>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Usulü Fıkıh Eserleri
>
İslam Hukuku - İmam Gazali
>
Hüküm Sebeb İlişkisi
Sayfa: [
1
]
2
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Hüküm Sebeb İlişkisi (Okunma Sayısı 2847 defa)
07 Nisan 2010, 13:37:53
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Hüküm Sebeb İlişkisi
«
:
07 Nisan 2010, 13:37:53 »
Hüküm Sebeb İlişkisi
A. Sebepler
B. Sebebin Sıhhat, Fesad Ve Butlan İle Vasıflanması
C. İbadetin Eda, Kaza Ve İade İle Vasıflanması
Bir incelik
İkinci Kutub: Hükümlerin Delilleri
Birinci Asıl: Allah´ın Kitabı (Kur´an)
A. Kitabın Hakikati
B. Kıtab´ın Tanımı
Birinci Mesele: (İbn Mes´ud´un ´Fe Sıyâmu Selaseti Eyyâmin Mütetâbiâtin´ Şeklindeki Okuyuşu)
İkinci Mesele: (Besmele Kur´an´dan Bir Ayet Midir?)
C. Kıtab´ın Lafızları
Mesele; (Kur´an´da Mecaz Var Mıdır?)
Mesele: (Kur´an´da Arapça Olmayan Sözcük Var Mıdır?)
Mesele: (Kur´an´da Müteşabih Var Mıdır?)
D. Kitabın Hükümleri
Nesih (Kitâbu´n-Nesh)
Neshin Tanımı, Hakikati Ve İsbatı
1. Tanımı ve Hakikati
Tanım:
Tahsis Ve Nesih Arasındaki Fark
2. İnkarcılarına Karşı Neshin İsbati
3. Neshin Hakikatinin İncelenmesinden doğan bazı meseleler
Mesele: (Emrin, İmtisalden Önce Neshedilmesi)
B. Neshin Rükünleri Ve Şartları
Önbilgi
1. Neshin Şartlan
2. Nâsih Ve Mensuh´un Rükünleri İle İlgili Meseleler
Kur´an´ın Sünnet İle Neshi:
IV. HÜKMÜN SEBEBİ VE HÜKÜM-SEBEB İLİŞKİSİ
Bu başlık altında, dört konu ele alınacaktır.
A. Sebepler
Bilesin ki; bütün hallerde, Özellikle vahyin kesilmesinden sonra, Allah´ın hitabını bilmek insanlara zor geldiğinden, Ailah Teâlâ hitabını kullarına, -maddî illetin, malûlünü iktiza edişi Örneğine göre-, hükümlerinin sebebleri olarak öngördüğü (nasb) ve hükümleri gerektirici kıldığı birtakım ´maddi şeyler´le (umûr-ı mahsûse) göstermiştir.
Burada ´sebebler´ sözü ile , Allahın, hükümleri izafe ettiği şeyleri kastediyoruz. Mesela, "...Güneşin zevalinde (dülûk) namaz kıl" {17. İsra, 78}, "Bu aya kim şahit olursa, oruç tutsun" {Bakara, 2/185) ayetleri ile, Hz. Peygamberin. "Hilali gördüğünüzde oruç tutun, tekrar gördüğünüzde iftar edin" [1]sözü böyledir. Bu durum, yani hükümlerin sebeblere bağlanması durumu, namaz, oruç ve zekat gibi tekerrür eden ibadetlerde açıktır. Tekerrür etmesiyle, vücubun tekerrür ettiği şeylerin de sebeb olarak adlandırılması uygundur. Müslüman olma ve hac gibi tekerrür etmeyen şeylere gelince; bunların Allah Teâlânın "Hacc etmek, insanlar üzerinde Allah´ın hakkıdır" {Ali İmran, 3/97} sözüyle bilindiğini söylemek mümkündür.
Aynı şekilde, Allahı tanımanın (marifet) her mükellefe vacib olduğu da genellik ifade eden nasslarla (umûmât) bilinir. Bunu ayrıca bir sebebe izafe etmeye gerek yoktur. İman etmenin ve tanımanın vacib olmasının sebebinin de ortaya konulmuş deliller (edille-i mansube) olduğu söylenebilir.
Haccın vücub sebebi, ´güç yetirebilme´ (istitâat) değil ´Ev´dİr (Ka´be); Ev bir olduğuna göre, hacc da sadece bir defa vacibtir.
İman ise tanıma´dır; marifet bir defa hasıl olunca artık devam edip gider. İman konusunun bu tarzda açıklanması yadırganacak bir yaklaşım değildir. Buraya kadar söylenenler, ibadetler kısmıdır.
Malî borçlar (ğarâmât), keffaretler ve cezalar (ukûbât) kısmına gelince; bunların sebebleri de kapalı ve bilinmez değildir.
Muamelat konularında hüküm sebeb ilişkisine gelince; malların ve kadınların helalliği ve haramlığı için, nikah, satım, talak gibi zahir sebebler vardır. Bu nokta açıktır. Burada gayemiz, bu sebeblerin, hükümlerin sebebleri olarak dikilmesinın Şer´ın bir hükmü olduğuna dikkat çekmektir. Mesela, Allah Teâlânın zina eden kişi hakkında iki hükmü vardır: Biri, bu kişiye haddin gerekmesi; diğeri de, zinanın bu kişi hakkında vücub sebebi olarak konulmasıdır. Çünkü aklî illetlerin aksine zina, recm cezasını bizzat ve sırf zina oluşu sebebiyle gerektirmez. Zina işinin, recmi gerektirmesi, Şer´in onu gerektirîci yapması yüzündendir. Bu [j? 94] da hükmün bir nev´idir. Bu noktayı burada ele alışımızın sebebi de, bu hususun hükmün bir çeşidi olmasıdır. Buna göre, ´Zinanın recm için, hırsızlığın el kesme için illet kılınması, şu şu sebepler yüzündendir; livata, muhteva itibariyle zina anlamındadır. Öyleyse livata da recm için bir scbeb kılınabilir. Kefen soyucu (nebbâş) da hırsız anlamındadır´ denilerek bu hükmün talil edilmesi mümkündür. -Bu konunun özü ve mahiyeti Kıyas bölümünde gelecek-.
Bilesin ki; ´sebeb´ ismi, fakihlerin ıstılahlarında müştereken bir kaç anlamda kullanılmaktadır. Sebeb, ilk türeyişinde ´yol´ ve kuyudan su çekmekte kullanılan ´ip´ anlamındadır.
Sebebin tanımı şöyledir: Şeyin, kendisi ile değil, kendisi yanında hasıl olduğu şeydir. Mesela, ulaşma (varış), yol ile (yol sebebiyle) değil yürüme iledir. Fakat yol da gereklidir. Yine, kuyudan su alınması, ip ile değil suyu çekip alma iledir. Fakat ip de gereklidir,
Fakihler, sebeb lafzını işte bu konumdan istiare yoluyla almışlar ve onu dört şekilde kullanmışlardır.
a) Birinci kullanım, sebebin, ´bizzat yapma (mübaşeret)´ karşıtı olarak kullanılmasıdır, ki istiare edildiği yere anlam bakımından en yakını budur. Mesela, kuyuyu kazan kişiye, oraya birinin düşürülmesi ile birlikte ´sebeb sahibi´, oraya düşüren kişiye de ´illet sahibi´ denilir. Ölüm, düşürme sebebiyle olmuştur. Fakat kuyuya iterek öldürmenin olabilmesi için kuyunun da önceden mevcut olması gerekir. İşte ölüm neyin yanında, fakat onun sebebi ile olmaksızın, meydana gelmişse, ona ´sebeb´ denir. (Ölüm, kuyuda düşmekle birlikte gerçekleşmiştir. Fakat kuyunun bulunması Ölmenin sebebi değildir)
b) İkinci kullanım, fakihlerin, illetin sebebi olması itibariyle ok atmayı ölümün sebebi olarak adlandırmalarıdır. Aslında derinlemesine düşünülünce, ok atma, ´illetin illeti´dir. Fakat, ölüm, *ok atma´ ile değil, vasıta (ok) ile gerçekleştiğinden, hükmün ancak kendisiyle hasıl olduğu şeye benzemiştir.
c) Üçüncü kullanım, fakihlerin, vasfının bulunmamasına rağmen bizzat İlleti ´sebeb´ olarak adlandırmalarıdır. Mesela, derler ki; keffaret, yemini bozma sebebiyle değil, yemin sebebiyle vacib olur. Yemin, ´sebeb´tir.
Nisaba malik olmak, havi kaydı olmaksızın, zekat sebebidir. Fakat zekat vermenin vacipliği hususunda, ikisi de gereklidir. Fakihler bu anlamdaki ´sebeb´ ile, hükmü izafe etmenin güzel düştüğü şeyi kastetmişler; bunun mukabilinde ´mahal´ ve ´şart´ sözcüklerini kullanmışlar ve şöyle demişlerdir: Nisaba malik olmak sebeb´tir, nisabın üzerinden bir yıl geçmesi (havi) İse ´şart´tır.
d) Dördüncü kullanım; gerektiriciyi (mûcib) sebeb olarak adlandırmalarıdır. Bu kullanımda *sebeb\ ´illet´ anlamında olmakladır. Bu, dilin yapısına en uzak olan kullanımdır. Çünkü ´sebeb´, konuluşta, hükmün, kendisiyle değil, kendi yanında husule geldiği şeyden ibarettir. Fakat bu kullanım, şerT illetler hakkında güzel düşer. Çünkü şer´i illetler, hükmü, bizzat değil, Allah´ın gerektirmesi ve bu sebebleri de hükmü ortaya çıkarmanın alametleri kılması sebebiyle gerektirir. Dolayısıyla şer´i illetler, ´ortaya çıkarıcı alametler´ anlamındadır. Bu itibarla da, hükmün, kendi yanında (ındehu) meydana geldiği şeye benzemiştir.[2]
B. Sebebin Sıhhat, Fesad Ve Butlan İle Vasıflanması
Bilesin ki; bu bazan ibadetler, bazan de akitler hakkında kullanılır. İbadetler hakkında kullanımında ihtilaf vardır. Sahîh; kelamcılara göre, kaza gereksin gerekmesin, Şer´a uygun olan şeyden ibarettir. Fakihlere göre ise, yeterli olan ve kaza borcunu düşüren şey demektir. Mesela; abdestli olduğunu zanneden kişinin kıldığı namaz, kelamcıların ıstılahına göre sahihtir. Çünkü bu kişi, o anda kendisine yöneltilen emre uygun davranmıştır.
[1,951
Kaza meselesine gelince, kazanın vacib olması yeni bir emir sebebiyledir ve bundan, ´sahİhlik´ (sıhhat) ismi türemez. Fakihlere göre ise bu namaz fasİddir. Çünkü bu namaz, yeterli (müezie) ve kaza borcunu düşürücü değildir. Aynı şekilde, boğulmak üzere olan birini kurtarma sebebiyle namazını kesen kişinin na-_ mazı, kelamcıya göre sahih, fakihe göre ise fasiddir.
Bu ıstılahlar, her ne kadar değişik olsa da, bu ıstılahlarda tartışma olmaz. Zira mana üzerinde ittifak edilmiştir.
Akitler hakkında kullanılmasına gelince;
Bir hüküm için dikilmiş her sebeb, eğer kendisinden amaçlanan hükmü ifade ediyorsa, bu sebebin sahih olduğu söylenir. Eğer sebeple amaçlanan şey, kendisinden geri kalıyorsa, yani sebeb bulunduğu halde amaç gerçekleşmiyorsa, bu sebebin batıl olduğu söylenir. Batıl, semere vermeyendir. Çünkü sebeb, semeresi için istenmektedir. Sahih ise, semere verendir.
Fasid ise, Şâfıî hukukçuların ıstılahına göre, ´bâtıl´ ile eş anlamlıdır. Buna göre akid, ya sahihtir, ya batıldır, ve her batıl fasiddir.
Ebu Hanife ise, akitlerde butlan ile sıhhat arasında üçüncü bir mertebe ihdas edip, buna ´fesâd´ adını vermiştir. Ebu Hanife´nin kanaatine göre fâsid akit, hüküm ifade etmesi sebebiyle hukukî varlık kazanmıştır (mün´akid). Burada akdin fesadı ile kastedilen husus, bu akdin, ´vasfı İtibariyle´ meşru olmamasıdır. Fasid akdin hukukî varlık kazanması, kurulması (in´ıkad) ile kastedilen ise, bu akdin aslı itibariyle´ meşru olmasıdır. Kiba akdi fastd akdın bir örneğidir; Kiba akdi, bir satım akdi olması itibariyle meşrudur; bedelde bir fazlalığa şamil olması itibariyle de memnu´dur. tşte bu durum, hem aslı hem vasfı ile memnu olan ile hem aslı hem vasfı ile meşru olan arasında üçüncü bîr basamağı gerektirmektedir. Şayet Ebu Hanffe bu üçüncü merhalenin (basamağın) bulunduğunu benimsemiş ise, Ebu Hanife´nin, bu merhaleyi ´fasid´ terimiyle ifade edişi tartışılamaz, fakat böyle bir merhalenin bulunup bulunamayacağı tartışılır. Zira, daha önce de geçtiği gibi, vasfı itibariyle memnu´ (yasak) olan her şey, aslı itibariyle de memnu´dur.[3]
C. İbadetin Eda, Kaza Ve İade İle Vasıflanması
Bilesin ki; vacib, vaktinde yeri...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: Hüküm Sebeb İlişkisi
«
Posted on:
26 Nisan 2024, 19:17:17 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
Hüküm Sebeb İlişkisi rüya tabiri,Hüküm Sebeb İlişkisi mekke canlı, Hüküm Sebeb İlişkisi kabe canlı yayın, Hüküm Sebeb İlişkisi Üç boyutlu kuran oku Hüküm Sebeb İlişkisi kuran ı kerim, Hüküm Sebeb İlişkisi peygamber kıssaları,Hüküm Sebeb İlişkisi ilitam ders soruları, Hüküm Sebeb İlişkisiönlisans arapça,
Logged
07 Nisan 2010, 13:39:16
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Sebeb İlişkisi
«
Yanıtla #1 :
07 Nisan 2010, 13:39:16 »
D. Azimet Ve Ruhsat
Bilesin ki; azm, tekid edilmiş (pekiştirilmiş) kasıttan ibarettir. Allah Teâlâ "...Ve unuttu. Biz onda bir azim görmedik" (Taha, 20/115J demektedir. Ayette geçen ´azim´ sözcüğü, ´sağlam kasıt´ anlamında kullanılmıştır. Nitekim bazı Peygamberler, taleb hususundaki kasıtlarını tekid etmeleri sebebiyle, ´ulü´l-azm´ olarak adlandırılmışlardır.
Azimet, Şer´i nakledenlerin dilinde, Allahın vacib kılması yoluyla kullara lazım gelen şeyden ibarettir.
Ruhsat ise sözlükte, ´kolaylık´tan (yüsr ve suhulet) ibarettir. Mesela fiyatlar düşüp alım kolaylaştığında ´fiyat ucuzladı (rahuse´s-sa´r)´ denilir.
Şeriat dilinde ise ruhsat, herhangi bir özür ve acizlik yüzünden, haram kılıcı sebeb mevcut olduğu halde, yapılması hususunda mükellefe genişlik tanınmasından ibarettir. Allah Teâlânın bize vacib kılmadığı şevval orucu ve duha namazı gibi şeyler ruhsat olarak adlandınlamayacağı gibi, Ailah Teâlânın aslen mubah kıldığı yeme-içme gibi şeyler de ruhsat olarak adlandırılmaz. Ölmüş hayvanın etini yemek, yolcudan ramazan orucunun düşmesi ruhsat olarak adlandırılır.
Genel olarak, ruhsat ismi, hakikat ve mecaz olarak kullanılmaktadır. Hakikat, en yüksek mertebededir. Mesela ikrah sebebiyle küfür kelimesini söylemenin mübahliği böyledir. Yine, ikrah sebebiyle, şarap içmenin ve başkasının malını itlaf etmenin mübahlığı da böyledir. Yani, boğazında bir lokma düğümlenen ve neredeyse ölecek (mahmasa) duruma gelen ve yanında şaraptan başka bir şey bulunmayan kişinin şarap içmesinin mübahlığı da böyledir.
Hakikatten uzak olan mecaz ise, bizden önceki mensuh dinlerin saliklerine vacib olduğu halde, sıkıntı ve ağırlığı yüzünden bizden kaldırılmış olan şeylerin ruhsat olarak adi andı nl mas id ir.
Ne bize, ne başkasına vacib olan şey ´ruhsat´ olarak adlandınlamaz. Bu, bizden başkasına vacib kılındığında, biz kendimizi onunla karşılaştırıyor isek (mukabele), bu takdirde buna mecazen ´ruhsat´ isminin verilmesi güzel düşer. Çünkü, bizden başkalarına vacib kılınması, bizim hakkımızda bir daraltma (sıkıştırma) değildir. Ruhsat, daraltma mukabilinde bir ´genişlik´tir. Bu iki derece arasında, bir çok ruhsat birimleri vardır. Bunlardan bir kısmı hakikate, bir kısmı mecaza daha yakındır.
Mesela, yolcu hakkında, namazı kısaltma (kasr) ve oruç tutmama (iftar) böyledir. Bunun, hakikaten (gerçek anlamda) ruhsat olarak adlandırılması uygundur. Çünkü sebeb, ramazan ayıdır ve şu anda bu ay içerisinde bulunulmaktadır. Yolcu, "kim bu aya şahid olursa oruç tutsun" {Bakara, 2/185} ayetinin kapsamı altına girmektedir. Fakat bir özür ve güçlük sebebiyle, umumdan hariç tutulmuştur.
Su bulunmaması durumunda teyemmüm etme meselesine gelince, bunun ruhsat olarak adlandırılması güzel düşmez. Çünkü su yok iken, suyu kullanmakla mükellef tutulması mümkün değildir. Burada, teklif imkansız olsa da, sebeb vardır denmesi mümkün değildir. Küfre, şarap içmeye zorlanan ise bunun gibi değildir. Çünkü bu mükreh, terketmeye muktedirdir.
Evet, hastalık ve yara veya suyun uzak olması veya suyun piyasa değerinden (semen-i misi) fazlaya satılması gibi durumlarda teyemmünün ruhsat olarak isimlendirilmesi caizdir. Aksine, su bulunmadığı zaman teyemmüm etmek, tıpkı, azat edecek köle bulamadığı zaman yemek yedirme (ıt´am) gibidir. Bu İse ruhsat değildir. Aksine, bir durumda ´rakabe (köle azad etmek)´, bir durumda ´ıt´am (doyurmak)´ vacib kılınmıştır. Rakabe yokluğunda sebebin mevcut olduğunu söylemiyoruz. Aksine, bir durumda azadın bir durumda, doyurma´nın vacib olmasının sebebi zıhâr´dır.
Denirse ki:
Su bulamama durumunda abdestin vücub sebebi ortadan kalkmış ise, küfrün, içki içmenin ve meytenin tahrim sebebi de, helak korkusu varken, ortadan kalkmıştır. Haram kılınan, adeta, korkunun olmaması şartıyla haram kılınmış gibi olur.
Deriz ki:
Meyte hususunda, haram kılınan ´pislik (hubs)´, şarap hususunda ´sarhoş edicilik1, küfürde ´Allah´ı bilmeme´ veya ´Allah´a yalan isnadı´dır. Haram kılın-[I, 99] m´Ş °´an (muharremat) bu şeyler mevcuttur. Fakat bunların hükmü, korku sebebiyle ortadan kalkmıştır. Terkedilmesi mümkün olmakla birlikte, özür ve korku sebebiyle kaldırılan her tahrimin ortadan kalkmış olması (indifa1) ´ruhsat´ olarak adlandırılır. Bu durum ibarenin; özrün bulunmamasının, vacib kılan´a eklenmiş bir şart kılınması şeklinde değiştirilmesine engel teşkil etmez.
Denirse ki:
Ruhsatlar, a) ölme tehlikesi varken ölmüş hayvan eti yemeyi ve iftan terket-mek gibi, ´terkedilmesi sebebiyle asi olunan ruhsat´ ve b) oruç tutmama (iftar), namazı kısaltma (kasr), küfür kelimesini terk ve kendi kendini öldürmeye zorlanan kişinin öldürmeyi terketmesİ gibi, ´terkedilmesi sebebiyle asi olunmayan ruhsal´ oimak üzere iki kısma ayrılır. Yapılması vacip olan şey nasıl ruhsat olarak adlandırılabilir ve bunların bir kısmı ile diğerleri arasında nasıl fark gözetile-bilir!
Deriz ki:
Vacib olduğu halde, bir şeyin ruhsat olarak adlandırılması, kendisinde bir genişlik olması itibariyledir. Zira kişi, susuz kalmak sebebiyle, kendini ölüme sürüklemekle mükellef tutulmamış ve susuzluğunu şarap içmek yoluyla teskin etmesine cevaz verilmiş ve kendisinden ceza düşürülmüştür. Fiilinden dolayı cezanın kaldırılmış olması itibariyle bu bir ´genişlik´ ve ´ruhsat´tır. Terkine karşılık ceza gerekli görülmesi itibariyle de ´azimet´tir.
Bu farkın sebebi ise müctehidlerin öngördükleri ´maslahatlar´dır (umûr-ı maslahıyye). Fakat müctehidler bu maslahatlarda ihtilaf etmişlerdir.
Bunlardan bir kısmı, saldırgana (sâil) boyun eğmeyi caiz görmezken bir kısmı bunu caiz görmüş ve şöyle demiştir: Başkasını öldürmek, kendini öldürmek gibidir. Ancak, saldırgana boyun eğmemek (gerekirse onu öldürmek), kişiye, ´kendisine nazaran´ caiz görülmüştür. Bu kişi, eğer mukabilinde benzeri bir hak söz konusu ise kendi hakkını düşürebilir. Halbuki, kişinin, bir meyteden ve şaraptan kaçınmak için, canını ölüme atma´hakkı yoktur. Çünkü, aklın korunması, Şer´de, nadir bir durumda, meyteyi ve-Sarabı terk etmekten daha önemlidir.
Maslahat olduğu öngörülen şeylerden bir diğeri, ´selem´dir. Selem, teslimine şu anda (fılhal) muktedir olunamayan şeyin satılmasıdır. Bunun ruhsat olduğu söylenir. Çünkü,-Hz. Peygamberin, Hakîm b. Hızâm´ın hadisindeki, "Yanında olmayan şeyi satma"[6] yasağının umumu, selemin de haram olmasını gerektirir. Müflisin İhtiyacı, selemde ruhsatı iktiza etmiştir. Kuşkusuz, kaçmış cariyenin evlendirilmesi sahih olup, ruhsat olarak adlandırılmaz. Bu durum, kaçmış kölenin satımı ile karşılaştırıldığında, burada (evlendirme meselesinde) bir genişlik olduğu görülür. Fakat, nikah akdinin, her ikisinde Öngörülen şartlar bakımından satım akdinden farklı olduğu, dolayısıyla aralarında uygunluk ilişkisi (münasebet) bulunmadığı söylenmiştir. Aynı şekilde selem´in başka bir akit olduğunu söylemek de mümkündür. Selem, ´deyn´i satmaktır. Halbuki, satım, ´ayn´ı satmaktır. Bu suretle birbirinden ayrılmış olurlar. Şart konusunda aralarında farklılık bulunması bunlardan birinin ruhsat olmasını gerektirmez. Dolayısıyla bu kullanımın mecaz olması mümkündür. Ravinin "Hz. Peygamber, kişinin, yanında olmayan şeyi satmasını yasakladı, fakat seleme ruhsat verdi" [7] sözü de mecazdır.
Bilesin ki: Rey ashabından bir kısmı, ruhsatı, ´haram olmakla birlikte mubah kılınan şey´ şeklinde tanımlamışlardır. Bu çelişkilidir. Çünkü mubah kılman bir şey haram olamaz.
Bazıları ise daha maharetli davranarak ruhsatı, "Haram olmakla beraber yapılmasına ruhsat verilendir" şeklinde tanımlamıştır. Bu da ilk tanım gibi çelişiktir. Çünkü ruhsat verme, zaten mubah kılma (ibaha) demektir.
Reyciler, bu tanımlamayı, kendi asılları üzerine bina etmişlerdir. Zira onlar derler ki; küfür, bizzat (li-aynihi) çirkindir; öyleyse küfür haramdır. İkrah sebebiyle, kişiye, bizzat çirkin olan şey konusunda ruhsat verilmiştir. Buradan hareketle kişi, ısrar edip, küfür lafzını telaffuz etmese, sevab alır.
Reyciler zannediyorlar ki; iftar etmeye zorlanan kişi, şayet iftar etmezse sevab alır. Çünkü iftar çirkindir. Oysa ki oruç tutmak ise, Allah Teâlânın hakkım
yerine getirmektir. Aynı şekilde, başkasının malını itlafa zorlanan kişi, eğer boyun eğecek olursa, derler ki, bu kişi de sevab alır. Diğer taraftan, ölmüş hayvan etini yemeye veya şarap içmeye zorlanan kişi hakkında da ´Eğer bunu alıp ye-mezse günahkar olur´ derler.
Bu tafsilatlarda, sırf usule ilişkin olmayan fıkhî inceleme (nazar-ı fıkhî) vardır. Amacımız, onların ´bu, haram hususunda verilmiş ruhsattır´ sözlerinin çelişik olduğunu ve hiç bir izah tarzı bulunmadığını ortaya koymaktır. En iyi bilen Allahu Teâlâdır.
[I, 100] Böylece, Birinci Kutub´a, yani hükmün hakikati ve kısımlarına ilişikin incelememiz tamamlanmış olmaktadır. Simde, ´hüküm üreten´i, yani ´delîl´i inceleyelim.[8]
İkinci Kutub: Hükümlerin Delilleri
Hükümlerin delilleri, Kitab, Sünnet, icrnâ ve -aslî nefy üzerine oturtulan-akıl delili olmak üzere dön ianedir. Sahabî sözünün ve bizden öncekilerin şeriatının delil olup olmadığı tartışmalıdır.
Birinci Asıl: Allah´ın Kitabı (Kur´an)
Derinlemesine düşünüldüğünde, hükümlerin kaynağının (asi) bir tek olduğu ortaya çıkar ki, bu Allah´ın sözüdür. Zira Hz. Peygamber´in sözü bir hüküm olmadığı gibi bağlayıcı da değildir. Aksine Allah Teâlâ´nm şöyle veya böyle hükmettiğini haber vermektedir. Buna göre hüküm yalnızca Allah Teâlâ´ya aittir, îemâ´, Sünnete, Sünnet Allah Teâlâ´nın hükmüne delalet eder. Akıl İse, aslında şer´î hükümlere delalet etmeyip, Sem´in olmadığı durumlarda, hükümlerin de olmayacağına delalet eder. Aklın, aslî delillerden biri olarak adlandırılması, ilerde geleceği üze...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 13:40:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Sebeb İlişkisi
«
Yanıtla #2 :
07 Nisan 2010, 13:40:20 »
Denirse ki: il 105]
Siz, besmelenin namazda okunmasını vacip kıldınız. Bu, besmelenin Kur´an´dan olmasına dayanmakladır. Halbuki besmelenin Kur´an´dan olduğu zan ile isbat edilemez. Çünkü zan, ietihadî konularda, amejin vacip olmasının bir alâmetidir. Diğer konularda ise, zan cehalettir yani bir bilgi değildir. Hal böyle olunca, besmelenin hükmü, İbn Mes´ud´un kiraatindeki ´peşpeşelik´ hükmü gibi olmalı değil midir?
Deriz ki:
Besmelenin namazda okunmasının vacip olduğu hususunda sahih açık haberler gelmiştir. Besmelenin mütevatir Kur´an olduğu da bilinmektedir. Şüphe konusu olan husus ise, Besmelenin, Nemi suresinde bir defaya mahsus olarak mı, yoksa her surenin evvelinde bir çok kere mi Kur´an olduğudur. Bunun, İbn Mes´ud´un kıraatiyle eşit olduğu nasıl söylenebilir! İbn Mes´ud´un kıraatiyle Kur´an sabit olmadığı gibi, bu kıraat bir haber de değildir. Burada İse, besmele okunmasının vacip olduğu konusunda sahih haberler vardır ve besmelenin Kur´an´dan olduğu tevatürle sahih olmuştur. Dolayısıyla besmele meselesi ile İbn Mes´ud´un kıraati meselesi arasındaki fark oldukça açıktır.[15]
C. Kıtab´ın Lafızları
Mesele; (Kur´an´da Mecaz Var Mıdır?)
Hakikat ve mecaz arasındaki farklar konusunda geleceği üzere, Arap dilinde hakikat ve mecaz bulunmaktadır. Dolayısıyla, bazılarının hilafına, Kur´an´da mecazın bulunması doğaldır.
Mecaz, müşterek bir İsim olup;
a)Hem hakikati olmayan batıl şey anlamında kullanılır. Kur´an bundan münezzehtir. Kur´an´da mecaz bulunmadığını iddia edenlerin kastettiği mecaz belki de bu anlamdadır.
b)Hem de, aslî konulusundan taşırılmış yani asıl anlamının dışında kullanılmış lafız anlamında kullanılır. "Bizim içinde bulunduğumuz köye ve içerisinde geldiğimiz kafileye sor" {Yusuf, 12/82}, "Yıkılmak isteyen bir duvar bulmuşlardı" {Kchf, 18/77} ve "...Havralar, kiliseler ve namazlar yıkılırdı" {Hacc, 22/40}, "biriniz çukurdan (tuvalet) geldiğinde..." {Nisa, 4/43}, "Allah göklerin ve yerin nurudur" {Nur, 24/35}, "Allah´a eziyet edenler..." {Ahzab, 33/57}, "O size nasıl düşmanlık göstermişse, siz de aynı düşmanlığı ona gösterin" {Bakara, 2/194) -Burada kısas bahis konusu ediliyor; kısas bir hak olduğuna göre, nasıl düşmanlık olarak adlandırılabilir-, "Kötülüğün karşılığı (cezası), ona denk bir kötülüktür" {Şura, 42/40}, "Allah onlarla alay ediyor" {Bakara, 2/15}, "Onlar tuzak kuruyor, Allah da tuzak kuruyor" {Enfal, 8/30}, "Onlar ne zaman harp için ateş yaktılarsa, Allah onu söndürmüştür" {Mai-de, 5/64} ve "Bİz, zalimlere, çadırı kendilerini çepeçevre kuşatan bir ateş hazırladık" {Kehf, 18/29} gibi ayetler varken, Kur´an da mecazın bulunduğu inkar edilemez. Bunlar gibi mecazi anlamlar taşıyan daha pek çok ayet vardır.
Mesele: (Kur´an´da Arapça Olmayan Sözcük Var Mıdır?)
Kadı, Kur´an´ın tamamen arapça olduğunu ve onda hiç bir yabancı kelime bulunmadığını ileri sürmüştür. Bazıları da, ´mişkat´ kelimesinin Hintçe; ´islcb-rak´ kelimesinin farsça oluşundan hareketle, Kur´an´da arapça olmayan kelime bulunduğunu söylemişlerdir. Kur´an´da geçen ´ebben´ kelimesinin, arapça olmadığını, arapların yabancı bir kelimeyi kullanabileceklerini söyleyenler de olmuştur. Nitekim bazı kasidelerde ´ıscât1 kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime de tıpkı ´mişkat´ gibi arapçalaştırılmıştır.
Kâdı´nın, hu kelimelerin arapça olduklarını iddia ederek vezinlerini açıklamaya çalışması tekellüftür. Kadı´ya göre, Kur´an da bulunup, başka dillerde de kullanılan kelimelerin aslı arapça olup, onlar bu kelimeyi kendi dillerine göre değiştirmişlerdir. Msl. İbrâniler, ilah kelimesini alarak ´lâhût´ şeklinde; ´nâs´ kelimesini alarak ´nâsût´ şeklinde değiştirmişlerdir.
Kadı, Kur´an´da yabancı bir kelime bulunmadığı şeklindeki görüşünü "Biz onların, ´söylediği şeyi Muhammed´e öğreten bir beşerdir´ dediklerini biliyoruz. Bu sapık iddialarıyla kasdettikleri kişinin dili yabancı bir dildir. Halbuki bu Kur´an apaçık bir arapçadır" {Nahl, 16/103} ayetiyle ve delalet açısından bundan daha kuvvetli gördüğü "Şayet biz bunu, arapçadan başka bir dille olan Kur´an yapsaydık, ´Bunun ayetleri açıklanmış olsaydı ya! Bu yabancı kitabı arap ne yapsın (onu nasıl anlasın)!* derlerdi" {Fussilet, 41/44} 11, 106) ayetiyle delillendirmiştir. Şayet Kur´an´da arapça´dan başka bir dil (kelime) olsaydı, Kur´an sırf arapça olmayıp, biraz arapça, biraz başka bir dil olurdu ve araplar bunu bir hüccet olarak kullanıp ´Biz arapça olanları anlayabiliyoruz da, yabancı olan kısımları anlamaktan aciz kalıyoruz´ derlerdi.
Kâdı´nın bu görüşü ve gerekçeleri bizce makul değildir. Çünkü, Kur´an´da aslı arapça olmamakla beraber araplann kullanageldikleri ve dillerine girmiş olan iki-üç yabancı kelime bulunması, Kur´an´ı arapça olmaktan ve ona arapça denilmekten çıkarmayacağı gibi, araplar için de yapışılacak bir hüccet de olmaz. Msl. İçinde, farsçaya geçmiş bir kaç arapça kelime bulunan bir şiire, ´bu şiir farsçadır´ denilmektedir. Bu yüzden, Kadı´nın yaptığı tekellüfe hiç gerek yoktur.
Mesele: (Kur´an´da Müteşabih Var Mıdır?)
Kur´an da, muhkem ve müteşabih vardır. Nitekim Allah Teâlâ "Onun bir kısmı muhkem ayetlerdir ki, bunlar Kıta b´iri anasidır* Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir" {AM Imrân, 3/7} demiştir.
Bu âyetin anlamında ihtilaf edilmektedir. Eğer bunun açıklaması hakkında Hz. Peygamber´in bir açıklaması (tevkif) yoksa bunun dil ehlinin bilgisine göre ve lafzın yapısına uygun düşecek bir tarzda açıklanması gerekir. Burada geçen ´müteşabih´ sözünün, surelerin başlarındaki kesik harfler (huruf-ı mukattaa=he-celer) olduğu, ´muhkem´ sözünün ise, bunlar dışındaki âyetler olduğu şeklindeki görüş,-lafzın yapısına uygun düşmez. Yine ´muhkem, ilimde rüsuh (derinlik) sahibi olanların bilebildikleridir; müteşabih ise Allah´tan başkasının bilemediğidir´ şeklindeki görüş de uygun değildir. Yine, muhkem´in vaad, vâid, helal ve haram; müteşabih1 in ise, kıssalar ve emsaller olduğu şeklindeki.görüş de uygun değildir. Hatta Önceki yorumdan daha da uzaktır.
Doğrusu şudur: Muhkemin iki anlamı vardır. Birincisi; hiç bir surette kendisinde İşkal ve ihtimal sözkonusu olmayan açık anlamdır. Müteşâbihde ise bir kaç İhtimal söz konusudur. İkincisi ise; zahire göre ya da hiç kimsenin karşı çıkmadığı ve tartışmadığı bir tevile göre, düzgün bir anlam ifade edecek şekilde düzenlenmiş sözdür. Fakat bu anlamdaki muhkemin mukabili, müteşabih değil ´bozuk (fâsid)´ ve ´karışık´tiF.
Müşterek isimlerin de müteşabih olarak tabir edilmesi mümkündür. Msl. "Nikah bağını elinde tutan kişi..." {Bakara, 2/237} âyeti böyledir. Bu ayette geçen ´nikah bağını elinde tutan kişi´ sözü hem ´koca´ hem de ´veli´ anlamına gelebilir. Yine, hem ´dokunma´, hem de ´cinsel ilişki* anlamına gelen ´lems (temas)´ sözcüğü de böyledir. Müteşabih sözü, Allah´ın sıfatları hakkında varid olup, zahiri İtibariyle cihet ve teşbih izlenimi uyandıran ve teviline gerek duyulan sözcükler için de kullanılır.
Denirse ki:
"ve mâ ya´lemu te´vîlehu illallah" (Al-i Imran, 3/7} âyetinde durak yeri neresidir? Yani âyetin, "Bunun tevilini sadece Allah bilir" kısmında durulup, arkasından gelen kısım başlangıç cümlesi mi yapılır; yoksa "Bunun tevilini, sadece Allah ve dinde rüsuh (derin bilgi) sahibi kişiler biflr" şeklinde tek cümle mi yapılır?
Deriz ki:
Her ikisi de muhtemeldir. Eğer bununla (yani tevil konusu olanla) kastedilen kıyametin kopma zamanı ise, "Bunun tevilini sadece Allah bilir" kısmında durmak daha uygun olur. Eğer bununla kastedilen kıyametin kopma zamanı değilse, "...Allah ve dinde rüsuh sahibi olanlar bilir" şeklinde okunması daha doğrudur. Çünkü Allah arapfara, hiç kimsenin anlayamayacağı bir şeyle hitap etmez.
Denirse ki:
Surelerin başlangıcındaki kesik harflerin anlamı nedir? Bunları hiç kimse bilmiyor.
Deriz ki;
Bu konuda pek çok şey söylenmiştir. Bunların doğruya en yakın olanları şunlardır.
a) Bu harfler, surelerin isimleridir. Nitekim, Yâsîn suresi, Tâhâ suresi denilmektedir.
b) Allah bunları, arapların dikkatini çekmek ve onları Kur´an´a kulak vermeye sevketmek amacıyla zikretmiştir. Bu harfler arapların konuşma alışkanlıklarına aykırı olduğu İçin, onları gafletten uyandırmış ve kalplerini, ayetlere kulak vermeye çevirmiştir. Yoksa ki Allah bunları herhangi bir anlam kastederek zik-retmemiştir.
c) Allah bu harfleri, arap kelamını oluşturan diğer mucem harflerinden kinaye olarak zikretmiş ve böyle yapmakla, onlara kendi dilleriyle ve kendi harfleriyle hitap ettiğini anlatmak istemiştir. Bir şeyin bir kısmıyla, o şeyin tamamına işaret edilebilir. Msl. ´Bakara suresini okudu* denilir ve bununla surenin tamamı kastedilir, Şair şöyle demiştir;
Mızrak saplanmış dururken, tutmuş bana hâmîm okuyor;
Hâmîm´i düello İçin öne çıkmazdan evvel okusaydı ya! ti, 107]
Burada ´Hamîm´ ile Kur´an´dan kinaye yapılmıştır. Böylece Kur´an´da arabın
anlayamayacağı bir şeyin olmadığı sabit olmaktadır.
Denirse ki:
Araplar, "ve hüve´l-kâhiru feVJca ibadihi" {En´âm, 6/18} ve "Rahman, arş üzerine istiva etti" {Tâhâ, 20/5} âyetlerinden cihet ve yerleşmeyi anlıyor. Halbuki bununla kastedilen bunlar değildir. Öyleyse, bu âyetler müteşâbihtir.
Deriz ki:
Bunlar, inanan ve Allah´ın ´leyse kemislihî şey´ olduğunu tasdik eden arap-
157
ların anlayacağı kinayeler ve istiarelerdir. Bunlar, arabın anlayışına uygun düşecek tevillerle tevil edilmişlerdir.[16]
D. Kitabın Hükümleri
Kitab´ın belli başlı hükümleri;
a) Lafızlarının zahirinin tevil edilebilmesi
b) Umum sıygaların tahsis edilebi...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 13:41:28
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Sebeb İlişkisi
«
Yanıtla #3 :
07 Nisan 2010, 13:41:28 »
Tahsis Ve Nesih Arasındaki Fark:
Tahsis ve nesih arasında ne fark vardır? denirse, deriz ki; bu ikisi bir yönden müşterektir. Zira her ikisi de, hükmün, lafzın İçine aldığı şeylerden bir kısmına mahsus olmasını gerektirir. Şu farkla ki, tahsis, sıyganın umumundan çıkarılan şeyin, zaten lafzın delaleti alanına girmediğini açıklar. Halbuki nesih, lafızdan bu lafzın delalet alanına giren şeyleri çıkarır. Msl. ´Bunu sürekli olarak yap? sözünün neshedtlmesİ mümkündür. Burada lafızla, bazı zamanlar değil bütün zamanlar kastedilmektedir. Fakat bu emrin devamlı olabilmesi için, bir neshedici-nin varid olmaması şarttır. Nitekim, ´bunu ebediyyen sana temlik ettim´ deyip, arkasından ´feshettim´ demesi böyledir. Burada fesih sabit olduktan ve lafzın delalet alanına girmesi kastedildikten sonra, hükmün devam şartına aykin bir şeyin ortaya çıkarılması (ibda) söz konusudur.
işte bu sebepten dolayı nesih ve tahsis beş noktada birbirinden ayrılır:
1) Nâsih´in. zaman bakımından sonra olması (terâhi) şarttır. Halbuki, tahsis bir beyan olduğu için zaman bakımından peşpeşelik (bitişiklik, iktiran) caiz, hatta beyânın geciktirilmesini caiz görmeyenlere göre bu peşpeşelik vaciptir.
2) Muhatabı tek kişi olan emirde tahsis söz konusu olmaz. Halbuki böyle bir emrin neshi mümkündür.
3) Nesih, ancak söz ve hitapla olur. Tahsis ise, akıl delilleri (edilletu´1-akl), [I, 111] karîneler ve diğer sem´î deliller (edilletu´s-Sem1) ile olabilir.
4) Tahsis, lafzın delaletini, tahsisten sonra kalan kısımda -ihtilaflı olmakla birlikte- hakikaten ve mecazen devam ettirir. Nesih ise, mensuhun delaletini gelecek açısından tamamen iptal eder.
5) Aslı itibariyle kesin olan âmm lafzın tahsisi, kıyas, haber-i vahid ve diğer delillerle olabilir. Halbuki kesin bir şeyin neshi, ancak kesin bir şeyle olabilir. Bazılarının söylediği ´nesih sadece zamanlan içine alır; halbuki tahsis, hem zamanları, hem şahısları (a´yân), hem de durumları içine alır´ sözleri, ciddi bir fark olmayıp, mecaza kaçan genel bir anlatımdır. Çünkü zamanlar ve şahıslar mükellefin fiillerinden değildir. Nesih, fiil hakkında bazı zamanlar açısından sözkonusu olmakta, tahsis ise, yine fiil hakkında bazı durumlar açısından varid olmaktadır. MsL "Müşrikleri öldürün, antlaşmalı (muâhed) olanlar hariç" dense, bunun anlamı, ´müşrikleri antlaşma durumunda Öldürmeyin, harp durumunda öldürün´ demek olur. Amacımız, nesih ve tahsisten her birinin fiilde sözkonusu olduğunu belirtmektir.
Bu kadar bilgi, neshin hakikatini ortaya koymaya yeterlidir.[21]
2. İnkarcılarına Karşı Neshin İsbati:
Neshi inkar edenler, ya neshin aklen mümkün oluşunu ya da sem´an vukuunu inkar ederler.
Neshin aklen caiz oluşu:
Nesih şayet aklen imkansız olsaydı, bu imkansızlık neshin ya özünden (zat) ve şeklinden (suret) dolayı ya da kendisinden bir fesad doğmasından dolayı veya imkansıza götürmesinden dolayı olurdu. Nesih, özü ve şekli yüzünden imkansız değildir. Çünkü biz, kaldırmanın ne anlama geldiğini tahkik edip, bu konudaki problemleri giderdik.
Nesih, bir mefsedete veya çirkinliğe yol açması yüzünden de imkansız olamaz. Biz bu kaidenin butlanını da gösterdik. Bu kaideyi müsamaha ile karşılasak dahi, Allah´ın, kullarının maslahatını, onlara mutlak bir emirle bir şeyi emredip, o şey için hazırlanmalarında ve daha sonra azim sebebiyle masiyet ve şehvetlerden uzak durmalarında görmesi ve nihayet onlara bir kolaylık (hafifletme) getirmesinde yadırganacak bir şey yoktur.
Neshin Sem´an Vukuu:
İcmâ ve nass, neshin sem´an vuku bulduğuna delalet etmektedir.
îcmâ´ın delaleti şöyledir:
Ümmet bütünüyle, Hz. Muhammed´in şeriatının daha önceki peygamberlerin şeriatlerini ya tamamen ya da kendine aykırı olan hususlarda neshettİğinde ittifak etmiştir. Bu konu ittifaklı bir konu olduğu için, bunu inkar eden icmâı çiğnemiş olur. Müslümanlar arasında neshi inkar edenler de olmuştur. Fakat bu icmâ, onların inkarından Önce mevcut olduğu için, -her ne kadar Yahudilere karşı bir hüccet değilse de-, onlara karşı bir hüccettir.
Nass´ın delaleti ise şöyledir:
1) Allah, "Bir ayet yerine başka bir ayet getirdiğimizde (beddelnâ), ki Allah neyi indireceğini daha iyi bilir, derler kî; sen düpedüz bir iftiracısın"
{Nah!, 16/101} demektedir.
Ayette geçen tebdil (alternatif koyarak değiştirme) sözü, hem kaldırma hem de getirme (isbat) anlamını içine almaktadır. Kaldırılan ise ya tilâvet ya da hükümdür. Hangisi olursa olsun, neticede bir kaldırma ve nesih söz konusudur.
Denirse ki:
Bununla kastedilen, indirilen şeyin kaldırılması değildir. Çünkü indirilen´in kaldırılması ve değiştirilmesi mümkün değildir. Aksine bununla kastedilen, indirmediği bir ayet yerine, başka bîr ayet indirmek suretiyle ayetin yerini değiştirmektir. Böylece, indirilmeyen, indirilen ile değiştirilmiş olur.
Deriz ki:
Bu buz gibi bir zorlamadır. İndirilmeyen şey nasıl değiştirilmiş olabilir. Halbuki bedel, bir mübdel´e gerek duyar. Sonra, indirmenin başlangıcı hakkında tebdil ismi nasıl kullanılabilir! Bu, keyfilik ve zayıf akıllılıktır.
12]
2) "Yaptıkları bîr zulüm sebebiyle, daha önce kendilerine helal kılınmış
olan şeyleri Yahudilere haram kıldık" {Nisa, 4/160} ayeti.
Neshin, helal kılınmış olan şeyin haram kılınmasından başka ne anlamı vardır. "Neshettiğimiz ... her bir ayetin yerine daha hayırlısını ya da dengini getiririz" {Bakara, 2/106} ayeti de böyledir.
Burada tahsisin kastedilmiş olabileceği söylenecek olursa; Deriz ki:
Biz tahsis ite nesih arasındaki farkları gösterdik. Artık, lafzı değiştirmek mümkün değildir. Üstelik tahsis, sözün anlamını açıklamaktan ibaret olup, kendi gibi veya kendinden daha iyi bir bedele ihtiyaç duymaz.
3} Şer´de kocasının ölümü sebebiyle karının bir yıl olan bekleme süresi, dört ay on gün ile neshedilmiş {Bkz. Bakara, 2/234}; "İkili konuşmanız öncesinde bir sadaka takdim edin" {Mücâdele, 58/12} ayeti gereğince, Hz. Peygamberle ikili konuşma (münâcât) Öncesi, takdim edilen sadaka neshedilmiştir.
Yine, "Yüzünü Mescid-i Haram´a çevir" {Bakara, 2/144} ayetiyle, Bey-tu´1-Makdis´in kıble oluşu hükmü neshedilmiş ve Ka´be kıble yapılmıştır. Kısaca, ümmet nesh lafzının Şer´de kullanıldığında icmâ etmiştir.
Denirse ki:
Neshin anlamı, Levh-i mahfuzda olanın, resullerin ve nebilerin sahifelerine aynen geçirilmesidir (istinsah). Çünkü nesih, bir kitabı istinsah ve aktarma anlamına gelmektedir.
Deriz ki:
Öyleyse, tıpkı, bizden önceki şeriatler gibi, bizim şeriatimiz de nesh edilmiştir. Böyle demek ise ittifakla küfürdür. Üstelik bizim, bir kıbleden diğerine, bir sayıdan (iddet) diğerine nakledildiğimiz bellidir. Bu da, kesinlikle değiştirme, tebdil ve kaldırmadır.[22]
3. Neshin Hakikatinin İncelenmesinden doğan bazı meseleler
Bu kısımda, neshin özünden kaynaklanan bazı meselelere yer verilecek olup, bu meseleler altı tanedir.
Mesele: (Emrin, İmtisalden Önce Neshedilmesi)
Bize göre, Mutezile´nin aksine, emrin, imtisale imkan bulmadan önce neshe-dilmesi caizdir ve şu şekilde olur: Şârî, Ramazan ayında, ´bu sene haccedin´ deyip, daha sonra, Arefe gününden önce ´Haccetmeyin, sizden hac emrini neshet-tim´ diyebilir. Veya, ´çocuğunu kurban et´ deyip, sebeplerin hazırlanmasından sonra ve kesimden önce, ´kesme! Ben bu emri senden neshettim´ diyebilir. Çünkü bize göre nesh, emrin yani emrin hükmünün ve medlulünün kaldırılması olup, tahsisten farklı olarak mensuhun emir lafzından hariç tutulduğunu açıklamak değildir. ´Sonsuza kadar namaz kılın´ deyip, bir sene sonra namazın vücubunu gelecek açısından neshedebilir. Bu, ilk lafızla bütün zamanlara delaletin kastedil-mediği anlamına gelmeyip, aksine, lafzın hükmünün bir müddet devamdan sonra kesilmesi anlamına gelir. Zira, bu hükmün devamı neshin olmaması şartına bağlıdır. Neshedilmeme şartını taşıyan her emir, sanki şöyle denilmiş gibi olur: ´Yasaklamadığım ve neshetmediğim sürece, ebediyyen namaz kılınız´. Böyle olunca, arefe gününden önce haccın neshedilmesi, ifadan Önce kurban etmenin neshedil-mesi makul karşılanabilir. Çünkü, eda imkanı bulmazdan (temekkün) evvel emir, her ne kadar temekkün şartına bağlı bir emir olsa da, hasıl olmuştur. Çünkü, şartlı emir de sabittir. Bu yüzden, emredilen kişi (emre muhatap olan kişi), imtisale imkan bulmadan Önce de o emire muhatap olduğunu bilir. İşte Mutezile bu hususu anlayamadığı için, şartlı emrin sübutunu inkar etmiştir. Bu görüşün tutarsızlığı emir konusunda açıklanacak.
Bu görüşün tutarsızlığını gösteren delillerden ilk akla geleni şudur: Namaz kılan biri farza niyet ediyor. Emre imtisal namazın başındadır. Halbuki bu kişi, belki de namaz esnasında ve namazı eda etmeden önce ölecektir. Şayet bu durumda ölecek olsa, onun emre muhatap olmadığı anlamı çıkmaz. Aksine biz diyoruz ki, bu kişi bir şartla mukayyet bir emire muhataptır. Şartla kayıtlı bir emir, [I, 113] bu şart gerçekleşsin gerçekleşmesin, halihazırda sabittir. Onlar (Mutezile) der ki; şart gerçekleşmediği zaman, biz emrin aslen olmadığını ve emrin vücubunu te-vchhüm ediyor olduğumuzu biliriz; ve akabinde, emrin mevcut olmadığı ortaaya çıkar. Bu mesele bir önceki meselenin bir dalıdır. Bu yüzden Mutezile, yapma imkanı bulmazdan önce neshi İmkansız görmüş ve şöyle demiştir: Bu anlayış, bir şeyin aynı anda ve aynı yönden hem emredilmiş hem yasaklanmış, hem güzel hem çirkin ve hem maslahat hem mefsedet olması sonucuna götürür. Biz, güzel ve çirkin´e, salah ve fesad´a ilişkin şeylerin hepsinin batıl olduğunu gösterdik. Bununla birlikte, Mutezilenin cevaplanması gereken iki anla...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 13:42:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Sebeb İlişkisi
«
Yanıtla #4 :
07 Nisan 2010, 13:42:50 »
Mesele: (Nass üzerine ziyade)
Nass üzerine ziyade, kimilerine göre nesih, kimilerine göre ise nesih değildir. Bizce tercihe şayan olan, meselenin ayrıntılarına girerek bir kanaat serdet-mektîr. Bunun için öncelikle, ziyadenin, kendine ziyade yapılana (mezîdun aleyh) olan ilişkisine bakılmalıdır. Bu ilişki üç mertebede olur.
Birinci mertebe; ziyadenin, ziyade yapılanla bir ilişkisinin olmadığının bilinmesidir. Msl. Namaz ve oruç vacip kılındıktan sonra zekat ve haccın vacip kılınması, ziyade yapılanın hükmünü değiştirmez. Zira, ziyade yapılanın vücubu ve iczâı aynen kalmaktadır. Nesih ise, kaktırma ve tebdil olup, burada kalkan bir şey yoktur.
İkinci mertebe; birinci mertebeden daha uzak olup, ziyadenin ziyade yapılana taaddüt (çoğalma) ve ayrılmayı kaldıracak bir bütünleşme ile bitişmesidir. Msl. Şayet sabah namazına iki rekat ziyade yapılsa, eğer iki rekatın hükmü sıhhat ve iczâ ise, bu bir nesih olup, bunun sonucunda ilk iki rekatin hükmü kalkar. Gerçi dört rekat, önceden vacip olmadığı halde, vacip kılınması yeni ise de bu nesih değildir. Zira, kaldırılmış olan sert hüküm değil aslî hükümdür.
Denirse ki:
Dört rekat, hem iki rekati hem de bir ziyadeyi kapsamaktadır. Dolayısıyla ilk iki rekat kalkmış olmayıp mevcuttur ve ona iki rekat daha ilave edilmiştir.
Deriz ki:
Nesih, hükmün konusunu değil, hükmü kaldırmaktan ibarettir. İlk iki rekatin hükmü sıhhat ve iczâ iken, bu hüküm kaldırılmıştır. Üstelik biz, dört´ün, üç artı ziyade olmayıp, başka bir nevi olduğunu açıklamıştık. Eğer dört; üç ve ziyade olsaydı, beş de dört ve ziyade olurdu. Beş İfa edildiğinde de, bunun iczâ etmesi gerekirdi. Halbuki bu kanaate sahip olan hiç kimse yoktur.
Üçüncü mertebe; ilk iki mertebe arasında olup, kazf[24] cezasında seksen cel-deye, yirmi celde daha eklemektir. Bu ziyadenin ayrılması, orucun namazdan ayrılması gibi olmadığı gibi, bitişmesi de.rekatlerin bitişmesi gibi değildir.[25]
Ebû hanîfe, bu şekilde ziyadenin nesh olduğu görüşündedir. Bu görüş sahih olmayıp, ayrılabilen´e (munfasıl) daha çok benzer. Çünkü, seksenin vucub ve iczaı, kendi nefsinden nefyedilmiş (seksen, artık bizatihi vacib ve icza edici olmaktan çıkarılmış) ve o seksene ziyade yapılması vacip olmuştur. Yüz; seksen ve ziyadedir. Bunun içindir ki, namazdaki durumun aksine, ziyade ile birlikte seksenin icza edicilik hükmü kalkmamıştır.
[ı, 118]
Bu meselenin faydası şu noktada ortaya çıkar:
Sürgün cezasının, haberi-i vahidle isbatı bize göre caizdir. Hanefılere göre haber-i vahidle sürgün cezası isbât edilemez. Çünkü kur´an, haber-i vahidle nesh edilemez.[26]
Denirse ki: seksen tam bir hadd idi; tamlık vasfının neshedilmesi, kuşkusuz, onun hükmünü kaldırmaktır.
Deriz ki: evet bu bir kaldırmadır, fakat bu amaçlanmış şer´î bir hüküm değildir. Aslında amaçlanan, bunun varlığı ve iczaıdır, ki bu da zaten olduğu gibi kalmıştır. Şayet birisi bunun amaçlanmış şer´î bir hüküm olduğunu isbat ederse, artık bunun haber-i vahidle neshi mümkün olmaz ve bu durum tıpkı, şer´in sadece namazı vacib kılması gibi olur. Kim bunu yaparsa (namaz kılarsa), allah tea-la´nın kendisine vacip kıldığı şeyi tam olarak eda etmiş olur. Orucu da vacip kıl-sa, bu durumda, namaz artık vacibin tamamı olmaktan çıkar, fakat bu, amaçlanmış bir hüküm değildir.
Denirse ki:
Seksen üzerine yapılan ziyade, seksene hasretmenin vücubunu nesih demektir. Çünkü, seksenin vacip kılınması ziyadeye manidir.
Deriz ki:
Ziyade´ye mâni oluş, mantuk yoluyla değil mefhum yoluyladır. Ki, mefhumu onlar zaten benimsemiyorlar, biz de, burada, benimsemiyoruz. Diğer taraftan, mefhumun kaldırılması, umumun tahsisi gibi olup lafzın muktezasının bir bölümünü kaldırmaktır ve bunun haber-i vahidle yapılması caizdir.
Ayrıca, şayet mefhumun hükmünün vârid olup istikrar kazandığı ve bundan sonra sürgün hükmünün vârid olduğu sabit olsaydı, bu iddia ancak a zaman bir anlam ifade ederdi. Halbuki bunun bilinmesi pek mümkün değildir. Doğrusu, (sürgün hükmünün) mefhuma bitişik olarak veya çok yakın olarak ve mefhumun düşürüldüğünü beyan amacıyla vârid olmasıdır
Denirse ki:
(nur, 24/4 ayetinde geçen) fasıkhk´a nisbet etme (tefsîk) ve şehadetin reddi, ´seksen´ sayısına ilişkindir; eğer bu sayıya ziyâde yapılırsa, bu ilişki kalkmış olur.-
Deriz ki:
Tefsîk ve şehâdetin reddi, hadd cezasına değil, kazf işine mütealliktir. Bunu teslim etsek bile, doğrudan amaçlanan, bir hüküm değil, hadde tabi bir hüküm olur ve ölüm iddetinde dört ay on günlük sürenin bitiminden sonra nikahın helal olması gibi olur. Şcr´in iddet hususundaki, bir yıldan dört ay on güne çevirilmesi şeklindeki tasarrufu, nikahın mübahhğı hususunda bir tasarruf olmayıp, bizzat iddet hakkında bir tasarruftur. Nikah da buna tâbidir.
Denirse ki:
Şayet önce namaz mutlak olarak emredilse, daha sonra abdest şartı ziyade edilse, bu nesih olur mu?
Deriz ki:
Evet, bu nesih olur. Çünkü ilk emrin hükmü abdestsiz namazın yeterli olduğudur (iczâ). Sonra abdestsiz namazın yeteriiliği neshedilmiş ve abdestle birlikte namaz emredilmiştir.
Denirse ki:
Bu sözünüze göre, abdestsiz kişinin yaptığı tavafın yeterliliğini (iczâ) de kabul etmeniz lazım gelir. Çünkü, allah teâlâ; abdest şartını zikretmeksizin: "beyt-i atîki tavaf edin" {hac, 22/29} buyurmuştur. Şafiî, hz. Peygamber´in, "beyt´j (ka´be) tavaf etmek, namazdır"[27] sözünü esas almış ve abdestsiz tavafın tavaf olarak gerçekleşmeyeceğini söylemiştir. Hz. Peygamber´in bu sözü bir haber-i vâhiddir. Ebû hanîfe ise bu haberin, abdestin vacip oluşunda bir etkisi olduğunu, fakat tavafın iptal ve iczâında -ki bunlar kitab ile bilinmektedir-, bir etkisi olmadığını söylemiştir.
Deriz ki:
Şayet kitab´da umum kasdı sabit olmuş ve gerek abdestli gerek abdestsiz olarak tavafın îczaını gerektirmişse, bu durumda taharetin (abdestin) şart koşulması kaldırma ve nesih olur ve nesih haber-i vahidle caiz değildir. Fakat, allah teâlâ´nın "beyt-i atik´i tavaf etsinler" sözünün, tavafın aslını emretmiş olması ve tavafın şartlarının açıklamasının da hz. Peygamber´e bırakılmış olması mümkündür. Bu suretle hz. Pçygambcr´in sözü, nesih olmayıp, beyan ve umumun tahsisi olur. Zaten hz. Peygamber´in sözü nass üzerine bir ziyade olmayıp, ondan bir eksifimedir. Çünkü, nassm umumu tavafın, abdestli veya abdestsiz olarak eda edilebileceğini (iczâ) gerektirmekte, haber-i vâhid ise bu iki kısımdan birini[ı, 119] kur´an lafzından hariç tutmaktadır. Böylece bu işlem nass üzerine ziyade değil, nassdan eksiltmedir.
Burada şöyle bir ihtimal de söz konusu olabilir; eğer umûm kesin olarak sabit olmuş ve yerleşmiş ise bu hadisin işlevi, ´kaldırma´ olur, eğer umûm sabit olmamışsa, ´beyan´ otur. Hükmün, istikrar bulduğunu tahakküm yoluyla iddia ei-mek manasızdır.
Yukarıdaki ayet, "...bir köleyi hürriyetine kavuşturmak" {mücadele, 58/3} ayetinin benzeridir. Bu ayet hem mü´min köleyi hem de mü´min olmayan köleyi kapsamaktadır. Dolayısıyla buradaki umumun tahsisi caizdir. Zira, ayetle sadece keffaretin aslı zikredilmek istenmiş olabilir. Bu takdirde ayet, keffaretin hiç bir kayıt ve şartına değinmeksizin sadece keffaretin aslım emretmiş olur. Şayet bu umum yerleşiklik kazansa, bu ayetin kıyas ve haber-i vâhidle neshi ve kaldırılması imkansız olur.
Denirse ki:
Mestler üzerine meshetme konusundaki görüşünüz nedir? Bu hüküm, ayakların yıkanmasını nesih anlamına gelir mi?
Deriz ki:
Mesh, ayakların yıkanmasının iczâ ve vücûbunu değil, fakat bu vücubun ye-ganeliğini (mudayyaklığım) ve muayyenliğini nesheder ve onu, iki vacipten biri haline getirir. Böylesi bir neshin haber-i vâhidle sabit olması caizdir.
Denirse ki:
Kitab, ayakların yıkanmasını yegane (mudayyak) olarak vacip kılmıştır.
Deriz ki:
Bu yeganelik (tazyik), abdestli olarak mest giymemiş kişi hakkında baki kalmış ve abdestli olarak mest giyen bu umumdan hariç tutulmuştur. Bunun süresi de,üç gün (yolcu için ) veya bir gün ve bir gecedir (mukim için).
Denirse ki:
"erkeklerinizden iki şahit getirin" {bakara, 2/282}" ayeti, hükmün iki şahide göre sonuca bağlanmasını gerektirmektedir.. Bu itibarla, ilgili haber-i vahide dayanılarak bir şahit ve yemin ile hüküm verilirse, hükmün (iki şahide) bağlanması hususu kaldırılmış olur ki, bu nesihtir.
Deriz ki:
Bu durum, nesih değildir. Çünkü ayet, yalnızca, iki şahidin hüccet olduğunu ve ikisinin sözüyle hüküm vermenin caiz olduğunu iktiza etmektedir. Yoksa ki bu ayetten, iki şahid dışında başka bir hüccetle hüküm verilemeyeceği şeklinde bir anlam çıkarılamaz. Aksine bu, ikrar ile hüküm vermek gibidir. Ayrıca bir hüccetin zikredilmesi, başka bir hüccetin varlığına engel teşkil etmez.onlar, âyetin zahirinin ´iki erkeğin şahitliğinden başka hüccet olmadığı* şeklinde olduğunu söylerler. Halbuki bu, mantukun zahiri değildir. Şayet olsa bile, mefhumun kaldın iması, lafzın muktezasının bir kısmını kaldırması demektir.
Bütün bunlar ise, mefhumun istikrar ve sebat bulduğunun ´şahit ve yemin´ haberinin daha sonra vârid olduğunun kabul edilmesi durumundadır. Halbuki, işin böyle olduğu müsellem değildir.
Mesele: (neshin alternatifli olması şart mıdır?)
Neshedilenin yerine başka bir bedelin getirilmesi, neshin şartlarından değildir.
Kimileri bedelsiz neshin imkansız olduğunu söylemişlerdir. Biz diyoruz ki; bedelsiz nesih, ya ´aklen´ ya da ´sem´an´ imkansız olmalıdır. Aklen imkansız değildir. Zira, şayet imkansız olsaydı, bu imkansızlık, ya şeklinden dolayı, ya da maslahat ve hikmete aykırılığından dolayı olurdu. Şekil yönünden imkansız değildir; zira, ´savaşı sana vacip kıldım ve sav...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa: [
1
]
2
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...