๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İman ve Hayat => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 21 Ocak 2011, 11:12:15



Konu Başlığı: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Hadice üzerinde 21 Ocak 2011, 11:12:15
TEVEKKÜL BAŞKALARINA GÜVENMEK DEĞİLDİR:


“Gökten ne altın yağar, ne gümüş”.

Hz. Ömer’in verdiği bu cevapla birçoklarının kalbindeki şüpheler gitmiş oluyor. Çünkü mü’min’in bir sıfatı da her işinde Allah’a tevekkül etmek (dayanmak) ve O’na teslim olmaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim şöyle diyor: “Allah’a dayan (teekkül et). Vekil olarak Allah yeter”. Eğer inanıyorsanız Allah’a tevekkül edin”. “Her kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter”.

İyi ama, tevekkül ne demektir, teveküllün manası nedir?

Tevekkülün manası; Allah’ın koyduğu sebepleri bir tarafa atmak, O’na güvenip harikalar yaratmasını beklemek, tepesinin üzerinden altın ve gümüş yağdırmasını istemek, ayağının altından ekmek, katık, yağ ve bal çıkarmasını gözlemek, demek değildir; hem de çalışmadan, çabalamadan ve düşünmeden.

Tevekkül, mukaddimeleri sıralıp sonucu Allah’a bırakmak, demektir.
Tohumu saçıp ürünü Allah’dan beklemektir. İnsan olarak elinden geleni yapıp gerisini Rabbine terk etmektir. Sebepleri hazırlayıp yoldaki engelleri kaldırmak, demektir. Hele insanın bilemediği ne kadar sebepler ve Allah’dan başkasının gideremeyeceği ne kadar engeller vardır!

Resulullah (s.a.v.) e bi rArabi geliyor. Devesini Mescid’in kapısına, bağlamadan, başıboş bırakıyor. Böyle yapmakla da Allah’a tevekkül ettiğini, Alah’ın onu bekleyeceğini iddia ediyor. Peygeamberimiz ona şu, Müslümanlar arasında darbımesel haline gelmiş meşhur hadisini söylüyor: “Bağla da öyle tevekkül et”.

Boşboğazların, dillerine doladığı bir hadis var: “Eğer Allah’a hakkı ile tevekkül etse idiniz, sizi kuşlar gibi beslerdi; hani kuşlar sabahleyin aç çıkar, akşam üstü tok dönerler”. bu hadis aslında onların lehlerine değil, aleyhlerine bir delildir. Çünkü tok dönmeyi sabah erkenden rızk aramaya bağlamıştır; yuvada pineklemeye değil.

 


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Kasım 2012, 01:11:28
s.a.. ; bizler elimizden geleni yapip Allah'a öyle tevekkül etmeliyiz..Oturduğumuz yerde herşeyi isteypte elde etmeyi beklemek akilsizlik olur..Detayli ve güzel açiklanmiş.Rabbim c.c razi olsun kardeşim.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: muhsin iyi üzerinde 22 Şubat 2013, 09:29:17
Tevekkül, Tevekkül Nedir,  Allah’a Tevekkül Nasıl Edilir
Nefsin Allah’a (c.c.) isyan noktaları vardır. Bunların başlıcası haramlardır. İnsan haramlara tövbe edince şeytanları kahreder. Çünkü şeytanlar insanları bunlarla oynatırlar, aldatırlar. Nefsin haramlara tövbe etmesi demek, bir zaman zevk aldığı şeyleri terk etmesidir. Bu çok zor bir durumdur. Genellikle başa gelen bela ve musibetlerle insanlara tövbe nasip olmaktadır. Yoksa nefis alıştığı, zevk aldığı şeylerden kolay kolay vazgeçemez. Kul, bela ve musibetin Allah’tan geldiğini bildiği, Allah’tan gelen bu bela ve musibetin de nedensiz olmadığını, bunun günahlarının neticesi olduğunu kavradığı zaman Allah’ın inayetiyle tövbe nimetine erişebilmektedir. Tövbe ettikten sonra önceki günahları için yüreğinde büyük bir pişmanlık duyup bunları tamir yoluna gidenler, yüce Allah’ın (c.c.) mağfiretine ve rızasına doğru bir yol tutmuşlardır.

Şeytanlar insanları haramlara teşvik hususunda büyük bir acizlik yaşadıkları zaman bu sefer onun Allah’a tevekküldeki açık noktalarına yüklenirler. Bu noktalarda her birimizin kaygıları vardır. Dünyada kaygısı olmayan insan yoktur. Dolayısıyla müminler de  bazı kaygılara sahiptirler.

Şeytanlar insanların ruhsal dünyasına girip düşüncelerini, duygularını takip edebildikleri için kaygılarını çok iyi bilirler. Bu konuda raporlar tutarlar. İnsanın üzerindeki şeytanlar değiştiği zaman bu bilgiler yeni görevlilere aktarılır.

Şeytanların kaygı konuları ile ilgili sözleri, vesveseleri özellikle namaz, zikir gibi ibadetler sırasında çok olur. Böylelikle kişinin namazlarını ve zikirlerini ifsat ederler. Ayrıca insanların aralarının bozulmasında, Müslüman’ın diğer Müslümanlara güven duygusunun zedelenmesinde bu kaygıları çok istismar ederler.

Tevekkül bizde kaygı oluşturan hususlarda yüce Allah’a (c.c.) güvenmek, ilgili kaygı konusunda bütün olumsuz düşünce ve duyguları içimizden atmaktır. Öyle ki tevekkül ilgili kaygı durumu gerçekleşse bile bunun ancak yüce Allah’ın (c.c.) izni ile ve bizim yararımıza uygun olduğu için yüce Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını kabul etmektir. Kadere iman, bu inancı zaten bizden istemektedir. Ama nefsimiz tevekkülü kabul etmemektedir. Dolayısıyla nefis, kader inancını inkâr etmektedir; hayır (iyilik) ve şerrin (kötülüğün) ancak kulun filleri ile meydana geldiğine inanmaktadır.

Nefsimizin tevekkülü kabul etmemesi, yüce Allah’a (c.c.) güvenmemesi anlamına gelmektedir. Nefis haddizatında küfür üzere yaratılmıştır. İnsan nefsine uyduğunda kâfir olur. Mümin olması mümkün değildir. Nefse göre her şey sebepler dairesinde meydana gelir. Allah’ın (c.c.) bunlara müdahalesi yoktur. Zaten mümin kelimesinin anlamında da Allah’a (c.c.) güven duymak anlaşılmaktadır.

Bir insan Müslüman da olsa biraz nefsine uyduğunda hemen tevekküle itiraz edip kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmayacaktır.

Tevekkülde sebepler dairesine dikkat ettikten ve kaygı duyduğumuz hususlarda elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’a (c.c.) güvenmek hadis-i şeriflerde özellikle belirtilmiştir. Hatta bunu formüle eden bir hadis-i şerif pek meşhurdur: ‘Deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül et!’ Mescid-i Nebevi’ye gelen bir bedevinin devesini bağlamadan Allah Resulü (s.a.s) ile konuşmaya başlaması üzerine bedevi bu hadis-i şerifle ikaz edilmiştir.

İnsanlar develerini bağlayıp yani ilgili konuda ellerinden geleni yaptıkları halde yine kaygı duyarlar. Namaz ve zikirleri bu aşamada da genellikle kaygılarla ifsat olunmaktadır. İşte yüce Allah (c.c.) kulundan bu noktada razı olmamaktadır.

Müminin devesini bağladıktan sonra bu konuda kaygı duyması Allah’ın kaderine itiraz anlamı taşımaktadır. Allah’ın (c.c.) kaderine itirazda ise küfür kokusu vardır. Allah’ın (c.c.) pek çok sıfatı ve güzel ismi farkına varılmadan inkâr edilmiş olur.

Allah El-Alîm’dir. O her şeyi bilir. O’nun izni olmadan bir yaprak bile ağacından düşmez (bk. En’am suresi, 59). Allah her şeyin yaratıcısıdır (bk. Zümer suresi, 62). İnsanı ve yaptıklarını Allah yarattı (bk. Saffat suresi, 96). “Vekil olarak Allah yeter (Nisa suresi, 81).”, “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir (Âl-i İmrân suresi,  173).”, “Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter (Talak suresi, 3).”

Tevekküle itirazın nedeni nefsin benlik taslamasıdır. Allah’ı tanımamasıdır. Yüce Allah’ın gücünü, kudretini, ilmini, bu dünyaya ve insanlara tasarrufunu bilen bir insanın tevekkül hususunda sıkıntı yaşaması mümkün değildir.

Kişinin farz-ı muhal devesi çalınsa buna asıl karar veren merci kimdir? Elbette yüce Allah’tır. Kul kaygısıyla yüce Allah’ın (c.c.) bu konudaki iradesine itiraz etmektedir. Güya insan küçük aklı, sınırlı tedbiri ve gücüyle bu kötü kaderi engelleyebileceğini varsayarak yüce Allah’a (c.c.) kendi iradesini, tedbirlerini, gücünü şirk koşmaktadır. 

Tevekkül imanda derinleşmeyi meydana getirir. Allah’ı sıfatları ve güzel isimleri ile tanımayı sağlar. Allah ile kul arasında sevgi oluşturur.

Günahlarına tövbe eden, belli bir derece dünyayı gönlünden çıkaran bir mümin hemen tevekkülle imtihan edilmeye başlar. Bunun için yüce Allah (c.c.) ona şeytanların vesveselerini musallat eder. Şeytanlar gece gündüz mümini kaygılandıracak konuları vesvese yaparlar.  Mümin kişi bu vesveseleri bilinçaltından algıladığı için sanki kendi düşünceleri imiş gibi değer verir. Bunlar üzerine kafa yorar. İbadetlerinden zevk almaz. Soğumaya başlar.

Bir insan kaygıların kıskacına düştüğü zaman şeytanların ellerinde oyuncak olur. Manevi ilerlemesi düşer ve geriye gitmeye başlar.

Şeytanlar kaygılarla insanlara egemen olurlar. Onları araba kullanır gibi bir makineye dönüştürürler.

Nefis tevekkül bahsinde okuma yazma bilmeyen bir insan gibidir. Bu konuda o kadar cahildir ki, cahilliğini de kabul etmez.

Tevekkül bahsini nefse öğretmek o kadar basit değildir. Zira nefis bu konuda kitaplar okuyarak, sohbetler dinleyerek eğitilemez. Elbette bunların insanda hiç etkileri olmadığını iddia etmiyoruz. Neticede yüce Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuyor mu: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer suresi, 9)’ Elbette bu konuda bilinçli bir insan, bilinçsize göre daha ileridedir. Ama yalnızca bu konuda bilinç sahibi olmak nefsin eğitiminde yetmemektedir.

Nefis kitaplardaki ve sohbetlerdeki öğretici bilgilerle değişmemektedir. Nefis ibadetlerle hizaya gelmektedir. Bu açıdan tevekkül de böyledir. Nefis tevekkülü ibadetlerle kazanmaktadır.

Tevekkülü kazanmada en etkili ibadetler, temeli Allah (c.c.) yolunda para vermeye dayanan zekât, sadaka, hac gibi ibadetlerdir. Nefis bu ibadetler sırasında verilen para ile maddi varlığının azalmadığını, bilakis arttığını görerek materyalist olmaktan, dolayısıyla sebeplere bağlanmaktan kurtulmaktadır. Allah’a güvenmeyi öğrenmektedir. Zira nefis yaşantıyla öğrenir; ayrıca imtihan gereği karşılıksız olarak hiçbir şey vermemek üzere yaratılmıştır, programlanmıştır. O açıdan çok cimridir. Bu yüzden Allah’a (c.c.) tevekkül etmesi çok zordur.

‘Allah tevekkül edenleri sever (Al-i İmran suresi, 159).’ Niçin yüce Allah (c.c.), tevekkül edenleri sevmektedir? Çünkü tevekkül edenler bu dünyaya değer vermemektedirler. Kaygıları gerçekleşse bile bundan dolayı yüce Allah’a (c.c.) karşı olan duygu ve düşüncelerinde bir değişiklik olmamakta, yine de Allah’tan razı olmaktadırlar.

Sabır ve rıza tevekkülün bir sonucu olarak doğmaktadırlar. Bilindiği üzere sabır ve rıza usul-i aşerede en yüksek makamlardır. İmanda ve manevi yolculukta ulaşılmak istenen en büyük lütuflardır. Sıkıntılar karşısında kimseye şikâyet etmemek, güzel sabrın (sabr-ı cemil) tarifidir. Rıza ise başa gelen iyi durumlara olduğu gibi bela ve musibetlerden de Allah’tan razı olmaktır.

Tevekkülün sonucu sabır ve rızadır, tevekkülün sebebi ise usul-i aşeredeki tövbe, zühd makamlarıdır. Bunlar birer merdiven basamağı gibidir. Tövbede kul günahlardan uzaklaşır. Nefsin, çok önem verdiği günahlardan vazgeçmesi sanki onun ölümü gibidir. Yüce Allah (c.c.) tövbe eden bir kulu adeta imanla yeniden diriltmiştir. Günahlardan vazgeçtiği için de ona ibadetlerden zevk alma nimetini bahşeder. Çok kimsenin namaz kılmak istedikleri halde buna muvaffak olamamalarının gerçek nedeni günahlara tam manasıyla tövbe edememeleridir. Yüce Allah (c.c.) günahlarla kirlenen insanlara bunlara tövbe etmedikçe ibadet kapısını kolay kolay açmamaktadır. Böyleleri namaz kılmak için kendilerini zorlasalar bile namaz onlar için çok sıkıcı bir ibadet olmaktadır. Tövbe eden kişiler ise namazlardan çok büyük bir zevk alırlar, bir zamanlar nefislerinin zevk aldığı günahların yerine ruhları namazlarda sonsuz bir huzur bulur. İşte tevekkül için bu tövbe birinci basamaktır. Yani tövbe nasip olmadan tevekkülden söz etmek mümkün değildir. Çünkü günahlar insanda derinliği cehenneme kadar ulaşan kaygı kuyuları açarlar. Bunların üzeri ancak tövbe ile örtülür. Kaygı ise tevekkülün zıddıdır.

Tövbeden sonra zühd gelmektedir. Zühd dünyayı kalpten çıkarmaktır. Günahkâr bir insan adeta dünyaya taparken tövbe sayesinde yüce Yaratıcısı ile kendi arasında bir sözleşme imzalamaktadır. Zühd ise yüce Allah karşında dünyanın mubah olan şeylerinin de kalpten çıkarılmasıdır. İnsanın gerçek anlamıyla zühde ermesi için ibadetlerden zevk alan bir hale erişmesi gerekir.

Elbette zühdde herkesin bir derecesi vardır. Herkes aynı olamaz. Sonuçta yaşamak ve ailemizi geçindirmek için dünyaya bağlı olmak zorundayız. Dünyadan tamamen kopmak İslam dinine de aykırıdır. Çünkü sorumluluklarımız bizi belli derecede de olsa dünyaya bağlı olarak yaşamayı gerekli kılmaktadır. Bu konuda ‘El kârda, gönül yarda’ atasözü düsturumuz olmalıdır. Yüce Allah (c.c.) dünyanın gönülde yer almasından asla razı olmamaktadır.

Zühd tevekkülü doğurmaktadır. Gönlünde dünyaya değer vermeyenin kaygıları da yok olmaktadır. Çünkü her kaygı mutlaka dünyaya değer vermekten ve onu kaybetmek endişesinden kaynaklanmaktadır. Şeytanlar bunlardan yoksunluğu vesvese konusu yaparak insanları kaygıya sevk etmektedir.

Allah’a tevekkülü artmış bir insan karşısında şeytanlar büyük bir hezimete uğrarlar. Zira şeytanlar böyle bir müminin namazını ve zikrini ifsat etmek için yol bulamazlar. O zaman teslim bayrağını çekmiş düşman askerleri gibi bir hal yaşarlar. Hatta bu şeytanların bazıları bu yüzden Müslüman olup hatalarını bile anlarlar.

Evet, tevekkülü yeterli derecede kazanan bir mümin namazında ve zikrinde huşuya da erer. Böylelikle bu ibadetleri pek feyizli ve nurlu geçer.

Allah tevekkül sahibi kimseden hoşnut olur. Ona manevi yolda yüce makamlar ve haller nasip eder.

Veli kişinin en birinci vasfı, Allah’a tevekkül etmesidir.

Nefis tevekküle ermeden mutmainne makamına ulaşamaz. Tevekkül makamına eren nefis artık kaygılardan uzaklaştığı için Allah’a (c.c.) güvenir, itminana erer.

Çağımızda panik atak, stres, depresyon, melankoli gibi pek çok psikolojik hastalığın ve durumun nedeni kişide yeterli ölçüde Allah’a tevekkülün bulunmamasıdır. Sürekli kaygı hali hayatı çekilmez kılmakta, intiharları da teşvik etmektedir. Hâlbuki kişiler tevekkül halini bir doktor veya ilaç gibi görüp bu konuda bir arayış içerisine girseler elbette yüce Allah (c.c.) fazl u keremiyle bu konuda ikramda bulunacaktır. Onlara büyük ihsanlar gösterecektir. 

Küçük bir çocuk anne ve babasına tevekkül eder, bu sayede hayatın sıkıntılarını pek görmez. Onun gözü hep oyundadır. Keyfine bakar. İnançlı bir insan da çocuk gibidir. Kendisine sunulan tevekkül hali ile bela ve musibetler karşısında yüce Allah’a sığınır, pek strese girmez, sıkıntıya da düşmez. Allah’ın üzerindeki nimetlerini düşünerek haline her daim şükreder. Hem dünya hayatı hem ahret hayatı mutlulukla geçer.

Allah’a (c.c.) tevekkül etmeyen kişi adeta sırtı ile dünyayı taşıyormuş gibi büyük bir manevi yükün altına girer. Hâlbuki atasözünde belirtildiği gibi kişi elinden geleni yaptıktan sonra ‘İş olacağına varır.’ Her şey yüce Allah’ın tasarrufu altındadır. Bu açıdan kula öncelikli olarak düşen vazifeler temiz niyet ve duadır. Yüce Allah (c.c.) işleri takdir ederken kulların kalplerine ve samimi dualarına bakmaktadır.

Tevekkül hali tek kelime ile tarif etmek gerekirse bir ‘psikoterapi’dir. Kişinin ruh sağlığını koruyan ve onu yaşamda mutlu ve huzurlu kılan eşi bulunmaz bir iksirdir.

Tevekkül hali kişiyi kimseye muhtaç kılmaz, özgür ve bağımsız kılar. İnsanın kişiliğini de güçlendirir. Bir insan Allah’a (c.c.) gerçek manasıyla tevekkül ederse diğer insanların kendi yanında ne hükmü kalır ki?.. 

Manevi yolculukta zikir sayesinde ruh letaifleri ile manevi âlemlere doğru yükselirken bu dünyanın değeri gözünde düşer. Allah’a karşı bir aşk ve iştiyak duyar. Ruhun bu hali nefsin benliğini olumsuz yönde etkiler. Nefsin benliğini kırmaya başlar. Bu, yavaş yavaş nefiste zühd halini meydana getirir. Dünyaya karşı bu olumsuz tavır yanında benliğin kırılması ile tevekkül hali de kendisini gösterir. Nefis şeytanların vesveseleri ile meydana gelen kaygılara tepki göstermemeye, Allah’a dayanmaya başlar.

Nefis tevekkül nimetini elde edince insan büyük bir hazla ‘Hasbünallahu ve Ni’melvekil  (Allah bize yeter, O ne güzel Vekil’dir) der. Bu nefsin ve şeytanların belini kıran büyük zikirlerdendir.

Allah (c.c.) bizlere ‘Hasbünallahu ve Ni’melvekil  (Allah bize yeter, O ne güzel Vekil’dir)’ zikrini daima söylemeyi, bundan zevk almayı nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi




Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Kayin üzerinde 25 Mayıs 2013, 09:10:59
her işimiz tevvekkülle yapmak rabbimize sığınmak ve işlerimizi ona havale etmek...ayette emir buyurduğu gibi; ona sığınıp,yardım dilediğimizde ve her işimizde rabbim yürüyen ayak,tutan el oluyor...


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Kasım 2013, 21:54:53
Evet.Allah'a tevekkül edeceksin ve sonsuz bir teslimiyet içinde olacaksın.Ama çabalıyacaksın. Çalışmayana Allah rızık vermez.İbadet etmeyene de iman vermez.Rabbim hakkımız da hayırlı olanı verir inşallah.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Burcu 8/B üzerinde 29 Ekim 2014, 13:44:26
Allaha güvencimi tazelemiş oldu teşekkür ederim Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Burcu 8/B üzerinde 29 Ekim 2014, 13:46:00
ÖDEVİME YARDIMCI OLDUĞU İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Liyla üzerinde 29 Ekim 2014, 15:39:37
ödevime çok yardımcı oldu .Teşekkürler .


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Zeynep 8D üzerinde 08 Kasım 2014, 10:26:24
Allah razı olsun. Ödevime yardımcı oldu bu konu.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: -merve-7d- üzerinde 08 Kasım 2014, 12:53:59
Paylaşım için çok teşekkürler ödevimi hazırlamamda bana yardımcı oldu ..


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Pelinay üzerinde 08 Kasım 2014, 13:41:10
Ve ale ykunusselam..Allah razi olsun..çok onemli bir konu.cok da güzel açıklanmış. Rabbim inşallah her işimize tam bir tevekkül ile ona yonelebilmemizi nasip eylesin inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Rüveyha üzerinde 08 Kasım 2014, 17:28:15
Ve aleykümüsselam ve rahmetullah.Mevlam razı olsun..Tevekkül Rabbimize olan güvenin bir göstergesidir..İnşaAllah her işi Allah için güzel yapıp, gerisine Allaha bırakanlardan oluruz..


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Arife 8 üzerinde 11 Kasım 2014, 22:06:18
Allah Razı Olsun Çok Güzel Anlatmışsınız.
Ödevimi Yapmamda yardımcı oldunuz
Paylaşım  İçin Teşekkürler...


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Yunus 8 üzerinde 12 Kasım 2014, 20:16:39
Adevime çok yardımcı oldunuz güzelde anlatmışsınız teşekkürler.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Beyza 7/B üzerinde 15 Kasım 2014, 11:22:22
selamun aleyküm  çok saolun bilgi sahibi olmama ve ödevimi yapmama yardımcı oldunuz


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Mehmed. üzerinde 15 Kasım 2014, 13:43:19
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh,  Tevekkül çalışarak olur. Allah Teâlâ bizleri çalışanlardan eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Derya 7/B üzerinde 19 Ocak 2015, 00:24:00
Tevekkül başkalarına güvenmek değil,Allah'a güvenmektir.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Ayşe 8 üzerinde 11 Ekim 2015, 20:34:46
Esselamu aleyküm ve rahmetullah; Bu konuya basit bir örnek verecek olursak: Mesela bir insan sınavdan yüksek not almak istiyorsa nasıl olsa Allah yardım eder diye sınava çalışmamazlık yapmamalıdır. O kişi sınava çalışıp gerisini Allah'a bırakmalıdır.

Allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Ekim 2015, 20:55:39
Aleykümselam.Tevekkul başkalarına güvenmek değil,Allaha güvenip,ona yönelip sadece ona dua edip yalvarmaktır.Tam tevekkül edip,Rabbiminin yolunda giden kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Ramazan. üzerinde 12 Ekim 2015, 19:12:43
Ve Aleykümüs Selam . Evet anlayabileceğimiz düzeyde çok güzel bir konu olmuş ALLAH cc razı olsun . Biz kul olarak çalışıp çabalayalım sonra ALLAH cc tevekkül edelim . Biz elimizden geleni yapalım sonra ihlasla Rabb'imize sığınalım , tevekkul edelim .


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Melda üzerinde 12 Ekim 2015, 19:23:23
Selamün aleyküm. Bizler Allah 'a tevekkül etmeliyiz. Hz  İbrahim'i  ateşe attıklarında Allah c.c bana yeter demiştir.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Damla üzerinde 14 Ekim 2015, 22:05:22
Esselmau aleykum.
Tevekkül her şeyi yerinde istediğiniz gibi olsaydı.Haksızlık ve adaletsizlik olurdu.Hiç çabalamadan olmaz.
Biraz ibadet bi çaba bi şey lazım.O zaman işte Allah hakkımız olanı verir.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: sultan aktay üzerinde 16 Ekim 2015, 16:40:22
selamun aleyküm
allah paylaşım için razı olsun
bu konu hakkında beni bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: İkraNuR üzerinde 16 Ekim 2015, 17:31:18
Tevekkülün anlamı bir şeyi yapıp gerisini Allah'a bırakmak. yani Allah'a güvenmek ve Allah'tan o iş için yardım istemek Allah (c.c.) herzaman bizler için hayırlı olanı verir. Allah (c.c.) razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Ekim 2015, 17:47:02
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Tevekkül , işleri yapabileceğimiz kadar yapıp sonra Allah'a (celle celalühü) güvenmektir.  Rabbim (celle Celalühü)  bizleri gerçektentevekkül edenlerden eeylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 19 Kasım 2015, 16:43:52
selamun aleykum
 Tevekkül ; Allah'a  teslim olmak Allah' güvenmek , Allah2a dayanmak ve Allah'a sıgınmak demektir. dini bir terim olarak tevekkül, bir iş yaparken elinden gelen gayreti çabayı göstermekbe birlikte kalben Allah'a bağlanıp güvenmek , sonucunu Ondan beklemek demektir.  Yüce Allah bizleri ona tevekkül edenlerden eylesin amin

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Tevekkül başkalarına güvenmek değildir
Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Haziran 2018, 01:50:59
Aleyküm Selam. Rabbim bizleri herdaim tevekkül edip her işinde gayretli olan kullardan olabilmeyi nasip etsin inşaAllah