> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Ahmed Bin Hanbel > Hayatı ve çağı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayatı ve çağı  (Okunma Sayısı 1001 defa)
16 Eylül 2010, 20:48:55
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Eylül 2010, 20:48:55 »



Hayatı ve çağı

9- Doğumu:


İmam Ahmed {Allah O´ndan razı olsun) meşhur ve maruf kavle göre 164 hicri yılının Rebiulevvel ayında dünyaya geldi. Oğlu Salih böyle nakleder. Oğlu Abdullah da şunu anlatır: «Babam şöyle derken işittim: Ben, 164 yılında Rebiulevvel ayında doğdum.» Râviler O´nun doğum zamanında ihtilâf etmediler. Halbuki Ebû Hanife ve Malik´in (Allah ikisinden de razı olsun) doğum zamanlan ihtilaflıdır. Çünkü Ahmed doğum zamanını kendisi söylemiştir. Doğum tarihini bilmekte­dir. İşi ravilerin zan ve tahminine, tarihçilerin sürtüşmesine bırakmadı. Kendi kesin olarak bildirdi ve bu şek ve zanlara engel oldu.

Doğum tarihi zan ve şüpheye meydan bırakmayacak bir surette kesin olarak bilindiği gibi ölüm tarihi de kesin olarak bilinmektedir. Bütün haberler O´nun 241 yılı Rebiulevvel ayının 12´sinde geceleyin vefat ettiğinde, birleşirler. Cenaze namazı Cuma günü kılındı. Halk Cuma namazını kıldıktan sonra cenazesi çıkarıldı. Ölüm tarihinin kesin olarak bilinmesinde bir garabet yoktur. Çünkü O´nun vefatı, Bağdat tarihinde görülecek bir gündü. Bütün İslâm ülkeleri O´nun yâdile çal­kandı. Cenazesine teşyi´ edenler o kadar çoktu ki, bunların sayısı 800000´den az değildi. Çünkü öldüğü zamanlar şöhreti Irak ufuklarını aşmış, bütün İslâm ülkelerine taşmıştı. O´nun ölümü bütün cemaatların duyduğu büyük bir olaydır, bütün gönüller O´nu duydu, bütün diller O´nu haber verdi.


10- Nesebi: Soyu.


Ahmed, Bağdad´da dünyaya, geldi. Anası O´na gebe olarak Merv´den Bağdad´a geldi, babası orada yaşardı. Ahmed´in Merv´de . doğduğunu söyleyenler varsa da doğrusu Bağdad´da doğmuş olması­dır, ancak anası Merv´de hâmile kalmış, o karnında iken Bağdad´a gelmiştir. Kendisinden böyle nakil olunmuştur, bunda çekiştirecek bir-şey yoktur. Nesebi Arap´tır. O hem baba, hem ana tarafından Şeybânî kabilesindendir. Babası Şeybâni olduğu gibi anası da Şeybânidir. Arap olmayan bir ırktan, Mevâliden değildir, temiz Arap´tır.

Şeybân: Adnan kabilesindendir. Bu soy, Nizâr b. Ma´d b. Ad­nan´da Hz. Peygamberin nesebiyle birleşir. Bu kabile, Kureyş´in him­met ve gayret, hamiyet ve cesaret sahibi bir kabilesidir. Hz. Ebû Bekir devrinde (Allah ondan razı olsun) İrak´a hücum eden İslâm ordusu kumandanı olan Müsennâ b. Haris bu kabiledendir. Hz. Peygam­berin birinci halifesi olan Ebû Bekir´in hizmetinde bulunup en güzel fütuhatı yapan bir ordunun kumandasını o ele almıştır. O´nun bu fütu­hattaki güzel hizmetlerine Hz. Ebû Bekir şehâdet etmekte, O´nu öv­mektedir. Şeybân kabilesi: gerek cahiliyet çağında, gerek İslâm dev­rinde himmet ve gayretiyle, sabır ve sebatiyle, azim ve cesaretiyle meşhurdur. Araplar arasında şöyle denirdi: «Eğer Rabia kabilesi içinde isen: Şeybânın çokluğunu an, Şeybân ile övün, Şeybân ile harbe çık.»[1] Şeybân gerek cahiliyet ve gerek İslâm devrinde, en kalabalık, en kuvvetli ve en itibarlı olan kabiledir.

Şeybân kabilesinin meskenleri Basra ve civarında çöldeydiler. Cahiliyet çağında Irak´a yakın otururlardı. Hz. Ömer (Allah ondan razı olsun) Araplar oraya yerleşsin ve çöl havasından da mahrum kalmasın­lar diye çöle hâkim olan Basra´yı kurunca, Şeybân kabilesi bu çöl kasabasına geldiler ve orada sakin oldular, bir yandan da çöle yerleşti­ler.

İmam Ahmed´in ailesi, anasının ailesi bu şehre ve çöle iniyorlardı.Çünkü anasının atası Abdulmelik b. Sevâde b.Hind, Şeybân eşrafından olup Arap kabileleri oraya konuk olurlar, o da onları ağırlar, ikramda bulunurdu. O´nun ailesinin aslı Basra´dan olup Basralı diye anılırlardı.[2] Ahmed Basra´ya geldiği zaman Mazin Mescidinde namaz kılardı, bunlar Şeybân oğuîlanndandır. Kendisine bu söylenince: O babaları­mın mescididir, demişti.


11- Ataları İdare İşlerine Karışırdı, O, Bundan Hoşlanmazdı.


İmam Ahmed´in ailesi, Şeybân kabilesindendi. Asıl sakin olduk­ları yer de Basra idi. Şimdi kısaca babalarını, dedelerini anlatalım: Ba­bası Muhammed b. Hanbel´dir. Dedesi Hanbel b. Hilâl´dir. Naklettiğimiz gibi aile Basra´da oturmaktadır, sözün gelişinden bu anlaşıldı. Fakat Ahmed´in ailesinin burada oturması uzun sürmedi. Çünkü dedesi Hora­san´a gitti. Emeviler devrinde Serhas´a Vali tayin olundu. Ufuklarda Abbasiler daveti belirince, onların propagandacılarına yardım etti, onla­rın saflarına katıldı. Hattâ bu uğurda ezâye bile uğradı. Hatib Bağdadi bu konuda şöyle demektedir: «Dedesi Hanbel Hilâl, Serhas Valisidir, Abbasiler için çalışanlardandır. İbn-i Mübarek´in arkadaşı İshak b. Yunus şöyle derken işittim: Hanbel İbn-i Hilal,´ İshak b. İsa Sa´dî, Müseyyeb b. Züheyr Dabbî, askerler arasına kargaşalık soktukları için döğüldüler.»[3]

Babası Muhammed Asker´di. İbn-i Cevzi, Asmai´den naklen O´nun kumandan olduğunu söyler. Ebû Bekir A´yen´den şunu anlatır: Asmaî şöyle derken işittim: «Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel, Zühel kabilesindendir, babası kumandan idi.»[4] Zühel dedesi, Şeybân Züh-li´dir. İbn-i Cezerl: Babası Gazi kıyafetinde idi.» diyor.[5]

ibn-i Cevzi´nih menâkıbında geçtiği üzere, ister kumandan olsun, İbn-i Cezerî´nin dediği gibi- ister gazi kıyafetinde bulunsun, babası askerdir. O çağda Araplar zaten böyle idi. Çiftçi veya san´atçı olmazlar­dı. Ülkenin bekçisi ve gazi olurlardı. Dedesi valilik mertebesine yüksel­mişti, Serhas valisi olmuştu. Ve orada Abbasiler için propaganda yapı­yordu, bu yüzden ezaya bile uğradı.

Öyle anlaşılıyor ki, ailesi Bağdad´a geldikten sonra Abbasilerin hilâfeti için çalışıyordu ve onlarla teması kesmedi. Fakat Abbasiler devrinde valilik yapmadı. Rivayet olunduğuna göre Halife Bağdad´da bulunmadığı zaman, Bağdad´ın ahvalini bilsinler diye, Ahmed´in amcası, bazı valilere malûmat gönderirdi. Ahmed ise, daha çocukluğundan itibaren bu hususta ona katılmaktan sakınırdı. Şu hikâye söylenir; Vali­lerden birisi şöyte demiş: Bağdad´dan haber alamadım, Ahmed İbn-i Hanbel´in amcasına sordum: Bugün bize haber ulaşmadı, dedim. Hal­buki ben onları Halifeye iletmek isterdim. O da: Kardeşin oğlu Ahmet´le gönderdim, dedi. Sonra Ahmed´i çağırdı, o zaman daha çocuktu. O´na: Seninle haberleri göndermedim mi? diye sordu. O da: Evet, gönderdin deyince: Neden onları ulaştırmadın? dedi. O da, ben onlardan çekiniyo-rum, onları suya attım, cevabını verdi. Bunun üzerine Vali hayıflanarak: Bu bir çocukken çekiniyor, biz ne yapmalıyız? demeğe başladı,[6]

Su hikâye gösteriyor ki, İmam Ahmed´in ailesinin Halifelerle, Vali­lerle alakası kesilmemişti, ancak Ahmet bunu iyi bulmuyordu. Çocuklu­ğundan itibaren takvasından, şüpheli şeylerden uzak kalmak İsteme­sinden dolayı bundan hoşlanmıyordu.


12- Şerefli Bir Ailenin, Şerefli Çocuğu.


Bu masum ve muttaki çocuk Ahmed, işte bu iki şerefli Arap ana, babadan doğdu. Anasının babası Şeybân oğullarından, son derece cömert ve şerefli bir kişi, hanesinin kapısını Araplara açmış, kabileler O´na misafir geliyorlar, onları konukluyor, ikramda bulunuyor. Dedesi Devlet idaresinde önemli görevlerde bulunmuş, Valilik yapıyor, Abbasi­ler hak davasına kalkışıp çalışmaya başlayınca, haklı gördüğü bu dâ­vaya o da katılıyor, onları destekliyor. Bu yardımı yüzünden ezâ ve cefâda görüyor. Fakat o bunlara şerefle sabır ediyor. Babası ise, asker, yurdu koruyor, İslâm diyarını müdafaa ediyor. Ölünceye kadar üzerin­den asker elbisesini çıkarmıyor.

İmam Ahmed, işte bu iki şerefli ailenin çocuğu, damarlarında bu asil kan dolaşmakta. Ailesinden böyle izzeti nefs duygusu, azim ve irade kuvveti, sabır ve sebat, zorluklara katlanma, kuvvetli bir iman aldı. Bu güzel hasletler, o büyüyüp serpildikçe, onlar da gelişti. Olaylar içinde o çalkanıp piştikçe bu seciyeler daha çok meydana çıkıp kuvvet­lendi. Fitne ve fesat ateşlen O´nu sardıkça o daha çok olgunlaştı.



13- Babasını Kaybedince O´nu Anası Yetiştirdi.


Allah Teâlâ. O´na öyle imkânlar hazırladı ki. ailesinden gecen bu güzel hasletler gelişti, seciyesi kuvvetlendi. Onun içinde yaşadığı ruhi hayat, teneffüs ettiği mânevi hava O´nu günden güne olgunlaştırdı. Geçirdiği tecrübeler O´nu daha cilaladı, çevrenin tesiri ile kişiyi saran şeyleri, zaman siler. Fikir ve ruh sükûne ka^-ur, huzur bulur. Hayat dalga dalgadır.

Ahmed de öyle oldu. Tam büyüyüp dünya aydınlığını görmeğe başlamıştı, birdenbire kondmı bu hayatta yalnız buldu. Babasını kaybet­ti, anasına kaldı. O daha küçük hır´.ocukken babası öldü. O babasını ve dedesini görmediğini söyler. Bilinen bırsey varsa, o da babasının o doğduktan sonra öldüğüdür. Böylece O henüz hirbır sey hatırlamayan bir küçükken babası ölmüş demektir. Çünkı babasını ve dedesini gör­mediğim kendi söylüyor. Babasının 30 yaslarında gene yasta öldüğü söylendiğine göre bu doğru demektir. Babası ölünce O´nun terbiyesiyesiyle ailesinin hayatta olan diğer fertleriyle birlikte anası meşgul oldu, Ona o baktı. Babası O´nu başkasına yük bırakmadı, babadan miras olarak Bağdad´da oturdukları ev ile kiraya verdikleri bir ev kaldı. Azda olsa oradan kıra alıyor, kıt kanaat onunla geçmiyordu. Vakıa bolluk ininde safalı bir hayat yüzü görmedi, fakat insanların elindekine bakıp muhtaç olmak durumuna da düşmedi. Aldığı kıra ile geçinip yaşadı.


14- O´nu Yükselten 5 Haslet.


İmam Ahmed, İsle böyle soylu b;r ailenin çocuğudur. O daha beşikte bir çocukken öksüz kaldı. Fakat onu yalnız bırakmayıp yüksel­tecek hasletleri vardı. O´nda bes güzel seciye ve haslet toplanmıştı ki, bunlar bir insanda bulununca onu kemâle götürür. Ruh yüceliği kazan­dırır, küçük şeylerden uzaklaştırıp büyük şeylere yükseltir. Onlar da şunlardır: 1- Haseb ve neseb şerefi, soylu bir aile. 2- Daha küçük yasta yetim kalmak, bu da insana kendine güvenme ve tedbirli davranma kazandırır. 3- Başkasına muhtaç olmayacak derecede fakirl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayatı ve çağı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:45:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayatı ve çağı rüya tabiri,Hayatı ve çağı mekke canlı, Hayatı ve çağı kabe canlı yayın, Hayatı ve çağı Üç boyutlu kuran oku Hayatı ve çağı kuran ı kerim, Hayatı ve çağı peygamber kıssaları,Hayatı ve çağı ilitam ders soruları, Hayatı ve çağıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes