> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Biyoğrafi Dünyası > İslam Alimleri > Cabir B. Hayyan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cabir B. Hayyan  (Okunma Sayısı 1421 defa)
27 Haziran 2012, 02:48:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Haziran 2012, 02:48:26 »



CABİR B. HAYYAN -

                                                         
 

                                                  İslam kimyacılarının en ünlüsü,  tabiat filozofu ve çok yönlü âlim.




            Ebu Müsa Cabir b. Hayyan b. Abdillah el-Küfi (ö. 200 / 815). Hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. Onunla ilgili ilk kaynaklarda yer alan bilgiler tam bir belirsizlik içindedir, aynı zamanda bunlar hayat hikayesine efsanevi birtakım unsurların da karışmış olduğunu gösterir. Cabir'in klasik anlamdaki tasavvufla herhangi bir ilişkisinin bulunduğunu söylemek güçtür. Bu durum, simya gibi kimyanın da bir bakıma batıni-sırri bir ilim kabul edilmesinden veya bulduğu formüllerin başkalarının eline geçmemesi için çalışmalarını gizlilik içinde sürdürmesinden yahut da hocası Cafer es-Sadık'a benzer biçimde zahidane bir hayat yaşamasından kaynaklanmış olabilir. Bazı müellifler Cabir b. Hayyan'ı öldüğü yer olan Horasan'ın Tüs şehrine nisbetle Tüsi şeklinde anarlar. Bazıları ise Sinan b. Sabit b. Kurre'nin soyundan gelen Harranlı bir Sabit olduğunu iddia ederler; fakat bu görüşü destekleyecek herhangi bir delil mevcut değildir.

            Hakkında toplanabilen dağınık ve yer yer çelişkili bilgilerden. Cabir'in babası Hayyan'ın aslen Yemen'in Ezd kabilesinden olup Küfede attarlık yaptığı. VIII.. yüzyılda Emevi hanedanının yıkılmasıyla sonuçlanan olaylarda Abbasileri desteklediği, hatta "dai" sıfatıyla Horasan'a gönderildiği ve daha sonra orada Emevi valisi tarafından 107 (725) yılında idam ettirildiği öğrenilmektedir. Buna göre Cabir'in VIII.. yüzyılın ilk çeyreğinde doğduğunu söylemek mümkündür.Doğum yerinin Küfe mi Tüs mu olduğu meselesi de ayrı bir tartışma konusudur. Kesin bir sonuca varılamamakla birlikte babasının Horasan bölgesinde bulunduğu sıralarda Tüs'ta doğduğu kabul edilebilir.

            Hayatının önemli bir kısmını Küfe'de geçiren Cabir, burada Cafer es-Sadıktan faydalanma imkânı bulmuş, ayrıca şehrin havası kimya araştırmalarına elverişli olduğu için bu şehirde oturmayı tercih etmiştir. İbnü'n-Nedim'in verdiği bilgiye göre Irak Büveyhi Hükümdarı Bahtiyar zamanında (967-978) Küfe'de tonozlu bir yapı ortaya çıkarılmış ve içinde 200 batman altın bulunan bir havanla bir potaya rastlanarak Cabir'in evinin de burada olduğu tesbit edilmiştir. Çalışmalarını bir süre Bağdat'ta Bermekiler'in himayesinde sürdüren Cabir. bu ailenin devlet yönetiminden uzaklaştırılmasından sonra tekrar Küfe'ye dönmüş ve burada Me'mün dönemine kadar araştırmalarına gizlilik içinde devam etmiştir.           

            Başlangıçtan beri Cabir'in şahsiyeti hakkında çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Şiiler onun altıncı imam Cafer es-Sadık'ın talebesi ve bablardan biri olduğunu, eserlerinde kullandığı. "Efendim Ca'fer bana dedi ki" ifadesiyle Cafer es-Sadık'ı kastettiğini ileri sürerken karşıt görüşlüler de burada kastedilen şahsın Bermeki ailesinden Vezir Ca'fer b. Yahya olduğunu savunurlar. Oysa her iki görüşün de doğruluğunu gösteren belgeler vardır. Çünkü eserlerinde her vesile ile Cafer es - Sadık'ın talebesi olduğunu vurgularken bir zamanlar hizmetinde bulunduğu Cafer b. Yahya ile olan yakın ilişkilerinden de söz eder.

            Cabir sahip olduğu bütün bilgileri "hikmetin kaynağı" diye nitelendirdiği İmam Ca'fer es-Sadık'tan aldığını söyler. Ayrıca hocaları arasında uzun bir ömür sürdüğü rivayet edilen Harbi el-Himyeri'yi anar ve birçok ilmin yanı sıra Himyeri dilini de ondan öğrendiğini açıklar. Hocalarından bir diğeri ise Muaviye'nin torunu Halid b. Yezid'in üstadı Marianus'un talebesi olan bir rahiptir. Bunlardan başka lakabı "Üzünü'l - himar el - Mantıkı" olan bir hocasından da söz eder. Kaynaklar onun yönetimin baskısından korktuğu için uzun süre bir yerde ikamet edemediğini ve sürekli seyahat etmek zorunda kaldığını yazar; kendisi de Irak ve Suriye'de bulunduğunu. Mısır ve Hindistan'a seyahatler yaptığını anlatır.

             Her ne kadar Cabir'in çalışmaları tıp, astronomi, matematik, felsefe ve dönemin diğer ilim alanlarına yayılmışsa da o birinci derecede bir kimyacı olarak kabul edilir. Onun kimya tarihindeki seçkin yerini ilk tesbit eden ve kimyayı sistemli bir deneysel bilim haline getirdiğini ilk gören E. J. Holmyard'dır. Bu araştırmacı. İlimler tarihinde Cabir'in yalnız kimyacı değil ayrıca tabip, filozof ve astronomi bilgini sıfatlarıyla da özel bir ye sahip olduğu görüşündedir. E. 0. Lippmann ise Cabir'in kimya tarihindeki yerinin Boyle, Priestley ve Lavoisier modern kimyanın kurucuları ile denk olduğunu söylemektedir. Gerçekten de Cabir tabiat bilimlerinde deneysel metodun önemini tam olarak kavramış ve bu metodu bütün çalışmalarında uygulamıştır. Onun, "Bu kitapta duyduklarımızı bize söylenenleri yahut okuduklarımızı değil ancak tecrübe ettikten sonra gözlediğimiz şeylerin özelliklerini zikrettik" şeklindeki ifadesi, deneysel metoda verdiği önemi göstermektedir. Bu sebeple bütün Ortaçağ kimyacıları büyük ölçüde Cabir in tesirinde kalmışlar, Ebü Bekir Razi ve İbn Sina gibi filozof ve bilginler onu üstat olarak tanımışlardır: hatta Bacon bile ondan 'üstatların üstadı"diye söz etmiştir.

            Cabir'in tabiat felsefesi, geleneksel küçük âlem (insan) -büyük âlem (kâinat) anlayışına ve semavi güçlerin yeryüzündeki hadiselere tesiri fikrine dayanır. Ayrıca kâinatın nicelik boyutu üzerinde ısrarla durması ve ilim anlayışında ölçme ve deneye büyük önem vermesi de kâinattaki temel faktörün sayı olduğu şeklindeki Pisagorcu teorinin onun biat felsefesindeki bir yansımasıdır.

            Kâinatta maden, bitki ve hayvan şeklinde sıralanan varlık mertebeleri içinde madenler seviyesinin Cabir'in eserlerinde de özel bir yeri vardır. Madenleri yalnızca oluşumları açısından değil dönüşümleri açısından da ele alınmış olması Cabir in kimya çalışmalarının hareket noktasını teşkil eder. Cabir'in kimyasına göre bütün madenler kükürt ve civanın farklı oranlar ve özel semavi etkiler altında birleşmesinin (izdivaç) sonucunda oluşurlar. Madenler asılları itibariyle gezegenlerin yeryüzündeki nişanlarıdır ve bu yönleriyle yalnızca yeryüzü- ne ait olmayan birer cevherdirler. Ancak madenlerin oluşma ve dönüşme süreçlerinde esas olan cıva ve kükürdün bilinen kimya elementleri olarak değil erkek ve dişi prensipleri gibi birer oluş prensibi şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Madenler arasındaki farklılıklar, ihtiva ettikleri cıva-kükürt oranı ile, oluşumu gerçekleştiren semavi etkilerdeki farklılıktan doğmaktadır. Binlerce yıl toprak altında çeşitli etkilerle evrimleşen madenlerin en mükemmeli altındır. Simyacının yaptığı iş ise asırlar alan bu oluşma sürecini çabuklaştırmaktan ibarettir. Dolayısıyla kimyacı değersiz madenleri altına dönüştürürken söz konusu semavi etkileri kontrol edebilir olmalıdır. Bu yaklaşımın tabii bir neticesi olarak madenlerin zahiri ve fiziki özelliklerinin yanı sıra ruhi özelliklerinin de bulunduğu sonucuna varan Cabir, iksir kavramıyla bu görüşünü temellendirmiştir. Madenlerin dönüştürülmesi işleminde mutlaka uygulanması gereken iksir yalnızca madeni bir cevher özelliği taşımaz, nebati ve hayvani özellikler de taşır. Bu sebeple fiziki bir varlığı dönüştürme işleminde, semavi etkiler ve kimyacının manevi yoğunlaşmasının yanı sıra madende var sayılan canlılık boyutu da sürece katılmış olmakta ve böylece kimyevi dönüşüm basit anlamda fiziki bir süreç olmaktan çıkmaktadır.

            Cabir teorisinin bir diğer ayırıcı özelliği, maddenin sahip olduğu kuruluk, yaşlık, sıcaklık ve soğukluk şeklindeki dört tabiatın, 1,3, 5,8 sayılarının her elementte değişen oranları ile bunların değişmez toplamı olan 17 sayısıyla irtibatlı olmasıdır. Böylece madenlerin oluşumunda belli oranlarda katkısı olan bu nitelikler her elemente belirli sayısal değerler kazandırır. Cabir, madde ve kainatın teşekkülünde 17 sayısının anahtar rolünün yanı sıra her elementte var olan 7 güç ve her gücün sahip olduğu 4 yoğunluk derecesinin çarpımından elde edilen 28 sayısını da mükemmel bir sayı kabul eder. 28 sayısı sadece 1, 2. 4. 7, 14 şeklindeki bölümlerinin toplamı değil aynı zamanda Arap alfabesindeki harflerin de sayısıdır. Bunun yanı sıra 17 ve 28 sayıları 3+5+1 +8=17 ve 4+9+2+ 7 + 6 28 dizilerinin toplam olacak şekilde ve gnomonik tarzda bölümlenmiş bir "sihirli kare' oluşturur; bu karede sayıların sağdan sola ve yukarıdan aşağıya toplamı daima 15 sonucunu verir. Sayılar, harfler, nitelikler ve tabii nesneler arasında kurulan bu ilişkilerde ideal hedef bütün tabii nesnelerin bir katalogunu çıkarmaktır. Bu katalogda her cevhere ait temel ve özel nitelikler yer alır ve bu nitelikler ölçme ve deneyin de konusu olacak şekilde nicelikleri açısından tesbit edilmiş olur. Cabir tarafından kullanılan sayı dizilerinin Pisagorcu telakkilerle, eski Babil ve hatta Çin kültürüyle ilgili olduğu anlaşılmıştır. Cabir, kozmolojisinde önemli bir rolü olan dört unsur ve iddia edilenin aksine her birinin birer cevher olduğunu savunduğu dört tabiat yanında "heba" adını verdiği beşinci bir tabiat daha kabul etmiştir. Aslında Aristo felsefesinde 'felek cismi" veya beşinci tabiat" da denilen "esir"den tamamen farklı olmak kaydıyla kendisi de buna "cirmü'l-felek" yahut "aydınlatıcı büyük felek cisminin nefsi" adını verir. Bu tabiat veya cevher, dünyadaki dört unsurun aksine, Yeni Eflatunculuktaki uknumlardan (asıl) biri sayılır ve maddi unsurların da aslını teşkil eder. "0 her şeyin aslıdır; o her şeydir ve her şey ondadır. Her şey ona döner. Yüce Allah'ın yapıp yarattığı şekilde her şey ondan gelir ve ona döner" .

            Cabir'in kozmolojisindeki bu "beyaz heba " veya cevher, Manihaizm'deki' nur'un karşılığı gibi görünmektedir; ancak yine de Cabir'i düalist saymak doğru değildir. Ona göre bu cevher evr...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cabir B. Hayyan
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 00:42:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cabir B. Hayyan rüya tabiri,Cabir B. Hayyan mekke canlı, Cabir B. Hayyan kabe canlı yayın, Cabir B. Hayyan Üç boyutlu kuran oku Cabir B. Hayyan kuran ı kerim, Cabir B. Hayyan peygamber kıssaları,Cabir B. Hayyan ilitam ders soruları, Cabir B. Hayyanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes