> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > İslam Akaidi > Diğer Konular
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diğer Konular  (Okunma Sayısı 1811 defa)
15 Mart 2010, 15:13:23
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 15 Mart 2010, 15:13:23 »



DİĞER KONULAR

“İster iyi ister kötü olsun (iman ile ölen) herkesin cenaze na­mazı kılınır”

Zira bu konuda icma vardır. Ayrıca Peygamber (s.a.), “Kıble ehlinden olup ta vefat eden bir kimsenin cenaze namazını kılmamazIık etmeyin”, buyurmuşlardır [1].

İtiraz: Bu gibi konular, sırf furû-i fıkıh denilen ilimle ilgilidir. Bu nevi meseleleri, kelâm ilminin esasları arasında bahis konusu etme­nin izahı yoktur. Eğer bundan maksad, “bahis konusu meselelerin hakikatına itikad vaciptir”, demekse, o zaman da deriz ki, “zaten fı­kıh ilminin bütün meseleleri böyledir”. (Sadece bir kaç konuyu an­latmanın ne manâsı vardır?).

Cevap: Müellif Ömer Nesefî kelâm ilminin maksadını, Allah´ın zatı, sıfatlan, fiilleri, âhiret günü, nübüvvet konusu ve imamet me­selesi gibi hususları İslâm kanunu ve esaslarına Ehl-i sünnet ve´l-cemaatm yoluna uygun bir tarzda inceleyip bitirdikten sonra, Ehl-i sünneti öbür mezheblerden ayıran mevzulara bir nebze işaret et­meye gayret etti. Bu gibi konularda Mutezile veya Şia veya felsefe veya mülhitler veyahut da diğer Ehl-i bid´at ve neva olan mezhepler Ehl-i sünnete muhalefet etmişlerdir. Bu gibi meselelerin furû-i fıkıh­tan veya itikatla ilgili diğer cüzî meselelerden olması müsavidir.

“Sahabenin sadece hayırla anılması müstesna, başka türlü ken­dilerinden bahsetmekten kaçınılır”

Zira sahabelerin menkıbeleriyle (yâni iyi hal ve hareket sahibi kimseler olmaları) ve kendilerine dil uzatmaktan sakınmanın vâcib oluşuyla ilgili olarak sahih hadisler rivayet edilmiştir. Meselâ Pey­gamber (s.a.)in şu hadisleri bunlardandır:

1. “Ashabıma sövmeyiniz, sizden biriniz şu Uhud dağı kadar altın sadaka verse, onların verdiği bir kilo hatta yanm kilo sada­kadan aldığı sevaba yetişemez, nail olamaz” [2],

2. “Sahabeme ikramda bulununuz, çünkü en hayırlınız onlar­dır...” [3].

3. “Allah, Allah! Ashabım konusunda Hakk Taâlâ´dan korku­nuz da onları benden sonra hakir görmeyiniz (ve husumet okları­nın hedefi haline getirmeyiniz). Sahabeyi seven bir kimse, beni sev­diği için onları sevmiş olur. Onlardan nefret eden, benden nefret et­tiği için onlardan nefret etmiş olur. Onlara eziyet eden bana eziyet etmiş olur. Beni inciten Allah´ı incitmiş olur. Kim ki, Hakk Taâlâ´ya eza eder, Allah onu (cezalandırmak ve azab etmek için) yakalayıverir” [4].

Bundan başka Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyn ve diğer büyük sahabelerden herbirinin menkıbeleri hakkında sahih hadisler vardır. Sahabelerin kendi aralarında vaki olan kavga ve sa­vaşları yorumlama ve değerlendirme (mehamil ve te´vilât) şekli vardır. Bunlardan dolayı, sahabeye sövmek ve onları kötüle­mek, şayet kesin delillere aykırı düşüyorsa, küfürdür. Aişe (r.a.)ye yapılan iftira gibi (Bk. Nur, 24/11). îfk hadisesi, Hz. Aişe´ye yapı­lan iffetsizlik iftirasının asılsız olduğu bu ayetle sabit bulunmakta­dır). Eğer (sahabeye sebb ve şetm) kesin delillere dayanmıyorsa, bu da bid´at ve fâsıklıktır.

Özet olarak, Selef müctehidlerinden ve takva sahibi âlimlerden Muaviye ve avanesinin lanetlenmesinin caiz olduğu konusunda bize bir şey nakledilmiş değildir. Bunların davranışları hakkında verile­cek en ağır ve en son "hüküm şudur: “Hadlerini tecavüz etmişler (bâğî ve âsi olmuşlar, meşru) imama karşı ayaklanmışlardır”. Bu hareket ise, kendilerine la´net okunmasını gerektirmez.

Alimler, sadece Muaviye´nin oğlu Yezid hakkında ihtilaf etmiş­lerdir. Hatta el-Hulasa´da ve diğer eserlerde şöyle dahi denilmiştir: “Yezid´e ve Haccac´a lanet etmek uygun değildir. Zira Peygamber (s.a.), ´Namaz kılanların ve Ehl-i kıblenin lanetlenmesini yasakla­mıştır´ [5]. Peygamber (s.a.) den, kıble ehlini lanetlediğine dair riva­yet edilen hadisleri, ´O, başkalarının bilemedikleri - insanlara ait - halleri bilmekte idi (Onun için de tel´in edilmeyi hak edenleri lanet-lemekte idi) tarzında izah etmek gerekmektedir” [6].

Diğer bazı âlimler, Yezid´e lanet etmenin mutlak olarak caiz ol­duğunu söylemişler, Hz. Hüseyin´in katledilmesini emretmekle Ye-zid´in kâfir olduğunu buna gerekçe olarak göstermişler ve bunlar Hz. Hüseyin´i katleden veya katledilmesini emreden veya bunu caiz gören veyahut da buna razı olan kişilerin lanetlenmesinin caiz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. İşin doğrusu şudur: Yezid, Hü­seyin (r.a.)in öldürülmesine razı olmuş, katledilmesi haberini alınca neşelenmiş ve Resûlüllah (s.a.) ın Ehl-i beytini aşağılamıştır. Bu gibi hadiselerin tafsilatı âhâd olsa da manâsı mütevatir olan haberler hükmündedir. Onun için biz, onun durumunu tayin ve tesbitte tered­düt etmeyiz, hatta imansızlığı konusunda bile böyle hareket ederiz, Yezid´e de, yardımcılarına da, yoldaşlarına da Allah lanet eylesin [7].”Peygamber (s.a.) ´Cennetliktir’, diye müjdelediği aşare-i mübeşşere (Cennetle müjdelenen 10 kişi)nin Cennetlik oldukları­na şahadette bulunuruz”

Peygamber (s.a.) “Ebu Bekir Cennetliktir, Ömer Cennetliktir, Osman Cennetliktir, Ali Cennetliktir, Talha Cennetliktir, Zübeyr Cennetliktir, Abdurrahman b. Avf Cennetliktir, Sa´d b. Ebu Vakkâs Cennetliktir, Sa´d b. Zeyd Cennetliktir, Ebu Ubeyde b. Cerrah Cen­netliktir” [8], buyurmuşlardır, Fatıma, Hasan ve Hüseyn (r.a.)ın Cennetlik olduklarına dair şehadette bulunmak ta böyledir. Sahih bir hadiste, “Cennetteki hanımların reisi Fatma´dır, Cennetteki genç­lerin beyi Hasan ve Hüseyn´riir” [9], buyrulmuştur. Öbür sahabeler de sadece hayırla yad edilirler. Cennetlik olan öbür müminler için ümid edilenden çok (hayır ve mükâfat) onlar için ümit edilir. Bun­ların dışında muayyen ve belli bir şahsın Cennetlik olduğuna dair şe­hadette bulunulamaz. Umumî bir şekilde, “Müminler Cennetliktir, kâfirler Cehennemliktir”, diye şehadette bulunulur.

“Seferde olsun, hazarda olsun mest üzerine mesh yapmanın caiz olduğu kanâatına sahip olunur”

Her ne kadar mesh konusu Kur´an´a ziyade kılınmış bir hü­küm ise de, bu husus meşhur haberle sabit olmuştur. Hz. Ali´ye mest üzerine mesh yapmaktan sorulunca, “Resûlüllah (s.a.) bunun müd­detini mukim için bir, misafir için üç gün olarak tayin etmiştir”, de­mişti. Abdestli olarak mest giyen kimse, bu kadar süre mest üzerine mesh yapabilir.

Hasan Basrî (r.a), Resûlüllah (s.a.) in ashabından yetmiş kişiye ulaştım, bunların hepsi de mest üzerine mesh yapmanın caiz olduğu görüşünde idi. Bundan dolayı, Ebu Hanife (r.a.), “Gün gibi açık de­liller elde etmedikçe, meshin caiz olduğuna kanâat getirmedim”, de­miştir.

Kerhî, “Mest üzerine mesh yapmanın caiz olmadığına kani olan­ların kâfir olmalarından korkarım, çünkü bu konuda nakledilen eserler ve haberler tevatür hükmündedir”, demiştir.

Hulasa, mest üzerine mesh yapmanın caiz olmadığı kanâatmda´ olanlar bid´at ehlidir. Hatta Enes b. Mâlik, “Ehl-i sünnet ve´1-cemaat kimdir”, şeklindeki bir soruya, “İlk iki halifeyi seven, ondan sonraki iki damad halifeyi karalamayan ve mest üzerine meshi caiz gören­dir”, (Hubb-ı şeyheyn, ´adem-ı ta´n-ı hâteneyn ve mesh ale´1huffeyn) [10].

“Hurmadan yapılan riebizi haram saymayız”

Hurma veya kuru üzüm suda ekşitilir, sonra bir küpün içine ko­nularak bir yanıklık hasıl olacak derecede köpürtülür. Neticede mayhoş bir meşrubat meydana gelir ki, buna nebiz denir. Muh­temelen, bu meşrubat şarab yapmaya tahsis edüen küpler içinde ya­pıldığı için İslâmın ilk zamanlarında Resûlüllah (s.a.) bunu men et­miş, sonra da bu nehy neshedilmişti. Onun için, Rafizîlerin aksine, nebizin haram olmaması Ehl-i sünnet ve´1cemaatm kaidelerinden ve esaslarmdandır. Fakat ekşiliği artıp sarhoş edici hale gelen nebi­zin hükmü böyle değildir. Zira bu nitelikteki nebizin azının da ço­ğunun da haram olduğu Ehl-i sünnet ve´1-cemaat çoğunluğu tarafından ifade edilmiştir.(Fakat bazı imamlar bu evsaftaki az miktar­da nebizin mubah olduğunu söylemişlerdir) [11].

“Bir velî asla bir nebinin derecesine ulaşamaz”

Zira nebiler masumdurlar, sû-i hatime endişesinden ve kötü bir şekilde ölmek korkusundan emin kılınmışlardır. Vahy ve meleği gör­me lutfuna nail olmuşlardır. Velîlere ait kemâl halleriyle muttasıf olduktan sonra ilahi hükümleri tebliğ ve halkı irşad işiyle görevlen­dirilmişlerdir. Kerrâmiyeden bazılarının, “Velînin nebiden üstün ol­ması caizdir”, demeleri küfürdür, sapıklıktır. Evet nebinin hem nü­büvvet hem de velayet rütbelerine haiz olduğu, bu sıfata sahip bu­lunan nebinin, nebi olmayan velîden üstün olduğu kesinlikle kabul edildikten sonra, (bir nebide mevcud bulunan) nebîlik mertebesinin mi yoksa velilik rütbesinin mi daha üstün olduğu konusunda bazan tereddüt edilebilir. (Bu konu tartışılabilir. Bir nebinin velilik yönü nebilik yönünden daha üstündür, şeklinde bir mesele ortaya atılabilir)

Şuur sahibi olduğu sürece buluğ çağına ermiş, “Bir insan, kendi­sinden emir ve nehyin sakıt olacağı bir mevkie ulaşamaz”

Zira dinî mükellefiyetlerle ilgili olan hitaplar umumidir. Bu hu­susta müctehidler de icma ve ittifak etmişlerdir. Bazı Îbahiyeciler bu konuda şöyle bir görüş ileri sürmüşlerdir: Bir insan sevgi ve aşkın son haddine ulaşır, kalbi saf hale gelir ve münafıklık bahis konusu olmadan imam küfre tercih eder duruma ulaşırsa, emir, nehiy ve dini mükellefiyetler ondan sakıt olur. Büyük günah işledi, diye Al­lah böylelerini Cehenneme sokmaz.

Diğer bazı tbahüer de şöyle derler: Bu mertebeye ulaşan insan­lardan bedenî ve zahiri ibadetler düşer, böyle kimselerin ibadeti te­fekkürden ibaret olur [12].

Bütün bunlar küfür ve dalâlettir. Çünkü mahabbet ve iman ko­nusunda insanların en mükemmel olanları peygamberler, özellikle Allah´ın sevgilisi Peygamberimizdir. Bununla beraber onlar için de eksiksiz ve mükemmel bir mükellefiyet hali bahis konusudur. Pey­gamber (s.a.)in: “Allah Taâlâ bir kulu sevdi mi, günah ona zar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diğer Konular
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:13:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diğer Konular rüya tabiri,Diğer Konular mekke canlı, Diğer Konular kabe canlı yayın, Diğer Konular Üç boyutlu kuran oku Diğer Konular kuran ı kerim, Diğer Konular peygamber kıssaları,Diğer Konular ilitam ders soruları, Diğer Konularönlisans arapça,
Logged
09 Kasım 2014, 17:25:33
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 09 Kasım 2014, 17:25:33 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan hocam.Rabbim bizleri hayırlı bir kul kılsın.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes