> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Hukuku - İmam Gazali > Taklid
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Taklid  (Okunma Sayısı 1383 defa)
16 Aralık 2009, 19:37:04
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 16 Aralık 2009, 19:37:04 »



Taklid



Bu hususta dört mesele vardır.

Mesele: (Taklîd)

Taklid, bir sözü, her hangi bir hüccet olmaksızın, kabul etmektir. Taklid, gerek furu´da gerekse de usulde bilgiye götüren bir yol değildir. Haşeviyye ve Ta´lîmiyye, gerçeği bilme yolunun taklid olduğunu, vacip olanın da bu olduğunu ve inceleme ve araştırma yapmanın haram olduğunu ileri sürmüşlerdir. Aşağıda zikredeceğimiz gerekçeler, bu görüşün batıl olduğunu göstermektedir.

1) Taklid edilen kişinin doğruluğu (sıdk), zorunlu olarak bilinmemektedir. Öyleyse bu yönde bir delilin bulunması gereklidir. Doğruluğun delili, mucizedir. Buna göre, Hz. Peygamber´in doğruluğu, mucizesi ile; Allah kelamının doğruluğu, Hz. Peygamber´in bunun doğruluğunu haber vermesiyle; icma ehlinin doğruluğu, Hz. Peygamber´in bunların ismetini haber vermesiyle bilinmektedir. Ha-kim´in, adil şahidlerin sözü ile hüküm vermesi vaciptir; ancak bu, hakimin onların doğruluğuna kanaat getirmesi anlamında olmayıp, fakat, hakimlerin, şahidin doğru mu yoksa yalan mı söylediği yönündeki galip zanna ittiba ile mükellef olduğuna Sem´in delalet etmesi itibariyledir. Ammînin, müftîye ittiba etmesi gerekir. Zira müftî, İster yalan söylesin ister doğru söylesin, ister hata etsin isterse isabet etsin, âmmîye farz olan şeyin müftîye ittiba olduğu hususunda icma vardır. Bİz diyoruz ki; gerek müftînin gerekse şahidin sözü, icmâ´ hücceti sebebiyle bağlayıcı olmaktadır. Dolasıyla bu ittiba, sözü, bir hüccete dayanarak kabul etmek olup, taklid değildir. Biz taklid ite, bir sözü, her hangi bir hüccet olmaksızın kabul etmeyi kastediyoruz. O halde, ortada bir hüccet yoksa, doğruluk da, zorunlu olarak veya bir delilden hareketle bilinmiyorsa, bu durumda ittiba, cehalete dayanmak demek olur.

2) İkinci gerekçemiz İse onlara şöyle demektir: Siz, taklid ettiğiniz kişinin hata etmesini imkansız mı yoksa mümkün mü görüyorsunuz? Eğer bunu mümkün görüyorsanız, kendi mezhebinizin sıhhatinden kuşku duyuyorsunuz demektir. Yok eğer bunu imkansız görüyorsanız, bunun imkansızlığını hangi yolla bilmektesiniz; zorunlu olarak mı yoksa inceleme veya taklid yoluyla mı? Ortada her hangi bir zorunluluk ve her hangi bir delil yoktur. Eğer siz, taklid ettiğiniz kişiyi, bu kişinin söylediği ´Benim mezhebim haktır´ şeklinde sözü hususunda taklid ediyor iseniz, bu adamın, kendi kendisini tasdik hususunda söylediği sözün doğruluğunu hangi yolla bildiniz? Eğer bu sözün doğruluğunu laklid hususunda, onu değil de, bir başkasını taklid ediyorsanız, taklid ettiğiniz bu kişinin doğru söylediğini ne ile bildiniz? Eğer taklid hususundaki dayanağınız, yalnızca, onun söylediği söze gönlünüzün yatması ise, bu takdirde, sizin gönlünüzün yatması ile, hrıstiyan ve yahudilerin kendi inançlarına gönüllerinin yatması arasını nasıl ayırıyorsunuz? ve yine sizin taklid ettiğiniz kişinin ´Ben doğru söylüyorum1 sözü ile muhalifinizin sözü arasını ne ile ayırıyorsunuz?

Yine onlara taklidin vaciplîğİ konusunda şöyle de denilebilir: Siz, taklidin vacip olduğunu biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Eğer bunun vacip olduğunu bilmiyor iseniz, ne diye taklid ediyorsunuz. Yok eğer biliyorsanız, bunu zorunlu olarak mı yoksa inceleme veya taklid yoluyla mı bitiyorsunuz? Bu suretle taklid hususunda soru onların aleyhine döner ve onların inceleme (nazar) ve delile yol bulmaları da mümkün değildir. Öyleyse, geriye tek bir yol kalıyor ki, o da, taklidin vacipliği görüşünün keyfi bir hüküm olmasıdır.

Denirse ki: [II, 388]

Biz bunun sahih olduğunu, çoğunluğun mezhebinin bu olmasından, dolayısıyla da bunun ittiba etmeye daha evla olmasından hareketle bilmekteyiz.

Deriz ki:

Öyleyse siz, şöyle diyenlere niye karşı çıkıyorsunuz: Hak, dakik ve kapalı olup, bunu ancak az sayıda kişiler idrak edebilir ve çoğunluk bundan aciz kalır; çünkü bu idrak, nazar ile meşgul olma, yoğunlaşma, karihanın keskinliği ve meşgul edici engellerden arınmış olma gibi birçok şarta gerek duyar. Yine buna delalet eden bir husus da, Hz. Peygamberin işin başında iken, çoğunluğa aykırı olan az sayıda bir topluluk içerisinde olmasına rağmen haklı oluşudur. Nitekim Allah Teâlâ "Eğer yeryüzündekilerin çoğuna itaat edecek olursan seni Allah yolundan saptırırlar´ {En´âm, 6/116} demektedir. Hepsi bir yana, zamanımızda bile, kafirlerin sayısı bizden daha fazla iken böyle bir görüş nasıl ileri sürülebilir! Öte yandan, sizdin tüm yeryüzünü dolaşıp, karşı görüşte olanların hepsini sayıncaya kadar, kararsız kalıp görüş beyan etmemeniz gerekir. Eğer muhaliflerin sayısı sizin sayınıza eşit ise kararsız kalmanız, eğer sayıca sizden fazla iseler, onların görüşünü tercih etmeniz gerekir. Kaldı ki, bu tutum Kur´an nassma da aykırıdır. Nitekim Allah Teâlâ ´Şükreden kullarım ne de azdır!´ (Sebe, 34/13}, ´Fakat onların çoğu bilmezler´ {En´âm, 6/37} ve ´onların çoğu gerçeği sevmezler´ {Mu´minûn, 23/70} demektedir.

Denirse ki:

Hz. Peygamber´in, ´Büyük ekseriyetle (sevad-ı a´zam) birlikte olun1, ´Kim Cennetin orta yerine kurulmaktan hoşlanıyorsa cemaatten ayrılmasın´, ´Şeytan bir kişi ile beraberdir ve iki kişiden daha uzaktır´ sözleri ne olacaktır?

Deriz ki:

Önce size, mütevatir olmayan bu haberlerin sahih olduğunu hangi yolla bildiğinizi sorarız. Eğer bunların sahihliğini taklid kaynaklı olarak biliyorsanız, bunların fasid olduğuna kanaat getiren mukallidden hangi özellikle ayrılıyorsunuz? Kaldı ki bu haberler sahih bile olsa, sevad-ı a´zama ittiba eden kişi mukallid olmayıp; aksine, sevad-ı azama ittiba etmenin vacipliğini Hz. Peygamberin sözü ile bilmiş olur ki bu da, sözü, bir hüccete dayanarak kabul etmek olup, taklid değildir. Öte yandan bu haberlerle neyin kastedildiğini -ki bu, devlet başkanına veya icmâ´a karşı gelmedir- icmâ´ bölümünde anlatmıştık.

Onların bu konudaki gerekçeleri (şüphe) ise şunlardır:

1) inceleme/araştırma yapan kişi, birçok noktada şüphe ile karşı karşıya kalabilir ve araştırma/inceleme yapanların birçoğu dalalete düşmektedir. Öyleyse, tehlikeyi ve riski terkedip, selameti talep etmek daha evladır.

Deriz ki:

Yahudi ve Hrıstiyanlar gibi mukallidlerin de saptıkları sıklıkla görülmektedir; siz kendi taklidiniz ile ´Biz atalarımızı, bir ümmet üzere bulduk´ (Zuhruf, 43/22} diyen kafirlerin taklidi arasını ne ile ayırıyorsunuz? Öte yandan, marifet vacip olduğuna göre taklid, cehalet ve dalalet demek olur. Bu durumda sîz adeta, tıpkı, şayet bir şey yiyecek ya da içecek olsa, boğazında kalacağı endişesiyle, bir şey yiyip-İçmeyerek kendisini açlıktan ya da susuzluktan öldüren kişi gibi, yine ilaçta hata etme endişesiyle ilaç içmeyi terkeden hasta gibi ve hatta, bir afet gelebilir endişesiyle ticaret ve tarımla uğraşmayı terkedip, fakirlik endişesiyle fakirliği tercih eden kişi gibi, şüpheye düşme endişesinden dolayı taklidi yüklenmiş oluyorsunuz.

2) İkinci olarak Allah Teâfâ´nın ´Sadece kafirler Allah´ın ayetleri konusunda tartışmaya (cidal) girerler´ (Fâfır, 40/4} ayetini gerekçe gösterirler ve bu ayette kader konusunda cidalin yasaklandığını, halbuki araştırma/incelemenin cidal kapısını açacağını söylerler.

Deriz ki:

Bu ayette yasaklanan, ´Hakkı iptal etmek için, batıla tutunarak mücadeleye giriştiler´ {Ğâfir, 40/5} ayetinde olduğu gibi, batıl yolla cidalleşmektir.Çünkü başka bir ayette ve ´onlarla en güzel şekilde mücadele et!1 denilmesi, cidalin mutlak olarak yasak olmadığını göstermektedir. Kader konusunda cidalleşme-nin yasaklanmasının sebepleri ise şunlar olabilir:

a) Allah, onları bu konudaki gerçeğe nass yoluyla vakıf kılmış ve nass huşu- [n, 389] sunda şüpheye düşerek cidalleşmeyi yasaklamıştır.

b) Bu yasak Islamın başlangıç döneminde olmuş ve muhalifin bunu duymasından ihtiraz edilmiş olabilir. Bu takdirde bu yasalda söylenmek istenen de şu olur: Din hususunda bunların ayaklan henüz sağlam basmıyor; bu itibarla kader konusunu şimdilik tartışmayın.

c) Yahutta, onlar, kendileri açısından bundan daha önemli cihada sevkedil-mişlerdi.Diğer taraftan onların bu gerekçesi karşısına biz de ´Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme´ {İsrâ, 17/36}, ´... ve Allah hakkında bilmediğiniz Şeyleri söylemeniz´ {Bakara, 2/169}, ´...biz sadece bildiğimizle şahitlik ediyoruz´ {Yûsuf, 12/81} ve´De ki; getirin burhanınızı!´ {Bakara, 2/111} gibi ayetleri çıkarabiliriz. Bu ayetlerin hepsi de, taklidi yasaklamakta ve bilmeyi emretmektedir. Bunun içindir ki alimlerin konumu yüksek olmaktadır. Nitekim Allah Teala ´Allah, içinizden iman edenleri ve ilim verilenleri derecelerce yükseltir´ {Mücâdele, 58/11} demektedir. Hz. Peygamber, ´Bu ilmi, her neslin adil kişileri yüklenirler; ve ondan aşırıların tahrifini, cahillerin tevilini ve iptalcilerin intihalini giderirler´ demiştir. Bunlar taklid İle değil, tersine, ancak bilgi ile olabilir. Yine tbn Mes´ûd ´imma´a olmayın!´ dediğinde, kendisine imma´a nedir? diye so...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Taklid
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:08:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Taklid rüya tabiri,Taklid mekke canlı, Taklid kabe canlı yayın, Taklid Üç boyutlu kuran oku Taklid kuran ı kerim, Taklid peygamber kıssaları,Taklid ilitam ders soruları, Taklidönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes