> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İslam Alemi Meşhur Tabiinler > Saîd İbn Cübeyr r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Saîd İbn Cübeyr r.a.  (Okunma Sayısı 2406 defa)
18 Eylül 2010, 16:11:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Eylül 2010, 16:11:04 »



Saîd İbn Cübeyr (R.A.)



«Saîd İbn Cübeyr öldürüldü. Yeryü­zünde hiç kimse yoktur ki onun ilmîne muhtaç olmasın»,[1]

Bedeni güçlü, ahlâkı mükemmel ve hareketli bir gençti.

Bunlardan başka o, iyi kaipli, keskin zekâlı, iyi olan şeylere düş­kün, haram olanlardan uzak duran birisiydi...

Renginin siyahlığı, saçının kıvırciklığı ve habeş asıllı olması, onun üstün ve eşsiz şahsiyetine asla gölge düşürmüyordu...

Yaşının küçüklüğüne rağmen o böyleydi.

Habeş asıllı, Arap uyruklu genç, ilmin kendisini Allah´a ulaştıran en sağlam yol olduğunu, ancak takvanın kendisini cennete ulaştıran yol olduğunu anladı.

Böylece takvayı sağına...

İlmi soluna koydu.

Onların üzerine ellerini koydu...

Hiçbir gevşeklik göstermeden onlarla hayat yolculuğunu katet-meye başladı.

Çocukluğundan itibaren insanlar onu ya öğrenmek üzere kitabına eğiimiş olarak...

Ya da ibadet etmek üzere mihrabında saf durmuş olarak görür­lerdi...

İşte o, çağında müslümanlarrn gözde kişisi olan Saîd İbn Cübeyr-di. Allah ondan razı olsun ve onu razı kılsın.

Genç Saîd İbn Cübeyr ilmi, Ebu Saîd el-Hudrî, Adiyy İbn Hatim et-Taî, Ebu Musa el-Eşarî, Ebu Hurayra ed-Devsî, Abdullah İbn Ömer ve müminlerin annesi Hz. Aişe gibi büyük sahâbîlerden aldı.

Ancak onun en büyük öğretmeni, Muhammed ümmeti´nîn büyük alimi Abdullah İbn Abbas´ti...

Saîd İbn Cübeyr gölgenin sahibinden ayrılmadığı gibi Abdullah İbn Abbas´tan ayrılmadı.

Ondan Kur´an´ı ve tefsirini...

Hadîsi ve garibini aldı...

Onun vasıtasıyla dinde fakih oldu ve ondan tefsiri öğrendi...

Ondan di! dersi aldı ve o konuda en yüce mertebeye erişti...

Hatta çağında, herkes onun ilmine muhtaç hale geldi.

Daha sonra ilim aramak için müslüman diyarında dolaştı.

İstediği ilmi tamamlayınca Küfe´yi kendisine yurt ve ikamet yeri yaptı. Küfe halkına öğretmen ve imam oldu.

Ramazan´da insanlara imamlık yapar, bir gece Abdullah İbn Me-sud´un [2] kıraatiyle...

Öbür gece Zeyd İbn Sabit´in [3] kıraatiyle...

Üçüncü gece bir başkasının kıraatiyle okuyor ve böyle devam ediyordu...

Tek başına namaz kıldığı zaman, bazan bir namazda bütün Kur´an´ı

okurdu.

Azîz ve Celîl olan Allah´ın:

«... Kitab´ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette bileceklerdir. Boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülün sonra ateşte yakılırlar» [4] sözüne veya tehdit âyetlerinden birine geldiğinde, tüyleri diken diken olur, kalbi paramparça olur ve gözlerinden yaşlar boşanırdı...

Daha sonra onlara tekrar başlar, ölecek hale gelinceye kadar de­vam ederdi.

O, her yıl iki defa Beyt-i Haram a gitmeyi alışkanlık haline ge­tirmişti...

Bir defa Recep ayında umreye... Bîr defa da Zilkade ayında hacca...

İlim, hayır ve nasihat isteyenler, Saîd îbn Cübeyr´in gür ve tatlı kaynaklarından almak ve onlardan yudumlamak için Kufe´ye gelirlerdi...

İşte birisi ona, haşyet (korku) nedir diye soruyor. Ona şöyle cevap veriyor:

«Haşyet, korkusu senin günahlarına engel oluncaya kadar Allah´­tan korkmandır».

İşte bir başkası da zikrin ne demek olduğunu soruyor.

O şu cevabı veriyor: «Zikir, Azız ve Celîl olan Allah´a itaattir...

Kim Allah´a yönelir, ona itaat ederse onu zikretmiş demektir.

Kim ondan yüz çevirir, itaat etmezse, gecesini teşbih getirerek ve Kur´an okuyarak geçirse bile onu zikretmemiştîr».

Saîd İbn Cübeyr Kufe´yi ikamet yeri yaptığında orası Haccac İbn Yusuf es-Sekafî´ye boyun eğmişti. Çünkü Haccac o gün Irak´ın, doğu­sunun ve Maveraünnehir ülkelerinin valisi idi...

O sırada Haccac güç ve otoritesinin zirvesindeydi...

Bunu da Abdullah İbnu´z-Zübeyr´i [5] öldürüp onun hareketini bas­tırdıktan sonra sağlamıştı...

Haccac İrak´ı Emevilerin hakimiyetine boyun eğdirmiş, orda bur-da ortaya çıkan ayaklanmaları bastırmış, müslümanları kılıçtan geçir­miş, ülkenin her tarafına korku salmıştı...

Öyleki kalpler ondan ve derhal öldürmesinden korkmakla dol­muştu.

Daha sonra Haccac İbn Yusuf es-Sekafî´y´e, büyük komutanların­dan birisi olan Abdurrahman İnbu´l-Eş´as arasında bir çarpışma oldu.

Çarpışma bundan sonra kuruyla yaşı yiyen bir fitneye dönüştü... Bu fitne müslümanların vücudunda derin yaralar bıraktı. Bu fitneyle ilgili haberlerden birisi şöyledir:

«Haccac, İbnu´l-Eş´as´ı bir orduyla Sicistan´in [6] gerisindeki böl­gelere hakim olan Türk hükümdarı, Ratbil´le savaşmaya gönderdi.

Kahraman ve muzaffer komutan, Ratbîl´in ülkesinden büyük bir bölümüne saldırdı ve bazı muhkem kaleleri ele geçirdi. Şehir ve köy­lerinden de birçok ganimet elde etti...

Komutan, büyük zaferin müjdesini ve beytülmale konulacak beş­te bir nisbetindeki ganimetleri götürmek üzere elçiler gönderdi.

Ona bir de mektup yazdı. Mektupta, ülkenin içini ve dışını kont­rol etmek ve durumu öğrenmek için bir süre savaş yapmamak konu­sunda ondan izin istiyordu.

Bu, muzaffer ordu, bilinmeyen ve aşılmaz yollara dalmadan, çe­şitli tehlikelerle karşılaşmadan önce olmuştu.

Haccac buna öfkelendi...

Ona, korkaklık ve beceriksizlikle suçlayan bir mektup yazdı...

Onu öldürmek ve ordu komutanlığından uzaklaştırmakla tehdit ediyordu...

Abdurrahman, askerlerin ileri gelenlerini ve birlik komutanlarını topladı...

Onlara Haccac´ın mektubunu okudu ve bu konuda onlarla istişare yaptı...

Onlar Abdurrahman´a, hemen Haccac´a karşı çıkmayı ve ona itaat etmemeyi teklif ettiler.

Abdurrahman onlara şöyle dedi:

«Bu konuda bana biat edip Allah Irak toprağını onun pisliğinden temizleyinceye kadar bana yardım eder misiniz?»

Askerler, Abdurrahman´ın teklif ettiği şey konusunda ona biat ettiler».

Abdurrahman İbnu´I-Eşas Haccac´a karşı tiksinti dolu ordusuyla yürüdü.

Abdurrahman´Ia Haccac´ın orduları arasında, Abdurrahman´ın ga­lip geldiği büyük çarpışmalar oldu.

Abdurrahman, Sicîstan ve İran´daki şehirlerin çoğunu ele geçirdi... Daha sonra Küfe ve Basra´yı Haccac´ın elinden almak istedi.

İki taraf savaşa devam ettiği ve İbnu´I-Eşas zaferden zafere koş­tuğu sırada, Haccac´ın başına,´ hasmının~gücünü artıran kötü bir hal geldi.

Bu da şöyle oldu: «Büyük şehirlerin valileri Haccac´a bazı mektup­lar yazdılar. Mektuplarda şunlar yer alıyordu:

«Zîmmîler, [7] vermekten kurtulmak için İslâm´a girmeye başladılar.

Çalıştıkları köyleri ve içinde oturdukları şehirleri terkettiler. Haraç [8] kesildi... Vergiler tükendi...»

Haccac Basra ve diğer şehirlerdeki valilerine bazı mektuplar yaz­dı. Mektuplarda zimmîlerden şehirlere göç eden herkesi toplayıp ne-kadar uzak olurlarsa olsun onları köylere sürmelerini emretti.

Valiler emri yerine getirdiler.

Bunlardan pek çoğunu yurtlarından... rızıklarının kaynaklarından uzaklaştırdılar.

Onları şehirlerin etrafında topladılar...

Onlarla birlikte kadın ve çocuklarını da çıkardılar.

Bir süre onları çoluk çocuklarından ayrı bıraktıktan sonra köyle­re gitmeye zorladılar.

Kadınlar çocuklar ve ihtiyarlar ağlayıp feryat etmeye, Vay Mu-hammed! Vay Muhaınrned! diyerek yardım istemeye başladılar, başladılar.

Ne yapacaklarını ve nereye gideceklerini şaşırdılar.

Basra´nın fakih ve kurrast onlara yardımcı olmak için yanlarına git­tiler.

Fakat bunu başaramadılar.

Onların ağlamalarına dayanamayıp onlar da ağlamaya başladılar».

Abdurrahman İbnu´I-Eşas bu fırsatı ganimet bilip fakihleri ve kur-rayı [9] kendisine yardıma çağırdı.

Tabiîn´in büyüklerinden ve müslümanların imamlarından olan bir grup onun davetine icabet etti.

Bunların başında Saîd İbn Cübeyr, Abdurrahman İbn Leylâ, [10] eş-Şa´bî, [11] Ebu´l-Bahteri [12] ve daha niceleri vardı.

İki taraf arasında savaş devam etti. Önceleri üstünlük İbnu´i-Eşas ve yanındakilere aitti.

Daha sonra Haccac´ın tarafı yavaş yavaş ağır basmaya başladı. Nihayet İbnu´I-Eşas kötü bîr yenilgiye uğradı ve canını kurtarmak için çareyi kaçmakta buldu...

Ordusu Haccac ve askerlerine teslim oldu.

Haccac, sözcüsüne, yenilen askerleri kendisine yeniden biat et­meye çağırmasını emretti.

Çoğu onun çağrısını kabul etti. Bir kısmı da ona görünmedi. Görünmeyenler arasında Saîd İbn Cûbeyr de vardı.

Teslim olanlar Haccac´a biat için geldiklerinde, ansızın hesapta olmayan birşeyle karşılaştılar.

Onlardan birine şöyle demeye başladılar: «Müminlerin emîrinin valisine olan biatini bozmakla küfretmiş olduğuna şehadet eder mi­sin?»

Eğer o, evet derse, onun yeni biatini kabul ediyorlar ve onu ser­best bırakıyorlardı.

Eğer, hayır derse, onu öldürüyorlardı.

Bazıları Haccac´a boyun eğip canını kurtarmak için kendinin küf­retmiş olduğunu ikrar ediyordu.

Bazıları bunu kabul etmeyip boynunu veriyordu.

İçinde birkaç bin kişinin öldürüldüğü bu korkunç mezbahanın ha­beri her tarafa yayıldı...

Küfür işlediğini ikrar ettikten sonra birkaç bin kişi o mezbaha­dan kurtuldu...

Bunlardan birisi şöyledir: «Has´am kabilesinden yaşlı bir kişi, iki tarafı tutmadan Fırat nehrinin gerisinde ikamet ediyordu.

Diğerleri gibi o da Haccac´a götürüldü...

Onun huzuruna getirilince halini sordu. O da şu cevabı verdi:

«Bu savaş başladığından beri ben ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Saîd İbn Cübeyr r.a.
« Posted on: 25 Nisan 2024, 21:48:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Saîd İbn Cübeyr r.a. rüya tabiri,Saîd İbn Cübeyr r.a. mekke canlı, Saîd İbn Cübeyr r.a. kabe canlı yayın, Saîd İbn Cübeyr r.a. Üç boyutlu kuran oku Saîd İbn Cübeyr r.a. kuran ı kerim, Saîd İbn Cübeyr r.a. peygamber kıssaları,Saîd İbn Cübeyr r.a. ilitam ders soruları, Saîd İbn Cübeyr r.a.önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes