> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Artçı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Artçı  (Okunma Sayısı 833 defa)
19 Şubat 2011, 15:32:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Şubat 2011, 15:32:14 »



Artçı


260- Dâru'l-harbe girdikten ve ondan çıkmak için yola ko­yulduktan sonra komutanın birini artçı olarak görevlendir­mesi iyi olur.       

Çünkü bu, müslümanlann yararına bir uygulamadır. Olabilir ki ordudan uykusuzluğa dayanamayıp uyuyan yahut yolunu kaybedip o korku verici yerde ne yapacağına karar veremeyip bekleyenler bulunabilir.

261- Artçı tayin edilen kişi böyle kimselerin orduya ulaş­tırılmasını sağlar.

262- Artçı, hayvanı inat edip yürümeyen biriyle karşıla­şırsa, ona hayvanım terketmesi ve orduya ulaşmasını emreder ki, kendisi helak olmasın. Bu şekilde o kişiyi alıp orduya yetiş-tirse ve hayvanını helake terketse, o hayvanın bedelini kendi­sine ödemez.

Çünkü kendisi hayvanına zarar vermiş değildir. Aksine artçı onu orduya ulaştırmakla kendisine İyilik etmiştir. Hayvanın sahibini alıkoyduğu ve hayvanı kaybolduğu için adam zarar görecek olsa, onun karşılığında bir şey Ödemez. Aksine, kendisini kurtardığı için, atı kaybolan adamın ona teşekkür etmesi ge­rekir. Çünkü o şahıs iki bela ile karşı karşıya gelmiştir; Ya hayvanını yitirecek­tir, ya da onunla kalıp canından olacaktır. İki kötülükten birini işlemek mecbu­riyetinde kalan kişi, ehvenini işlemek mecburiyetindedir. Burada ehven olan, atını terketmesidir. Artçı kendisine hayvanı bırakmasını emretmişse, yapması gerekenini emretmiş ve iyilikte bulunmuştur, iyilik yapanlar ise, sorumlu değildir.

263- Ama atını elinden alıp onu kendisinden uzaklaştırmış ve sonra da atını almasına engel olmuşsa, bu durumda bedelini ödemek mecburiyetindedir.

Çünkü hayvanı kendisinden uzaklaştırarak onun yitirilmesine sebep ol­muştur. Aslında bu bir gasbtır. Önce hayvanım elinden almış ve sonra onu orduya ulaştırmıştır. Halbuki onu orduya ulaştırmak için hayvanını orada bı­rakmasını emretmek şart değildir. Onun için o hayvanın bedelini ona ödemek mecburiyetindedir. Yine artçı hayvanı keser yahut vurup öldürürse bedeli ondan alınır. Bu görüş daha kuvvetlidir.

264- Şayet at sahibi hayvanın yularını tutar ve artçı kişi de onun elini çözüp kendisini orduya yetiştirir ve atını orada bırakırsa, bedelini ödemez.

Çünkü artçının yaptığı, onun elini yulardan çözmektir, hayvanın ken­disine birşey yapmış değildir.

Bu, gasbten dolayı tazminatın gerekli olabilmesi için gasbedilen malı sa­hibinin gerektiği şekilde kullanmasını engelleyen bir tasarrufun olması konu­sunda Ebu Hanîfe ve Ebu Yusuf lehine bir delildir. Bunun için de, hayvanın yularını alıp onu uzaklaştırmışsa, onun tazminatını öder. Ama sahibinin elini yulardan çözüp uzaklaştırmışsa bedelini ödemez. İki halde hayvanın telef olmasının sebebi aynıdır. Ancak imam Muhammed bu esası, nakil ihtimali olan şeylerde kabul etmektedir. Nakil ihtimali olmayan şeylerde İse şöyle der: Mal sahibinin malının semeresinden mahrum edilmesi sebebiyle bunun bedeli başka şeylerden ödenir. Yine mahkeme salonuna nakil ihtimali olan şeyler için açıla­cak davada ve yapılacak şahitlikte eşyanın kendisine işaret edilmesi lazımdır. Ama nakil ihtimali olmayan şeylerde kolaylık için onun yerine sınırlan belirtilir.

265- Yine kişi atının sırtında olup onu zorla indirir ve or-

duya ulaştırırsa, telef olan atının bedelini ödemez.

Çünkü atın kendisine herhangi bir müdahalesi olmamış, onun sahibine müdahale etmiştir.

266- Şayet artçı, kişiyi alıp orduya ulaştırır ve hayvanım orada terkeder de arkadan bir müfreze o hayvana rastlar ve ona yem verip orduya ulaştıracak olursa, sonra da sahibi hazır olursa, o hayvan üzerinde adam daha çok hak sahibidir.

Çünkü malının aynını bulmuştur ve o malında daha çok hak sahibidir. Ay­rıca hayvana verdikleri yemin karşılığını da almazlar. Çünkü kendisi onlara, ona yem verin diye emretmemiştir. Bu meseleyi daha Önce anlatmıştık.

Anlatıldığına göre Zübeyr b. Avvâm'ın uzun bir mızrağı vardı. Taşıması kendisine ağır geldiğinden onu yola atıp yürüdü. Ordunun gerilerinde bulunan bir bedevi, Zübeyr'in böyle bir adetinin olduğunu bilmeden mızrağı alıp eve getirdi. Zübeyr de gelip: "Mızrağımı taşıdığın için Allah ecrini versin" dedi ve mızrağını aldı. Bu olay bir kaç defa daha tekrar etti.

267- Şayet hayvanı orduya ulaştırır ve komutana haber ve­rip komutan da yem verilmesini emreder ve daha sonra o hay­vanın sahibi çıkar gelirse, komutanın emrinden sonra verilen yemin karşılığını öder, ama daha önce verilenin karşılığım ödemez.

Çünkü bu emirde o hayvan ihya edilip korunarak sahibi gözetilmektedir. Hayvan da yemsiz yaşayamaz. Herkes başkasının malının korunması için hayır işlemek mecburiyetinde değildir. Komutan ise, asker arasında kendisini koru­maktan aciz olanları koruma velayetine sahiptir. Böylece onun bu emri, hay­van sahibinin emri mesabesindedir.

268- Emir verildikten sonra" şu kadar harcadık" derlerse ve bu da normal bir harcama olduğu halde sahibi bunu redde­derse, onun söylediği kabul edilir.

Çünkü kendi lehlerine onu borçlu yapmak istiyorlar ve o da bunu inkar ediyor. Sözünü yemin ile destekledikten sonra onun sözü geçerli olur. Çünkü bu, onların hayvana yem vermeleri işine yemin etmesi olur.

269- Şayet iddialarını ispat için iki şahid getirir yahut hay­vana yedirdikleri yemden komutan haberdar ise, karşılığı hay­van sahibinden alınır.

İddialarının ispatlanmasından dolayı onun inkarına aldırış edilmez.

270- Şayet hayvanı komutana getirdiklerinde onu bulduk­larına dair şahid getirirler ve kime ait olduğunu bilmezlerse, komutan dilerse o hayvanı satar. Bu, caizdir.

Çünkü bu, komutanın hayvan sahibini gözetmesidir. Olabilir ki yapılacak harcama o hayvanın maliyetini aşar. Ayrıca parayı korumak, hayvanı koru­maktan daha kolaydır. Komutan, askerini koruma velayetine sahiptir.

Sahibi geldiğinde satışı iptal edemez. Değerini alır.

271- Şayet yem vermeleri için emirde bulunur, bir müddet sonra da satacak olur ve sahibi gelmeden önce ne kadar harca­mada bulunduklarına dair delil getirip bedelini isteyecek olur­larsa, yem verilmesi için verdiği emirden satışına kadarki har­camaları kendilerine verilir.

Çünkü hayvanın maliyetini korumakla onlar bu karşılığı sahibinden al­mayı haketmişlerdir. Onun için sahibi geldiği takdirde harcadıklarının karşılı­ğını almadan hayvanı ona teslim etmeyebilirler. Bu, kaçan köleyi yakalayan kimsenin, ücretini alıncaya kadar köleyi iade etmemesine benzer. Hakları ne ise, komutan onu öder.

Bu konuda, delillerle isbatlan, hayvanın sahibi gelmeden önce de geçer­lidir. Çünkü o gelinceye kadar komutan onun yerine taraftardır. İşin başlangı­cında harcama hususunda getirecekleri deliller de kabul edilir. Şayet komutana: "Bu hayvanı bulduk ama sahibini bilmiyoruz" derlerse, komutan, bu konuda şahid getirmelerini ister. Harcamada bulunmaları için de getirecekleri delilleri kabul eder.

272- Şayet şahidler getiremezlerse ve komutan da o hayvana yem vermelerini uygun görürse şöyle diyebilir : Yem vermeleri için onlara emrediyorum. Şayet iddia ettikleri doğru ise bunun karşılığını sahibinden alırlar. Ama dedikleri doğru çıkmazsa ben onlara böyle bir emirde bulunmuş değilim. Ayrıca bu söz­lerine de şahit tutar. Yahut şöyle diyebilir: Şayet söyledikleri doğru değilse onlara herhangi bir emirde bulunmuş değilim.

Çünkü bu şekilde davranmak, hayvanın sahibini gözetmektir. Şayet doğru söylüyorsa onun mülkünün telef olmamasını sağlamış olur. Ama o hayvanı gasbetmişlerse satış caiz olmaz.

273- Şayet sahibi çıkar gelir ve komutanın "sat" şeklindeki emrinden sonra hayvanı bulan kişi onu satıp bedeli onun elin-deyken helak olmuşsa, bakılır; eğer hayvan sahibi komutana verilen bilgilerin doğruluğunu kabul ederse o zaman değerini ödemez.

Çünkü o zaman satışın sahih bir izin ile yapılmış olduğu ortaya çıkmış olur.

274- Şayet hayvan sahibi, komutana verilen haberleri red­dederse, satıcı, söylediklerini delillerle isbat etmedikçe hayva­nın değerini ödemek mecburiyetindedir. Şayet davasını delil­lerle ispatlarsa, delil ile sabit olan, iki tarafın ittifakıyle ispat olunan gibidir.

275- Şayet hayvan sahibi hayvanını müşterinin elinde bulur ve o hayvanın kendisine ait olduğunu delillerle ispatlarsa, onu geri alabilir.

276- Şayet müşteri, o hayvanı bulan kişinin söylediklerini ve komutanın emrini delillerle ispatlarsa, satın aldığı kendisine ait olur.

Çünkü o hayvanın maliki olduğunu isbatlamış olmaktadır.

277- Şayet müşteri delillerini getiremezse, hayvan sahibi hayvanım geri alır. Müşteri de gidip kendisine o hayvanı satan kimseden parasını alır.

278- Şayet satıcı, iddialarını delillerle ispatlayarak o hay­vanı kaybolduğu halde bulduğunu ve satması için komutanın emri bulunduğunu belirtirse, karşılığını ödemek mecburiye­tinden kurtulmuş olur.[30]




[30] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/221-225


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Artçı
« Posted on: 23 Nisan 2024, 09:41:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Artçı rüya tabiri,Artçı mekke canlı, Artçı kabe canlı yayın, Artçı Üç boyutlu kuran oku Artçı kuran ı kerim, Artçı peygamber kıssaları,Artçı ilitam ders soruları, Artçıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes