> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele  (Okunma Sayısı 960 defa)
11 Eylül 2010, 18:44:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Eylül 2010, 18:44:50 »



İSTIHSANIN ÎBTÂLİ VE MESÂLİH-İ MÜRSELE


190- Şafiî´nin Îstihsanı Çürütmesi:

Şafiî îstihsanın îbtâli adlı eserinde şöyle diyor: "Allah´ın hükmü Pey-gamber´in hükmü ve Müslüman cemaatının hükmü olarak bütün zikret­tiklerim gösteriyor ki, hâkim veya müftü olmak isteyen kimsenin ancak ilzam edici bir delille hükmetmesi ve fetva vermesi caiz olur. Bu da Ki-tabla, Sünnetle veya ilim erbabının ihtilafsız olarak söyledikleri bir ka­vil ile veyahut bunlardan bâzısına kıyas yapma yoluyla olur. îstihsan ile fetva verilmez. îstihsan vâcib olmaz, o bu mânâlardan birini de taşımaz."

İbtâlü´l-îstihsan kitabında, Cimâu´1-îlim kitabında, Er-Risâle´de ve El-Üm kitabının içinde Şafiî´nin bu sözlerinin benzerleri vardır. Bunlar bize iki şeyi anlatmaktadır:

1- Eğer müctehid içtihadında Kitaba, Sünnete veya icmâ´a dayan­mazsa veyahut bunlardan birine kıyas yapmazsa, bu istihsan olur. Çün­kü bu takdirde müctehid delilin nassmın veya delâletinin verdiği şeyi de­ğil, kendisince iyi gördüğü şeyi almış olur.

2- Sabit bir nassa veya nassın delâletinin irşadına i´timad etmek­sizin istihsan yoluyla ictihad etmek, bâtıldır; bunun şeriatla bir ilgisi yok­tur.

Şimdi Şafiî´nin ikinci kaziyyeyi, yâni bir nassa veya icmâ´a veyahut kıyasa dayanmaksızın istihsan yoluyla içtihadın bâtıl olduğunu isbat için getirdiği delilleri kaydetmek istiyoruz, çünkü birinci kaziyyede gö­rüldüğü üzere, Şafiî´ye göre, istihsamn mânâsı budur. [1]


191- İstîhsanı Çürütmek Îçîn Er-Risale Ve El-Üm?de Getirdi­ği Deliller:


Şafiî´nin El-Um´de ve Er-Risâle´de zikrettiklerini inceleyen kimse görür ki, o, münazaralar esnasında istihsamn butlanına dâir müteaddit deliller getirmiş olup bunlar eserlerinin muhtelif yerlerinde dağılmış bir halde bulunmaktadır. Biz bulduğumuz bu delillerden altı tanesini burada özet halinde vermek istiyoruz:

a) Allâhu Teâlâ Kur´ân-ı Kerîm´de şöyle buyurmuştur: "İnsan, kendisinin başıboş bırakılmış olduğunu mu zanneder?" Hz. Peygamber Efen­dimiz de şöyle buyurur: "Allâhu Teâlâ´mn size emir buyurduğu hiçbir şe­yi bırakmaksızın onu size emrettim sizi nehyettiği her şeyden ben de si­zi nehyettim. Rûhu´I-Emîn (Cebrail) benim kalbime şunu koydu ki, hiç­bir canlı rızkını tamâmiyle alıp tuketmedikge ölmez. Öyleyse rızkı güzel yollarla arayınız."

Hz. Peygamber, Müslüman toplumuna sarılıp ondan asla ayrılmama­ğı bize emretmiştir. Bunun mânâsı: Müslüman cemâatinin sözünden ay­rılmamaktır, işbu Âyet-i Kerîme ve bu iki Hadîs-i Şerîf göstermektedir ki, Hz. Peygamber şeriatın bütününü beyan etmiş, Allah´ın emrettiği, neh­yettiği şeylerin hepsini beyan ederek açıklamıştır. Allâhu Teâlâ, İslâm cemaatının ahvâline mütaallik işleri, buyruk ve yasakları ihmal etmemiş, her şeyi ya nassla veya işaret suretiyle beyan buyurmuştur. İctihad sa­bit bir nassa dayanır. Nassla sabit bir şeye kıyas yapılır. Aksi halde bu eksik bir beyan olur. Bu ise sahîh değildir. Allâhu Teâlâ insanları başıbog bırakmış değildir; insan mükelleftir. Hz. Peygamber buyrukları ve ya­sakları beyan etmiştir. Öyleyse istihsan yoluyla ietihad bâtıldır. [2]
b) Allâhu Teâlâ söyle buyurur:"Allah´a itaat edin, Resulüne de itaat edin.", "Kabbın tarafından sana vahyolunana tabi´ oL", "Peygam­berce itaat eden, Allah´a da itaat etmiş olur.", "Peygamber size ne getir­diyse onu alın, sizi neden nehyettiyse ondan da sakının.", "Onların ara­sında Allah´ın inzal ettiğiyle lıükmedesin ve onların arzu ve heveslerine uymayasın." Bütün bu âyetler göstermektedir ki, mü´mine Allah´ın Ki-tâbı´na ve Peygamber´in Sünnetine uymak düşer. Bu ikisinden başkasına uymaz. Nass ve delâlet suretiyle tafsîlan veya icmâlen olsun, küllî ve cüz´î beyan yoluyla olsun bildirilen hükümlere tabi olmak farzdır. Bu ikisinden başka tabi´ olunması vâcib olan yoktur. Kıyas, Kitab ve Sün­nete tabi´, olmak demektir. Çünkü kıyas, mânâ ve illet bakımından bu ikisinin delâlet ettiklerine hamletmek demektir. îcmâ´, hüccet olma kuv­vetini Hz. Peygamber´in Sünnet-i Şerîfesinden almaktadır. îcmâ´la amel etmek de Sünnete tabi´ olmak demektir. İstihsanda bu ikisinden birine ilhak etme bulunmadığından ve bunu almağı tecviz eden bir nass da ol­madığından, istihsan yoluyla ictihadda bulunmak, Kitâb´ın ve Sünnetin getirdiklerine re´y ile ziyâde yapmak demektir. Halbuki Kitab ve Sünne­tin nassiyle sabit veya istinbat yolunca sahîh bir surette nassların delâle­te çıkarılan hükümlerden başkasına tabi´ olmağa kimse Uzam edile­mez [3]

c) Kendi heves ve arzusuna göre değil, Allah´ın vahyiyle konuşan Hz. Peygamber, dînî mes´elelerde istihsan yoluyla hüküm vermezdi. Hak­kında henüz vahy inmemiş ve hükmü bildirilmemiş bir mes´ele kendisine arz olununca istihsan ile hüküm vermezdi. Hakkında âyet bulunmayan bir hususun hükmü sorulunca vahiy beklerdi, vahiy nazil olmadan ce­vap vermezdi.

Evs b. Sâmit´in karısı gelerek Hz. Peyganıber´e Evs´ten şikâyet etti. Ona cevap vermedi, nihayet şu âyet-i kerîme nazil oldu: "Kocası hakkın­da seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Esasen Allah konuşmanızı işitir, doğrusu Allah hor şeyi işitir ve görür, İçinizde karılarım annelerinin yerine koyarak haram sayanlar bilsinler M, kanlan anneleri değildir. Anneleri ancak onları doğuranlar­dır. Doğrusu o söyledikleri kötü asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affe­dicidir» bağışlayıcıdır, Karılanıu annelerinin yerme koyup haram saya­rak oulan boşamak isteyip sonra sözlerinden dönenlerin, eşiyle temas et­meden bir köle âzââ etmeleri gerekir. Bu size öğüdâtlr. Allah işledikleri­nizden haberdardır. Köle bulanuyanra, eşiyle temastan önce birbiri ardın­ca iki ay oruç tutması gerekir. Buna giicö yetmeyen altmış fakiri doyu­rur. Bu kolaylık Allah´a ve Resulüne inanmış olmalarındandır. Bunlar Al­lah´ın hudududur. înkâr edenlere can yakıcı azap vardır." [4]

Kadın Hz. Peygamber´e gelip, kocasının: "Bana anamın sırtı gibisin, haramsın." demesinden şikâyet ettiğinde, Peygamber Efendimiz îstihsan yaparak ona cevap vermedi, Arapların âdeti üzere bunun, haram olduğu­nu bildirmedi, vahiy gelmesini bekledi. Bu hususta bu güzel bir örnektir.

Yine bu kabilden, Aclânî, Hz. Peygamber´e gelerek kendi karısına kazf etti, namussuzluk isnadında bulundu. Hz. Peygamber ona hemen ce­vap vermedi, nihayet liân âyeti indi:

"Kanlarına zina isnad ed&p de kendilerinden başka şâhidlerl olma­yanların şahitliği kendilerinin doğru sözlülerden olduğuna Allah´ı dört defa şâhid tutmasiyle olur. Beşincisinde: Eğer yalancılardım ise Allah´ın la´ne tinin kendisine olmasını diler. Kocasının yalancılardan olduğuna Al­lah´ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde kocası doğrulardan ise kendisinin Allah´ın gazabına uğramasını diler." [5]

Böylece kazf etmenin hükmü bildirildi, böyle bir durumda kan koca Hân yapacaktır. Hz. Peygamber bu hükmü kendi re´yine göre istihsan yaparak bildirmedi. Eğer bir kimsenin istihsan. ile hüküm vermesi caiz olsaydı, bunu Peygamber´in yapması daha evlâ olurdu, istihsânin iktizâ­sına göre hüküm verirdi, gökten vahiy beklemezdi. Fakat ö bekledi. Öy­leyse her müetehidin istihsandan vazgeçmesi, istihsan ile hüküm vermemesi lâzamgelir. Müetehidin ancak Allah´ın Kitâbi´ndan, Peygamberin Sünnetinden alarak veya icmâ´a ve nasslara göre yapılan kıyasa dayana­rak hüküm vermesi gerekir. [6]

d) Hz. Peygamber, onun bulunmadığı bir yerde kendi istihsanîarma göre hüküm veren ashabın bu tutumunu hoş görmemiştir. Bir seriyye, bir elçi gönderdiği zaman Allah´a, Resulüne ve âmirlerine itaat etmelerini emrederdi: Âmirleri Allah´a ve Resulüne itâattan çıkmadıkça ona itaat gerekir. Bâzı gazalarda ashâbdan bâzılarının yaptıklarını hoş görmedi. Bir ağaca sığınan adamı yakmalarını beğenmedi. Kılıç altında dahi olsa Müslüman oldum, diyen kimseyi öldürmelerini hoş karşılamadı [7] Eğer nassa veya kıyasa dayanmaksızın istihsan yoluyla ietihadda bulunmak caiz olsaydı, Hz. Peygamber Ashâb-ı Kirâm´m bu yapışlarını reddetmez, tutumlarım inkâr etmezdi. Onları hakkı aramada yanılmışlar i´tibar et­mezdi.

e) îstihsamn kayıd ve zabtedilmiş bir kaidesi yoktur. Hakkı bâtıl­dan ayırmak için bir ölçüsü de yoktur. Eğer her müftünün, hâkimin, müo-tehidin; nass bulunmayan hususta istihsan yapması caiz olsaydı o zaman iş karmakarışık olurdu. Bir olay hakkındaki hüküm, şahısların istihsânına göre değişik olur. Bir mes´ele hakkında türlü türlü hükümler ortaya çıkar. Bunların bir zabt ve rabtı olmaz, hak olanı beyan eden, doğru ola­nı bildiren bir Ölçü bulunmaz. Şerîatlan anlama yolu bu değildir. Dînî hükümler böyle yorumlanmaz ve açıklanmaz [8]

Kıyas da muhtelif hükümlere götürmektedir, diye Şafiî´ye bir i´tiraz yapılamaz. Çünkü kıyastaki ihtilâf bu kadar önemli ve farklı değildir. Çünkü hükmü nassla bildirilen bir seyîe hakkında nass bulunmayan bir şey arasındaki benzerlik vasfına, müşterek illete göre kıyas yaparak hü­küm vermek, bu iki ayrı mes´eleyi birbirine yaklaştırmaktadır. Bunların arasında esas tutulması kaabil birtakım kaideler bulmak mümkündür. Halbuki istihsanda, üzerinde ittifak edilmesi mümkün bir kaide kurma­ğa, bir rabıta ve zabıta bulmağa imkân yoktur.

f) Kitâb´ı, Sünneti ve kıyas yollarını bilen bir müetehidin istihsan yapması makbul ve muteber olsaydı, bunun, Kitâb´ı, Sünneti bilmeyen, ulemânın ihtilâf ve ittifak ettikleri mes´elelere, icmâ´ ve kıyasa vâkıf ol­mayan biri tarafından da yapılması caiz görülürdü. Çünkü bunun daya­nağı, esası akıldır. Akı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele
« Posted on: 27 Nisan 2024, 06:08:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele rüya tabiri,İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele mekke canlı, İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele kabe canlı yayın, İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele Üç boyutlu kuran oku İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele kuran ı kerim, İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele peygamber kıssaları,İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürsele ilitam ders soruları, İstihsanın ibtali ve mesâlih-i mürseleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes