> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri  (Okunma Sayısı 602 defa)
17 Şubat 2011, 14:46:42
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Şubat 2011, 14:46:42 »



Müslümanların Ve Düşman Esirlerin Rehberlikten Dolayı Tahsis Edilen Ganimete Hak Kazanmaları

 

1355- Komutan " On esir almak için bize hangi müslüman rehberlik ederse, ona bir kişi verilecektir" derse ve bir müslü­man kendisi gitmeyip onlara sadece sözle rehberlik ederse, onlar da gösterilen yere gidip adamın söylediği yerden esirleri alırlarsa, kendisi tahsis edilen ganimetten bir şey almaya hak kazanamaz. Kıyasa göre ganimeti almaya hak kazanıyordu. Nitekim avlanması haram

olan bir ava bu şekilde delalet eden, ceza almayı hak eder. Ancak istihsan ile

hükmederek İmam şöyle demektedir:

1356- Ganimete hak kazanmak sadece sözle değil, çalışma ile olmaktadır. Bu tahsisten maksat, teşviktir. Teşvik de çalış­ma ve cihad cinsinden bir işle yapılır. Kendisi onlarla beraber gitmeyip sadece sözle sözkonusu yeri tarif etmesi ile bu çalış­ma meydana gelmiş olmaz. Dolayısıyla tahsis edilen ganimeti de almaya hak kazanamaz.

Ama düşmandan birine böyle bir şeye delalet etmesi İçin e-man verseler ve o da sadece sözle rehberlik yapsa, görevini ye­rine getirmiş olur.

Nitekim mesela, Kûfe'de veya Şam'da (yani darulislamda) bulunan bir müslüman, İslam ordusuna "darulharpte uğradı­ğım on kişiyi esir almanıza rehberlik yaparsam bana birini verir misiniz?" derse, onlar da "evet" derse ve kendisi bera­berlerinde gitmeyip sadece tarifle söylerse, ganimeti almaya hak kazanır mı?

Aynı sekile, kendisi darulharpte iken onlara rehberlik eder­se, alınan ganimete kendisi de bir pay ile ortak olur mu? Ancak darulharpte kendisi de onlarla beraber gider ve rehberlik ederse, sanki ganimet tahsisi ve rehberlik şartı koşulmamış gibi, alınan ganimete kendisi de bir pay ile ortaktır. Ama darulis-lamdan onlarla beraber gidip on kişi üzerine delalet yaparsa, tahsis edilen ganimeti almaya hak kazanır ve kendisine onlar­dan bir tane verilir.

Çünkü tahsis edilen ganimeti almaya müstehak kılan bir çalışmayı yap­mıştır. Bu da onlarla beraber gitmektir. Ancak kendisine onlardan ortalama biri verilir.

1357- Aynı şekilde kendisi de beraber giderek yüz kişiye de­lalet etse, onlardan her on kişi başına ortalama bir kişi almaya hak kazanır. Beş kişiye delalet ederse, ortalama birinin yarı­sına hak kazanır.

Çünkü müslümanların yararına olan bir iş karşılığında ona bu tahsis ya­pılmıştır. Bu sözü "kim on kişi getirirse biri onundur" söylemesi mesabe­sindedir.

1358- Komutan, aldığı düşman esirlere "Sizden kim bize on kişiye delalet ederse, hür olur" derse ve biri beraberlerinde gitmeyip sadece sözle onlara tarif ederse, kendileri de gittik­lerinde tarif ettiği gibi on kişiyi görürse, bu adam hür olur.

Çünkü bu işlem, şartlı azad etmektir. Bunda şartın varlığı hakikaten gözö-nünde bulundurulur. Özelliklerini belirterek tarif etmekle de şart hakikaten gerçekleşmiş olur. Zira komutan burada çalışmayı gerektiren bir şey karşılığın­da ona bu şartı koşmuş değildir. Onun için delaletin hakikatini burada bırakıp mecazi olarak anlamamıza gerek yoktur.

Halbuki önceki durumda böyle değildir. Orada ancak çalışma ile hak kazanılan bir şey kendisine tahsis edilmiştir. Onun için lafzın hakikatini bırakıp

mecazi olarak aldık.

1359- Alınan bu esirin darulharbe tekrar dönmesine müsa­ade edilmeyip darulislam da zimmet ehli olur.

Çünkü esir edilmesiyle darislamda hapsedilmiş sayılır. Rehberlik etmesi karşılığında sadece hür olma hakkını kazanmıştır. Darulharbe tekrar dönme imkanına da sahip olması bu hakkın bir gereği değildir. Ancak darulislam da hür olarak yaşar.

1360- Onlarla beraber gitse de, gitmese de hüküm aynıdır. Ancak "Size rehberlik yaparsam yurduma dönmeme de izin verir misiniz?" diye şart koşar ve müslümanlar da hür olması­nı ve yurduna geri dönmesini kabul ederlerse, koştuğu şart ye­rine getirilir ve dilediğinde yurduna dönmesine müsaade edilir. Çünkü bu iş kendisi ile komutan arasında yapılan bir sulh anlaşması

mesabesindedir. Anlaşmada koşulan şarta riayet etmek gerekir.

1361- Ancak müslümanlara bir yarar sağlamadıkça komu­tanın böyle bir şey yapması doğru olmaz.

Çünkü yetki elindedir. Müslümanlara sağlıyacağı büyük yarar karşılığın­da olmadan esirin müslümanlara tekrar düşman haline gelmesine müsaade etmemesi lazımdır.

Mesela "Size düşmanın yüz patriğini göstereyim, bırakın yurduma döneyim" demesi ve bu durumda müslümanlara esir kalmasından daha çok yarar sağladığına kanaat getirilmesi gibi. Bu durumda onun koştuğu şartı kabullenmede bir sakınca yoktur. Kendilerine dokuz kişi gösterirse, beraberlerinde gitsin veya gitmesin hürriyete kavuşamaz.

Çünkü hürriyete kavuşması burada şart itibariyledir. Koşulan şart da maş-ruta (şart koşulan şeye) tüm olarak tekabül etmektedir. Şartın tümünü yerine getirmedikçe hürriyete kavuşmaya hak kazanamaz.

Yahut hür olması karşılığında yerine getirmeyi üzerine aldığı bir antlaş­madır. Bu şartı tümü ile yerine getirmedikçe antlaşma yerine gelmez ve üze­rinde antlaşma yapılan şeylerden bir şey almaya hak kazanmaz. Halbuki müs-lümanın durumu böyle değildir. Çünkü tahsis edilen ganimete hak kazanması, müslümanlara yararı dokunan bir iş karşıhğındadır. Yapacağı bu işle sağlanan yarar oranında tahsis edilen ganimetten almaya hak kazanır.

1362- Aynı şekilde komutan esire "Bize on kişi gösterirsen seni öldürmiyeceğimizden emin olacaksın" derse ve esir on ye­rine dokuz kişi gösterirse, Öldürülmekten emin olma hakkını kazanamaz. Komutan onu öldürebilir.

Çünkü öldürülmeme emanını şartlı vermiştir. Şart tümüyle gerçekleşme­dikçe esir eman hakkını kazanamaz.

1363- Yine müslümanlar bir kaleye uğrasa ve kale sakinleri kendilerine "Düşmanın komutanlarından on kişi gösterirsek bize eman verir ve bizi bırakır döner misiniz? derse, müslü­manlar da bunu kabul ederse, ancak kaledeki düşman on yeri­ne beş veya dokuz kişi gösterirse dokunulmazlık hakkını kaza­namazlar ve müslümanlar da onları bırakmak mecburiyetinde olmazlar.

Çünkü şart yerine gelmediği için karşılığı da gerçekleşmez.

1364- Müslümanlara "Size yüz kişi veya bin dinar verelim, bize emniyet garantileyin ve bu yıl bizi bırakıp gidin" derlerse, ama söylediklerinin ancak bir kısmını müslümanlara verirler­se, eman altında olamazlar ve müslümanlar onlarla savaşabilir. Çünkü eman, malin tümünü verme şartına bağlanmıştır. Malın bir kısmını

vermekle bu eman gerçekleşmez.

Ancak onlarla savaşmak istedikleri taktirde kendilerinden aldıkları malları geri vermeleri ve eman vermediklerini söylemeleri lazımdır. Çünkü hile ve aldatmadan kurtulmanın yolu budur. Zira onlar kendilerini sa­vunmak için mallarını verdiler.

Ama düşmanın on patriğine delalet etmek meselesinde durum bunun aksinedir. Çünkü o meselede on yerine daha az patrik gösterirlerse, kendi­lerine bir şey geri vermeksizin onlarla savaşabiliriz.

Çünkü onlara vadettiğimiz eman karşılığında herhangi bir mal almış de­ğiliz. Kendilerine bir şey vermeksizin onlarla savaşacak olursak, mülkiyetlerini çiğnemek suretiyle kendilerine bir zarar vermiş olmayız. Halbuki burada ken­dilerine şart koştuğumuz şey karşılığında onlardan bîr mal almışız. Bu mal kar-şıhğnda emana kavuşmadıkları taktirde onu kendilerine geri vermek gerekir.

1365- Komutan, mallarını geri vermeyi tasvib etmiyecek olursa, koştuğu şarta bağlı olduğunu ve müsamaha ile davran­dığını göstermek için onlarla savaşmaması ve bırakıp gitmesi lazımdır. Onlardan aldığımız esirlerin bir kısmı telef olduktan sonra onlarla savaşmak isterse, geri kalanları onlara iade et­mesi ve telef olanların bedelini de vermesi gerekir.

Çünkü geri vermekten maksat onları zarar ve ziyandan korumak ve hile­den sakınmaktır. Bu da eşyanın kendisini vermek mümkün olmadığında kıy­metini vermekle gerçekleşir. Tıpkı malın kendisini vermekle gerçekleştiği gibi.

1366- Bir yıl için kendilerine yüz kişi karşılığında eman verir ve anlaşma yapar, sonra onlarla savaşmaya tekrar karar verecek olurlarsa, düşman henüz caydırıcı gücünü bırakmadan (kaleden çıkmadan, silahını bırakmadan veya askerini dağıt­madan) önce mallarını geri vermeleri ve emanı bozduklarını bildirmeleri lazımdır.

Çünkü bize düşman kaldıkça onlarla savaşmak haram olmaz. Ama aldat­mak ve hile yapmak haramdır. Kendileri caydırıcı güce henüz sahip iken eman verilmediği bildirilince aldatma da ortadan kalkmaktadır. Ancak mal, bir şey karşılığında onlardan alınmıştır. Şart koşulan bu şey kendilerine teslim edil­medikçe, malın onlara geri verilmesi vaciptir. Tıpkı bedel (ivaz) gibi. Karşılığı olan şey verilmedikçe bunun geri verilmesi vaciptir.

1367- Alman esirler müsluman olmuşsa, bedellerini kendile­rine geri vermek lazımdır. Çünkü kendilerini vermek artık im­kansızdır.

Çünkü müslümanın düşmana teslim edilmesi caiz değildir. Sanki telef olmuşlar gibi işlem yapılır.

1368- Onlardan malı almadan önce onanlarım geri almayı kararlaştırırlarsa, bunda bir sakınca yoktur.

Çünkü müslümanlar için en uygun olanı tercih ediyorlar. Nazar ve istidlal mahalli olan şeylerde durum her saat değişebilmektedir. Başlangıçta sulha mey­letmeden savaşmayı nasıl kararlaştırmışlarsa, şimdi de savaşmanın daha uygun olduğunu kararlaştırdı ki arında emanı geri almalarında sakınca yoktur.

Her sene onlardan yüz köle almak karşıhğnda kendileriyle savaşma-mayı uygun görmüş iken, aradan bir iki yıl geçtikten sonra ve müslüman-larin güçlendiğini gördüğünde onlarla savaşmak isterse, emanlarmı boz­masında bir sakınca yoktur.

1369- Esir alman m üs 1 uman lar d an yüz tane geri almak karşılığında bir yıllığına onlarla savaşmanıayı kabul etmişse ve dü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri
« Posted on: 30 Nisan 2024, 23:31:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri rüya tabiri,Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri mekke canlı, Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri kabe canlı yayın, Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri Üç boyutlu kuran oku Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri kuran ı kerim, Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri peygamber kıssaları,Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri ilitam ders soruları, Müslümanların ve düşman esirlerin rehberlikleri önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes