> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Sünnet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnet  (Okunma Sayısı 1145 defa)
11 Eylül 2010, 21:09:48
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Eylül 2010, 21:09:48 »



Sünnet

144- Sünnetin Hüccet Olması Hakkındaki Sözler:


Kur´ân-ı Kerîm´den hüküm, alma hususunda îmam Şafiî´nin yolunu zikrettik. Gördük ki, o, bu hususta tuttuğu yolu açıkladı ve dinde Kur´-ân´ın hüccet olduğuna ve bunun isbatına temas etmedi. Çünkü bu husus, bir Müslümanın nazarında delile muhtaç değildir. Dînî hükümleri isbat hususunda Kur´ân´ın hüccet olduğunu inkâr eden kimse dinden çıkmış olur, ona tevbe lâzımdır. Tevbe etmezse katlolunur. Sünnete gelince, Şa­fiî Sünnetin hüccet olduğunu inkâr eden bâzı kimselere rasladı. Bu sözün vebali altına giren bâzı insanlarla karşılaştı. Kur´ân´ın ahkâmı üzerine Sünnetle hüküm ziyâde edilemiyeceğini söyleyen kimselerle görüştü. Çün­kü Sünnet Kur´ân´ı beyan eder, ona bir şey ziyâde edemez, diyorlardı. Bunlardan başka haber-i vahidin hüccet olduğunu inkâr edenleri gördü. Şafiî hem bunlara, hem onlara karşı, dînî hükümleri isbât hususunda Sün­netin hüccet olduğunu isbât ve müdâfaa için delüler getirmek zorunda kaldı. Râvîleri mevsuk kimseler olan haber-i vâhidlerin delil olacağım gösterdi. Er-Risâle´sinde bu delilleri zikretti, EL-Um´de bu delilleri kayıd ve tescil etti. Sünnetin hüccet olmasını inkâr eden veya Sünnetle Kur ân´a ziyâde yapılmasını tanımayan, veyahut haber-i vahidi delil olarak almayan kimselerle yaptığı münakaşa ve mücâdeleler El-Üm´de tesbit  edâ etmistir. [1]



145- Sünnetî Hüccet Olarak Almak Istemeyenle Şafii´nin Münakaşaları:


Bu fırkaların görüşlerini, Şafiî´nin naklettiği üzere, beyan etmekte söze başlayalım. Çünkü bu fırkalar târihin karanlıklarına gömülmüşler­dir, onlann nâmı, nişanı kalmamıştır. Ancak onların görüşlerini çürüt­mek veya onlardan korunmak için Şafiî ve emsali gibi zâtların anlattık­larından onların görüşlerini öğreniyoruz.

Şafiî, El-Üm´de Cimâu´-llim kitabında kaydediyor. lemâ´a muhalefet eden bu adamlar üç mezhebe ayrılırlar. Her mezhebin taraftarları var­dır. Birinciler Sünnetin hüccet olmasını büsbütün inkâr ederler. İkinciler Sünneti Kur´ân´la beraber olunca hüccet tutarlar; başlı başına delil al­mazlar. Yalnız Kur´ân´ı hüccet olarak alıp Sünneti tanımayan birinci mezheb erbabının görüşlerini Şafiî şöyle anlatıyor: "Kendi mezheblerin-ce ilim mensublarmdan sayılan onlardan biri bana dedi ki: Sen Arabsm, Kur´ân senin mensup bulunduğun Arapların diliyle indi. Sen Kur´ân´ı en iyi bilensin. Kur´ân´da Allah´ın inzal ettiği farzlar mevcuttur. Onlarda bir kimse şüphe etse, Kur´ân´da iltibâse düşse onu tevbeye davet edersin, tevbe ederse ne âlâ, yoksa katledersin. Allâhu Teâlâ Kur´ân hakkında şöyle buyurur: ´Onu her şeyi beyan için indirdik.´ Allah´ın farz ettiği bir jjey hakkında sen veya başkası, nasıl olur da bir defa bu farz âm´dır, başka defa bu hâss´dır demek caiz olur? Bir defa emir farz içindir, baş­ka bir defa, emirde delâlet vardır, ibâha için de olur, diyebiIİyorsunuz? Bu gibi ayrılıklar ne de çoktur. Bir veya iki veyahut üç Hadîs var, on­ları bir adamdan, o da başkasından rivayet ediyorsun, Hadîs böylece tâ Resûlullâh´a ulaşıyor. Halbuki gerek sen ve gerekse senin mezhebince gi­denler, görüyorum, kendilerini gördüğünüz ve doğru sözlülük ve hıfızda başkalarından ileri tuttuğunuz kimselerden hiçbirini yanlışlıktan, unut­maktan, sözünde hatâ etmekten tebrie etmiyorsunuz. Belki bakıyorum, siz de, birçokları için, falan şu Hadîsde hatâ etti, filân o Hadîsde hatâ et­ti, diyorsunuz. Haber-i vâhidle (ilm-i hâssa ile) bir şeyi helâl veya ha­ram kıldığınız bir Hadîs hakkında bir kimse: Bunu Hz. Peygamber söy­lememiştir, siz veya size bunu haber veren yanılıyorsunuz, ya size bunu söyleyen veyahut siz yalan söylüyorsunuz, dese, bu sözünden dolayı onu dinden çıkmış sayıp tevbeye davet etmiyorsunuz. Ona: Bu söylediğin ne kötü sözdür, demekle iktifa ediyorsunuz. Durumları vasfettiğiniz gibi olan kimselerin haberleriyle Kur´ân-ı Kerîm´in hükümleri arasmda fark yapmamak bir kimse için hiç caiz olur mu? Onlara göre bir şeyi verip ve yasak etmek suretiyle onların haberlerini Allah´ın Kitabı mertebesin­de tutmanız yerinde midir?"

Bu fırkanın ona karşı sözlerinin ve delillerinin özeti şudur: "Kur´ân-ı Kerîm´de her şeyin beyanı mevcuttur. Kur´ân-ı Kerîm Arapça olup Arap dilini ve Kur´ân´ın vaz´ettiği Arapça üslûbunu bilmekten başka bir be­yana ihtiyaç yoktur. Kur´ân´m beyanından başka beyan olamaz. Riva­yet olunan Hadîsleri, kimsenin nazarında yalandan, hatâdan, unutmak­tan berî sayılmayan birtakım adamlar rivayet etmektedir. Bu gibi kim­selerin rivayet ettiklerinin, delâleti ve sübûtu kat´î olan Kur´ân´a yakm tutulması, ne suretle olursa olsun, doğru sayılamaz. Tabi´ olanı matbu´la bir yere toplamak kabilinden olsa bu yakışmaz. Bunları delil alan sözlerde Sünnetin Kur´ân mertebesinde olmadığını teslim ediyorsunuz. Na­sıl olur da onu tahsîs veya takyîd veyahut tafsil suretiyle beyan edip ke­sip atacak ?"[2]

Bunlardan görülüyor ki, bu görüş Sünneti yıkmak istiyor, onu İslâm fıkhının usûlünden bir asıl ve esas i´tibâr etmiyor. Şafiî, bu mezhebin neticesinin cidden büyük bir şeye yol açacağını beyan etmiştir. Çünkü bu mezhebe bakılırsa, namazı, zekâtı, haccı ve diğer Kur´ân´da mücmel olarak zikrolunan ve ancak Sünnetle beyan edilen farzları anlayamayız. Yalnız lügat mânâlarından çıkanı anlarız. Namazdan, namaz ismi ıtlak olunacak kadarı, zekâttan, zekât denecek kadarı farz olur. Diğerleri de böyledir. Günde iki rek´at kılsa, Allah´ın Kitabında olmayanlar üzerime farz değil, bununla namaz yerini buldu dese, herkesçe farz olduğu bilinen zekâtta da böyle yapsa. Halbuki, bunları bilmek, dînin zarurî emirlerin-dendir. Böyle söyleyen kimsenin İslâm´la ilgisi yok demektir.

Üç mezhebden ikincisi: Sünneti ancak Kur´ân´da bulunan bir şey hakkında olursa kabul eder. Yâni Sünnet, Kur´ân´dakini te´kid eder, on­da olanı beyan ederse delildir. Şafiî, bu fırkanın görüşünü şöyle anlatı­yor: Birinci mezhebde olanlardan başkaları dediler ki: "Kur´ân´da olan­lar hakkında haber, yâni Sünnet kabul olunur. Kur´ân´da bulunmayanlar hakkında ise birinci fırkanın sözüne yakm sözler söylediler... Bunun ne­ticesi de nâsih, mensûh, hâss ve âmm bilinip birbirinden fark edileme­mektedir."

Görüldüğü veçhile, bu mezheb Kur´ân´da bulunan hususlar hakkında vârid olan Sünneti kabul ediyor, Kur´ân´da bulunmayanlar hakkında ka­bul etmiyor. Yâni onlara göre Sünnet, Allah´ın Kitabında olanlara ziyâ­de yaparak yeni bir hüküm getiremez. Çünkü Kur´ân´dan onu te´kid eden bir şey bulunmaz, Kur´ân âyetlerinden onu destekleyen olmaz.

Ehli Sünnet ve cemaata muhalif olan bu mezheblerin üçüncüsü: Bun­lar, Sünneti kabul eder, ancak haber-i vahidin delil olmaaını reddederler. Yalnız mtttevâtir, inüstafîz ve meşhur olan Hadîsleri alırlar. Daha kısa ta´birle ancak ahbâr-ı âmmeyi kabul ederler. Bu fırkanın görüşünü ve delillerini beyan hususunda sözü yine îmam Şafiî´ye bırakalım, onları bi­ze o anlatsın:

"Bunlardan bir fırka, Hz. Peygamberin (Ona salât ve selâmı olsun) Hadîslerini tesbit etmenin ümmete lâssm olduğunda bizimle birleşiktir­ler. Sünneti reddedenlere kargı kullandığım delilleri, onlar da Sünnetin hüccet olduğunu isbata yeterli görürler. Onlara karşı geleni sıkıştırırlar. Onlardan bir cemâat benimîe toplu ve müteferrik hallerde konuştular. Gerek toplu konuştuklarında, gerekse teker teker konuştuklarında söy­ledikleri sözleri, verdiğim cevapları aynen bellemiş değilim. Onların de-üHerini nakzetmeğe çalıştım. Dediklerimden bâzılarını tesbit ediyorum. Onİ&n üsâsn edecek sandığım bâzı şeyleri zikrediyorum. AUah´fiUur´bem korumasını diler, bağanlar temenni ederini. Onların dedikleri aöztercfon-bır kîν şöyledir: Hâkimler ve müftiler ancak ihata ettikleri cihetle hük­medip fetva verebilirler. îhâta ise zahirde ve bâtında hak olduğu, doğru olduğu bilinmekle, Allah indinde buna böylece şehâdet etmek demektir. Bu da Kitabla, ittifakla kabul edilmiş olan Sünnetle ve insanların icma´la kabul ettikleriyle olur. Onda ayrılığa düşmemelidirler. Ö takdirde hük­mün hepsi birdir. Onlardan ancak bu dediklerimizi kabûî etmemiz gere­kir. Meselâ Öğle namazı dört rek´atbr. Çünkü bunda asla niza´ yoktur. Müslümanlardan buna karşı gelen olmamıştır. Bunda kimsenin şüphesi

Süimeün bir kısanını inkâr edin. bu fırka, Sünnetin ancak seksiz şüp-hesiss olanını, nizaa düsülnıemi§ bulunanını kabul etmektedir. Şâfil böyle Hadîsleri bilmeğe ilm-i ihata, diyor. Çünkü bu zahiri ve bâtını bilmektir. Her taraftan inceleyip doğruyu kavramaktır. [3]


146- Şafîî, Sünnetin Hüccet Olduğunu Îsbat Eden Deliler Getîriyor:


Müslümanların kabul ettiklerine muhalefet eden üç fırkanın sözleri bunlardır. Bunların bir kısmı bütün Sünnetin hüccet olduğunu inkâr edi­yor. Diğer bir kısmı Sünnetin ancak Kur´ân´da bulunan umuru beyan edenlerini, Kur´ân´ın desteklediklerini kabul ediyor. Üçüncü bir kısmı da Sünnetin herkesçe kabul edilip meghur ve mütevâtir olanlarım kabul ediyor,

Mekke ve Bağdad halkının Hadîs yardımcısı ve savunucusu adını verdiği, fıkıh târihinin, hattâ îsiâm düşüncesi târihinin şaşmaz Sünnet

tarafçisı unvanına lâyık gördüğü bir genç, bu sözlerin topunu birden red­detmek için ortaya atıldı. Bu zât, Şafiî´dir, Allah ondan razı olsun.

Şafiî, Risâle´sinde Kitâbu´İIah´dan arka arkaya hüccetler getirerek ise bağladı. Evvelâ birinci fırkaya reddederek Hz. Peygamberin Sünneti­nin hüccet olduğunu isbat etti. Şafiî´nin o hüccetlerini, onun sözlerinden alarak onun getirdiği mantık kıyaslariyle birlikte zikredelim. Tâ ki onla­rın kuvvet derecelerini görelim ve istikametlerini bilelim.

Birinci delil: Alîâhu Teâlâ, kendisine îmanla Resulü Hz. Muhammed´e îmânı birlikte zikretmiştir. Ona îmân etme...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnet
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:24:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnet rüya tabiri,Sünnet mekke canlı, Sünnet kabe canlı yayın, Sünnet Üç boyutlu kuran oku Sünnet kuran ı kerim, Sünnet peygamber kıssaları,Sünnet ilitam ders soruları, Sünnetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes