> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Malik > Halifelerle devlet adamlarıyla alakası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Halifelerle devlet adamlarıyla alakası  (Okunma Sayısı 979 defa)
17 Eylül 2010, 17:18:59
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Eylül 2010, 17:18:59 »



HALİFELERLE, DEVLET ADAMLARIYLA ALAKASI


45- Halifelere Karşı Tutumu:


İmam Malik (Allah ondan razı olsun) 93 yılında doğdu, 179 yılında da öldü. Bu mübarek ömür içinde iki İslam Devleti gördü. Bu iki devlet sırasında İslam ülkeleri genişledi, İslam hakimiyetinin hududu/ üzerinden güneş batmayan, her tarafa uzanmış geniş ülkelere yayıldı. Doğudan İslam hudutları Çin´e batıdan Avrupa ortalarına, karanlık de­nize, Atlantik sahillerine ulaştı. Emevi ve Abbasi Devletleri, Hilafet adına hüküm sürerlerdi, fakat bu krallık ve istibdat idi. Halbuki bu ikisi birbirinden farklıdır, zira hilafet müslümanlar arasında şura yoluyladır. Halbuki krallık ve saltanat, parmak ısırtacak derecede şiddete dayanır, oğullar babadan miras yoluyla alır. Hükümdarlar arasında kavga eksik olmaz, silahlar çekilir, kılıçlar çarpışır, İmam Malik, işte böyle bir şeyin hüküm sürdüğü bir devrede yaşadı. Hariciler hükümete karşı geldiler, fakat kendileri onlardan daha adil değildirler. Onların en az adaletlisi kadar bile hgkuka riayet etmediler, daha çok zulüm yaptılar. Bundan başka devlete karşı çıkıp ayaklanmada, ayrıca daha çok kar­gaşalık, anarşi, düzenin bozulması, bütün işlerin fesada uğraması var­dır. Haram tanınmaz olur, ırzlara tecavüz edilir, mal, can emniyeti kalmaz. Ne idiği belirsiz, baldırı çıplak takımı meydan bulur, bir saat anarşi içinde, nizam dairesinde yıllarca işlenemeyen zulümler irtikâp olunur.

Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Osman (Allah cümlesinden razı olsun) devirlerinde olduğu gibi, sağlam bir şura hükmü kurulmaksızın böyle kötü hava içinde, ümitsiz bir hayat süren kimse, çaresiz bulunduğu hali kabul eder, İslamın çağırdığı ve olması gereken üstün, örnek bir hüküm şeklini bulamayınca, buna razı olur. O zamanki durum buydu, bu hal­den kurtulmak için daha büyük bir zararı, daha geniş ve derin bir fesadı göze almak gerek. Fakat başkaldırmakla bunların düzeleceğinden kim emin olacak? Netice belli değil. Tecrübeler gösteriyor ki, bu halden başka hale geçişin, kurulu düzenin değişmesi, daha kötü haller doğu­rur, zulüm daha artar, zarar çoğalır, akılca bedihi olduğu kabul edilmiş bir kuraldır ki, ikisi de zarar olan bir şey arasında tereddüt hasıl oldu mu, o zaman zararı daha ehven, şerri daha az olan tercih olunur, bu bir fıkıh kaidesidir (Mecelle bunu ehven-i şerreyn ihtiyar olunur, diye almıştır). İşte bu durum, ağır başlı, sakin tabiatlı, bir fakih olan İmam Malik´i, bulunduğu hali kabule, o duruma razı olmaya sevketmiştir. Olması gerekene, Allah´ın hükmü cari oluncaya kadar iş böyle gidecektir. «Bir millet kendisini bozmadıkça, Allah onun halini bozmaz.» (Kur´an-ı Kerim)

«Layık olduğunuz şekilde idare edilirsiniz.» (Hadisi şerif) İmam Malik, onun için sustu. Ona göre susmak, vaki´ olan hali kabul sayılmaz, sükût ikrardan değildir. Onu değiştirmek elinden gel­meyince, gücü yetmeyince ne yapsın? Onu değiştirmek elinde değil. Zararın çoğundan kaçınmak için, azı kabul edilir.


46- Ömer B. Abdîilazizi Takdir Ettiği:


Bu özeti biraz açalım: İmam Mâlik´in doğumu Emevilerden Velid b. Abdülmelik zamanına rastlar. Sonra kardeşi Süleyman hüküm sürdü. Sonra Allah hayır diledi, Süleyman´dan sonra Emevîlerin en hayırlı hükümdarı olan Ömer b. Abdülaziz Halife seçildi.[1] Mâlik´in gönlü ferahladı. Ömer b. Abdülaziz, son derece takva, zühd sahibi, akıllı, iradesi kuvvetli bir zattı. İslam ülkelerini, selefi Hz. Ömer b. Hattab´ın idaresine benzer bir tarzda idare etti, her ne kadar Hz. Ömer´in (Allah ondan razı olsun) bir benzeri yoksa da, onun yolundan yürüdü. İmam Mâlik, Ömer b. Abdülaziz´de tam manasıyla bir İslam hakimi vasıflarını gördü: İnsanların haklarını koruyor, onların canlarını, mallarını, ırz ve namuslarını koruyor. Müslümanların mallarını, devlet hazinesini son derece dikkatle muhafaza ediyor, halife olduktan sonra, devlet hazinesinden gayet az maaş alıp onunla yaşamaya razı oluyor, kendi Emevî ailesini, daha önce görmedikleri şekilde zabtü rabt altına alıyor, onları daha önce yaptıkları haksızlıkları iadeye mecbur tutuyor, insanların onlardan haklarını alıyor, bu hususta hiçbir gayreti esirgemi­yor, adilane bir idare kuruyor. İmam Mâlik, bu adil hükümdarı, son derece beğendi. Onda yüksek ve adil bir İslam hükümdarı suretini gördü. Onun slretine uyardı. Hatta onun slretinin bir kısmını ezberlemiş­ti. Bazı talebeleri onun suretinden ezberlediklerini naklederler.

Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, Ömer b. Abdülaziz´in slretini naklederken başında şöyle demektedir:

«Bana babam Abdullah b. Abdülhakem anlattı ve dedi ki: Bana k/lâlik İbni Enes ve Leys b. Sa´d ve Süfyan b. Uyeyne Abdullah b. Lehia Bekir b. Mudar, Süleyman b. Yezid Ka´bî Abdullah b. Vehb, Abdurrahman b. Kasım, Musa b. Salih ve ilim ehlinden isimlerini yaz­madığım daha niceleri anlatmışlardır ki, bu kitapta Ömer b. Abdülaziz´e dair yazdıklarımın hepsi, yazdığım ve anlattığım gibidir, onlardan her biri bana bir kısım anlattılar, bildiklerini haber verdiler. Ben de bunların hepsini topladım.»[2] Bu kitaba baktığında Mâlik´ten rivayet olunanla­rın çokluğunu görürsün, ki bu da Mâlik´in bu âdi! halifenin slretine olan hayranlığı, onu adil İslam hükümdarının sağlam bir sureti saydığını


47- Hâricilerin Ayaklanmasını Hoş Karşılamadığı:


Bu adil hükümdarın saltanat müddeti, gece karanlığında parlayan şimşek parıltısı gibi parlayıp söndü, uzun sürmedi.

Ondan sonra gelen Emevî Halifeleri onun çığırından yürümediler, onun yolunu takip etmediler, milletin yolu sarpa sardı. Kötü arzular meydan buldu. Heva ve heves hüküm sürdü, Allahu Teala sanki bu adi! imamı bu karışık hava içinde, eğer doğru yolda giderlerse, insanlara iyilik vereceğini göstermek için başlarına getirmiştir. Allah´ın kudreti her şeyi kuşatmıştır.

İmam Mâlik, Emevı Hükümdarlarını, Haricilerin Devlet´e karşı çıkıp kafa tutmalarını, Ali hanedanının çöküntüsü, uğradıkları takipleri, bunla­rın neticesi olarak millete gelen zararları gördü. Hakkın yerine getiril­mediğine, batılın def edilmediğine şahid oldu. Geçmişi yaşayıp olayları gözleriyle gören üstadlarıntn ağzından bunları dinledi. Onların ağzın­dan Harre olayını işitti. Hz. Peygamberin (ona salat ve selam olsun)

Harem-i Şerifi olan Medine-i Münevvere´nin üç gün üç gece nasıl mubah kılınıp, tecavüz edilmedik namus bırakılmadığını (çünki üç gün ırza geçmek, malları yağma etmek, insan öldürmek, Emevilerce helal sayılmıştı). Ensar-ı Kiramın evladları nasıl zelil edilip esir sayılarak zincirlere bağlandığını, hakkın çiğnenip batılın hüküm sürdüğünü hep dinledi. Abdullah İbni Zübeyr ile Abdülmelik b. Mervan arasında cere­yan eden olayları, Harem-i Şerifin nasıl mubah sayılıp orada Müslü­man kanı döküldüğünü, Allah evi sayılan Kâbe-i Muazzama´nın nasıl mancılıkla taşa tutulduğunu onlardan öğrendi. Hicaz´ı baştan başa fitne ve fesad kaplamıştı. Halbuki Mekke-i Mükerreme, insanlar için sevap ocağı idi. Hac yeri, Meş´ari Haram orada idi. Fakat fitne ateşi, hiç birşey bırakmıyor, hepsini silip süpürüyor...

Bundan dolayı İmam Mâlik her ne kadar zalim olsalar da, hüküm­darlara karşı çıkmayı, isyanı yerinde bir hareket bulmuyordu. Çünki fitneler kopup kanlar dökülür, fitne zamanında evinde oturan, ayağa kalkandan, ayağa kalkan da savaşa gidenden hayırlı sayılır. Bu Ebû Musa EI-Eş´eri´den böyle rivayet olunur.


48- Hâricilerin Hicaz´da Yaptıkları, Asıp Kesmeleri:



İmam Mâlik 40 yaşına yaklaşıp yetişkin, olgun bir adam olunca Hicaz da büyük bir Harici fitnesi koptu.[3] Haricilerden Ebû Habza, çetesiyle birlikte Mekke´ye saldırdı. Hacılar Arafat´da idi. Mekke vali­siyle andlaşma yaptılar, Hacılar hacdan dağılıncaya kadar sulh oldu­lar. Onlara Hacılardan bir heyet gönderildi, içlerinde. İmam Mâlik´in hocası Rabia b. Abdurrahman da vardı. Heyet sözcüsü oydu. Onlara ahidlerini hatırlattı. Ebu Hamza «Maazallah, biz ahdimizi bozmayız, sözümüzden dönmeyiz vaflah, hayır yapmam, boynum kesilse yine yapmam, sizinle aramızda andlaşma son buluncaya kadar, dedi.»

130 Hicri yılında Ebu Hamza, çetesiyle Medine halkı arasında olan bir çarpışmadan sonra Medine-İ Münevvere´ye girdi, nice insanlar öldürdü. Kureyş´den nice canlar uçtu. Bozulanlar Medine´ye geldiler. Kadınlar yakınlarına matem yaparlar, ağlayıcı, yascı tutarlardı. Erkeklerinden haber gelinceye kadar orayı terketmezlerdi. Birer birer çıkıp erkekleri öldürülürken bakmaya giderlerdi. O kadar çok adam öldürüldü ki, matem çadırından kalan olmadı.»[4]

Sonra Haricileri oradan kovdular. Bu olaylar sırasında Medine askerlerin cirit oynadığı yer oldu, İnsanların acılarını duyan, bir kalp taşıyan İmam Malik, bunları Peygamberin kavmi Kureyşin katli ama uğramasını, Peygamber ilminin vârisi olan Medine halkının kılıçtan geçirilmesini, kendisinin hayvana binmekten çekinerek yaya yürüdüğü o kutsal yerlerde böyle fitnelerin azgınca koptuğunu gördü. Bu halde, bu duygular içinde isyandan ve isyancılardan hoşlanmadı, çünki isya­nın, kargaşalığın sonu hiç de hayır getirmedi...

Çünki bu çatışmalardan, bunca insan kıyımından sonra sonuçta yine adalet gelmedi. Gayenin meşruiyeti, vasıtayı meşru´ kılar, veya iyi netice karşısında kötü vasıtanın günahı azalır, kuralları ona göre bu ortamda sökmez. Tutulan yol günah, neticeden hayır yok. Onun için, o isyana teşvik edici olmadı, hükümete karşı gelenlere yardım etmedi. Fitneye asla taraftar ve yardım edici olmadı.


49- Mekke ve Medine Halkının Fitnelerden Usanıp Yüz Çevirmeleri:


İmam Mâlik´in (Allah ondan razı olsun) fitneden yüz çevirmesi, isyana taraftar olmaması, Medine halkına hiç de garip gelmedi. Çünki onlar da aynı eğilim, özlem ve arzu içinde idiler. Çünki İslam hakimiyeti Hicaz´ın elinden çıkıp idar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Halifelerle devlet adamlarıyla alakası
« Posted on: 16 Nisan 2024, 20:59:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Halifelerle devlet adamlarıyla alakası rüya tabiri,Halifelerle devlet adamlarıyla alakası mekke canlı, Halifelerle devlet adamlarıyla alakası kabe canlı yayın, Halifelerle devlet adamlarıyla alakası Üç boyutlu kuran oku Halifelerle devlet adamlarıyla alakası kuran ı kerim, Halifelerle devlet adamlarıyla alakası peygamber kıssaları,Halifelerle devlet adamlarıyla alakası ilitam ders soruları, Halifelerle devlet adamlarıyla alakasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes