๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Devletler Hukuku => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Şubat 2011, 17:34:54



Konu Başlığı: İslam devletler hukuku şerhus siyeril kebîr
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Şubat 2011, 17:34:54
İSLAM DEVLETLER HUKUKU ŞERHU' S-SİYERİ'L-KEBÎR'


Kitap Hakkında
 

Toplumumuzda İslâm kültürünün öğrenilip yaygınlaşmasında, yapılan çe­virilerin etkisi büyük olmuştur. Çağdaş yazarların eserlerinin yanında, büyük çabalarla İslam kültürünün klasik kaynak eserleri de çevrilip yayınlanmaktadır. Ebû Hanîfe'nin İmameyn adıyla meşhur iki öğrencisinden biri olan İmam Muhammed'in "Siyer-i Kebir" isimli eseri de şüphesiz bu temel klasik kay­naklardandır Değişik zamanlarda değişik kişiler tarafından şerhedilmiş olması, kitabın değer ve önemini göstermektedir. Bu şerhler arasında en önemlisi, çevirisini sunduğumuz Serahsî'nin şerhidir. Serahsî'nin bu şerhi, Sultan II. Mahmut zamanında Osmanlıca'ya da çevrilmiştir. Fakat Osmanlıca çeviriden, sayılı kimi uzmanlar dışında, halkın okuyup anlama imkanı bugün için kalma­mıştır. İşlediği konular itibariyla bu sahadaki boşluğu doldurması açısından kitabın günümüz türkçesine çevrilip yayınlanması gereklilik arzetmiştir.

Kitap, İmam Muhammed zamanına kadar İslâm idaresinin başka devletlerle savaş, barış ve diğer ilişkilerine hakim olan hukukî anlayışı ele almaktadır. Siyer ismi de bunu ifade etmektedir.

Kitaba "İslâm Devletler Hukuku" adının verilmesi, işlediği konuların bu­gün Devletler Hukuku disiplini içerisinde incelenmesinden dolayıdır.

Belirtildiği gibi kitap, yüzyıllar önceki devletin hukuk sistemini, devlet­lerarası hukukî ilişkileri, özellikle savaş, banş, ekonomi ve bunlara bağlı başka konuları ele almaktadır. Şüphesiz asırlar önce yazılmış bir kitabın kimi konu­larının çağdaş devletler hukuku disiplini sistematiğinde olmayacağı açıktır.

Kitapta belirtilen hukukî hükümlerin büyük çoğunluğu Hanefî mezhebinin görüşleri olan içtihadı hükümlerdir. Bu hükümlerin bir kısmının bugün belki de uygulama alanı kalmamıştır. Ancak genel olarak kitabın içeriği bugün için de geçerliliğini korumakta ve çağdaş bir uluslararası hukuk sistemine temel bir kaynak teşkil edecek niteliktedir. Bu şekilde bir eser ancak çağdaş toplumların ve tercümeler de yapılmıştır ki, îbnü'n- Nedîm (v. 358/995) bunlardan bahseder.[1]

Görüldüğü gibi, İsam hukukunda tedvinin başladığı II/VIII. asırlardan itiba­ren hukukun diğer şubeleri yanında devletler hukuku da sistematik olarak[2] in­celenmiştir. Hatta ilk müstakil eserlerin hukukun bu dalında verilmiş olması, konuya ilk İslam müctehidlerinin verdiği önemi göstermesi açısmdan da dikkat çekicidir.

Bütün bunlar bize, İslam devletler hukukunun, kaynağını insan ve mede­niyet ayırımından, Helen-Roma-Hristiyanlık kültüründen alan batılı devletler hukukundan tam sekiz asır önce teşekkül ettiğini, üstelik ilk andan itibaren uluslararası bir özelllik taşıdığını ve İslamın doğup yayılmaya başlamasından itibaren müslümanların diğer milletlerle ilişkilerini şahsî, keyfî ve takdire dayah işlemler yerine hukuka dayandırma gayretini açıkça göstermektedir.

Günümüz Türkiyesi devletler hukuku müellifleri Seha Meray ile Muham­med R. Seviğ'in de belirttiği gibi Avrupa kavimleri birbirleriyle büyük ölçüde hukuk tanımaz bir düşmanlık ilişkisi içindeyken VII. asrın ilk yansında doğan İslam, ortak İdealleri olmayan yakm doğu milletlerine bu ideali vermiş; mil­letlerarası münasebetleri bütün ayrıntılarıyla birlikte düzenlemiş ve savaş-barış ilkeleri koyarak tüm dünyaya Grotius'lardan çok önceleri devletler hukukunu öğretmiştir: "Milletlerarası münasebetler tarafından İslam düşüncesi daha geniş ve daha insanî olduğu için kavimler arasında tatbike elverişli, ilmî ve insanî gö­rüşlere uygun hukuk kaidelerine mâlik idi. Milletlerarası ticarete elverişli mua­mele ve kaideler, (Durkheİm'lerden, Duguit'lerden asırlarca önce) insanlar ara­sında dayanışmanın değerini belirten hükümler, ahkam-ı fıkhiyyede yer tutmuş ve insanların kardeşlik ve beşeriyetin bir vücut teşkil ettiği hakkındaki fikirler, yalnız serdedilmekle kalmayarak zihinlerde de yerleşmiş bulunuyordu."[3]

devletlerin ilişkilerini yakından bilen İslam alimleri tarafından hazırlanabilir.

İslam Devletler Hukuku adı altında beş cilt olan Devletler Hukuku kitabı, kendine özgü bir biçimde klasik tarzda yazılmış ve şerhedilmiştir. Kitap, yazar ve sarihinin büyük dehasını gösterdiği gibi, büyük ölçüde kuramcı Hanefî fıkhı­nın da tipik bir örneği sayılır.

Tahkik edenlerin de belirttikleri gibi kitapta kullanılan dil, anlaşılması oldukça zor ve akıcı olmayan bir dildir. Cümle yapısı, ifade tarzı ve imla kural­ları yönünden Arap dilinin beyan ve fesahatmdan uzak bir dil olduğu söylenebilir. Bu nedenle bazı pasajların çevirisinde sıkıntıların yaşandığını ve arzu edilen netliğin belkide yakalanamadığını belirtmeliyiz. Çeviride görülebi le cek bu türden yerler olursa, daha çok kullanılan dilin yapısından kaynaklandığı unutulmamalıdır.

Türkçe'de ilk kez yayınlanan böyle bir eserin büyük ilgiyle karşılanacağını umarız

Çaba bizden, başarı Allah'tandır.

Çevirenler[4]

 
--------------------------------------------------------------------------------

[1] İbnü'n-Nedîm, el-Fihrist, s. 436-437; Şeşen Ramazan, "İslam Dünyasındaki ilk Tercüme Faaliyetlerine Umumi bir Bakış", İTED, VII/3-4 (1979)

[2] "Hanefî fıkıh eserlerinde gayri müslimlere ilişkin kurallar sistematik olarak incelenme-miştir." diyen Alman müsteşrik Hans Kruse, bu hatalı yorumunu kitabının ikinci yayımında da sürdürmüştür, bkz.: Islamische Völkerrechtslehre, s. 16

[3] Seviğ, age, s. 12

[4] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/12