> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Dokuz Eylül İlitam > İslam Felsefesi > Ünite 2 Ders Özetleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ünite 2 Ders Özetleri  (Okunma Sayısı 3658 defa)
20 Kasım 2013, 16:27:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Kasım 2013, 16:27:26 »



2. ÜNİTE / İSLAM’DA FELSEFÎ İLİMLERİN DOĞUŞU

İSLÂM'DA FELSEFİ DÜŞÜNCENİN MENŞEİ ve KAYNAKLARI
Yeni ilimleri öğrenmek için başvurulan yabancı kaynaklar da İslam’da felsefenin doğuşunu hazırlayan harici etkenlerdir.
1- En önemli haricî kaynakları arasında İslam öncesi dönemlerden kalan felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi gelir.
2- Daha evvel başka bir dine veya kültüre mensup olup sonradan Müslüman olan bilginlerin İslâm kültür ortamında felsefî ve bilimsel faaliyetlerini
sürdürmeleridir.
3- İslam topraklarına katılan bölgelerde faaliyetlerini öğretim faaliyetlerini sürdüren okullardır.
4-Müslüman hükümdarların, yöneticilerin himaye ve desteği toplanan ve farklı din ve kültürel geleneklere mensup kimselerin katılarak bilgi ve fikir alışverişi
yapılan ilim meclislerdir.
5- Uzak memleketlere seyahatlerde bulunan bilginlerin, tüccarların, gezginlerin başka ülkeler ve toplumların ilimleri, sanatları, kültürleri ve dinleri hakkındaki
müşahede ve bilgileri paylaşmaları diğer bir etken olarak sayılabilir. Ayrıca İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden veya dışarıdan gelerek mesleki bilgi ve
becerileri sayesinde devlet idaresinde görevler üstlenen Müslüman veya gayri Müslim bilginlerin katkıları.

DAHİLİ ETKENLER
KUR AN VE SÜNNETİN FELSEFİ BOYUTU
Kuran insanı üç alanda bilgi edinmeye teşvik eder. İnsan kendisi hakkında (enfüsi) bilgi edinmeli ve tanımalı; tabiatı ve evreni tanımaya ya da dış dünyayı (afak)
bilgisine ve son olarak da tarih ve toplum hayatını araştırmaya ve bilmeye teşvik eder.
De Boer ve Leon Gauthier : İslâm felsefesi kadim Grek (Yunan) felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesinden ve Müslüman filozofların ona eklediği basit
açıklamalar ve yorumlardan ibarettir.
H.Corbin gibi oryantalistler:Kur'ân ve Sünnet’in Müslüman filozoflar için bir ilham kaynağı olduğunu, felsefenin fiilen bu kaynakları dikkate alan düşünürler
tarafından geliştirildiğini savunurlar.

B. HARİCİ ETKENLER
Felsefe okulları
Önemli Helenistik Kültür Merkezleri ve Mektepleri:

1) İskenderiye: Helenistik devrin en önemli kültür merkeziydi. M.Ö. 331 yılında Makedonyalı İskender tarafından kurulmuştur. Kısa zamanda Yunancayı ilim dili
olarak kullanarak gelişen bu kültür merkezi, Eflatuncu, Aristocu, Epikürcü, Stoacı ve hatta Pisagorcu kimselerin akınına uğramıştır. Bunlardan en yaygını
eflatunculuktu. Böylece Atina’dan sonra bir felsefe panayırının yeri oldu.

2) Urfa ve Nusaybin: Urfa medresesi “İran Medresesi” olarak da bilinir. Çünkü bu medrese 363 yılında Hristiyanlaşmış İranlılara yunanca öğretmek isteğiyle
Sasanî idareciler tarafından açılmıştır. Bir yüzyıl sonra burada Yeni Eflatunculuk, özellikle Porfirus’un İsagoji’si, ve Aristo’nun mantık yazılarından ibare,
Kategoriler ve Kıyasla ilgili kısımlar okutulmaya başlanmıştır. V. yüzyılın sonunda eğitim dili Yunancadan Süryaniceye çevrilmiştir. Yakubiler ve Nesturiler
arasındaki çekişmeler neticesinde 489’da kapatılmıştır. O zaman medresenin başkanı olan Nersî, Nusaybin’in Nesturî piskoposu Bersuna tarafından Nusaybin’e
davet edildi ve orada kendisine Urfa medresesinin devamı olan yeni bir medrese açtırdı. Bu medrese XI. Yüzyılda çökünce devamı olarak Bağdat’ta yeni bir
Nesturî medresesi açıldı.

3) Antakya: Antakya’da iki medrese teşekkül etmiştir. Birincisi, M.S. III. Yüzyılın sonuna doğru doğmuş olan aslında bir Yakubî dinî cemiyetiydi. Burada din ve ilim
adamları toplanıp aralarında tartışmalar düzenliyorlar, Yunancadan Süryaniceye çeviriler yapıyorlardı. Diğer medrese ise Hıristiyan Arapların “Eskul” adını
verdikleri medresedir. Bu medrese Emevi Halifesi II. Ömer devrinde taşınmış bulunan İskenderiye Medresesinin bir devamıdır.

4) Cundişapur: Hozistan’da, Rum esirlerini yerleştirmek için Sasani Hükümdarı I. Şapur tarafından kurulan bu şehir, felsefi ve tıbbi ilimlerin bu bölgeye geçişine
öncülük etti. Daha sonra Hüsrev Anuşirvan’ın (531-579) burada bir hastane yaptırmasıyla, bir tıp merkezi haline geldi. Buraya daha sonra Hint tabipleri de davet
edilmiş, Yunan ve Hint tıp gelenekleri beraberce okutulmuştur. Hocaları genelde Nesturî Hıristiyanlardı. Burası, tıp ilminin yanında Eflatunculuk ve Aristo mantığı
üzerine çalışmalarla dikkat çekmiştir. 738’de fethedilen merkez, daha sonra varlığını iki asır sürdürmüştür. AyrıcaJustinyen’in Atina mektebini kapatmasıyla (529)
ve hocalarını kovmasıyla, mektebin müdürü Paganist Yeni Eflatunculuğun temsilcisi Proklos ve beraberindeki altı hoca Husrev’in sarayında kabul edilmiş ve ilmi
faaliyetlerine Cundişapur’da 4 sene devam etmişler ve dolayısıyla Yeni Eflatuncu fikirlerin İran’da yayılmasında etkili olmuşlardır.

5) Harran: Sabiî dinine mensup kimselerin bir kültür merkezi olarak uzun bir tarihi vardır. Makedonyalı İskender’in fethi üzerine birçok Yunanlı buraya gelip
yerleşmiştir. Bu karışmadan M.Ö. III. Yüzyıldan itibaren Sabiîî Helenistik düşünce doğmuştur. Harran medresesi özellikle Yeni Eflatunculuk ve Pisagorculuğun
İslam’a geçişinde büyük rol oynamıştır. Önemli temsilcilerinden bir Sabit İbn Kurrâ’dır.

6) Bağdat: Bağdat şehri 762 yılında Mansur tarafından inşa ettirildikten sonra, daha önce Antakya ve Harran medreselerinde Helenistik kültürle yetişmiş
Hristiyanlığın çeşitli mezhepleri ve Sabiîliğe mensup birçok din ve ilim adamı, özellikle Süryaniler Bağdat’a göç etmişler, orada ilim halkaları ve meclisler
düzenleyerek geleneksel eğitim ve öğretimlerini sürdürmüşlerdir. Daha sonraları Süryanice’den, Farsçadan, veya doğrudan Yunancadan Arapçaya çeşitli felsefî
eserleri tercüme eden tercümanlar Bağdat’ta bulunuyor ve orada yetişiyordu
Kaynaklar ilk İslam filozoflarının öğretim silsilesini de bu okullarla irtibatlandırır. Bu okullarda ilim öğrenen kimselerden olan Yuhanna b. Haylan’dan İbrahim el-
Mervezi, Matta b. Yunan ve Farabi’nin mantık ve ilim tahsil ettiği rivayet edilir.
Tercümeler sayesinde Öklid, Galen (Calinus), Ptolemi (Batlamyus) gibi yazarlardan, matematik, astronomi ve tıp gibi tabiat ilimlerine dair eserler; Platon,
Aristoteles, Plotinus gibi filozofların mantık, fizik, metafizik, siyaset ve ahlak ile ilgili eserleri Arapçaya kazandırıldı. Çevrilen eserler arasında sayıca en fazla olanı,
tıp, astronomi gibi tabiat ilimleriyle alakalı kitaplardır ve daha sonra mantık, matematik, geometri, coğrafya gibi ilimlere ait eserler ve şerhleri gelir.
Tercüme Faaliyetleri
İslâm felsefesinin doğuşuna tercümeler yoluyla etki eden bu yabancı felsefeler şunlardır: Kadim Grek (Yunan) ve Helenistik felsefe, İran-Sasânî felsefesi, Hind
Felsefesi.
Felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi, ilk olarak Emeviler döneminde Halid b. Yezid’in (ö. 86/710) İskenderiyeli Stefen'i kendisi için kimya, simya ve benzeri
ilimlerle alakalı Yunanca ve Kıpti’ce kitapları Arapçaya tercüme etmekle görevlendirmesi ile başlamıştır.
Daha genel ve kapsamlı bir tercüme hareketi, özellikle de felsefî eserlerin Arapçaya kazandırılması Abbasilerin ilk devrinde ve Me'mun tarafından Bağdat'ta
kurulan Beytu'l-Hikme ile yaklaşık 832 yılında başlar.
Müslümanlar, yabancı kültürlerden veya daha sonra Müslüman olan toplumların İslam öncesi kültürlerine özgü edebî ve dinî kitapları tercüme etmemişlerdir;
belki bunun tek istisnası edebî bir içeriği bulunan Kelile ve Dimne adlı eserdir. O da doğrudan Sanskritçeden değil, Farsça tercümesinden Arapçaya çevrilmiştir.
Felsefi ilimleri merakla araştıran diğer bir ünlü sima da Cabir İbn Hayyan’dır. Onun kimya ve tıp ile ilgilendiği hatta Galen’in (Calinus'un) tıp kitaplarının onun
tarafından tercüme edildiği sanılmaktadır. Ayrıca Ömer b. Abdilaziz'in Süryanice' den Arapçaya çevrilen bir tıp kitabını çoğalttığı bilinmektedir.
Bu ilgi, Abbasilerden Harun Reşid (170-193/786-809) ve Me’mun (198- 218/813-833) halifeliği döneminde artarak devam etti. III./IX. yüzyılda başlayan felsefî
ilimlere duyulan ilgi Abbasilerin takip ettiği kültür ve ilim siyaseti sayesinde Huneyn b. İshak (ö.260/873) ve oğlu İshak b. Huneyn (ö.298/910) gibi Nesturî
mütercimler ile onları takip eden başta Sabit b. Kurra (ö.299/901) olmak üzere diğer Harranlı Sabîi âlimlerin yetişmesi mümkün oldu.
İlim Meclisleri:
Farklı kültür ve inançlardan pek çok insan Çeşitli Bilgi ve marifetlerini göstermek, mesleklerini icra etmek üzere meslek ve Müslümanların hoşgörüsüyle toplumda
çeşitli meslek ve sanatları icra ettikleri gibi idari görevler de üstleniyorlardı. Emeviler devrinde devlet hizmetinde bulunan birçok Hristiyan arasında Serkis
(Sergius) ailesi en meşhur örnektir.Tertiplenen meclislerde Müslümanlar ve gayr-i Müslimler arasında karşılıklı fikir alışverişi oluyordu ve etkileşimler
gerçekleşiyordu
El- Cahız (869) Eğer Hristiyan kelamcıları, uleması ve falcıları olmasaydı, bizim âlimlerimizin Zerdüştleri ve Eflatuncuların eserlerine ulaşmaları mümkün
olmayabilirdi.
İslam'a Giriş:
Fetihlerle birlikte islamla tanışan önceden Mecusi, Budist, Hristiyan Yahudi, Sabiîlik gibi dinlerden birine mensup olup da sonradan Müslüman olan kimseler,
zaman zaman yeni dinlerinin öğretilerini eski kültürlerinin etkisinde kalarak, hatta bazen İslâm'a aykırı görüşlerle ifade edebilmekteydi. İslam düşüncesinin
gelişmesinde hem bu yabancı fikirlere karşı savunma amacıyla hem de sahih dinî inançları doğru kavramlarla açıklamak maksadıyla kadim felsefe ve kültürlere ait
yazılı kaynaklara ve edebiyata başvurma ihtiyacı önemli bir etken olmuştur.
*****************

S1- DAHİLİ ETKENLER Dahili etkenlerin başında kuran ve sünnet gelir.

S2- HARİCİ E...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ünite 2 Ders Özetleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:32:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ünite 2 Ders Özetleri rüya tabiri,Ünite 2 Ders Özetleri mekke canlı, Ünite 2 Ders Özetleri kabe canlı yayın, Ünite 2 Ders Özetleri Üç boyutlu kuran oku Ünite 2 Ders Özetleri kuran ı kerim, Ünite 2 Ders Özetleri peygamber kıssaları,Ünite 2 Ders Özetleri ilitam ders soruları, Ünite 2 Ders Özetleriönlisans arapça,
Logged
05 Ocak 2014, 16:17:24
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 05 Ocak 2014, 16:17:24 »


S1: İlim, marifet, hikmet gibi bilgi ifade eden felsefeninin Müslümanların düşünce dünyasına dahil olması nasıldır?
C1:Felsefenin Müslümanların düşünce dünyasına dahil olması iki yüzyılı bulan bir süreçte olmuş olsa da İslam kendi bünyesinde bütün beşeri yeti kuşatacak ilim, sanat, kültür hayatına yön verecek derinlikte ve genişlikte bi ufka sahiptir.İslam bu ufku genişleterek kendisinden önceki insanlığın ilim ve düşünce dünyasını da alarak harmanlaması için belirli bir zamanın geçmesi gerekiyordu.Bu nokta da ilk Müslümanlar kendi içine kapalı bi topluluk olarak kalmadılar hem dahili hem de harici dinamikleri harekete geçirerek tarihi bir sürecin başlıca öznesi oldular.Çünkü biliyorlardı ki içine kapalı ve dünyayı kendi dar penceresinden görenler tarih sahnesinden kaybolup gitmişlerdir.Bu kültür ortamında Müslüman filozoflarında önemli katkıları olmuştur.

S2:Çeviriler yoluyla başlayan düşünce hareketliliği İslam dünyasında nasıl dönüm noktası olmuştur ?
C2:Çeviriler  yoluyla Yunan, Hint, ve İran medeniyetlerinin  düşünce  mirasının içeriye alındığı ve sonrasında bu mirasın tüketilmeyip yeniden işlenip canlandırıldığı görülmektedir. Bircok Müslüman alim, filozof, ilim ve irfan sahibi insanlar dil, mantık, felsefe, ahlak, siyaset, tıp, astronomi ve matematik gibi birçok bilim sahasında yaratıcı hamleleler başlatmışlardır.

S3: İslam dünyasında bu ilmi atılım hangi yüzyıllara rastlar ?
C3:İslam dünyasında II/8. Yüzyılda başlayan bu ilmi atılım İslamın Müslüman bilincinde açtığı düşünce ufkunun genişlemesiyle ve büyük bir medeniyetin temellerinin atılmasına imkan hazırlamıştır.

S4: İslami ilimlerin ve felsefenin doğuşu ve gelişmesi nasıl bir sosyal ortamda gerçekleşmiştir ?
C4:Siyasi, itikadi ve fikri ihtilafların yaygınlaştığı bir sosyal ortamda gerçekleşmiştir.

S5:Müslümanların İslam öncesi kültür, ilim ve felsefeden yeni bir medeniyetin kurulmasındaki temel rehberleri nedir?
C5:Kuran ve sünnettir

S6:İslamda felsefi düşüncenin doğuş ve gelişmesinde etkili olan iki temel kaynak nedir?
C6: Dahili ve harici olmak üzere iki temel kaynaktan söz edilir.

S7:Dahili etkenler nelerdir?
C7:  dahili etkenlerin başında ilim ve tefekküre teşvik eden ifadeleriyle Kuran ve sünnet gelir

S8:Felsefi ilimlerin doğuş süreci nasıl ilerlemiştir ?
C8: İslam fetihleri ile genişleyen topraklarda yaşayan farklı din ve inanç topluluklarından olan kimselerin İslamı öğrenme merakları..ve onların yönelttikleri soruları cevaplayabilmek için yeni kavram ve bilgilere ihtiyaç duyulması..bunun akabinde İslama giren fakat İslamı eski kültür ve düşünce kalıpları içinde anlayanlara İslama doğru bir şekilde anlatabilmek için onlarında yabancısı olmadıkları kavramlara ihtiyaç duyulması..Bu ihtiyaç sebebiyle başka kültürlerde gelişen daha önceki felsefi ve ilmi birikime vakıf olan kişilerden  bu ilimleri almak Müslümanlar arasında yaygın hale gelir.

S9:İslam coğrfyasının farklı bölgelerinden  gelerek  mesleki bilgi ve becerileri  sayesinde devlet idaresinde görevler üstlenen Müslüman ve gayri Müslim bilginlerin katkıları da harici etkenlerdendir buna bir örnek ?
C9: Biruninin Hindistana kadar giderek inceleme yapması buna bir örnektir.Biruni Hind bölgesi hakkında yazdığı kitabında,toplumları araştırmayı Kuranın teşvik ettiğini, başka inanç ve din mensuplarını araştırırken kendi inanç ve düşüncelerimizin etkisinde kalmadan değerlendirme yapılmasınııın Kuranın öngördüğü bi yöntem olduğunu vurgular.

S10:  7. Yüzyılda ortaya çıkan İslamın Hicaz yarımadasında başlattığı en önemli zihniyet dönüşümü nedir?
C10 Kadim  dünyada yaygın olan ve mevcut arap toplumun da da en kötü örneklerinin yaşandığı kaba kuvvetin hakimiyetine son verilmesidir.

S11: HZ peygamberin vefatından sonraki sonraki halifeler nasıl bir siyaset izlemişlerdir?
C11:Halifeler siyasi otoritelerini şiddetle değil, ikna,müzakere ve muhakeme üslubuyla tesis etmeye adaletle ve hakkaniyetle yönetmeye çalıştıkları bilinmektedir.

S12: Kuranın felsefi boyutu nasıldır?
S12:Birçok ayeti kerimede Kuran, insanları akıl etmeye, araştırmaya, sorgulamaya ve tefekküre yöneltmektedir. Kuran aynı zamanda hakikati bulmak ve ona ulaşmak için insanın gerekli ve yeterli meleke ve kabiliyetleri olduğuna da işaret eder.

S13: Kuran insanı üç alanda bilgi edinmeye teşvik etmektedir bunlar nelerdir ?
S13: İnsan kendisi hakkında (enfüsi)  bilgi edinmeli ve tanımalı; tabiatı ve evreni tanımaya ya da dış dünyayı (afak) bilgisine ve son olarak da toplum ve tarih hayatını araştırmaya ve bilmeye teşvik etmektedir.

S14:İslam toplumsal hayatı nasıl düzenlemiştir ?
C14: Toplumsal hayatın düzenini alt üst eden somut putperestliği ortadan kaldıran İslam aynı zamanda ilim zihniyetini kör eden düşünce putlarını da kırmayı amaçlamıştır.toplum ve insan hakkında bilgi elde etmenin önündeki  engelleri kaldırmaya bir diğer etkende HZ peygamberdir.

S15: Peygamberimizin bilgi konusundaki düşünceleri nelerdir ?
C15: Bilgiyi  doğruluğu ve faydasına göre değerlendirmeyi tavsiye eden peygamberimiz onun evrenselliğine de işaret eder.Bilgi değeri kime ya da nereye ait olduğuna göre ölçülmez.yani, kendi  toplumuna ve kültürüne ait olmayan kişilerin verdiği bilgiler ilk bakışta şüpheyle karşılanabilir ama asıl ölçü doğruluğu ve faydası olmalıdır.Peygamberimizin ‘’İlim çin de de olsa arayınız ‘’ sözü ilmin ortak ve evrensel olusuna örnektir.

S16:Batı daki oryantalistlerin İslamdaki felsefi düşüncenin teşekkülündeki düşünceleri nelerdir?
C16: oryantalistlere göre’’İslamdaki ne felsefi düşüncenin ne de tasavvufi düşüncenin teşekkülünde İslam dininin hiçbir etkisi olmamıştır’’ görüşünü savunurlar.Bazı Müslüman yazarlarda bu düşüncenin etkisinde kalmışlardır.Bu anlayışa göre fıkıh ve kelam gibi dini ilimler dahili kaynaklara dayandığı halde tasavvuf ve felsefe tamamen yabancı kültürlerin etkisinde doğmuş düşünce hareketleridir.

S17:De Boer ve Leon Gauthıer gibi oryantalistlerin İslam felsefesine bakış açısı nasıldır?
C17:Kuranda felsefi düşünceyi teşvik edecek hiçbir ifade yoktur, aynı ön yargıya dayanarakta; İslam felsefesinin özgün sayılabilecek bir yönü yoktur. Onlara göre İslam felsefesi ,kadim Grek (yunan) felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesinden ve Müslüman filozofların ona eklediği basit yorumlardan ibarettir.

S18: H.Corbin gibi çadaş oryantalistlerin görüşleri nelerdir?
C18: O ön yargıları terk ederek  İslamın temel kaynakları olan Kuran ve Sünnetin Müslüman filozoflar için ilham kaynağı olduğunu, felsefenin  fiilen bu kaynakları dikkate alan düşünürler tarafından gerçekleştirildiğini  savunurlar.

S19:Kuran ve sünneti kaynak olarak alan Müslümanlar arasında ‘’ilim’’ tarifi nedir?
C19:Hz peygamberden sonra karşılaştıkları fıhki ya da kelami sorunları ve bunlar hakkında önceki nesillerden  intikal eden görüş ve yorumları öğrenme faaliyetlerine ‘’ilim’’ demişlerdir.

S20: HZ Peygamberin kendisine verdiği vazifeyi yerine getirmek için nasıl hüküm vereceği sorusuna Muaz b. Cebel ‘’Kuran ve sünnetle’’ hakkında hüküm bulunmayan durumlarda ise ‘’akıl ile hüküm vereceğini ‘’söylemesi gibi rivayetler neye dikkat çekmektedir?
C20: Kuranin teşvik ettiği doğru bilgi ve yararlı hikmeti elde etmek için insanın akıl ve tecrübesinin de kullanılması gerektiğine işaret etmektedir.

S21:HZ Peygamberin hadislerinde geçen  soyut anlamdaki ‘’ilim’’ kavramının içeriği nedir?
C21:Kuran ve sünnette yer verilen ilim kavramı sadece dini ilimlerle sınırlı değildir.İlim kavramı, toplum, tabiat, insanın kendisi hakkında yapacağı araştırmalarla elde edeceği bilgileri de kapsar.

S22: Müslümanlar arasında, felsefenin İslama yabancı olduğu etkisi kimler tarafından güçlendirilmiştir?
C22: oryantalistler tarafından..Halbuki Müslüman filozofların eserleri bu açıdan tahlil edildiğinde görülecektir ki Kuran ayetlerine ve hadislerine sık sık başvurulmuştur.Bu tasavvufa nazaran felsefe de daha ağırlıktadır.

S23: Kitabu’ Fevzi ’l Asgar adlı eser kimindir?
C23:İbn Miskeveyhindir. Eserde ölümle birlikte bedenden ayrılan ruhun bozulmadığını, daha sonra da yaşamaya devam ettiğini  ayet ve hadislerle atıfla ispata çalışır.’’ Yapmış olduklarına karşılık olarak saklanan müjdeyi hiçbir nefs bilmez’’ ( Secde 17) ‘’ Orada hiçbirgözün asla görmediği, hiçbir kulağın asla iştmediği, hiçbir insanın kalbine gelmeyen asla gelmeyen şeyler vardır.’’

S24:Varlıkları mertebelerine göre açıklayan kimdir?
C24: İBN Miskeveyhtir kitabul fevzil Asgar adlı eserde varlıkları mertebelerine göre  açıklayarak, bitkiler aleminden hayvanlar ve insanlar alemine geçişte ara türler bulundugunu savunur bitkilerden hurmayı örnek olarak verir.

S25:İbn  Rüşd ,Kitabul Fasli’l Maka’l adlı eserinde neye dikkat cekmiştir?
C25:Felsefe yöntemini kullanmanın ve felsefe yapmanın Müslümanlar için gerekililğini ispatlamak için Kuran ayetlerini delil olarak göstermiştir.’’ Bu insanlar deveninin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bi bakmazlar mı? ‘’( gaşiye 17  20)  ‘’Ey basiret sahipleri ibret alınız’’( haşr2) ayetinde geçen ‘’ibret’’kelimesini ise akıl yürütmek,istidlal yapmak, mantıki çıkarımda bulunmak gibi manalara geldiğini söyleyerek  felsefe yapmanın vacip olduğuna kurani deliller gösteririr.

S26:Müslüman filozoflardan Farabi ve İbn sinanın alemin yaratılışı konusundaki görüşleri ?
26: bu iki Müslüman filozof,harici kaynaklardan aldıkları birçok görüşlerin İslam dininin açık prensiplerine uymayan noktalarını İslamileştirme yoluna gitmişlerdir.Alemin yaratılışı konusunda, yeni Plotoncu kozmolojide alemin kendisinden gayri ihtiyari cıktığı bir ( südur) taşma yoluyla çıktığı ‘’ilk ilke...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Temmuz 2014, 11:45:42
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #2 : 08 Temmuz 2014, 11:45:42 »

İki farklı özet, tekrar mahiyetinde okumakta fayda var ve ilk özette olmayıp ikinci de olan bilgiler de var bu yüzden ikisini de okumakta fayda var. Allah razı olsun kardeşim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

29 Ağustos 2020, 12:40:53
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #3 : 29 Ağustos 2020, 12:40:53 »

Çok faydalı bir  özet önemli noktaalra değinilmiş gereksiz hıc bir bilgi yok soru cevap kısmi tekrar acısından çok ideal.Allah razı olsun inşallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes