> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Kıyas 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kıyas 2  (Okunma Sayısı 1381 defa)
11 Eylül 2010, 20:41:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Eylül 2010, 20:41:19 »



Kıyas

184- Bu Hususta Şâfîî´nîn Getirdiği Misâller:


Buna dâir Şafiî birçok misâller getiriyor, biz onlardan birkaçım kaydedelim:

a) Hz. Peygamber´in bir köle hakkında verdiği hüküm şöyledir: Kusurlu olduğu gizlenerek satılmıştır. İşletilip faydalandıktan sonra

kusurlu olduğu meydana çıkınca ayıbından dolayı müşteri onu reddetse, aynını tazminden dolayı ondan hâsıl olan gaileyi hapseder, vermeyip tu­tar. Bu gaile müşterinin elinde hâsıl olmuştur, semenden bu gaileye te­kabül eden bir hisse yoktur, öyle olunca damânî karşılığı gaile müşteri­nin mülküdür. Bu aymn zâtından doğmuş bir ziyâde değildir. Şâfü, satı­lan malın aynından doğan ziyâdeyi de buna kıyas etmektedir. Buna bi­naen hurma ağacının meyvesi, davarın sütü ve yavrusu müşterinin olur. Eğer bunlar satıştan sonra ve satış bozulmadan önce müşterinin elinde hâsıl olursa, böyledir. Çünkü bunlar müşterinin damânmda iken hâsıl ol­muştur. Damânî karşılığı mülkü olur.

Fukahâdan bâzıları bu hususta Şafiî´ye muhaliftirler. Onlara göre malın zâtında doğan ziyâde, kazanma ve gallelendirme yoluyla hâsıl olan ziyâdeye kıyas edilemez. Hadîs-i Şerîf şöyle buyurur:

"Bir şeyin haracı, faydası; damanı karşılığıdır." Mebî´in zâtından doğan, meydana gelen ziyâde ise haraç değildir. Şâfii bu sözü şöyle diye­rek reddediyor: "Eğer aymn zâtından doğan ona ilhak edilse, köleye hibe edilen şeyin bâyi´in mülkü olması îcâbederdi, çünkü bu haraç değildir. Fakat onlar, bir şeyin haracı, daman karşılığıdır, kaidesince bunun müş­terinin mülkü olduğunu söylüyorlar.[17]

Hulâsa olarak bu mes´ele iki benzeri arasında kalmaktadır. Birisi şöyledir: Meydana gelen ziyâde kazanca benzer ve mülkünde iken hâsıl olan müşterinin olur. îkincisi: Aynın zâüna ilhak edilir. Çünkü Hadîs-i Şerîf: Haraç, daman iledir, diyor. Bu ise haraç değildir. Şafiî birinciyi alıyor, ikinciyi almıyor. Birinciyi tercih etmesini şöyle açıklıyor: Mülki­yetin illeti, bunun kendi mülkünde iken hâsıl olmasıdır. Mülkünde hâsıl olan her şeyin mülkiyeti sabit olur ve bu devam eder. Bu hususta şöyle diyor: "Bunların hepsi müsavidir. Çünkü müşterinin mülkünde iken hâ­sıl olmuştur. Doğru olan budur..."

Diğerleri ise, ziyâde hâlihazırda ve ileride mülkiyette ayne tabi´dir, diyorlar. Mebî´in aynı bâyi´a dönünce onların da bâyi´a dönmesi gerekir.

b) Hazret-i Peygamber altının altınla, gümüşün gümüşle, hurmanın hurma ile, buğdayın buğdayla, arpanın arpa ile fazlasına satılmasını yasak etti, ancak misli misliyle ve peşin olarak satılmasına müsâade etti. Bu sahîh. bir Hadîstir. Şafiî hakkında nass bulunmayanları, nassla bildirilen bu mes´elelere kıyas etmek için bu yasağın illetini öğrenmek istedi. Bu nevi´lerin haram edilmesinden, insanlar arasındaki örf ve âdetten, taâmül usûlünden şu neticeye vardı ki, altının misli misliyle ve peşin olarak satı­şından ma´dâsınm haram olmasının illeti semen olmasıdır. Diğer nevi´le­rin haram, olmasının illeti ise yenir şey olmalarıdır. O takdirde haram ol­manın illeti altında semen ve cinsin bir nevi´den olmasıdır. Yâni altın al­tınla fazlasına satılamaz. Diğerlerinde ise haram olmanın illeti yenir şey olmalariyle birlikte cinsin de bir olmasıdır. Eğer bu iki cüz de bulunursa o zaman ivazlardan birini veresiye yapmak da, fazla yapmak da haram olur. Eğer illet cüzlerinden birisi bulunursa, yâni cins birliği olmaksızın semen veya yenir şey olma bulunursa o zaman fazlalık helâldir, ivazlar­dan birini veresiye yapmak haramdır, fazla helâl, nesîe haram olur. Şa­fiî, keyl ve vezni illet olarak almıyor. Şayet Şafiî böyle demiş olsaydı tar-tılanlardan olan bal ile yağın altın ve dirhemle veresiye satışına cevaz vermezdi, nasıl ki altının gümüşle, fazlasiyle, veresiye satışı caiz değildir. Ulemâ birinci satışın veresiye yapılmasının sahîh olduğuna ittifak etmiş-lerdir, ikinci ise böyle değil. Öyle olunca haram olmanın illeti mikdar olamaz[18]

 Cenâb-ı Hak şöyle diyor; "Eğer çocuklarınızı süt anneye emzirtmek isterseniz, yereceğinizi uygun bir şekilde Ödediği­nim takdirde size sorumluluk yoktur,´´ (Bakara Sûresi: 233).

Hz. Peygamber de, Utbe´nin kızı Hinde, eşi Ebû Süfyan´uı malından oğlundan ötürü ma´rûf tarzda para almasını söylemiştir. Gerek ALLAH´ın Kitabındaki âyetler ve gerekse Peygamber´in Sünneti gösteriyor ki, kü­çükken çocuğu emzirme ve besleme ücreti babaya düğmektedir. Bu nok­tanın farz olmasının sebebi çocukla baba arasındaki karabet bağıdır. Ma­demki bu alâka ve bağ sebebiyle, çocuk kendine bakmaktan âciz bir hal­de iken babanın çocuğa bakması farz oluyort baba kazanıp kendine bak­maktan âciz kaldığı zaman, mah yoksa, çocuğun babaya bakması aynı se-beple farz olur. Baba ve ana yukarı kuşağa doğru ne kadar giderse gitsin, derece derece bununla mükelleftir. Evlâtlar da aşağı kuşağa doğru ne ka­dar inerse insin hepsi mükelleftirler. Çünkü alâka ve bağ hep birdir. Yâni asıl ve feri alâkası, cüz´iyet veya doğuş karabeti mevcuttur[19]


185- Şafiî´ye Göre Delâlet-i Evlâ (Îktıza) Kıyastan Sayılır, Bu Hususta Ulemâ Arasında Tartışılması:


İmam Şafiî, kıyasın kısımlarını ve şekillerini zikrettikten sonra açık­lıyor ki, fukahâdan bâzıları, fer´in, nassla bildirilen asıldan daha kuvvetli olduğu şeyi kıyastan saymamaktadırlar. Aslın mânâsında olup başka bir şeye ihtimâli olmayan da böyledir. Bu hususta şöyle diyor: "Bâzı ilim er­babı, buna (yâni fer´m, kıyasın illetinden asıldan daha çok olan kısmına) kıyas nâmım vermekten çekinirler. Bu, ALLAH´ın helâl ve haram kıldığı, öğdüğü veya zemmettiği şeyler cümlesindendir. Bunlar ayniyle sabittir, başkasına kıyasla değildir. Helâl olanın illeti bulunduğundan helâl edilen, haram olanın illetini taşıdığından haram kılınanlar hakkında da böyle söylenmektedir. Ancak benzerlik dolayısıyla yapılan kıyasa, kıyas nâmını verir. îki muhtelif illet benzerliğinden daha yakın olana kıyas yapılırsa, bu kıyas olur. Diğer ilim erbabı ise Kitab ve Sünnetin nassından başkasiy-le sabit olup onların illetini taşıyanlara kıyas nâmını vermektedirler. Doğ­rusunu ALLAH bilir.[20]

Şâfü bu iki kavilden hangisini aldığını açıklamaksızm bunları zikret­miştir. Sözünün gelişinin zahirine bakılırsa, üç kısmı da kıyastan say­maktadır.[21]

Bence, fer´in asıldan daha çok ve aslın illeti gibi olduğu, sori derece vazıh bulunmasından, illeti araştırıp meydana çıkarmağa hacet bile kal­madığı mes´eleler; kıyastan değil de nassm delâleti nev´inden sayılır. Çünkü illet nassla veya benzeriyle bilinir de bu da feri´de daha çok oldu­ğundan açıkça anlaşılırsa hüküm feri´de nassla sabit olmuş olur. İnsan, mücerred nassı anlamakla bunu anlar. Şafiî´nin yoluna göre fark esasa taallûk eder, cevheridir. Çünkü hüküm, Kur´ân´m nassiyle veya mütevâ-tir Hadîsle sabit olmuş bulunursa, onu bilmek, zahirde ve bâtında ilini, ilm-i ihata olur. Eğer nassm delâletiyledir, diye hüküm edersen böyledir. Eğer kıyasla sabit dersen, bu yalnız zahiren ilimdir. Meselâ: "Anaya, ba­baya of bile deme." âyetinden anlaşılan döğmenin haram olması, eğer kı­yas ile sabittir dersen, bu haram olmayı, bilme yahuz zahirde olur, hem zâbir ve hem bâtında ihata ilmiyle olmaz. Anaya, babaya Öf bile dememek âyetin nassiyle zahir ve bâtında kat´î olarak sabit olsun da, döğmek yal­nız zahirde sabit olsun, bu olamaz. Arapçanın siyakından anlayan bir kim­se bu âyet, ibaresiyle, eziyetin azının hürmetine delâlet eder de, çoğunun haram olduğuna delâlet etmez diyemez. Bu âyeti mücerred işitmekle iba­resinden döğmenin haram olduğu anlaşılır ki, bu nasıl olur da yalnız za­hiri ilim olur? Eğer bu da hem zahir ve hem bâtında ilim sayılmazsa, in­sanlar için ihata ilmi hiç yok demektir.[22]



186- Kıyas Cereyan Etmeyip Mevrîd-i Nassa Münhasır Kadan Nasslar, Ruhsata Dâir Nasslarda Kıyas Cereyan Etmez; Buna Dâîr Misaller:


Şafiî diyor ki, bâzı nasslara kıyas yapılmaz. Bunlar, sabit şeylere aykırı bir hüküm getiren nâsslardır. Bu türlü hüküm1 ar, yalnız mevrid-i nassa = nassm geldiği şeye münhasır kalır. Aynı hâ! ve Vasfı taşıyan başkaları buna kıyas yapılamaz. "Alâ hılâfi´l-kıyas sabit olan bir şey baş­kasına makîs olamaz," Bunlar umûmî bir hükümden istisna yoluyla hafif­letmek için yapılır. Şâfü, bu konuda şöyle diyor: "Allâhu Teâlâ nassla bil­dirdiği bir hüküm olup da sonra Hz. Peygamber bâzı farzlarda onu tahfif ettiğini Sünnetiyle beyan ederse, Hz, Peygamber´in ruhsat verdiği bu ruhsatla amel olunur ve başkası ona kıyas edilmez. Yine böylece Hz. Peygamber bir şey hakkında umûmî bir hüküm verir de sonra umûmî hükümden ayrı bir Sünnet vaz´ederse bu da başkasına makîs olamaz."[23] Şafiî buna bâzı misâller getirmiştir ki, birkaçı şunlardır:

a) Allâhu Teâlâ abdesti farz kılarak şöyle buyurdu: "Ey îman eden­ler, namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, dirseklerimize kadar kollarınızı yıkayın, başınıza mesnedin, ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın." Bu umûmî hüküm gereğince abdestte ayakların yıkanması abdestin bir rüknüdür, farzdır. Fakat Hz. Peygamber mest üzerine mesh edince, bu: umumî nassm hükmünü hafifleterek kolaylık için verilmiş bir müsâade oldu, Aynı mahiyette olan şeyler, meselâ başa giyilen kavuk, ellere giyi­len eldiven, meste kıyas edilemez. Çünkü bu hüküm, umûmî nasstau bir istisnadır, nassm umûmundan istisna edilen bir şey, başkasına kıyaslana­cak bir şey olamaz.

b) Ribâ cereyan eden malların götürü pazar toptan satılması yasak edilmiştir. Hz. Peygamber ağaç üzerinde iken meyvelerin birbiriyle mü­badele yoluyla satılmasını...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 11 Eylül 2010, 20:41:53 Gönderen: Sidretül Münteha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kıyas 2
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:57:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kıyas 2 rüya tabiri,Kıyas 2 mekke canlı, Kıyas 2 kabe canlı yayın, Kıyas 2 Üç boyutlu kuran oku Kıyas 2 kuran ı kerim, Kıyas 2 peygamber kıssaları,Kıyas 2 ilitam ders soruları, Kıyas 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes