> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Seriyyeler gönderme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Seriyyeler gönderme  (Okunma Sayısı 1228 defa)
22 Şubat 2011, 15:44:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Şubat 2011, 15:44:52 »



Seriyyeler Gönderme


48- İmam Muhammed, Sahr el-Gâmidî'den naklen Pey­gamber (s.a.v.)rin şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allahım! Ümmetimin erkencilerine bereket ihsan eyle." Peygamber (s.a.v.) bir yere seriyye göndermek istediği zaman günün evvelinde gönderirdi.

Burada ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gidermek hususunda erken davran­masının gerektiğine delil vardır. Çünkü böyle davrandığı takdirde Rasulullah (s.a.v.)'in duasının bereketiyle ihtiyacını gidermesi daha kolay olur,

Rasulullah (s.a.v.): "Sabah erken davranmak kazançtır yahut[28] amacı elde etmektir." buyurdu.

Bu sebeple ilim tahsili için sabah erkenden çıkmanın müstehap olduğu söylenmiştir. Denildi ki; İlim ancak, karganın sabah çok erkenden uçması gibi erken tahsiline çıkmakla elde edilir.

Burada Devlet Başkam bir seriyye göndermek istediği zaman günün evvelinde göndermesi gerektiğine dair delil vardır.

Denildi ki: Ayrıca Perşembe ve Cumartesi günleri gönderilmelidir. Çün­kü Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilir "Allahım Cumartesi ve Perşembe günlerinin erkencilerine bereket ihsan eyle."

49- Rivayet edilir ki, Hz. Ömer b. Hattab (r.a.)> devesini bağlamış bekleyen birini gördü. Ona: "Seni burada alıkoyan nedir?" diye sordu. O adam: "Cuma'dır; cuma namazım kıl­mak için bekliyorum." dedi. O zaman Hz. Ömer: "Cuma, yolcuyu alıkoymaz. Kalk yoluna git." dedi.

Bu, her ne kadar, cumadan kaçma şüphesi taşıdığı için bu günde yola çıkmanın mekruh olduğunu söyleyen dar görüşlüler varsa da, cuma günü savaş, hac yahut başka herhangi bir maksatla yola çıkmakta şer'i bir sakınca olma­dığına delildir. Onların bu anlayışına karşılık biz deriz ki:

Diğer günlerde yolculuk mekruh olmadığına ve bu günlerde çıkan bir kimseye, sen namazların yarısından kaçıyorsun, denilmiyeceğine göre, cuma günü yolculuğa çıkmak da mekruh olmaz. Ramazanda da yola çıkmak caizdir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Ramazandan iki gün geçtikten sonra Medine'den Mekke'ye hareket etmiştir. Burada da orucu eda etmekten kaçma şüphesi yok­tur. Ayrıca zevalden sonra yola çıkacak kimseye zevalden önce cuma vacib de­ğildir ki, yola çıkması vacibten kaçış olsun? Bize göre zevalden önce yola çık­masında bir sakınca olmadığı gibi zevalden sonra çıkmasında da sakınca yoktur. İmam Şafii -Allah rahmet etsin- ise, vakte bağlı ibadetlerin eda edilmesinin vacib oluşunda, vaktin evveline itibar eder. Ona göre vaktin başlangıcında mu­kim olan bir kimse, yolcu olmakla cumanın vücubiyeti üzerinden sakıt olmaz. Diğer günlerde yola çıkacak kimse de, Öğle namazını mukim olarak kılar.

Bize göre ise, ibadetin vucubiyetinde vaktin sonuna itibar edilir. Onun için diğer günlerde vaktin sonunda yola çıkacak olan kimseye o vakit için yolcu namazı kılması gerekir. Cuma günü öğle vakti çıkmadan önce şehrin imar sınırını geçecek olan bir kimseye cuma namazı vacib olmaz. İster zevalden önce şehri terketsin, ister zevalden sonra terketsin, farketmez. Ama Öğle vakti son buluncaya kadar şehrin İmar sınırından dışarı çıkmayacağını biliyorsa o zaman cumayı kılması gerekiyor. Cumayı eda etmeden çıkamaz.

el-Kitâb' da İmam Muhammed der ki: "Çünkü cumayı eda etmek onun üzerine bir farzdır." Bu açıklama, İmam Muhammed'in temel yaklaşımına da­yanmaktadır. Zira Ona göre mukim için aslolan, cuma namazının farz oluşu­dur. Namaz bölümünde bu konudaki ihtilafı belirtmiştik.

İmam Zafer ise, vaktin sonuna İtibar etmez. Ona göre ancak cumayı kıla­bileceği miktar kadar vaktin daralmasına itibar olunur. Bu hükümde o da, kendi kuralına dayanır. Çünkü ona göre vucubiyetin sebebi, artık daha fazla gecikti­rildiği zaman o farzı yerine getirecek vaktin kalmayacağı sınırında ortaya çıkar. Onun için der ki: O sınırdan sonra aybaşı kanı gören bir kadın o vaktin namaz sorumluluğundan kurtulmuş olmaz.

Vakit darlığı ortaya çıkıncaya kadar şehri terketmeyecek kimsenin de cumada hazır bulunması gerekir.

Serahsî dedi ki: Hocamız İmam Şemsu'l-Eimme el-Hulvânî der ki: Bu mesele bana şüpheli geliyor. Çünkü vaktin sonuna itibar edilmesi ferdi olarak kıhnabilen namazlarda sözkonusudur. Oysa cuma namazını kişi, yanlız başına kılamaz. Onu, ancak imam ve cemaatle birlikte kılabilir. Bundan dolayı yolcu, şayet halk namazını eda edinceye kadar şehri terk etmeyecekse, cumayı onlarla birlikte kılması gerekiyor.

Bu şüphe, İmam Züfer'in kuralına göre çözüme bağlanır. Çünkü ona göre, kılma imkanına itibar edilir. Daha fazla geciktirildiği takdirde namazı kılma imkanı bulunmayan son vakit vucubiyetin sebebidir. Bize göre ise vucubiyete sebeb, vaktin son bölümüdür.

50- İbn Abbas (r.a.) Rasulullah (s.a.v,)'in şöyle buyurdu­ğunu rivayet eder:

"Ashabın hayırlısı dörttür. Seriyyelerin hayırlısı dörtyüz-dür. Ordunun hayırlısı ise, dörtbindir. On ikibinlik bir ordu­nun sözü bir olursa, sayı azlığından dolayı asla yenilmez." Denildi ki: "Ashabın hayırlısı dörttür." sözünden maksat, sahabüerimin hayırlısı dörttür demektir ve bununla Raşid Halifeler kastedilmiştir.

Ayrıca denildi ki: Bununla, sözün zahiri kastedilmiştir. Bu söz, Ebû Ha-nîfe ile İmam Muhammed'in, cuma namazının imam hariç üç kişilik cemaatle kılınabileceğine delildir. Çünkü ashabın (arkadaşların) hayırlıları, yardımlaş-malarıyia farz eda edilenlerdir.

Hadiste serİyyenin, ordudan daha az olduğuna delil vardır. Seriyyeye bu ismin verilmesi, gece yola devam edip sayısının azlığından dolayı gündüz pusuya giren küçük birlik oluşundandır. Büyük birliğe ordu denilmesinin sebebi ise, sayısının çokluğundan dolayı askerlerin dalga dalga bir görüntü arzetmesİn-den ve bir coşku havasını estirmesinden dolayıdır. Bundan kasıt, dötyüzden az sayıdaki birliğin seriyye olamayacağı değil, sayıları dörtyüze ulaşınca, mura­dına ermeden dâru'l-harbten dönmeyeceğidir.

"Onikibin kişilik bir ordu, sayısının azlığından dolayı yenilmez." sözü ise, bu sayıya ulaşan İslâm ordusunun, sayısı daha çok olsa bile, düşman ordu­suna yenilmesinin beklenmediği anlamındadır. Çünkü yenilmeyen galibtir. Lakin galib gelebilmesi için askerlerin sözlerinin bir olması gerekiyor. Huneyn günü, müslümanların sayısı onikibin olduğu halde yenilmişlerdir. Nitekim Yüce Allah:

"...Yeryüzü, o genişliğine rağmen, size dar gelmişdi. Nihayet bozularak gerisin geri dönüp gitmiştiniz."[29] buyurur.

Ama aralarında münafıklar ve henüz îslamını güzelleştirmemiş; daha yeni müslüman olmuş Mekke halkından kimseler bulunduğu için sözleri bir olmamıştır.

Böyle bir orduda birlik varsa kaçmaları caiz değildir. Çünkü o zaman üç kolordu durumundadırlar. En iyileri olan dörtbini sağ kanatta, dörtbini sol kanatta ve dörtbini de merkezde. Üzerinde ittifak olunan çoğulun asgari sınırı, şer'i hüküm itibariyle sayıca daha çok olan çoğul gibidir.

51- Rasûhıllah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edi­lir: "Seriyye komutanlarının hayırlısı Zeyd b. Harise'dir. Gani­metleri eşit paylaştırır ve halk arasında adil davranır."

Zeyd, Hz. Haticenin kölesi idi. Onu, Rasulullah (s.a.v.)'e hediye etmişti. Evlat sayma neshedilinceye kadar bu durum böyle devam etti. Yüce Allah onun hakkında şöyle bururur :

"Hatırla o zamanı ki, Allah'ın kendisine mi'met verdiği ve senin de yine kendisine lutufta bulunduğun zata sen: "zevceni uhdende tut. Allah'tan kork... demiştin."[30]

Rasûlüllah (s.a.v.), onu sekiz ayrı seriyyeye komutan tayin etmişti. Ni­hayet Mu'te'de öldürüldü. Rasulullah (s.a.v.), komutanların en hayırlısı oldu­ğunu söyliyerek onu övdü. Hayırlılık vasfını haiz oluşunu da bu iki haslete bağ­ladı. Çünkü seriyye komutanı bu iki haslete muhtaçtır. Bunlar, yukarıda geçtiği gibi, ganimetleri eşit bir şekilde taksim etmek ve askerler arasında çıkacak an­laşmazlıkların çözüme bağlanmasında adil davranmaktır.

Bazıları, İmam Muhammed'in rivayeti bu şekilde nakletmesini ayıplamış­lar ve rivayet: "Aksemühüm bi'sseviyyeti ve a'deluhum bi'rra'ıyyeti" şeklinde olmalıydı demişlerdi Buna karşılık deriz ki: îmam Muhammed hadisi bu lafızla rivayet ettiğine göre, naklettiği şekilde kullanılması da sahihtir.

52- İmam Muhammed der ki: Devlet başkanının, başarabi­leceği takdirde bir yahut iki veya üç kişiyi seriyye olarak gön­dermesinde bir sakınca yoktur. Çünkü Peygamber (s.a.v.)'in Hendek savaşı günlerinde Huzeyfe b. el-Yeman'ı yalnız başına gönderdiği rivayet edilmiştir. Ayrıca Abdullah b. Üneys ile Dıhye el-Kelbi'yi ayn ayrı yalnız başlarına, İbn Mes'ud ve Habbâb'ı da beraber gönderdiği rivayet edilmektedir.

Peygamber (s.a.v.)'in, üç kişiden az seriyye göndermeyi yasaklayan hadisinin izahı vardır:

Ya üçten az göndermek dinde mekruh olmadığı halde Rasu­lullah (s.a.v.) müslümanlara olan şefkatinden böyle buyur­muştur.

Ya da efdal olanı belirttmek için böyle buyurmuştur. Yani efdal olan, üçten az olmamasıdır. Ta ki düzeni bozmadan biri Önde ikisi arkada saf bağlayıp cemaatle namaz kılabilsinler. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen: "Yola tek başına çıkan süvari, şeytandır. İkisi, iki şeytandır. Üç ise cemaattir." hadisinin manası budur.

Deriz ki: Seriyye göndermekten maksat, sadece savaş değildir. Bazen düşmanın durumunu teftiş edip gizli durumları hakkında haber almak için gön­derilir. Bu gibi işlerde bir kişinin düşman tarafına sızması üç kişinin sızma­sından daha kolaydır. Olabilir ki, iki kişi sızarlar da, bunlardan biri haber getirir, diğeri ise bu arada yeni haberler toplar. Bu durumda iki kişi olmaları daha yararlıdır. Bazen de hedef, savaşmak yahut düşmanın ileri gelenlerini gizlice öldürmektir. Bu durumda da üç ve daha fazla kişinin bu işi gerçekleştirmeleri daha uygundur. Bunlara karar vermek, emire aittir.[31]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Seriyyeler gönderme
« Posted on: 19 Nisan 2024, 10:25:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Seriyyeler gönderme rüya tabiri,Seriyyeler gönderme mekke canlı, Seriyyeler gönderme kabe canlı yayın, Seriyyeler gönderme Üç boyutlu kuran oku Seriyyeler gönderme kuran ı kerim, Seriyyeler gönderme peygamber kıssaları,Seriyyeler gönderme ilitam ders soruları, Seriyyeler göndermeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes