> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Zeyd > İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5  (Okunma Sayısı 1326 defa)
15 Eylül 2010, 18:27:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Eylül 2010, 18:27:07 »



İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5

4- Müzaraa (Ziraatte Ortaklık)


261- Her ne kadar hanefiler kıyas´a muhalif olarak ortaya çıkan istihsani bir akid ol­duğunu söylemişlerse de, İslam âlimleri müzaraanm caiz olduğunda ittifak etmişlerdir. Çünkü ona icâre denmesi uygun olmaz. Zira o müzaraada ücret belli değildir. Şirket denmeside doğru olmaz. Çünkü ortaklığı sağlayan şey henüz ortada yoktur. Bu Hanefilere göre bir kıyas hükmüdür. Lâkin hanefiler, müzâraa´yı istihsan´ın geçerli saydığını söylemişlerdir. Çünkü o başlangıcı itibariyle icâre, sonucu itibariyle de şirket durumun­dadır.

Zahirîler tarıma dayalı araziden, belirli bir ücretle kiraya verilmesi yoluyla yararla­nılmasının caiz oluşunu reddetmişlerdir. Zira onlar, Nebi (s.a.v)´in ashabının yaptıkları ile Nebi (s.a.v)´in işaret buyurduklarına sımsıkı tutunmuşlardır.

Biz el-Mecmû´un, tarıma dayalı arazilerden, belirli oranlarda faydalanılabileceğini bize açıkladığını görüyoruz. el-Mecmû´da, bu arazilerden belirli oranlarda faydalanmayı oösteren haberlerin metni şu şekildedir:

"Bana Zeyd b. Ali, o da babasından, o da dedesinden , o da Ali (a.s)´dan naklen, Ra-sulullah (s.a.v)´in araziyi üçte bir veya dörtte bir oranında kabala vermeyi nehyettiğini anlatü. Ve Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "Sizden birinizin herhangi bir toprağı bulundu­ğunda onu eksin veya kardeşine karşılıksız iğreti olarak versin" Birçok araziler karşılık­sız yüzüstü kalınca Rasulullah (s.a.v)´den kendilerine bu konuda ruhsat vermesini istedi­ler ve istedikleri ruhsatı tanıdı ve Hayber´i oradaki halka hurmalarını sulamaları, aşıla­maları ve muhafaza etmeleri karşılığında yanya verdi: Hurmalar olgunlaşıp devşirme zamanı geldiğinde Abdullah b. Revaha (r.a)´ı gönderdi ve onların huzurunda göz kara­rıyla takdirde bulundu; Yarı hisselerini kendilerine geri verdi."[53]

Bu rivayet, Ali (k.v)´nin Nebi (s.a.v)´den yaptığı rivayettir. Bu rivayet, ziraatte or­taklığın önce menedilip, sonra da mubah sayıldığını gösterir. Bu tarz ortaklığın menedil-diğine dair birçok nakli şahidler mevcuttur. Nitekim (Buhari, Müslim) ve Beyhaki Cabir (r.a)´den Rasulullah (s.a.v) döneminde boş gezen kişilerin arazileri bulunduğunu ve bu arazileri üçte bir, dörtte bir ve yarıcılık esasına göre kiraya verdiklerini, Rasulullah (s.a.v)´in şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Her kimin elinde fazla arazi varsa onu ek­sin veya karşılıksız iğreti (sürekli) olarak kardeşine versin. Eğer bu uygulamadan çeki-nirse o zaman toprağına sımsıkı sarılsın." Müslim, Râfi îbn-i Hudeyc dediki, Rasulullah (s.a.v) bizim için faydalı olan bir işi nehyetti. Baş-göz üstüne... Allah ve Rasulü bizim için en faydalı olandır. Oradaki topluluk:

-Nedir o ?

- Rasulullah (s.a.v): " Her kimin bir arazisi varsa onu eksin veya kardeşine ektirsin. Yoksa onu üçte bir veya dörtte birle veya da belirlenmiş bir yiyecek maddesiyle kiraya veremez."

Şüphesiz bütün bunlar, Ali (k.v)´den rivayet edilen nassm, üçte bir veya dörtte bir

asıyla yapılan ziraat ortaklığını menetmekten ibaret olan birinci bölümün şahidleridir.

Böyle bir menedişten sonra mubah kılınışından ibaret olan ikinci bölümün de, Müslim ve Buhari´nin rivayetlerinden oluşan şahidleri vardır. Nitekim Buhari Sahih´inde Abdullah b- Ömer´den naklen şu haberi almıştır: "Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Nebi (s.a.v)

Hayber´i, Hayber Yahudilerine, bakmalan ve ekmeleri karşılığında verdi. Üretimin ya­nsı onlara aitti." Sahihi Müslim´de de. Nebi (s.a.v)´in, Hayber yahudilerine kendi malla­rı olan Hayber hurmalıklarını geri verdiği, yalnız ürünün yarısının Rasulullah (s.a.v)´e ait olduğu geçmektedir. Bir ifadade ise şöyle geçer: Rasulullah (s.a.v) galip gelince Ya­hudileri Hayber´den çıkarmak istedi. Resülullah´tan, kendi adına hurmalıkların bakım iş­lerini üstlenmek ve ürünün yansıda kendilerinin olması şartıyla Hayber´de birakılmalan-nı istediler. Rasulullah (s.a.v) onlara buyurdu ki: "Aynı şartlarda dilediğimiz sürece sizi orada bırakıyoruz" Hz. Ömer kendilerini çıkarıncaya kadar orada kaldılar.

İşte bu şekilde el-Mecmuda olduğu gibi Ali (k.v)´nin hadisindeki ikinci bölüme ait birçok şahidler bulmaktayız.

262-Şimdi de birbirlerine destek sağlayan bu hadislerin delâlet ettiği şeylere bir göz atalım. Buna göre Nebi (s.a.v) üçte bir veya dörtte bir ya da herhangi bir yiyecek çeşidi­nin herhangi bir miktarına ziraatte ortak olmayı menetmişti. Mal sahibine de bizzat kendisinin ekmesi veya mâli hiçbir karşılık almadan ekmesine kardeşine bırakması dı­şında hiçbir şeyi mubah saymıyordu. Sonra Nebi (s.a.v) bu uygulamayı, Hayber Yahu­dileri için ortaya koyduğu işlemle mubah saymıştır.

Bu noktada, Hayber arasizi etrafında bir tartışma konusu geliştiriliyor. Buna göre, Raulullah (s.a.v)´in yaptığı işlem, müslümanlann işlerini yöneten kişi olması hasebiyle idi. O bölge de beytülmal topraklarına dahildi. Yönetimin lideri de gelenek olarak, bey-tülmal hesabına ziraatçılık yapmaz. Öte yandan Nebi (s.a.v)´in aldığı mahsûl haraç hük-mündeydi. Rasulullah´ın Hayber arasizi ile ilgili olarak yaptığı bu işlem, yukanda anlatı­lan şekilde ve sözkonusu yetki çerçevesinde olduğuna göre, acaba Rasulluah (s.a.v)´in yaptığı bu işlem tarımsal toprağa sahip olan herkes için genel anlamda bir izin sayılır mı? Nitekim Ali (r.a)´m görüşü, bu noktaya olumlu işarette bulunmaktadır. Zira o, mu­bah oluşun illetini, arazilerin yüzüstü bırakıldığından şikayet ettikleri anda genel anlam­da ruhsat verilmesi tarzında açıkladı. Hz. Ali (r.a)´nin açıklamasının dayandığı nass şöy­ledir: "Arazilerin birçoğu yüzüstü bırakıldı. Resülullah(s.a.v)´den, kendilerine bu konu­da ruhsat verilmesini istediler ve istedikleri ruhsatı tanıdı." Bu nass gayet açıktır. Fuka-ha´nın cumhuru da bu görüşe sahiptir. Cafer Sadık´ın da şöyle dediği rivayet olunur: "Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali te´vil getirerek arazilerini üçte bir veya dörtte bir esasıyla başkalarına veriyorlardı. Sahabenin çoğunluğu da aynı işlemi uyguluyorlardı. Ebû Hanife (r.a)´den yapılan bazı rivayatlar dışında dört mezhebin fakih imamları da bu konuda icma etmişlerdir.

Nitekim fakihler, toprakların icara verilmesini, verilen bu ruhsata dayanarak caiz gördüler. Çünkü yarıcılıkta olduğu gibi başkalarının emek gücünden yararlanmaya ruh­sat verilmesi, bir miktar mal karşılığında da olabilir. Hatta bu husus, ruhsat verilmeye daha layıktır. Çünkü icar, talep edilmesi tartışmaya yol açmayacak olan önceden belirlenmiş bir mal miktarıdır. Zira taraftarlarca malum olmayan bir durum sözkonusu de­ğildir. Ayrıca kiraya vermede işi yokuşa sürme meydana gelmez. Oysa ki ziraat ortak­çılığında müsamahakarlık olmazsa zorluk çıkarma işi cereyan edebilir.

Zâhiriyye´nin bu konudaki anlayışı, ruhsat vermenin nassda belirtilen ekin veya meyvelerdeki yarıcılıkla sınırlı olduğu şeklindedir. Kiraya vermek ise apayrı bir şeydir, onun kapsamına girmez. Zira zahiriler, kıyası benimsememektedirler. Onlara göre ki­raya vermek, ziraatleki ortaklığa kıyaslanamaz. Bu görüşlerini, birçok tabiinin, tarım arazilerini altın ve gümüş karşılığında kiraya vermeyi benimsemedikleri teziyle temize çıkarmaktadırlar. Nitekim Hasan el-Basri´den, toprağın kiraya verilmesini hoş karşıla­madığı rivayet olunur. Tabiinden Muhammed b. Sirin´de toprağın altın ve gümüş karşılı­ğında kiraya verilmesini çirkin karşılıyordu.

263- Gerçek şu ki, tarımsal arazinin para karşılığında icara verilmesi sahabe arasın­da tartışma konusu değildi. Bilakis olay icma konusuydu ve elde edilecek menfaati satmak anlamı taşıdığı için ruhsat verilmeye de gerek duymamaktaydı. Elde edilecek menfaati satmak ise birşeyin bizzat kendisini satmak gibi caizdir. Nitekim Râfi b. Hu-deye´den toprağın kiraya verilmesi sorulduğunda, şöyle dedi: "Nebi (s.a.v) bir toprağın kendisinden elde edilen ürünleri karşılığında kiraya verilmesini nehyetti. Soruyu soran kişi devamla diyor ki, ona bir toprağın altın veya banknot karşılığında kiraya verilmesi konusunu sorduğumuda şöyle söyledi: "Altın veya banknot karşılığında kiraya veril­mesinde hiçbir sakınca yoktur.

Böylece elde edilen ürünün bir bölümü karşılığında kiraya verilmesi sırasında ne kadar ürün elde edileceği hususunun bilinmemesi tartışmalara yol açacağından, ruhsatın sözkonusu edildiği anlaşılmaktadır. Altın ve banknot karşılığında kiraya verme konu­suna gelince, bu noktada herhangi bir kapalılık bulunmamakta ve tartışmaya gerek kal­mamaktadır. Nitekim Ravd en-Nadir´de şöyle geçmektedir: Kânun koyucunun maksa­dı, içinde hiçbir aldatmanın bulunmadığı ve karşilklı sürtüşmelere neden olmayan her­hangi bir şey karşılığında kiraya verilmesini caiz görmektir. Velhasıl, hakikati anlaşıl­mak istenen nehiy, Hayber ehline uygulama yapılırken men ve ibâhadan ibaret iki du­rumun birisi olan ibâhanın uygulanmasıyla neshedilmişir. Ayrıca belirli bir sebebe da­yanan, haberin siyakından da öyle olduğu anlaşılan husus, fâsid bir şart taşımasından dolayıo nehyedildiği şeklindedir."[54]

Bu açıklama, üretilen ekin veya meyvelerin bir kısmı karşılığında ziraatte veyahut-ta bahçelerde ortaklıktan nehyedişin mutlak manada bir menediş amacıyla değil,sadece birtakım fasid şartlar içerdiği için yapıldığını ifade etmektedir. Yahut da hicretin ilk yıl-lannda kardeşlik bağlarını güçlendirme konusunda olduğu gibi yardımlaşmaya ve ikti-

eşitliği sağlamaya son derece ihtiyaç duyulduğu için müzaraa nehyedilmişti. Ancak ne zaman ki işler yerliyerine oturup halk her bakımdan doyuma ulaşınca, kamu düzeni müzaraayı mubah sayar duruma geldi.

Müzaraayı mubah sayan hadisin ravisi İbn Hudeyc adı geçen nehyedilişin illetini kendi tarikinden gelen başka bir hadisin kapsamı içinde açıklamıştır. Nitekim Hanzala b. Kays el-En sâri´den, Râfi b. Hude...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5
« Posted on: 18 Nisan 2024, 08:57:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 rüya tabiri,İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 mekke canlı, İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 kabe canlı yayın, İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 Üç boyutlu kuran oku İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 kuran ı kerim, İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 peygamber kıssaları,İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5 ilitam ders soruları, İmam Zeyd in fıkıh anlayışı 5önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes