>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Usulü Fıkıh Eserleri
>
İslam Hukuku - İmam Gazali
>
Hüküm Çıkarma
Sayfa:
1
[
2
]
3
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Hüküm Çıkarma (Okunma Sayısı 4427 defa)
07 Nisan 2010, 12:01:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Çıkarma
«
Yanıtla #5 :
07 Nisan 2010, 12:01:31 »
Muhaliflerin gerekçeleri (şüpheleri):
1. Gerekçe: "Müşrikleri öldürün" sözü, her müşrikin öldürülmesine şamildir. [II, 5] ´Oruç tut´ ve ´namaz kıl* sözünün de aynı şekilde tüm zamana şamil olması gerekir. Çünkü müşterek lafzın bütün şahıslara izafesi gibi, bu sözün de tüm zamanlara izafesi birdir.
Deriz ki:
Biz umûm sıygasını kabul etsek bile, bu verdiğiniz örnek onun benzeri (nazîr) değildir. Tersine umûm sıygasının benzeri, ´Bazı günler oruç tut (Sum el-eyyâm)´ ve ´Bazı vakitlerde namaz kıl (Salli fi´1-evkât)´ denilmesidir. Salt ´oruç tut´ sözünün ise ne umûm ne de husus sebebiyle zamana ilişiği vardır. Şu kadar ki zaman, tıpkı mekan gibi, bu İşin zaruretindendir. Her ne kadar fiilin tüm mekanlara nisbeti aynı derecede ise de, fiili tüm mekanlara genellemek gerekli değildir. Zaman da tıpkı bunun gibidir.
2. Gerekçe: ´Oruç tut´ sözü, tıpkı ´oruç tutma´ sözü gibidir. Nehyin gereği (muceb), orucun ebediyyen terkedilmesidir. Öyleyse emrin mucebi de orucun ebediyyen tutulması olsun. Bu yaklaşımın Özü şudur: Bir şeyi emretmek o şeyin zıddını yasaklamak demektir. ´Kalk´ sözü ve ´oturma´ sözü birdir; ´hareket et´ sözü ve ´durma* sözü birdir. Birisi, ´durma´ dese sürekli olarak hareket etmek gerekir; ´hareket et´ sözü, ´durma´ sözünü içermektedir.
Deriz ki:
´Bir şeyi emretmek onun zıddını yasaklamaktır´ sözünüzün batıl olduğunu Birinci Kutupta göstermiştik. Bunu kabul etsek bile zımnında emir anlamı taşıyan nehyin umûmu, bunu içeren emre göredir. Çünkü bu durumda nehiy ona tabidir. Şayet, ´bir defa hareket et´ dese, yasaklanmış olan duruş da, sadece bir defaya mahsus olur. Yukarıda açıklandığı üzere, ´hareket et´ sözü, ´bir defa hareket et´ sözü gibidir.
Onların burada emri nehye kıyas etmeleri ise, beş yönden batıldır:
1) Dil hususunda kıyas batıldır. Çünkü dil, kıyas yoluyla değil, tevkîf yoluyla sabit olur.
2) Biz, mücerret lafızlı nehyin, mutlak olarak vazgeçmeyi gerektireceğini kabul etmiyoruz. Tersine, msl. oruç tutan birine ´oruç tutma´ denilse, bu kişinin ´acaba, yalnızca bugün oruç tutmamı mı yasaklıyor yoksa ebediyyen mi?´ dİye-[II, 6] rek açıklama istemesi caizdir. Bu noktada tasrih, ´hiç bir zaman oruç tutma´ ve ´bir gün oruç tutma´ demektir. Oruç tutmayı yasaklayan kişi, böyle bir tasrihte bulunmayıp sadece ´oruç tutma´ demekle yetİnse ve yasağa muhatap olan kişi de yalnızca bîr gün oruç tutmasa, bu durumda, yasağa muhatap olan kişinin nehyin hakkını yerine getirdiği söylenebilir. Onların bu cevap karşısında, şer´î ve örfî yasaklardan medet umup, bu yasaklan sürekliliğe (devam) hamletmeleri onları
kurtarmaz. Çünkü adam, bu yasakların sürekli oluşunu, salt nehiy sıygası ile değil, Şer´in, zina, hırsızlık ve diğer tüm kötülükleri mutlak olarak ve her halükarda yok etmek istediği hususunda zaruri bilgi gerektiren delillerle bildiğini söylemektedir. Msl. Biz, imanın sürekli olması gerektiğini söylüyoruz, fakat bunu satt ´iman edin´ sözü sebebiyle değil, imanın devamlılığının amaçlandığını gösteren deliller sebebiyle.
3) Biz emir ve nehiy arasında fark gözetiyoruz -Öyle sanıyorum ki en doğrusu da budur- ve diyoruz ki; emir, emredilen şeyin mutlak biçimde var olması gereğine; nehiy ise yasaklanan şeyin mutlak surette var olmaması gereğine delalet etmektedir. Mutlak yokluk (en-nefyu´1-mutlak) geneldir; mutlak varlık ise genel değildir. Bir defaya mahsus olarak var olan şey mutlak olarak var olmuş olur; bir defaya mahsus olarak yok olan şey İse mutlak olarak yok olmuş değildir. Bunun İçindir ki, ´yapacağım´ diye yemin eden kişi, bir defa yapmakla yeminini yerine getirmiş olur; ´yapmayacağım´ diye yemin eden kişi ise bir defa yapmakla yeminini bozmuş olur. Oruç tutacağım diyen kişi, bir defa oruç tutmakla vadini doğrulamış olur; oruç tutmayacağım diyen kişi ise her bir oruç tutmasında yalancı olur.
4) Şayet emir, tekrara hamledilecek olursa tüm meşguliyetler durur. Halbuki nehyin tekrara hamledilmesi bu sonucu doğurmaz. Çünkü nehyin zıddı olmayan bir işle meşgul olurken, bir anda, birçok şeyden kaçınmak mümkündür. Bu yaklaşım fasittir. Çünkü bu, dili, meşakkat ve zorluğa dönük bir şeyle tefsir etmektir. Şayet, ´sürekli olarak yap´ dese, lafzın mucebi, emredilen şeyin zorluğu sebebiyle değişmez. Eğer engel, özellikle zorluk ise öyleyse kolaylıkla yapılanlarla değil, güçlük ve tneşakketle yapılanlarla yetinilsin.
5) Nehiy, yasaklanan şeyin çirkinliğini İktiza eder ve çirkinden tamamıyla [H, 7] uzak durmak gerekir. Emir İse, emredilen şeyi güzelliğini iktiza eder; tüm güzel şeyleri yapmak da vacip değildir. Aslında bu yaklaşım da fasittir. Çünkü emir ve nehiy, güzellik ve çirkinliğe delalet etmez. Nitekim Araplar, çirkin şeyin emre-dilmesini de emir olarak adlandırmışlar ve ´çirkin bir şeyi emretti; bunu emretmesi gerekmezdi´ demişlerdir. Sert emrin, güzelliğe; şer! yasaklamanın çirkinliğe delalet etmediği de sabit olmuştur. Çünkü şeylerin zatlarına nisbetle güzellik ve çirkinliğin hiç bir anlamı yoktur, tersine, güzel, ´emrolunan´; çirkin ise ´ya-saklanan´dır. Öyleyse güzellik ve çirkinlik illet yada metbû´ olmayıp, emire ve nehye tabidir.
3. Gerekçe: Şer´in, oruç, namaz ve zekat hakkındaki emirleri, tekrara hamle-dilmektedir; bu da gösteriyor ki, emir tekrar için vaz edilmiştir.
Deriz ki:
Şer´in hac hususundaki emri de, bir kereliğe hamledil mistir; Öyleyse bu da emrin bir kerelik için vaz edilmiş olduğunu göstersin. Eğer sizin söylediğiniz bir delile dayanıyorsa, bu da delil ve karinelere hatta, salt emrin dışındaki sarih ifadelere dayanmaktadır. Kimileri bizim bu sözümüze, bu konudaki karinenin sebeplere ve şartlara muzaf olduğunu; tekrarlanan bir şarta izafe edilen her şeyin vücubunun da tekerrür edeceğini söyleyerek cevap vermeye çalışmışlardır. Biz bunu aşağıdaki meselede açıklayacağız.
Mesele: (Şarta bağlanmış emir tekrar için midir?)
Şarta bağlı kılınmış (muzaf) emrin, tekrar için olmadığı görüşünü benimseyenler ayrılığa düşmüşler; kimileri, bağlı kılmanın (izafet) hiç bir etkisi bulunmadığını; kimileri de şartın tekerrür etmesiyle emrin de tekerrür edeceğini söylemişlerdir. Tercihe şayan olan görüş, şartın hiç bir etkisinin olmamasıdır. Çünkü ´ona vur´ sözü, tekrarı gerektirmeyen bir emirdir. Yine, ´eğer ayakta ise yahut ayağa kalktığı zaman ona vur´ sözü de tekrarı gerektirmez. Tersine bu sözü söyleyen kişi, bir tek, mutlak olarak söylediği ´vur´ sözünün iktiza ettiği vurma işitil, 8] nin ´ayakta bulunma´ durumuna has olduğunu kastetmektedir. Bu söz tıpkı bir kimsenin, vekiline ´eğer eve girerse, karımı boşa´ demesi gibi olup bu İkinci söz, karının eve tekrar tekrar girmesiyle emrin de tekrarını iktiza etmez; hatta, adamın, karısına ´eğer eve girersen boşsun´ demesi dahi, girmenin tekrarlanmasıyla boşama işinin de tekerrür edeceği anlamına gelmez. Ancak, adamın, ´eve her ne zaman ki giriyorsun, boşsun´ sözü bundan farklıdır. Yine ALLAH Teâlâ´nın, "Kim aya (Ramazan) şahit olursa, o ayı oruç tutarak geçirsin" {Bakara, 2/185} sözü de böyledir. ´Güneş tam tepeden batıya doğru kaymaya başladığında namaz kıl´ sözü, bir adamın kanlarına ´içinizden aya şahit olacak olanlar, boştur´ sözü ve ´kimin üzerinde güneş zeval bulursa o boştur´ sözü gibidir.
Onların iki gerekçesi vardır:
1. Gerekçe: Hüküm, illetin tekerrür etmesiyle tekerrür etmektedir; şart da illet gibidir, zaten, Şer´in illetleri de alametlerdir.
Deriz ki:
illet eğer aklî ise, aklî illet bizzat gerektiricidir; malûl olmaksızın, aklî illetin varlığı düşünülemez. Eğer illet serî bir illet ise, hükme başka bir karîne bitişmediği sürece biz, hükmün, sırf hükmün illete izafe edilmesi sebebiyle tekerrür edeceğini kabul etmiyoruz. Bu da kıyas ile teaabüd´dür. Kıyas ile teabbüdün anlamı da, illete tabi olmayı emretmektir. Adetâ Şer´, ´hüküm bu illetle sabit olmaktadır;siz buna tabi olun´ demiş olmaktadır.
2. Gerekçe: Şer´in emirleri, sadece, sebeplerin tekerrür etmesiyle tekerrür eder. Msl. "Eğer cünüp iseniz, temizlenin" {Mâide, 5/6}, "Namaz kılmaya yeltendiğinizde ...yıkayınız" {Mâide, 5/6} ayetleri böyledir.
Deriz ki:
Sebeplerin tekrarı sebebiyle emirlerin de tekerrür edeceği hususu, dilin ve salt izafenin gereği olan bir husus olmayıp, tam tersine, her bir şart hususunda şer´î bir delil ile bilinir. Nitekim ALLAH Teâlâ, "Yol olarak güç yetirenlerin haccetmeleri insanlar üzerinde ALLAHın hakkıdır" dediği halde, güç yetirmenin tekerrürü sebebiyle vücup tekerrür etmemiştir. Eğer onlar bu durumu delile havale edecek olurlarsa, biz de tekerrür eden şeyleri delile havale ederiz. Kaldı ki, henüz abdesti bozulmamış olan birinin namaza yeltenmesi durumunda, yeniden ab-dest alması gerekmez. Yine, cünüp olan kişinin de, namaz kılmayı kastetmediğinde, temizlenmesi vacip değildir. Görüldüğü gibi vücub mutlak olarak tekerrür etmemekte, fakat bu hususta delilin gereğine göre davranılmaktadır.
Mesele: (Fevr Veya Terahi)
fil 91
Kimi alimlere göre mutlak emir, emrin derhal yerine getirilmesini (fevr) iktiza eder, kimilerine göre de bunu gerektirmez. Kararsızlar gurubundan (vâkıfiyye) birkısmı, bu konuda da kararsız kalmıştır. Kararsızlardan birkısmı, kararsızlığın, emrin gereğini geciktiren kişinin, imtisal etmiş sayılıp sayılamayacağı noktasında olduğunu; emri hemen yerine getirmeye davranan kişinin imtisal etmiş olacağında kuşku bulunmadığını söylerken, diğer bir kısım kararsızlar aşırılığa düşerek, emri hemen yerine getirmeye davranan kişi hakkında da kararsız kalınacağını söylemişlerdir.
Tercihe şayan olan görüş, emrin yalnızca imtisal etmeyi iktiza ettiği ve derhal yapma İle gecikmeli olarak yapmanın imtisal açısından eşit olduğudur.
Burada önce, kararsızlık (vakf) gör...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: Hüküm Çıkarma
«
Posted on:
24 Nisan 2024, 00:58:38 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
Hüküm Çıkarma rüya tabiri,Hüküm Çıkarma mekke canlı, Hüküm Çıkarma kabe canlı yayın, Hüküm Çıkarma Üç boyutlu kuran oku Hüküm Çıkarma kuran ı kerim, Hüküm Çıkarma peygamber kıssaları,Hüküm Çıkarma ilitam ders soruları, Hüküm Çıkarmaönlisans arapça,
Logged
07 Nisan 2010, 12:01:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Çıkarma
«
Yanıtla #6 :
07 Nisan 2010, 12:01:54 »
Mutezilenin görüşünün batıl olduğunu şu yollar sana gösterir:
1. yol: Mutezilenin ortaya çıkmasından önce ümmet, çocuğun tıpkı baliğ olmuş gibi İslamın emirleri (şerâi1) ile emrolunduğunu; zina, hırsızlık ve öldürme gibi şeylerden nehyolunduğunu, o anda (filhal) bilmesi ve buna itikat etmesinin gerektiği üzerinde icmâ1 etmiştir. Halbuki çocuk henüz namaz kılacak, zekat verecek çağa gelmediği gibi, karşısında öldürülmesi ve zina edilmesi mümkün olan biri ve çalabileceği bir malda da yoktur; fakat çocuk, yapabilecek duruma gelmesi (temekkün) şartıyla emrolunduğunu ve nehyolunduğunu kendi nefsinde bilecektir. Çünkü çocuk, işinin sonunun nereye varacağını bilmemektedir ve Allanın işlerin akibetlerini biliyor olması, bu itikadın vacipliğini ondan gidermemektedir.[II, 18]
2. yol: Ümmet, nehyolunmadığı bir şeyi terketmeye azmeden kişinin ALLAH´a tekarrüb etmiş sayılmayacağında; yasaklanan şeyleri (menhiyyat) terketmeye ve
emredilen şeyleri yerine getirmeye azmeden kişinin ise -her ne kadar ALLAH´ın, karar verdiği şeyi yapmaya fırsat ve imkan bulamayacağını bilmesi sebebiyle, bu kişinin emrolunmuş veya nehyolunmuş olmaması muhtemel ise de- ALLAH´a te-karrüb etmiş olacağında İcmâ´ etmiştir. Bu bakımdan, bu kişinin miitekarrib oluşundan kuşku duymamız ve her hangi bir karar vermeyerek ´eğer bu karardan sonra ve yapma imkanı bulmazdan önce ölecek olursan senin için bir sevap yoktur; çünkü sen henüz tekarriibde bulunmuş değilsin; eğer yaşarsan ve azmettiğini gerçekleştirirsen biz senin mütekarrib olduğunu anlarız´ dememiz gerekir ki, bu İcmâ´a aykırıdır.
3. yol: Ümmet, farz namazın ancak farziyet niyetiyle sahih olacağında icmâ´ etmiştir. Farziyet niyetinin tesbiti ise ancak farziyetİ bildikten sonra olur. Halbuki kul, vaktin evvelinde öğle namazının farzına niyet edip namaz vakti esnasında ölebilir. Mutezileye göre, bu durumda, öğle namazının farz olmadığı anlaşılır. Eğer böyle olsaydı, bu kişinin farziyet hususunda kuşkulu olması gerekirdi ki, kuşku durumunda niyet imkansızdır; çünkü niyet, ancak bilinen bir şeye yönelik kasıttır.
Denirse ki:
Adam, dört rekat farz namaza niyet ettiğinde, şayet iki rekat kıldıktan sonra ölecek olursa, dört rekatın kendisine artık farz olmadığını bilmekte ve ölümü mümkün görmektedir; dolayısıyla bu adam kuşkulu olduğu bir şeyin farzına nasıl niyet edebilecektir?
Deriz ki:
Adamın bu hususta bir kuşkusu yoktur; tersine, dört rekat namazın, kalım (beka) şartıyla farz olduğunu kesin olarak bilmektedir. Şartlı emir ise anında (fil-hal) emir olup muallak bir emir değildir. Şarta bağlanmış farz farzdır, yani kişi, vaciplik gerektiren bir emirle emrolunmuş tur; böylesi bir farza azmeden kişi, bir vacibe azmeden kişinin alacağı sevabı alır. Efendi kölesine ´yann oruç tut´ dese, bu emir yann tutulacak orucun şu anda emredilmesidir, yann emredilmesi değil. Yine kölesine ´kalman ve güç yetirmen şartıyla sana vacip kılıyorum´ dese, efen- [n, 19] di, şu anda vacip kılmış olur; fakat şarta bağlı olarak. Bu meselenin hakikatinin de bu şekilde anlaşılması gerekir. Aynı şekilde vekiline ´yann evimi sat´ diyen kişi, şu anda emretmiş ve vekalet vermiş olur; vekil de şu anda emrolunmuş ve vekil olmuş olur ve vekilin yarından Önce azledilmesi makuldür. Vekil, bu durumda, ´fulanca beni vekil tayin etti, sonra azletti, Önce izin verdi sonra vazgeçti´ dediğinde doğru söylemiş olur; vekil yarının gelmesinden önce ölecek olursa, vekilin yalan söylemiş olduğu söylenemez. Biz bu konulan, imtisale İmkan bulmazdan (temekkün) önce emrin neshedilmesı meselesinde ve kesme emrinin îbrahim´den neshedilmesi konusunda açıklamıştık. Bunun içindir ki fakihler, ´Ay başı geldiğinde sen benim vekilimsin´ demek ile ´seni evimi satman hususunda vekil tayin ettim, fakat aybaşında satacaksın´ demek arasında fark gözetmişlerdir. Birinci söz, ta´lîk etmedir. Vekaletin talik edilmesini caiz görmeyenler ise, belki, tenfızin aybaşına kadar ertelenmesi ile birlikte, vekaletin derhal gerçekleşmesini (tenciz) caiz görmüşlerdir.
4. yol: Ümmet, Ramazan orucuna başlamanın, yani günün evvelinden başlamanın gerektiği üzerinde icmâ´ etmişlerdir. Halbuki şayet gündüzün ortasında ölüm meydana gelecek olursa, emrin olmadığı ortaya çıkacaktır; ölüm mümkündür, Ölüm mümkün olunca da bu emir kuşkulu bir emir olacak ve bu kuşku ile birlikte oruca başlamak gerekmeyecekti.
Denirse ki:
Çünkü; şayet kişi hayatta kalacak olursa oruç kendisine vacip olacaktır. Zahir olan, bu kişinin hayatta kalmasıdır. Şu anda hasıl olan şey ıstıshâb edilir (devam ediyor sayılır); ıstıshâb da, çeşitli konuların bina edildiği bir asıldır. Msl. Kendisine doğru bir yırtıcı hayvan gelen kişi, bu hayvandan kaçar; her ne kadar bu hayvanın kendisine ulaşmadan önce ölmesi muhtemel ise de, asıl olan bu hayvanın ölmeyip kendisine ulaşması olduğu için bu kişi bunu ıstıshâb eder. Diğer tatil, 20] raftan şayet bu kapı açılacak olursa, mesela oruç gibi dar zamanlı emirlere imtisal etmek tasavvur edilemez. Çünkü temekkünün tamamlanması ancak günün geçmesiyle bilinecek, fakat bu arada gün geçip gitmiş olacaktır.
Deriz ki:
Bu yaklaşım, oruç hususunda sizi bağlar; bu imkansız sonuca götüren sizin mezhebin izdir; imkansıza götüren de imkansızdır. Yırtıcı hayvandan kaçma meselesi şöyledir: Bu kişi, en güvenilir olanı almış ve en kötü ihtimale göre davranmıştır; bu hususta uzak ihtimal yeterlidir. Yolda yırtıcı bir hayvanın veya bir hırsızın varlığından kuşku duyan kişinin, tedbirli davranıp en emin olanı alması ve korunmaya çalışması uygun olur; vücub ise şek ve ihtimal ile sabit olmaz. Oruç tutmaya yanaşmayan ve güneşin batmasından önce Ölen kişinin asi olmaması gerekir; çünkü bu kişi, diğer ihtimali, yani ölüm ihtimalini almıştır, dolayısıyla bu sebeple mazur olmalıdır. Eğer ıstıshâb yoluyla sağ kalma zannının, vaciplik zan-nını doğurduğunu ve vaciplik zannının da serî vacîpliğin kesin olarak gerçekleşmesini iktiza ettiğini iddia ediyorlarsa bu, zorlama ve çelişkidir.
5. yol: Vaktin evvelinde birini hapsederek elini kolunu bağlayan ve namaz kılmasına engel olan kişinin, başkasının namaz kılmasına engel olması sebebiyle aşırılıkta bulunmuş ve asi olmuş olacağında icmâ´ vardır. Eğer teklif bu yüzden (hapis ve bağlama sebebiyle) kalkacak olsaydı bu mükellefiyete engel olduğu için, bu kişi ona iyilikte bulunmuş olacaktı. Bu durumda niçin asi olsun!
Bu konu inceleme ve tartışmaya açıktır. Çünkü başka biri hakkında, bağlama ve engel olma biçimindeki tasarruf haramdır ve ona engel olmak da mubah değildir. Diğer taraftan, bîr kişinin namaz kılmasına mani olunması, bu kişinin zimmetinde kazanın vacipliği için bir sebep olur ve bu kişi, bunu kaçırma riskiyle karşı karşıyadır ya da bundan mahrum olur, çünkü hapsetme ve bağlama sebebiyle bu kişiyi mükelleflikten çıkarmıştır; teklifte bir maslahat vardır ve hapsetmek sebebiyle bu maslahatın kişi aleyhine kaçmasına sebep olmuştur. Nitekim, [n, 21] şayet bu kişiyi namaz vaktinden önce veya buluğa ermeden buluğ vaktine kadar bağlasaydı ve namaz vakti girseydi, çocuk hakkında gerek şartlı gerekse şartsız olarak o anda gerçekleşmiş (nâçiz) bir emir olmadığı halde, bu kişi asi olurdu.
Mutezilenin gerekçeleri:
1) Şartlı enirin olabileceğini söylemek (İsbat), bir şeyin varlığını, bu şeyden daha sonra var olacak bir şarta bağlamaya götürür; halbuki şartın, ya aynı zamanda veya daha önce gerçekleşmesi gerekir. Şartın daha sonraya kalması imkansızdır.
Deriz ki:
Bu, emrin zatının varlığı İçin ve emrin, emredenin zatıyla kaim olması için şart değildir; aksine emir, şart gerçekleşsin veya gerçekleşmesin, mevcuttur ve emredenin zatıyla kaimdir. Bu şart ise, emrin, yerine getirilmesi gerekli bağlayıcı bir emir olması İçindir; kesinlikle emrin var olmasının şartı değildir. Bunun için diyoruz kî; emir, var olması takdiriyle, şu anda bulunmayan (madum) bir şeyi emretmektir; henüz baliğ olmamışsa bile, emir buluğ şartına bağlanmıştır. Buluğ ise, emrin kendisinin, emredenin zatı ile kaim bulunmasının şartı değil, emrin yerine getirilmesinin gereği için şarttır.
Birisi çıkıp da, ´Ramazanın gündüzünde cinsel ilişkide bulunup, güneşin batmasından önce ölen veya cinnet getiren kişinin keffaretle yükümlü olup olup olmayacağı konusunda Şafiî´nin değişik görüşler ileri sürmesi bu asıl ile ilişkili midir´ diyecek olursa, deriz ki; ´hayatın sona ermesi durumunda biz, emrin temelden yok olacağını anlarız´ diyenlere göre, bu kişinin keffaretle yükümlü tutulması mümkün değildir. ´Biz emrin yok olduğunu anlayamayız´ diyenlere göre ise, bu noktada tereddüt etmek muhtemeldir. Zira ´bu kişi, üzerine vacip olan orucu, cinsel ilişki ile ifsad etmiştir; vaktin hükmüyle vacip olan orucu kesmek ve ifsad etmek ise keffareti gerektirir´ demek muhtemel olduğu gibi, ´keffaret, güneşin batmasından önce kesilmeye ve fasit olmaya manız bulunmayan bir orucu İfsad [II, 22] etmek sebebiyle vacip olmuştur, bu (oruç) ise buna maruz kalmıştır; dolayısıyla, bu durum, ifsadı için cinsel ilişkinin taayyün ettiği oruçla aynı hükme tabi tutmaya (ilhak) engel teşkil eder´ demek de muhtemeldir.
Birisi derse ki: ´Kadın, adeten, gündüzün ortasında hayız göreceğini veya bir peygamberin sözüyle, hayız göreceğini veya cinnet getireceğini veya öleceğini bilirse, bu kadının, oruç tutması gerekir mi? Kadın neticede günün bir kısmında oruç tutmuş olacaktır.
Deriz ki:
Mutezile mezhebine göre, bu kadının oruç tutması gerekmez; çünkü yarım gün oruç tutmak emrolunmuş bir şey değildir; böylesi bir durumda kadın da tam gün oruç tutmakla emredilmiş olamaz. Bize göre ise, zahir olan, bu durumda oruç tutmanın vacip olmasıdır. Çünkü oruç tutmamasına ruhsat veren husus henüz mevcut değildir ve emir o anda mevcuttur; kolay olan şey, zor sebebiyle düşmez.
Denirse ki:
Birisi ´eğer namaz kılarsam ya ...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 12:02:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Çıkarma
«
Yanıtla #7 :
07 Nisan 2010, 12:02:20 »
Eğer âmm tahsisi kabul etmiyorsa, ´Fulan kişi, ayetin ve hadisin umûmunu tahsis etti´ sözünün anlamı nedir?
Deriz ki:
[II, 35] Daha önce geçtiği üzere, âmmın tahsisi imkansızdır. Bu lafzın tevili ise, vaz´ itibariyle âmm olan veya umûm İradesine uygun düşen lafızla husus kastedildiğini göstermektir. Bu bakımdan, böyle davranan biri için, mecaz (tevessü) yoluyla, ´bu kişi, umûmu tahsis etmiştir1 denilebilir ki, bu da, ´bu lafızla hususun kastedilmiş olduğunu göstermiştir1 anlamındadır. Diğer taraftan bunu belirtmeyen (tarif), fakat bu yönde bir kanaat (itikat) veya zannı bulunan ya da bunu diliyle haber veren veya buna delil ikame eden kişiye ´tahsis eden (muhassıs, kapsamı daraltan)´ denilebilir. Bu kişi, bizzat ´tahsis eden (muhassıs)´ değil, yalnızca, ´gösteren (muarrif)\ ´konuşanın neyi kastettiğini haber veren (muhbir)´ ve karineler yoluyla buna ´istidlal eden´dir.
Mukaddime burada tamamlanmış olmaktadır. Ele alınacak beş konu ise şunlardır:
1. Umûmun bir sıygasının olup olmadığı ve bu hususta mezheplerin ihtilafı
2. Umûm iddiası mümkün olan ve olmayan sıygaların birbirinden temyizi
3. Tahsis edici delillerin açıklanması
4. îki umûmun çatışması (tearuz)
5. istisna ve şart[51]
1. Umûmun Bir Sıygası Var Mıdır?
Önce, umûmu benimseyenlere göre, umûm sıygalarını; sonra sırasıyla bu konudaki görüş ayrılıklarını; hususçulann delillerini; umumcuların delillerini; kararsızların delillerini; kendi tercihimizi ve umûmu benimseyenler açısından, tahsise uğramış âmm´ın hükmünü açıklayalım. Böylece umûm sıygalarına ilişkin olarak bu yedi noktadan bahsedilmiş olacaktır. [52]
(A. Umûm Sıygaları]
Kabul edenlere göre, umûmun beş sıygası vardır:
a) Çoğul isimler (elfâzu´1-cumû1):
Bu isimler, er-ricâl (adamlar), el-müşrikûn (müşrikler) gibi marife [II, 36] olabileceği gibi, rical, müşrikim gibi nekre de olabilir. Nitekim "Neyimiz var ki ...adamları (rical) göremiyoruz" {Sâd, 38/62} ayetinde de ´rical´ lafzı nekre olarak kullanılmıştır. Marife isimler de, eğer kendileriyle, mesela, ´Adam ve adamlar geldiler (Akbele´r-raculu ve´r-ricâl)´ sözündeki gibi, önceden bilinen (ma´hud) şeyler/kişiler kastedilmiyorsa umûm içindir; bu sözde ise, önceden tanınan ve beklenen kişiler kastedilmiştir.
b) Şart ve ceza için kullanıldığında, Men (Kim) ve Mâ (Ne) lafızları:
Hz. Peygamberin "Kim ölü bir araziyi diriltirse, bu arazi onun olur ,[53] "El, ödeyinceye kadar, aldığı şeyden (neyi almışsa ondan) sorumludur"[54]
sözleri böyledir. Mekan ve zaman için kullanılan ´meta (ne zaman)´ ve ´eyne (nerede)* lafızları da böyledir. Msl. ´Ne zaman ki bana gelirsin (Bana geldiğin zaman), sana ikramda bulunurum´, ´Nerede olursan ol, sana gelirim´
c) Olumsuzluk (Nefy) bildiren lafızlar:
´Bana kimse gelmedi´, ´Evde kimse yok´ gibi olumsuz ifadeler böyledir.
d) ismi belirli hale getirme (tarif) amacına yönelik olmayan harf-i tarif (´el´ öntakısı) almış tekil isim:
örnek:
"insan hüsrandadır (fnne´l-insâne lefi husr)" ve "Hırsızlık yapan erkek ve kadın... (es-Sâriku ve´s-Sârikatu...)".
´el´ öntakısı almamış (nekre) olan ´müşrik´, ´sârik´ gibi isimler ise, yalnızca bir kişiyi içine alır.
e) Kütl, cemV, ecmeûn ve ekteûn gibi sözlerle tekit edilmiş lafızlar: [55]
B. Görüş Ayrılıkları
Alimler, bu beş sıyga konusunda üç görüşe ayrılmışlardır. Hususçular, bunun (çoğul isimlerin), çoğulun en alt sınırı için konulmuş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu alt sınır da -ilerde tartışması yapılacağı üzere- iki veya üçtür. Umûmcular, bunun konuluş itibariyle istiğrak için olduğunu, fakat mecazen, ko-nuluş dışında kullanılmış olabileceğini söylemişlerdir. Karasızlar ise bunun, ne husus ne de umûm için konulmuş olduğunu; tersine, lafzın konuluş hükmü itibariyle zaruri olarak hepsini karşılaması yüzünden, çoğulun en alt sınırının da buna dahil bulunduğunu söylemişlerdir. Çoğul lafız, bu isim altına giren fertlerin hep-[II, 37] sini kaplayabilmesi (istiğrak) veya sadece en alt sınırı ifade edecek biçimde kullanılabilmesi ya da en alt sınır ile istiğrak arasındaki bir sayı ya da sınıfı içerebil-mesi itibariyle, tüm bu kısımları ifade etmeye uygun düşen müşterek bir lafızdır; tıpkı fırka ve nefer lafızlarının, üç, beş ve altı sayılarından her birine uygun düşen müşterek birer lafız olması gibi, çoğul lafızlar da konuluş itibariyle -çoğulun alt sınırının buna kesinlikle dahil olduğunu biliyor olsak bile- her hangi bir sayıya özel değildir.
Umûmcular da şu ayrıntılarda görüş ayrılığına düşmüşlerdir:
1) ´El´ öntakısı almış (muarref) ve almamış (münekker) isim arasındaki fark;
Cumhur, ´Adamları (er-ricâl) dövün´ sözü ile ´Adamlar (rical) dövün´ sözü arasında; Uktulû´l-müşrikîn (Müşrikleri öldürün) sözü ile Uktulû müşrikin sözü arasında fark olmadığını söylemiştir. Cübbâî de bu kanaattedir.
Kimi alimler de, el öntakısı almamış çoğul isimlerin, istiğraka (kaplam) delalet etmeyip, belirlenmiş (muayyen ve mukadder) olmayan bir çokluğa delalet ettiğini söylemişlerdir ki, bu görüş daha doğru gibidir.
2) El öntakısı almış, es-sârtkûn, el-müşrikûn, el-fukarâ, el-mesâkîn ve el-âmilûn gibi çoğulların delaletinde ihtilaf edilmiştir. Kimileri, bunun istiğrak için olduğunu; kimileri de, çoğulun en alt sının için olduğunu ve bir delil olmadıkça, istiğraka hamledilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. Birinci görüş, hem daha kuvvetli hem de umûmculann mezhebine daha uygundur.
3) Ed-dtnâru hayrun mine´d-dirhem sözündeki gibi, el öntakısı almış tekil ismin delaletinde ihtilaf edilmiş; kimileri, bu sözde geçen ed-dinar isminin, sadece bir taneyi tanıtmak (tarif) için olduğunu, ed-dirhem sözünün ise bilinegelen dirhemi anlattığım; kimileri, bunun da istiğrak için olduğunu; kimileri de, bunun hem bir tek, hem cins hem de bu cinsin bir kısmına delalet edebileceğini, dolayısıyla müşterek bir isim olduğunu söylemişlerdir. Kararsızların görüşüne göre ise, bu lafızların hepsi de müşterek olup, küll, külle-ma, eyyu, eltezi, men ve mâ da dahil olmak üzere hiçbirisi istiğrak için değildir.
[11,38] Kararsızlar bir tek konuda ihtilaf etmişlerdir. Kararsızlardan birkısmı, kararsızlığın, sadece, haberler, vaad ve vaid hususunda varid olan umûmlarda olacağım; emir ve nehiy konusunda ise, ´Biz, bun!an anlamakla mükellefiz (müteabbed); şayet bunlar da müşterek olursa, mücmel olur ve anlaşılamaz´ diyerek emir ve nehiy hususunda kararsız kalınamayacağını ileri sürmüştür. Bu anlayış, kararsızların görüşüne uygun düşmeyen sakat bir anlayıştır. Çünkü bir kere, kararsızların delilleri, bir cins ile diğer cins arasında ayırım gözetmez. Zira Arap, çoğul sıygası ile, cinsin tamamını kastettiği gibi, her bir cins içerisinde bir veya birkaç şeyi (ba´z) de kastetmektedir. Bu noktada featû sözü ile ifalû sözü ve kutile´l-müşrikûn sözü İle uktulû´l-müşrikîn sözü birbirine eşittir. Diğer yandan, ve hüve bi külü şey´in alîm ve ve mâ min dâbbetin fi´l-ard illâ alellâhi rtzkuhâ gibi, anlamak durumunda olduğumuz haberler de vardır.
Tenbih:
Kararsızların (vâkıfiyye), ´kararsızlık, umûm lafızlarda caiz; çıkış noktası umûmun çıkış noktası gibi olan lafızlarda ise vaciptir´ demeleri de yakışık almaz, -Şeyh Ebu´l-Hasen el-Eş´arî ve bir grup alim bunu ayrıntı vermeden söylemişlerdir-; çünkü kararsız, bunun, husus lafzı olduğunu kabul etmediği gibi, umûm lafzı oluşunu da kabul etmemektedir. Ancak eğer böyle söylerken, bu lafzın, umûmu benimseyenlere göre umûm lafzı olduğunu kastediyorsa o başka. Kararsızların mezhebine yakışan, ´çoğul sıygalarında ve şart edatlarında kararsız kalmak vaciptir´ demektir[56].
Umûm Erbabının Delilleri Ve Bunların Çürütülmesi (Nakz):
1. Delil:
Arap dilini konuşanlar, hatta diğer tüm dillerin konuşanları, sayıları, nevileri, şahıslan, cinsleri düşünüp, ihtiyaçları sebebiyle, her biri için birer İsim koydukları gibi, aynı şekilde, ihtiyaç duyarak, umûmun ve cinsi istiğrak etmenin anlamını da düşünmüşlerdir; nasıl olurda, bu anlam için bir sıyga ve lafız [n, 39] koymazlar!
Bu delile dört yönden itiraz edilecektir:
a) Bu, diller hususunda kıyas ve istidlal yapmaktır. Halbuki dil, kıyas ve istidlal yoluyla değil, tevkif ve nakil yoluyla sabit olur. Hatta diller, bu anlamda, Hz. Peygamberin sünnetleri gibidir. Birisi çıkıp da ´Sâri´ (Hz. Peygamber), insanların buna ihtiyaçları varken, altı stnıf malı (eşyayı sitte) ve bunlarda ribantn cereyan ettiğini açıklayıp belirttiği gibi, riba cereyan eden (ribevî) diğer şeyleri de belirtmiş olmalıdır´ diyemez. Bu, sakat bir mantıktır.
b) Hikmet noktasında bunun vacip olduğu kabul edilse bile, dili meydana getirenlerin (vâzı1), vaz´ işini yaparken hikmete aykırı davranmayacak derecede masum olduklarını kim kabul eder. Halbuki onlar hikmetin, terkedilmesini gerektirmediği şeyi terkeden kişi hükmündedirler.
c) Bu gerekçe, kendi içerisinde tutarsızdır. Nitekim Arap, geçmiş zamanı, gelecek zamanı ve şimdiki zamanı düşünmüş; fakat şimdiki zaman için Özel bir lafız koymamış, bu yüzden de, şimdiki zamanı göstermek için, gelecek zaman kalıbının veya ism-i failin kullanılması gerekmiş ve msl. dövme işinin şu anda yapılıyor olduğunu anlatmak için, Raeytuhu yadribu veya Raeytuhu dâriben denilmiştir. Aynı şekilde Arap, renkleri düşündüğü gibi, kokulan da düşünmüş; fakat kokular için isimler koymamış ve kokular, misk kokusu, ud kokusu denilerek, izafetle gösterilmek durumunda kalınmıştır. Halbuki kan rengi veya zaferan rengi denilmemekte, bunun yerine kırmızı veya san denilmektedir.
d) Biz, dil ehlinin, gören göz için bir lafız vaz´ etmediklerini kabul etmediğimiz gibi, umûmu anlatacak bir lafı...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 12:02:45
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Çıkarma
«
Yanıtla #8 :
07 Nisan 2010, 12:02:45 »
Mesele: (Bir Soruya Cevaben Söylenen Sözlerde Umûm İddiası)
Umûm iddiası, Şâri´in doğrudan kendisi söze başlayarak zikrettiği şeylerde mümkündür. Bir soruya cevap olarak zikrettiği şeylerde ise, bakılır; eğer cevap verirken, soru sorulmaksızın doğrudan kendisi söze başlayarak söylemiş olsaydı, müstakil olacak olan bir lafız kullanmışsa bu söz âmm olur. Msl. Bidâa kuyusu hakkında sorulan bir soruya karşılık olarak, "ALLAH suyu temiz olarak yaratmıştır; tadını veya rengini veya kokusunu değiştirmeyen hiç bir şey suyu pisletmez" diye ve yine, deniz suyuyla ilgili bir soruya "Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir" diye cevap vermesi böyledir. Soruya verilen cevap bu biçimde bağımsız değilse, yine bakılır; Soru soran kişinin lafzı genel değilse, verilen cevap için bir genellik sabit olmaz. Msl. Birisi ´Ben deniz suyuyla abdest aldım´ dediğinde, ´Bu sana yeter´ dese veya ´Ben Ramazanın gündüzünde cinsel ilişkide bulundum´ diyene ´Bir köle azat et´ dese, bu sözler İçin bir genellik yoktur. Çünkü bu sözler bir kişiyle yapılmış konuşmadır. Aynı hüküm, başkaları hakkında ancak yeni ve bağımsız bir delille sabit olabilir. Bu yeni delil, -eğer kıyas ile teabbüd varid ise- bir kıyas olabilir ya da Hz. Peygamberin "Bir kişi hakkında verdiğim hüküm, aynı zaman da toplum hakkında da geçerlidir" sözüne tutunulabilir. Bunun da şartı, başkalarının durumlarının, hükümde etkisi bulunan bütün vasıflar bakımından soru soran bu kişinin durumu gibi olmasıdır ve bu ikisinin yalnızca Şahıs ve ayırımda rolü bulunmayan uzunluk, renk gibi vasıflar bakımından ayrılmasıdır. Azat (Itk) gibi bazı hükümler açısından erkeklik ve dişilik de tıpkı uzunluk ve renk gibidir. Bunun için diyoruz ki, köle hakkında verilen hüküm, sirayet yoluyla, aynı zamanda cariye hakkında verilmiş bir hükümdür. Nikahta velayet [II, 59] konusunda ise, durum böyle değildir. Zira Şer´in genel tutumundan bilinen şey, kölelik ve azatlık konusunda erkeklik ve kadınlığı dikkate almadığıdır. Nikah hakkında ise böyle bîr şey bilinmemektedir. Bunun için biz diyoruz ki; Sahîh´te rivayet edildiğine göre, Ebu Bekr Hz. Peygamberin hastalığında İnsanlara imam olmuş, Ebu Bekr namaz kıldırmakta iken Hz. Peygamber odasından çıkmış, Ebu Bekr kendisi arkaya geçmeye niyetlenmiş, Hz. Peygamber, yerinde kalmasını işaret etmiş ve gelip yanma durmuş; Ebu Bekr Hz. Peygambere iktida etmiş (uymuş), insanlar da Ebu Bekr´e iktidalan üzere kalmışlar; insanlar Ebu Bekr´in, Ebu Bekr de Hz. Peygamberin namazıyla namazlarını kılmışlardır. Bu rivayette, imamın başka birine iktida etmesi, insanların da başkasına iktida eden birine iktida etmeleri durumu söz konusudur. Bizim için, başka birinin Hz. Peygamber konumunda (anlamında) olabileceğine dair bir şey ortaya çıkmamıştır. Peygamberliğin İmamette etkisi ola ola, imamete ilişkin hususlarda, Hz. Peygamber varken O´nun önüne geçilmesi uzak bir iştir, tşte bu özel bir fiildir ve umûmu yoktur. Aradaki farka rağmen ve tutunulabilecek bir umûm da yokken, ilhak iddiası tahakkümdür. Hatta Hz. Peygamberin Abdurrahman b. Avfa "İpek giy" demesi; Ebu Burde b. Neyyâr´a kurbanlık hususunda "Sana bir oğlak yeter" demesi; Ureynelilere develerin sidiklerini içmeleri hususunda izin vermesi; Ömer´e "Söyle oğluna, karısına dönsün!" demesi gibi sözlerin hiç birinin umûmu yoktur. Bunların genelleştirilmesi kıyas veya başka bir yeni delile ihtiyaç duyar. İnsanların, Hz. Peygambere iktida etmiş bulunan Ebu Bekr´e iktida ettikleri şeklindeki nakile gelince, burada, herkesin iktidasının Hz. Peygamber´e olması, Ebu Bekr´in de tekbirleri yüksek sesle söyleyen bir aracı konumunda olması muhtemeldir.
Soru soran kişinin lafzı âmm ise, bu lafzın umumiliği, Şâri´in lafzının umûm olması mesabesindedir. Msl. birisi Hz. Peygamber´e, Ramazan gündüzünde iftar eden birinin durumunu sorsa, Hz. Peygamber de ´Bir köle azad eder´ dese, bu [II, 60] söz tıpkı, ´Ramazanın gündüzünde oruç bozan kişi, bir köle azad eder´ demesi gibidir. Çünkü Hz. Peygamber bir soruya cevap vermektedir; verilen cevap ise ancak ya soruya mutabık olur ya da ondan daha genel olur, sorulan sorudan daha Özel olamaz. Som soran kişi, ´Zeyd Ramazanın gündüzünde iftar etti´ dese, Hz. Peygamber de ´Bir köle azat etmesi gerekir´ dese ya da ´Ibn Ömer karısını boşadı´ dese, Hz. Peygamber de ´Söyleyin ona karısına dönsün´ dese, bu sözlerin umûmu yoktur. Belki Hz. Peygamber bu şahısların durumlarından, birincinin azat etmeyi, ikincinin de özellikle karısına dönmesini gerektiren bir şey biliyor olabilir. Biz ise bu halin ne olduğunu ve bu hal hususunda kimlerin o kişiye eşit olduğunu bilemiyoruz. Yine bu kişinin orucu, unutarak mı yoksa bilerek mî, yiyip İçerek mi yoksa cinsel ilişki yoluyla mı bozduğu da bilinmemektedir.
Denirse ki:
Durumların tearuzuna rağmen Şâri´in ayrıntıları sormaması, hükmün genel olduğunu gösterir ve üstelik bu Şafiî´nin sözlerindendir.
Deriz ki:
Bunun hakikat olduğuna nereden karar veriyorsun! Belki de Hz. Peygamber bu kişilerin özel durumlarını biliyordur ve bu bilgisine dayanarak ayrıntıları sormadan cevap vermiştir. Bu yaklaşım sırf vehim yoluyla bir umûm ortaya çıkarmaktır.
Mesele: (Özel Bir Sebep Üzerine Söylenen Âmm Lafız)
Amm lafzın özel bir sebep üzerine varid olması, umûm iddiasını düşürmez. Msl. Hz. Peygamber Meymûne´ye ait bir koyunun yanından geçerken "Tabaklanmış her deri temizdir[68] demesi böyledir. Kimileri böylesi bir âmmın umûmunun düşeceğini söylemişlerdir ki bu yanlıştır. Evet bu durumda tahsis ihtimali akla daha yakındır ve bu hususta hafif ve zayıf bir delille yetinilir. Bazen de bunun olaya özel olduğu karîne İle anlaşılabilir. Msl. birine ´Git falan kişiyle şu olay hakkında sen konuş´ denildiğinde, bu kişi ´vallahi ben onunla asla konuşmam´ dese, karîne ile bu kişinin mutlak olarak değil, söz konusu olayla ilgili olarak konuşmamayı kastettiği anlaşılır.
Özel bîr sebep üzerine varid olan âmmın umûmunun devam ettiğine dair delil şudur: Hüccet, soru soranın sorusunda ve sebepte değil, Şâri´in lafzındadır. Bunun içindir ki verilen cevap, sorunun geliş biçiminden farklı olabilir. Şöyle ki; birisi, ´Su içmek, bir şey yemek ve avlanmak helal midir´ diye sorsa, Sâri´ de "Yemek vaciptir, içmek menduptur, avlanmak ise haramdır´ diye cevap verse, soru her ne kadar yalnızca bunların mubah olup olmadığına dair ise de ve verilen cevapta yasaldık ve vaciptik varsa da, bu hükümlere uymak (ittibâ1) vaciptir. Şer´in temel ilkelerinin (usul) pek çoğu birtakım sebeplere göre çıkmışken, bu durum nasıl inkar olunabilir! Msl. "Hırsızlık yapan erkek ve kadın..." ayeti, bir kalkanın çalınması ya da Safvân´ın elbisesinin çalınması Üzerine inmiştir; zıhâr ayeti Seleme b. Sahr hakkında, Hân ayeti Hilal b. Ümeyye hakkında inmiştir ve hepsi de umûm üzeredir. [69]
Muhaliflerin Gerekçeleri:
Muhaliflerin üç gerekçesi vardır:
1. gerekçe:
Şayet sebebin bir etkisi olmasaydı ve yalnızca lafız dikkate alınsaydı, -sanki bir sebepüzerine varid olmamış gibi- sebebi, tahsis hükmüyle müsemmalann [II, 61] umûmundan çıkarmanın caiz olması gerekirdi.
Cevap:
Şârİ´in sözünün olayın beyanı için olduğunda hiç bir tartışma yoktur. Fakat tartışma, bu açıklamanın sırf o olaya özel mi, yoksa onunla birlikte başkaları için de geçerli mi olduğu hususundadır. Lafız hem o olayı hem de başkalarını kapsamaktadır. Lafzın o olayı içine aldığı kesindir, başkalarını içine aldığı ise belirgindir (zahir). Kendisine bir şey sorulan kişinin, başka bir şeyden cevap vermesi caiz değildir. Şu kadar ki, hem kendisine sorulana hem de daha başka şeylere cevap vermesi, yine, soru mahalline dikkat çekerek başka şeye cevap vermesi de caizdir. Msl. Kendisine oruçlu iken hanımın öpmenin hükmünü soran Ömer´e Hz. Peygamberin "Şayet mazmaza yapmış olsaydın sence durum ne olurdu?" demesi; Has´amlı kadına "Babanın bir borcu olsaydı da sen onu ödeseydin, sence bu borç ödenmiş olur muydu?" demesi böyledir.
2. gerekçe:
Şayet sebebin hiç bir rolü olmayacak olsaydı, ravi bu sebebi nakletmezdi; çünkü bu durumda sebebi nakletmenin bir faydası yoktur.
Cevap:
Sebebi zikretmenin faydası, nüzul sebeplerini, siyeri, kıssaları ve Şeriat ilminin genişliğini; aynca, ictihadla tahsis hükmüyle sebebi dışlamanın imkansızlığını bilmeyi sağlamasıdır. Bunun içindir ki Ebû Hanîfe (rh), istifraş edilen cariyeyi "Çocuk yatağa aittir"[70] hadisinden hariç tutmada yanılmıştır. Halbuki haber Zem´a´nın çocuk edindiği cariyesi (velîde) hakkında varid olmuştur. Zira Abd b. Zem´a, ´O benim kardeşimdir; babamın velîdesinin oğludur, babamın yatağı üzerinde doğmuştur´ demiş, Hz. Peygamber de "Çocuk yatağa aittir, zina edene (âhir) düşen ise taştır" diyerek cariye için de yatağı isbat etmiştir. Ebû Hanîfe ise, sebep kendisine ulaşmadığı için cariyeyi bu haberin umûmundan hariç tutmuştur.
3. gerekçe:
Şayet amaç, sebebi açıklamak olmasaydı, açıklama, olayın vuku vaktine kadar ertelenmezdi. Amaç, genel bir kuralın yerleştirilmesi idiyse, bu kuralı niçin olayın vuku vaktine kadar ertelemiştİr:
Cevap:
Siz hangi gerekçeyle, beyanın ertelenmesinde bir fayda bulunmadığını söylüyorsunuz; bunun faydasını ALLAH daha iyi bilir. Siz niçin Allanın fiilleri için bir fayda atıyorsunuz; ALLAH, teklifini hangi vakitte isterse o vakitte inşa eder; O yaptıklarından dolayı sorgulanamaz (sorulumlu değildir). Diğer taraftan belki de O, beyanı olayın vukuuna kadar ertelemenin kutlar için bir lütuf ve maslahat olacağını ve onları boyun eğmeye sevkedeceğini bilmiş olabilir; bunlar takdim ve tehirle gerçekleşecek şeyler değildir. Yine, bu İllete göre, recmin yalnızca Mâiz´e; zıhâr, Hân ve kesmenin de, ayetlerin kendi haklarında indiği şahıslara özel olması lazım gelir ki, bu icmâ´a aykırıdır.
Mesele:
Muktezanın genelliği (...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 12:03:13
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Hüküm Çıkarma
«
Yanıtla #9 :
07 Nisan 2010, 12:03:13 »
Mesele: (Çoğulun alt sının)
Umûmun tamamen kaplamak´tan (istiğrak) başka bir şeye çevilmesi caizdir ve bu alışılagelmiş bir durumdur. Fakat umûmun, çoğulun alt sınırının altında bir sayıya çevrilmesi caiz değildir. Burada çoğulun alt sınırının açıklanması gerekmektedir. Alimler çoğulun alt sınırın tesbitte ihtilaf etmişlerdir. Ömer ve Zeyd b. Sabit çoğulun alt sınırının iki olduğunu İleri sürmüş ve Mâlik ile bir grup alim bunu benimsemiştir. İbn Abbas, Şâfıî ve Ebû Hanîfe ise bunun üç olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hatta Osman anneyi iki erkek kardeş sebebiyle üçtebirden (sülüs) altıda bire (südüs) reddedince tbn Abbas ona ´Senin kabilenin (kavm) dilinde iki kardeş kardeşler demek değildir´ demiş, Osman da ´Delikanlı! Anneyi senin kabilen (kavm) hacbetti´ demiştir, tbn Mes´ud ´İmama üç kişi İktida ediyorsa, imamın arkasında saf tutarlar; eğer iki kişi iktida ederse, her biri imamın bir tarafına durur´ demiştir. Bu söz, İbn Mes´ud´un çoğulun alt sınırının üç olduğu görüşünde [II, 92] olduğunu hissettirmektedir, ikiyi, ikiye şamil olan bir lafızla cem etmenin men´i, bu tartışmanın özünden değildir. Çünkü bu caizdir ve mutaddır. Fakat tartışma, en-nâs, er-rical ve el-fukara gibi lafızların ´üç´ ve üzerindeki sayılan hakikat olarak ifade etmek için kullanılması ve bu lafızların ´iki´ için hakikat veya başka bir şekilde kullanılıp kullanılamayacağı noktasındadır. Kadı´nın tercihi, çoğulun en azının iki olduğu yönündedir. Kadı, bu görüşe, dil ehlinin fealtüm (yaptınız), fealnâ (yaptık) ve tef âlân (yapıyorsunuz) sözlerinin, iki kişi hakkında da kullanılmasının caizliği konusunda icmâ´ etmesiyle istidlal etmiştir; hem bunlar Kur´an´da da varid olmuştur. Msl. ALLAH Musa ve Harun kıssasında "Biz de sizinle beraber işitiyoruz" {Şuarâ, 26/15}; "Umarım ki ALLAH, onların hepsim (Yusuf ile kardeşini) bana getirecektir" {Yusuf, 12/82); iki kişinin İki kalbi ol- [11,93] duğu halde ALLAH "... ikinizin kalpleri meyletmiş olur" {Tahrîm, 66/4}; ´Da* vud ve Süleyman ekin hususunda hükmettiklerinde ... biz onların hükümlerine şahit idik" {Enbiyâ, 21/78}; "Müminlerden iki taife savaşa tutuşurlarsa ikisini barıştırın" {Hucurât, 49/9}; bunlar iki melek olduğu halde, "Sana hasmın haberi geldi mi? hani odanın duvarına tırmanmışlardı" |Sâd, 38/21} demiştir.
Denirse ki:
Bunlardan her birinin bir cevabı vardır. Şöyle ki; "Biz de sizinle beraber işitiyoruz" sözünde ALLAH, Harun, Musa, Fİr´avn ve Firavnın kavmini kastetmektedir ki, bunlar topluluk (çokluk) demektir; yine, "ikinizin kalpleri ..." sözü de, iki tesniye (ikil) arasında çoğulun ağır düşmesi zaruretindendir, üstelik kulûb (kalpler), bazı lafızlarda bir veznindedir; yine, "onların hepsini" sözüyle, Yusuf, kar- [II, 94] deşi ve kardeşlerinden arkada kalan büyük kardeşi kastetmiştir; yine "onların verdikleri hükme biz şahit idik" sözü, haklarında hüküm verilenlerle birlikte bu ikisinin hükmüne şahit idik anlamındadır; "iki taife" sözüne gelince, zaten her bir taife çokluktur.
Deriz ki:
Bunlar zorlama ve tekellüf olup, ancak, çoğul isminin iki hakkında kullanılmasının imkansızlığı yönünde dil ehlinden bir nakil varid olması durumunda zaruri olarak bu tür zorlamalara ihtiyaç duyulabilir. Bu yönde açık bir nakil bulunmadığına göre, onların muhalefeti -varid olduğu gibi- hakikate hamledilir.
Denirse ki:
Burada dört delil bulunmaktadır:
1) İki, şayet çoğul olsaydı, ıfealâ (ikisi yaptı) sözümüz, çoğul olurdu, dolayısıyla, tıpkı fealû (yaptılar) sözü gibi, üç ve üstü için kullanılması caiz olurdu;
[II, 95] çünkü ´fealu1 sözü çoğul ismi olduğundan üç ve üstü için kullanılması caizdir. Deriz ki:
´Fealû´ sözü, çoğulun diğer sayılan arasında müşterek olan bir çokluk ismidir; ´fealâ´ ise, özel çoğuldur. Çünkü çoğulun gerektirdiği şey ekleme yapabilmektir ve bu durum iki hakkında da geçerlidir. Bu anlamda iki, on gibidir, fki, çoğuldur, fakat özel çoğuldur ve başka çoğul için uygun değildir, iki kişi, ´Biz yaptık (Nahnu fealna)´ diyebilirken, İkinin çoğul olduğu nasıl inkar edilebilir! Burada "Biz onu kadir gecesinde indirdik (fnnâ enzelnâhu fi leyleti´l-kadr)" ayeti örnek gösterilerek aynı sıygayı tek kişinin bile kullanabildiği söylenecek olursa, biz de bu kullanımın mecaz olduğunu, diğer kullanımın ise mecaz olmadığını söylerek cevap veririz.
2) Dil ehli, isimlerin tekil, ikil ve çoğul olmak üzere üç çeşit olduğu husu-[11,96] sunda İcmâ´ etmiştir; buna göre ´racul (bir adam)´, ´raculeyn (iki adam)´ ve
´rical (birkaç adam/adamlar)* denilmektedir. Üç çeşit isim bulunduğuna göre, bu isimlerin birbirinden farklı olması gerekmez mi!
Deriz ki:
Dil ehli, "Raculân, çoğul ismi değildir´ dememişler, fakat, msl. on (aşere) gibi, bazı çoğul sayılar için Özel bir isim koymuşlar ve rical ismini müşterek yapmışlardır.
3) Dilde rical ve raculân arasında fark gözetilmiştir. Sizin zikrettikleriniz ise bu farkı kaldırmaktadır.
Deriz ki:
Gözetilen fark şudur; raculân, özel bir çoğul içindir ve bu özel çoğul ikidir; rical ise, İki, üç ve üstü için müşterek olan bir çoğul ismidir.
4) Şayet bu caiz ise, bu takdirde, ´Raeytu selasete rical7 denilebildiği gibi, ´Raeytu isneyn ricaV denilmesi de caiz olur.
Deriz ki:
Bu imkansızdır. Çünkü Arap, onu bu şekilde kullanmamıştır ve onların bu [II, 97] Örfünün dışına çıkmak mümkün değildir.
özetle söylemek gerekirse, çoğul lafzını ikiye irca edenler, onu üçe irca edenlerden daha açık bir delil göstermek durumundadırlar. Çoğul lafzı, bir´e irca eden, nass lafzı bir karfye sebebiyle değiştirmiş olur.
Denirse ki:
Arap, karısına, belki de bir tek kişiyi kastederek, ´sen dışarı çıkıp erkeklerle konuşuyor musun?´ diyebiliyor.
Deriz ki:
Bu, çoğul lafzını, ´bir/tek* lafzından bedel olarak kullanmak olup, kocanın amacı erkekler cinsine taalluk etmektedir, yoksa ki koca ´erkekler´ lafzıyla bir tek kişiyi kastetmiş değildir. Eğer iki veya Üç kişiyi kastetmişse, bu takdirde lafız hakikati üzere kalmış olur. [77]
3. Umûmu Tahsis Eden Deliller
[n, 98]
Bildiğimiz kadarıyla, umûmu kabul edenler arasında, umûmun delil yoluyla, -bu delil ister akıl delili, ister sem´ delili, isterse bunlar dışında bîr delil olsun-tahsis edilebilmesinin caizliği konusunda bir görüş ayrılığı yoktur. ALLAH Teâlâ´nın "Sizin rabbiniz ...herşeyin yaratıcısıdır" {En´âm, 6/102} ve "herşe-yin ürünlerinin toplanıp getirildiği"´ {Kasas, 28/57}, "her şeyi yerle bir eder*´ {Ahkaf, 46725}, "kendisine her şeyden verilmiş olan" {Nemi, 27/23}, "müşrikleri öldürün" {Tevbe, 9/5}, "Hırsızlık yapan erkek ve kadın ... (es-Sârık ve´s-sârıka)" {Mâide, 5/38}, "Zina eden kadın ve erkek ..." {Nûr, 24/2} ve "ALLAH size çocuklarınız hakkında ... tavsiye eder" {Nisa, 4/11} sözlerinin ve Hz. Peygamberin "Göğün suladığında ondabir vardır" sözünün tahsis edileceği noktasında ittifak varken, âmm´ın tahsisi artık nasıl inkar olunabilir! Nitekim [j^ 99] Şer´in bütün umûmları, asıldaki, mahaldeki ve sebepteki birtakım şartlar ile tahsis edilmiştir ve tahsis edilmemiş ânım son derece azdır. Msl. "O her şeyi bilir (ve hüve bi külli şey´in alîm)" sözü ittifakla, umûm Üzere kalmıştır.
Kendileriyle, umûmun tahsis edildiği deliller on çeşittir: 1) His delili:
"Ve utitu min külli şey" ayeti his/duyu delili ile tahsis edilmiştir. Nitekim, Süleyman´ın elinde bulunan şeyler, bu sözü söyleyen melikenin elinde değildi. Yine "Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir ediyordu" ayeti de his delili ile tahsis edilmiştir; msl. yerin, göğün ve daha pek çok şeyin bu yerle bir etme işinin dışın-da kaldığı his ile bilinmektedir.
2) Akıl delili:
"... her şeyin yaratıcısı" ayeti akıl delili ile tahsis edilmiştir. Zira, zaten kadim olan bir şeye kudretin taalluk etmesi imkansız olduğundan, Allanın zatı ve [II, 100] sıfatlan, bu yaratmanın dışındadır. Yine "Haccetmek ALLAHın insanlar üzerindeki hakkıdır" ayeti de böyle olup, çocuk ve deli bu ayetin genel ifadesi dışında kalmıştır. Çünkü akıl, anlamayan kişinin mükellef tutulmasını imkansız görür.
Denirse ki:
Akıl, varlık itibariyle sem´in delillerinden önce olduğu halde nasıl tahsis edici olabilir; tahsis edicinin, daha sonra olması gerekmez mi? Ayrıca tahsis, lafzın altına girmesi mümkün olan şeyleri dışarda bırakmak demektir; akla aykırı olan şeyi ise, lafzın içine alması zaten mümkün değildir.
Deriz ki:
Kimi alimler, bu durum yüzünden, akıl delilinin tahsis edici olarak adlandın-lamayacağını söylemişlerdir. Şu kadar ki, bu anlaşmazlık ibarededir; çünkü delillerin ´tahsis edici (muhassıs)´ olarak adlandırılması mecazdır. Biz de zaten, âmm´ın tahsis edilmesinin imkansız olduğunu; fakat delil´in, konuşan kişinin iradesini ve onun umûm için konulmuş lafızla özel bir anlamı kastettiğini gösterdi-[II, 101] ğini açıklamıştık. Akıl delilinin bize, ALLAH Teâlâ´nın "Haliku külli şef sözüyle kendisini ve zatını kastetmediğini beyan etmesi caizdir ve bu, her ne kadar akıl delilinden önce ise de, lafzın nazil oluşu sırasında da mevcuttur. Akıl delilinin tahsis edici olarak adlandırılması ise, ayetin inmesinden önce değil, ayetin inmesinden sonradır.
Onların İafzın, akla aykırı olan şeyi içine alması mümkün değildir´ sözlerine gelince, durum hiç de böyle değildir. Aksine dil bakımından bu (akla aykırı şey) lafzın kapsamına girer, fakat bunu söyleyen yalan söylemiş olur. ALLAH Teâlâ´nın sözünün doğruluğu vacip olduğundan, her ne kadar vaz´ itibariyle lafzın şümulü var ise de, bu tür şeylerin irade altına girmesi imkansızdır.[E, 102]
3) îcma delili:
Amm, İcmâ´ ile tahsis edilebilir. Çünkü icmâ´ katidir ve icmâ´da hata bulunması mümkü...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa:
1
[
2
]
3
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...