> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > İslam Akaidi > Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi  (Okunma Sayısı 4394 defa)
30 Mart 2010, 16:42:32
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 30 Mart 2010, 16:42:32 »



TEVHİD 3.BÖLÜM İMAM MATURİDİ

Îrade Hakkında Meseleler

Kaza Ve Kader Hakkında Mesele.

Mes´ele (Kaderiyyenin Zemedilmesi Hakkında)

Mes´ele (Günah İşliyenler, Günahları Sebebiyle İmandan Çıkarlar Mı?)

Mes´sele (Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı)

Şefaat Meselesi

Mes´ele s (İman Hakkında)

Mes´ele (İman Marifet Midir, Yoksa Kalp İle Tasdik Midir?)

Mes´ele (Îrcâ : Tehir Etme Veyahut ALLAH´a Havale Etme)

(Îmanın Yaratılması)

Mes´ele (Îmanda İstisnayı Terketmek)

Bu Nüshada Metine Kattığım Mes´ele (Îman Ve Îslâm)



Îrade Hakkında Meseleler

îrâde meselesinin, eğer yaratıldığı sabit olursa, bu yönden fiillerin yaratılması meselesine katılmış olması mümkün olur[1]. Cenâb-ı ALLAH, emriyle olan şeyi irade etmiştir. Kendisi murid ve muhtardır. Yaratıl­makla vasfolunması yönünden irade sahibi olduğunu ifade etmek sabit olur. Eğer sabit olmazsa,[2] fiillerdeki irade ile galip gelme ve aldanmanın red edilmesinin murad edilmesi batıl olur. Çünkü O, dünyadaki irâdenin hakikatinin manâsıdır. Ancak, irade ile temenni, yahut emir, yahut duâ, yahut rıza, veyahut ta, onlardan basısı ile ALLAH´ın her şeyde vasfolun-maması caiz olan ve onun bir şeyde kesinlikle noksanlık veren hususlar­dan benzeri olanları müstesna. Kuvvet ancak ALLAH´tandır.

Her ne kadar hak ve gerçek olan evvelkisi ise de, onları kelam ehli­nin tek olarak görmeleriyle, onlardan ayırt edilip münferid bırakılması mümkün olur[3].

Oysa ki, hergeyde irâdenin bulunmasının söylenmesinin icap etmesi, fiillerin yaratılmış olduğunun söylenmesini icap ettirir. Bununla bera­ber, bunun hakkında evvelkinde olmayan şeylerle delil getirmek müm­kündür. Her ne kadar bu husustaki sözün incelenmesinde evvelki söa hak­kındaki tetkik bulunsa da ALLAH-u Teâîâ «ALLAH kime hidâyet etmeği di­lerse, islâm´a onun göğsünü açar gönlüne genişlik verir. Her kimi de sa­pıklığa bırakmak isterse, onun kalbini öyle daraltır sıkıştırır ki, iman teklifi karşısında göğe çıkacakmış gibi (zorlukta) olur. ALLAH, iman et-miyenler üzerine, böyle azap bırakır»[4]. Cenâb-ı Hak bu âyet-i celîle ile kendisinin hidayet etmesiyle fiilleri sebebiyle bir kavmin hidayetini, ve bir kavmin de sapıklığa bırakılmasını dilerse onların kalbini[5] daraltıp sı­kıştırdığını[6] haber vermiştir. Yine ALLAH-u Teâlâ, şöyle buyurmuştur : «Âyetlerimizi yalanlayanlar, cehalet ve küfür karanlığında kalmış bir ta­kım sağırlar ve dilsizler (Kur´ân´ı dinlemezler ve Hakkı söylemezler). Al­lah, dilediği kimseyi sapıtır, dilediğini de doğru yol üzerinde bulundurur»[7]. Binâenaleyh kavmin arasını iki meşietle ayırt etmiştir. Âyet-i celîleler, ALLAH-u Teâlâ´nın, onların her birinden hasıl olacak hususlardan bildiği şeyle her zümre için meydana geleceği şeyi dilediğine delalet etmektedir. Bu iki âyet-i kerîmede beyan edilen dilemeyi emir ve rıza olmadığına da de­lâlet etmektedir. Cenab-î Hak´ Kur´ân-ı Kerîm´inde şöyle buyurmuştur : «Eğer dileseydik, herkese (dünyada) hidayetini verirdik...»[8]. «Eğer ALLAH dileseydi, hepinizi tek şeriata bağlı bir ümmet yapardı...»[9]. (De ki : Tam hüccet ALLAH´ındır, O, dileseydi, hepinizi birden hidayete erdirir­di.»[10]. Bu megîetin, olan şeyler için emir veyahut rıza olmasının ihtimali yoktur. Öyle ise meşîetle mutlaka kendi nezdindeki fiili murad buyurdu­ğu sabit olmuştur. Onun, «Eğer o olsaydı, şu olurdu» dediği halde onun meydana gelmiş olmasının ihtimali yoktur. Kendisi ile vaad olunmıyan şeyin olmasının gerçekleştirildiğini ifade edünıesi yalandır. Cenab-ı Al­lah, bunlardan berî ve münezzehtir. îcbar ve ikrah edilmekle te´vil edil­mesi, bir kaç yönden dolayı muhtemel olmaz.

Birincisi : Hakikaten Cenab-ı ALLAH, hidayetin keyfiyetini, dininin mahiyetim ve onun hakikatinin bulunduğu hususu onlara öğretmiştir. Kendisine ilân tekaddüm etmeksizin bununla, onun zıttımn murad edil­mesi muhtemel değildir. Onların katında, her ismin hakikatte zıttımn ismi olan şeye ihtimali vardır. Bu da ALLAH-u Teâlâ´nm onlara bunu öğretmesi ile olur. Kuvvet ancak ALLAH´tandır.

İkincisi : Gerçekten ALLAH-u Teâlâ´nm vahdaniyetinin, O´na ve pey­gamberlerine iman etmenin yolu içtihat ve istidlal etme yoludur. Bu da mecburiyete muhtemel olmayan bir nevidir. Eğer yaratılışta ihtimali ol­mayan şeyde mecburi ilim caiz olsaydı ihtimal yolu bulunan şey de mec­buri ilmin nefyedilmesi caiz olurdu. Böylece mevcudat hakkındaki ilim batıl olur. Bununla beraber o husus, itaat etme ve emir kabullenme îdi. Cebir ise[11], onun hepsini iskat eden Binaenaleyh bu husus tahsil edildi­ğinde «Eğer dilemiş olsaydı, sizi iman etmekten ve bir din üzere bulun­maktan menederdi» demiş gibi olurdu. Bu ise sözü yerine getirmemektir. ALLAH-u Teâlâ, ancak şöyle haber vermiştir : «Eğer O, dilemiş olsaydı sizi hidayet üzere toplardı.» Bir kısım insanlar kendi istek ve ihtiyarları ile iman etmişlerdir. Eğer diğer bakî kalanları cebretmiş[12]olsaydı onları bir din üzere toplaması olmazdı. Fakat ALLAH´ın dini ve taatmdan kaçındık­larından dolayı onları menetmiştir. Bu da çok kötüdür. Ve yine cebr[13] ve kahr yönünden nıahlûkatm hiç bir sun´u yoktur. O, ancak mahlûkatm imanı´na rücu´ eder. Her cevher kendi yaratılışı ile mümindir, Hidayete ermiştir. Hatta kendisi ile mahlûkatm çoğunun hidayeti meydana gel­miştir. Bu takdirde Onu ALLAH, muhakkak dilemiştir. Binâenaleyh «Eğer dileseydi» sözü ile fikir yürütmenin hiç bir manâsı yoktur. ALLAH-u Te­âlâ´nm «Eğer Rabb´in dileseydi, yer yüzünde kim varsa, hepsi toptan iman ederlerdi»[14]. Kavl-i Celîli de buna göre tefsir edilir. Ve yine cebr ile te´vili iptal eden hususlardan biri de ALLAH-u Teâlâ´nın «Eğer dilesey­di, herkese (dünyada) hidayetini verirdi, fakat benden şu söz gerçekleş­ti : Muhakkak ki, Cehennem´i bütün {kâfir olan) cinlerle, insanlardan dolduracağım.»´[15] kavl-i celâlidir. Cebrin dilenmesi hak olarak zîkrolunan geyi iskat etmez. Kuvvet ancak ALLAH´tandır.

ALLAH Celle celaluhu şöyle buyurmuştur : «... ALLAH, dilediği kimseyi sapıtır, dilediğini de doğru yol üzerinde bulundurur.»[16]. Mu´tezileler ise, ALLAH-u Teâlâ, hepsinin hidayet üzere kumasını diledi dediler. ALLAH (c.c.) dilediği şeyin, dilediği gibi olmasını vadetti; fakat olmadı. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor : «Hiç bir şey hakkında : Ben bunu, muhakkak yarın yaparım, deme. Ancak sözünü, ALLAH´ın dilemesine bağlıyarak (ALLAH di­lerse yapacağım) de--»[17]., Bu şeyin hayırlar hakkında olması hâli değil­dir. Bu ifade ise onların söylediklerine göre boş ve faidesiz bir sözdür. Çünkü ALLAH, muhakkak diledi. Ve yine öyle olmadığı zaman yalan söy­lemekle memur olmuş gibi olur. Çünkü O böyle olmasını emretmiştir; fa­kat böyle olmadı. Eğer O şey ger olsaydı, onu dilemezdi. Buna göre, onun zikredilmesinin onlarca hiç bir mânâsı yoktur. Kuvvet ancak ALLAH´tan­dır.

ALLAH Azze ve Celle buyuruyor ki : «... Çünkü Rabb´in, dilediğini, hemen noksansız yapar»[18], Cenab-ı Hak, dilediğini yapmakla kendi zâtını methetmiştir. Mu´tezileyegÖre; ALLAH-u Teâlâ, mahlûkattan meydana ge­len hayır işlerden bir şeyi murad etmemiştir ki, bütün mahlûkatm hepsi toplanıp onu saymağa kalkışsalar. ALLAH´ın irade ettiği şeylerden bir cüz´ünden bir cüz´ünü saymağa ulaşamazlar. ALLAH, dilediğini yapmamış­tır. Halbuki O´nunla kendisini methediyor. Sonra onlaruı büyük sözle­rinden biri de, «ALLAH´ın nezdinden öyle mecburi dileme vardır ki, eğer o, dileme olmuş olsaydı, mahlûkat onun dediği şey üzere olurdu», sözüdür. Onların ALLAH-u Teâlâ´nm bu kudrete sahip olduğunu veyahut mahlûkat için şu hususların zahir olmasından sonra bu işi yapacağı[19], hakkındaki dilemesinin bulunduğunu ifade [20]etmelerini kim tasdik eder? Onların ileri sürdükleri hususlar şunlardır : Vaadettiğini yerine getirmemek, fiildeki acizliğidir. Yahut mahlûkata, kendilerinin hesabının ulaştığı şeyden daha çoğu murad ettiği şeyi yapmasını vadettiği hususa ne zaman kalp­ler mutmain olup inanır ki, sonra o vaadinde durmaz? Bundan sonra da onun vaadine kim güvenir? Veyahut onun vaıdinden ne zaman korkulur? îşte mu´tezilelerin katında kimsenin kabul etmediği şekildeki ifade edi­lenlerin ALLAH katındaki yeri budur. Binâenaleyh aczini ve vaadini yerine getirmeyi ve hikmetin vasfı ile lâyık olmayan şeyi meydana çıkarmasını murad ettiği zaman hangi şeyi izhar eder ki onunla bu hususlar, mu´tezile mezhebinee bilinsin. Rabb´imiz azze ve celle, bu hususlardan yücedir-berî ve münezzehtir.

ALLAH Celle Celâluhu buyuruyor ki : «Bir memleketi helak etmek istediğimiz zaman o memleketin zevke düşkün öncülerine peygamberle­rinin dili ile itaat etmelerini emrederiz. Onlar, orada boyun eğmezler, ita­at etmezler, artık o memleket üzerine hüküm gerçekleşmiştir. îşte o memleketi kökünden helak ederiz de ederiz...»24 Âllah-u Teâlâ, bu âyet-i celîle ile, kendilerinden günah ve isyan sadır olmadan önce onların fışkım ve isyanının sebebleri ile memleketi ve o memleket halkını helak etmeği murad ettiğini haber vermiştir. Cenab-ı ALLAH, olmasını bildiği gibi onlar­dan günah ve isyan gelmemiş olsaydı ve fakat taât olmasını murad edip, onları helak etmiş olsaydı, bu husus zulüm olmuş olurdu. Binâenaleyh on­lardan zuhur eden hususu ALLAH´ın murad ettiği veyahut onun bildiği sa­bit olur.

Nuh aleyhisselâmın kavmine şöyle dediğini Cenab-ı Hak, Kur´ân-ı Kerîm´indeki «Eğer ALLAH, sizi saptırmayı (helakinizi) murad ediyorsa, ben sizo nasihat etmek istesem de benim nasihatim size fayda vermez...»[21] kavl-i celîli ile haber vermiştir.

(Kitabın yazarı şöyle diyor": ) Ben derim ki : Onu murad etmemiştir. Nuh aleyhisselâmm kelâmını beşerin anlamasının ihtimâli bulunmayan şeye sarfolundu. Kur´ân-ı Ke...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:54:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi rüya tabiri,Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi mekke canlı, Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi kabe canlı yayın, Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi Üç boyutlu kuran oku Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi kuran ı kerim, Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi peygamber kıssaları,Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidi ilitam ders soruları, Tevhid 3.Bölüm İmam Maturidiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes