> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İslam Alemi Meşhur Tabiinler > Er Rabî İbn Hüseyin r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Er Rabî İbn Hüseyin r.a.  (Okunma Sayısı 1519 defa)
19 Eylül 2010, 16:36:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 19 Eylül 2010, 16:36:41 »



Er-Rabî İbn Hüseyin (R.A.)



Ey Ebu Yezid! Resûlüllah (s.a.v.) serıî görseydi çok severdi [1]

Hilal İbn İsaf [2] misafiri Münzir es-Sevrî´ye [3] şöyle dedi: Ya Münzir! Seni bir şeyhe götüreyirn mi? Belki bir süre iman ederiz!

Münzir: Tamam, götür...

Vallahi, beni Kufe´ye, şeyhin er-Rabî İbn Hüseyin´le görüşmek, bîr süre onun imanının genişliğinde yaşamak arzusundan başka bir-şey getirmedi.

Fakat bizim onun huzuruna girme imkânımız var mı?

Bana denildi ki: O felce tutulduğundan beri, evinden çıkmadı ve Rabbiyle başbaşa kaldı... İnsanlarla görüşmeyi terketti, dedi.

Hilâl şu cevabı verdi:

Gerçekten Küfe onu tanıdığından beri o öyledir... Hastalığı da onun hiçbir şeyini değiştirmemiştir...

Münzir: Zararı yok.

Fakat biliyorsun bu şeyhlerin bazı nazik huyları ve halleri vardır.

Ne dersin, istediğimiz şeyi sormak için şeyhle hemen konuşma­ya başlayalım mı, yoksa onun konuştuklarını dinlemek için susmamız mt lâzım!., dedi,

Hiia! şöyle cevap verdi:

Er-Rabî İbn Hüseyin´le tam bir yıl otursan, sen konuşmadıkça o ağzını açmaz...

Sen kendisine sormadıkça, o söze başlamaz... O, sözünü zikir, sükûtunu fikir haline getirmiştir. Münzir: Haydi öyleyse ALLAH´ın izniyle gidelim, dedi. Şeyhin yanına varınca, ona selâm verip şöyle dediler: Şeyh nasıl oldu?

Şeyh:

Kendi rızkını yiyen günahkâr bir zayıf oldu... O ecelini beklemektedir... diye cevap verdi,. Hilâl ona: Kufe´ye mahir bir doktor gelmiş, senin için onu çağır­mama izin verir misin? dedi.

Şeyh şöyle cevap verdi:

Hilâl! Ben ilâcın gerçek olduğunu biliyorum.

Fakat ben Âd, Semud ve Ashab-ı Res [4] ve bunların arasındaki birçok asrı düşündüm...

Onların dünyaya ve dünya malına karşı düşkünlüklerini düşün­düm...

Onların güç ve kuvvetleri bizden fazlaydı,..

Onların da doktorları vardı... Onların da hastalan vardı...

Ne tedavi edenleri kaldı, ne de tedavi edilenleri!!

Derin bir nefes aldıktan sonra:

Bu bir hastalık olsaydı, biz onu tedavi ettirirdik...

Münzir müsaade isteyip:

Öyleyse hastalık nedir, şeyh efendi?! diye sordu.

Şeyh cevap verdi:

Hastalık günahlardır...

Münzir: Ya ilâcı nedir? dedi.

İlâcı istiğfar (ALLAH´ın bağışlamasını istemektir)dır, diye cevap verdi. Münzir: Şifa nasıl o!ur ya? dedi.

Tövbe edip sonra tekrar günah işlememekle... diye cevap verdi.

Sonra gözlerini bize dikip: Sırlara, sırlara dikkat edin...

İnsanlara gizli kalan sırlara dikkat edin. Onlar ALLAH Teâlâ´ya gizli değildir.

Onların ilâçlarını arayın... dedi.

Münzir: Onların ilâçları nelerdir, diye sordu?

Şeyh şu cevabı verdi:

Tövbe-i nasuhtur... [5]

Daha sonra gözyaşları sakalını ıslatmcaya kadar ağladı.

Münzir ona: Sen de mi ağlıyorsun?! dedi.

Ne yazık..

Niçin ağlamayayım?!

Yanlarında bizim hırsız gibi kaldığımız bir topluluğa eriştim ben. (Bu sözüyle Sahabe´yi (R. Anhum) kastediyordu) dedi.

Hilâl şöyle anlatır:

Biz bu haldeyken içeriye şeyhin oğlu girdi ve selâm verdi:

Babacığım! Annem sana güzel bir tatlı yaptı...

Ondan, önce senin yemen lâzım, onu sana getireyim mi? dedi. Şeyh:

Getir, dedi.

Çocuk onu getirmek için odadan çıkınca kapıyı bir dilenci çaldı. Şeyh:

Onu içeri alın, dedi.

Evin avlusuna geldiğinde, adama baktım ki, elbiseleri yırtık, orta yaşta, salyası çenesine akmış birisiydi. Yüz hatlarından onun bir bu­nak olduğu anlaşılıyordu.

Gözümü ondan çevirir çevirmez şeyhin oğlu tatlı´ tepsisiyle di. Babası ona:

Tepsiyi dilencinin önüne koymasını işaret etti.. Çocuk tepsiyi dilencinin önüne koydu..

Adam tepsinin yanma geldi. Büyük büyük lokmalarla tepsidekini yutmaya başladı. Bir taraftan da salyası üstüne akıyordu.

Adam devamlı yiyordu, nihayet tepsinin içindekinin tamamını bi­tirmişti...

Oğlu ona:

ALLAH sana merhamet etsin babacığım. Annem emek çekti bu tat­lıyı senin için yaptı...

Biz ondan senin de yemeni istiyorduk... Sen onu ne yediğini bilmeyen bu adama yedirdin, dedi. Babası da:

Yavrum! Eğer o bilmiyorsa ALLAH biliyor ya... Arkasından şu ayeti okudu:

«Sevdiğiniz şeylerden (ALLAH yolunda) harcamadıkça, gerçek iyi­liğe elbette erişemezsiniz». [6]

O bu haldeyken, yanına akrabalarından birisi geldi ve şöyle dedi: Ey Ebû Yezîd! Hüseyin İbn Fatıma [7] (a.s.) öldürülmüş.

Şeyh: İnna lillahi ve inna ileyhi. raciun (Biz ALLAH´a aidiz ve ona döneceğiz) deyip şu ayeti okudu:

«De ki: Ey gökleri ve yeri örneksiz, misalsiz yaratan, ortada ola­nı ve olmayanı bilen ALLAH´ım! Farklı görüş ve iddialarda bulundukları hususlar hakkında kulların arasında sen hüküm vereceksin». [8]

Fakat onun sözü adamı rahatlatmadı ve ona:

Onun öldürülmesi hakkında ne diyorsun? dedi. Bu defa da şöyle cevap verdi:

Onlar ALLAH´a dönecek ve hesaplarını da ALLAH görecektir. Hilâl anlatmaya devam eder:

Öğle namazı vaktinin yaklaştığını görünce şeyhe bana tavsiyede bulun... dedim.

O da şöyle konuştu:

Ya Hilâl! İnsanların seni çok övmeleri seni aldatmasın.

Çünkü insanlar ancak senin dışını bilirler.

Bilki sen ameline döneceksin..

ALLAH´ın rızası gözetilmeyen her amel yok olacaktır.

Münzir ona: Bana da tavsiyede bulun. ALLAH sana mükâfatını ver­sin, dedi.

Şeyh, ona da şu konuşmayı yaptı:

Ey Münzir! Bildiğin şeylerde ALLAH´tan kork...

Bilmediğini de bilene havale et.

Ey Münzir! Biriniz: ALLAH´ım! Sana tövbe edeceğim demesin. Sonra tövbe etmezse, bu bir yalan olur.

Fakat şöyle desin: ALLAH´ım! Benim tövbemi kabul et, bu ise bir dua olur.

Bil ki ey Münzir! La ilahe illa´llah... Ei-Hamdu lillah... Aliahu ekber...

Subhanellah... Hayır istemek... Serden sakınmak... İyiliği emir...

Kötülüğü yasaklama sözlerinden ve Kur´an okumaktan başka hiç­bir sözde hayır yoktur...

Münzir ona:

Senin yanında oturduk ve şiirden misal getirdiğini görmedik ama bazı arkadaşlarının şiirden misal getirdiklerini gördük, dedi.

Şeyh şöyle cevap verdi:

Burada (bu dünyada) söylediğin hiçbir şey yoktur ki orada (Ahi-rette) senin hakkında yazılmış ve okunmuş olmasın...

Ben, kıyamet gününde bana okunacak bir şiir beytini kitabımda (amel defterinde) bulmak istemiyorum...

Daha sonra hepimize dönüp şunları söyledi:

Ölümü çok anınız çünkü o sizin beklemekte olduğunuz, ortada görünmeyen bir şeydir. Ortada olmayan şey uzun süre ortadan kaybolursa artık onun dönmesi yaklaşmış demektir ve bunun üzerine sa­hipleri onu beklemeye başlarlar.

Arkasından ağladı, gözünden yaşlar aktı ve şunları söyledi:

Yarın «Yer sarsılıp üzerindeki her şey yıkıldığı zaman... Melek­ler sıra sıra dizilip, Rabbinin emri geldiği zaman ve o gün cehen­nem ortaya konduğu zaman» [9] ne yaparız?

Hilâl şöyle der:

Er-Rabî sözünü bitirir bitirmez öğle namazı için ezan okundu. Oğ­luna yönelip:

Haydi ALLAH´a davet edene cevap verelim... dedi. Onun oğlu bize:

Mescide götürmede bana yardım ediniz. ALLAH size karşılığını ver­sin. Onu kaldırdık. O, sağ kolunu oğlunun omuzuna, sol kolunu da benim omuzuma koydu. İki ayağı yerde bir adım atarak aramızda iler­lemeye başiadı...

Münzir ona:

Ey Ebu Yezîd! ALLAH sana ruhsat verdi. Namazı evinde kılsaydın ya! dedi:

O da: Dediğin doğru ama... Ben müezzinin şöyie seslendiğini duydum: Hayye ale´l-felâh (Haydi kurtuluşa)... Hayye ale´l-felâh...

Sizden kim, müezzinin felaha davet ettiğini duyarsa emekleyerek de olsa ona icabet etsin.

Gelelim şimdi bu er-Rabf İbn Huseym´in kim olduğuna?!

O, tabiîlerden biridir...

Çağlarında zühdün kendilerinde noktalandığı sekiz kişiden biridir,

Arap asıllıdır..

Muzar´dandir.. [10]

O, dedeleri İlyas ve M uzar´da Resûlüllah´la (s.a.v.) birleşmektedir.

O, çocukluğundan beri ALLAH´a itaat içinde yetişti...

Gençliğinden itibaren ALLAH´tan korkarak yaşadı... Annesi gecele­yin uyur uyanır buluğ çağına yaklaşmış oğlunu hâlâ seccadesinde na­maz kılarken... ve ALLAH´ı teşbih ederken... görürdü...

Ona şöyle seslenirdi:

Yavrum Rabî! Daha yatmıyacak mısın?!

O da: Üzerine gecenin karanlığı çökmüş ve düşmanların saldırı­sından korkan bir kimse nasıl uyuyabilir?! derdi.

Yaşlı kadının yanaklarından yaşlar akar ve onun için hayır duada bulunurdu.

Er-Rabî büyüdü, onunla birlikte takvası da ALLAH korkusu da bü­yüdü.

Onun gece karanlıklarında, insanlar uyurken ALLAH´a çok yalvar­ması ve hüngür hüngür ağlaması annesini korkuttu ve onun hakkın­da çeşitli zanlar doğurdu...

Ona şöyle derdi:

Yavrum!, Başına ne geldi?!

Acaba bîr suç mu işledin...

Birisini mi öldürdün yoksa...

O da: Evet anneciğim! Birisini öldürdüm...

Annesi üzüntüyle: Yavrum! Kim bu öldürdüğün?! Halkı ailesine gönderelim, belki seni affederler?

Vallahi, öldürülenin ailesi senin ne kadar ağladığını ve uykusuz kaldığını bilse, sana mutlaka merhamet ederler, dedi.

O da: Sakın kimseyle konuşma. Ben sadece kendimi öldürdüm... Ben kendimi günahlarla öldürdüm...

Er-Rabî İbn Huseym Resûlüllah´ın (s.a...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Er Rabî İbn Hüseyin r.a.
« Posted on: 20 Nisan 2024, 19:25:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Er Rabî İbn Hüseyin r.a. rüya tabiri,Er Rabî İbn Hüseyin r.a. mekke canlı, Er Rabî İbn Hüseyin r.a. kabe canlı yayın, Er Rabî İbn Hüseyin r.a. Üç boyutlu kuran oku Er Rabî İbn Hüseyin r.a. kuran ı kerim, Er Rabî İbn Hüseyin r.a. peygamber kıssaları,Er Rabî İbn Hüseyin r.a. ilitam ders soruları, Er Rabî İbn Hüseyin r.a.önlisans arapça,
Logged
17 Nisan 2015, 22:08:36
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 17 Nisan 2015, 22:08:36 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan hocam.Bizler de eğer Rabbime karşı görevlerimizi yerine getirirsek ,ölümü hayırla bekleriz.Rabbim bizlere hayırlı ölümler nasip eylesin inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes