Konu Başlığı: 3 — Mâtüridîlerin Görüşü Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Ocak 2012, 00:48:45 3 — Mâtüridîlerin Görüşü
Mâtürîdîlere göre; akıl, dinin emir ve yasaklarına muhatap olma ehliyetini isbat için, muteberdir. Zira, akıl olmadan dinin hükümleri anlaşılamaz. Dinin emir ve yasakları akla hitap eder. Akıl, insana Verilmiş olan nimetlerin en büyüğüdür. İnsan, bu özelliği sebebiyle hayvanlardan ayrılır. Akıl, bütün mükevvenatın yaratıcısı Allahü Teâlâ'yı, din ve dünya meselelerini bilmek için bir vasıtadır. Allah'ı bilmak ise, bir mü'min için nimetlerin en büyüğüdür. İnsanların akılları, Mûtezile'nin dediği gibi, herkese eşit olarak değil de, muhtelif olarak verilmiştir. Eşyanın bir kısmının güzel, bir kısmının çirkin olması, ve fiillerin bir kırmimn fara, bir kısmının da haram olması, akıi vasıtasıyla bilinir. Mutezilenin iddia ettiği gibi, bunların farz v?ya haram olmasını icabettiren şey, akü değiidir. Akıl ancak, iyi-kötü, haram-helâli bilmek için bir vasıtadır. Eşyayı güzel ve çirkin, fiilleri farz ve haram kılan, Allah'dır. Akıl, insanda başlı başına hâkim değildir. Bu sebeple, akıllı ve küçük bir çocuk, iman etmek-mükellcf olamaz. B'akat, iman edecek olursa, imam muteberdir. Akıl, ne tamamen muteberdir ve ne de tamamen itibarsızdır. Nitekim, akıllı fakat küçük olan bir çocuk, sadece aklı sebebiyle dinin emir ve yasaklarına uymak zorunda değildir. Ama aynı çocuk, İslâm'a veya küfre inansa, bu inancı sahih ve muteber olur. İmam Azam Ebu Hanîfe ile İmam Mâtûrîdî, Allah'ı bilme hususunda aklı delil kabul ederler: «Hiç bir kimce,yaratanını bilmemede mazur sayılanın?. Zira yerler, gükler, diğer yaratıklar ve insanın yaratılışı gibi deliller; yaratıcı, kadir ve âlim bir var-Imm vücuduna delâlet etmekledir. Fakat bu kimse, dinî meseleleri bilmemekle mazurdur. Çünkü, dînî meseleleri bilmek, Allahu Teâlâ'nm bildirmesine bağlıdır.» «Akıl ile nakil karşılaştığında akıl tercih ctlî-lir ve nakil tc'vîl edilir» sözü, nakil, müteşâbi-hat-ı zanniyeden olduğu zamandir. Aksi haleb akıl, nakil üzerine tercih edilemez. [33] Netice Dünya ve ahiret işlerinin selâmetle yürümedi, cemiyetin nizam ve intizamının en güzel şekilde muhafaza-edilebilmesi için, şu bsş şeye dikkat edilmelidir: 1 — Nefsi muhafaza. 2 — Nesli muhafaza. 3 — Malı muhafaza. 4 — Dîni muhafaza. 5 — Aklı muhafaza. Îmâm nazarında akıl, dinin temeli, yaratılış hikmetinin aslıdır. İslâm Dini, akl-ı selimin neticesinden başka bir şey değildir. Bu hususta Hazreti _Ali, (R.A.), şöyle buyurmuştur: «Din akıldır; akıl da dindir. Eğer, akıl, dini anlamaktan âciz kalırsa; akıl değildir. Eger din, aki-ı selim dairesinden uzakliişırsa; din değildir.» İdeolojik yapımızın esaslarından olan aklımız, hakikati bulmak ve değerlendirmeler yapmak için mükemmel bir vasıtadır. Ancak, sadece akıl ile, kâinatı ve hayatı tam izah imkânı mevcut değildir. Akıl, ideolojik yapının en mühim unsurlarındandır. Binlerce yıldan beri gelişen ilim ve felsefe, kâinatı izahta tamamca çaresiz kalmışlardır. İlim, eşya ve insansı fenomenlerini formüle etmeğe gayret eder. Her ilim, kendi sahasındaki muazzam ilerlemelerine rağmen, kâinatı izah vazifesini felsefeye bırakmıştır. İlim şimdi, eşya ve hayatm uyduğu kanunları bulmağa çalışmaktadır. Felsefe ise, hayat ve eşyanın izahını uzun zamandan beri yapma gayretindedir. Fakat felsefe çalışmaları, kâinatı ve eşyayı izah hususunda, b'rhîrlnl nakzeden binlerce nazariye arasında bocalamaktadır. Müşahede vo muhakemenin en verimli çalişmaları, İnsan aklının bu uğurda harcanması, kâinat ve hnyatı izah hususunda insana hiç ümit vermemiştir. Eger, felsefe ekolleri, kâinatın izahında birleşebilselerdi bu, akim da eksikliğinin bir işareti olurdu. İnsan muhakemesinin yüksek vs fakat zayıf şekilleri olan felsefî kanaatler, birbirini yalanlamakta yıkmaktadır. Bu hal ise; akim, tıpkı duygularımız gibi, mahdut kabiliyetleri olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Akıl, bilgi kaynağı olmak bakımından müşahede vasıtalarımıza nazaran büyük «kâinat ve hayatın doğru izahı» meselesi önünde ise küçük kalmaktadır. Eğer, ideolojik yapımız, duygularımız ve aklımızda iktifa ederse, vehimlerden kurtulamaz. Zira ideolojik yapının en mühim unsuru olan iman, kâinat ve hayatın tam izahı demektir. Bu izah ise, sadece duygularımız ve akılla yapılmaya çalışılırsa; vehim vehmi takip eder, vs ideolojik yapı karanlıklar içinde kalır, İnsan, bütün ideolojik ve tabiî yapısını kurtaracak bir aydınlığa muhtaçtır. Beş duyumuzun ve aklımızın eksiklikleri karşısında bunalan varlığımız, Allah'ın göndereceği habere muhtaçtır. Bu haber ise; insanlar arasından seçilmiş, insan tabiatında ve fakat, Allah'ın haberini almaya istidatlı olarak yaratılmış bir insan vasıtasıyla verilir. Bu ferdin, insanlığa tebliğ ettiği emirler, yasaklar ve hayat düsturları, mutlak hakkın ifadeleridir. 3 — İlim kaynaklarının üçüncüsü, Doğru Habefdir. Bu da iki çeşittir : A. Mütevatir Haber : Mütevatir haber; yalan üzerine ittifakları düşünülmeyen bir teplumun naklettiği haberdir. Bu haber çeşidi de, zarurî olarak, bilgiyi icabettirir. Eski zamanlarda yaşamış hükümdarlar ve uzak memleketler hakkındaki bu gibi.» Tevatürün şartlan üçtür: a) Sağlam bir hisse dayanmak: Haberi nakledenler, bu haberi beş duyudan biri vasıtasıyla kavramış olmalıdırlar. Bir efsanenin nakli, bir bilgi nakli sayılmaz. b) Nakledenler arasında ittifak bulunmak: Hz. İsa'nın katli haberi, bir tevatür olamaz. Zira, tam bir görüşe müstenit değildir, ve nakledenler arasında ihtilâf vardır. c) Kat'î naslara aykırı olmamak: Yahudilerin dinlerinin ebedî kalacağı, ve Hz. İsa'nın katledilmiş olduğuna dair haberler, âyetlere aykırıdır: «Hak din, Allah indinde İslâm'dır (müslümanhk-lır.) Kitap verilenler (başka suretle değil), ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihîirasdnn dolayı, ihtilâfa düştü. Kim, Allah'ın âyetlerini İnkur ederse; şüphesiz ki, Allah, hesabı pek çabuk görendir.»[34] «Ve: 'Biz, Allah'ın peygamberi, Meryem oğlu Mesih İsa'yı öldürdük' demeleri sebebiyle (tlir ki, kendilerini rahmetimizden koğduk.) Halbuki onlar onu öldürmediler; onu asmadılar da. Fakat, (Öîdiuü'cn ve asılan adam) kendilerine (tsa) gibi gösterildi. Hakikaten (Isa ve onun katli) hakkında kendileri de ili-tiiâfa düştüler. (Bu noktada) kat'î bir şek ve şüphe içindedirler. Onların buna ait hiç bir bilgileri de yoktur. Ancak, (kupkuru bir) zanna uymak (ladırlar). Onu yakinen öldürmemişlerdir.»[35] Tevatürün şartlarını taşıyan bir haber de ilmin kaynaklanndandır. «B. Mucize ile rfsaleti sabit olan Resulün Haberi: Bu da, istidlali ilmi meydana getirir. Resulün Haberi ile hasıl olan bilgi, kat'iyyet ve gerçeklik konusunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir.» İslâm bilgi esaslarına göre bilgi kaynaklan, yukarıda zikredilenlerden ibarettir. İnsan duyularının tesbit ettiği vakalar üzerine, Resulün Ha-beri'ni kendine prensip etmiş aklın teksifi, ilmi meydana getirsn ve kuran üç kaynaktır. Akıl, hasselerimizin tesbitlerini düşüncesinin mevzuu yapar ve Resulün Habsri'nin direktiflerine göre ilmini kurar. Akıl, hissedilen âlemi beş duyu vasıtasıyla kavrar, tesbit edsr. Akü, bu tesbiti, Resulün Haberi ile mânâlandınr, değerlendirir. İslâm bilgi esaslarının bu şekli, diğer bilgi nazariyelerinde kat'iyyen görülmez. Bilgi kaynağı olarak muhtelif esaslar sayılmıştır. Bazıları, müşahedeyi bilginin kaynağı olarak göstermişler; «müşahede edilmeyen hiç bir şey, gerçek değildir» demişlerdir. Bunlar, kaynak olarak, sadece müşahedeyi ve tecrübeyi kabul ettikleri gibi, İlim metodu olarak da yine müşahedeyi kabul etmişlerdir. Buna, «Tecrübî Metod» denir. On-dokuzun-cu yüzyılda hakim olan ve materyalisti ere e kabul edilen metod, budur. Bazıları sa, sadsce aklı, bilginin kaynağı olarak kabul ederler. Bunlar, rasyonalistlerdir. Bunların ilim metodu, «Mantıkî Muhakeme»dir. Dikkat edilirse; rasyonalizm de, pozitivizmde, ilim menbaını, ya akıl veya müşahede olarak kabul ederler. Halbuki, bu iki kaynak, tek başlarına gerçîği bulamazlar. Ancak, beş duyunun kavradığı şeyleri tesbit eden ve bu tesbitleri Resulün Haberi ile değerlendiren akıl, gerçeği bulabilir. [36] Konu Başlığı: Ynt: 3 — Mâtüridîlerin Görüşü Gönderen: Sevgi. üzerinde 19 Aralık 2020, 04:46:41 Esselâmü Aleyküm. Akıl Rabb'imiz'in bizlere bahşetmiş olduğu mükemmel bir nimettir. Eğer bu güzel nimetini hak yolunda kullanmaz isek gerçekten çok yazık etmiş oluruz. Rabb'im bizleri aklımızı fikrimizi dâimi hak yolunda kullanmayı nasip eylesin inşaAllah... Amin Rahmânım
Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim Konu Başlığı: Ynt: 3 — Mâtüridîlerin Görüşü Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Aralık 2020, 16:29:35 Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin aklını ve kalbini İslam da sabit eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
|