> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Şafii fıkhının incelenmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şafii fıkhının incelenmesi  (Okunma Sayısı 852 defa)
14 Eylül 2010, 15:56:15
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Eylül 2010, 15:56:15 »



ŞÂFÎÎ FIKHININ İNCELENMESİ

117- Usülün Fürü´a Bağlılığı:


Bahsimizin bu bölümünde, Allah´ın inâyetiyle, Şafiî fıkhını inceleye­ceğiz. Bunu yaparken, bu fıkhın istinbât usûllerini ve bu usûlün fiiru´ ile bağlılığını belirteceğiz. Aynı zamanda usûlü ve küllî kaideleri derli toplu bir halde biraz açıklamağa çalışacağız, fürû´ mes´elelere ise kısaca işa­ret edeceğiz. Bu her tarafa yayılmış, gayet geniş bir bahistir, her şeyi içine alamaz. Sonra, bu fürû´ meseleler, bu mezhebin kitaplarında ted-vîn edilmiş bir haldedir. Bu fürû´dan bizi ilgilendirenler, bu imamla, mez­hebin usûliyle ve muhtelif fürûî mes´elelerin çıktığı umûmî ve külli kaide­lerle alâkalı olanlardır. Göreceğiz ki, Şafiî´nin kitaplarının ihtiva ettiği usûl ve kaidelerinin çoğu bize kadar gelmiştir ve bunlar bize Şafiî´nin usûlüne göre tahriç yapma, kaidelere tabi´ olma ve o mezheb sahibinin Çiğırmca gitme usûliyle mezhebin gelişme yollanın da açıklamaktadır. [1]



118- Bâzı Fıkıh Mes´elelerînde Şafiî´nin Birkaç Kavlî Bu­lunması:


Şafiî fıkhını bu yolda beyan etmeğe girişmezden önce, sabit bir gerçeğe işaret edelim ki, o da şudur: Şafiî´nin talebeleri bir mes´ele hak­kında ondan bâzan iki veya üç kavil rivayet ederler. Bunlardan birinden rücû´ ettiği bâzan sabit olur, bâzan olmaz. Neticede mezhebinde ona nis-bet olunan iki kavil ortada kalır. El-Üm´de bunları görmekteyiz. Şafiî´­nin son ictihad devrinin fıkhı olan ve son karar kıldığı mes´eleleri ihtiva eden bu eserde bâzı mes´eleler hakkında birden çok kaviller bulmaktayız. EH-Um´de iki kavilden biri beyan olunur, Rabî´ b. Süleyman yaptığı bir taklitle ikinci bir kavle işaret eder, bâzan ise El-Üm´de iki kavil zikre­der, Rebî´ üçüncü bir kavil bulunduğuna dikkati çeker. Bunlara bâzı mi­saller verelim:

1- Bey´ın lüzumunu beyan hakkında şöyle deniyor: "Böyle olunca akdi yapan iki taraftan her biri hakkında beyyine lâ­zım olur. Bu beyyine ancak muhayyerlik, veya görülen bir ayıp ve kusur, veya arada koşulan bir şart veyahut hıyar rü´yet caiz olan hususlarda hıyar rü´yet = görme muhayyerliği ile reddolunabilir..." Bu hükümler­den Şafiî´nin hıyâr-ı rü´yeti muteber saydığı anlaşılıyor. Fakat bundan sonra şu ibare geliyor: "Rebî´ dedi ki, Şafiî hıyâr-ı rü´yetden rücû´ etti."[2]

2- Bey´ı sarfta beyan olunduğuna göre: Altın buiunan bir kılıcın gümüşle satılması veya gümüş bulunan bir kılıcın altınla satılması caiz deniyor... Bundan sonra şu ibareler gelir: "Rebî´ dedi ki, burada diğer bir kavil daha vardır ki, Mushaf, kılıç ve benzeri şeylerde gümüş bulu­nursa bunun altınla, kâğıtla satılmasının caiz olmadığıdır. Çünkü böyle satışta hem sarf, hem de bey´ı şekli vardır. Bey´ın hissesi, sarfın hissesi nedir bunlar bilinmez,"[3]

3- Borçlu olup elindeki malı, borcunu karşılayacak kadar olan kimsenin bu malına zekât farz olup olmayacağı hakkında El-Um´de şöy­le deniyor:

"Bir adamın elinde bin dirhem malı bulunsa, o kadar da borcu olsa ona zekât düşmez..." Fakat bundan sonra şu cümleler geliyor: "Rebî´ de­di ki; Şafiî´nin son kavli şöyledir: Elinde bin dirhem bulunsa, bin dirhem de borcu olsa ona zekât lâzımgelir... Çünkü bu elindeki malım dilerse ba­ğışlar, dilerse sadaka verir, bütün malî hükümler cereyan eder, o ada­mın malıdır; Allâhu Teâlâ da; ´Onların mallarından zekât al.´ buyurmuş­tur. Bu malın da zekâtı lâzımdır."[4]

4- Gasb konusunda Şafiî şunu diyor: Bir kimse yiyecek bir şey gasb etse, sonra onu gasb ettiği kimseye yâni sahibine- yedirse; eğer ken­di malı olduğunu bilmiyerek yerse gâsıbm üzerinde tazmin etme hakkı durur, kendi malı olduğunu bilerek yerse, malı kendine gelmiştir, tazmin etmek lâzımgelmez. ÜH-Umm´ün ibaresi şöyledir: "Yiyecek bir şey gasbetse, onu sahibine yedirse, mağsub bunun malı olduğunu bilmezse o ye­meği gâsıbın ödemesi lâzımdır. Kendisinden gasb olunan kimse bunun kendi yemeği olduğunu bilir ve yerse, gasbeden kimseye birşey lâzım-gelmez. Çünkü onun hakkı malını almaktır, onu da almıştır..." Fakat bundan sonra şu ibare geliyor: "Rebî´ dedi ki: Burada diğer bir kavil vardır: Büerek veya bilmeyerek yesin, malı kendisine ulaşmıştır, gâsıba birşey lâzımgelmez. Ancak gâsıbm gasbetmesi işiyle mala bir noksan geldiyse, o noksanı ödemesi için gâsıba müracaat eder."[5]

5- Malında tasarruftan menolunan bir kimse, bu menden sonra bir kimseye bir borç ikrar etse, önceden alacakları beyyine ile sabit olan alacaklılar ile birlikte o da guramâye dâhil olur mu? Bu mes´elede El- Üm´de iki kavil buluyoruz. Bunların ikisine de birer vecih gösteriyor, sonra bunlardan birini seçiyor. Sözü ona bırakıyorum: "Kadı bir kim­senin maundan tasarrufunu durdurduktan sonra o kimse bir adama borç ikrar etse, yahut herhangi bir suretle bir hak ikrar etse ve bunun malından menedilmezden önce zimmetinde olduğu iddiasında bulunsa, bunda iki kavil vardır: Birisine göre bu ikrarı muteberdir, malında ta­sarrufundan menedilmezden önce borç ikrar etmiş olduğu ve bu cihet beyyine Üe sabit olan alacaklılar arasına bu da girer. Bu kavle kail olan göyle diyor: Bunun aslı hastaya kıyasladır. Bir hasta hastalığı esnasm-- da zimmetinde tahakkuk eder bir hakkı ikrar etse, kendisi için ikrar ya­pılan kimse (mukarrünlehe), sıhhat hâlinde ikrar yapıp beyyine ile sa­bit olan kimselerle birlikte hak sahibi olur. Kıyas buna müsaittir... Ben de böyle derim, ikinci kavle göre: Bir kimse herhangi bir suretle olursa olsun zimmetinde bir hak bulunduğunu veya elinde mevcut olan bir şeyi başkasına ikrar etse, bu ikrarı bundan sonra kazandığı mallar hakkında muteber tutulur. (Bunda Guramâden mal kaçırma töhmeti bulunabi­lir...) Buna kail olanın en güzel delili şudur: Bu halde o kimse borcundan ötürü malında tasarruftan menolunmuştur, malı onlara rehin edilmiş gi­bidir. Onlardan başlanır, alacaklılara haklan verilir, eğer geriye bir gey atarsa o zaman ikrar ettiği kimseye verilir..." Görülüyor ki M-Üm, iki kavil zikrediyor, bunlardan birini seçiyor, birinciyi alıyor. Fakat talebe­si Müzeni geliyor, Muhtasar´ında, Şafiî´nin îmlâ´da ikinci kavli! ihtiyar ettiğini söylüyor. Müzeni bunu daha doğru buluyor. Onun için Müzenî burada şöyle diyor: "Ben derim ki, bu daha sahihtir, Şafiî de îmlâ´da böyle dedi." Bundan şu neticeyi çıkarırız: EÜ-Üm´deki ile Imlâ´dakini göz önünde tutarak Şafiî´nin bu mes´ele hakkında iki kavli vardır deriz.[6]

6- El-Üm´de soyunu gizleyerek evlenen hakkında göyle deniyor: Bir adam zevcesine, kendisini başka bir nesebden gösterip onu aldatarak evlense, sonra hakikat meydana çıkınca, adamın nesebinin yanlış olarak gösterildiğinden daha aşağı olduğu anlaşılsa, ne yapılır? Bu mes´elede iki kavil vardır ve biri diğerine tercih edilmemiştir. Birisi: Kadın için mu­hayyerlik hakkı vardır, ikincisi bu nikâh bâtıldır. El-Ümm´ün metni şöy­ledir: "Kadana kendini bir soydan gösterdi, kadın onun başka soydan hem daha aşağı bir soydan olduğunu öğrendi, kadının nesebi onun nese­binin üstündedir. Bu meselede iki kavil vardır. Birisi kadın muhayyer­dir, çünkü adam aynı adamdır, ancak neseb bakımından daha dûn olan bir şeyle aldatılmıştır, ikinciye göre nikâh fesholunmuştur. Nasıl ki ka­dın, muayyen bir adamla nikâha izin verse de başka birisine nikâhı yapıl­sa nikâh bozulur. Güya burada filân oğullarından Muhammed oğlu Ab­dullah ile nikâhlanmağa izin verse de başka bîr aileden Muhammed oğluAbdullah´la nikâhı yapılsa, izin verdiği kimseden başkasına nikâhı yapıl­mış olur ve bu caiz olmaz.[7]

7- Bir kimse zekâtı verilmedik bir mahsûlü veya meyveyi satsa, Şafiî´ye göre zekâta muâdil olan mikdarı ki aletsiz sulananda onda bir, âletle sulananda onda yarımdır?bunun satışı sahîh değildir. Çünkü on­lar bâyün mülkü değildir, onlar yoksulların, fakirlerin ve zekâta müsta­hak olan kimselerin malıdır. Buna göre zekât verilmesi lâzımgelen bir bahçenin mahsûlünü, durumu beyan etmeden satsa, sonra müşteri bunu anlasa, El-Um bu hususta iki kavil gösteriyor: Birisi, müşteri muhay­yerdir, dilerse, zekât hissesi düşüldükten sonra kalanı, payına düşen fiatla alır, dilerse bey´i fesheder. Çünkü üzerine akid yapılmış olan matın tamamı kendisine teslim edilmiş değildir, ikinci kavle göre: Alıcı zekât düşüldükten sonra kalan malı fiaün tamâmiyle almakla bey´i reddetmek arasında muhayyerdir. Çünkü öşür zekâtı olan kısım akid yapılan mal­dan değildir. Rebî´ üçüncü bir kavil rivayet ediyor ki, o da bu bey´in bâtıl olduğudur. Çünkü bu mülkü olmayan bir şeyi satıştır. Rebî´in nakli şudur: "Şafiî dedi ki: Bahçesinin meyvesini satsa, verilmesi lâzımgelen öşrü ve mikdârım söylemese, bu hususta iki kavil vardır. Birisi şudur: Müşteri muhayyerdir; dilerse öşür çıkarıldıktan sonra kalan kısmı fiatm tamâmiyle, alır, yâni on hissenin dokuzunu veya dokuzbuçuğunu tamâ­mının fiatına kabul eder veyahut bey´i reddeder, çünkü satın aldığının tamâmı kendisine teslim olunmamıştır, ikinci kavil şudur: Dilerse öşür dügüldükten sonra kalanı, tamâmının fiatına alır, isterse almaktan vaz­geçer, Rebî´ diyor ki: Şafiî´nin bu hususta üçüncü lıir kavli vardır ki, ona göre bu satışın bütünü bâtıldır, çünkü bayi, mülkü olan bir şeyle birlikte mülkü olmayan bir şeyi de satmıştır. Bir pazarlıkta haram olan satışla helâl olan satış birleşince bu pazarlık bâtıl olur."[8] Burada bir mes´ele hakkında Şafiî´nin üç kavlini görüyoruz.

8- Bir şahıs, tedricen meydana gelen bir meyveyi rehin et, ve bu rehin muamelesi, rehin yapılırken´mevcut olan m,eyve üzerine vâki´ oiav bu sebeple rehin sahîh olabilmek ve rehin olunan olunmayanla karışma­mak için meyveyi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şafii fıkhının incelenmesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:39:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şafii fıkhının incelenmesi rüya tabiri,Şafii fıkhının incelenmesi mekke canlı, Şafii fıkhının incelenmesi kabe canlı yayın, Şafii fıkhının incelenmesi Üç boyutlu kuran oku Şafii fıkhının incelenmesi kuran ı kerim, Şafii fıkhının incelenmesi peygamber kıssaları,Şafii fıkhının incelenmesi ilitam ders soruları, Şafii fıkhının incelenmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes