kıldırmak. 7. İnsanlar arasında vuku bulan ihtilâfları halletmek. 8. Hakların isbatına vesile olan şaîıadetleri (ve sair isbat vasıtalarını tetk k ve) kabul etmek. 9. Velîsi olmayan küçükleri evermek. 10. Ganimetleri (harp neticesinde husule gelen kazançları, adalete uygun olarak) taksim etmek. Ve bunlara benzer diğer vazifeler. imam, günahkâr oluşu ve zulmü sebebiyle azIcdilemez. (İnsanı küfre götüren haller şunlardır:) 1— Naslar (Kitap ve sünnet'in hükümleri), zah'rlcrt üzerine kamtounurlar. Bunların zahirlerinden vazgeçip, batın ehlinin İddia ettiği mânâlara sapmak, İslâm'dan çıkıj) küfürle vasıflanmak demektir. 2 — Naslan reddetmek küfürdür, 3 — İster büyük, ister küçük olsun; (haram ve) günahı helâl saymak küfürdür. 4 — Şeriat ile alay etmek küfürdür. 5 — Allahil Teâlâ'nın rahmetinden ümit kes-inek küfürdür. 6 — Allah'ın azabından emin olmak küfürdür, 7 — Gaybdan haber verdiği (iddia edilen ada-mm) haberi (nî kabul) ile o kâhini tasdik etmek küfürdür. Allah'ın elçisi Muîmmmed (S.A.S.)'in uyanıkken, şahsı ile semaya, ve sonra yüce makamlardan Allah'ın dilediği yere miracı (çıkması) haktır. Müçtehid, bazen hata: bazen isabet eder.[369] Konu Başlığı: Ynt: Akaid Metninin Tercümesi Gönderen: Sevgi. üzerinde 20 Aralık 2020, 01:44:57 Esselâmü Aleyküm. Kalp ile tasdik edip dil ile ikrar edenlerden olalım.. Rabb'im bizleri hayırlı kul eylesin.
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim Konu Başlığı: Ynt: Akaid Metninin Tercümesi Gönderen: Mehmed. üzerinde 22 Aralık 2020, 20:29:23 Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Akaid Metninin Tercümesi Gönderen: Ceren üzerinde 23 Aralık 2020, 01:56:47 Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
|