> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Sünnet ve re' y 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnet ve re' y 2  (Okunma Sayısı 862 defa)
14 Eylül 2010, 16:50:51
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Eylül 2010, 16:50:51 »



Sünnet ve re' y 2

46 - Irak Fukahalsının Re´ye Kaymasının Sebepleri:


Irak, geçen yüzyılda olduğu gibi, yine re´y fıkhının çoğunlukta ol­duğu yerdir; ehl-i re´y yatağıdır. Zîrâ burada çıkan fukahâ, re´y ile şöh­ret bulup re´yle çok fetva veren Tabiîn ve Tebei Tabiînden ders alarak yetiştiler. Hoca Dehlevî, Hüccetü´Uâhi´l-Bâliga adlı kitabında ehl-i Hadîsi zikrettikten sonra diyor ki: "Mâlik ve Süfyân zamanında ve onlardan son­ra bunların yambaşmda diğer bir cemâat vardı ki, onlar meselelerle kar­şılaşmaktan ürkmezlerdi, fetva vermekten çekinmezlerdi; din binası fıkıh üzerine kurulmuştur, onu yaymak lâzımdır, derlerdi. Hz. Peygamber´den Hadîs rivayetinden çekinirler, Hadîsi ona vardırmaktan korkarlardı. Hattâ Şa´bî şöyle demiştir: Peygamber1 den başkasının dediğini demek bana daha sevimli gelir., ibrahim (Nahâî) şöyle der: Abdullah dedi, Al-kame dedi demek, bize daha sevimli gelir." Sonra bunlarda ehl-i Hadîsin beğendikleri usûl üzere fıkıh meselelerini çıkaracak kadar çok Hadîs ve eser yoktu. Gönülleri diğer beldeler ulemâsının kavillerine bakmağa ahş-mamıgtı, onları toplayıp incelemeğe tahammülleri yoktu. Ancak kendi­lerine Önem verdiler. Kendi imamları, tahkikin en yüksek derecesindedir, kanaatında idiler. Kalbleri kendi adamlarına bağlanmıştı. Alkame şöyle demişti: "Onlardan hangisi Abdullah İbn-i Mes´ûd kadar mudakkıktır?" Bbû Hanîfe de Evzâî ile münakaşasında şöyle demişti: "ibrahim Nahâî Sâlira´den daha fakîhtir. Eğer Sahâbîîik üstünlüğü olmasa Alkame, ibn-i Ömer´den daha fakîhtir derdim."[10].

Onlarda, aynca, keskin bir anlayış ve seziş, hads, bir şeyden diğer şeye zihnin sür´atle intikal kudreti vardı. Kendi ashabının sözlerine göre meselelerin cevabını bulmağa kaadir oluyorlardı. Herkes kendi kabiliye­tine göre iş görür. Her fırka kendinde olanla sevinir. Onlar fıkhı tahric kaidesine göre işleyip hazırladılar."[11].

Bunlardan görülüyor ki, Irak fukahâsinm re´yi çok almalarının se­bebi şunlardır;

Meselenin halledilmesi lüzumuna kaildirler, yeni meselelerle karşı­laşmaktan ve cevap vermekten korkmuyorlar, onların kanaatınca fıkıh dînin yapısıdır, yalana düşeriz endişesiyle Hadîs rivayetinden çekiniyor­lar, diğer beldeler ulemâsının sözlerini pek almazlar, kendi üstadlanna taassubla bağlıdırlar, meseleleri onların kavillerine göre hallederler. [12]



47- Irak Ve Hîcâz Fukahasının Hadîsi Kabulleri:


Irak fukahâsının re´yi çok kullanmalarının, Hicaz ve Şam fukahâsı­nın az almalarının sebebi ne olursa olsun, yukarıda belirttiğimiz bir nok­taya burada da işaret etmek gerekiyor: EhH re´y ile ehl-i Hadis, Kitap ve sahih Sünneti almanın vücûbunda ittifak etmişlerdir. Bundan sonra ayrıldıkları nokta şudur: Ehl-i Hadîs, re´yden kaçınırlar, Resûlullâh´dan rivayetten çekinmezler; Hadîs bilmedikleri bir konuda muztar olarak re´y ile hükmü kabul ederler. Ehl-i re´y ise Hadîs rivayetinden çekinirler, meşguliyetini yüklenerek re´yle fetva ve hüküm vermekten çekinmezler, fetva verdikten sonra bu konuda sahîh bir Hadîs bulurlarsa re´ylerinden Hadîse dönerler. Bu husustaki haberler gayet meşhurdur.

Bundan çıkan netice şudur: Ehl-i re´y zayıf Hadîsleri almağı kabul etmiyorlar. Ehl-i Hadîse gelince bir kısmı mevzu´ olduğuna delil bulun­madıkça zayıf hadîsleri alıyor. Devrinde Medine halkının imâmı olan İmam Mâlik munkatı´ miirsel, mevkuf Hadîsleri alıyor, ehl-i Medine´nin amelini kabul ediyordu[13]. Îbnü´l-Kayyım,Îlâmü´l-Muvakkrîn´mde diyor ki: İmam Mâlik ise mürsel, munkati´, bana böyle geldi tarzında rivayet olunan Hadîsleri ve Sahâbî kavillerini kıyasa tercih eder."[14].


48 - Şafiî Zamanında Hadîsi Delil Almak Îstemiyenler:



Cedel, münazara ve ihtilaflarla dolu olan bu asırda Hadîsleri ve Peygamber´e nisbet olunan eserleri delil olarak almağı reddeden bir taife vardı. Şafiî bunları (El-Üm)´de zikretmekte ve onlarla yaptığı münâzaraîanndan bahsetmektedir. Onların ileri sürdükleri delilleri, onlardan birinin ağzından bize El-Um´de şöyle naklediyor:

"Arkadaşlarının mezhebince ilme mensup olanlardan biri bana de­di ki: Sen Arapsın, Kur´ân senin milletin olan Arapların diliyle indi. Sen onun hıfzını en iyi bilirsin. Allah´ın inzal ettiği farzlar Kur´ân´dadır. Eğer birisi Kur´ân´da şüpheye düşer de bir harfi inkâr ederse tevbe etti­rilir, tevbe ederse ne âlâ, etmezse katlolunur. AUâhu Teâlâ Kur´ân hak­kında: Her şeyi beyân için inzal olundu, buyurur. Allah´ın farz ettiği bir şey hakkında, bir defa: Bundaki emir delâlettir; başka bir defa: Bun­daki emir ibaha içindir, demek sana veya diğer birine göre nasıl caiz olur? Böyle aralarında yapılan farklar çoktur. Senin indinde bir veya iki veyahut üç Hadîs var. Onları bir adamdan rivayet edersin, o da başka­sından rivayet eder; tâ ki Reaûlullâh´a ulaşır. Sana ve senin mezhebini tutanlara bakıyorum, karşılaştığınız ve sıdk ve hıfzda ileri tuttuğunuz kimselerden hiçbirini her şeyden tebrie etmiyorsunuz. Görüşüp karşılaş­tıklarınızdan hiçbirinin Hadîsinde yanlışlıktan, unutmadan ve hatâ et­mekten uzak olduğunu ileri sürmüyorsunuz. Bunun aksine bakıyorum, on­lardan bir kısmı hakkında filân şu Hadîste, falan bu Hadîste hatâ etti diyorsunuz. Görüyoruz ki, sizler şöyle diyorsunuz: Helâl etme veya ha­ram kılma hususunda delil tuttuğunuz Hadîs hakkda bir adam çıkıp da: Bunu Resûl-i Ekrem söylemedi, siz veya size bunu rivayet eden hatâ ettiniz, sîz veyahut size bunu söyleyen yalan söylüyorsunuz, dese, onu tevbe etmeğe zorlamıyor sunuz. Ona: Ne kötü şeyler söylüyorsunuz, de­mekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Zahirî bir şey olan Kur´ân´ın hü­kümlerinden biri arasında, hâlini vasfettiğiniz gibi olanın haberi ile fark yapmak caiz olur mu? Onların haberlerini Allah´ın Kitabı makamında mı tutuyorsunuz-ve siz onlara göre hüküm verip onlarla mensediyorsunuz." Şafiî´nin o muhalif kimsenin ağzından naklettiği budur. Şafiî ona cevap da veriyor, fakat burada Şafiî´nin reddi bizi ilgilendirmez. Buna, onun fıkhından söz açtığımız zaman temas edeceğiz. Bizi burada ilgilen­diren cihet, bu sözlerin gaye ve maksadını anlatmaktır. Bundan anlaşıl­dığına göre Kur´ân´ın hükümleri bizzat Kur´ân´ın ibarelerinden anlaşılma­sı lâzımdır. Yayılmış bulunan haberler, Hadîsler Kur´ân´ı tahsis için ye­terli olamaz. Çünkü râvîlerin doğruluğunda, hıfzlarında, nasıl bellendik­lerinde şüpheler vardır. Hadîsler Kur´ân derecesine ulaşamaz. Bunun de­lili şudur: Kur´ân´da olan bir şeyde şüphe eden kâfir olur ve bundan dön­mesi için tevbe teklif olunur. Tevbe ederse kabul olunur, yoksa katledilir. Ahbâr-ı hassadan yâni haber-i vâhid rivayetlerini tekzip edenler, onları alarak hatâ edenler, onlara dayanarak helâl ve haram hükmünü veren­ler tevbe etmeğe zorlanmazlar.

Bu sözlerin zahirinden anlaşılıyor ki, eğer Sünnet sahih ise ve Pey­gamber´e nisbeti doğru olduğuna kesin delil bulunursa onlar da Hadîsi alıyorlar ve onunla istidlali reddetmiyorlar. Onlar, Resûlullâh´a haberin nisbetinde şüphe olmasından dolayı reddediyorlar. Eğer bu şüphe kalkar­sa, onu almağa mâni olan sebep de ortadan kalkmış bulunur ve Hadîsi almak vâcib olur.

Fakat Hadîslerin bu nev´ini almağı reddedenleri Şâfü iki kısma ayı­rıyor ve şöyle diyor: "Haber-i Resul hususunda bâzı insanlar iki yol tut­tular. İki fırkadan biri hiçbir haberi kabul etmezler ve Allah´ın Kitabın­da her şey beyân olunmuştur, derler. Mâdeni Allah´ın Kitabında yoktur, hiçbir kimse onu farz edemez. Diğer bir kısmı ise: Hakkında Kur´ân´da bir hüküm bulunan hususlarda Hadîs kabul olunur, diyor. Bu iki mezhe­bin de sapıklığı açıktır. Ben bunlardan hiçbirini kabul etmem.?[15].



49- Şafiî´den ÖnceEhl-i Re´y Île Ehl-i Hadîs Arasındaki Durum:



Bunlar türlü düşüncelerle yüklü olan bu çağda Hadîs ve âsâr etra­fında koparılan gürültüler, uyandırılan şüphelerdir. Bu geniş çalkantı alanında birbiriyle çatışan gürültüler yükselmektedir. Bir kısım insanlar, haberin Peygamber´e nisbetinde şüpheye düştüklerinden onu delil olarak almağı reddettiler. Bir kısım cemâat Kur´ân´ı anlama hususunda Hadîs­ten faydalanmağı kabul ettiler, onunla Kur´ân´da olan hükümlere ziyade yapmayı kabul etmediler. Bu iki fırka da tarihin derin sahifelerine gö­müldü. Re´yi alıp kullanan diğer iki taife devam etti ki, onlardaki birin­cisi re´yi çok kullanır, ancak metni zayıf olmayan ve senedinde şüphe bu­lunmayan Hadîsleri kabul ederler. Yalan olduğuna delil bulunmasa da zayıf olan bir Hadîsi kabul etmezler. Diğerleri ise rivayeti çok kullanır­lar, re´yi daha az alırlar. Şafiî´nin asrından evvel bunların arasındaki uçu­rum çok genişti. [16]



50- Şâfîl Devrinde Ehl-i Hadîs İle Ehl-i Re´yin Birbirine Yaklaşması Ve Bunun Sebepleri:


Şafiî´nin devrinde ise, bu iki fırka, yâni ehl-i re´y ile ehl-i Hadîs bir­birine yaklaşmağa başladı. Bu da şundan ileri geliyordu: Her iki taraf ders, müzâkere, cedel ve münazara için birbirleriyle görüşüp buluşuyor, bir arada toplanıyorlardı. Bunların çoğu şeriatın meş´alesini yükseltmek istiyorlar, onun vekar ve şerefinin artmasını diliyorlardı. Kendi çağla­rında ilimler yazılmağa başlayınca her fırka diğerinin yazdıklarım oku­mağa başladı, böylece onlarda olan ilmi öğrendi. Diğer taraftan Hadîsle­rin çokluğu ve sonu gelmeyen olayların bulunması, Hadîs ehlini de re´yi kabule mecbur etti. Sahih Hadîs kitaplarının yazılması, Hadîslerin nevi´-lere ayrılması, Hadîslerin kolayca öğrenilip tanınması, ehl-i re´yîn, Ashâb-ı Kirâm´dan ve Hz. Peygamber´den rivayet olunanların çoğuna mut­tali´ olması, muhtelif beldelerdeki ulemânın rivayet ettikleri Hadîsleri ve âsâr...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnet ve re' y 2
« Posted on: 26 Nisan 2024, 21:24:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnet ve re' y 2 rüya tabiri,Sünnet ve re' y 2 mekke canlı, Sünnet ve re' y 2 kabe canlı yayın, Sünnet ve re' y 2 Üç boyutlu kuran oku Sünnet ve re' y 2 kuran ı kerim, Sünnet ve re' y 2 peygamber kıssaları,Sünnet ve re' y 2 ilitam ders soruları, Sünnet ve re' y 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes