> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Para ve bağışlar vadetmek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Para ve bağışlar vadetmek  (Okunma Sayısı 673 defa)
17 Şubat 2011, 14:31:12
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Şubat 2011, 14:31:12 »



Para Ve Bağışlar Vadetmek


1586- Devlet başkanı, kim bir at (aygır, kısrak) getirirse, on dirheme satılmış olarak ona ait olur, dedikten sonra müslü-manlar bunu getirirlerse, bu satış geçersiz olur. Çünkü Hz. Peygamber kişinin sahip olmadığı şeylerin satışını ve aldatma satışlarını yasaklamıştır.

Burada elde olmayan birşeyin satışı sözkonusudur. Devlet başkanı burada elinde veya mülkiyetinde olmayan birşeyi satmıştır. Müslümanlann eline geçip geçmiyeceği de belirsizdir. Belirli olsaydı zaten satışı caiz olmazdı. Çünkü ona sahip değildi. Durum böyle iken belirsiz bir şeyi nasıl satabilir?

1587- Ama  o atı getiren kişi o fiyatla satın almak isterse, devlet başkam o fiyatla satması gerekir.

Çünkü bunu pay vadetme şeklinde zikretmiştir. Amaç da müslümanlan onu getirmeye teşviktir.

Onlara koştuğu şarttan sonra getirdikleri takdirde devlet başkanının pay vadetmiş olmaktan vazgeçmesi caiz değildir. Ama bu yola gitmek yerine, yeniden satış yapmak suretiyle amaçlan meşru yolla gerçekleştirilir.

1588- Getiren kişi o atı istemiyorsa, devlet başkanı ondan a-lir ve ganimete katar. Adam, onun değerinden bir şey ödemez.

Çünkü pay vadetmesi,    hakkını gözetmek içindir. Adam ona razı olmayınca bu da ortadan kalkar.

Belirtilen sebeple zaten atın değerinin aslı üzerinde vacip değildi. Vacip de olsa onu geri vermede serbesttir.

Çünkü görmediği bir şeyi satın almıştır. Temelde satış sahih olmadığı bir durumda ise, ona hiçbir şey gerekmez. Vadedüen payı da alamaz.

Çünkü pay vadetme satış kapsamındaydı. Satış batıl olunca, o da batıl oldu.

Vasiyette yapılan kayırma gibi. Satış kapsamında sabit olup satış batıl olunca, vadedilen pay da batıl oldu.

1589- Yine kim bir at getirirse onu kendisine on dirheme satarız derse, durum yukarıdaki gibi olur.

Çünkü burada da satışı vadetmiştir. Aynı zamanda pay vadetmeyi de içermektedir. Atı getiren kişi istediği taktirde devlet başkanının bu vadini yerine getirmesi lazımdır.

1590- Atı ona bağışlarız veya yansım ona bağışlarız, derse atı getiren kişi için verdiği bu sözü yerine getirmesi lazımdır. Ancak devlet başkanı atı kendisine vermedikçe getiren kişi ata sahip olmaz. Ama "At onun olur" demişse, o zaman getirdiği at onun mülkü olur.

Çünkü onundur, demesi yerine getirmesi gereken bir pay vadetmedir. Adamın onu yakalamasıyla at mülkü olur.

1591- Ona bağışlarız, derse, söz verilen bir pay vadetme olur. Verdiği sözü yerine getirmesi lazımdır. Devlet başkanı bağışlamadan önce at adamın mülkü,olmaz. Nitekim getirilen bir cariye olup onu azad edecek olursa, azadetmesi geçersiz olur. Getirdiği ona hibedir veya sadakadır, derse o zaman devlet başkanının kendisine yeni bir temliki olmaksızın getiren kişinin mülkü olur.

Çünkü onundur, sözü tam bir pay vadetmedir. Ona hibedir, demesi ise onundur, sözünün pekiştirmesi olur. Onun için hükmü değişmez.

1592- Kim bir kılıç getirişe onu kendisine hibe ederiz veya on dirheme kendisine satarız, dedikten sonra bir adam kılıcı getirirse, ama müslümanların ihtiyacı olduğu için devlet başka­nı kılıcı o getiren kişiye vermek istemezse, bu yetkiye sahiptir ve vermiyebilir. Ancak vadedilen şey bir hibe (bağış) ise, değeri (parasi)m vermesi lazımdır. Vadedilen şey satış ise, şart koşu­lan değeri (parayı) aldıktan sonra ona para değerini vermesi gerekir.

Çünkü burada verilen söz yerine getirilmemiştir. Devlet başkanı herkesi gözetir. Müslümanların buna ihtiyacını görüp şart koşulan şeyi (kılıcı) adama verecek olursa müslümanlar zarar görür. Ama para değerini verecek olursa, amaç gerçekleşir ve müslümanların o mala ihtiyacı da kalmaz. Bu şekilde iki tarafa da adaletle bakmış olur.

1593- Ama müslümanların ona ihtiyacı yoksa, şart koşuldu-ğu şekilde ona vermesi lazımdır.

Çünkü o sattı bir bakıma pay vadetme şeklindedir. Vadettiği şeyi de yeri­ne getirmesi lazımdır. Çünkü Hz. Peygamber "Müslümanlar şartlarına bağlıdır" buyurmuşlardır.

1594- Ganimetler toplandıktan sonra devlet başkanı "Kim

bir peynir parçası alırsa parasını verecek, kim bir koyun alırsa beş dirhem verecek, kim bir cariye alırsa yüz dirheme onun olacak" derse ve bir adam bir peynir parçasını alıp yerse, bir adam bir koyunu kesip yerse, bir adam da bir cariyeyi alıp azad ederse, hepsi aldıklarının parasını vermeleri lazımdır. Çünkü devlet başkanının sözleri ganimetten pay vadetme şeklinde de­ğildir. Çünkü ganimetler alındıktan sonra ganimet payı vadetme caiz değildir. Söylediği söz, satış şeklindedir. O da akit esnasında satılacak şey belirsiz olduğundan batıl olur. Alınıp tüketilmeyen şeyleri devlet başkanı geri alabilir. Çünkü satış batıldır. Yahut alan kişinin razı olması durumunda belirtilen ücretle kendisine teslim edebilir. Çünkü o malı almasıyla satılacak şey belirlenmiş olur ve satışı da caizdir. Ancak böyle bir satışta iki tarafın rızası gerekir.

Aldığı malı adam tüketmişse, para değerini ödemesi lazımdır. Tıpkı fasit bir alışla satın alan kişinin malı teslim aldıktan sonra tüketmesi halindeki hümmünde olduğu gibi. Onun İçin cariye hakkında hüküm geçerli olmuştur. Çünkü fasit bir satış hükmü ile adam sathk malı teslim almış ve ona sahip olmuştur. Hatta o cariyeyi satmış olsa, satış caiz olup para değerini devlet baş­kanına öder. Azad etmesi durumunda da hüküm aynıdır. Daha önce peyniri yemesi, koyunu kesip yemesi kendisine mubah olduğu ve bundan dolayı değe­rini tazmin etmesi gerekmediği halde, bunların para değerini nasıl öder? Aynı şekilde, darulhapte cariyeyi telef edecek olsaydı, yine para değerim öde-mesi gerekmiyordu, diye itiraz edilse, cevabı şudur:

Çünkü bu konuşmadan önce ganimet alanların hakkı bu şeylerde kesinlik kazanmamıştı. Ama bu konuşmadan sonra ganimet alanların hakkı onlarda kesinlik kazanmıştır. Çünkü fasit satış cevazen muteberdir. Darulharpte ganimet alan devlet başkanının satışı da, ganimet alanların söz konusu eşyada haklarının kesinlik kazanması bakımından kendisine almak ve elde etmek mesabesindedir.

Zaten akit yolu ile alınmış olan şeyi almak suretiyle mülk edinmiş olması bunu açıklamaktadır. Onun için satacak olursa, satışı caiz olur. Bedel akdiyle malı temlik etmek ancak bedelin ödenmesiyle olur. Satış fasit olduğundan be­lirlenen şey gerekli olmadığında kıymetin verilmesiyle olur. Ama bu konuşma­dan önce almakla onu mülk edinemez ve satacak olursa, satışı caiz olmaz. Ancak telef edecek olursa, tazmin gerekmez. Çünkü kendisine alıp mülk edin­mekten önce ganimet alanların hakları o şeylerde kesinlik kazanmış değildir.

1595- Alan kişi koyunu yedikten sonra   devlet başkanının söylediğini işitmişse, tazminat ödemesi gerekmez. Ama satacak olursa, satması caiz olmaz.

Çünkü devlet başkanının söylediğini işitmemiş olduğundan onu satış şek­linde almış değildir. Sanki devlet başkanının söylemesinden önce almış gibidir. Ama Devlet başkanının söylediğini işittiği halde alan kişi, satın almak ve mülk edinmek suretiyle almış olur.

1596- Ama ganimeti ihraz ettikten(sahip olduktan) önce "Kim bir cariye getirirse, ona bin dirheme satılmış olur" derse ve bir adam bir cariye getirip azad ederse, azad etmesi caiz olmaz.

Çünkü bu satış asla yapılmış değildir. Çünkü satış mahalli (satılan mal) olmadan satış akdinin caiz veya fasit olarak meydana gelmesi mümkün değildir. Burada satlık mal mevcut olmakla beraber satışın gerekliliğini söyledikten sonra o mal meçhul olmuştur. Satış fasit olarak aktedilmiş olur, mülk de teslim almakla sabit olur.

1597- Bir koyun getiren kişiye bir dirhem karşılığında o koyun satılmış olur, dedikten sonra bir adam bir koyunu ge­tirir ve kesip yerse, parasını taminat olarak Ödemesi gerekmez.

Çünkü burada satış aktedilmiş değildir. Sanki devlet başkanının söyle­diğinden önce almış ve yemiş gibidir. Onun için tazminat ödemez. Allah en iyi bilir.[11]




[11] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 2/333-336



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Para ve bağışlar vadetmek
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:10:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Para ve bağışlar vadetmek rüya tabiri,Para ve bağışlar vadetmek mekke canlı, Para ve bağışlar vadetmek kabe canlı yayın, Para ve bağışlar vadetmek Üç boyutlu kuran oku Para ve bağışlar vadetmek kuran ı kerim, Para ve bağışlar vadetmek peygamber kıssaları,Para ve bağışlar vadetmek ilitam ders soruları, Para ve bağışlar vadetmekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes