>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Usulü Fıkıh Eserleri
>
İslam Hukuku - İmam Gazali
>
Ahad Haberler
Sayfa:
1
[
2
]
3
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Ahad Haberler (Okunma Sayısı 3859 defa)
07 Nisan 2010, 11:56:56
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #5 :
07 Nisan 2010, 11:56:56 »
Mesele: (sahabeden sonrakilerin icmâ´ı)
Kimi alimler, sahabe dışındakilerin icmâ´ına önem vermezler, ki biz bu görüşün batıl olduğunu göstermeye çalışacağız.
Kimi alimler de, sahabeden sonra tâbiûnun icmâ´ının da dikkate alınacağını, ancak sahabe zamanında tabiinin hilafına önem verilmeyeceğini ve tabiînin hilafı yüzünden sahabe icmâ´ının gerçekleşmemiş sayılmayacağını söylemişlerdir. Tabiî, icmâ´ın tamamlanmasından önce ictihad rütbesine eriştiği sürece bu görüş fasiddir. Çünkü tabiî de ümmettendir. Tabiî dışarıda bınakılarak yapılan icmâ´, ümmetin tamamının icmâ´ı değü, ümmetin birkısmının icmâ´ı olur. Hüccet ise ümmetin tamamının icnıâ´ındadır.
Evet, sahabe icmâ´ etlikten sonra, tabiî içti had rütbesine erişirse, tıpkı icmâ´ın tamamlanmasından sonra müslüman olmuş gibi, bu durumda tabiî, sahabe icmâ´ına geçilmiş olur ve artık muhalefet etme yetkisi kalmaz. "hakkında ihtilaf ettiğiniz en küçük şeyin hükmü bile ALLAH´a aittir" {şûra, 42/10} ayeti bu hususa delalet etmektedir. Bu ihtilaflı bir konudur ve sahabenin, tabiînin hilafının caizliği hususundaki icmâ´ı ve yine sahabenin tabii´nin muhalefetine karşı çıkmamış olmaları buna delalet etmektedir. Bu demektir ki, sahabe, tâbiûnun muhalefetinin caiztiği hususunda icmâ1 etmiştir. Abdullah´ın, alkame ve esved gibi bir çok arkadaşının sahabe döneminde fetva veriyor oldukları biliniyorken, yine hasan basrî ve said b. Müseyyeb de fetva veriyor iken tabiînin hilafı nasıl dikkate alınmaz!
Genel biçimde ifade etmek gerekirse, sahabî´nin, sohbet fazileti dışında, tabiîden bir üstünlüğü yoktur. Şayet bu fazilet, icmâ´ için özel bir etken sayılacak olursa, ensarın sözü, muhacirlerin sözü sebebiyle, muhacirlerin sözü aşere-i mü-beşşerenin sözüyle, aşere-i mübeşşere´nin sözü dört halifenin sözüyle, dört halifenin sözü, ebû bekr ve ömer´in sözüyle geçersiz (sakıt) olur.
Denirse ki:
Aişe´nin, ebû seleme b. Abdurrahman´ı, sahabeyle boy ölçüşme hususunda karşı çıkıp tenkit ettiği ve onun hakkında ´horozla birlikte öten civciv!´ dediği rivayet edilmektedir.
Deriz ki:
Bizim zikrettiklerimiz kesin olan şeylerdir. Sizin aişe´den naklettiğiniz ise, ahad nakille sabit olmuştur. Bu nakit, sabit kabul edilse bile, aişe´nin kendi şahsî görüşüdür ve onda hiç bir hüccet yoktur. Diğer taraftan belki de aişe, sahabenin önceden icmâ´ ettiği konularda ebû selcme´nin sahabeye muhalefet etmesine engel olmak istemiştir. Belki de aişe, tıpkı ´îne[60] meselesinde, harama giden yolun (zerîa) önünün alınmasının kesin olarak vacip olduğu zannıyla zeyd b. Er-kam´a karşı çıktığı gibi, burada da kendi anlayışına göre ietihadi olmayan bir meselede ebû seleme´nen muhalif görüş serdetmesine karşı çıkmıştır.
Bilesin ki: bu meseledeki tartışma, sahabe icmâ´ının, bir sahabenin muhalif kalması durumunda gerçekleşmeyeceği görüşünde olanlarla tasavvur olunabilir. Hangi surette olursa olsun çoğun hilafının azınlık sebebiyle saf dışı bırakılamayacağı görüşünde olanlara gelince, bunların sözü sadece tabiîye mahsus değildir.
Mesele: (azınlığın karşı çıkması durumunda çoğunluğun icmâ´ı)
Azınlığın muhalif kalması halinde çoğunluğun icmâ´ı hüccet değildir. Kimi [ı, 186 alimler bunun hüccet olduğunu söylemişler; kimileri de, eğer azınlığın sayısı tevatür sayısına ulaşıyorsa, bu durumda iemâ´ın gerçekleşmeyeceğini, aksi durumda gerçekleşeceğini ileri sürmüşlerdir.
Bizim bu husustaki birinci dayanağımız şudur; hatadan korunmuşluk (ismet), ancak ümmetin tamamı için sabit olmuştur. Çoğunluğun icmâ´ı ise, ümmetin tamamının icmâ´ı olmayıp, ihtilaflıdır. ALLAH teala, "hakkında ihtilaf ettiğiniz en küçük şeyin hükmü bile ALLAH´a aittir" {şûra, 42/10} buyurmuştur.
Denirse ki:
Ümmet bazan mutlak olarak zikredilir ve bununla çoğunluk kastedilebilir. Msl. ´Temim oğulları komşuyu himaye eder, misafire ikramda bulunur´ denilir ve bununla temim oğullarının hepsi değil çoğunluğu kastedilir.
Deriz ki:
Umum sıygasına kail olanlar, bunu (ümmet sözünü) ´herkes´ olarak anlarlar. Tahsis, keyfi tutum (tahakküm) ile değil ancak bir delil ve zaruret ile caiz olur. Burada ise her hangi bir zaruret yoktur. Umum sıygasına kail olmayanlara göre ise, bununla ´en az´ın bile kastedilmesi caizdir. Bu durumda, kastedilen kısım ile, kastedilmeyen kısım birbirinden ayırdedilemez. Kastedilen kısmın dahil olduğunun bilinebilmesi için, herkesin icmâ´ı gereklidir. Hakk ehlinin sayıca azlığına delalet eden bir çok haber varid olmuşken bu (çoğunluğun icmâ´ı) nasıl olabilir! Nitekim hz. Peygamber, "onlar o gün azınlıktadır"[61] ´din garib olarak başladı, yine garib olarak geri dönecektir" demiştir. ALLAH teala, "onların çoğunluğu aklını kullanmaz" {hucurât, 49/4}, "şükreden kullarım da ne kadar azdır" {sebe, 34/13}, "nice az bir topluluk vardır ki..." {bakara, 2/249} buyurmuştur. Ortada mazbut bir ölçü (dâbıt) ve çare olamadığına göre, bu problem ancak, icmâ´da herkesin sözüne itibar edilmesi gerektiği söylenerek halledilebilir.
İkinci dayanağımız ise, sahabenin tek tek kişilerinin muhalefetini caiz görme hususundaki icmâ´ıdır. Nitekim, tek tek kişilerin infirad ettiği nice meseleler vardır. Msl. İbn abbas, avl "[62] konusunda infirad etmiş ve avl´i inkar etmiştir.
Denirse ki:
Hayır böyle değil! Sahabe tbn abbas´ın müt´a nikahının caizüği ve ribanın sadece nesîc´de olduğu şeklindeki görüşüne karşı çıkmıştır. Aişe, îne meselesinde zeyd b. Erkam´a karşı çıkmış; sahabe, uykunun abdesü bozmayacağı görüşünde olan ebû musa el-eş´ari´ye ve dolu (hered) yemenin orucu bozmayacağı görüşünde olan ebû talha´ya karşı çıkmıştır. Bu karşı çıkışlar, bu görüşlerle infırad etmeleri sebebiyledir.
Deriz ki:
Hayır karşı çıkışların sebebi infirad etmeleri değil, o hususta varid olan meşhur sünnete muhalefet etmeleri veya kendilerince sabit açık delillere muhalefet etmeleridir. Diğer taraftan, diyelim ki, sahabe, bunlara sırf infirad etmeleri yüzünden karşı çıkmıştır. Înfırad etmiş olan kişi de, onların kendisine karşı çıkışlarına karşı çıkmaktadır. Gene icmâ´ kurulmuş olmaz ve muhalif bir kişi varken onların karşı çıkışlarında hiç bir hüccet olamaz.
Onların iki şüphesi vardır:
Birici şüphe: onlar derler ki bir kişinin kendi kendisinden haber verdiği hususlardaki sözü bilgi doğurmaz. Nasıl olur da, kendi nefisleri hakkında verdikleri haberlerin -tevatür sayısına ulaşmaları sebebiyle- bilgi meydana getirdiği kişilerin sözü böyle bir sözle boşa çıkarılabilir! Bu noktadan hareketle kimi alimler derler ki; en az sayı, -tevatür meblağına ulaşıncaya değin- icmâ´ın gerçekleşmesine engel değildir.[63] Bu anlayış üç yönden fasiddir;
A) çoğunluğun doğru söylemesi -eğer biliniyor ise-, ümmetin tamamının doğru söylemesi ve ittifak etmesi demek değildir. Hüccet, tüm ümmetin ittifakın-dadır. Çoğunluk, ümmetin tamamı olmadığına göre hüccet düşmüştür.
B) tek kişinin yalan söylediği malum değildir. Bu kişi belki de doğru söylemektedir. Dolayısıyla bu tek kişi eğer doğru söylemiş ise, söz konusu mesele üzerinde herkesin ittifak ettiğinden bahsedilemez.
C) çoğunluğun içlerinde gizledikleri şeye bakılmaz. Aksine bizden istenen (teabbüd), onların açığa vurduklarına ilişkindir. Onların mezhebi ve yolu, gizledikleri değil açığa vurduklarıdır.
Denirse ki:
Ümmetin, açıkladıkları şeyin aksini içlerinde gizlemeleri caiz midir?
Deriz ki:
Eğer böyle bir şey varsa, bu ancak takiyye ve baskı (ilca) yüzündendir. Böyle bir şey de, ortaya çıkar ve yaygınlaşır. Eğer sonradan ortaya çıkıp yaygınlaş-mamışsa, ümmetin, içinde gizlediklerinin aksini dışarıya vurdukları (takiyye yap-[ı, 187] tıkları) düşünülemez. Çünkü bu durum, ümmetin dalalet ve batıl üzerinde birleşmesi sonucuna götürür ki, bu sem´ delili sebebiyle imkansızdır.
İkinci şüphe;
Tek kişinin muhalefeti cemaatten ayrılma demektir (şuzûz). Cemaatten ayrılma ise yasaklanmış, ayrılan kişi (şâzz) kınanmış ve sürüden ayrılan koyuna benzetilmiştir.
Deriz ki:
Şâzz, cemaate dahil olduktan sonra cemaatten ayrılan kişi anlamındadır, îcmâ´a dahil olan kişinin, daha sonraki muhalefeti kabul edilmez. Şuzuz da işle budur. Îcmâ´a hiç katılmamış olan kişi ise, kesinlikle şâzz olarak adlandırılanla/.
Denirse ki:
Hz. Peygamber, "ekseriyetten (sevad-i a´zam) ayrılmayın. Çünkü şeytan tek kalan kişiyle beraberdir ve iki kişiden daha uzaktır"[64] demiştir.
Deriz ki:
Hz. Peygamber bu sözüyle fitneye sebep olacak biçimde ekseriyete muhalefet ederek devlet başkanına karşı gelen şâzz kişiyi kastetmiştir. Yine "şeytan iki kişiden daha uzaktır" sözüyle de, yola çıkan kişinin kendisine bir yoldaş edinmesini teşvik içindir. Bunun içindir ki hz. Peygamber , "üç kişi ise kenetlenmiş çokluktur (rekb)"[65] demiştir.
Kimi alimler, çoğunluğun sözü icmâ´ değildir; ama hüccettir demişlerdir. Bu görüş keyfi bir görüştür. Çünkü çoğunluğun sözünün hüccet olduğuna dair delil yoktur. Kimileri de, ´çoğunluğun sözü hüccet derken, çoğunluğun sözüne uymanın daha evla olduğunu kastediyorum´ demişlerdir. Bu görüş de, haberler hususunda ve müetehidler arasında sayıca çokluktan başka bir tercih unsuru bulamayan mukallid hakkında doğrudur. Müctehide gelince, müetehidin çoğunluğa değil, delile tabi olması gerekir. Çünkü birisi delile muhalefet etmişse, müetehidin ona ittiba etmesi gerekmez. Bu muhalife başka bir muhalif daha katılsa, yine müetehidin bunlara ittiba etmesi gerekmez.
Mesele: (medine halkının icmâ´ı)
Mâlik der ki; hüccet, yalnızca medine ehlinin icmâ´ındadır. Kimi alimler de, harameyn -yani mekke ve medine- ile mısrcyn -yani kufc ve basra- ehlinin icmâ´ının muteber olduğunu söylemişlerdir. İşin özüne inen (muhassıl) alimler bununla, bu bölgelerin sa...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: Ahad Haberler
«
Posted on:
25 Nisan 2024, 09:14:11 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
Ahad Haberler rüya tabiri,Ahad Haberler mekke canlı, Ahad Haberler kabe canlı yayın, Ahad Haberler Üç boyutlu kuran oku Ahad Haberler kuran ı kerim, Ahad Haberler peygamber kıssaları,Ahad Haberler ilitam ders soruları, Ahad Haberlerönlisans arapça,
Logged
07 Nisan 2010, 11:57:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #6 :
07 Nisan 2010, 11:57:20 »
2. İcmâ´ (Nefsu´1-Îcma´)
Biz icmâ´ kavramıyla, -üzerinden asır geçsin geçmesin, fetva sarih sözlü bir açıklama (nutk) olduğu sürece gerek içti had gerekse nass kaynaklı olsun- bir meselede ümmetin fetvalarının aynı anda ittifakını kastediyoruz. Bu bölümde, susmanın (sükut) konuşma gibi olmadığı, icmâ´a katılanların ölmesinin (asrın inkırazı) şart olmadığı ve icmâ´ın ictihad kaynaklı olabileceği olmak üzere üç konudan bahsedilecektir.
Mesele: [sükutî icmâ]
Sahabeden hiri bir fetva verip diğerleri sükut etseler icmâ´ gerçekleşmiş olmaz. Susana söz isnad edilemez. Kimi alimler derler ki; fetva veren şahabının fetvası yaygınlık kazandığı halde, diğerleri susarsa, bunların susmaları sözlü açıklama sayılır ve bununla icmâ´ tamamlanmış olur. Kimi alimler de, bu sükutun üzerinden asrın inkıraz etmesini (sükut edenlerin ölmesini) şart koşmuşlardır. Kimileri, bunun icmâ´ olmayıp, hüccet olduğunu, kimileri de bunun ne hüccet ne de icmâ´ olduğunu, sadece onların bu meselede ictihad etmeyi caiz gördüklerinin delili olabileceğini ileri sürmüşlerdir.
Bizce tercihe şayan olan görüş ise bunun, ne icmâ´, ne hüccet, ne de onların bu meselede ictihad etmeyi caiz gördükleri hususunda bir delil olduğudur; ancak eğer karine-i haller, onların bu görüşe katıldıklarını belli etmeksizin sustuklarına ve susma durumunda bununla amel etmenin cevazına, delalet ediyorsa o başka.
Tercih ettiğimiz görüşün delili şudur: bir sahabinin fetvası, ancak, onun ihti-[ı, 192] male ve tereddüde yer bırakmayan sarih sözü ile bilinir. Sükut ise tereddüt uyandırır. Susanlar, açıklanan görüşü paylaşmadıkları halde, belki de şu yedi sebepten dolayı susmuşlardır:
1) içerisinde, kendi görüşünü açıklamasına engel teşkil eden bizim bilemediğimiz bir mani vardır. Belki de susmasına rağmen, üzerinde o görüşe katılmadığına ilişkin belirtiler görünmüş olabilir.
2) susmuştur; çünkü her ne kadar kendisi aynı fikirde olmasa, hatta o görüşün yanlışlığı inancında olsa bile, açıklanan görüş, içtihadı ona ulaşan kişi için caiz bir görüştür.
3) kendisi her müetehidin musîb olduğu kanaatindedir ve içtihadı konularda başkalarına karşı çıkmayı kesinlikle uygun görmüyordun bu görüşe cevap vermeyi ise farz-ı kifaye saymış, içtihadında isabet etmiş biri buna cevap verdiğinde, her ne kadar kendi içtihadı öyle olmasa da, susmuştur.
4) kabul etmediği halde susmuştur, fakat karşı çıkmak için fırsat kollamaktadır. Kısa bir süre sonra ortadan kalkması umulan her hangi bir engel sebebiyle hemen inkara yeltenmeyi maslahata uygun bulmamış, ne var ki bu engelin ortadan kalkmasından önce ölmüş yahut da başka bir meşguliyet yüzünden karşı çıkmaya fırsat bulamamıştır.
5) inkar etse bile kendisine itibar edilmeyeceğini ve hal böyleyken inkar etmenin kendisine bir zül getireceğini biliyordur. Nitekim ıbn abbas, ömer hayattayken avl´in inkarı konusunda susmasıyla ilgili olarak ´ömer, heybetli bir adamdı.; Onun heybetinden çekindim´ demiştir.
6) söz konusu mesele hakkında henüz bir kanaati olmadığı için susmuş, inceleme müddeti içerisinde iken ölmüştür.
7) başkasının ona karşı çıktığı ve artık kendisinin karşı çıkmasına gerek kalmadığı zannıyla susmuştur. Belki de bu zannında yanılmış ve böylece de bir kuruntu yüzünden inkarı terketmişlir. Zira inkarın far/.-ı kifaye olduğu görüşünde olup, başkasının bu görevi yerine getirdiğini zannetmiştir. Halbuki bu vehminde hata etmiştir.
Şayet o hususta bir hilaf olsaydı açığa çıkardı diyenlere karşı biz de deriz ki; şayet o hususta bir muvafakat olsaydı ortaya çıkardı. Muvafakatin ortaya çıkmasına mani olan bir halin varlığı tasavvur olunursa, aynı şey muhalefet için de söz konusudur.
Bu suretle, sükut durumunda asrın inkırazını şart gören cübbâî´nin görüşü batıl olmaktadır. Zira yukarıda zikredilen engellerden bazıları asrın sonuna kadar devam edebilecek mahiyettedir.
Bunun icmâ´ değil de hüccet olduğu şeklindeki görüşe gelince; bu görüş delilsiz iddiadan ibarettir. Çünkü bu, ümmetin bir kısmının sözüdür. Halbuki hatadan korunmuşluk (ismet) yalnızca ümmetin tamamı için sabit olmuştur.
Denirse ki:
Kesin olarak biliyoruz ki, tabiîler, kendilerine bir meselenin müşkil gelmesi durumunda, o konuya ilişkin olarak birinin yaygınlık kazanıp diğerlerinin´-sustu-ğu birsahabi sözü nakledildiğinde, bu görüşün dışına çıkmayı caiz görmemişlerdir. Bu tavır, zikredilen biçimde gelen sahabi sözünün hüccet olduğu üzerinde tâbiûnun icmâ´ı demektir.
Deriz ki:
Tâbiûnun bu tavrının icmâ´ sayılmasını kabul etmiyoruz. Aksine alimlerin bu meseledeki ihtilafı hala sürmektedir. İşin özüne inen (muhassıl) alimler bilirler ki, sükut, tereddüte ve ihtimale müsaittir ve ümmetin bir kısmının değil, tümünün sözü hüccettir.
Mesele: [fcmâ´ın gerçekleşme anı]
Ümmetin sözü, bir an dahi olsa, bir noktada toplanmış ise icmâ´ gerçekleşmiş olur ve onların hatadan masumluğu sabit olur. Kimi alimler, -bir anlık ittifakı icmâ´ın gerçekleşmesi için yeterli görmeyerek- asrın inkırazını ve icmâ´a katılan herkesin ölmesini gerekli görmüşlerdir. Bu sakat bir anlayıştır. Çünkü hüccet Ümmetin itti fakı ndadır, ölmesinde değil. Bu ittifak da ölmelerinden önce meydana gelmiştir ve pekiştirme bakımından ölümün ona ekleyeceği bir şey yoktur. İcmâ´ın hücceti ayet ve haber olup, bunlar da asra itibar edilmesini vacip kılma-mıştır.
Denirse ki:
İcmâ´a katılanlar hayatta oldukları sürece, fikirlerinden caymaları ihtimal dahilindedir, ve fetvaları kesinleşmiş değildir.
Deriz ki:
Söz onların caymaları hususundadır. Biz onların hepsinin birden caymalarını mümkün görmüyoruz. Çünkü böylesi bir durumda iki icmâ´dan biri hata olur ki, bu imkansızdır. İçlerinden birinin cayması ise helal değildir. Çünkü bu kişi cayma durumunda, hatadan korunmuş olması vacip olan ümmetin icmâ´ına muhale-[ı, 193] fet etmiş olur. Evet, içlerinden birinin cayması ve sebeple de asi ve fasık olması mümkündür. Masiyet ümmetin bir kısmı için mümkün olsa bile ümmetin tamamı için mümkün değildir.
Denirse ki:
Îemâ´ ancak asrın inkırazı ile tamam olduğuna göre, icmâ´ henüz tamam olmamışken, cayan kişi nasıl icmâ´a muhalefet etmiş sayılabilir!
Deriz ki:
Eğer siz bunun icmâ´ olarak adlandırılmayacağım söylemek istiyorsanız, bu hem dile hem örfe karşı bir iftiradır. Yok eğer icmâ´ın hakikatinin henüz gerçekleşmediğini ka?´ediyorsanız, bunun tanımı nedir? Îemâ´, ümmetin fetvalarının ittifakından başka bir şey değildir ve bu ittifak hasıl olmuştur. Bundan sonrası ittifakın tamamlanması değil, ittifakın devamının sağlanmasıdır.
Öte yandan, böyle bir şey nasıl iddia edilebilir! Biz biliyoruz ki enes b. Malik ve son kuşak sahabe zamanında yaşayan tabiîler, sahabe icmâ´ını hüccet gösteriyorlardı ve icmâ1 ile ihticacın caizliği en son sahabinin ölümüne zamanlanmış değildi. Bu yüzden kimileri, hepsinin ölmesi değil, çoğunluğunun ölmesi yeterlidir demişlerdir ki bu da dayanaksız bir başka keyfi iddiadır.
Ve nihayet böyle bir anlayış, icmâ´ın imkansızlığı sonucuna götürür. Çünkü, sahabeden bir kişi hayatta kaldığı sürece, icmâ´ henüz tamamlanmış sayılamayacağından bir tabiînin muhalefet etmesi caiz olacaktır. Aynı şekilde bir tabiî hayatta kaldığı sürece, daha sonrakilerden birinin muhalefet etmesi caiz olacaktır. Bu durum, aslı olmayan kısırdöngüden ibarettir.[68]
Bunların Şüpheleri (Delilleri):
Birinci delil:
Derler ki; belki de icmâ´a katılanlardan biri, söylediğini vehim ve yanılgı [ı, 194] olarak söylemiş ve akabinde bu yanlışın farkına varmış olabilir. Bu ihtimal varken, yaptığı yanlıştan dönmesi hususunda bu kişi nasıl kısıtlama altına alınabilir ve bir anda gerçekleşen bir ittifak sebebiyle böyle bir hatanın bulunmadığından nasıl emin olunabilir!
Deriz ki:
Bu kişi sözünden dönmeden önce öldüğünde, bunun hala yapıp yapmadığından nasıl emin olacağız! Hatadan emniyeti gösteren husus, nassın, ümmciin ko-runmuşluğunun (ismet) vücubuna delalet etmesidir. Ancak, bu kişi, ´hata yaptığımı anladım´ diyerek görüşünden dönecek olursa ona deriz ki, toplulukla birlikte olduğun /aman değil tek hasına kaldığın zaman senin hata etmiş olabileceğin te-vehhüm edilebilir. Ümmete muvafakat ederek söylediğin sözün ise hala ihtimali yoktur. Yine bu kişi, ´ben görüşümü şu delilden hareketle söylemiştim. Simde ise bunun aksinin kesin olarak doğru olduğu kanaatindeyim´ derse, ona deriz ki, sen meselenin kendisinde değil, metodda hata etmişsin. Her ne kadar istidlal metodunda hatalı olsan bile, ümmete muvafakat etmiş olman, hükmün isbetli olduğunu gösterir.
İkinci delil:
İcmâ´a katılanlar, belki de, söylediklerini ietihad ve zanna dayanarak söylemişlerdir. İçtihadı değiştiğinde bu ietihaddan dönme hususunda müetehide bir kısıtlama getirilemez. Müctehidin içtihadından dönmesi caiz ve mümkün olduğuna göre, henüz icmâ´ tamamlanmamış demektir.
Deriz ki:
Tek başına kaldığı içtihadından dönme hususunda müetehide hiç bir kısıtlama getirilemez. Ancak müctehidin yaptığı ietihad ümmetin içtihadına uygun düşerse, bu ietihadda hata bulunması caiz değildir ve bu içtihadın isabetli (hak) olması gerekir. Hakdan vazgeçmeye ise müsaade edilemez.
Üçüncü delil;
Muhalefet eden kişi ölse, geri kalanların asrın bir kısmında ümmetin tamamım teşkil ettiği öne sürülerek muhalifin ölmesi sebebiyle mesele icmâ´a dönüşe-mez. Bunun içindir ki, muhalifin görüşü terkedilmiş olmaz. Eğer asır muteber tu-tulmuyorsa, muhalifin mezhebinin batıl sayılması gerekmez mi!
Deriz ki: kimi alimler, bu durumda geri kalanların o vakitte ümmetin tama...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:57:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #7 :
07 Nisan 2010, 11:57:41 »
Mesele; icmâ´in gerçekleşmesinden sonra icmâ´a muhalif bîr haberin ortaya çıkması
Birisi dese ki;
Sahabe bir hüküm üzerinde icmâ´ edip daha sonra içlerinden biri bu icmâ´a aykırı bir hadisi hatırlayıp rivayet etse, sahabe de hadisin getirdiği hükme dönse, yaptıkları birinci icmâ´ batıl olur; hadisi bir tarafa bırakıp yaptıkları icmâ1 üzerinde kalmada diretseler, bu, özellikle hadisi kesin olarak hatırlayıp rivayet eden sa-habi açısından, imkansızdır. Yalnızca hadisi hatırlayan sahabi icmâ´dan dönse icmâ´a muhalefet etmiş olur; icmâ´dan dönmese bu defa da habere muhalefet etmiş olur. Bu problemli durumdan kurtulmanın tek yolu vardır; o da asrın inkırazını muteber saymaktır.
Deriz ki;
Bu problemli durumdan kurtulmanın iki yolu vardır.
Birincisi; bu, imkansız bir şeyi varsaymaktır. ALLAH ya ümmeti haberin zıddı olan bir hüküm üzerinde icmâ´ etmekten koruyacak ya da raviyi icmâ´in tamamlanmasına kadar unutmaktan koruyacaktır. [ı, 212´
İkincisi de şudur; biz icmâ´ ehlinin takınacağı tavıra bakarız; eğer icmâ´ ehli yaptıkları icmâ´ üzerinde kalmada ısrar ederse, bu tavır, icmâ´ın hak olduğu, hadisin de, ya ravinin bunda yanılgıya düşerek peygamberden duymadığı halde peygamberden duyduğunu zannettiği ya da bu hadisin neshedildiği ve bu durumu ravinin bilmediği fakat, her ne kadar bize bu konuda bir bilgi ulaşmasa da, icmâ´ ehlinin bu durumu bildiği açığa çıkmış olur. Böylesi bir durumda ravi icmâ´dan dönerse, kesin hüccet olan icmâ´a muhalefet etmiş olur. Yok eğer icmâ´ ehli habere dönecek olursa bu lakdirde de deriz ki; onların üzerinde icmâ´ ettikleri husus o zamanda hak idi. Zira, tıpkı neshedilmiş hükmün, nesh bilgisinin ulaşmasından önce hak olması; ya da müetehidin içtihadının değişmesi veya her müctehidi isabet etmiş kabul edenler açısından, iki görüşten her birinin hak olması gibi, ALLAH onları kendilerine ulaşmamış bir haberle mükellef tutmamıştır.
Denirse ki:
Şayet bu caiz oluyorsa, ´ümmet bir içtihada dayanarak icmâ´ ettiğinde, son- [ı, 213] ra gelenlerin bu icmâ´a muhalefet etmesi; hatta, bu icmâ´dan dönmesi caiz olur´ Denilmesi niçin caiz olmuyor! Ümmetin içtihada dayanarak söyledikleri şey, bu ictihad devam ettiği sürece bakidir, tctihad değişince farz da değişir. Bunların hepsi de haktır; hele hele, önce içtihada dayanarak ihtilaf edip, sonra bir görüş üzerinde ittifak etmişlerse. (yukarıdaki cevabınızdan hareketle) sizin bunun da caiz olduğunu söylemeniz gerekmez miydi! Çünkü sahabe, avl´in, ve ümmüvele-din satımı´nm inkarı görüşünde olanların, zannı galipleri bu yönde olduğu sürece, bu kanaate sahip olmalarını tecviz etmiştir. Zannı değiştiğinde farzı da değişir ve daha önce kendisine caiz olan şey, bu defa haram olur. Bu, icmâ´ı kaldırmak değil, aksine, zannı galip şartıyla her hangi bir görüşün benimsenmesini caiz görmek anlamına gelir. Zann değiştiğinde, artık önceki âtının gereğine göre davranmak caiz görülemez. Bu yaklaşım, bir önceki meselede altıncı çıkış yolu olabilir. Deriz ki:
Sahabenin içtihada dayanarak icmâ´ ettikleri bir konuya sonradan muhalefet edilmesi caiz değildir. Ancak bu caiz olmayış, yalnızca sahabenin bu icmâ´ının doğru (hak) olması yüzünden değil, fakat bunun ümmetin üzerinde toplandığı bir [ı. 214] doğru olması yüzündendir. Ümmet, ümmetin üzerinde icmâ´ etliği bütün şeylere muhalefetin haram olduğunda icmâ1 etmiştir. Bu doğru, tek tek kişilerin benimsediği doğru gibi değildir. Ümmetin ictihad kaynaklı olarak ihtilaf etmesi durumuna gelince; bu durumda onlar ikinci bir görüşün alınabileceğinde ittifak etmiş olurlar ve dolayısıyla da bu ikinci görüşe dönmek, üzerinde ittifak edilen bir şey olur. Bunun, ´içtihadın bekası´ şartıyla kayıtlandırılması caiz değildir. Nasıl ki, ümmet ictihad yoluyla bir görüş üzerinde ittifak ettiğinde, bunda içtihadın değişmemesi şart koş ulamı yorsa, tam tersine, hiç bir şart olmaksızın mutlak olarak buna muhalefet haram oluyorsa, bu da aynı şekildedir.
Denirse ki:
Bu haber sahabenin icmâ´ ettiği konuya muhalif olarak tâbıûn döneminde ortaya çıksa ve bu haberi ehlu´l-hall ve´l-akd ehlinden olmadığı halde, ehlu´1-hall ve´l-akd´in icmâ´ında hazır bulunan birisi nakletse durum ne olur?
Deriz ki:
Tâbiûnun bu habere muvafakat etmesi haramdır ve haberi nakleden bu kişinin de kesin olan icmâ´a ittiba etmesi gerekir. Çünkü haber-i vahidde, nesih ve [ı, 215] unutma ihtimali vardır, halbuki icmâ´da bu ihtimallerin hiçbirisi yoktur.
Mesele: icmâ´, bir kişinin haber vermesiyle sabit olur mu?
İcmâ´, bazı fakihler karşı görüşte olsa da, tek kişinin haberi ile sabit olmaz. Buradaki incelik şudur: icmâ´, kendisiyle kitab ve mütevalir sünnet üzerine (aleyhine) hükmedilebiien kesin bir delildir. Tek kişinin haberi ise kesin değildir. Kesin olmayan bir şeyle kesin olan bir şey nasıl sabit olur! Kur´an´ın haberi va-hidle neshi meselesinde de zikrettiğimiz gibi, şayet böyle bir şey varid olsaydı Bununla taabbüd aklen imkansız olmazdı; ne var ki böyle bir şey varid olmamıştır.
Denirse ki:
Tek kişi tarafından nakledilen icmâ´, eğer kitab´a ve mütevatir sünnete aykırı düşmüyorsa, hununla amelin vacipliği sabit olamaz mı? Şöyle ki; her ne kadar missin sıhhati yönünde bir kesinlik hasıl olmuyorsa da, ahud kanalla nakledilen haberle amel vacip olmakladır. Ahad kanalla nakledilen icmâ´a da aynı açıdan yaklaşılamaz mı?
Deriz ki:
Ahad yolla nakledilen hadis ile amel, sahabeye ve onların bu husustaki icmâ´ina iktidaen sabit olmaktadır. Bu ise hz. Peygamberden rivayet edilen şeyler hakkındadır. Ümmetten nakledilen ittifak ve icmâ´a gelince, bu konuda saha- it 216 beden her hangi bir nakil ve icmâ" sabit olmamıştır. Şayet ahad yolla nakledilen icmâ1 ile amelin vacipliğini isbat edecek olursak, bu, kıyas yoluyla olmuş olur ki, bizce şeriatın temellerini (usulu´ş-şerîa) isbat hususunda kıyas sahih değildir. En açık olan görüş, budur. Şu kadar ki biz, bu şekilde nakledilen icmâ´a özellikle amel açısından tutunanların mezhebinin batıl olduğuna kesin gözüyle bakmayız. Allahu a´lem.
Mesele: (el-ahzu bi akalli mâ kîle)
Söylenmiş olanın en azına göre hükmetmek, icmâ´a tutunmak anlamında değildir. Bazı fakihler bunu icmâ´ çerçevesinde düşünmüşlerdir.
Örnek:
Alimler, yahudinin diyeti hususunda ihtilaf etmişler; kimileri yahudinin diyetinin müslümanın diyeti gibi olduğunu; kimileri, müslüman diyetinin yansı kadar olduğunu; kimileri de üçte biri kadar olduğunu ileri sürmüşlerdir, şafiî bu görüşler içerisinden en az miktarda olanı, yani ´üçte biri´ almıştır. Bazıları şafiî´nin bu görüşü almasını, icmâ´a tutunma olarak yorumlamışlardır ki, bu doğru değildir. Çünkü, üzerinde icmâ´ edilen husus, bu miktarın vacipliğidir ve zaten buna muhalefet eden kimse yoktur. İhtilaf edilen husus ise, bu miktarın artırılıp artırı-lamayacağıdır ve bu noktada icmâ´ yoktur. Şayet üçtebirlik miktar üzerindeki [1,217 icmâ´, artırma yapılamayacağı konusunda bir icmâ1 olsaydı, üçtebirden fazla bir miktar öngörenler icmâ´ı yırtmış olurlardı ve bunların görüşleri kesin olarak batıl olurdu. Fakat şafiî, delillerin müdreklerini araştırarak onların üzerinde icmâ´ ettikleri şeyi vacip kılınış ve kendince ziyadeyi gerektiren bir sahih delil sabit olmadığı için de, aklın delalet ettiği beract-i asliyyedeki ıstıshabu´l-hâl´e başvurmuştur. Bu i.se icmâ1 deliline tutunmak değil, ıstıshaba ve akıl deliline tutunmaktır. Istıshabu´l-hâl´in muhtevası aşağıda gelecek. Üçüncü asıl olan icmâ´ hakkında söyleyeceklerimiz de bu kadardır.[76]
Dördüncü Asıl: Akıl Delili Ve Istıshab
Bilesin ki: sem´î hükümler akıl ile idrak olunamaz; şu kadar ki akıl, peygam-[1,218] herlerin gönderilmesinden ve mucizelerle desteklenmesinden önce zimmetin horalardan (vâcibât) arınık (beri) olduğuna; davranışlarımızda her hangi bîr zorlama ve kısıtlama bulunmadığına delalet eder. Sem´in varid olmasından önce hükümlerin bulunmadığı hususu akıl delili ile bilinmekte olup, biz bu durumun sem1 varid oluncaya kadar devam ettiğini (ıstıshâb) kabul ederiz. Bir peygamber gelip, beş vakit namazı farz kıldığında altıncı vakit namaz vacip kılınmamış olarak kalır. Altıncı vakit namazın vacip olmayışı, peygamberin böyle bir namazın bulunmadığını açıkça belirtmesi sebebiyle değil, fakat bunun vacipliğinin mevcut olmayışı sebebiyledir. Zira bu namazın vacip olduğunu isbat edecek bir şey olmadığından, bu namaz ´aslî nefy´ üzere kalmış olur. Çünkü peygamberin ifadesi sadece beş vakit namazın vacip olduğu doğrultusunda olup, altıncı namaz hakkındaki nefy, sanki sem´ hiç varid olmamış gibi, devam eder. Aynı şekilde peygamberin ramazan orucunu vacip kılması durumunda şevval orucu aslî nefy üzere kalmaya devam eder. Yine peygamber, her hangi bir vakitte bir ibadetin yapılmasını vacip kıldığında, bu vaktin geçmesinden sonra zimmet aslî beraet (beraet-i asliyye) üzerinde kalmaya devam eder. Bir ibadet, güç yetirenler için vacip kılındığında, güç yetiremeyenler önceki halleri üzere, yani kendilerine bu [ı, 219] ibadet vacip kılınmamış olarak kalırlar.
Hal böyle olunca hükümler; ya bu hükümlerin isbatı açısından ya da nefyi açısından incelenecektir, tsbatı açısından incelendiğinde; akıl, hükümleri isbatta yetersiz kalacaktır. Nefy açısından incelendiğinde ise; -sem´î delil aslî nefiyden nakledici bir anlamla varid oluncaya değin- akıl, her hangi bir hüküm bulunmadığına (nefy) delalet etmektedir. Buna göre akıl, isbat ve nefy yönlerinden sadece birisi hakkında delil olabilmektedir ki, bu, nefy tarafıdır.
Denirse ki:
Eğer akıl, sem´in varid olmaması şartıyla delil oluyorsa, peygamberlerin gönderilmesinden ve şer´in vaz´edi ı meşinden sonra artık sem´in olmadığı bilinemez; dolayıs...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:58:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #8 :
07 Nisan 2010, 11:58:06 »
Denirse ki:
Akıl delili, sem´in bulunmayışı şartına bağlıdır. Sem´in bulunmayışı ise biliniyor değildir. Sem´in varid olduğunun bilinmemesi, sem´in olmadığını gösterme?: Ve sem´in olmadığı bilgisini iddia etmek mümkün değildir. Çünkü bu bilinemez.
Deriz ki:
Biz, mesela, şevval orucunun ve kuşluk namazının vacip olmayışının bilinmesinde olduğu gibi, sem´in bulunmayışının, bazen bilinebileceğini; bazen de araştırma ehliyetine sahip kişilerin, şer´in müdreklerini araştırmasıyla bunun zan-nedilebileeeğini açıklamıştık. Buradaki zann, ietihad kaynaklı olduğu için, bilgi gibidir. Çünkü araştırmayı yapan kişi, ´şayet olsaydı, ben bulurdum. Onca araştırmama rağmen bulamayışım, tıpkı evde bir eşyayı arayan ve aramasında gerekli gayreti gösteren kişi örneğinde olduğu gibi, onun mevcut olmadığını gösterir´ der.
Denirse ki:
Yeterli çabanın belli bir ölçüsü var mıdır, yoksa, araşürmanın bir başı, bir ortası ve bir de sonu mu vardır? Kişinin, değiştirici sem´î delilin bulunmadığını söylemesi kendine ne zaman helal olur?
[ı, 244] deriz ki:
Kişi, araştırma sonucunda kendi kendisine müracaat eder ve -tıpkı, evde bir eşyayı arayan örneğinde olduğu gibi- arama hususunda elinden gelen herşeyi yaptığım bilirse, bu durumda sem´î delilin bulunmadığını söylemesi kendine helal olur.
Denirse ki:
Ev, sınırlı ve belli bir şeydir ve bu hususta kesin sonuç almak mümkündür. Halbuki şer´in müdrekleri sınırlı değildir. Kitâb, her ne kadar sınırlı ise de, sünnet sınırlı değildir. Belki de hadisin ravisi meçhuldür.
Deriz ki: bu, eğer henüz haberlerin yayılmadığı, islamtn ilk dönemlerinde ise her müelehide farz olan, haber kendisine ulaşıncaya değin reyini kullanmasıdır. Bu, haberlerin rivayet edilmesinden ve sahih hadis kitaplarının derlenmesinden sonra ise, bu kitaplara giren hadisler, ehli indinde sınırlı olup müclehidlere ulaşmıştır ve müetehidler bunları hilafiyat meselelerinde söz konusu etmişlerdir. Özetle söylemek gerekirse; nasıl ki, umumun delaleti, tahsis edicinin bulunmayışına bağlı ise, aklın, aslî nefye delaleti de, değiştiricinin bulunmayışına (nefy)
Bağlıdır. Tahsis edici ve değiştiriciden her birinin bulunmayışı bazen bilinir, ba- fi, 245; zen de zannedilir ve bunlardan her biri şer´de, bir delildir.
Dördüncü asıl hususundaki sözlerin tamamı budur ve böylece ikinci kutup tamamlanmış olmaktadır.[79]
İkinci Kutbu Tamamlayıcı Ek Bölüm (Hatime): Mevhum Deliller
Aslî delil olmadığı halde aslî delillerden olduğu zannedilen deliller, sırasıyla, ´bizden öncekilerin şeriatı (şer´u men kablena)´, ´sahabi sözü1, ´istihsan´ ve ´ıs-lıslah´tır.
A. Şer´u Men Kablena
Şer´u men kablenâ, daha önceki peygamberlerin, bizim şeriatimiz tarafından neshediidiği açıklanmayan, şeriatleridir.
Bunun açıklamasına bir mesele ile başlayalım.
İi, 246] mesele:
Hz. Peygamber, peygamber olarak gönderilmezden (biset) önce, önceki peygamberlerden birinin şeriati ile mükellef miydi (amel ediyor muydu)?
Kimi alimler, hz. Peygamberin, kendisine peygamberlik gelinceye kadar daha önceki peygamberlerden birinin şeriati ile mükellef olmadığını (teabbüd etmediğini), kimileri de mükellef olduğunu söylemişlerdir. Bu ikinci görüşte olanlar, hz. Peygamberin mükellef tutulduğu şeriatın hangi peygamberin şeriatı olduğunda farklı görüşler ileri sürmüşler; bir kısmı, bunu nuh´a, bir kısmı ibrahim´e, bir kısmı, musa´ya bir kısmı da isa´ya nisbet etmiştir. Bizce, bu görüşlerin hepsi de aklen mümkündür; fakat fiilen vuku bulduğu, kesin bir yolla bilinmemektedir. Şu anda, pratik bir sonucu olmayan bu gibi hususlarda, karanlığa taş atmanın bir anlamı yoktur.
Denirse ki:
Şayet hz. Peygamber, önceki dinlerden biriyle mükellef tutulup o dine göre davranmış olsaydı, o dinin mensupları bunu kendilerine nisbet ederek bununla övünürlerdi ve hz. Peygamberin, onların şiarlarını kuşandığı yaygın olarak nakledilirdi. Böyle bir şeyin olmaması, hz. Pcygamber´in, herhangi bir dine göre davranmadığının kesin delilidir.
Deriz ki:
Ll, 24/j şayet, hz. Peygamber mükellefiyetten ve şeriatlere göre davranmaktan sıy-
Rılmış olsaydı, bu defa da, halk kesimlerine muhalefet etmesi ve bunun yaygın olarak nakledilmesi gerekirdi. Hz. Peygamber´in, bi´setten önceki durumunun gizli kalması olağanüstü bir mucize bile sayılabilir ki, bu hz. Peygamberin hayret verici işlerinden biridir.
Karşıt görüşte olanların iki şüphesi vardır;
Birinci şüphe: musa ve isa, ALLAHın mükellef olan tüm kullarını kendi dinlerine çağırmışlardır. Buna göre, hz. Peygamber de bu genel çağrının kapsamına dahildir.
Bu görüş iki yönden batıldır;
A) Bir kere. İsa ve musa´dan, kendi çağrılarının genci oluşuna dair bir ifade müicvalir bir hiçimde bize nakledilmememişlir ki, biz bu ifadenin gene! Muhtevasına (fahvâ) bakalım. Bu bakımdan, bu iddianın, bizim peygamberimizin dinine mukayeseden başka hiç bir dayanağı yoktur ve böylesi bir mukayese de batıldır. Üstelik, şayet onların çağrılan genel bile olsa, bu çağrıdan, kendilerinin şeri-atini neshedecek olan peygamberler istisna edilmiş olabilir.
B) Belki de hz. Peygamberin zamanı, şeriatlerin fetret ve silinip gitme zamanı olup, bu şeriatleri ayakta tutmak ve bunlara göre davranmak imkansız olmuş ve hz. Peygamber, bu yüzden gönderilmiş olabilir. Ayrıca o, isa ve mu- ix 248 sa´nın şeriatlerinin tafsiline dair hüccet bulunduğunu nereden bilecektir!
İkinci şüphe: hz. Peygamber, namaz kılıyor, hac ve umre yapıyor, sadaka veriyor, hayvan boğazlıyor ve meyte´den uzak duruyordu. Bu fiiler, aklın yönlendirmesiyle bilinemez.
Cevap:
Bu yaklaşım da iki yönden sakattır:
A) Bu sayılan hususların hiçbiri, kesin bir nakille mütevatir olarak nakledilmiş olmadığından bunların zann yoluyla var kabul edilmesi mümkün değildir.
B) Hz. Peygamber, belki de, tahrimin ancak sem´ yoluyla olacağına ve şer´in vürudundan önce hükmün bulunmayacağına dayanarak hayvan boğazla-mıştır. Meyte´den kaçınması ise, tabiatından gelen bir tiksinti sebebiyle olabilir. Nitekim hz. Peygamber, tab´an tiksindiği için, keler etini yememiştir.-namaz ve hacca gelince; eğer hz. Peygamber´in bunları yaptığı sahih ise, hz. Peygamber bunları, her ne kadar ayrıntıları silinip gitmişse de, genel biçimleri hakkında önceki peygamberlerden nakledilen bilgilere göre, teberrüken yapmış olabilir.
Şimdi asıl konumuza dönelim ve hz. Peygamberin bi´setten sonra, daha önceki peygamberlerden birinin şeriatine göre amelde bulunup bulunmadığına bakalım. Burada, önce bunun aklen mümkün olup olmadığı, sonra da sem´an vaki olup olmadığı söz konusu edilecektir.
Aklî imkan: [1,249
Hz. Peygamberin önceki şeriallerden biriyle mükellef tutulması aklen mümkündür. Zira ALLAH teala kullarını, gerek önceki bir şeriatle, gerek yeni bir şeriat-le gerekse, bir kısmı önceki şeriatlerle bir kısmı yeni bir şeriatle olmak üzere, istediği şey ile mükellef tutabilir. Bunların hiçbirisi bizzat imkansız olmadığı gibi, taşıdığı bir mefsedet yüzünden de imkansız değildir. Birkısım kaderîler, her peygamberin mutlaka yeni bir şeriat ile gönderilmesi gerektiğini söylemişler, bunu da şöyle gerekçelendirmişlerdir: peygamber eğer bir yenileme getirmeyecekse, gönderilmesinde hiç bir yarar bulunmayacaktır. ALLAH teala ise, bir fayda olmaksızın elçi göndermez. Bu yaklaşıma güre, bu görüşle olan kaderîlerin, bir şeriat silinip gittiğinde, bu şeriatin dengi bir şeriatla peygamber gönderilmesini, yine bu şeriate hazı fazlalıklar içeren denk bir şeriatle peygamber gönderilmesini ve birinci peygamberin bir topluluğa, ikincisinin de hem bunlara hem de başkalarına gönderilmiş olmasını caiz görmeleri gerekir. Belki de onların karşı çıktıkları husus, birinci şeriatin tazeliğini korurken ikincinin bir ilave getirmemiş olması durumudur.
Biz diyoruz ki; iki delilin birlikte dikilmesine (nasb) ve iki resulün aynı anda gönderilmesinin mümkün oluşuna delalet eden şey, bunun da mümkün oluşu-[i, 250] na delalet eder. Nitekim ALLAH teala, "biz onlara iki elçi gönderdik. Onlar bu ikisini yalanladılar ve biz de bu ikisini destekleyici olarak bir üçüncüsünü gönderdik" {yâsîn, 36/14} demektedir. Aynı şekilde ALLAH, musa ile harun´u, davud ile süleymanı göndermiştir. Hatta, bir peygamberin daha önceki bir peygamberin şeriati ile gönderilmesi, tıpkı, görme hususunda birisiyle yetini lebi id iğ i halde, iki gözün yaratılması gibidir. Diğer taraftan bu kaderîlerin sözleri, ALLAH telanın fiillerinde bir fayda talebi üzerine kurulmaktadır ki bu görüş mesnetsiz keyfi bir iddiadır.
Sem´î imkan:
Bizim şeriatimizin, önceki şeriatleri bütünüyle neshetmediği tartışmasız kabul edilen bir husustur. Msl. Bizim şeriatımız, iman etmenin gerekliliğini, zina, hırsızlık, adam öldürme ve küfrün haramlığını neshetmemiştir. Fakat ALLAH, bu haramları yeni bir hitap ile ya da başka peygamberlere inen hitap ile haram kılmış, bunları devam ettirmekle mükellef tutmuş ve o´na, sadece öncekilerin şeria-tine aykırı olan hususlarda hitap indirmiştir. Bir olay meydana geldiğinde, kendisine öncekilere aykırı bir vahiy inmediği sürece, hz. Peygamber´in onların dinine ittiba etmesi gerekir. Tartışmanın özü bu noktadır.
[ı, 251] tercihe şayan olan´görüş, hz. Peygamber´in, kendisinden önceki hiç bir şe-
Rialle mükellef tutulmadığıdır. Şu dört yaklaşım buna delalet etmektedir.
1) Hz, peygamber, muâz´ı yemen´e gönderirken ona ´ne ile hüküm vereceksin´ diye sormuş, muaz, ´kitâb, sünnet ve ietihad ile hüküm vereceğim´ cevabını vermiştir.[80] Muâz, tevrat´ı, incil´i ve öncekilerin şeriatlerini zikretmediği halde, hz. Peygamber muaz´ı...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:58:28
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #9 :
07 Nisan 2010, 11:58:28 »
D. İstislah
Alimler, maslahatı mürseleye ittiba edilip edilmeyeceği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Öncelikle, maslahatın anlamına ve kısımlarına açıklık kazandırmak
Gerekir.
Maslahat, şcr´in tasvip edip etmemesine nisbetle üç kısımdır. Şer´, bu maslahatlardan bir kısmının muteberi iğine, bir kısmının geçersiz (batıl) olduğuna şahitlik etmiş, bir kısmının ise, muteberliğine ya da batıl olduğuna şahitlik etmemiştir.
A) Şer´in muteber saydığı maslahat hüccettir ve bu tür maslahatın özü kıyasa döner. Bu da, hükmü nass ve icmaın anlamından (ma´kûl) iktibas etmektir. Bu konudaki delili, -delillerden (el-usulü´l-müsmire) hükümleri elde etme keyfiyetinin incelendiği- ´dördüncü kutup´ta ele alacağız.
Şer´in muteber saydığı maslahat için şu örnek verilebilir: sarhoş edici her içecek veya yiyecek, şaraba kıyasla haramdır. Çünkü şarap, mükellefiyetin kaynağı (menat) olan aklı korumak amacıyla haram kılınmıştır. Şer´in şarabı yasak- [j} 285 lanıış olması, bu maslahatı dikkate aldığının delilidir.
B) Şer´in geçersiz saydığı maslahat: örnek:
Bir alim, ramazan günü, oruçlu iken, cinsel ilişkide bulunan bir hükümdara ´senin keffaret olarak peşpeşe iki ay oruç tutman gerekir´ diye fetva vermiş ve hükümdar, oldukça zengin olduğu halde, köle azat etmesini söylemediği için kendisine itiraz edilince bu fetvayı veren alim şöyle demiştir; ´şayet, hükümdara köle azat etmesini söyleseydim, bu ona kolay gelirdi ve şehvetini gidermek karşılığında köle azadını önemsemezdi. Uslanması için maslahat, ona oruç tutmanın vacip kilınmasındadır´ diye cevap vermiştir.
Bu anlayış batıldır ve maslahat sebebiyle kitab nassına muhalefet etmektir. Bu kapının açılması, durumların ve şartların değişmesiyle şeriatin tüm hudud ve naslarının değiştirilmesine yol açar. Diğer yandan, böylesi hükümlerin alimlerin uydurması olduğu ortaya çıkınca hükümdarlar alimlerin fetvasına güvenmezler ve alimlerin verdiği fetvaların hepsinin kendi rcyleriyle yapılmış bir tahrif olduğunu zannederler. [ı, 286]
C) Şer´in muayyen bir nassımn, muteberliğine veya butlanına şahitlik etmediği maslahat (maslahat-ı mürsele):
Tartışma konusu olan maslahat türü budur. Bu çeşit maslahatı örneklendir-meye geçmeden önce maslahatı, diğer bir bölümlemeye tabi tutalım; maslahat, kuvvetlilik yönünden, ´zaruretler mertebesinde olan´, ´ihtiyaçlar mertebesinde olan´ ve ´güzelleştirme (tahsîn) ve süsleme (lezyîn) mertebesinde olan´ olmak üzere üç kısma ayrılır. Bu bölümlerden her birinin peşinde, tamamlama (tekmile ve tetimme) kabilinden olan hususlar bulunmaktadır. Şimdi öncelikle maslahatın anlamını kavrayalım; sonra her bir mertebeye ilişkin örnekleri görelim.Maslahat, asıl itibariyle, yararı sağlama (menfaati celb) veya zararı gider-me´den (mazarratı def) ibarettir. Fakat biz bu anlamı kastetmiyoruz. Çünkü, yararı sağlama ve zararı giderme, halkın amaçlarıdır. Halkın yararı ise, amaçlarının gerçekleştirilmesindedir. Maslahat sözüyle bizim kastettiğimiz anlam ise, şer´in [1,287] amacını korumaktır. Şer´in insanlara ilişkin amacı, onların ´din´, ´can´, ´akıl*, ´nesil´ ve ´mal´larını korumak olmak üzere beş noktada toplanabilir, tşte bu beş temelin korunmasını içeren her şey maslahat; bu beş temeli ortadan kaldıran her şey de mefsedet olup, bu mefsedetin giderilmesi maslahattır. İleride gelecek olan kıyas bölümünde, her hangi bir kayıt getirmeksizin, ´münasib´ ve ´muhayyel´ anlam dediğimizde, bununla kastettiğimiz şey bu cinsten olan maslahattır.
Birinci mertebe; zaruretler mertebesi olup, anılan beş aslın korunması, bu mertebede yer alır ve maslahat mertebeleri içerisinde en güçlü olanı budur.
Örnek:
Şer´in, saptırıcı kafirin öldürülmesine, bid´atine çağıran bid´atçinin cezalandırılmasına hükmetmesi böyledir. Çünkü, onların bu faaliyetleri halkın dininin ortadan kalkmasına sebebiyet verir. Kısasın vacip kılınması, canı koruma amacına; şarap içme cezası, teklifin medarı olan aklın korunmasına; zina haddinin va-[i, 288] cip kılınması neslin ve nesebin korunmasına; ğasbedicilerin ve hırsızların cezalandırılması, insanların yaşam dayanağı olan malların korunmasına matuftur. Bu beş temelin ortadan kaldırılmasının yasaklanması ve bu yönde önleyici cezalar konulması, her din ve her şeriatte vardır. İnsanların iyiliğini amaçlayan din ve şe-rîatlerde bunların yokluğu düşünülemez. Bunun içindir ki, küfrün, adam öldürmenin, zinanın, hırsızlığın ye sarhoş edici madde kullanmanın haramiığı konusunda şeriatler değişme göstermemiştir.
Bu mertebe için tamamlayıcı sayılabilecek hususlar ise şöyle söylemek gibidir; kısas ifasında denkliğe riayet edilir. Çünkü kısas, önleme ve intikam duygularını bastırma amacıyla meşru kılınmıştır. Bu amaç da ancak, ´denk´ ile gerçekleşebilir. Şarabın azı da haramdır. Çünkü, az şarap, çoğuna davetiye çıkarır. Ne-biz de buna kıyas edilir; fakat, bu bir öncekine nazaran daha alt seviyededir. Bu yüzdendir ki, bunun hükmü konusunda şeriatlerdeki hükümler farklı farklıdır.Sarhoşluk ise her şeriatte haram kılınmıştır. Çünkü, sarhoşluk, mükellefiyet ve [ı, 289 kulluk kapısını kapatır.
İkinci mertebe; ihtiyaçlar mertebesinde bulunan maslahatlar ve münasebetlerdir. Msl. Küçük kız ve erkek çocukları evlendirme yetkisinin velîye bırakılması böyledir. Bunda herhangi bir zaruret yoktur; fakat, maslahatların sağlanması için buna ihtiyaç vardır. Yine, maslahatın kaçırılması endişesiyle ve gelecekte olması beklenen uygun geçimin sağlanabilmesi düşüncesiyle evlilikte denklik (ke-faet) şartının konulması da böyledir. Küçükleri evlendirme yetkisinin veiiye bırakılması, küçüğün terbiyesi, süt emzirilmesi ve ona yiyecek ve giyecek satın alınması gibi işlerin veliye bırakılması gibi değildir. Çünkü bunlar zaruri şeyler olup, insanların yararını sağlaması istenen şeriatlerin bu hususlarda farklı olabilecekleri düşünülemez. Küçükken evlenme meselesine gelince, buna aşın şehvet ve üreme ihtiyacının ittiği söylenemez. Aksine bu tür evliliğe, aşiretlerin kaynaşarak [ı, 290 yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve hısımların birbirlerine arka çıkmaları için ihtiyaç duyulmuştur. Bu türden olan işlerde hiç bir zaruret yoktur.
Bu mertebe için tamamlama kabilinden sayılabilecek şeyler de şunlardır: msl. ´Küçük kız, ancak, kendine denk biriyle ve eşdeğer mihir (mehr-i misil) ile evlendirilebilir. Bunun böyle olması münasiptir de´ sözümüz böyledir. Ne var ki bu iş, evlenme ihtiyacının altında yer alır. Bunun içindir ki, alimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir.
Üçüncü mertebe: bu mertebede, zaruri olmayan ve kendisine ihtiyaç da duyulmayan işler yer alır. Şu kadar ki, bu mertebedeki işler, bir bakıma, meziyetlerin ve fazladan yapılan şeylerin güzelleştirilmesi, süslenmesi ve kolaylaştırılması; adetlerde ve muamelelerde en güzel yöntemlere riayet amacım taşır.
Örnek:
Fetva vermesi ve rivayette bulunması kabul edilmekle birlikte, -sahibinin küçük görmesi sebebiyle, değeri ve mertebesi düşük, durum ve konumu zayıf birisi olması yüzünden-, kölenin şahitliğe ehil görülmemesi böyledir. Bu itibarla, [ı, 291 şahitlik işine yeltenmesi, kölenin bulunduğu konuma uygun düşmez. Köleye velayet yetkisinin verilmemesi ise, maslahata uygun olduğu için, ihtiyaçlar merte-besindendir. Zira çocukların velayetini üstlenmek, boş zaman ve yeterince ilgilenme gerektirir. Halbuki köle, bütün zamanını efendisine hizmete ayırmak durumundadır. Bu itibarla, çocuğun velayetinin köleye bırakılması, çocuğa zarar vermek anlamına gelir. Şahitlik meselesi, zaman zaman rivayet ve fetva ile uyuşabilir. Fakat, ´kölenin şahitliğe ehil görülmemesi, onun değerinin düşüklüğü yüzündendir´ sözü, ´köle şahitliğe ehil değildir. Çünkü, kendisine cum´a nama/t vacip değildir´ sözü gibi değildir. Çünkü bu ikinci sözde, kesinlikle bir uygunluk (münasebet) kokusu yoktur. Gerçi, şayet şer´ bunu açıkça belirtmiş olsaydı, bunda [[, 292 bir tutarlılık olabilirdi; fakat yine de bu konunun rivayet ve fetva ile uygunluk bağı yoktur. Aksine, gerekçe hazırlanıncaya değin, münasipten yoksun olarak kalir. Münasib bazen noksan bulunur ve bu durumda ya terkedüir, ya da bir mazeret veya kayıtlama sebebiyle ondan kaçınılır. Msl. Nikah akdine veli kaydının konulması böyle olup, şayet bu veli kaydı, kadının koca seçiminde gevşek görüşlü olması ve görünüşe çabuk aldanması ile talil edilecek olursa, artık güzelleştirme kabilinden olmayıp, ihtiyaçlar mertebesine girmiş olur. Fakat aynı gerekçe, kendi sözleriyle akit yapma yetkisinin kadına verilmeyişi hususunda ve kadının denk biriyle evlenmesi durumunda geçerli ve yeterli değildir. Bu bakımdan, kadının kendi sözleriyle evlenme akdini yapması, üçüncü mertebede yer alır. Çünkü, örf ve adellerc uygun düşen, kadının akdi bi/.zai yapmaktan haya etmesidir. Çünkü, kadının nikah akdini bizzat yapması, erkeklere aşın istek duyduğu izlenimini uyandırabilir ki, bu da kadınlık haysiyetine (murûet) uygun düşmez. Bu bati, 293] kımdan şer´, kadın adına nikah yapma işini, insanları en güzel yöntemlere yönlendirmek amacıyla, veliye havale etmiştir. Nikah akdi için şahit kaydının konulması da böyledir. Şayet bu kayıt, anlaşmazlık durumunda isbat kolaylığı sağlamak ile talil edilirse, bu takdirde ihtiyaçlar kabilinden olur. Ne var ki, kadının rızasına şahitliğin aranmayışı bu anlamı zayıflatmaktadır. Öyleyse bu kayıt, nikah akdinin önemli bir iş olduğunun vurgulanması ve toplum nezdinde ilan etme ve açıklama yoluyla zinadan ayırd edilmesi amacına mebnidir ve dolayısıyla güzelleştirme mertebesine ilhak edilir.
Bu kısımları anladıysan, şunu da unutmamalısın ki; bir aslın şehadetiyle desteklenmedikçe, bu son iki mertebede yer alan işlerde hüküm vermek caiz değildir, zaruret konumuna geçme durumları hariç. Şer´ buna şahitlik etmese bile; [ı, 294] müetehidin kendi reyiyle yaptığı içtihadın böyle bir sonuca ulaşması da yadırgan...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa:
1
[
2
]
3
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...