> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İşarat - Şeyh Taği K.S > Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor  (Okunma Sayısı 1894 defa)
22 Aralık 2009, 16:17:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Aralık 2009, 16:17:50 »



Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor
Abdurrahmân-ı Tâğî hz.lerinin rivayetine göre Seyyid Sıbgatullah Arvasî (k.s.) hz.leri Bitlis´e gelişinin üçüncü veya dördüncü günü sabah namazından sonra işaret yoluyla buyurdular ki:
-Ölümüm sonbaharın nihayetine doğru olacak. Gerçekten buyurdukları gibi oldu. Zira Ramazan ayının ilk cumartesi günü zeval vaktinden sonra Hakk´a göçtüler.
Seyyid Sıbgatullah Arvasî hz.lerinin vefatından hemen sonra orada bulunanlardan birisi:
- Sonbaharın bitimine kaç gün kaldı? diye sordu. Ben de o zaman hesap bilen birine aynı soruyu sordum. O kişi dedi ki:
-Ramazan bayramından üç gün sonra sonbahar son bulacaktır. Filhakika, Arvasi hz.lerinin işareti gerçekleşmiş oldu.
Molla Abdurrahmân-ı Meczup hz.lerinin rivayetine göre Gavs (k.s.) hz.leri bir gece şafak sökmeden evvel
- Rüyamda bana bir parça sabun verildiğini gördüm dedi. Molla Abdurrahmân-ı Meczup da bu işareti vefat alâmeti olarak yorumladı.
Molla Şerifin (k.s.) rivayetine göre: Gavs hz.leri (k.s.) "Gökyüzünün kuzeyinde kızıllık meydana geldiği bir gece bana dışarı çıkıp, kızıllığı incelememi söyledi. Sabah namazını kıldıktan sonra da "Bu gece sekârata gireceğimi sanıyorum" dedi. Ayrıca birkaç defa Abdurrahmân Tâğî (k.s.) hz.lerinin gelmesi için çağırmamızı emir buyurdular. Zira Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri o sırada memleketi olan Ispahart’ta bulunuyordu.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki:

Ispahart´tan döndüğümde şaban ayının dördüydü. Huzurlarına çıktığımda gülümseyerek
- Niye geciktin? dediler ve şu hadiseyi anlattılar:
- Zamanın birinde Teymur isimli bir sûfi ve Ömer isimli oğlu vardı. Teymur´a "Niye hiçbir zaman sevinçli görünmüyorsun" diye sorulduğunda dedi ki:
- Bu dünyada nasıl sevineyim, lezzet ve nazların sona erdiricisi olan ölüm, beni, oğlum Ömer´den ayıracak. Zira ya ben öleceğim o geride kalacak veya o ölecek ben geride kalacağım.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki: Şaban ayının dördüncü günüydü. Gavs (k.s.) ikindiden sonra odanın boşaltılmasını emir buyurdular ve bize vasiyetini yazmamızı emrettiler. Kendilerine "Efendim, bu vasiyetler de ne oluyor?" dedim. Cevaben:
-Bana ilham yoluyla yaşamayı veya ölmeyi tercih etmem istendi. Ruhum ölmeyi istiyor. Daha sonra ;
-Efendimiz, mübarek eliniz sayesinde birçok insan hidayete erdiğine göre, ölümü tercih etmeniz sizin şanınıza yakışır mı? dedim. Bana "Ben ölmeyi dilemiş değilim" buyurdular.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki: Gavs (k.s.) hz.lerinin ölümüne yakın bir gün Molla Abdullah Ispahart, Molla Abdüssamed Kerkarî ve Molla Abdulhamid kendisini ziyarete geldiler. Onlara dört defa meyve ikram ettikten sonra şöyle sohbet etti:
-Şah-ı Nakşibend (k.s.) hz.leri vefatından önce son hastalığı sırasında kendisini ziyarete gelenlere dört defa meyve ikram etmiştir. Daha sonra onlara çok yiyip, çok amel etmelerini tavsiye etmiştir,
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki:
Molla Muhammed Melakendî ve birkaç molla bir gün Gavs (k.s.) hz.lerini ziyarete geldiler. Gavs, yatağı üzerinde, sol tarafına yaslanmıştı. Ziyaretçilerine oturmalarını emretti. Fakat gözlerini açamıyordu. Hiç konuşmamıştı. Misafirler, çok hasta olduğu için, Gavs´ın aklının başında olmadığını sandılar. Bir süre oturduktan sonra adaba riayet ederek kalkıp gittiler. Akşam namazı esnasında Gavs kendine gelip gözlerini açınca:
-Ziyaretçiler belki de hastalığımdan dolayı kendileriyle konuşmadığımı sandılar. Halbuki ben murakabe halinde olduğum için kendileriyle konuşamadım, dediler.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki:
Bir seferinde Gavs (k.s.) hz.lerine şöyle dedim: Efendimiz, sizin hayatta olmanız insanların hayrını çoğaltır. Bir süre önce yaşamanız ve ölümünüz arasında tercih yapmamız emredildi de, sadaka vermekle ölümünüz tehir edilmişti. Şimdi de sizin yüksek kereminizden beklenen, yine sadaka vermeyi emretmenizdir. Belki de sadaka kaderin hükmünü önler. Zira kaderin hükmünün kesin olmayıp, sadaka verip vermemeye bağlı olması muhtemeldir. Bilahare benim bu sözlerim üzerine mübarek Gavs emir verip çokça sadaka dağıttırdı. Fakat ertesi gün Gavs´ın hizmetçisi olan bir kadın (Bu hizmetçi kadın kendisini tanıyanların ittifakla söylediklerine göre, ümmetin saliha kadmlarındandı. Hatta Seyyid Tâhâ (k.s.) kendisinden birkaç defa dua istemişti.) geldi ve bana: "Eyvah! eyvah ! Gavs-ı Azam şu alçak dünyadan ayrılıp Hakk´a kavuşma yolculuğunun eşiğindedir." dedi. Kendisine "Bunu nereden biliyorsun" dedim. Gavs (k.s) bana şöyle söyledi: Daha önce irtihal ile istirahat zamanı yaklaştıkça, sadaka onun tehir edilmesine sebep oluyordu. Halbuki bu sefer ecelim kesindir. Zira kaza-ı mübremdir. Hiçbir şey ona engel olamaz."
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki: Bir gece Gavs beni yanına çağırarak şöyle dedi:
-İki defa sekarata girdim. Kendilerine:
-Gavs hz.leri bu gece rahatmıdırlar? " diye sordum. "Evet" dediler.
-Sekaratı nasıl tanırsınız diye sordum. Bana cevaben şöyle dedi:
-Ben ruhumun ihtilacını, çırpınışını tanırım. O bu sefer göçmek iştiyakındadır (özlemindedir.)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:02:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor rüya tabiri,Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor mekke canlı, Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor kabe canlı yayın, Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor Üç boyutlu kuran oku Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor kuran ı kerim, Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor peygamber kıssaları,Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyor ilitam ders soruları, Abdurrahman-i Taği Hz.Mürşidi Gavs-ı Hizani'yi (K.S)Anlatıyorönlisans arapça,
Logged
22 Aralık 2009, 16:26:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 22 Aralık 2009, 16:26:25 »

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki:
Kendilerine teşrin-i sanınin (kasım) dokuzunda:
-Daha önce belirttiğiniz ecelinizin vakti geçti, dedim. Bana:
-Hayır geçmedi. Çünkü kânûn-ı evvelin ilk on günü de sonbahardan sayılır." diye cevap verdiler.
Abdurrahman-ı Tâğî (k.s.) hz.leri buyurdular ki: Gavs hz.leri ölümüne işareten buyurdular ki:
-Cuma günü ölüm için güzel bir gündür. Fakat Peygamberimiz (s.a) hz.leri pazartesi günü vefat etmiştir. Şeyhim Seyyid Taha (k.s.) ise Cumartesi günü vefat ettiler. "Cumartesi günü" sözünü bir kaç kere tekrar etti ler. Kendilerinin de Cumartesi günü vefat edeceğini tahmin ediyordu. Nitekim de öyle oldu.

Abdurrahmân-ı Tâğî(k.s.)hz.leri buyurdular ki:
Gavs bir sohbetlerinde dünyayı kötüledi. Eğer Cenab-ı Hakk cennet nimetlerini ve dünya nimetlerini sevimsiz gösterse hiçbiri benim hoşuma gitmezdi. Varsın öyle olsun. Zira maksut Allah (C.C)´dır.
Abdurrahman-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri dünya meselelerini konuşmaktan hoşlanmazdı.Nitekim bir gün huzurlarına bir miktar sığır eti getir diler, bunları Ispahart´a mı gönderelim yoksa burada mı kalsın diye sorulduğu zaman mübarek şöyle dedi:
-Siz bana böyle şeyler sormayın, zira ben dünyayı ve onun içindekileri sevmiyorum, insana sevmediği birşey hakkında soru sorulmaz.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
-Bir gün Gavs (k.s) hz.lerine hediye olarak bir miktar meyve getirdiler. Gavs (k.s) hz.leri hediye getirenlere hitaben :
-Keşke siz bana bu hediyeyi getirmeseydiniz. Zira ben dünya nimetlerinden sıkılıyorum, dedi.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
-Gavs (k.s) hz.leri ölüm öncesi hastalığı sırasında kendisini ziyarete gelen avama hastalığının şiddetinden hiç bahsetmez, aksine iyi olduğuna dair sözler söylerdi. Hatta vefat ettiği gün akrabaları dahi izin isteyip köylerine gitmişlerdi. Çünkü sıhhatinin yerinde olduğunu sanıyorlardı. O günlerde Gavs (k.s) çorba suyundan başka birşey yemiyordu. En son az bir miktar içine ekmek doğranmış ayran ve buz yemişti.
Abdurrahmân-ı Tâğî(k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.lerinin hastalığı esnasında hiç uyuduğunu görmedik. Sadece kıbleye karşı oturuyor; bazen sağ, bazen sol taraflarına yaslanarak murakabe yapıyorlardı. Hatta sohbet zamanı dışında bütün vakitlerini murakabe ile geçiriyorlardı.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri ölüm hastalığı esnasında hiç inlemedi. Nadiren birkaç defa olmuştu. Bunun üzerine bana:
-İnsanın elinde olmadan inlemesi zarar verir mi ? Vermez mi? diye sordu.

Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki: Gavs (k.s) hz.leri, Bitlis´te ölüm tarihini işaret buyurduktan birgün sonra yanına giren oğlu Şeyh Bahauddin´e:
-Yerime geç ve posta otur. Şimdi post sahibi sen oldun. dedi. Bundan sonra insanlara ancak altı, yedi teveccüh yapabildi. Adı geçen oğlu Şeyh Bahaaddin´in teveccüh yapmasını emir buyurdular. Gavs (k.s) hz.leri şaban ayı geldikten sonra artık sohbete gitmediler. Oğlu, Şeyh Bahauddin´in sohbete gitmesini emir buyurarak "Artık sohbet sırası sana geldi"dediler.

Abrdurrahman-ı Tağî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
-Gavs (k.s) hz.leri, şeriate muhalefetten, bid´atler yapmaktan, tarikatta söz, hareket ve sükûnun da ruhsatlarla amel etmeyeceğine dair tevbe ve biat etmesi için beni Şeyh Bahauddin´e gönderdi. Kendisine gidip aldığım emri tebliğ ettim. O da öylece emirlerini yerine getireceğine dair tevbe ve biat etti. Sonra Gavs hz.lerine dönüp kabul ettiklerini haber verince o da biatlerini kabul etti.
Abdurrahman-î Tağî(k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri bir gece bizimle ihtiyaten istişare ederek
-Bu tarikat-ı âliyede hedefe ulaşan kimdir? diye sordu. Ben :
-Sizin gibi kimse ulaşmamıştır. dedim. Gavs hz.leri
-Kendim gibisini söylemiyorum dedi. Ben de dedim ki:
"Şayet zat-ı âlilerinizi göz önüne almazsak şu anda sizin kapınızdaki kâmiller gibi Şah-ı Nakşibend´in kapısında yoktu."
Bu müşavereden sonra bu tarikatin post nişini kime verilmesi üzerine silsile-i Sadat´tan ve Hazreti Fahr-i Kainat (s.a) Efendimiz´in ruhaniyetinden istimdat istediler. Onlar da bu emrin Şeyh Bahauddin (k.s) hz.lerine teslim edilmesini işaret ettiler. Şu üç şartı da yerine getirmesini emrettiler.
1-Şöhrete istekli olmaması.
2-Şeriate muhalefet etmemesi.
3-Tarikatta Şeyhine muhalefet etmemesi.
Gavs (k.s) hz.leri iki küçük oğlunu (Seyyid Nur ve Seyyid Burhan) zahirî ve manevî terbiyelerini öğretmesi için Molla Abdurrahmân-ı Meczub´a teslim etti.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri bana dediler ki:

-Ölümüm için sakın üzülme, zira ölümümden sonra rabıta sağlığımızdan daha güzel, daha süratli bir şekilde gelir.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri, Molla Abdülkadir, Süleyman Efendi ve Molla Hüseyin´ in bir an önce sülûka başlamalarını arzuluyordu. Nihayet Gavs (k.s) hz.lerinin istekleri üzerine bu mollalar emre imtisal edip, tarikat amellerine başladılar. Bu halden memnun olan Gavs (k.s) hz.leri "Gerçekten nisbet kuvvetlidir”dedi. Bu sözüyle ölümünden sonra amellerinde gevşememelerini, kendilerine menfaat hasıl olacağına işaret etti.
Abdurrahmân-ı Tâğî hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.leri Şeyh Seyyid Tâhâ (k.s) hz.lerinden naklen şöyle buyurdular.
"Kılıç kınından çıkmadıkça birşey kesemez."

Âbdurrahman-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s)hz.leri ölümünden sonra arkasından kimsenin ağlamamasını emretti. Nitekim ölümü ile müritlerin kalbine öyle sükunet girdi ki hiçbiri ağlayıp mahzun olmadı. Ölmeden önce ner-deyse kendilerini öldürecek hale geldikleri halde, ölümünden sonra sabrettiler.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) vefat ettikleri cumartesi günü öğleden sonra Molla Abdurrahmân-ı Meczup ve beni huzurlarına çağırdı. Huzurlarına vardığımızda iki omuz etlerinin titrediğini gördüm. Sekerat haline girdiklerini anladım ve sessizce "Yasin" sûresini okumaya başladım. Mevlâ´ya kavuşma arzusunun eseri kendilerinde görülüyordu.
-Beni doğrultun. dedi. Kendilerini doğrulttuklarında, tekrar:
-Beni yatağıma uzatın, dedi. Uzattıklarında tekrar:
-Beni doğrultun, dedi.Doğrulttuklarında yine :
-Beni uzatın, dedi. lzdırabı ziyadeleşince bana doğru döndü, gülümseyerek:
- Böyle olsun bakalım, dedi. Ölümü tercih ettiğini belirtiyordu.Bir nargilenin fokurdayışı gibi latif ruhunun titrediği mübarek vücudunda belli oluyordu. Bu sırada sarığını çıkardı. Göğsüne buz koyup yüksek sesle Yasin sûresini okumalarını söyledi. Bir an evvel Mevlâ´ya kavuşmaya iştiyaklı olduğundan dolayı ruhunun çabuk çıkması için dua edilmesini ve ecelinin çabucak son bulması için de oğluna sadaka vermeyi emretti. Ruhunun teslim ederken sünnete uyarak sol yanına kuvvetli bir şekilde tükürdüler. Hizmetçiler derhal mendille tükürdüğünü sildiler. Bu sırada yanına girenlere oturmalarını emrediyordu. Ağır sekerata girip ruhu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Aralık 2009, 16:28:09
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 22 Aralık 2009, 16:28:09 »

Abdurrahmân-i Tâğî (k.s) hz.leri buyurdular ki:
Gavs (k.s) hz.lerinin mahdumu Şeyh Celâleddin, Gavs benim yıkamamı emrettiler. Biraz çekimser durdum. Rabıtamın bozulmasından korkuyordum. Zira hayattayken kemâlinin zirvesinde gördüğüm çehresine acaba öldükten sonra bir noksanlık izafe olacak mıydı? Fakat mübarek vücutlarını yıkarken çehrelerinde taşıdıkları o kemâlât hali aynen duruyordu. Ayrıca ondan nurun çıktığını ve parladığını gördüm. Alnının ortası sararmış, kenarları ağarmıştı. Hatta şimdi bile aynı şekilde rabıta kurmaya çalışıyorum. Çünkü hayattayken gördüğümden daha güzel görmüştüm. O mübarek vücutları ise hayattaki terinden daha yumuşak bir hâl al-mıştı. Gavs (k.s) hz.leri hayattayken ağır cüsseli idi. Onu ancak iki veya üç kişi çevirebilirdi.Yıkama esnasında yakın hizmetçisi Ali, onu bir yandan öbür yana tek elle çeviriyordu onun gibisi görülmemişti. Yıkama kesesi ve elim onun dizkapağı ile göbeği arasına hiç gitmediğini hatırlıyorum.
Gavs (k.s) hz.leri hicrî 1287 yılında Hakk´a göçtüler.


ŞEYH SEYYİD SIBĞATULLAH el-ARVASÎ HZ.´LERİNİN BAZI ÂDET VE HALLERİ
Gavs (k.s) hz.leri, Allah´ın (C.C) bütün mahlukatı üzerine çok şefkatli idiler. Sıla-i Rahîm yaparlardı. Dostları vefat ettiğinde onların çocuklarını da arar, gözetir, taziye ederlerdi. Kendisine karşı çıkanlara sohbetlerinde çok şefkatli ve nazik davranırlardı. Ona kötülük yapanlara iyilik yaparlardı. Teveccühte gözünü açanları şiddetle men ederlerdi. Bazı şahıslara teveccühü iki sefer yaparlardı. Mürid olmayanı teveccühe sokmazlardı. Vakıada görülen yılanı nefis ile, koyun ve atı görmek tecelli-i sûrî ile yorumlardı. Yemekte kendisinden evvel kimsenin sofradan kalkmamasını emrederlerdi. Kalkan olursa men ederlerdi.
Namazdan sonra hatm-ı hâcegân´a oturmak için kendisinden izin bekleyenlere böyle yapmamalarını söylerlerdi. Teheccüd ve evvabin namazını, şeriata mutabaatı kesinlikle emrederlerdi. Hatta bir gün Seyda-i Tağî (k.s) hz.leri çoraplarını giydirirken sehven önce sol ayağından başlayınca kendisini ağır bir şekilde ta´zir etti ve ona:
-Şeriat emirlerini okumadın veya duymadın mı ki böyle yapıyorsun? Bir şey giyerken önce sağ taraftan başlanılacağını ve çıkarırken de sol taraftan başlanılacağını bilmiyor musun? dedi.
Hiçkimse Gavs (k.s) hz.lerinin sağ tarafına tükürdüğünü görmemişti. Çok titizdiler. Titizliğine bir diğer misal de şudur: Bir gün oğluna bir miktar üzüm hediye edilmişti. Oğlunun elindeki üzümden bir parça yemişti. Bunun üzerine çok üzüldü ve mollalardan fetva istedi. Nihayet haram olmayacağına dair fetva verildikten sonra içi rahatladı. Gavs (k.s) hz.leri taleb-i hâl sahibi olmaya tercih ederdi. Seyda-i Tağî şöyle buyuruyor:
Bir gün Gavs (k.s) hz.leri adamın birisi için fal (*) açtı. Onun falında aşağıdaki mısra çıktı.
"Maksadıma erinceye kadar elimi talepten çekmeyeceğim"
Bu mısra çıkınca çok sevindi. Halbuki müridlerin halleri karşısında hiç sevindiği işitilmemişti.
(*)Fal: Bu kelimeden maksat falcılık değildir. Kişinin haline uygun düşen kelimedir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a) güzelliğe delalet eden falı sevdiği rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a) "Uğursuzluk diye bir şey yoktur. Fal olarak güzel kelimeyi işitmekten hoş!anırım" buyurmuştur." Tac;3/221.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes