> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Kıyas
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kıyas  (Okunma Sayısı 1011 defa)
11 Eylül 2010, 20:25:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Eylül 2010, 20:25:19 »



Kıyas

178- Kıyâsın Kaidelerini Îlk Tesbit Eden Şafiî´dir:


Kaidelerini tesbit, esaslarını beyan ederek kıyas hakkında ilk konu­şan imam Şafiî olmuştur. Gerek ondan önce ve gerekse onun çağında fukahâ re´y hakkında konuşurlar, ondan bahsederlerdi. Fakat onun hu­dudunu beyana yönelmemişler, i´timad olunan ciheti açıklamamışlardı. Yâni doğru re´y ile doğru olmayan re´y arasına bir hudud koymamışlar­dı. Her ne kadar bundan bahsetmişlerse de hududu çizmemişlerdi; kaide­leri kurmamışlardı; usûlü vaz´ etmemişlerdi. Şafiî´nin çağı gelince, o, doğruluğuna inandığı re´yin kaidelerini kurdu, sahîh olmayan- istinbat nev´ini bildirdi. Kıyasın hududunu çizdi, onu birtakım mertebelere ayırdı. Nassdan alman fıkha nisbetle kıyasa dayanan fıkıh hükümlerinin kuv­vetçe derecelerini belli etti. Sonra kıyas yapan fakîhde bulunması gere­ken şartları heyan etti. Sonra kıyastan mâadasını bozuk gördüğü re´y ile istinbat nevi´lerinden kıyası ayırdı. Bu suretle İmam Şafiî, ilmin bu babının hakikatim beyan etme şerefini herkesten önce kazanmış oldu. Kendisinden sonra gelenlere bu yolu o açtı, onlar hazır yola koyuldular. [1]



179- Şafiî´nin Kıyası Ta´rîfî:


Şafiî had veya resim[2] suretiyle ta´rif etme yolunu tutmadı. Fakat verdiği misâllerden, yaptığı taksimlerden, konuştuğu şartlardan görülü­yor ki o, doğrudan usûl ulemâsı ıstılahında malûm olan kıyasın hakika­tini kasdetmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, onun zamanında ilimlerde mantıkî uslub ve şekiller henüz yerleşmiş ve hâkim olmuş değildi. Onun için man­tıkî bir tarzda kıyası had ve resim suretiyle beyan etme yolunu tutma­mıştır, ilimleri bablara ayırma, gerçekleri belirtme hususunda bu yola daha sonra girilmiştir.

Ulemâ kıyası şöyle tarif ederler: Aralarındaki müşterek illet sebe-bıyle nassla sabit bir şeyin hükmünü, hakkında nass bulunmayan bir şe­ye de vermektir,

Şafiî´nin getirmiş olduğu misâller —ki onlar cidden çoktur— ve yap­mış olduğu taksimler, kıyasın bu tarifine taraâmiyle uymaktadır. Onun için Şafiî´nin kabul ettiği kıyas, usûliyyûnun tarif ettiği kıyasın aynıdır. [3]



180- Kıyasın Hüccet Olduğunu Îsbat İçin Şafii´nin Getîrdiği Deliller, Kıyas Zarurîdir, Kıyas Zahire Göre Îlîmdir:


Şimdi Şafiî´nin kıyas hakkında dediklerini hulâsa olarak söyleyelim: Şafiî, kıyasa dâir sözlerine giriş olarak iki mukaddime ile başlamaktadır. Birinci Mukaddime: Vuku´ bulan, yeni meydana gelen her hâdisenin Mâm Dîni´nde bir hükmü vardır. Çünkü şeriat umûmîdir, bütün hâdise­ler hakkında hayır veya şer, yasak veya mubah olmak üzere bir hüküm verir. Her şeye bir hüküm terettüp eder, Sâri´ o hükmü yerinde bulur ve­ya o hükmün yerine başka bir hüküm verir. Her kaziyye ve her hâdise hakkında Sâri´ tarafından veriimiş bir hüküm olduğuna göre, bu hüküm­ler ya nassia, ya işaret suretiyle veyahut delâlet yoluyla beyan edilmiş olmalıdır ki, bu hükümleri bilmek isteyen kimse bunlar vasıtasiyle öğre­nip bulabilsin. Hükümleri nassların delâletinden çıkarıp bilmek ise içti had yoluyla, benzeri mes´eleleri birbirine ilhak etmek suretiyle olur.. Birbirine benzeyen mes´elelere, misli misline bakarak hüküm vermek, hiç şüphe yok ki, kıyasa götürür. Şafiî bunları şu sözleriyle anlatmaktadır: "Müslümanlara indirilen nasslarda tutulması gereken hüküm vardır, hak yolunu gösteren delâletler mevcuttur. Nassda aynen bulunan hükümlere tabi´ olmak lâzımdır. Aynen bir hüküm yoksa o Kaman ictihad suretiyle hakkı bulmak için nassların delâletlerine başvurulur. Bu ictihad ve kıyas demektir! Şafiî´nin tutumuna göre Şâri´m beyanları iki kısımdır:

1- Nassîa bildirilen hükümler: Bu nassların maksadı ve gayesi bi­lindikten, beyan tarzlariyle âmmı ve hâssı anlaşıldıktan sonra bu hüküm­lere tabi´ olmak vâcibdir,

2- Delâlet yoluyla olan beyanlar ki, Allâhu Teâlâ bunları fikirleri, ; akıllara yol göstermek için birer alâmet olarak dikmiştir. Müctehid, Allâhu Teâlâ´nm kendisine verdiği akıl ile bu hükümleri anlamağa çalı­şır, çabalar. Şafiî´ye göre ictihad, nass bulunmayan ve icmâ vâki olma­yan hususlardadır ve bu kıyas yoluyla olur. Hattâ o: îctihad kıyasdır, demeği kendisine caiz görmüştür.

tkinci Mukaddime: "Şer´in ahkâmını bilmediği kısımdır. Biri ihata ilmidir, zahire ve bâtına şâmildir. Onu bilen, aşikâre ve gizlide hak olan o olduğunu bilir. Bu yakînen bilinen bir şeydir ki, kimsenin bunda şüp­heye düşmesi caiz olamaz. Diğeri ise yalnız zahire göre olan bilgidir. Onun gerçeğini bilmek Allah´a mahsustur, onun ilmi kuldan gizli kahniS-tır, hiç kimse onu hakkiyle bilemez. Bu ilim, tercih ve zan yoluyla olur, cezm ve kat´! hüküm yoluyla olamaz, ne önünden, ne ardından bâtıl ona yol bulamayacak şekilde bir bilgi değildir. Hükümleri birinci kısımdaki gîbi kesin olarak bilmek iki yol ile olur: Kitâb´ın nassiyle veya mütevâtîr Sünnetin nassiyle, yâni Şafiî´nin dediği gibi umûmun umûmdan rivayet ettiği nakille olur. Bu iki yoi ile helâl olan bir şeyin helâl olduğu, haram edilen geyin de haram olduğu bilinir, bunları kimse biknemezlik edemez ve şüpheye düşemez."[4]

Haber-i vâhidle yâni Şafiî´nin tabiriyle haber-i hâssa ile, icmâ´ ve kıyasla hâsıl olan ilim zahirî ilimdir. Bu üç delil ile olan bilgi zahire gö­redir. Bunlarla hâsıl olan bilginin sahibi, ilminin gerçekte ve nefsü´1-emir-de Öyle olduğuna iddia edemez. Hakikatim Allâhu Teâlâ bilir. EUndeJd imkânlarla ulaştığı bilgi budur esasına göre onunla arnel olunur. Elinde olmayan, gücünün yetmediği şeylerin altına girerek onları yüklenmekle mükellef değildir.

Birçok ka.ziyyeler, bu nevi´ ilim üzere yürür. Hâkim, şahitlerin şa­hitliğine dayanarak bir maznunun katline hüküm verir. Onlann doğrulu­ğunu gösterir emarelere i´tibar eder, halbuki şahitlerin yalancı olmaları, yanılmaları ihtimali de vardır. Fakat hâkim zahir olanla hükmeder, gizli olanı Allah´a bırakır. Müctehidler, delillerden hüküm alırken esbabın gö­türdüğü ve buldukları şeyle amel ederler. Bulamadıkları, gözlerinden ka­çan şeyden dolayı günah yoktur. Mükellef olanlar, bilgileriyle vâsıl olduk­ları, zahirde buldukları şeyleri îfâ etmekle teklif olunurlar. Bir kimse, kendisine helâl olduğunu sanarak bir kadınla evlense, onunla birleştikten sonra süt kız kardeşi olduğu anlaşılsa, Allah ile arasında günah işlemiş sayılmaz. Çünkü dudu bilmeyerek yaptı, araştırması onu gerçeğe götür­medi. Gizîi olan hakikat meydana çıkınca nikâh bozuldu. Zahire göre bir hüküm vardı, frâtma göre de hüküm vardır. Zahire göre yapılan nikâhla neseb sabittir, iddet ve mehr lâzınıgelir. Gerçekte ise nikâh bâtıl oldu­ğundan; bilinmeksizin uzun zaman geçse de, mîras hakkı sabit olmaz.

Şafiî, zahiren bilinenle, işin hakikati, içyüzü arasındaki ihtilâflara dâir birçok misâller getirmektedir. Biz onlardan birini zikredelim, diğer­leri ondan belli olur: Bir kimse gelerek Müslüman olduğunu aşikâre söy-tese, Müslüman olmadığını açığa vuracak bir işaret ve alâmet görülme­kçe, biz zahire göre hüküm veririz ona Müslüman muamelesi yaparız. Müslüman olarak gördüğümüz için Müslümanlarla evlenmesine müsâade ederiz, arada mîras cereyan eder. Bâtınen belki de Müslüman olmamış olabilir, fakat biz bilmeyebiliriz. Eğer biri onun Müslüman olmadığını bi-hr, böyle alâmetler de belirirse, içinde gizlediklerini açığa vuran sözler uyulursa, o zaman bunu bilen kimse ona Müslüman muamelesi yapmaz. nu Müslümanla evlendirmez, mirasçı yapmaz. Böylece iki şahsa nisbet-s bir kimse hakkında ayrı ayrı iki hüküm bulunmuş oluyor. Her ikisi de «diklerine göre amel ediyorlar, bilgilerinin îcâbma uyuyorlar. [5]



181- Kıyasın Muhtelif Neticelere Götürmesi, İ´timat Edil­mesine Mâni Değildir:


Görülüyor ki, kıyâs zahiren bir bilgi veriyor. îşin içyüzüne nüfuz edemiyor, bâtını keşfeyleyemiyor. Çünkü kıyas, zahirî ilim veren üg ilim yolundan biridir. Hem zahiri, hem, bâtını ihata eden bir ilim vermez. Her müctehid, kendisinin ulaştığı ilimden bulduğunu aur. Kıyas ancak zahirî ilme götürüp ihata ilmi vermediğinden müctehidler bir mesele hakkında ihtilâfa düşerler. Kıyas bir müctehidi bir neticeye, diğer bir müctehidi de başka bir netîceye götürebilir. Nasıl ki, iki hâkimden biri, bir şahidin şahitliğini kabul eder, çünkü onun hâlinde salâh cihetini üstün görür, her ne kadar bâzı işlerinde kusur bulsa da buna bakmaz, çünkü hiç gü­nah iglememiş bir kimse bulunmaz[6]. Birinci hâkimin şahitliğini kabul ettiği kimsenin şahitliğini diğer hâkim ise, aynı mes´elede, reddedebilir. Çünkü onun hâlinde birinci hâkimin görmediği birtakım şeylere muttali´ olmuştur. İşte müctehidlerin durumu da böyledir. Bir mes´elenin hük­münde, beyan ettiğimiz gibi, onlar da ihtilâfa düşebilirler. Her biri, üze­rine düşeni ve lâzım geleni yapar, vâsıl olduğu neticeyi alır. Kıyas, böyle bir neticeye götürmekle beraber caiz bir şeydir, hattâ istenen bir iştir. Amr b. Âs´dan rivayet olunuyor ki, Hz. Peygamber´i şöyle derken işitmiş-tir: "Bir hâkim hükmünü verirken ictihad eder ve isabet de ederse ona iki ecir vardır. Hükmederken içtihadında hatâ. ederse ona da bîr ecir vardır."[7] Bu Hadîa-i Şerîf gösteriyor ki, Şafiî´nin nazarında ictihad de­mek olan kıyas, her ne kadar zahirî itme götürse ve düşünceler muhtelif olsa da, yine istenilen ve arzu olunan bir şeydir.

Şafiî, bu Hadîs-i Şerîften kendisince kıyas demek olan içtihada teş­vik mânâsı çıkarmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber Efendimiz, bu Hadîsle isabet eden müctehide iki sevap, hatâ eden müctehide bir sevap verildi­ğini büdirmiştir. Müsaade edilmeyen bir şeye ise sevap yoktur. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kıyas
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:08:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kıyas rüya tabiri,Kıyas mekke canlı, Kıyas kabe canlı yayın, Kıyas Üç boyutlu kuran oku Kıyas kuran ı kerim, Kıyas peygamber kıssaları,Kıyas ilitam ders soruları, Kıyasönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes