> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > İnanç Konuları > Dünya İmtihan Yeridir
Sayfa: [1] 2 3 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dünya İmtihan Yeridir  (Okunma Sayısı 8601 defa)
10 Aralık 2007, 15:50:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Aralık 2007, 15:50:06 »



Allah-u Zülcelal  ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:    "Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin çeşitli belalara uğratıldıklarını görmüyorlar mı? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almıyorlar." (Tevbe; 126)

     Aşağımızda bir uçurum, bunun içinde de ateş olduğunu düşünelim. Bir kişi, bizi yukarıdan uçuruma sarkıtırsa, nasıl korkar ve ona: "Beni bu uçuruma, bu ateşin içine atma!" diye yalvarırsak; Allah'ın kudret eli altında da aynen böyleyiz. Gaflete dalmamamız lazımdır. Allah-u Zülcelal, gafletten uyanmamız için bizi ikaz    etmekte, işaret vermektedir.

     Bu ikazlardan, belalardan dolayı ne tevbe ediyor, ne de bunun niçin geldiğini düşünüyoruz. Allah-u Zülcelal, günahlarımızdan dolayı, bize bu işareti vermektedir. Derinlemesine düşünürsek, günahların daha fazla işlendiği yerlere, daha fazla bela ve musibet gelmektedir.

     Hiç Allah'a yalvarmadan, tevbe etmeden ve kendini Allah'ın affına müstahak etmeden, bağışlanmayı ummak doğru değildir. Allah-u Zülcelal, kulunu her an imtihan etmektedir.

     Namaz, Allah-u Zülcelal'in bize vermiş olduğu çok büyük bir nimettir. Bir kimse, namaza başlamadan önce, yapmış olduğu bütün günahlar, başı ve omuzları üzerine konulmuş vaziyettedir.

     Kişi namazda, rükuya gittiği zaman, nasıl tepsinin üzerine koyduğumuz bir şey, onu ters çevirince düşerse; kişinin günahları da öylece dökülür. Allah o kişiyi affeder. Secdede de aynı şey olur.              Bundan daha büyük bir nimet var mıdır?

     Veya eve geldiğimizde, hanımımızın, ne yemek, ne temizlik, ne de hiç bir iş yapmadığını görürsek ve bu durum bir gün, iki gün devam ederse, kabul eder miyiz? Kim kabul ederim derse, yalan söyler.

     İşte, dünya işlerinde, yakınlarımız görevlerini yapmadıkları zaman, onları uyarıyor, bu hareketlerinin yanlış olduğunu söylüyorsak; çocuğumuz, gelinimiz, hanımımız namaz kılmadığında, niçin onlara nasihat etmiyoruz.

     Rivayet edildiğine göre, Allah-u Zülcelal, bir ümmetten yetmiş bin kişiyi helak etti. O ümmetin Peygamberi: "Ya Rabbi! Onların içinde salih, sana ibadet eden kullar da vardı. Onların günahı neydi?" diye sorunca, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Evet, onlar salihtiler ama o ibadet ve zikir yapmayan, kötülük işleyen kişilere, bir gün olsun nasihat etmediler."

     İşte, o günahkarlara nasihat etmemeleri sebebiyle, Allah Zülcelal o ümmetin salihlerini de helak etti. Allah Zülcelal bir kavmi helak ettikten sonra, bir haneyi, bir ev halkını niye helak etmesin!

     Nasıl, dünya işleri için nasihat ediyor ve işlerin yolunda gitmesi için birbirimizi teşvik ediyorsak, ahiret için de aynı şekilde davranmamız lazımdır. Allah-u Zülcelal, kullarını daimi bir imtihan üzere tuttuğu için çok dikkatli olmamız gerekiyor.

     Rivayet edildiğine göre, Allah-u Zülcelal zamanın birinde üç kişiyi imtihan etti. Bunlardan biri âmâ, bir tanesi cüzzamlı, diğeri de uyuz idi.

      Allah Zülcelal onların yanına bir melek gönderdi. Melek âmâ olana: "Sen dünyada ne istiyorsun?" diye sordu. Tabi ki, göz Allah'ın büyük bir nimetidir. İnsan dünyayı onunla görüyor. Âmâ adam: "Ben Allah'tan bir göz istiyorum. Allah bana bir göz verseydi de her şeyi görseydim." dedi. Bunun üzerine, melek elini âmâ adamın gözlerine sürünce, gözleri görmeye başladı.

     "Dünya malı olarak da bir keçi istiyorum." dedi. Melek ona bir keçi verdi ve: "Allah bereket versin." diye, dua edip gitti. Allah-u Zülcelal'in bereketiyle, bu keçiden bir sürüsü oldu. O âmâ da keyf-ü sefa içinde yaşadı.

     Melek uyuz olan adama gidip: "Ne istiyorsun?" dedi. O da:"Uyuz olduğum için herkes benden kaçıyor, uyuzluktan           kurtulmak istiyorum." dedi. Melek ona dua etti ve uyuz hastalığından  kurtuldu. Adam: "Dünya malı olarak da deve istiyorum." dedi. Melek ona bir deve verdi ve: "Allah bereket versin." diye dua edip gitti. Allah-u Zülcelal'in bereketiyle, bu deveden bir sürü oldu.

     Melek cüzzam hastalığına müptela olana gidip: "Ne istiyorsun?" diye sordu. O da: "Benim vücudum yara içinde, herkes benden kaçıyor, bu hastalıktan kurtulmak ve güzel bir yüz istiyorum." dedi. Melek ona dua edince hastalıktan kurtuldu. Sonra: "Dünya malı olarak ne istersin?" diye sordu. O da: "Bir koyun istiyorum." dedi. Melek ona bir koyun verdi ve: "Allah bereket versin." diye dua edip gitti. Allah-u Zülcelal'in bereketiyle bu koyundan bir sürü oldu.

     Melek daha sonra başka bir kılıkta, her birinin yanına tekrar uğradı. Daha önce cüzzamlı olanın yanına gelip:"Ben yolcuyum, bir şeyim yoktur. Sen her halde, bir zamanlar cüzzamlı idin, Allah sana şifa verdi ve sonra da  bu malı verdi. Allah için bana bir koyun ver." dedi. Adam:"Hayır ben eskiden cüzzamlı değildim, bu mal da bana dedele-rimden miras kaldı." dedi. Bunun üzerine Melek:"Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski halin gibi yapsın." diye dua etti.

     Daha sonra eskiden uyuz olanın yanına gidip ona da cüzzamlıya dediği gibi: "Sen herhalde eskiden uyuz hastalığına müptela idin. Allah sana şifa ve ardından bu malları verdi, şimdi ben düşkün ve fakirim, bana Allah için bir deve ver." dedi. O da aynen cüzzamlının dediği gibi:"Hayır sen başkasıyla karıştırıyorsun, ben uyuz falan değildim ve mallar da bana dedelerimden kaldı." diye cevap verince ona da: "Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski halin gibi yapsın." diye dua etti.

     En son eskiden âmâ olanın yanına gelip: "Ben yolcuyum, bana bir keçi ver, sen her halde bir zamanlar âmâ idin. Allah sana şifa ve bu malı verdi." deyince, âmâ adam:
"Evet, hakikaten ben eskiden görmüyordum, Allah bana önce göz, sonra da bana bu malı verdi. Sürümden istediğin kadar alabilirsin. İstersen hepsini götür, Allah için hepsini sana verdim." dedi. Bu cevap üzerine melek: "Benim buna ihtiyacım yok, sizi imtihan ettim. Sen kazandın. Diğerleri ise dünya ve ahirette helak oldular." dedi.

     İşte, Allah-u Zülcelal kullarını daima, her konuda imtihan etmektedir. Bu anlatılan, bize sadece bir örnektir. Namaz, oruç, Hac, zekat veya her hangi bir dünya işi, insanın önüne geldiği zaman Allah-u Zülcelal, daima Acaba kulum benim emrimi gözetecek mi diye kuluna bakmaktadır.

     Anlatıldığına göre, Habib-i Acemi tevbe etmeden önce tefecilik işiyle uğraşırdı.  Tevbe ettikten sonra tamamen Allah-u Zülcelal'e yöneldi. Bir gün hanımı evlerinde nafakalarının bittiğini, ev için erzak lazım olduğunu söyledi. Habib-i Acemi bir şey demeyip sustu. Sabahleyin: "Çalışmaya gidiyorum." diyerek evden çıktı. Onun bir kulübesi vardı.  Kulübesine gidip ibadetle meşgul oldu. Akşam eve gelince hanımına: "Öyle bir zatın işinde çalışıyorum ki gayet cömerttir. O zatın kereminden utandım da bir şey isteyemedim. On günde bir ücret vereceğini söylüyorlar. On gün sabret, on günlük olunca kendisi verecektir." dedi. Onuncu gün olduğunda, kulübesinde öğle namazını kıldıktan sonra: "Bu akşam hanımıma ne söyleyeyim!" diye düşünüyordu.

     Tam bu sırada Habib-i Acemi'nin evine beyaz elbiseli kimseler geldi. Birisinin sırtında un çuvalı, birisinin sırtında yüzülmüş koyun, birisinin sırtında bal ve benzeri yiyeceklerin bulunduğu tulum ve birisinin elinde üç yüz gümüş bulunan bir kese vardı. Habib'in evinin kapısını çaldılar. Kadın kapıyı araladı. Gelenler ellerindekileri bıraktılar ve: "Bunları efendinizin çalıştığı yerin sahibi gönderdi. Eğer Habib işini artırırsa biz de ücretini artırırız, diye söyledi." deyip  gittiler.

     Habib-i Acemi akşam mahcup bir şekilde evine döndü. Daha eve girmeden içeriden  taze ekmek ve yemek kokuları geldi. Hanımı        kendisini karşıladı ve şöyle söyledi:
"Efendi! Kime çalışıyorsan, hakikaten çok iyi bir kimseymiş. İkram ve ihsan sahibi bir zatmış. Bugün öğle vaktinde şunları göndermiş. Ayrıca, Habib'e söyle, eğer işini artırırsa biz de ücretini artırırız, diye haber göndermiş."

     Bunun üzerine Habib-i Acemi şöyle demiştir:"Sübhanallah! On gün çalıştım bana dünyada bu ikramlarda bulundu. Demek daha çok çalışırsam kimbilir bana ahirette neler verecektir."

     Evet, Allah-u Zülcelal'e ibadet eden kimseler için Allah-u    Zülcelal çok güzel nimetler verecektir. Yeter ki biz O'na hakiki kul  olalım. Tekrar dirileceğimiz gün için hazırlanalım. Çünkü kıyamet günü herkes tekrar diriltilecektir. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i  kerimede şöyle buyurmuştur: "Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi, levh-i mahfuzda yazıp saymışızdır." (Yasin; 12)

     Ayet-i kerimede, Allah-u Zülcelal'in 'ölüleri diriltiriz' demesi hakkında iki rivayet vardır. Bunlardan biri, O'nun ölüleri kabirde, münker ve nekir'in soru sorması için diriltmesi, diğeri de kıyamet gününde diriltmesidir. Bu ayetten anlaşıldığına göre, Allah-u Zülcelal insanı diriltip huzuruna çağıracak, dünyada yaptıklarını soracaktır.

     Allah-u Zülcelal çok kudret ve azamet sahibi olduğundan, O'na karşı işlenen günahlar küçük de olsa, büyük sayılır. Günah küçük olsa da insan onu işlemeye devam ederse, Allah'ın yanında çok büyük olur.

     Buna şöyle bir örnek verebiliriz: Bir damla, yukarıdan aşağıya doğru devamlı damladığında, orada bir iz yapar. O küçük damla, yavaş yavaş ne kadar az  aksa da devamlı  aktığı için damladığı yerde bir tesir yapar. Bunun gibi bir günah küçük de olsa, devamlı işlendiği zaman, Allah'ın yanında büyük olur. Kişi onunla Allah'ın gazabına müstehak olabilir.

     O küçük günah devamlı işlendiği zaman, damlanın yerde iz bıraktığı gibi kalpte bir iz bırakır ve kalpte hastalığa yol açar. İnsanın küçük gördüğü, yabancı kadına bakmak gibi günahlar, devam edildiği zaman, ufak olarak kalmaz, büyük günah olur.

     Salih amel de böyledir, az olsa da devamlı işlendiği zaman, Allah'ın yanında çok makbuldür. Nasıl küçük damlalar devamlı aktığı zaman damladığı yerde bir iz bırakıy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dünya İmtihan Yeridir
« Posted on: 28 Nisan 2024, 18:38:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dünya İmtihan Yeridir rüya tabiri,Dünya İmtihan Yeridir mekke canlı, Dünya İmtihan Yeridir kabe canlı yayın, Dünya İmtihan Yeridir Üç boyutlu kuran oku Dünya İmtihan Yeridir kuran ı kerim, Dünya İmtihan Yeridir peygamber kıssaları,Dünya İmtihan Yeridir ilitam ders soruları, Dünya İmtihan Yeridir önlisans arapça,
Logged
29 Mart 2009, 22:02:01
Hafiz Vuslat
Ziyaretçi
« Yanıtla #1 : 29 Mart 2009, 22:02:01 »

Amiin hocam tesekkur ederim,nefis bir sohbetti.
Allah razi olsun sizlerden.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
04 Ağustos 2014, 17:27:21
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #2 : 04 Ağustos 2014, 17:27:21 »

Esellamu aleykum ve rahmetullah..Allah razi olsun hocam..çok güzel bir paylasim..Mevlam istifade edenlerden,anlayip yaşayanlarda eylesin..Rabbim bu  imtihani kazananlardan kilsin inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

04 Ağustos 2014, 17:57:23
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 04 Ağustos 2014, 17:57:23 »

Ve aleykümselam.Amin kardeşlerim.Rabbim bizi bu dünya da bir çok şeyden imtihan ediyor.Bu imtihanı sabırla ve inançla geçirmeyi nasip etsin inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Temmuz 2015, 22:57:51
❣ Muhammed ❣

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 3.112


« Yanıtla #4 : 18 Temmuz 2015, 22:57:51 »

Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh...
Allah-u Zülcelal  ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:    "Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin çeşitli belalara uğratıldıklarını görmüyorlar mı? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almıyorlar." (Tevbe; 126)
Allah (c.c) ayet'i kerimede ne güzel buyuruyor.Rabbim Daima tebeyi terk etmemeyi ve daima bela musibet gelirse başımıza ibret almayı ve Bunda da bir hikmet olduğu söylemeyi nasip eylesin İnşaAllah.Allah razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes