> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam Ebu Hanife >  Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii  (Okunma Sayısı 1312 defa)
16 Eylül 2010, 11:39:19
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Eylül 2010, 11:39:19 »



Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii

60-Ebû Hanîfe´nin hüküm çıkarmada dayandığı usulü beyâna başlamazdan önce bâzı muharrirlerin kurcaladıkları bir mevzua temas etmek istiyoruz. O da Hanefiyye fıkhının kendinden önceki­lere nazaran mevkii nedir?

Ebû Hanîfe tuttuğu bu mesleki kendi mi icat etti? Onun fıkıh usulü başkalarının yapmadığı yepyeni bir usul mü idi? Yoksa o, başkalarının açtığı bir çığıra tâbi olup ye­ni birşey getirmiş değil midir?

Veyahut Ebû Hanîfe Irak´ta baş­lanmış olan bir işin tamamlayıcısı mıdır? Ebû Hanîfe başkalarının başladığı bir işin sonunda gelip onu tamamlayarak bir neticeye mi bağladı?

Evet Ebû Hanîfe´nin yaptığı iş bu üçten hâli değildir. Ya bu yolu o açtı, veya başkalarını taklit etti, veyahutta başlanan bir işi tamamladı. .:

Ebû Hanîfe´nin taraftarları: O yepyeni bir fıkıh düşünce tar­zı getirdi diyorlar, esas; Kitap, Sünnet ve Sahabenin sahih kavil­lerine dayanır. Buna mukabil bir görüş ileri sürenler, Ebû Hanîfe´­nin fıkıhtaki mertebesi tabiî derecesini aşmaz, o yeni bir görüş ge­tirmedi, ancak mes´eleleri tahricte bir yenilik yaptı, çok mes´ele halledip cevaplandırdı, diyorlar ve Ebû Hanîfe´nin tâbi olduğu o çığırı ilk açanm İbrahim Nahaî olduğunu söylüyorlar. Buna kail olanlardan Şah Velîyyullah Dehlevî Huccet´ul-Lâhil- Bâliga kita­bında bakın ne diyor:

«Ebû Hanîfe, ALLAH ondan razı olsun, İbrahim Nahaî´nin ve akranlarının mezhebini benimsemiştir. Onları aşmamıştır. Ancak bâzı cihetler müstesnadır. İbrahimin mezhebi üzere mes´ele çı­karmakta çok kuvvetli idi. Tahric usullerinde gayet ince görüşleri vardı. Mes´ele tahricinde gayet atılgandı. Eğer bu dediklerimizin hakikatini bilmek istersen: imam Muhammed´in Asâr´mdan Ab-dürrezzak´m Camiinden, Ebi Şeybe´nin Musannafmdan. İbrahim Nahaî´nin ve akranlarının akvalinin özetini al ve onları Ebû Hanî­fe´nin mezhebiyîe mukayese yap, göreceksin ki, birbirlerinden ay­rıldıkları yerler gayet azdır. Bu az olan yerler de yine Küfe fuka-hâsmın dediklerinden dışarı çıkmıyor.»[1]

Görülüyor ki, bu sözler, Ebû Hanîfe´nn yeni bir fıkıh görüşü getirmediğine hükmediyor. Onun İbrahim Nahâî´ye tâbi olduğunu, on;in ve akranının akvâlini naklettiğini açıklıyor: Buna göre onla­rın görüşlerinden dışarı çıkmıyor, ancak onların içtihadı bulunmı-yan hususlarda yeni birşey söylemiyor. Onların görüşlerinden dı­şarı çıktığı zaman da yine Küfe ulemasının akvâlini alıyor, ibra­him´in ve emsalinin akvâîine göre mes´ele çıkarıp terfi´ ediyor.

Şüphesiz ki, bu hükümde Ebû Hanîfe´nin fıkıhtaki mevkiini indirmek vardır. Çünkü onu bir mukallit addediyor, başka bir müctehidin mezhebine tâbi olan bir mukallit hükmüne indiriyor: Eğer Ebû Hanîfe böyle olmuş olsaydı fıkıh sahasında asırlara hâ­kim olan bu tesiri meydana getiremezdi.

Dehlevî´nin kendisine delil olarak aldığı Asar kitabının ihtiva ettiği o kadarcık mes´eleler, Ebû Hanîfe mezhebinin rivayet eden zahir rivayet kitaplarının ihtiva ettiği bütün mes´eleler demek de­ğildir. Hattâ mezheb mes´delerinin yansını, dörtte birini bile teş­kil etmezler. Öyleyse onlara göre nasıl hüküm verilir. Hattâ biz­zat Âsâr kitaplarında yâni îmam Muhammed´in Âsâr kitabiyle Ebû Yusuf´un Âsâr kitabında İbrahim Nahaî yoliyle olmayan bir çok Hadîsler vardır. Bunların bâzısı Atâ ve îbn-i Abbas voliyledir. De­mek Ebû Hanîfe başkalarından da alıyor. Ebû Yusuf´un Kitab-x Âsâr´mı açıp bakıyoruz. Ziyaret tavafından önce cima edenin Hac-ci hakkındaki hükmü beyan eden îbn-i Abbas´in şu hadîslerini bu­luyoruz, îbâre şöyledir:

«Şu hadîsi bize Yusuf babasından, o Ebû Hanıfe´den, o Ata­dan, o da İbn-i Abbas´dan rivayet ediyor: Bir adam Arafat´ta dur­duktan sonra Beyti tavaf etmezden önce cima ederse, bir deve ke­ser; Haccin kalan kısmını tamamlar, Haccı tamamdır.»

Sonra ibrahim Nahaî´den rivayet ediyor: İhrama giren bir kimse Arafattan önce veya sonra, Beyti tavaftan evvel cima eder­se bir koyun kurban eder. Kalan Haccı yapar, gelecek sene yine Hac etmesi lâzımdır.»

İmam Muîıammed Asâr´ında der ki: Söz İbn-i Abbas´m dediği gibidir.[2]

Ebû H nîfe´nin mezhebi ise, bütün fıkıh kitaplarının kaydı veçhile şudur: Arafat´ta vakfeye durmazdan Önce cima, Haccı bozar. Vakfeye durduktan sonra cima ise bozmaz. îbn-i Abbas´m re´yi de budur.[3]

Görülüyor ki, Ebû Hanîfe burada ibrahim Nahaînin re´yini terkedip arkaya atıyor, Atâ´nın rivayet ettiği İbn-i Abbas´m re´yini alıyor. Bu ise Mekke fıkhıdır, Küfe fıkhı değildir. Demek, hem ib­rahim´in re´yini ve hem Küfe fıkhını bir tarafa bırakıyor, onlan al­mıyor, ibrahim´in Nahnî´ye ve emsaline veyahut Küfe fukahâsma mutlak surette tâbi olma bunun neresindedir? Ebû Yusuf´un Âsâr´ında buna benzer mes´eleler pek çoktur.


61- O, İbrahim Nahaî´nîn Mukallîdî Degildîr



Doğrusu Ebû Hanîfe, Irak fıkhını olgunlaştırmış, ona pek çok hizmetlerde bulunmuştur. Yalnız hazır bulduklariyle iktifa etme­miştir. Başkalarının başladığı yolda kalmamış, yolun sonuna ka­dar başariyle yürümüştür. Biz, taassup gösterenler gibi mübalâğa yapıp aşırı gitmeyiz. Diğerleri gibi, onun kadrini de küçültmeyiz. Herkesin hakkını vermeğe çalışırız. Şüphesiz ki, Ebû Hanîfe´nin fıkıh mantığını olgunlaştırmada ibrahim Nahaî´nin büyük tesiri vardır. Onun fıkıh gözünü açan odur. Fakat bunun mânâsı Ebû Ha­nîfe başkalarından hiçbir şey almadı, yalnız onun yolunda ve izin­de yürüdü demek değildir. Vak´alara uygun düşen Ebû Hanîfe´nin toplanmış olan görüşlerine muvafık olan şudur ki ,Ebû Hanîfe, fı­kıh okumağa üstadı Hammâd´dan İbrahim Nahaî´nin fıkhım te­lâkki ederek başlamış, sonra Hammâd´dan başkalarından aldiğr di­ğer rivayetler ve bilgilerle fıkhım tamamlamıştı. Kendisi bir çığır açmış, kıyaslar ve burhanlar getirmiştir. Zira üstadı Hammâd´ın vefatından sonra onun ders kürsüsüne geçmiş, ölünceye kadar 30 sene buradan ilim ve feyz nuru saçmıştır.

İbrahim Nahaî´nin fıkhını Ebû Hanîfe´ye nakleden râvi hesiz ki, Hâmmad´dır. Ebu Yusuf´un ve Muhammed´in El-Âsâr´ım okuyorsun, bakıyorsun ki, ibrahim´den rivayet senedinde, gayet nâdir haller müstesna, ekseriya Hammâd var. Sanki Ebû Hanîfe Hammâd´dan ders alırken, ibrahim Nahaî fıkhını alıyor. Ham­mâd´dan bu fıkhı aldıysa Hammâd´ın ölümünden sonra 30 sene gibi uzun bir müddet zarfında Ebû Hanîfe, onunla mukayyit olmı-yarak hür ve serbest incelemelerine devam etmiştir. Bu esnada pek çok fukaha ile görüşmüş, onlardan ders almıştır. Hattâ Hammâd´­ın halkasına oturup ondan ders aldığı sıralarda bile Ata b. Rabah´dan ve başkalarından da ders alıyordu. Bütün bunlara bakarak di­yoruz ki, onun fıkhının hepsini ibrahim Nahaî´den almış olduğu asla ma´kul olamaz. Evet İbrahim Nahaî´nin fıkhı onun isim susuz­luğunu kandıran bir kaynaktı. Onun fıkıh akışını meydana getiren en büyük menba o oldu. Fakat Ebû Hanîfe´nin onun karşısındaki durumu bir mukallit ve tâbi durumu değildi. Belki muhtar bir âlim ve seçkin bir müctehid durumu idi.


62- İbrahim Nahaî Fıkhının Onda Tesiri



İbrahim Nahaî´ye nisbetle Ebû Hanîfe´nin durumu ne olursa olsun, şüpheye asla mahal olmıyan bir cihet varsa, o şudur ki; bu ikisi Irak fıkhının tekevvününde en bariz şahsiyetlerdir. Bu ikisi­nin fıkıh mantıki o derece birbirine yakındır ki, bu sebeple bâzı ulema onların bir yerden çıktığı zannma kapılmışlardır. Yâni son­radan şahsiyet önce gelen şahsiyette erimektedir. Şüphesiz bu yan­lış bir görüştür. Çünkü, düşüncelerde birlik ve uygunluk, şahsiyet­lerin birliği demek değildir. Çünkü, düşünceler birbirine benzer, uygun düşer ve bir olabilir. Görüşlerin sahipleri ise başka başka­dır. Ebû Hanîfe mukallit değildir. Hattâ İbrahim´in ictihad ettiği gibi ben de içtihad ederim diye sarahatan söyleyen bir adam nasıl mukallit addolunur?

Bu düşünce birliğini belirtmek için İbrahim Nahaî ´nin fıkhı­na biraz temas edelim:

İbrahim Nahaî Irak´daki re´y ve kıyascı fukahâdandıK Nasıl ki Sait b.Müseyyib Hicaz´ın Hadîs fukahâsmdandır. Bu ikisi bir­birine karşı ayrı ayn cephededirler. İbrahim Nahaî bir kısım Asha­ba yetişmiştir. Ebû Said Hudrî ve Hz. Âişe onlardandır. Fakat onun ekseri rivayetleri tâbnndendir. Rivayet ettiği Hadîslerin se­nedinden ziyade mânâsına bakardı. Hadîsi, senedin râvilerînden ziyade, metin ve mânâ bakımından tenkîd ederdi.. Hattâ A´meş onun hakkında şöyle demiştir: «İbrahim Hadîs sarrafı idi.» Ha­dîsi dinler, tenkîd ve tenkidinin götürdüğü neticeye göre bâzısını kabul eder, bazısını reddederdi. Kendisi şöyle derdi: «Ben Hadîsi dinlerim ondan alınacak olanı alırım, kalanını bırakırım.» Hadîs­te çokça irsal yapardı. Bununla beraber Hz. Peygamber´den riva­yetten çekinirdi. Hz. Peygamber dedi, demekten ziyade, filân Sa­habe dedi, demeği tercih ederdi, Ona :

? Ey Ebî fmran, Hz. Peygamber´den Hadîs ulaşmadı mı ki, onları bize nakleciesin, dediler.

? Evet, ulaştı; fakat Ömer dedi ki, Abdullah dedi ki, Alkame dedi ki, Esved dedi ki, demek bana daha sevgilidir, daha kolay ve hafif gelir, dedi.

Hadîslerin metnini aynen muhafaza etmeksizin mânâlarım naklettiği olurdu.

Bunlardan anlıyoruz ki, o incelemelerinde aklın yönelimin ta­kip ediyor, metinlerin mânâsına bakıyor, mânâyı anlıyor, onlara bakarak re´y ve kıyasla hüküm çıkarıyordu. «Rivâyetsiz re´ysiz ri­vayet doğru gitmez.» derdi. Fıkhı rivayetlerden öğrenir, rivayetle­ri re´y ve akılla anlardı. O fıkhı işte böyle işledi. Bu itibarla haklı olarak Irak´ta re´y fıkhını ilk kuran ve ona makul bir şekil veren ilk fakîh addolunur.<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 16 Eylül 2010, 11:46:40 Gönderen: LivaülHamd »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:59:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii rüya tabiri, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii mekke canlı, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii kabe canlı yayın, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii Üç boyutlu kuran oku Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii kuran ı kerim, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii peygamber kıssaları, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkii ilitam ders soruları, Önceki Fıkıhlara Nazaran Ebû Hanîfe Fıkhının Mevkiiönlisans arapça,
Logged
16 Eylül 2010, 11:59:18
ღ۩Bilgin۩ღ
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 1.936


Site
« Yanıtla #1 : 16 Eylül 2010, 11:59:18 »

AFEDERSİNİZ ebu hanifenin gerçek ismi nedir???

Numan bin Sabit R.a ebu hanife künyesidir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes