> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Ahmed Bin Hanbel > Giriş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Giriş  (Okunma Sayısı 1310 defa)
16 Eylül 2010, 20:54:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Eylül 2010, 20:54:39 »



GİRİŞ


1. Ahmed´in Salih Bir Alim Olduğunda İcma´ Vardır.


Ebu Sevr, İmam Ahmed İbn-i Hanbel hakkında şöyle der: «Eğer bir kimse: Ahmed b.: Hanbel cennet ehlindendir derse, bundan dolayı asla kınanamaz. Çünkü, bir adam Horasan´a ve o tarafa gitse, oradakiler ona şüphesiz: Ahmet İbn-i Hanbel iyi adamdır, salih kimse­dir, derler. Eğer Şam, Suriye Irak tarafına gitse yine O´na: Ahmed b. Hanbel iyi adamdır, salih kimsedir, derler. İslâm diyarının her tarafında bu ses duyulur. Bu söz çalkalanır. Bu bir icma´dır. Eğer bu sözden dolayı bir kimse kınanırsa, o zaman icma´ batıl olur. kıymeti kalmaz.»[1]

Bu söz, Ahmed b. Hanbel´in çağdaşı olan fıkıh ve hadîs âlimi bir zatın O´nun hakkındaki sözüdür. Bu söz, Ahmed b. Hanbel´in onun nezdindeki derecesini anlattığı gibi, o asırdakilerin hepsinin nazarında onun yüksek mevkiini göstermektedir. Uzak-yakın bütün İslâm diyarı O´nun salih kimse - iyi adam olduğunda ittifak etmekte, bu hususta icma´ münkaid olmakta. O´nun namı her tarafa yayılmakta; O´nun fazilet ve salahı, takvası, imanının kuvveti, zühdü dillere destan olmuş, söylenmektedir. Madem ki, icma´ İslâm´da bir delildir. Ahmed b. Han­bel´in salih bir kimse olduğunda icma´ delili vardır, bunda hiç şüpheye yer yoktur, bu şüphe götürmez bir husustur.

Hakikaten Ahmed b. Hanbel, hayatında en büyük sınavdan geçti ve bunu en güzel şekilde kazandı. Nefsi cilalandı. En şiddetli bir fitnede denendi, ondan, altın potedan tertemiz çıkar gibi temiz çıktı., yabancı, yaramaz şeylerden arınarak halis bir halde kaldı. İmam Ahmed, dünya ve onun yalancı ziynetleriyle imtihana çekildi, aldanma-dı. O´nun da bu hayatın iyi şeylerini isteyen bir nefsi vardı, fakat o nefsin arzularını yendi, onu ihtişamdan kesti, şüpheli şeyleri bırakıp şüphe olmryanlara sarıldı. Rahat O´nu çağırdı, o´na bakmadı, hayatın zevkleri O´nu aldatmadı, onlara gönül kaptırmadı. Cilalı, yalabık cisimlere, kir pas bulaşmadığı gibi O´nun kalbinin üstünden de kötü şeyler kayıp gitti. O, yokluk ve bolluk, darlık ve varlık her ikisiyle denendi. Darlık O´nun kalbini çiğnemedi, varlık O´nun aklını çelmedi.

Abbasi Halifelerinden dördü O´nu sınava çekti, denedi. Bu sınav­dan faziletli bir kişi olarak çıktı. Bu halifeler O´nu türlü türlü denediler, Halife Me´mun O´nu zincirle bağladı, ellerine kelepçe vuruldu. Mesa­fenin uzaklığına, meşakkatin büyüklüğüne bakılmaksızın bu ağır demir­ler içinde elleri kelepçeli olarak sorguya getirildi. Halife Mu´t esi m O´nu hapse attı, kırbaçlattı. Halife Vâsik O´na tazyik yaptı, dersten, fetvadan menetti, hürriyetini kıstı. Fakat O bütün bunlar karşısında boyun eğmedi, inancından ayrılmadı. Bu belâlardan sonra, O´nun için daha ağır olan en büyük belâya uğradı: Bu defa Halife Mütevekkil O´na bol bol İhsanda bulunup O´nu nimete garketti. Fakat dünyaya önem vermeyen Ahmed, bu defa onları dik dik bakarak reddetti, eliyle itti. Halbuki o zaman yokluk içinde kıvranıyor, açlıktan karnına taş bağlıyordu. O helal olup olmadığında şüphe olan bir şeyi ağzına koy­mazdı, ondan sakınırdı.

Bunlardan sonra Ahmed, bu muttaki ve zâhid âlim, bir insanın başına gelebilecek en büyük belâya maruz kaldı ki, o da insanların O´nu beğenip O´na hayranlığıdır. Bütün belalara, başına gelen bunca felâket­lere, kendine güveni sayesinde üstün gelip galebe çaldı. Bu O´na hiç gurur vermedi, kibir getirmedi. Bütün bunlar karşısında O, Allah´ın izzet ve celâline, azamet ve kibiryasına bağlı, mütevazı tabiatlı bir mümin vasfını yitirmedi. Medİh ve sena bütün övgüler O´nu aldatmadı. Böylece O büyük belâlardan kurtuldu. Zira şeytan felâket ve belâ içinde olduğu gibi nimet ve rahat içinde de insanı aldatmaktan âciz kalabilir. Fakat medih ve sena, övgü karşısında kibir gurur ve kendini beğenmek gibi hastalığa kapılan´ı aldatıp baştan çıkarır. Fakat Ahmed, bu muttaki ve zahid âlim, şeytanın bütün kapılarını kapadığı gibi onun bu yolunu da tıkadı. Övgü sevdası, sevgisi O´na yaklaşamadı, kibir ve gurur uçuru­muna sürükleyemedi. O medih ve senadan nefret ederdi, O´nun en

büyük belâ olduğunu bildiğinden ondan kaçardı. Allah O´na bol bol rahmet eylesin, şöyle derdi: «Ne olur, bir yolunu bulsam bir yana gitsem de adım unutulsa, anılmasam... Mekke´nin bir vadisinde olmak isterim, tâ ki hiç tanınmayayım; Ben şöhret belâsına uğradım. Ben sabah, akşam ölümü istiyorum..»


2. Hem Hadîs, Hem Fıkıh Alimidir.


«Ahmed b. Hanbet, salih bir kimseydi.» İşte bütün İslâm ülkele­rinde söylenip çalkanan doğru bir söz. Bu söz, Ahmed, sağ iken söyle­nirdi. Ölümünden sonra tarih O´nu nesiller boyunca böyle tescil etti. Tarih boyunca insanlar bunu birbirinden hep bu açıklık içinde aldılar. Bu söz, Ahmed´in tam suretini gösteren, hüviyetini açan bir anahtardır. Bakıyoruz o: Hadis âlimidir, ve salih bir kimse olarak. O, fıkıh ve salah ile vasıflanan bir fakihtir. O öyle salih bir fıkıh âlimidir ki, bu salahı O´nu fıkıh alanında sonuna kadar gitmekten alıkordu. Başkalarının yürüdüğü yerde o dururdu, başkalarının kesin hüküm verdiği şeyde o tereddüt ederdi ve bunu salah ve takvasından yapardı. Başkasının kesin konuş­tuğu yerde o manada dururdu. Diğerlerinin çabucak fetva verdiği mes´elede O, düşünür kalırdı.

Bunlardan dolayı O´nun fıkhında Hadis ve nakil temayülü çoktur. Eser ve rivayet edilmeye dayanır. Hattâ geçmiş bazı âlimler O´nu fakih değil, muhaddis hesap ederler. Bakıyoruz, İbn-i Cebîr Taberi, İhtilâf-ı fukaha kitabında O´nun mezhebini zikir etmemektedir. Taberî O´nun için şöyle derdi: «O, hadîs âlimidir, fıkıh âlimi değil!» Hattâ bu sözünden dolayı başı belâya girdi, evi taşlandı. Tahâvi, Debusî, Nesefl, Gazali gibi hilâfiyyat inceleyen bazı fukaha O´nu zikretmezler, O´nu hiiâfiyata yer veren fukahadan saymazlar. İbn-i Kuteybe Eimaârifinde O´nu fukaha sırasında kaydetmez. Makdisî, AhsenüMekasim´de O´nu hadîs âlimleri arasında zikreder.

Kadı İyaz, Medarık´de şöyle der: O,mehazının bakış mükemmelliği yönünden fıkıh imamlarından geride kalır. O´nun fıkıhta imam sayılma­sını kabul etmeyenler, fıkha dair bir kitabının bulunmadığını, ancak Müsned kitabının nakil olduğunu ileri sürerler. Halbuki O´nun asrında fıkha dair kitap yazmak çoğalmıştı. Muhammed b. Hasan, Irak fıkhını topladı, Ebu Yusuf fıkha dair nice kitaplar yazdı, İmam Şafii kitaplarını yazıp mezhebin.! tedvin etti. Halbuki tarihçilerin ittifakla kaydına göre,

İmam Ahmed´in bu konuda bir eseri yok. Bu da O´nun fakih değil, hadis âlimi olduğunu gösterir veya en azından hadis tarafının, fakih yönüne üstün geldiğinin delilidir. Şüphesiz hadis âlimleri içinde fıkıh mes´eJele-rinde fikir yürütenler vardtr. Meselâ İmam Buharı ve keza İmam Müslimin fıkıh yönü vardır, bu onları hadis âlimleri sırasından çıkarıp da fukaha arasına katmaz. İtibar galip olan yönedir. Hadis ilmiyle fazla meşgul olan onda ihtisas kazanır ve hadis âlimi olur. Kim ki çok fetva verir ve onunla uğraşırsa o da faklh olur. Bu her iki vasfın, İmam Malik´te olduğu kadar, birbirine yaklaşıp kaynaştığı başka bir kimse yoktur, O bu hususta tekdir.


3. Fıkha Dair Kavillerini Talebeleri Toplamıştır.


Bizim kanımızca Ahmed b. Hanbel, Hadis âlimi olmakla beraber O bir fakihtir. Yalnız O´nun hadis yönü daha kuvvetli olduğunu da itiraf ve ikrar etmekteyiz. Fıkha dair tedvin olunmuş eser de bırakmıştır. Nasıl ki hadise dair, o büyük müsnedi bırakmıştır. Ve o kendisinden sonra, beklediği gibi imam sayılmıştır. Ondan talebeleri O´nun kavillerini, fetva­larını, görüşlerini toplamışlar, böylece O´nun namına toplanan bunlar O´na nisbeî olunmuş ve bir fıkıh mecmuası meydana gelmiştir. Rivayet­leri bazen birbirine muhalif düşse de, çok defa uygun düşer. O, sırf hadis ile şöhret buldu diye, biz ulemanın kabul ile karşıladığı bu fıkıh mecmuasını bir tarafa bırakamayız ve o fıkha dâir kitap yazmadı diye­meyiz. Asrında ilimleri tedvin başlamıştı, talebeleri de O´nun kavillerini toplamışlardır, bu O´na yeter.

İbn-i Kayyim de O´na bu görüşle bakmaktadır. İlamül-Muvakkin´de İmam Ahmed´in fıkha dair kitap yazmamış olmasını şu sebebe bağlar­lar: O, hadisten başka konularda kitap yazmayı hiç hoş görmüyordu. Fakat Allah Teâlâ O´nun iyi niyetini bildi ve O´nun yerine talebeleri O´nun sözlerini ve fetvalarını yazıp topladılar. İbn-i Kayyim bunu şöyle açıklar:«Talebesi Haliâl O´nun kavil ve fetvalarını Câmiul-Kebirde top­ladı, 20 kitaptan daha çok oldu. Fetvaları, mes´eleleri rivayet olundu, insanlar asırdan asra onları nakil edip konuştular. Her sınıftan ehli sünnete imam ve rehber oldu. Hattâ ictihad bakımından O´nun mezhe­bine muhalif olup başkasını taklid edenler de O´nun kavillerini ve fetva­larını saygı ile karşılarlar ve onların dinî naslara: âyet ve hadise, ashabın fetvalarına yakınlığını, itiraf ederler. O´nun fetvalarına ve ashabın fetvalarına bir bakıp onları karşılaştıranlar birinin diğerine ne kadar uygun düştüğünü görür. Bunların hepsi sanki bir ışık kaynağından çıkmıştır.»


4. Nakillerde İhtilâf ve Hanbeli Fıkhının Nisbeti Mes´elesi.


İmam Ahmed, (Allah ondan razı olsun) fıkha dair bir kitap yaz­madığına, hatta bundan başkalarını da nehyettiğine ve hadis okumaya sarılmazlar diye talebelerine yazılmış fıkıh kitaplarını okumayı bile ya­sakladığına göre, O´nun fıkhının nakli hususunda itimad olunacak şey, talebelerinin O´ndan yaptıkları rivayet ve nakillerdir. Onlar, O´nun kavil­lerini, fetvalarını uzun uzun yazılmış kitaplara toplayıp naklettiler, hattâ bazısı 30 cüz´ü buldu, yalnız bu nakillerde bazı ihtilâf oldu. Madem ki, rivayetin esası nakildir , İmam kendisi fıkhını kitap halinde yazmadı, nakil edenler ihtilaf ederler ve nakil olunan sözler de birbirinden far-klı olur; tercihler değişik olur. Bakıyoruz ki, bazı tabakat yazarları, bazı talebeleri hakkında sö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Giriş
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:20:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Giriş rüya tabiri,Giriş mekke canlı, Giriş kabe canlı yayın, Giriş Üç boyutlu kuran oku Giriş kuran ı kerim, Giriş peygamber kıssaları,Giriş ilitam ders soruları, Girişönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes