> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku >  İdarecilere itaatin sınırı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İdarecilere itaatin sınırı  (Okunma Sayısı 952 defa)
19 Şubat 2011, 15:39:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Şubat 2011, 15:39:52 »



 

İdarecilere İtaatin Sınırı


165- İmam Muhammed dedi ki: Allah'ın izni ile asker dâ-rü'1-harb topraklarına girip komutanları onlara savaşla ilgili bir emirde bulunsa, bakılır; şayet kendilerine emrettiği hususta menfaatleri varsa, itaat etmeleri gerekir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor :

"Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi

olanlara itaat edin..."[51]

Bazı müfessirlere göre "ulu'1-emir" den maksat idarecilerdir. Kimine göre de, idareciler değil, alimlerdir. Alimlere itaat vaciptir. Çünkü onlar, halka, dinleri için faydalı olanı emrederler.

Kendi faydalarına olup olmadığını bilmedikleri bir şeyi kendilerine em-retseler, yine itaat etmeleri gerekir. Çünkü itaatin vacipliği, kesin nass ile sabit­tir. Kendilerine emredilenin faydalı mı, zararlı mı olduğu hakkındaki tereddüt­leri, kesin nassm hükmünü kaldıracak derecede değildir.

166- Bazen olur ki, savaştan vazgeçme hususunda komu­tanın emrine itaat etmek, savaşı devam ettirmekten daha ya­rarlıdır. Bazen de olur ki, askerlerden bir kısmı bir işin zahi­rine bakıp bir neticeye varırlar. Komutanın görüşü ise bunun zıddmadır. Ve bu görüşünü herkese ilan etmeyi doğru bulma­yabilir. Bu nedenle, helak olma korkusunu ihtiva eden emir hariç, diğer emirlerine uymak mecburiyetindedirler. Ancak o işte helak olma korkusunun varlığı, çoğunluğun görüşüyle tes-bit edilir. Durum böyle ise, ona itaat etmeleri gerekmez.

Nitekim Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur : "Allah'a isyan konusunda bir insana itaat edilmez." Hz. Ali (r.a.)'in rivayet ettiği hadiste ise, Rasulullah (s.a.v.) bir seriyye gönderip başlarına birini komutan tayin etti. Başlarına tayin edilen bu komutan, onlara kızıp bir ateş yaktırdı ve daha sonra: "Bana itaat etmekle emrolundunuz. Şimdi size emrediyorum, kendinizi bu ateşe atınız," dedi. Askerlerden kimi ken­dimizi ateşe atalım, derken diğerleri kendimizi atmayız, zaten ateşten kaçtığımız için İslamı kabul ettik, dediler. Geri dönüp durumu Peygamber (s.a.v.)'e bildir­diklerinde, Rasulullah şöyle buyurdu :

"Şayet kendilerini ateşe atsaydılar, ebediyyen ondan çıkmayacaklardı. İtaat, ma'rufa uygun emirleredir. Münkerde itaat yoktur."

"Ondan çıkmayacaklardı" sözünden maksat, şayet kendilerini atacak ol­saydılar, cehenneme gireceklerdi demektir.

Hakikatına vakıf olmanın kesin olmadığı durumlarda çoğunluğun görü­şüne uyulur.

167- Şayet komutanlarına itaat ettiklerinde helak olacak­larını bilseler, kendilerine verilen bu emir, onları helak etmek yahut hafife almaktır ki, Yüce Allah bu tür itaati kınamıştır:

"Fir'avun, milletini horladı, ama onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir millettir."[52]

168- Verilen emir hakkında asker arasında ihtilaf varsa; bir kısmı o emirde helak olmanın bulunduğunu söyleyecek ol­sa, o zaman komutanın emrine itaat edilir.

Çünkü ictihad, nassa karşı dayanak olamaz. Ayrıca itaat etmemek, kına-yıcıların kendilerine dil uzatmaları için kapıyı açmaktır. Halbuki itaat etseler, kmayıcılarm ağızlarını kapatmış olurlar. Bundan dolayı komutanlanna itaat etmeleri gereklidir.

169- Ancak helak olmakla sonuçlanacağı hiç kimseye kapalı olmayacak derecede apaçık ise, yahut onlara bir günahı em­redecek olsa, o zaman itaat etmezler. Ancak sabredip komu­tanlarına karşı ayaklanmamaları gerekir.

Nitekim İbn Abbas'in rivayet ettiği hadiste Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: "Kim, komutanından hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaşırsa, buna sab­retsin. Çünkü müslümanlara bir karış boyu bile muhalefet eden ve sonra da ölen, cahiliye ölümüyle ölmüş olur."

170- Bu durumda itaat etmemenin gerekli olduğuna delil olarak şu hadis de zikredilmiştir: Rasulullah (s.a.v.) Mekke'yi fethettiği zaman Cezîmeoğullarıyla savaşmak üzere Halid'i gönderdi. Halid, okudukları ezanı duyduğu ve silahı bıraktık­ları halde üzerlerine saldırdı. Askerlere, onları esir etmelerini emretti. Sonra, herkesin elindeki esiri öldürmesini emretti. Süleym'e mensub askerler, ellerindeki esirleri Öldürdüler. Mu­hacirler ve Ensar ise, öldürmediler. Bu durum Peygamber (s.a.v,)'e ulaştırıldığında, üç defa :

"Allah'ım! Halid'in yaptığından sana sığınırım." buyu­rarak, Halid'in yaptığının kötü bir davranış olduğunu belirtti. Daha sonra Hz. Ali (r.a.)'ı göndererek Halid' in küçük-büyük onlara ne zarar vermişse, diyet ve tazminatlarını onlara ulaş­tırmıştır.

Ayrıca Rasulullah (s.a.v.), muhacirlerle Ensari, esirlerini öldürmedikleri için övmüştür.

Buradan anlıyoruz ki, günah içeren ve hatalı olduğu apaçık olan emirlere itaat edilmez. Ama bunun dışındaki emirlerde askerlerin komutanlanna uyma­ları gerekir ki dağılıp birbirleriyle çekişmeye girmesinler. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur:

"... Çekişmeyin, yoksa korkar, başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider..."[53]

171- imam Muhammed dedi ki : Devlet başkanı, akıllı, faziletli, savaştan anlayan ve müslümanlara şefkat besleyen kimseyi komutan tayin etmelidir.

Daha önce bunu açıklamıştık. Ancak burada şunu söylüyoruz: Bu vasıf­ları taşıyan kişi, ister Arab olsun, ister başka bir milletten olsun komutan olma­ya layıktır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Münkeri emretmedikçe başınıza tayin edilen komutanı dinlemeniz ve ona itaat etmeniz gerekir. Ama münkeri emrederse, sözüne ne kulak verilir ve ne de itaat edilir."

172- İmam Muhammed dedi ki: Komutan, falan komutan ve askerleri sağda, filan ve askerleri Önde, falan ve askerleri de solda yerlerini alsın, emrini verince, hiç kimse kendisine tayin edilen yeri terketmemelidir.

Çünkü bu, savaş için iyi bir tedbirdir ve ona itaat edildiğinde yararı görülür.

173- Şayet biri komutana isyan ederse, komutanın onu tehdit ve kınamakla yetinmesi gerekir.

Yani, ilk hatada onu cezalandırmamahdır. Çünkü bu onun bir hata ve kusuru kabul edilir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) :

"Kötülükle ve bir şekilden başka bir şekle bürünmekle meşhur olmayan şahsiyetli kimselerin kusurlarını affedin" buyuruyor.

Ama biri hata işledi mi, komutan, erbaş ve erlerin hepsine, bir daha emir­lerine muhalefet edildiği takdirde, emrine muhalefet edeni cezalandıracağını söyleyerek tehdit eder. Rasulullah (s.a.v.) yine şöyle buyurur :

"Peşin olarak uyaran, mazeret beyanına yolu kapamıştır."

Bunun izahı, Kur'an-ı Kerim'de de vardır. Yüce Allah şöyle buyurur :

"Benim katımda çekişmeyin, size bunu önceden bildirmiştim..."[54] Bununla beraber yine biri ona isyan ederse o zaman cezayı haketmiş olur. Hem ona engel olmak ve hem de başkasına ibret olsun diye cezalandırılır. İnsanlar, haramdan uzaklaşma hususunda Allah'tan daha çok dünyevî cezalardan korkarlar. (Hz. Osman'a ait olan) bir sahabî sözü şöyle der:

"Allah, Kur'an ile caydırdığı gibi ondan daha çok sultan ile caydırır/ meneder."

174- Şayet bir mazeret ileri sürer ve yemin ederse, komutan onu cezalandıramaz. Çünkü doğruluk ihtimali olan bir ma­zeret ileri sürmüş ve bunu yeminle pekiştirmiştir. Bu durumda komutanın onu cezalandırmaması gerekir. Çünkü burada o-nunla çekişen bir hasmı yoktur. Çekişmeli hususlarda yemin etmek, iddia sahibine ait değildir. Çünkü

karşı taraf bu hususta onu reddetmektedir. Şeriat, inkar edenin yemin etmesi

gerektiğini söyler, iddia edenin değil.

175- Şayet emir, bir münadî vasıtasıyla mesela, "yarın Küfe halkı askerî sevkiyata hazırlansınlar" diye ilan etse, resmen asker olsun yahut ismi resmî evraklarda kayıtlı bulunmayan halktan herhangi bir kimse olsun, herkes savaşa hazırlanmak mecburiyetindedir. Çünkü hepsi onun sancağı altında savaşa katıldıkları zaman onun halkı arasındadırlar ve ona itaat etme­leri gerekir. Ama böyle durumlarda sadece resmî kayıtlarda ismi geçen, resmen asker olan kimselerin hazırlanması bir örf haline gelmiş ise, "örfle sabit olan nasla sabit olan gibidir" kai-desince o zaman sadece resmen asker olanlar hazırlanırlar.

Ama biri kûfeli olduğu halde Basra halkının resmî evrak­ları arasında kayıtlı ise, o, Basralılara tabidir.

Çünkü burada söz konusu olan cihaddır ve cihadda önemli olan şehir değil, bağlı olunan askerî birliktir. Verilen emirden maksat da yardımlaşmadır ki, öncelikle aynı birliğe mensup olanlar birbirlerinin yardımına koşarlar.

176- Şayet münadî, "yarın at sahipleri sevkedilecek" diye nida etse, durum yukarıda söylediğimiz gibidir. Beygir sahip­leri de safkan at sahipleri gibi hazır olmalıdırlar.

Çünkü hepsi de, at cinsine girer. Yüce Allah:

"Sizin için atlan, katırları ve merkepleri binek olarak yaratmıştır..."[55] buyuruyor. Yine şöyle buyuruyor: "...Kuvvet ve savaş atları hazırlayın..."[56]

Said b. Müseyyib'den beygirlerde zekat olup olmadığı sorulduğunda: "Haylde sadaka var mı ki?" diyerek beygirleri de hayl (at) sınıfına sokmuştur.

Ama örfe göre bu şekilde nida edildiğinde sadece at sahipleri kast ediliyorsa, o başka. Çünkü örf ile sabit olan, nasla sabit olan gibidir.

177-  Şayet münadî: Yarın Mıssîsa halkı sağ kolda   bulu­nacak, diye nida etse, aslen Kûfeli olup Missîsa'da yerleşmiş olan kimse, burayı vatan edinmişse, kendisi de Mıssîsa halkı gibi sağ kanatta yer alacaktır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.): "Kim bir yere yerleşirse artık oranın halkindandır." buyurmak­tadır.

Bir yere yerleşmiş olan, artık oranın halkından sayılır. Gör­müyor musun? Küfe fakihlerini saydığımız zaman Nehaî, Şa'bî ve Ebû Hanife'yi de aralarında zikrediyoruz. Halbuki bu alim­ler aslen buralı olmayıp sonradan buraya gelip yerleşmiş­lerdir.

Şayet burayı mesken...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İdarecilere itaatin sınırı
« Posted on: 23 Nisan 2024, 19:13:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İdarecilere itaatin sınırı rüya tabiri, İdarecilere itaatin sınırı mekke canlı, İdarecilere itaatin sınırı kabe canlı yayın, İdarecilere itaatin sınırı Üç boyutlu kuran oku İdarecilere itaatin sınırı kuran ı kerim, İdarecilere itaatin sınırı peygamber kıssaları, İdarecilere itaatin sınırı ilitam ders soruları, İdarecilere itaatin sınırıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes