> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Zeyd > Sahabilerin fetvaları 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sahabilerin fetvaları 2  (Okunma Sayısı 1015 defa)
15 Eylül 2010, 17:09:59
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Eylül 2010, 17:09:59 »



Sahabilerin fetvaları 2

c) İlletin Genellik Belirtemesi


392- Zeydiyye´nin, illeti geçiş sağlayıcı olarak benimsedikleri kanaatine vardık. Ni­tekim onlar, sübuta erdiği takdirde illetin, içerdiği hükmün tüm kapsamını gerçekleştir­mesi açısından genel olacağını söylerler. Bu görüş, illetin genellik belirttiği ve uygula­masının da genel olduğu yargısına varan Irak fakihlerinin görüşüdür. Şöyle ki, illet ku-rallaştığı takdirde uygulaması da vacib olur ve ona karşıt bulunan her hüküm, kıyasın muhalifi sayılır. Nihayet temel ilkeler, böylelikle kesinleşir ve hükümler subut bulur. Yine bu şekilde şer´i nasslara dinamizm kazandırmak disipline edilir. Nihayet bu şekilde kıyasla ilgili hükümler ve kıyasa muhalif olarak, ayrıca kararlaştırılmış kuralların dışına taşarak gelen hükümler tanınır. Nass kendisi üzerine oturtulduğu için, illetin saygınlığı vardır.

Zeydiyye, illetin genellik belirtmesi konusunda tartışma açmış ve Iraklıların vardığı sonuca varmıştır. Büyük çoğunluğunun görüşü de bu paraleldedir.[10]

393- Mantığın da kabul ettiği gibi illet genel olduğuna ve her bulunduğu yerde uy­gulandığına göre acaba hususi anlam kazandırdığı hususlara kaynaklık eden her umumi lafzın durumu gibi tahsis edilmeye elverişli midir?

Şüphesiz tahsisinin caiz oluşu konusunda Zeydiler arasında fikir ayrılığı meydana geldiği gibi, hanefiler de ihtilaf etmişlerdir. Bir kısım Zeydilerle Ebu Zeyd ed-Debbûsî, Ebu Hasan el-Kerhi, ayrıca hanefilerden Cassas diye meşhur olan Ebu Bekir er-Razi tahsisin caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Bir kısım Zeydiler ve hanefiler ise tahsisinin caiz olmadığını söylerler. Ancak illetin belirli bir konumdaki hükmünün nassa yahut karşıtı olan bir icma´a geçiş sağlamasını engelleyecek husus geldiği takdirde adı geçen konumdaki hükmünün kesinlik kazanmayacağı noktasında tahsisi normal görenlerle bu duruma karşı çıkanlar ittifak sağlamışlardır. Şüphesiz böyle bir durum, illetin tahsise elverişli olmadığını ileri sürenlere göre tahsis sayılamaz. Çünkü illet, sadece nassın konu­mu içerisinde geçerlidir. Fakat nassın bu konumunda iki delil çelişmektedir:

Birincisi: Umumilik belirten illetin gerekli gördüğü husus,

İkincisi: Nass yahut icma´ veya da bu konumda kendisinden daha güçlü başka bir il­let. Bu durumda daha güçlü olan delil Öne alınır ve illetin umumiliğinin tahsisi sözkonu­su olmaz. Sadece hükmü geçerli olmakla birlikte amel ederken diğerini ona takdim et­mek sözkonusudur. Bu konuda usulcüler arasındaki sürtüşme noktası, bazı durumlarda herhangi bir tahsis edici ile amel etmenin uygun olup-olmadığı hususudur.

İlletin tahsisini normal görenler, bu durumu da caiz görmüşler ve illetin başhbaşına mucib olmayıp, sadece hükme bir emare teşkil ettiği şeklinde hüccet getirmişlerdir. Bu durum, kanun koyucunun bu özelliği illete takdir etmesi suretiyledir. Müçtehid, o illeti bulup-çıkarmakla imtihan edilir. İlletin bir konumda emare olup, diğer bir konumda emare olmaması caizdir. İllet, her durumda değil de birçok durumlarda etkisini göstere­rek hükmün ortaya çıkması suretiyle emare teşkil eder. Sözgelişi, kış aylarındaki yağmur bulutlarının yağmurun yağmasına emare teşkil etmesi gibi. Fakat bazı hallerde yağmurun yağması bu duruma muhalefet edebilir. Bu anlayışın gereği, illetin yararlı olup-olmamakla doğru orantılı bulunmasıdır. Buna göre, illetin mevcudiyetine rağmen yararlılık gerçekleşmezse o zaman illet tahsis edilir ve bu konumda uygulanmaz.

Tahsisi uygun görmeyenler ve illetin tahsisi kabul etmeyeceğini söyleyenler, onun tahsisinin imkanı bulunmadığı kanaatine varmışlardır. Çünkü illetin varlığı ve hükmün bazen gerçekleşmemesi vasfın, hükmün izlediği illet oluşunun ortadan kalkması demek tir. Hem sonra tahsisin anlamı, o konuda tahsis edildiğine dair delil bulunan illetin bu konumdaki hükme delalet etmediği ile ilgili delil teşkil etmesidir. Bunun varacağı so­nuç, illetin o hükümde uygulanılmaması yani o noktada etkisini göstermemesidir. Başka bir deyimle, o hükmün illetin genellemesi kapsamına girmemesidir. Buna göre, umumi­lik kavramı; illetin uygulanmadığı konumu kapsamına almadığından dolayı tahsis sayıl­maz. Bu durum, illetin fer´i konularda bulunmamasına, yahut illet denilebilen vasfın or­taya çırakılmasının tutarsızlığına neden olur. Bazı durumlarda anormalliğin gözükmesi, hata yönünün illetin istinbatı noktasında olduğuna sinyal veren şeydir. Sözgelişi çölde yol kenarındaki nişanların mevcudiyetiyle kendi yolunu araştıran kimse beyaz nişanlar bulduğu takdirde onlarla yolunun doğru olduğuna delil getirir. Siyah işareti gördüğü za­man da o işaretin gösterdiği şekil üzre yola devam eder, bu defa yanılır. Bu durum, o kimseyi yolu gösteren emareyi değiştirmeye sürükler. Bu defa yol gösterici işaretlere mutlak anlamda işaretler değil de sadece beyaz işaretler demek olan bir vasıf ekler.

Bu görüş gereğince illetin umumilik belirttiği kanaatine varılmış olur.

394- Bu husus teorikmiş gibi görünen, oysa pratik olan bir konudur. Çünkü tahsis caiz görenler, onu yararlılık illetine bağlarlar. Caiz görmeyenler ise, bu illete dayandır­mazlar. Birinci görüş, disipline edilme şartına ihtiyaç duyulmaksızın münasip vasıflarla

belirli bir illete dayandıran Zeydiyye çoğunluğunun metoduna daha yakındır. Buna göre daha önce belirttiğimiz gibi onlar nezdinde kıyasın illeti, münasib mürseldir.

395- Cumhur nezdinde olduğu gibi Zeydiyye´ye göre de illet, açıklık getiren emare­dir. İllet, fer´i konulardaki hükmü de ortaya çıkaracağı anlamında bizatihi hükmün ken­disinde etkili olmayıp, bilakis fer´i konulardaki yasa koymanın hükmünü açıklar ve fer´i konularla asiî konular arasındaki irtibatı, ayrıca Allah Teâlâ´mn hükmünün fer´i konular­da kapsadığım beyan eder. Temel mes´ele, Allah Teâlâ´mn fer´i konulardaki hükmünü elde etmek için yol gösteren sadece bir simgedir. Nitekim Miyar el-Ukul adlı kitapdaki fikhî illetin gücünün dozajı konusunda aşağıdaki ibare geçer:

"İllet isbatlayıcı değil, açıklığa kavuşturucu husustur."[11]

396- İlletin varlığıyla birlikte hüküm de bulunur; illet ortadan kalktığı takdirde hü­küm de yok olur. O, var olmak veya yok olmak açısından illetle birlikte deveran eder. İllet bulununca hüküm varlığını gösterir, bulunmayınca hüküm de bulunmaz. Bundan dolayı zeydiler kıyası, kıyas-ı tard ve kıyas-ı aks olarak iki bölüme ayırırlar. Kıyas-ı tard, illetin kesinlik kazandığı yerde hükmün de kesinlik kazanmasıdır. Kıyas-ı aks ise, sıfatlardaki iki pozisyonun ihtilaf etmesi durumunda fer´i mes´elelerdeki hükmün karşıtı nın kesinlik kazanmasidır. Bu ise aynılık kanununun ince bir uygulamasıdır. Buna göre sarhoş etme, haram sayma demek olan hükme, gerçekleştiği her yiyecek ve içecekte ge­çerlilik kazandırır. Hüküm gerçekleşmediği takdirde haram sayma olayı ancak sarhoşluk dışında necaset ve benzerleri gibi başka bir sebebin bulunmasından dolayı geçerlilik ka­zanabilir. Elbisede necasetin bulunması, namazın bozulmasının illetidir. Bu tardi bir olaydır. Necasetin ortadan kalkması, namazın caiz olacağı anlamında hükmün karşıtını geçerli duruma getirir. Herhangi bir içecekte sarhoşluğun bulunması haram edilmesini zorunlu kılar. O içecekten sarhoşluk özelliğini kaldırmak, helal anlamdaki karşıt hükmü gündeme getirir. İşte bu şekilde hakkındaki hükmü gerekli kılan herhangi bir olaydaki bütün vasıflar, o vasıflar devam ettiği sürece hükmü de sürekli gündemde tutar. O vasıf ortadan kalkacak olursa, o zaman hükmün karşıtı geçerlilik kazanır. Hükmün vasıfla birlikte bulunması, tardi bir kıyastır. Bu vasfın ortadan kalkmasıyla hükmün de zail ol­ması ise aksi kıyastır.

397- İllet birinci olarak nass veya icma´ yoluyla ana mes´elede gerçekleşip kesinlik kazanması durumunda olduğu gibi apaçık bir şekilde gerçekleşebilir. Böylece Nebi (s.a.v)´in kedi konusunda:

´´Onlar sizin etrafınızda çok sık dolaşan hayvanlardandır" kavlinde olduğu gibi ille­tin varlığını fer´i konularda da tanıtma hakkında müçtehid çok gayret sarfeder. Bu ifa­deyle anlıyoruz ki, hayvanın insanların etrafında çok sık dolaşan türden olması, onun te­mizliğinin illetidir. Müçtehid içtihad yöntemiyle böceklerle fare gibi mikrop saçan hay­vanlardan insanların çevresinde sık dolşan hayvanların varlığını kedilerin kapsamına sokmak için açıklamada bulunur. Celi kıyas diye adlandırılan bu tür illeti kıyası redde­den illetin nass ile sabit olması durumunda müçtehidin yaptığı içtihad zaten nassın uy­gulama alanı içinde olduğu için ona kıyas denilemiyeceğini söyler. Celi kıyas´ın karşıtı olan ikinci kısım da hafi kıyas´tır. Hafi kıyas, asıl mes´eledeki illetin gizli kaldığı ve onu isbatlayacak bir nassın bulunmadığı, ayrıca fakihin, onu tanıtırken illetin ortaya çıkarıl­ması yöntemlerinden birisi ile gayret sarfettiği kıyastır.

Her iki kıyas çeşidi de kıyasü´l-İlle diye adlandırılır. Kıyas çeşitlerinin karşıtı ise Kı­yas-ı şebih´tir. İmam Şafii er-Risale adlı kitapta kıyası şebeh´i, hükmünden açıkça bah­sedilmeyen hususun birkaç asıl içinde çeşitli benzer yönlerinin bulunabileceği müçtehi­din bu hususu asıllardan kendisine en çok benzeyene ilhak edeceği şeklinde yorumlar. Ayrıca İmam Şafii kıyas-ı ille´yi kıyas-ı rnana [12]diye de isimlendirir ve bu konuda şöy­le der:

"Kıyas iki açıdan ele alınır:

Birincisi: Fer´i mes´elenin tek bir asim anlamı içinde birtek benzerinin bulunması­dır. Dolayısıyla kıyasçılann bu hususta hiçbir ihtilafı sözkonusu olmaz.

İkincisi: Fer´i mes´elenin, birkaç asılda birkaç benzerinin bulunmasıdır. Bu durumda fer´i mes´ele asılların en evla olanına ve en çok benzeyenine ilhak edilir. Kıyasçılar ise bu noktada ayrılığa düşerler."[13]

398- Kıyasın bu bölümlerinin hepsi Zeyd...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sahabilerin fetvaları 2
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:48:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sahabilerin fetvaları 2 rüya tabiri,Sahabilerin fetvaları 2 mekke canlı, Sahabilerin fetvaları 2 kabe canlı yayın, Sahabilerin fetvaları 2 Üç boyutlu kuran oku Sahabilerin fetvaları 2 kuran ı kerim, Sahabilerin fetvaları 2 peygamber kıssaları,Sahabilerin fetvaları 2 ilitam ders soruları, Sahabilerin fetvaları 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes