> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Din bilgisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Din bilgisi  (Okunma Sayısı 1801 defa)
14 Eylül 2010, 15:49:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Eylül 2010, 15:49:00 »



DİN BİLGİSİ

125- Şâfîî´nîn Şerîat Îlmini Amme İlmî, Hâssa İlmi Diye İkîye Bölmesi, Bunlar Arasında Fark Tapması:


îmanı Şafiî, şeriat ilmini iki kısma ayırır: Biri, umûmun bilinmesi ge­reken şeyler olup bir Müslümanın onları bilmemesi caiz oîaro.az. Her Müs-lümanın onları bilmesi lâzımdır. Aklı başında olan Lir Müslüman onları bilmesin, bu olamaz. Çünkü bunlar dinde bilinmesi zarın î olan umurdan­dır. Beş vakit namazın, Ramazan orucunun, gitmeğe kudreti olanlara Hac etmenin, malının zekâtını vermenin farz olması; zinanın, ırza geç­menin, insan öldürmenin, hırsızlığın, şarap içmenin haram olması bunlar­dandır. Bunlar Kur´ân´ın nasslarmda mevcuttur; te´vil edilemez. Keza Hz. Peygamber´in herkesçe kabul olunan mütevâtir Sünnetlerinde beyân olunmuştur.

îkinci kısım ise, insanların mâruz kaldığı fer´î mes´elelerdir ki, bun­ların hakkında Kitapta bir nass yoktur, nass varsa da te´vîle ihtimali vardır. Keza Hz. Peygamber´den (Ona salât ve selâm olsun) mütevâtir bir nass yoktur. Hz. Peygamber´in Hadîsi varsa da haber-i vâhid´dir, ha-ber-i mütevâtir olarak bir Hadîs vârid olmamıştır. Yâhud da te´vili kaabil olan nasslar vardır. Bunları herkes bilemez, buna Îlmü´l-Hâsse Özel kişiler ilmi denir.

Bu iki türlü ilim hem teklif, hem de tahsil bakımından birbirinden farklıdır. Teklif bakımından umûmî ilimler her Müslümandan istenir. Bir Müslümanm onları bilmemesi caiz olamaz. Çünkü bunlar dinde bilinme­si zarurî olan şeylerdendir. Îlmü´l-Hâssa  Üstün kişiler ilmi ancak ha-vâsdan, özel kişilerden istenir. O farz-ı kifâye gibidir, yapmağa kudreti olanlardan beklenir. Onu bâzı kimseler yerine getirir. Onların yapmasiy-le hepsi vebalden kurtulur. Hayrı işleyen kimselere âit olur.

Tahsil bakımından ise, birinci kısım ilmi öğrenmek aklı başında her­kesin yapabileceği iştir. Anlamak ve elde etmek için özel gayret ve sartlara ihtiyaç yoktur. İkinci kısma gelince bunu ancak Kitap ve Sünnet bilgisini kazanmış olanlar, Sahabe kavillerini, insanların ihtilâflarını bi­lenler yapabilir. Nasslardan hüküm çıkarmak bunların hakkıdır ve bu ancak onlara vâcib olur.

Şafiî, umumun bilmesi gereken ilimle üstün kişiler ilmi arasındaki hadd-ı faslı anlatmadan bırakmıyor. Şöyle diyor:

"Him iki türlüdür. Herkesin bilmesi lâzımgelen ilim, aklı başında olana onu bilmemek yakışmaz... Beş vakit namaz kılmak, ALLAH rızası için Ramazan ayında oruç tutmak, gidebilenler için Kâ´be´yi ziyaret için Hacca gitmek, malının zekâtını vermek, zinanın, insan öldürmenin, hır­sızlığın, şarabın haram olduğunu bilmek. Daha bunlara benzer şeyler ki, kullar bunları düşünüp bilmekle, amel edip işlemekle mükelleftirler. Can­larından ve mallarından verirler. Kendilerine haram kılman şeylerden ise sakınmalıdırlar. Bu türlü ilmin hepsi ALLAH´ın Kitabında nass olarak mevcuttur. Bütün ehl-i İslâm arasında malûmdur. Umum Müslümanlar bunları geçmişten geleceğe naklederler. Hz. Peygamber´den rivayet eder­ler. Bu rivayetlerde ve bunların kendilerine vâcib olduğunda ihtilâfa düş­mezler. Bu umumun ilmidir, bunda yanılmak, te´vîle sapmak imkânı yok­tur. Bunda nizaa düşmek de caiz değildir.

Şafiî Îlmü´l-Hâssa nâmını verdiği ikinci nev´i şöyle beyan ediyor: "Kulların fürûı farâiza ve bunlarla ilgili mes´elelere dâir bilmeleri gere­ken hükümlerdir ki, bunlar hakkında Kitapta bir nass yoktur. Çoğuna dâir Sünnetten de nass bulunmaz. Bâzıları hakkında Sünnetten bir nass varsa da bunlar Haber-i Hâssa´dır, Haber-i Âmme değildir. Bunların da te´vîle ihtimali vardır ve kıyasla anlaşılır."[1]

Şafiî bundan sonra mükelleflere ilmin bu nev´ini nasıl yerine getire­ceklerini şöyle anlatıyor: "ilmin bu derecesine avam yetişemez. Hattâ bu­nunla havasın da hepsi mükellef olmaz. Havâsdan buna erişmesi ihtimali olanlar vardır. Hepsinin bunu ihmal etmeleri caiz değildir. Havâsdan kaa-biliyeti olanlar bu vazifeyi yerine getirirlerse, bunu yapmayan diğerleri vebal altında kalmaz. Bu vazifeyi yapanlar, yapmayanlardan faziletli olurlar."

Bundan sonra havâsdan yapabileceklere bu ilmin farz olduğuna, ci­hâda ve cenaze namazına kıyas yaparak şöyle delil getiriyor: Allâhu Teâlâ buyuruyor ki: "Mü´minlerin hepsinin toptan savaşa çıkmaları ge­rekir. Her topluluktan bir taifenin de dîni çok iyi öğrenmek ve geri dön­düklerinde milletlerim uyarmak için ilim yohmda gitmeleri lâzımdır.

Böylece milletleri belki yanlış hareketlerden çekinirler."[2] Bundan sonra diyor ki: Farz-ı kifâye olan işler de böyledir, Müslümanların bir kısmı onu yapmakla, onu yapmaktan geri kalmış olanlar vebalden kurtulur. Eğer hepsi bunu yapmazlarsa, bunu yapmağa kudreti olanların hiçbiri vebal­den kurtulamaz. Bunda şüpheye yer yoktu, Ailâhu Teâlâ buyuruyor ki: "ALLAH yolunda savaşa çikmaTs^m^ ALLAH sise can yakıcı azapla azap eder."[3]

Bundan sonra birinci asırdanberi Müslümanların bu yolda hareket ettiklerini beyan ederek diyor ki: "Allâhu Teâlâ Peygamberini göndere-liden bugüne gelinceye kadar Müslümanlar bu tavsif ettiğim hâl üzeredir­ler. İçlerinde az bir kısmı tahsil yapıp dinde bilgi sahibi olur, bâzıları cenaze namazında bulunur, cihada gider, bir cemâatin içinden birkaçı se-lâm alıp verir; diğerleri bunları yapmadan durur. Fıkıh öğrenen, cihada giden, cenazede bulunan ve selâm alan kimselerin fazîlet işlediklerini ta­nırlar, bunları yapmakta kusur edenleri de günah işlemiş saymazlar." [4]



126- Hassa İlmi, Müctehîdlere Lâzımdır:


Fukahânm bahis konusu yaptıkları îlm-i Hâssa´dır. Müctehidler hü­küm istinbat etmek için onunla çalışırlar. Tartışma onda cereyan eder. Hüküm istinbatı doğru olsun diye bununla kaideler kurulur, bu kaideler, doğruyu ve yanlışı ölçmek için birer ölçü olur. Tartışma konusu olan ve ihtilâf edilen mes´elelerde bunlar hakem yapılır. Şüphe yok ki, istinbatin umumî asılları işte bu kaidelerdir ve bunlar da thn-i Hâssa´nın en başta gelen nev´idir. Bunları tahsil etmek, öğrenmek, her Müslümana farz de-ğüdir. Hattâ bunları öğrenmeğe her Müslümanın gücü dâhi yetmez. Çün­kü bunlar ilmî görüşleri ölçmek için gayet ince ölçülerdir. Bunlar müc-tehitlere istinbat yolunu gösteren umumî kaidelerdir; bunları onlar bilir. [5]



ŞAFİδYE GÖRE HÜKÜMLERİN DELİLLERİ


127- Şafii´ye Göre Hükümlerin Kaynakları Ve Bunların Mertebeleri:



Şafiî, ilmi beş mertebe olmak üzere beş nev´e ayırır. Her mertebe kendinden sonra gelen mertebenin temeli mesabesindedir.

Birinci Mertebe: Kitaptır ve sıhhati sabit olan Sünnettir. Sünneti Kitapla beraber bir mertebeye koyuyor. Çünkü Sünnet birçok hallerde Jütabı beyan eder, onun mücmelini açıklar. Bu bakımdan sıhhati sabit olan Sünneti Kitapla aynı derecede itibar eder. Ancak haber-i vâhid olari Sünnet, -kuvvet bakımından Kur´ân derecesinde değildir. Çünkü Kur´ân´-da tevatür vardır, haber-i vâhid´de ise tevatür yoktur. Onun için Sünnet, Kur´ân´a taaruz edemez. Sünnetin beyanına ihtiyaç olmayınca Kur´ân´la iktifa olunur.

ikinci Mertebe: Kitap ve Sünnette bulunmayan hususta icma´dır. îc-ma´dan murad, umumun bildikleriyle iktifa etmeyip Ihn-i Hâssayı da bi­len fukahânın icma´ıdır. Fukahânın bir mes´elede icma´ etmeleri, kendile­rinden sonra bu hususta bir delildir.

Üçüncü Mertebe: Hz. Peygamberin (Ona salât ve selâm olsun) as­habının kavilleri ki, bunlara muhalefet eden bulunmamalıdır. Ashabın re´yleri, bizim için kendi görüşümüzden daha hayırlıdır.

Dördüncü Mertebe: Bir mes´ele hakkında ashâb arasında ihtilâf vardır, onların içinde Kitap ve Sünnete en yakın bulduğu veya kıyasın tercih ettirdiği kavli alır, yine ashabın kavillerinin dışına çıkmaz.

Beşinci Mertebe: Kıyastır. Sırasiyle Kitap, Sünnet ve tema´ olmak üzere geçen mertebelerden biriyle hükmü bilinen bir şeye kıyas yapılır. Yâni Kitap veya Sünnetlerden bir nassla hükmü beyan olunan veya ic-ma´la hükmü bilinen veyahut da sahabe kavline tabi´ olunan bir mes´ele-ye kıyas suretiyle hüküm verilir[6]

Doğrusu, Şafiî´nin bu görüşü yerindedir. Çünkü Sünnet Kitabı be­yan edicidir. Şafiî, El-Um´de bunu şöyle açıklıyor: "İlim türlü tabakalara ayrılır:

1- Kitap ve sahih olan Sünnettir.

2- Sonra Kitapta ve Sün­nette bulunmayan hususlarda icma´dır.

3- Hz. Peygamberin ashabın­dan bir kısmının kavlidir ki, içlerinden ona muhalif olan bulunduğunu bilmiyoruz.

4- Ashabın ihtilâf üzere oldukları kavilleridir.

5- Bu ta­bakalardan bâzısına yapılan kıyastır. Kitap ve Sünnette varken bu iki­sinden bagkasına asla gidilmez, ilim ancak yukarıdan alınır.?
[7]

işte Şafiî´ye göre ilmin dereceleri böyledir. Biz de onun başladığıyla başlayalım ki, o da birinci derecede olan Kitab ve Sünnettir. Özel olarak Kİtabla başlayalım. [8]







[1] Haber-i hâssadan murad mütevâtlr olmayan haber-i vâhidlerdlr. Haber-i âmmeden maksat da mütevâtir olan haberlerdir. Buradaki Kıyasla anlagılan mak­sat, kıyas ve re´y yoluyla anlaşılması istenir, demektir.

[2] Tevbe Sûresi: 122.

[3] Tevbe Sûresi: 39.

[4] Muhammed Ebu Zehra, İmam Şafii, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları:.171-173.

[5] Muhammed Ebu Zehra, İmam Şafii, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 173.

[6] Şafiî der -ki: îtim İki türlüdür: tttiba´ ve istinbat. îttiba´ Kitaba tabi´ ol­maktır. Kitapta yoksa Sünnete, Sünnette de yoksa muhalefet eden olduğumu bil­mediğimiz umum. selefin kavlidir. Onla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 14 Eylül 2010, 15:49:34 Gönderen: Sidretül Münteha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Din bilgisi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:57:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Din bilgisi rüya tabiri,Din bilgisi mekke canlı, Din bilgisi kabe canlı yayın, Din bilgisi Üç boyutlu kuran oku Din bilgisi kuran ı kerim, Din bilgisi peygamber kıssaları,Din bilgisi ilitam ders soruları, Din bilgisiönlisans arapça,
Logged
27 Şubat 2014, 20:15:34
ırmak özsarı

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 41


« Yanıtla #1 : 27 Şubat 2014, 20:15:34 »

126- Hassa İlmi, Müctehîdlere Lâzımdır:


Fukahânm bahis konusu yaptıkları îlm-i Hâssa´dır. Müctehidler hü­küm istinbat etmek için onunla çalışırlar. Tartışma onda cereyan eder. Hüküm istinbatı doğru olsun diye bununla kaideler kurulur, bu kaideler, doğruyu ve yanlışı ölçmek için birer ölçü olur. Tartışma konusu olan ve ihtilâf edilen mes´elelerde bunlar hakem yapılır. Şüphe yok ki, istinbatin umumî asılları işte bu kaidelerdir ve bunlar da thn-i Hâssa´nın en başta gelen nev´idir. Bunları tahsil etmek, öğrenmek, her Müslümana farz de-ğüdir. Hattâ bunları öğrenmeğe her Müslümanın gücü dâhi yetmez. Çün­kü bunlar ilmî görüşleri ölçmek için gayet ince ölçülerdir. Bunlar müc-tehitlere istinbat yolunu gösteren umumî kaidelerdir; bunları onlar bilir. [
  :) :) ;D ;D ;) ;)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 27 Şubat 2014, 20:15:50 Gönderen: ırmak özsarı »
Kayıtlı

Allah birdir ve asla ondan başka Yar ve yardımcı da olamaz.Teşekkürler... Hocalarım ilgi gösterirse sevinirrim..
27 Şubat 2014, 20:28:20
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 27 Şubat 2014, 20:28:20 »

Şafiî Îlmü´l-Hâssa nâmını verdiği ikinci nev´i şöyle beyan ediyor: "Kulların fürûı farâiza ve bunlarla ilgili mes´elelere dâir bilmeleri gere­ken hükümlerdir ki, bunlar hakkında Kitapta bir nass yoktur. Çoğuna dâir Sünnetten de nass bulunmaz. Bâzıları hakkında Sünnetten bir nass varsa da bunlar Haber-i Hâssa´dır, Haber-i Âmme değildir. Bunların da te´vîle ihtimali vardır ve kıyasla anlaşılır."[1]

Şafiî bundan sonra mükelleflere ilmin bu nev´ini nasıl yerine getire­ceklerini şöyle anlatıyor: "ilmin bu derecesine avam yetişemez. Hattâ bu­nunla havasın da hepsi mükellef olmaz. Havâsdan buna erişmesi ihtimali olanlar vardır. Hepsinin bunu ihmal etmeleri caiz değildir. Havâsdan kaa-biliyeti olanlar bu vazifeyi yerine getirirlerse, bunu yapmayan diğerleri vebal altında kalmaz. Bu vazifeyi yapanlar, yapmayanlardan faziletli olurlar."

Amin inşAllah bizleri de Allah faziletli ve ilmi gösteren ve yayan kimseler oluruz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes