> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İslam Alemi Meşhur Tabiinler > Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a.  (Okunma Sayısı 1142 defa)
18 Eylül 2010, 16:12:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Eylül 2010, 16:12:17 »



Saîd İbnu´l-Müseyyeb (R.A.)




«Saîd İbnu´l-Müseyyeb sahabe daha hayatlayken fetva veriyordu».[1]

Müminlerin emîri Abdülmelik İbn Mervan Allah´ın evini haccet­meye ve iki Harem-i şerifin ikincisini ziyaret etmeye karar verdi.

Zilkade ayı gelince, büyük halife yolculuk için develerini hazırla­tıp beraberinde, Emevîlerin şerefli efendileri, büyük devlet adamla­rından bir kısmı ve bazı çocukları olduğu halde Hicaz toprağına doğru

Kafile Şam´dan Medîne-i Münevvereye kadar ne çok yavaş ne de çok hızlı olmadan yoluna devam etti...

Onlar konakladıktan her yerde çadırlar kurup yaygılar açıyorlar, dinî bibilerini artırmak kalplerine ve ruhlarına hikmet ve güzel öğüdü doldurmak için ilim meclisleri düzenliyorlardı.

Halife Medîne-i Münevvere´ye varınca Harem-î Şerife gidip ora­nın sakini Muhammed´e [s.a.v.) salât ve selâm getirdi.

Ravza-İ Mutahhara´da namaz kılma saadetine erdi. .

Orada daha önce benzerini tatmadığı huzur saadetini ve ruh selâ­metini tattı...

Daha önce imkan bulup kalamadığı Medine´de ikamet süresini uzatmaya karar verdi.

Medîne-i Münevvere´de kalmayı tercih edişinin başlıca sebebi Peygamber mescidini şenlendiren ilim halkaları, gözyüzünde yıldız­ların parladığı gibi büyük tabiilerden olan eşsiz alimlerin orada par-lamasıydı.

İşte bu Urve İbnu´z-Zübeyr´in [2] halkası...

İşte şu Saîd İbnu´l-Müseyyeb´in halkası...

İşte ordaki de Abdullah İbn Utbe´nin [3] halkası...

Bir gün Halife, normal olarak her zaman kalkmadığı bir vakitte öğle uykusundan kalkıp odacısına:

«Meysere!» diye seslendi.

Odacısı: «Buyur, ey müminlerin emîri!» dedi.

Halife: «Peygamber mescidine git ve bize hadis anlatması için alimlerden birini çağır» dedi.

Meysere Mescid-i Nebevî´ye gitti. Oraya göz attı, ama ortasında yaşı altmıştan fazla bir şeyhin oturduğu halkadan başka bir halka gö­remedi.

O şeyhte alimlerin sadeliği vardı...

Onun üzerinde alimlerin heybet ve vakarı vardı...

Halkaya yakın bir yerde durup parmağıyla şeyhe işaret etti.

Ama şeyh ona dönüp bakmadı ve hiç aldırmadı.

Meysere ona yaklaşıp: «Sana işaret ettiğimi görmedin mi?» dedi.

Şeyh: «Bana mı?» dedi.

Meysere: «Evet» dedi.

Şeyh: «Ne istiyorsun?» dedi.

Meysere: «Müminlerin emiri uykudan kalktı ve şöyle dedi: Mes­cide git, bak eğer bana hadis anlatacak kişilerden birini görürsen onu bana getir» dedi.

Şeyh ona şu cevabı verdi: «Ben onun hadis anlatıcılarından deği­lim».

Meysere de şöyle söyledi: «Fakat o kendisine hadis anlatacak birisini istiyor».

Şeyh şu cevabı verdi: «Birisinden birşey isteyen kimse, o kim­senin ayağına gelir...

Eğer istiyorsa mescidin halkasında onun için yer var. Hadis almaya gidilir fakat hadis ona gelmez...»

Odacı geldiği yoldan dönüp halifeye şöyle dedi: «Mescidde bir şeyhten başka hiç kimseyi görmedim. Ona işaret ettim. Fakat yerin­den kalkmadı. Ona yaklaştım ve şöyle dedim: Müminlerin emîri şu anda uykudan uyandı ve bana: Bak, mescidde bana hadis anlatacak kişilerden birini görürsen onu bana çağır».

Bana sakince şöyle dedi: «Ben onun hadis anlatıcılarından deği­lim.

Eğer hadis istiyorsa mescidin halkasında onun için yer var...»

Abdülmelik İbn Mervan derin derin soludu...

Süratle ayağa kalktı ve şöyle diyerek eve doğru yöneldi:

«İşte bu Saîd İbnu´l-Müseyyeb...

Keşke sen ona gitmeseydin ve onunla konuşmasaydın».

Toplantı yerinden ayrılıp evin içine girdiğinde Abdülmelik´in oğul­larından en küçüğü ağabeylerinden birisine şöyle dedi:

«Dünya,-müminlerin emîrine boyun eğmiş ve Bizans hükümdarla­rı huzurunda eğilmişken, onun huzuruna gelmeyen ve büyüklenen bu adam kim acaba?»

Ağabey şöyle cevap verdi: «O, müminlerin emîrinin onun kızını kardeşi el-Velîd´e istediği ve onun da kızını vermeye razı olmadığı kimsedir».

Küçük kardeş şöyle dedi: «O, kızını el-Velîd İbn Abdülmelik´e ver­meye razı olmadı ha?

Kızı için, müminlerin emîrinin veliahdından ve ondan sonraki müs-lümanlann halifesinden daha üstün bir koca mı istiyordu acaba?»

Ağabey sustu ve ona hiçbir şey söylemedi...

Küçük kardeş şunları söyledi: «Kızını müminlerin emîrînin veliah­dına kıyamadıysa, ona uygun birisini bulabildi mi yoksa bazı insan­ların yaptığı gibi evlenmesine engel olup evde kalmış kız mı yaptı...»

Ağabeyi ona şu cevabı verdi: «Gerçekten onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum...»

Yanlarında oturan Medînelilerden biri onlara dönüp şöyle söy­ledi:

«Müminlerin emîri bana izin verirse onunla ilgili herşeyi on latınm.

O, Ebu Vedaa denilen bir gençle evlendi. Bizim bitişik komşumuzdu...

Ebu Vedaa´nin o kızla evlenmesine dair bizzat kendisinin anlattığı orijinal bir hikâyesi vardır». ,

İki kardeş ona: «Haydi anlat» dediler. Adam: «Ebu Vedaa bana şöyle anlattı:

İlim tahsil etmek İçin -bildiğin gibi- Resûlüllah´ın (s.a.v.) mesci-cinde, Saîd İbnu´l-Müseyyeb´in halkasına devam ediyordum...

Birkaç gün şeyhin halkasında bulunmadım. Beni arayıp sordu ve benim hasta olduğumu veya başıma birşey geldiğini zannetti...

Etrafındaki kimselere beni sordu, fakat onların hiçbirinden benim­le İlgili bir haber elde edemedi.

Birkaç gün sonra ona döndüğümde bana hoşgeldîn deyip halimi hatırımı sordu. «Nerdeydin, Ebu Vedaa?» dedi.

Ben de şöyle dedim. «Karım öldü, onunla meşgul oldum».

O: «Ebu Vedaa! Bize haber verseydin de sana yardım etseydik, seninle birlikte cenazesinde bulunsaydık ve yapacağın işlerde sana yardım etseydik...» dedi.

Ben: «Allah senden razı olsun» dedim.

Kalkıp gitmek istediğimde, orada olanların hepsi ayrılıncaya ka­dar kalmamı istedi ve bana şöyle dedi:

«Kendine yeni bir hanım almayı düşünmedin mi? Ebu Vedaa!» Ben: «Allah sana merhamet etsin...

Ben yetim olarak büyümüş ve yoksul olarak yaşayan bir genç­ken kızını bana kim verir ki...

Benim iki veya üç dirhemden başka param yok» dedim. O: «Ben kızımı sana veririm» dedi.

Dilim tutuldu ve: «Sen mi?!...

Durumumu öğrendikten sonra kızını bana verir misin?!» dedim

O: «Evet...

Dînini ve ahlâkını beğendiğimiz birisi bize eiirse ona veririz.

Sen bizim yanımızda dîni ve ahlâkı beğenilen birisisin...»

Daha sonra bizim yakınımızdaki kimselere dönüp onlara seslendi...

Onlar yanına gelince Allah´a hamdedip peygamberi Muhammed´e (s.a.v.} salât getirdi.

Kızını bana nikahladı... Mehrini iki dirhem takdir etti...

Şaşkınlıktan ve sevinçten ne diyeceğimi bilemez bir halde kalk­tım.

Evime gittim. O gün oruçluydum. Orucumu unuttum. Şöyle deme­ye başladım:

«Vah sana Ebu Vedaa!

Sen kendine ne yaptın?!

Kimden borç para isteyeceksin?!»

Akşam ezanı okununcaya kadar bu halde kaldım...

Namazı kıldım. Orucumu açmak için oturdum. İftar yemeğim ek­mek ve yağdı...

Bir veya iki lokma alır almaz kapının çalındığını duydum. «Kim o?» dedim. «Saîd...» diye cevap verdi.

Vallahi, ismi Saîd olan tanıdığım herkes hatırıma geldi de sadece Saîd İbnu´l-Müseyyeb gelmedi...

Çünkü o kırk yıldan beri sadece eviyle mescid arasında görül­müştü...

Kapıyı açtım. Bir de ne göreyim Saîd İnbu´l-Müseyyeb karşımda... Zannettim ki, o kızını bana vermekten caydı... Ona: «Ebu Muhammedi

Bana haber gönderseydin, ben gelirdim» dedim.

O: «Hayır, bugün benim sana gelmem daha uygundur...» dedi.

Ben: «Öyleyse evime buyur» dedim.

O: «Hayır, ben sadece bir mesele için geldim» dedi.

Ben: «Nedir o mesele?» dedim.

O: «Kızım, bu sabahtan itibaren Allah´ın dinine göre senin karır oldu.

Biliyorum ki, evinde yalnızlığını giderecek hiç kimse yoktur. Ka­rınla senin ayrı ayrı yerlerde gecelemenizi istemedim ve onu sana getirdim» dedi.

Ben: «Yazıklar olsun bana... Onu sen mi getirdin?» dedim.

O: «Evet» dedi.

Baktım ki kızı da oradadır.

O kızına dönüp: «Kızım! Allah´ın ismi ve bereketiyle kocanın evi­ne gir...» dedi.

Kızı adım atmak istediğinde utancından elbisesine bastı ve ner-deyse yere düşecekti.

Bense ne diyeceğimi bilmez ve şaşkın bir halde onun karşısında

durdum...

Daha sonra içinde ekmek ve yağ bulunan tepsiden ileriye ge­çirdim. Tepsiyi göremesin diye onu lâmbanın ışığından uzaklaştirdım.

Sonra dama çıktım. Komşuları çağırdım. Yanıma geldiler ve:

«Neyin var?» dediler.

Şöyle cevap verdim:

«Bugün mescidde, Saîd İbnu´l-Müseyyeb kızını bana nikahladı..,

Ansızın onu bana getirmiş...

Gelin de, evden uzakta olan annemi çağınncaya kadar onu yal­nız bırakmayın...»

Yaşlı bir kadın şöyle dedi: «Vay, sen ne dediğini biliyor musun?! Saîd İbnu´l-Müseyyeb kızını sana mı verdi...

Onu eve bizzat kendisi mi getirdi?!

O kızını el-Velîd İbn Abdülmelik´e bile kıyamamıştı!!»

Ben: «Evet...

İşte o, evde yanımda. Haydi çabuk olun, ona bakın» dedim.

Komşular söylediğime pek inanmıya inanmıya eve geldiler, ona hoşgeldin dediler ve onu yalnız bırakmadılar».

Az sonra annem geldi. Onu görünce bana şöyle dedi:

«Durumunu düzeltinceye kadar onu bana bırakmazsan yüzüne bir daha bakmam.

Daha sonra onu sana hediye ederim».

«Ne iste...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a.
« Posted on: 26 Nisan 2024, 13:13:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. rüya tabiri,Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. mekke canlı, Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. kabe canlı yayın, Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. Üç boyutlu kuran oku Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. kuran ı kerim, Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. peygamber kıssaları,Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a. ilitam ders soruları, Saîd İbnu´l Müseyyeb r.a.önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes