> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İslam Alemi Meşhur Tabiinler > Ali İbn El Hüseyn r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ali İbn El Hüseyn r.a.  (Okunma Sayısı 846 defa)
18 Eylül 2010, 15:54:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Eylül 2010, 15:54:37 »



Ali İbn El-Hüseyn (R.A.)


«Ali İbn El-Hüseyn´den daha faziletli hiçbir Kureyşi; görmedim»[1]

Bu parlak yılda Kisra defterlerinin sonuncusu durulmuştu. İran hükümdarlarının sonuncusu Yezdücerd ölmüş...

Komutanları, muhafızları ve ailesi müslümanların eline esîr düş­müş... ve Ganimetler Medîne-i Münevvere´ye götürülmüştü.

Bu büyük zaferin esirleri, pek çok ve kıymetliydi. Medine sayı bakımından o kadar fazlasına ve o kadar itibarlısına şahit olmamıştı.

Esirler arasında Yezdücerd´in üç kızı da vardı.

Halk esirlere koşup kısa bir süre içinde onları satın aldı, parala­rını da hazineye ödediler. Sadece Kisra Yezdücerd´in çok güze! kız­ları kalmıştı...

Onlar satışa arzedildiklerinde içine düştükleri zilletten dolayı göz­lerini indirip yere bakmaya, duydukları üzüntüden dolayı gözleri yaş akıtmaya başlamıştı...

Ali İbn Ebî Talib (Kerremellahu vecheh) onlara acıdı ve içinden, bunlar kendilerine iyi davranacak kimselere satılsalar diye geçirdi.

Bunda bir tuhaflık yoktu. Çünkü Resûlüllah (s.a.v.) şöyle büyütü­yordu:

«Zeiîl (düşmüş) bir milletin azizine acıyınız» Ali, Ömer İbnu´l-Hâttab´ın kulağına eğilip: «Ey müminlerin emîri!

Hükümdarların kızlarına başkalarına davranıldığı gibi davranıl-maz...» dedi.

Ömer: «Doğrusun, fakat nasıl?» dedi.

Ali: «Onlara pahalı bir fiyat biçilir. Sonra onlara, bu parayı vere­bilecek kimselerden dilediklerini seçme hürriyeti verilir» dedi.

Böylece Ömer rahat bir nefes aldı ve Ali´nin dediğini uyguladı Kızlardan birisi, Abdullah İbn Ömer İbnu´I-Hattab´i seçti. İkincisi, Muhammed İbn Ebî Bekr es-Sıddîk´i seçti.

«Şahizinan» adındaki üçüncü kız da Resûlüllah´m (s.a.v.) torunu el-Hüseyn İbn Ali´yi seçmişti.

Şahizinan iyi bir müslüman oldu...

İslâm dînîne girmekle kölelikten kurtuldu. Daha önce cariyeyken hanım haline gelmiş ve hürriyetine kavuşmuştu.

Daha sonra o putçu geçmişiyle olan bütün bağlarını koparmayı düşünmüş ve «Kadınların melikesi (kraliçesi]» anlamına gelen «Şahi­zinan» adını bırakıp «Gazale» adını almıştı.

Gazale, kocaların en hayırlısına ve kral kızlarına en lâyık olaniy-la mesud bir hayata kavuşmuştu.

Kocasının arzulan arasında sadece bir erkek çocuğa sahip olmak vardı.

Allah´ın lutfuyla o Hüseyin´e güzel yüzlü, nur topu gibi bir erkek çocuk vermişti... Dedesi Ali İbn Ebî Talib´in adına teberrüken ona Ali adını koymuştu.

Ancak Gazale´nin sevinci birkaç dakikadan fazla sürmemişti...

Çünkü hemen yakalandığı iohusalık hummasının arkasından rab-binin çağrısına evet demişti. Yavrusunu seyretmek için jDİle ona bir fırsat tanınmamıştı.

Gazale´nin cariyesi küçük çocuğun bakımını üzerine aldı. Onu, annenin çocuğuna duyduğu sevginin üstünde bir sevgiyle sevdi...

Annenin biricik yavrusunu gözetmesinden daha çok gözetti. O, başka bîr annesi olduğu bilinmeden büyrvüp gitti...

Ali İbnu´l-Hüseyn, temyiz yaşına ulaşır ulaşmaz arzu ve özlemle ilim talebetmeye koştu...

Onun ilk okulu evi idi. O, ne yüce evdi.

Onun ilk öğretmeni, babası el-Huseyn İbn Ali idi.

O ne büyük öğretmendi.

Onun ikinci okulu en büyük peygamberin mescidiydi.

O sırada Peygamber´in mescidi, Resûlüllah´in [s.a.v.) ashabından hayatta kalanlar ve büyük tabiîlerin birinci tabakasıyla dolup taşıyordu.

Onlar sahabe çocuğu olan bu tomurcuk çiçeklere kalplerini açı­yorlar ve onlara Aziz ve Celîi olan Allah´ın kitabını okutuyorlar ve öğ­retiyorlardı...

Onlara Resûlüllah´ın (s.a.v.) hadislerini rivayet ediyorlar ve onla­rın manâ ve maksatları konusunda bilgi veriyorlardı.

Onlara Peygamber´in (s.a.v.) hayatını ve yaptığı savaşları anlatı­yorlardı...

Onlara Arap şiirini öğretiyorlar, onun güzel olanlarına dikkatle­rini çekiyorlardı...

Onların taze kalplerini, Allah sevgisi, korkusu ve takvasıyla dolduruyorSardı...

İşte bunlar ilmiyle amel eden alimleri ve kendileri doğru yolu bul­muş yol göstericilerdi.

Ancak Ali İbnu´l-Hüseyin´in gönlü Azız ve Celîi olan Allah´ın ki-tabı´na tutulduğu gibi, hiçbir şeye tutulmadı...

Duygulan onun va´dinden ve vaîdinden (tehdidinden) dolayı sar­sıldığı gibi, hiçbir şeyden dolayı sarsılmadı...

Cennetin adı geçen bir ayet okuduğunda kalbi ona olan özlemin­den dolayı uçardı...

Gehennemin adı geçen bir âyet duyduğu zaman sanki cehenne­min alevi içindeymiş gibi derin ve sıcak bir nefes verirdi...

Ati İbnu´l-Hüseyn gençliğini ve ilmini tamamlar tamamlamaz Me-dîne, Haşim oğullarının ibadet ve takvada en derîn, fazîlet ve ahlâkta en büyük, iyilik ve ihsanda en cömert, ilim ve marifette en geniş genç­lerinden birini elde etmiş oldu...

İbadet ve takvada öyle bir dereceye ulaşmış ki, abdestle namaz arasında, duyduğu histen dolayı bütün vücudunu bir titreme alırdı.

Bu konuda kendisiyle konuşulduğu zaman:

«Yazıklar olsun size!

Sanki siz kimin için kalkıp namaz kıldığımı bilmiyorsunuz.

Kime yakarmak istediğimi bilmiyorsunuz...»

Haşim oğullarına mensup genci, ibadet ve takvadaki üstünlüğü sebebiyle halk «Zeynutâbidin-Âbidlerin süsü» diye çağırmaya başla­dı. Öyle ki hakiki ismini unuttular veya unutacak dereceye geldiler ve lâkabını gerçek ismine tercih ettiler.

Secdelerini uzatıp kendini ona verdiği için, Medine halkı ona «Seccad [2] demiştir.

İçinin ve kalbinin temizliği sebebiyle onu «Zekî» [3] diye nitele­mişlerdir.

Zeynullâbidîn, ibadetin özünün dua olduğuna inanırdı...

Onun en çok hoşuna giden dua Ka´be´nin örtüsüne sarılarak yapı­lan- duaydı.

Çoğunlukla Beyt-i atik´e sarılıp şöyle dua ederdi : «Allah´ım! Bana rahmetinden tattıracağın kadar tattırdın.

Bana lûtfundan vereceğin kadar verdin ve ben sana, korkmadan, güvenerek dua eder, yine korkmadan dost bilerek senden ister ol­dum...

Allah´ım! Senden, rahmetine ihtiyacı çok fazla, hakkını edaya gü­cü çok az kimse olarak istiyorum.

Benden, kendisini senden başkasının kurtaramıyacağı, batmış ve kimsesizin duasını kabul et. Ey cömertlerin en cömerdi!.»

Bir defasında Tavus İbn Keysan onu, Beyt-j Atik´in gölgesinde, felâkete uğrayan kimse gibi kendini yerden yere atarken, hasta kimse gibi ağlarken ve çaresiz kalanın dua ettiği gibi dua ederken gördü.

Tavus onun, ağlamasını kesmesini ve duasını bitirmesini bekle­meye başladı. Ağlamasını kesip duasını bitirdikten sonra ona doğru ilerleyip şöyle dedi:

«Ey Resûlüllah´ın [s.a.v.) torunu! Seni o halde gördüm. Halbuki senin, kendini korkudan emin kılacağını zannettiğim üç faziletin var».

Zeynulabidîn sordu: «Tavus! Peki nedir bunlar?»

Tavus şöyle cevap verdi: «Bunlardan, birisi; senin Resûlüllah´ın (s.a.v.) torunu olmandır.

İkincisi: Dedenin sana şefaatidir. Üçüncüsü: Allah´ın rahmetidir...»

Zeynulabidîn şu cevabı verdi: «Tavus! Resûiüilah´ın (s.a.v) so­yundan olmam, Azız ve Celîl olan Allah´ın şu sözünü duyduktan sonra beni emin kılmaz.

«Sûr´a üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda

vermez». (El-Müminun, 101.)

«Dedemin bana şefaatına gelince, Allah´ın şu sözü ne yücedir...»

«Onlar Allah´ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat ede­mezler». (EI-Enbiya, 28).

Allah Taâlâ´mn rahmetine gelince, o şöyle buyurmaktadır. «Doğrusu, Allah´ın rahmeti iyi davrananlara yakındır». (El-A´raf,56.)

Takva, Zeynulabidîn´e Allah´ın verdiği haslet, fazilet, asalet ve hilmi yağdırabildiği kadar yağdırdı...

Tarih kitapları onun şahane haberleriyle süslenmiş, sayfaları onun asîl davranışlarıyla parlamıştır.

Bunlardan birini el-Hasen İbnu´I-Hasen anlatmaktadır:

«Benimle amcamın oğlu Zeynulabidîn arasında bir anlaşmazlık ol­du. Arkadaşlarıyla birlikte mesciddeyken onun yanına gittim.

Ona söylemedik hiçbir şey bırakmadım. O ise susuyor, konuşmu-yordu,..

Daha sonra yanından ayrıldım...

Gece olunca birisi kapıyı çalıyordu. Kim olduğunu öğrenmek için kalkıp kapıya gittim.

Gördüm ki; kapıyı çalan ZeynuSabidîn´di... Bana yaptıklarımın kar­şılığını vermek için geldiğinden hiç şüphem yoktu...

Fakat şöyle dedi: «Kardeşim! Bana söylediklerin doğruysa Allah beni affetsin.

Şayet doğru değilse, Allah seni affetsin...»

Daha sonra bana seîârn verip gitti...

Ona yetişip şöyle dedim. «Vallahi, senin istemediğin birşeye dön­müş olmayayım».

Nazik bir şekilde bana: «Sen bana söylediklerinde haklısın ya...»

Medine´lilerden birisi şöyle anlatır:

«Zenulabidîn mescîdden çıkıyordu. Onun peşine düştüm. Ona sö­vüp saymaya başladım. Bunu neden yaptığımı da bilmiyordum. Beni yakalamak için halk bana doğru koşmaya başladı.

Eğer beni yakalasalardı-ancak linç edildikten sonra kurtulabilir-

O halka dönüp: «Adamı bırakın» dedi. Halk beni yakalamaktan vazgeçti.

Benim korku ve telâşımı görünce, güzel yüzüyle bana doğru ge­lip beni sakinleştirmeye başladı. Daha sonra:

«Bana bildiğin şeyler sebebiyle sövdün. Bizim, senin bilmediğin halimiz daha büyüktür».

Daha sonra şunu ilâve etti:

«Senin, yardımda bulunabileceğimiz bir ihtiyacın var mı´

Ondan utanıp hiçbirşey demedim...

Utandığımı görünce, üzerindeki kisasmı (elbisesini) benim üstü­me attı ve bana bin dirhem verilmesini emretti.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ali İbn El Hüseyn r.a.
« Posted on: 25 Nisan 2024, 15:38:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ali İbn El Hüseyn r.a. rüya tabiri,Ali İbn El Hüseyn r.a. mekke canlı, Ali İbn El Hüseyn r.a. kabe canlı yayın, Ali İbn El Hüseyn r.a. Üç boyutlu kuran oku Ali İbn El Hüseyn r.a. kuran ı kerim, Ali İbn El Hüseyn r.a. peygamber kıssaları,Ali İbn El Hüseyn r.a. ilitam ders soruları, Ali İbn El Hüseyn r.a.önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes