> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Zeyd > Görüşleri ve fıkhı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Görüşleri ve fıkhı  (Okunma Sayısı 1011 defa)
15 Eylül 2010, 18:30:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Eylül 2010, 18:30:20 »



GÖRÜŞLERİ VE FIKHI

İMAM ZEYD´İN GÖRÜŞLERİ


155- Biz İmam Zeyd (r.a)´ın, İslam alimlerinin aynı asırda derinlemesine daldığı ko­nulara dalış yaptığını söyledik. Bu alimler ister bir yol uydurup ona saplanan bid´at eh­linden olsun, yahut davetinde bulundukları görüş sahibi kimseler bulunsun, yahut isterse onların görüşleri, içinde dini ilimlerin açıklaması bulunan bir fıkıh olsun, müsavidir.

Şüphesiz İmam Zeyd (r.a) Hz. Hüseyin´in katledilişinden sonra Al-i Beyt´ten, insan­ların huzuruna bir fikrin taşıyıcısı olarak çıkan veya alimlerle fikri konularda ahş-veriş yapan, bu fikre davette bulunan ve kendine ait davette bu yolu metot edinen ilk imam­dır. İmam Ali Zeynel Abidin yaşadığı dönemde insanlarla sevgi, destek ve zayıflara acı­ma noktasından hareketle ilişki kuruyordu. Oğlu İmam Zeyd de insanlarla, asrı meşgul eden bütün konular etrafında bilimsel müzakere noktasından ilişki kuruyordu. Ayrıca İmam Zeyd´in ağabeyi, aynı zamanda hocası sayılan ve babasından sonra Zeyd´in yön­lendirilmesini üzerine alan İmam Muhammed Bakır öğrencileriyle fıkhı ve rivayet edi­len hadisleri müzakere ederek tamamen evine kapanmış olduğuna ve Ebu Hanife gibi mütehassıs fakihler ondan hadis nakillerinde bulunmuş olduklarına göre, İmam Zeyd de böyle bir mihrabdan halkın huzuruna çıkmış, RasululJah (s.a.v)´in Aline karşı aşın sevgi beslediklerini ve ona mensup olduklarını ileri süren fırkaların içine karışarak İslam bel­delerinin en uzak köşelerine kadar intikal etmişti. İşte bu amaçla Irak´a gitti. Orada Ehl-i Beyt´in aşırı sempatizanlarıyla bir araya geldi. Saptırılmış görüşleri yakından tanıdı. Bu saplantılara çözüm getirmek için çareler aradı. Onları orta yola çekmeye çalıştı.. Nite­kim bu sapmış kişiler İmam Muhammed Bakır´a Medine´deki ilim mihrabında iken gidi­yorlar, bir kısım sapık görüşlerini ona açıyorlardı. Bakır (r.a) onları rezil ederek gerisin­geri çeviriyordu. İmam Zeyd´e gelince, yanlarına gidiyor, hak metodu ve en isabetli yolu onlara öğretiyordu. Olumsuz tavır takınmakla yetinmiyor, aksine davranışını olumlu bir tavır alışa; daha doğrusu yönlendirme ve açıklık getirme tavrına dönüştürüyordu. Al-i Beyt´e yardımcı olanların üzerinde bulunmaları gereken gerçeği onlara açıklamak için mahallerine kadar gitti. Ehl-i Beyt, söven ve suçlamalarda bulunanlar topluluğu değil, aksine yol gösterici, hakka ve strat-ı müstakime çağıran mürşitlerdir.

Nihayet Zeyd, sünnet ilimlerinin mihrabından çıkarak, fırkaların nezdindeki fikirleri

grenmeye yöneldi. Orada da yine yönlendirici mürşid rolündeydi. Daha sonra Ehl-i

ytten rivayet edilen fıkhın tedvinine yöneldi. Bu sayede fıkıh birikimini, gerek hilafet konusundaki gerekse hilafete götüren en ideal yol konusundaki görüşler bütünün terke-dip, İslami akidenin yorumlanmasında ve miras aldıkları eski medeniyetlerin görüşlerini konuşup duran kişilerin hortlattığı düşüncelerin kısır döngüsü ortamında bu akideyi açıklığa kavuşturmada orta bir yol edindi. Bu durumda açıklık getirici, yol gösterici ve mürşid olarak etrafını -aydınlatan bir nur gerekliydi ki ö da, bu murşiddir. Şimdi onun görüşleri etrafında, bu bakış açılarının her biri üzerinde duralım. [1]



SİYASET KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ



156- Muaviye döneminde Hz. Ali´ye yardımcı olanlara yönelik fikri baskı, bu gizli­liğin yapısı arasında saptırılmış fikirlerin doğmasının tek nedeniydi. Dinin tutunulacak halkasını çözmek isteyenler, bu zifiri karanlıkta onu halk arasında yayabilmek için bir çare buldular. Böylece bir kısmı -Sebeiyyeler arasında meşhur olduğu gibi- Hz. Ali (r.a)´m uluhiyyetini iddia eden görüşler yayıldı. Nitekim onlar, Nebi´nin ric´atını iddia ediyorlardı. İsa´nın geri döneceğini söyleyip de Muhammed´in geri döneceğini söyleme-yenlere şaştıklarını ileri sürdükleri gibi, Ali´nin ölmediğini ve öldürülmediğini ifade ediyorlardı. Buna benzer fikirler mevcuttu. Nitekim bu fikirlerin tamamı veya en azın­dan bir bölümü ölü duruma geldi. Hz. Ali´nin uluhiyyetini, Nebi´nin tekrar geri dönece­ğini ve Hz. Ali´nin ölmediğini söylemeleri, bu fikirler arasında bulunmaktadır. Gerçi da­ha sonraki asırlarda, Allah´ın kendi emirlerini egemen kılanların varlığına hulul ettiğini söyleyenler ve kendilerine Hakimiyye denilen kimseler ortaya çıkmıştır.

Hz. Hüseyin´in katledilişinden sonra bu çeşit baskılar şiddetlenince, bunların bir bö­lümünü veya büyük bir kısmını, kanını kurtarmayı üstlenen Muhammed b. el-Hanefiyye (Allah ondan ve babası İmam Ali´den razı olsun) adına Hz. Hüseyin´in intikamını alma­ya davet ettiğini iddia eden Muhtar b. Ubeyd es-Sakafi´nin üstlendiği yeni fikirler oluş­tu. Nitekim Sakafi´nin davetle bulunduğu sapık akımdan daha önce bahsetmiştik.

Fikirlerini gizliden gizliye kamuya yayan kimselerin bu fikirleri, aşağıdaki nokta­larda netlik kazandı:

Birincisi: Hilafetin seçimle değil, veraset yoluyla sabit oluşudur. Buna göre bizzat Hz. Ali´ye Nebi (s.a.v) tarafından halifelik vasiyet edildi. O da Hasan´a vasiyet etti. Ha­san da sonra Hüseyin´e vasiyette bulundu. Her yeni fırka tarafından kararlaştırılan peri­yodik imam silsilesinin sonuna kadar bu böyle devam etti.

İkincisi: Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer´in (Allah her ikisinden de razı olsun ve her ikisi de İslam´dan hayırlı nasibini alsın) halifelik makamını, bu makamın varisliğinin sahibi olan Hz. Ali (k.a)´den gasben almış olduklarıdır. Her ikisi de bu nedenle hakkı sahibin­den gasbettikleri gerekçesiyle sövülmeye, lanetlenmeye ve imamlıklarının reddedilmesi­ne müstehaktırlar.

Üçüncüsü: Vasiyet yoluyla gelen zatlar hata işlemekten masumdurlar. Çünkü onla-

nn imamlıkları kutsaldır. Ve onlar, hidayet rehberi sancaktarlardır.

Dördüncüsü: Mehdi-i Muntazar düşüncesi. Bu düşünce Muhtar Muhammed Hane-fiyye (r.a)´m Razva dağında yaşamakta olduğunu, yanında su ve bal bulunduğunu, dağın ta yüceliklerinden, insanların dünyasına yol gösterici ve mürşid olarak ineceğini, yeryü­zü «u anda nasıl zulüm ve cevr ile dolmuşsa o zaman da adaletle dolacağını iddia ederek ortaya atmıştır.

157- Bunlar, Irak, Horasan ve Fars diyanndaki şiilerin toplantılarında yankılanan görüşlerin bir bölümüdür. Bu fikirlerdeki tutarsızlıkları tashih edecek bir imam gerek­liydi, Şia, yardımcı olmak ve sevgi göstermek konusunda kendilerini Hz. Ali (k.a) için adamış olduklarına, onun Ehl-i Beyt´ne davette bulunduklarına göre; bu davetlerinin ha­lifelik görevi kendi zatına ait olduğu konusunda imamın düşündükleri ile uyum içinde olması zorunludur. Yoksa Hz. Ali´nin düşüncelerine karşıt olarak ona yardımcı olmaya davet etmeleri düşünülemez. Nitekim bu düşünceyi tashih edecek zat bulunmuştur; işte o, İmam Zeyd´dir. Kuşkusuz biz onun kendi aile ocağından olup da yaşça kendisinden daha büyük olanların peşini adım adım izleyen olumsuzluk pozisyonundan sıyrılıp, olumlu bir atmosfere yöneldiğini daha Önce söylemiştik. Şüphesiz İmam Zeyd´in hilafet konusunda düşündükleri îmam´ın halk arasında meşhur olan kendisine has görüşlerin­den türemiştir. [2]



1- Daha Faziletli Varken Az Faziletlilerin Yönetime Gelmesi



158- Zeyd´in düzeltmeye yöneldiği ilk düşünce, imametin mutlak anlarrîda veraset olmadığı görüşüdür. İmametin belirli bir aile ocağına has bulunuşu, bu ailenin, ayrılmaz bir hakkı olması açısından değil de, daha üstün oluşu açısındandır. Muayyen bir aileden olma şartının getirilmesi sadece daha üstün oluş şartıdır. Ancak böyle bir efdaliyet hali­feliğin bu aile ocağı dışmda bulunmasına engel teşkil etmez. Şu kadar var ki, müslü-manların genel çıkarlarıyla çelişmemelidir.

İmam Zeyd, İmam Ali´nin iki otorite şahsiyet Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer (Radiyal-lahu Anhuma)´dan daha üstün olduğunu inkar etmiyor. Ancak her ikisinin halifeliğinin geçerli olduğuna ve ikisine de saygı göstermenin zorunluluğuna inanıyor. Hz. Ali, gerek İslam tarihindeki menkıbeleri ve gerekse savaşlardaki üstün konumlan sayesinde daha faziletli olabilir. Ancak müslümanların genel çıkan iki otorite şahsiyetin yönetimi ele al-malan noktasındaydı. Nitekim geçmiş konularda işaret ettiğimiz gibi bu konuya ilişkin olarak söylediklerini metniyle birlikte naklediyoruz: "Ali b. Ebi Talib, sahabenin en üs­tünüydü. Ancak halkın gerek uygun bulduğu genel çıkarlar ve gerekse önlerinde bulu­nan azgın fitne ateşini dindirme, bir de kamunun maşeri vicdanım hoş tutmaktan ibaret olan dini kaide nedeniyle hilafet makamı Hz. Ebubekir´e havale edildi. Asr-ı Saadet´te

sürüp giden savaşların dönemi pek yakındaydı. Emir el-mü´minin Aleyhisselam´m kılı­cında müşrik Kureyşlerin kanları henüz kurumamıştı. Halkın kalbinde, intikam isteğin­den oluşan kinler olduğu gibi duruyordu. Bütün kalpler tam anlamıylaona meyletmemiş ve boyunlar onun önünde büsbütün eğilmemişti. Toplumsal çıkar, bu nazik görevi, yu­muşaklığı, olaylara sevgiyle yaklaşması, gerek yaş ve gerek İslam´a girişte Önceliğinin bulunması, ayrıca Rasulullah (s.a.v) ile yakın ilişki içerisinde olması özellikleriyle çok iyi tanıdıkları bir zatın üstlenmesini gerektiriyordu. Hz. Ebubekir (r.a)´ın ölüm döşeğin-deyken yönetimi üstlenme İşini Hz. Ömer b.Hattab´a vermek istediğinde halkın bağrışa­rak: Sen bizim başımıza sert ve katı bir kişiyi mi getirmek istiyorsun? dediğini görme­din mi? Öyle ki, şiddet yanlısı olması, sert davranışı, din hususunda tavizsiz oluşu, ayrı­ca düşmanlara karşı acımasızlığı nedenleriyle halk Emirû´l mü´minin olarak Hz. Ömer´e razı olmamıştı. Hatta Ebubekir (r.a) onları yatıştırmıştı."[3]

Kuşkusuz bu açıklama, şu üç durumu gündeme getirmektedir:

Birincisi: Halifelikle ilgili Hz. AH hakkında bir nass bulunmadığı gibi yine ona ait bir vasiyet, ayrıca vasiyete benzer herhangi bir şey de yoktur, Bu konudaki yetki tama...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Görüşleri ve fıkhı
« Posted on: 27 Nisan 2024, 12:06:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Görüşleri ve fıkhı rüya tabiri,Görüşleri ve fıkhı mekke canlı, Görüşleri ve fıkhı kabe canlı yayın, Görüşleri ve fıkhı Üç boyutlu kuran oku Görüşleri ve fıkhı kuran ı kerim, Görüşleri ve fıkhı peygamber kıssaları,Görüşleri ve fıkhı ilitam ders soruları, Görüşleri ve fıkhıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes