> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İslam Alemi Meşhur Tabiinler > Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a.  (Okunma Sayısı 890 defa)
18 Eylül 2010, 15:47:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Eylül 2010, 15:47:39 »



Abdurrahman İbn Abdillah El-Gafikî (R.A.)


«El-Gafikî, Musa İbn Nusayr ve To­rik İbn Ziyad için, üstün gayret ve yüce gaye konusunda gerçek bir tab­lodur.»[1]

Müminlerin emîri ve Hulefa-i Raşidin´in beşincisi [2] Ömer İbn Abdilaziz Selefi Süleyman İbn Abdllmelik´i kabrine koyduktan hemen sonra valâyet valilerini tekrar düşünmeye, kimini vazifeden almaya kimini de tayin etmeye başladı.

Tayin ettiklerinin başında es-Semh İbn Malik el-Havlânî vardı.

Endülüs´ün ve civarındaki, Fransa´dan alınmış şehirlerin valili­ğini ona vermişti.

Yeni vali Endülüs´e doğru yürümeye, doğru ve hayırlı yardımcı­larını araştırmaya başladı. Etrafındakilere şöyle dedi:

«Bu diyarda tabiînden herhangi biri kaldı mı?» Ona: «Evet, ey emîr!

Aramızda hâlâ mevcut olan yüce tabiî Abdurrahman İbn Abdillah el-Gafikî´dir» dediler.

Daha sonra ona, Allah´ın kitabı konusundaki ilmini, Resûlüllah´ın (s.a.v.) hadislerini anlayışını, cihad meydanlarındaki tecrübesini ve şehit olma tutkusunu, dünyanın geçiciliği sebebiyle birçok şeyden uzak duruşunu anlattılar.

Bu arada şunları ilâve ettiler:

«Şüphesiz o, yüce sahabî Abdullah İbn Ömer İbni´l-Hattab´la gö­rüşmüş ve ondan yeterince hadis almış ve ona uyup yolunda yürüme­ye çalışmıştır».

Es-Semh İbn Malik el-Havlânî, Abdurrahman el-Gafikî´yi görüş­meye davet etti. Abdurrahman yanına gelince ona hoşgeldin deyip büyük ikram ve taltifte bulundu ve hemen yanıbaşına oturttu. Ona hatırına gelen herşeyi sormak, kendisi için problem olan birçok şeyi ona danışmak, onun kapasitesini Ölçmek ve onu değelrendirmek için gündüz bir müddet onunla birlikte oturdu.

Gördü ki o, hakkında anlatılanların çok üstündeydi.

Ona, Endülüs´teki büyük işlerden birini yüklenmesini teklif etti.

Abdurrahman ona şöyle cevap verdi:

«Ey emîr! Ben ancak halktan birisiyim. Ben bu diyara müslüman hudutlanndaki kalelerden birinde beklemek için geldim...

Canımı Aziz ve Celîl olan Allah´ın rızası için adadım... Kılıcımı yeryüzünde Allah´ın adım yüceltmek için elime aldım.

İnşaailah beni, hakka sarıldığın müddetçe, sana gölgenden daha yakın...

Allah ve Resulüne itaat ettiğin sürece, ne vali ne de komutan ol­maksızın beni sana parmağından daha itaatkâr bulacaksın».

Çok geçmedi, es-Semh İbn Malik el-Havlani bütün Fransa´yla sa­vaşa...

Orayı büyük islâm devletine katmaya... Oradan Balkan devletlerine [3] yol bulmaya...

Hz. Peygamber´in (s.a.v.) müjdesini gerçekleştirmek [4] için Bal­kan devletlerinden Konstantiniyye´ye (İstanbul´a) ulaşmaya karar verdi.

Bu büyük gayeyi gerçekleştirmek için ilk adım, Narbonne şehri-nin ele geçirilmesini beklemekti.

Çünkü Narbonne, Endülüs´e komşu olan Fransa şehirlerinin en bü-yükferindendi.

Müslümanlar Pirene dağlarından iner inmez oranın, inatçı bir zor­ba gibi karşılarında dikildiğini görmüşlerdi.

Bunların üstünde o büyük Fransa´nın anahtarı ve orayı arzu eden­lerin yolu ve vasıtasıydı...

Es-Semh İbn Malik el-Havlanî Narbonne şehrini kuşattı ve ha na müslüman olmalarını veya cizye vermelerini teklif etti. Bu, haİkın zoruna gitti ve kabul etmediler.

Üst üste onlara saldırılarda bulundu ve onlara mancınık atmaya başiadı. Nihayet eski ve muhkem şehir, Avrupa´nın daha önce bir benzerine şahit olmadığı dört haftalık kahramanca savaştan sonra müslümaniarın ellerine geçti.

Muzaffer komutan kalabalık ordusuyla Akitanya eyaletinin kezi Toulouse (Tulüz) şehrine yöneldi.

Şehrin her tarafına mancınıklar kurdu.

Oraya, Avrupa´nın daha önce bilmediği savaş malzemelerini fır­lattı.

Muhkem surlarla çevrili şehir onun eline geçmek üzereyken hiç

kimsenin hesabında olmayan birşey oldu.

Sözü Fransız müsteşrik Reinaud´ya bırakalım da bu savaşla ilgili

hikâyeyi bize o anlatsın.

Reinaud şöyle anlatmaktadır:

«Müslümanlar zafere çok yaklaşınca Akitanya Dükü herkesi On­larla savaşa davet etmeye başladı.

Adamlar çıkardı. Onlar Avrupa´yı bir ucundan diğer ucuna kadar dolaştılar.

Onlar, Avrupa´daki hükümdar ve idarecilere yurtlarının isqa! edîl-diğini, kadın ve çocuklarının esir edildiğini söylediler.

Avrupa´daki bütün milletler ona katıldılar.

Ordunun kalabalıklığı o dereceye varmıştı ki dünya daha önce böylesini duymamıştı.

Öyleki ayaklarının çıkardığı tozlar Ren bölgesinde güneşin görün­mesine engel oluyordu.

İki ordu birbirine yaklaşınca, sanki dağlar birbirleriyle çarpışıyor zannedildi. Sonra iki taraf arasında, tarihin daha önce benzerini gör­mediği korkunç bir çarpışma oldu.

Es-Semh veya daha önceki ismiyle «Zama» her tarafta askerleri­mizin önüne çıkıyor ve her yerde ordusunun önüne atılıyordu.

Bu haldeyken, ona bir ok darbesi isabet etti ve atından yere yu yanandı.

Müslümanlar onu yere yıkılmış olarak görünce moraileri bozuldu ve safları dağılmaya başladı.

Eğer Allah´ın yardımı onlara, Avrupa´nın daha sonra Abdurrah-man e!-Gafikî diye tanıdığı dahi bir komutan vasıtasıyla yetişmeseydl,

O da, müslümanları en az zararla geri çekip İspanya´ya tekrar döndürmeseydi kalabalık ordumuzun onların tümünü yok etmesi müm­kün hale gelmişti...

Ancak Abdurrahman bize yeniden hücum etmeye karar´vermiş­ti...»

Ve nihayet...

Karanlık gecede bulutların dolunayın üzerinden nasıl çekildiğini, Onun ışığıyla yolunu kaybedenlerin nasıl aydınlandığını, Yolunu şaşıranların onun ışığıyla yollarını nasıl bulduğunu gör­dün mü?

Böylece, Toulouse savaşı İslâm´ın eşsiz kahramanı Abdurrahman İbn Abdillah el-Gafikî´yi ortaya çıkarmıştı.

Çölün ortasında ölmek üzere olan susuzlara suyun nasıl görün­düğünü,

Ondan kendilerini hayata döndürecek bir yudum suyu avuçiamak için ellerini ona nasıl uzattıklarını gördün mü?

Böylece müslüman askerleri, onun yanında kurtuluşu aramak... ve memnuniyetle ona biat etmek üzere büyük komutana ellerini uzattı­lar...

Hiç şüphe yok ki, Toulouse savaşı müslümanlarm Avrupa ´ya basmalarından itibaren aldıkları Mk yaraydı.

Abdurrahman el-Gafikî bu yaranın merhemi, onu itinalı bir şe kilde tutan şefkatli bir el ve ona merhamet duyan büyük bir kalpti.

Müslümanların Fransa´da uğradıkları büyük yenilgiyle ilgili ha­berler Şam´daki halifeyi çok üzdü.

Büyük kahraman es-Semh îbn Malik el-Havlânî´nin ölümü halife­nin öç alma duygularını tutuşturdu.

Halife askerlerin, Abdurrahman el-Gafikî´ye biat ettiklerini açık­lamalarını emretti.

Ona, bütün Endülüs´e emîr olma görevini verdi.

Komşu devlet Fransa´dan fethedilen toprakları da onun idaresine verdi.

Ona, dilediği gibi hareket etme serbestliği verdi.

Bunun şaşılacak bir tarafı yoktu, çünkü el-Gafikî, ağırbaşlı, tered­dütsüz, muttaki, temiz, hikmetli (bilgili) ve atılgan bir kimseydi..

Abdurrahman el-Gafikî´ye Endülüs´ün idaresi verilince hemen, as­kerlerin kendilerine güvenlerini sağlamaya, şeref, güçlülük ve üstün­lük duygularını tekrar uyandırmaya ve Endülüs´teki müslüman komu­tanlarının Musa İbn Nusayr´la [5] başlayıp es-Semh İbn Malik el-Hav-lanî ile sona eren büyük gayeyi gerçekleştirmek için çalışmaya baş­ladı

Bu kahramanlar Fransa´dan İtalya ve Almanya´ya gitmek oralar­dan da Kostantıniyye´ye (İstanbul´a) geçmeye^ Akdeniz´i bir islâm göheiine getirmeye ve ona Rum denizi (Bizans denizi [6] yerine Su­riye denizi adını koymaya azmetmişlerdi...

Ancak Abdurrahman el-Gafikî şuna kesin olarak inanıyordu: Bü­yük savaşlara hazırlanmak ancak nefisleri ıslah ve tezkiye etmekle başlardı...

O inanıyordu ki, kaleleri içerden yarılıp tehdit edildiğinde bir mil­let zafere ulaşmadaki gayelerini gerçekleştiremezdi...

Bu sebeple o, Endülüs´teki şehirleri tek tek dolaşmaya ve tellal­lara halka şöyle seslenmelerini emretmeye başladı.

Kimin valiler veya kadılar hakkında yahut halktan birisi hakkın­da herhangi bir şikayeti varsa onu eınîre ulaştırsın.

Bu konuda müslümanla müslüman olmayan muahid [anlaşan]´ler arasında hiçbir fark yoktu.

Daha sonra şikâyetleri tek tek incelemeye, zayıfın hakkını güçlü­den, mazlumun hakkını zalimden almaya başladı.

Gasbedilmiş ve sonradan yapılmış kiliseler meselesini soruştur­maya, anlaşmayla yapılanları sahiplerine geri vermeye, rüşvetle yapı­lanları yıkmaya başladı.

Daha sonra tek tek memurlarının durumunu gözden geçirdi. Sahtekarlığı ve doğruluktan ayrıldığı sabit olanları vazifeden uzak­laştırıp onların yerine bilgisine, tecrübesine ve doğruluğuna güvendiği kimseleri tayin etti.

Herhangi bir şehre girdiğinde halkı camiye davet eder, onlara bir hitabede bulunurdu. Onları cihada teşvik eder, şehitliğe, Allah´ın hoş­nutluğunu ve sevabını kazanmaya özendirirdi.

Abdurrahman sözle fiili birleştirmiş, emelleri amellerle destek­lemişti.

Vazifeye geldiği ilk andan itibaren malzeme ve silâh hazırlığına, sur ve kaleleri restore ettirmeye ve köprüler inşa ettirmeye başladı.

İnşa ettirdiği köprülerin en büyüğü, Endülüs´ün merkezî Kurtuba şehrindeki köprüydü.

Onu halkın ve askerlerin geçmeleri., şehrî ve insanları taşkından koruması için inşa ettirmişti.

Bu köprü dünyanın harikalarından sayılıyordu. Uzunluğu sekiz yüz, yüksekliği altmış ve eni on kulaçtı, Onsekiz kemeri ve ondokuz kulesi vardı.

İspanya´da bugün hâlâ bu köprüden istifade edilmektedir.

Abdurrahman el-Gafikî konakladığı her beldede, ordu komutan­larını ve h...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a.
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:59:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. rüya tabiri,Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. mekke canlı, Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. kabe canlı yayın, Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. Üç boyutlu kuran oku Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. kuran ı kerim, Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. peygamber kıssaları,Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a. ilitam ders soruları, Abdurrahman İbn Abdillah El Gafikî r.a.önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes