๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => İman ve Esasları => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Şubat 2009, 00:57:48



Konu Başlığı: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Şubat 2009, 00:57:48
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

   "Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki, doğru yolu bulasınız." (Al-i İmran; 103)

   İnsanın annesi, babası, kardeşleri, hanımı, komşuları, akrabalarından sonra en yakını, kişinin arkadaşıdır. Bundan dolayıdır ki kişi arkadaşını çok iyi seçmeli ve arkadaşının huyunu, kişiliğini çok iyi öğrenmelidir. İnsanın, kardeşlik ve sadakat akdinde iki vazifesi vardır. İnsanın birinci vazifesi, sadakatın şartlarını istemektir. Ondan sonra kardeşlik akdidir. Kardeşlik ve sadakate layık olmayanları, sadık (dost) kabul etmeyesin.

   Hz. Peygamber (S.A.V) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

   "Kişi arkadaşının dini üzeredir. O halde herkes kiminle arkadaşlık yaptığına baksın." (Ebu Davud, Tirmizi)
 
   Bu hadis-i şerifte Hz. Peygamber (S.A.V) kişinin, kendi arkadaşının meşreb ve mezhebinde olduğunu bildirmiştir. İnsan konuşma ve ilim öğrenmede ortağı, din ve dünya işlerinde refiki olmak için arkadaşı olmasını istiyorsa, şu beş hasleti gözetmesi lazımdır:

Birinci haslet;   akıldır. Çünkü akılsızın sohbetinde hayır olmaz. Zira onun en iyi hali, iyilik yapayım derken zararlı olmasıdır.
İkinci haslet;   güzel huydur. Kötü huylu kimseden vefa ve safa gelmez. Kötü huylu, gazab ve şehvetine sahip olamayandır. O halde insan öyle bir kimseyle arkadaş olmalıdır ki, ona hizmet edince, o seni korusun, ülfet edince, zinet verip, tatlı söz söylesin, bir iyilik görünce, onu değerlendirsin, bir kabahat görünce de, onu örtsün.
Üçüncü haslet;  de salahtır. İnsan, büyük günah işlemekte ısrar eden bir fasık ile dost olamaz. Çünkü Allah-u Zülcelal'den korkan, günahta devam üzere olamaz. Halbuki Allah (C.C) korkusu olmayanın gailesinden (azabından) ve zararından emin olunmaz. Zira o, arazın değişmesi gibi değişir. Bir kararda kalmaz.
Dördüncü haslet;  ise kanaattır. Dünyaya karşı (haris) hırslı olana yakın olmamak lazım. Haris ile sohbet öldürücü bir zehirdir. Haris ile sohbet eden hırslı olur, zahid ile sohbet eden zahid olur ve rahat bulur. Çünkü tabiatlar (huylar) birbirine benzemeye ve aksetmeye meyillidir.
 Beşinci haslet; ise sıdk, doğruluktur. Yalancı ile dost olunmaz. Çünkü o kötüdür, seraba benzer, boştur. Sana yakını uzak, uzağı yakın gösterir.
   İnsan bu beş şeyi bir kimsede bulamazsa, ya hasletleri kadar arkadaşlık yapmalı ya da uzak durmalıdır. Arkadaşlık, dostluk hukukunun da bir çok edep ve rükunları vardır. Kişi arkadaşını kendi nefsine tercih etmelidir. Mü'minlerin kardeşliği böyle olmalı, birbirlerini sevip, saymalı, birbirlerinde kusur aramamalı, buğz, kin ve düşmanlık etmemelidir. Çünkü bu kötü hasletler, insanın maneviyatını yok eder. Bu gibi hasletler hep nefsi davranmaktan dolayıdır. İnsanın nefsi ise hep kendini temize çıkarmaya çalışır ki, bu, insanın Allah-u Zülcelal nazarında değerini düşürür. Mü'min kardeşler olarak birbirine kızmadan, buğz etmeden, kin duymadan, birbirimize hep iyilik ve yumuşaklık bir şekilde davranmalıyız.

   Hz. Hüseyin (R.A) şöyle anlatmıştır: "Allah-u Zülcelal, bütün insanları topladığı zaman; "Fazilet sahipleri neredeler?" diye bir ses duyulur. Bir grup insan ayağa kalkıp, cennete doğru yürümeye başlarlar. Bunun üzerine melekler önlerine çıkarak: "Nereye gitmek istiyorsunuz?" diye sorunca, onlar da: "Cennete gitmek istiyoruz." derler. Melekler: "Hesaptan önce mi ?" diye sorunca, onlar da: "Evet hesaptan önce !" derler. Melekler: "Siz kimsiniz ?" diye sorunca: "Biz fazilet sahipleriyiz." diye cevaplarlar. Melekler: "Dünyada ki faziletiniz ne idi?" diye sorunca: "Bize karşı yapılan cahillikleri olgunlukla karşılar, bize kötülük edenlerin kusurlarını affederdik." derler. Bunun üzerine melekler: "Haydi cennete giriniz, iyi amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir." derler. Arkasından yine aynı ses: "Dünyada iken Allah'a dost olanlar nerede?" diye seslenir. Bu çağrı üzerine bir grup insan yine cennete yönelirler ve meleklerle karşılaşırlar. Melekler, onlara kim olduklarını sorunca: "Biz yeryüzünde Allah-u Zülcelal'in dostlarıyız." derler. Melekler: "Allah'a nasıl dost olmuştunuz?" diye sorarlar. Onlar: "Bizler dünyadayken, Allah için birbirimizi seviyor, Allah için birbirimize ikramda bulunuyor ve Allah için birbirimizi ziyaret ediyorduk." derler. Bunun üzerine melekler: "Haydi cennete giriniz, iyi amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir." derler. (Ebu Nuaym)
 
   İşte, dünyada mü'min kardeşlerimizle iyi geçinmenin, iyi davranmanın mükafatı böyledir. Gavs-ı Bilvanisi (K.S) bir sohbetinde şöyle anlatmıştır: "Bir gün Şah-ı Hazne' yi ziyarete gitmiştim. Akşam olup, yatma vakti geldiğinde, altıma bir hasır, üstüme de bir battaniye almıştım. Yattıktan bir müddet sonra; daha uyumadan, oraya ziyarete gelen bir kişi, üzerimdeki battaniyeyi aldı götürdü. Gece de hava soğuktu. Altımdaki hasırın yarısını üstüme örttüm. Battaniyemi alan kişiye de, hiç bir şey demedim. Öylece sabahladım."

   Şah-ı Hazne'nin evindeki misafirhane iki katlı idi. Üst katta alimler ve salikler, alt katta ise avam yatardı. Şah-ı Hazne kendi nefsini yenmek için, avamın yattığı yerde yatıyordu.

   İşte Allah-u Zülcelal için, insan kendi nefsini bırakırsa, Allah-u Zülcelal insana nice makamlar verir. Sadat-ı Kiram, Allah-u Zülcelal'in rızası için, mü'min kardeşlerine iyilikle davranmış, kendi nefislerini Allah-u Zülcelal'in rızasına vermişler, Allah-u Zülcelal de onlara böyle makamlar vermiştir.

   Bizim de elimizden geldiği kadar, Sadat-ı Kiram'ın ahlakıyla ahlaklanmamız lazımdır. Çünkü tasavvufun amacı; nefse muhalefet etmek, nefsi yok etmektir. Bizler her halde ve her yerde, Sadat-ı Kiram'a mutabaat etmek zorundayız. Mü'min kardeşlerimize güler yüzlü davranmak ve sevmek güzel ahlaktır. Onların bir sıkıntısı olduğunda kendi sıkıntımız, kendi müşkilatımız gibi hemen o sıkıntıyı gidermek için çareler aramamız lazımdır. Mü'min kardeşimizin kederinde ve sevincinde hep yanında olmaya gayret etmeliyiz. Çünkü herkes bu anlayışla ve bu ahlak üzere birbirine davranırsa, bütün insanlar İslam kardeşliğini yaşamaya başlar ve huzur olur, rahatlık olur, en önemlisi de Allah rızası kazanılmış olur.

    Hz. Peygamber (S.A.V)'in hadis-i şeriflerini ve evliyaların arkadaşlık hukuklarına riayet etmelerindeki hassasiyetlerini kendimize rehber edinerek, bizde birbirimizi düzeltmeye, birbirimize güzel huylar edinmede ve salih amel işlemede yardımcı olmaya gayret gösterelim. Kendimiz için istemediğimizi, mü'min kardeşimiz içinde istememek ve kendimiz için istediğimizi mü'min kardeşimiz içinde istemek güzel ahlaktır. Bundan daha güzeli ise, onlardan gelecek sıkıntıya katlanmak ve kusurlarını görmemektir. Nakledildiğine göre, bir adam sufiler cemaatine düşmanlık edip, zamanın halifesine şikayette bulunarak: "Bir cemaat zuhur etti, şarkı söylüyor, küfür olan şeyler konuşuyor, gizlice mahzenlere gidiyor, buralarda bir takım (mahsurlu) sözlerden bahsediyor. Bunlar zındıklardan bir topluluktur. Eğer emirü'l-mü'min'in bunların başlarının kesilmeleri için emir verirse, zındıklar mezhebinin kökü kazınmış olur. Zira hepsinin başı bu topluluktur. Şayet emirü'l-mü'min'in eliyle böyle hayırlı bir iş yapılırsa, gayet çok sevap alacağını temin ederim." diye, şikayet yollu sözler söyleyince, halife bunların derhal huzuruna celbedilmelerini emretti.

   Bunlar; Ebu Hamza, Rakkam, Şibli, Ebu Hasan Nuri ve Cüneyd-i Bağdadi idiler. Bunların idam edilmeleri için halifeden emir çıktı. Cellat, ilk önce Rakkam'ı katletmeye teşebbüs edince, Ebu Hasan Nuri hemen yerinden fırladı, kendini samimi bir şekilde ileriye attı, neşeli ve mütebessim bir şekilde gidip Rakkam'ın yerine idam sehpasına çıktı ve: "Önce beni katlet!" dedi. Cellat: "Henüz seni idam etmeye sıra gelmedi, kılıç öyle acele bir şekilde yanına koşulacak bir şey değil." dedi. Ebu Hasan Nuri: "Benim yolum fedakarlık temeli üzerine kurulmuştur. En aziz şey candır. Şu bir kaç nefesi ve soluk alacak zamanı bu kardeşlerime sarfetmek istiyorum, bu suretle ömrümü de feda etmiş olacağım. Çünkü ben dünyada ki bir nefes alacak kadar zamanı, ahirette ki binlerce yıllık hayata tercih ediyorum." dedi.

   Oradakiler Ebu Hasan Nuri'nin bu sözlerini işitince, durumu Halife'nin huzuruna arzettiler. Halife, Ebu Hasan Nuri'nin samimiyetine ve sadakatine taaccub etti, şaşırdı ve: "Emrin icrasını durdurunuz." dedi. Bunların durumunu incelemesi için kadıya başvurmalarını emretti. Kadı: "Delilsiz olarak bunlara mani olmak mümkün değildir." dedi. Sonra kadı, Ebu Hüseyin Nuri'ye fıkıh'tan bir mesele sordu, o da derhal cevabını verdi. Kadı mahcup olmuştu. Nuri sözlerine şöyle devam etti: "Ey kadı! Bütün bunları sordun, ama şunu hala sormadın. Acaba Yüce Allah'ın öyle erleri var mıdır ki, bunların kıyamları hep O'nunla, hareket ve sükunları aralıksız olarak O'nunla, bütün hayatları O'nunla, müşahadede ki bekaları da daima O'nunla olsun! Öyle ki Hakk'ı temaşa etmeleri hali bir an kesintiye uğrasa canları bedenlerinden çıksın. O'nunla uyusun, O'nunla yesin içsin, O'nunla tutsun, O'nunla yürüsün, O'nunla görsün, O'nunla işitsin ve O'nunla olsun! İşte ilim bu sorulara verilen cevaptır." Bu sözleri dinleyen kadı hayrete düştü ve halifeye bir elçi gönderip: "Şayet bunlar da zındık iseler, ben yeryüzünde bir tek müslüman bile bulunmadığına hükmediyorum." dedi. Halife bunları yanına çağırıp: "Dileyin dilediğinizi..." dedi. Onlar: "Bizim dileğimiz senin bizi unutmandır, çünkü sen ne hüsnü kabul göstermekle bize şeref verirsin, ne de katından kovmakla bizi hakir kılabilirsin. Zira bize göre senin bizi kabul etmen reddetmen gibi, reddetmen de kabul etmen gibidir." dediler. Bu sözleri dinleyen halife çok ağladı, kendilerini izzet ve ikramla uğurladı.

  Allah için yaşamak, Allah-u Zülcelal'in yanında çok kıymetlidir. Allah'a ve Resulü'ne muhabbet beslemek de, Allah-u Zülcelal'in yanında çok makbüldür. Bazı peygamberlere şöyle vahy gelmiştir: "Beni seven kimseye, ben cenneti nasip ederim. Kim benden korkarsa, ben onu cehennem ateşinden muhafaza ederim. Kim benden haya ederse, hafaza meleklerine o kimsenin günahını unuttururum." İşte Allah-u Zülcelal böyle kudret ve azamet sahibidir. Her şey O'nun kudretindedir. Hakikaten bizler ne de olsa, günah sahibiyiz. Peygamber olmadığımız için evliyalar dahi kendi derecelerine göre hata sahibidirler. Bu hatalara karşı Allah-u Zülcelal'e tevbe etmek ve daima yalvarmak lazımdır.

   Habil ile Kabil, Adem (A.S)'in oğullarıdır. Annemiz Havva daima ikiz doğuruyordu. O zaman her erkek, ikiz doğduğu kız kardeşi dışında istediği kızla evlenebiliyordu. Habil ile Kabil büyüdüler ve evlenme çağına geldiler. Bundan sonra Allah-u Zülcelal, Adem (A.S)'e, Habil'in ikiz kız kardeşi Leyuza ile Kabil'i, Kabilin ikiz kız kardeşi Eklima ile de Habil'i evlendirmesini emretti. Eklima her yönüyle Leyuza'dan güzeldi. Adem (A.S) aldığı bu emri çocuklarına ulaştırdığı zaman Habil hoşnut oldu, Kabil ise kızdı.

   O zaman, kim bir kurban verirse, gökten bir ateş inip bu kurbanı yiyor ve bu da kurbanın kabul olduğunun alameti oluyordu. Habil, kendi sürüsü içinde en güzelini seçip kurban etmek niyeti ile ayırdı. Bu kurbanı ile de, içinden Allah-u Zülcelal'in rızasını kazanmayı düşündü. Kabil ise, sahip olduğu en düşük kalitede ki buğdayı kurban niyeti ile ayırdı. Her ikisi de, kurbanı bir dağın tepesine koydular. Bundan sonra Adem (A.S) dua etti ve gökten bir ateş indi. İnen bu ateş, Habil'in kurbanını yiyip bitirdi, Kabil'in kurbanı ise olduğu gibi kaldı.

   Bunun üzerine Kabil, Habil'e kızdı. İçinden de hased duygusu besledi. Onun bu hasedi, Adem (A.S) Kabe'yi ziyaret için oradan gidinceye kadar sürdü. Adem (A.S) onların yanından ayrılıp gidince Kabil, Habil'i öldürmek niyeti ile yanına gitti. O sırada Habil sürüsünün başında idi. Kabil ona: "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Habil: "Beni niçin öldüreceksin?" diye sorunca, Kabil: "Allah, senin kurbanını kabul etti, benim kurbanımı geri çevirdi. Bu durumda sen, benim güzel kız kardeşimle evlenmek istiyorsun; benim de, senin çirkin kız kardeşinle evlenmemi istiyorsun." dedi. Kabil, Habil'i öldürmeye karar verdi, ancak nasıl öldüreceğini bilmiyordu. Bunun üzerine şeytan, insan suretine girdi. Kabil'in yanına geldi. Bir kuş aldı, kuşun başını bir taşın üzerine koydu, sonra da başka taşı onun başı üzerine indirdi. Kabil ise, onun bu yaptığına bakıyordu. Böylelikle şeytan, adam öldürmeyi Kabil'e öğretti. Kabil de onun gibi yaptı, Habil uyurken onu öldürdü. Kabil, Habil'i öldürdükten sonra, bir müddet sırtında taşıdı. Sonradan öldürdüğü kardeşini ne yapacağını kargadan öğrendi. Baktı ki karga ölmüş olan hemcinsini bir çukur kazarak gömüyor. Kabil de onun gibi yaptı ve kardeşine bir mezar kazarak gömdü. Sonra Adem (A.S) gelince Kabil'e, kardeşi Habil'i sordu. Kabil: "Ben onun vekili değilim." dedi. Adem (A.S): "Onu mutlaka sen öldürmüşsün, bunun için cesedin karardı." dedikten sonra, Kabil'den uzaklaştı.

   İşte kıskançlık, Kabil'i katil yaptı. Her ne zaman, haksız yere bir cana kıyılsa, bunun günahından Kabil'e bir nasip çıkar. Zira, yeryüzünde ilk cana kıyıp adam öldürme işini o yapmıştır. İnsan bu manevi hastalıkların kendisinde olmasını istemiyorsa da, yine de kendisinden atamıyor. Ancak bu, tasavvufun kural ve kaideleriyle atılabiliyor.

   Rivayet edildiğine göre, Zülkarneyn (A.S), bir yere giderken garip bir cemaat gördü. Kendi evlerinin arasında kabir kazmışlar ve yemekleri de ottan ibaretti. Zülkarneyn (A.S) onların ileri gelen büyüğüne bir elçi gönderdi ve yanına gelmesini istedi. Fakat adam: "Benim Zülkarneyn'e ihtiyacım yoktur. Eğer onun ihtiyacı varsa o yanıma gelsin." dedi. Elçi durumu Zülkarneyn'e anlatınca: "Hakkikaten benim ona gitmem lazımdır." diyerek kalktı ve yola çıktı. Onların yanına varınca: "Siz gelmediniz, işte biz geldik!" dedi. Adam: "Doğrudur, çünkü bizim sana ihtiyacımız yoktur." dedi. Zülkarneyn: "Ben hiç böyle bir cemaat görmedim, neden evlerinizin arasına kabir kazdınız?" diye sordu. Adam: "Bu kabri daima ölümü hatırlamak için kazdık. Bu kabir önümüzde olduğu zaman, daima ahiret aklımızda oluyor ve daha çok ibadet ediyoruz." dedi. Zülkarneyn: "Peki neden yemek yemiyorsunuz?" diye sordu.

   "Eğer yemek yersek vücudumuz büyür ve o vücudu, bu kabrin içinde kurtlar yiyecektir. Allah'ın otu çoktur ondan yiyoruz." dedi. Bundan sonra bir kafatası eline aldı: "Bu kimdir, biliyor musun?" diye sordu. Zülkarneyn: "Hayır, bilmiyorum!" diye cevap verdi. Adam: "Bu da senin gibi bir padişah idi. Onun mülkleri, hazineleri vardı ve o kadar zalim idi. Bak sonu ne oldu!.." dedi. Adam elini başka bir kafatasının üzerine koyarak: "Bu da adaletli bir insandı. İşte onun sonu da böyle oldu!" dedi. Adam daha sonra elini Zülkarneyn'in başına koydu ve: "Acaba bu baş öldükten sonra zalim padişah gibi mi, yoksa adaletli bu kimse gibi mi olacak?" dedi. Bu esnada Zülkarneyn ağlamaya başladı ve: "Senin bu nasihatın bana yeter. İstersen her gün bana nasihat etmek için vezirim ol." dedi. Adam: "Hayır! bütün dünyayı bana versen yine de olmam. Ben halimden memnunum." dedi.

   Hakikaten o adam elini sanki hepimizin başına koymuş gibidir. Acaba zalim mi olacağız, yoksa salih mi olacağız? İşte bunu hepimizin düşünmesi gerekir. Ona göre kendimizi ayarlayalım. Allah-u Zülcelal'in merhametini unutmayalım. Bizden öncekiler için İslami yaşantı biraz müsait idi. Fakat bizim bu yaşadığımız ahir zamanda zordur. Onun için bizim en büyük çaremiz, ağlamak ve Allah'a yalvarmaktır. Allah-u Zülcelal'e karşı çok ağlamamız ve yalvarmamız lazımdır. Bizim tek çaremiz budur. Gelin, hep beraber el ele vererek merhametlilerin en merhametlisi olan Rabb'imize yönelelim. O'ndan başka sığınacak ve O'ndan başka tutunacak neyimiz var. Biz O'na yönelelim, itaat edelim, teslim olalım. İnanıyorum ki o zaman O'da bize rahmeti ile muamele edecektir.

    Allah-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin ...
 


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ekvan üzerinde 21 Eylül 2009, 00:48:34

Amiin amiin amiin.
Arkadas secerken,cevremizi olustururken cok dikkat etmeliyiz.Davranislarindan ve yasantisindan ornek alabilecegimiz insanlarla dostluklar kurmaliyiz.

Bulamiyorsakda boyle degerli insanlari,mutlaka bol bol dua etmeliyiz,Allahim beni sevdiklerinle bir araya getir,dostlarinla tanistir,dostluklarini nasip et...diye dua etmeliyiz.

Edinde gorun,cevrenizdeki dost bildikerinizi Rabbimiz nasilda tek teke hayatmizdan eliyor...

Allah razi olsun Hocam,iyice beynime yerlessin diye iki kez okudum ama defalarca kez okumam gereken bir paylasim bu...emeginize saglik..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ekvan üzerinde 20 Aralık 2010, 10:23:47

    Hakikaten o adam elini sanki hepimizin başına koymuş gibidir. Acaba zalim mi olacağız, yoksa salih mi olacağız?

    Bunu her an hatırlamayı Rabbimden diliyorum..Allah razı olsun..Bu güzel paylaşım için..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Sefil üzerinde 13 Haziran 2011, 15:43:42
Cenabı Mevlam bizleride o güzel hasletleri içinde bulunduran cennet yoluna giden faziletli kullarından olmayı nasip eylesin

inşallah rabbim bu güzel paylaşım için sizlerden razı olsun inşaallah


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Pelinay üzerinde 27 Haziran 2014, 21:14:08
Esselamü aleykum ve rahmetullah; çok güzel bir yazıydı...Mevlam razı gelsin..Mevlam bu güzel paylaşımlarınızın hakikatlerinden cümlemizi hissedar eylesin inşallah....
Mevlam gönüllerimize sevdiklerine karşı muhabbet,sevmediklerine karşı da buğz ihsan eylesin... müminler kardeştir hadisi şerifini bizlere unutturmasın ve yaşayabilmeyi de bizlere nasip eylesin inşallah..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ceren üzerinde 10 Ekim 2014, 18:12:42
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşım dan dolayı.Ve bizleri de Allah için seven,Allah adına konulan gerçek Müslümanlarla dost olmayı. Ve Allah yolun da hizmet etmeyi nasip etsin bizlere inşallah.


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Mehmed. üzerinde 02 Ağustos 2015, 06:30:58
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah, Kardeşlik günahlarda değildir.  Gerçek kardeşlik sevap işlerde yardimlasinca olur . Rabbim ( celle celaluhu ) bizleri gerçek kardes olanlardan eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ruhane üzerinde 24 Mart 2016, 02:43:25
Allah razi olsun.. müslüman müslümanın din kardesidir.. Kardeşlerimiz için kıskançlıktan uzak durmalı hayır dualarda bulunmaliyiz. .


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Damla üzerinde 26 Mart 2016, 20:29:58
#Esselamu aleykum..Her insan kardeştir..Hepimiz Adem a.s. ın soyundan geliyoruz..Rabbim razı olsun..#


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Mustafa Bahri üzerinde 30 Mart 2016, 20:57:47
İnsanın iyi dostu bir ömür boyu cehennem ızdırabına girecekken onu çekip gerçek yola alan dır .Mevlam cümlemize iyi dostlar daim eylesin
Aminn


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Melike 8 üzerinde 30 Mart 2016, 21:02:57
Allah razi olsun bu paylasim yapan kisiye cok teşekkürler


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Hatice 08 üzerinde 30 Mart 2016, 21:23:22
Allah c.c. razı olsun emeğinize sağlık bu paylaşımı yaptığınız için teşekkür ederim


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: İkraNuR üzerinde 30 Mart 2016, 21:49:22
selamun aleykum.
emeğinize sağlık.
inş hepimiz birer kardeşiz.
Allah c.c. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: sultan aktay üzerinde 31 Mart 2016, 15:55:22
allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Rüveyha üzerinde 05 Nisan 2016, 14:21:57
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Mevlam ümmeti Muhammedin kardeşliğini pekiştirsin daim eylesin İnşaAllah...Rabbim bu güzel hasletlerle bizleri de süslesin İnşaAllah.Rabbim razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ceren üzerinde 28 Nisan 2016, 14:29:40
Aleykumselam.Musluman muslumanin kardesidir.Ve allah musluman kardeslerinin baris ve birlik icinde yasamasini emir eder.Rabbim bizleri allahin yolunda giden ve musluman kardesi ile allah rizasi icin birlikte olan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Mayıs 2017, 15:02:11
Aleyna ve aleykümüsselam Müninler hep birlikte Allah ın ipine sarılmadıkça gerçek kurtuluşa eremezler inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Eminegül üzerinde 07 Kasım 2018, 07:48:26
güzel huylu insanın psikolojisini iyi eder insanın huyuna sirayet eder, peygamberimiz bana kişi arkadaşının  dini üzerinedir  buyurarak arkadaş seçimindeki hassasiyet i vurgulamıştır.Ahire yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olmak farkındalıklı olmak ..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ayşegül Yıldırım koü üzerinde 18 Kasım 2018, 08:03:04
HADİSİ ŞERİF ;"İlim , İslâmın hayatı ve imanın direğidir. Kim ilim öğretirse Allahü teala onun mükafatını tam verir. Kim öğrenir ve amel ederse Allahü Teala ona bilmediklerini öğretir. " (Suyuti/ El-Camiu's Sağır)

Bu güzel ilmi bilgileri bizlere ulaştırdığiniz için  Rabbım sizleri mükafatı tam alanlardan eylesin. Amin Allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Esila Esma üzerinde 09 Ocak 2019, 00:52:27
müslüman müslümanı kardeşidir,birbirine zimmetlidir.rabbim hakiki müslüman olabilmeyi nasip etsin inş.


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Haziran 2019, 15:22:40
Esselamu aleykum. Allahin yarattığı tüm müslüman kardeşi ile yaratılan tüm insanlar ile barış içinde kardeşçe yaşayan ve allahın rizasini kazanan kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 09 Haziran 2019, 12:20:09
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Mü'minlerin ( inananlar'ın )Kardeşliği
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Eylül 2019, 16:07:00
Esselamu aleyküm. Allahın emrinde yaşayan hakiki iman İslam kardeşliğine kavuşan kullardan olalım inşallah....