> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler  (Okunma Sayısı 984 defa)
17 Şubat 2011, 15:05:15
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Şubat 2011, 15:05:15 »



Öldürme İle Hak Edilen, Ama İhtilaf Durumunda Hak Edilmeyen Ganimet Tahsisleri

 

1191- Komutan "Kim bir kafiri öldürürse her şeyi onun­dur" derse ve bir müslüman bir müşriki vurup yere yıksa, bir başkası da onun kafasını kesse, bakılır; vuran kişi öldürmüş, diğeri öldükten sonra kafasını kesmişse, eşya vuran kişinindir.

Çünkü kendisi öldürmüştür. Öldürme işi de kişinin ölmesiyle gerçekleş­miştir Nitekim vuruşu ile müşrik adam ölmüştür.

1192- Darbesiyle ölmeyip aldığı yaraya rağmen karşı koya­biliyor veya sözle yahut başka bir şeyle düşmana destek olabi-liyorsa, bu durumda eşyası kafasını kesen müslümanın hak­kıdır.

Çünkü Öldüren odur. Vuran birinci kişinin darbesinden sonra sadece yaralanmıştır.

Bundan sonra ise ölmüştür. Zaten komutan "kim yere serer veya vurursa" demeyip kim öldürürse, sözünü kullanmıştır.

Birincinin vurması olmasaydı İkincisi kafasını kesme imkanı bulamazdı, diye İtiraz edilirse, deriz ki;

Bu adam buraya çıkmasaydı, katil onu Öldürme İmkanı bulamazdı. Zaten bununla kendi kendini öldürdüğü açığa çıkmaz.

Mesela, biri atı üzerindeki düşmanın boynuna bir ip geçirse ve atından yere düşürüp bu şekilde tutsa, sonra başkası gelip onun kafasını kesse, birinci kişi onu öldürmüş sayılır mı? Sayılmaz. Birincinin yere düşürmesi ve boynuna ipi geçirmesi olmasaydı belki ikincisi onun kafasını kesmeğe imkan bulamı-yacaktı ama, öldüren kişi onun kafasını kesen kimsedir.

1193- Yine birinci şahıs tarafından öldürücü yara alsa ve bir iki gün yaşadıktan sonra öleceği açık iken başkası gelip kafasını kesse, ganimet eşyası kafasını kesen kişinindir.

Çünkü hakikaten öldüren odur. Nitekim kasten öldürme olayında buna benzer bir durumda kısas (veya diyet) ikinci şahsa (kafasını kesene) yüklenir. İkincinin yaptığı iş birinciyi tebriye (Kurtarma) sayılmaktadır. Çünkü onun yaptığı işi kesmiştir. Bunun delili de :

1194- Hz. Ömer olayıdır; Mihrabda onu vuran kimse ken­disine ölümcül bir darbe vurmuştur. Hatta içtiği süt yarasın­dan dışarı çıkmış ve bu yaradan ölmesinin kesin olduğu anlaşıl­mıştır. Buna rağmen Hz. Ömer ölmedikçe diri sayılmıştır. Hat­ta bir oğlu vefat etse Hz. Ömer onun varisi olur ve bu durum­da o çocuk Hz. Ömer'in hiçbir şeyine varis olamazdı. Çünkü henüz Ömer hayattadır.

1195- Birincisi onu vurmuş ve barsaklarını dökerek yere sermiş yahut boynunu koparmadan kesmiş ise ve bütün bun­lara rağmen ruhunu teslim etmemişken bir diğeri gelip kafa­sını koparmışsa, öldürülenin eşyasını birinci vuran kişi almaya hak kazanır.

Çünki birincinin vurmasıyla bu kişi ölmüş gibidir. Kafası kesilinceye ka­dar taşıdığı canlılık ise kesilen hayvanın çırpınması mesabesinde olup muteber değildir.

Nitekim kurt bir koyuna saldırır ve karnını deşer yahut boğazını keser, sonra sahibi yetişir de keserse etini yiyemez. Kesme anında çırpınsa bile etini yemesi helal değildir. Ama kurt onu kötü yaralar ve bir iki gün içinde bu yara­dan öleceği muhakkak iken sahibi gelir keserse eti helal olur. Bu da yüce Allah' in "Yırtıcı hayvan tarafından yenilip canı çıkmadan boğazladığınız..."[14] ayeti­nin anlamıdır.

Buna dair bir olay İbni Abbas'tan şöyle rivayet edilmektedir: "Kurdun karnını yardığı ve barsaklarını yere döktüğü bir koyunu sahibi yetişip boğaz­larsa hükmü ne olur?" sorusuna: Yenilmesinde bir sakınca yoktur, demiştir.

Kaldı ki kesin olan bir şey ancak kesin başka bir şeyle değişir. Daha Önce ruhun varlığı kesindir. Ruhun kalmadığı kesin olarak anlaşılan ve ölümü kesin­likle kanıtlayan bir şey olmadıkça ölümüne hükmedilmez. Bir iki gün yaşıyacağı tahmin edilen bir canlı, ne kadar yara alsa, maktul (ölü) sayılmaz. Ölü­mü ancak kafasının kesilmesiyle kesinleşir.

1196- Kafasını kesen kişi "Ölmeden önce kafasını kestim" der ve vuran kişi de "Hayır, kafasını öldükten sonra kestin" derse, dış görünüşün desteklediği söze itibar edilir. Vuran kişi beürtiğimiz şekilde boynunu kesmiş ve karnını yarmişsa, onun sözü geçerli olur. Çünkü bu vurmasının onu öldürdüğü, kafasını kesmenin de aynı şeyi

yaptığı kesindir. Vurma ile kafa kesmenin etki bakımından eşit olması halinde

önce işi yapmış olanın sözü tercih edilir.

Vuran kişinin vurmasiyle derhal ölmeyip bir iki gün daha yaşıyacak

şekilde olursa, kafasını kesenin sözü tercih edilir ve öldürülenin eşyası ona

verilir.

Çünkü kafasını kesmenin onu öldürdüğünü kesin anlıyoruz. Vuranın vur­masında ise bu kesinlik yoktur. Zayıf ile güçlü haber arasında çelişki de yok­tur. Ruhunun çıkmasıyla kafasını kesme işinin öldürdüğü kesin olduğundan ona itibar edilir.

1197- Vuran kişinin açtığı yara belirsiz veya vücutta açık olmayıp yaralının sahipleri onu alıp götürürken diğeri kafasını keserse, her şeyi kafasını kesenindir.

Çünkü kafasını kesmekle kesin olarak Öldüğünden emin oluyoruz. Vuran kişinin yaralama işi açıklık kazanmadıkça kesinlik değil, tereddüt ifade etmek­tedir. Tereddütlü şey kesin şeye engel olamaz. Çünkü kesin olarak yaşadığı bili­nen kişinin öldüğü,ancak o derecede kesin bir şeyle kabul edilir. Bu da ikinci­nin yaptığı işten sonra gerçekleşmiştir.

1198- Bir müslüman, müşriklerden birini atından alarak müslümanların safına kadar getirse ve orada boğazlasa, eşya­sını almaya hak kazanmıyacağı gibi, boğazlamaya da hakkı

yoktur.

Çünkü onu müslümanların safına kadar diri getirince esir olmuş olur. Devlet başkanının izni olmadıkça esiri öldürmek caiz değildir. Çünkü devlet başkanı esirleri öldürtebileceği gibi fey' de sayabilir. Bu ikisinden birini tercih etme hakkına sahiptir.

Devlet başkanı (veya komutan)ın "Kim bir kafiri öldürürse her şeyi onundur" sözünden maksat, esiri Öldürmek değildir. Amacı bu olmadığı gibi tek maksadı savaşmaya teşvik etmektir. Devlet başkanının izni olmadıkça esiri öldürmek dinimizce caiz değildir.

1199- Müşriki alıp gelirken iki ordu arasında bir yerde atından indirip öldürse, her şeyini almaya hak kazanır.

Çünkü düello yolu ile düşmandan birini öldürmüş sayılır. Sadece atından indirmekle de esir sayılmaz. Nitekim onu orada yakalamasaydı kendisinden intikam almış olurdu.

Ama birincisinin durumu böyle değildir. Çünkü müslümanların safına u-laştıktan sonra artık o kişi esir sayılır ve bu adamın getirdiği olmasa bile ondan intikam alınmaz. Aradaki fark şöyle anlaşılabilir: Müslümanların safına ulaş­tıktan sonra bu esir müslüman olursa, onların kölesi olur.

1200- İki saf arasında atından indirdikten sonra öldürme­den adam müslüman olursa, hür olur ve ona bir zarar verilmez.

1201- Boynuna ip atarak atından indirse ve iki saf arasında öldürse, her şeyi onundur.

1202- İpi ile müslümanların safına kadar çekse ve orada öl­dürse, eşyasını almaya hak kazanamaz. Ancak müslümanların safı yanında bile müşrik hala kendini savunuyor, tedavisine bakıyor ve döğüşüyorsa bu durumda öldürecek olursa, her şe-yını almaya hak kazanır.

Çünkü savunurken ve savaşırken esirliği gerçekleşmemiş demektir. Nite­kim müslümanların safına kadar getirilse ve orada vuruşur ve kendini savu­nurken düşse ve müslümanlardan biri vurarak Öldürse, eşyasını almaya hak kazanır.

1203- Müslümanların safına girince İslama girerek silahını bıraksa, ondan sonra bir müslüman onu öldürse, eşyasını alamaz.

Çünkü silahını bırakmakla esir olmuş ve kendini teslim etmiştir.

1204- İki taraf savaş düzeni alırken, komutan "Kim bir düş­manın başım getirirse ona yüz dinar vardır" derse, caiz olur. Bu şartla sadece erkekler hedef alınmış ve onlar için tahsis edilmiş olur. Onların çoluk çocukları veya malları amaç değildir.

Çünkü bu durumda amaç, savaşa teşviktir. Sözün mutlakhğı, halin dela­letinden bilinen şeyle mukayyed olur. Bir kafiri Öldürüp kafasını getiren her­kes, komutanın tahsis ettiği şekilde ganimetini almaya hak kazanır.

1205- Adamın biri getirdiği baş için "Bunu ben öldürdüm" derse, bir başkası da "Hayır, ben Öldürdüm, onu benden aldı" derse, başı elinde getirenin sözü geçerlidir.

Çünkü açık durum ona şahitlik etmektedir. Kafasını kesmesi ve elinden tutup getirmesi kendisinin öldürdüğüne delildir. Yapacağı yeminle onun sözü tercih edilir.

Denilseki: Zahire göre hak kazanma zail olur. Hak kazandığını   ispat

etmesi lazımdır.

Deriz ki: Evet, ancak teklif güç nisbetinde olur. Müşriki öldürürken Öldürdüğüne dair adaletli iki şahit getirme imkanı yoktur. Hak kazanabilmesi için alametleri hakem yapmaktan başka çare yoktur.

Çünkü biliyoruz ki komutanın amacı savaşa teşvik etmek ve ancak cen-gaverlerin yapabileceği şeylere teşvik etmektir. Bu da maktulün başını kesme dışında olan öldürme işidir. Sanki bunu söylerken baş kelimesini kinaye olarak kullanmıştır. Lafız da bir delile dayanarak mecaz olarak kullanıldığı zaman

hakiki manasından çıkar.

Mesela öldürdüğü bir müşriki düşman askerler çekip götürse ve kendisi başım kesip getirme imkanı bulamazsa yahut başını kestikten sonra bir nehirde düşürse ve su alıp götürse, öldürdüğü müşrikin eşyasını yine almağa hak kazanır. Yine kestiği kafasını yuvarlarken gidip başkasının eline geçse, onu alan bu kişi müşrikin eşyasını almaya hak kazanır mı? Hayır. Eşyasını yine öldüren adam alır.                                                                x

1206- Biri elinde bir baş ile gelse ve bazıları "Bu, ölünün başıdır, öldükten sonra kesip getirmiştir" derse, başı getiren de, "Hayır, ben öldürdüm" derse, yapacağı yeminle beraber sözü tercih edilir.

Çünkü kendisinin öldürdüğünü gösteren bir alamet gördük. Böyle durum­larda alameti hakem yapmak e...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:43:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler rüya tabiri,Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler mekke canlı, Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler kabe canlı yayın, Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler Üç boyutlu kuran oku Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler kuran ı kerim, Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler peygamber kıssaları,Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsisler ilitam ders soruları, Öldürme ile hak edilen ihtilaf durumundaki tahsislerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes