> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam Ebu Hanife > İkinci Delil sünnet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İkinci Delil sünnet  (Okunma Sayısı 821 defa)
16 Eylül 2010, 09:20:59
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Eylül 2010, 09:20:59 »



İKİNCİ DELİL: SÜNNET

97- Sünnet


Ebû Hanîfe´nin (ıadıyailahu anh) hüküm verirken itimat et­tiği ikinci delili Sünnettir. Mertebe itibariyle Kitaptan - Kur´ân´-dan sonra gelir. Zira dînin esası, asıl ana direği, feyizli kaynağı Ki-tap´tır. Sünnet ondan sonra gelmektedir. Sünnet, Kitab´ın umu­mî ve küllî esaslarını boyan eder, ona yardımcıdır. O, Kitab´a tâ­bidir. Sünnetin Kitab´tan sonra gelen bir delil olduğuna dair eser­ler çoktur. Muaz b. Cebel´in Hadîsi de bunu gösterir. Hz. Peygam­ber, Hz. Muaz´ı Vali gönderirken :

? Ne ile hükmedersin, diye sordu. Muaz da :

? Allah´ın Kitabiyle, dedi.

? Kitab´ta buîamazsan?

?Resûlûllah´m Sünnetiyle .hükmederim.

? Onda da bulamazsan?

? Kendi re´yimlc ietihad ederim.

Burada, Kitap´lan sonra Sünnet gelmektedir.

Hz. Ömer de Kadı Şureyha şöyle yazmıştır: «Sana bir nıes´e-le arzolundukta Kitabullah ile hükmet. Kilabullah´ta delili bulunmayan bir emir olursa ResûIûllah´ın Sünnetinde olanla hükmet.» Abdullah b. Mcs´ud diyor ki: «Sizden birinize hüküm için bir mes´e-le arzolunursa, Allah´ın kitabında olanla hükmetsin; eğer Kur´ân´da delili bulunmayan bir mes´ele gelirse, Rcsûlullah´ın hükmettiği gibi Sünnetle hüküm verirsin,» Abdullah b. Abbas´tan da buna benzer sözler rivayet olunmuştur.

Ebû Hanîfe´nin de fıkıhda mukarrer tuttuğu yol budur. Ebû Hanîfe´nin hüküm verirken esas tuttuğu asıllardan bahsederken geçen sözümüzün başında izah ettiğimiz veçhile, bunu Ebû Hanî-fe bizzat böylece tasrih etmiştir. Hanefiyye fukâhası delâleti kat´i olan Kur´ân´la sabit şeyle zannî olan Sünnetle sabit şey arasında fark yapmaktadırlar. Kur´ân´la sabit olan emirler farzdır. Zannîyül-sübut Sünnetle sabit emirler vâcibtir. Nehiyler de buna göre­dir. Delâleti kat´i olan Kur´ân´la nehydilenler haramdır. aZnnî olan Sünnetle sabit olan nehiyler kerâhet-i tahrimiye ile mekruhtur. Zira hem sübut ve hem de istidlal bakımından mertebece Sünnet Kur´ân´dan sonra gelmektedir.[1]

98- Ebü Hanîfe´nîn Sünneile İstidlali Mes´elest


Ebû Hanîfe´nin fıkhı mes´eleleri hallederken Sünnete ne dere­ce itimat ettiği hususu fukahâ arasında münakaşa mevzuu olmuş­tur. Onun Hadîse itimadını az göstermek istiyenlerden- bâzıları -onun kıyası Sünnete takdim ettiğini bile iddia etmişlerdir.

Bunu etraflıca izah etmek uzun boylu incelemeğe muhtaçtır. Onun hallettiği mes´eleleri, rivayet ettiği Hadîsleri araştırmalı, Hadis rivayet olunan mesele hakkında onun fıkhı görüşü nedir, bunu bilmeli. Hadîse uygun mu, yoksa muhalif mi düşüyor? Eğer Hadîs bulunan şeyde görüşü muhalifse bunu Hadîsi bilerek mi yap­tı, yoksa Hadîs ona ulaşmamış mıydı? Hadîsi bildikten sonra mu­halefet ettiyse, kitaptan veya meşhur Hadîsten bir asla dayana­rak mı muhalefet etti; yoksa böyle bir asla dayanmaksızın mı? Bunları incelemek büyük bir cehd sarfını ister. Bunları hakkiyle beyan eden ve izhar etmek demek Ebû Hanîfe´nin fıkıh görüşünü tam bir surette beyan etmek demektir. Bu suretle onun fıkhının muhayyer vasıfları meydana çıkar. Onun hakkında söylenen öğü-cü ve yerici sözlerin nasıl olduğu görülür. Bu büyük imanın fı­kıhtaki usulünü inceliyen usul ulemasının takdir ettiklerine yönel­meden fürû´ mes´delerinden Sünnete itimadı derecesini Öğrenmeğe kalkışmadan önce İmâm-i A´zam´a edilen bir ithamı reddedelim ki, o da kıyası haber-i vahide takdim etmek, bâzı ulema nezdinde sıhhati kabul edilen Hadîsleri reddeylemek mes´elesidir.

Ebû Hanîfe, Allah ona bol bol rahmet eylesin, sağlığında daba Sünnete muhalefetle itham olunmuştur. Ölümünden sonra onun kadrini küçültmek istiyenlerin bunu sık sık ileri sürdüklerini gö-rüyoruz. Ebû Hanîfe bizzat kendisinden bu töhmeti reddetmektedir. Rahmetli şöyle derdi: «Bizim kıyası nassa takdim ettiğimizi söyleyen yalan söylüyor ve bize iftira ediyor. Nas bulunduktan sonra kıyasa ihtiyaç mı kalır?»[2]

Bu sözüyle Ebû Hanîfe işin hakikatini bildirmektedir. Diyor ki, nas bulunmadığı zaman ancak kıyasa baş vurulur, nas bulunur­sa kıyasa gitmeğe hacet kalmaz.

Hattâ Ebû Hanîfe şunu da tasrîh etmiştir ki: «Şiddetli zaruret olmadıkça kıyas bile yapmaz. Şöyle diyordu: «Biz ddetle zaru­ret varsa ancak o zaman kıyas yaparız. Zira mes´elenin delilini ev­velâ Kitaptan, Sünnetten veya Ashab-ı Kiramın fetvalarından aranız. Onlarda delil bulamazsak meskût bırakılan bu mes´eleyi de hakkında nas olanlara kıyasla hüküm veririz.»[3]

Başka bir rivayette şöyle demektedir: «Biz evvelâ Kitap´tan alırız. Ashabın ittifak ettikleriyle amel ederiz. Eğer ihtilâf ederler­se o zaman aradaki müşterek illet dolayısiyle bir hükrnü diğerine kıyas ederiz, tâ ki mânâ açık olsun.»[4]

Allah razı olsun, Ebû Hanîfe´nin şöyle dediği rivayet olunur: «Biz evvelâ Kitabullah ile, sonra Resulünün Sünneti iîe amel ede­riz. Sonra Ebû Bekir´in, Ömer´in, Osman´ın ve Ali´nin sözleriyle amel ederiz.»

Başka bir sözünde şöyle diyor: «Anamın, babamın başı için Resûlullah´tan gelen can başüstünedir. Bizim ona asla muhalefe­timiz yok. Ashabdan gelenleri ihtiyar ederiz. Başkalarının dedik­lerine gelince, onlar adamsa bizler de adamız.» (Yâni onlar gibi biz de ietihad ederiz.)

Rivayet olunduğuna göre. Halife Ebû Cafer Mansur ona mek­tup yazarak, «Bana ulaştığına göre sen kıyası, Hadîse takdim eder-mişsin» demiş. Ebû Hanîfe buna şöyle cevap vermiş: «Yâ Emîr´el-Mü´mînîn, iş size ulaştığı gibi değildir. Ben evvelâ Kitabullah ile amel ederim. Sonra Resulünün Sünnetiyle, sonra Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali Hazretlerinin hükmettikleriyle, sonra diğer Ashabın ahvâliyle hüküm veririm, Sonra da, eğer aralarında ihtilâf varsa, kıyas yaparım... [5]


99- Kıyası Sünnete Asla Takdim Etmez


İmâm-ı A´zam Ebû Hamfe´den bu hususta rivayet olunan söz-îer bunlardır. Görülüyor ki, ona yapılan iftira ona kadar gelmiş. O bunu reddediyor, inkâr ediyor, hem de şiddetle reddediyor. Ha­lifeye gönderdiği cevapta bunu kaydederek tarih huzurunda res­men tescil ediyor. Onun için kesin olarak diyoruz ki, Ebû Hanîfe´nin Mezhebi kıyası Hadîs üzerine asla takdim etmez, hattâ cesaretle şunu söyliyebiliriz ki, Müslüman fukahâsı arasında kıyası, sahih Hadîs üzerine tercih eden asla yoktur. Bir rivayeti reddederler, Kur´ân-ı Kerîm´e ve din esaslarından birine muhalif râvinin sözü­nü kabul etmezler. Fakat bunun mânâsı kıyası Hadîs üzerine ter­cih etmek, Hadîsi bırakıp ta kıyası almak değildir. Belki de bunun mânâsı, din, ahkâmından kat´i olan bir esasa ve fikrî hüküm nizâ­mına muhalif olan rivayeti tasdik etmemek demektir. Çünkü zan-nî olan delil, kat´i olan asıl Önünde duramaz. Kat´i olan alınır, zannî olanın sıhhati kabul edilmez. Bunun izahı ileride haber-i vâhid bahsinde gelecektir.


100- Delil Olarak Aldığı Hadîsler: Mütevatir Hadîs



Şimdi îmâm-ı A´zam´ın hangi Hadîsleri kabul ve hangilerini reddettiğini beyâna başlıyalım:

Hadîs ve usul uleması râvilerinin sayısına göre Hadîsleri üç kısma ayırırlar; Mütevâtir, meşhur ve haber-i vâhid olan Hadîsler. Hicretin ikinci asrında haber-i. vâhidlere (Ahbâr-ı Hâssa) tabir olu­nurdu.

Mütevâtir Hadîsi ve haberi Fahr´ül-ÎIâm Pezdevî şöyle tarif eder:

«Yalan üzerinde anlaşmalarına ihtimal verilmiyecek ve sayılmayacak kadar sayısı çok bir cemaatın rivayetine mütevâtir denir. Bunlar hem çokluk ve hem de adaletleri ve yerlerinin ayrı ayrı ol­maları bakımından yalan üzerinde birleşmelerine ihtimal bile ve­rilmez. Onun için rivayetleri doğrudur. Yalnız bu rivayetin baştan somına kadar böyle gelmesi şarttır. Bu cemaattan yine böyle bir cemaatın nakli lâzımdır. Kur´ân-ı Kerîm´in nakli işte böyle olmuş­tur. Beş vakit namaz, namaz rek´atlerinin sayısı, zekâtın miktarı, benzerleri de böyle naklolunmuştur.[6] (1)

Mânâ bakımından mütevalir Hadîsler mevcuttur. Fakat metni aynen rivayet olunmuş mütevatir Hadîsler nâdirdir. Ve tevatürün­de ittifak hâsıl olmamıştır. Lâf zan tevatüre misâl şu Hadîs-i şerif­tir: «Bilerek, benim üzerimden yalan söyleyen kimse cehennem­deki yerine hazırlansın.» Manen mütevâtire misâl çoktur: «Ameller niyete göredir. Her kişi niyet ettiğine göre karşılık bulur. Bir kim­se Allah ve Resulü için hicret,ederse hicreti Allah ve Resulüne olur. Hicreti elde etmek istediği dünyalık veya almak istediği bir kadın için olursa, o zaman da hicreti onlara olur,»

Mütevatir Hadîs iîm-i yakîni icabeder. Ulemanın ekserisi «Mütevâtirden hâsıl olan ilim, müşahadeye dayanan ilim gibidir.» demişlerdir. Bir kısmı İse: «Mütevatir olan haber yakın değil, tu-mânîten icabeder» derler. Tumânînetin mânâsı onlara göre şüphe ve vehim arız olma ihtimalini taşır. Bu görüşlerini şöyle izah eder­ler : Tevatür bir takım haber-i yâhidlerin bir yere toplanmasiylc meydana geliyor. Haber-i vâhidlerin her biri teker teker yalan ol­ma ihtimali vardır. Bu muhtemellerin birbirine katılmasiyle ihti­mal kesilmiş olmaz. Eğer ihtimal kesilmiş olsa ve bir araya top­lanmakla yalan muhal olsa, caiz olan şeyin gayri mümkün olması icabeder. Zira caiz ve mümkün olan yalan gayri mümkün oluyor. Bu ise bâtıldır. Bâtıla götüren şey de bâtıldır. Yâni yalan ihtimali kesilmek de bâtıl olur. Mantık da, ameli vakıalar da bunu te´yit ederler.

Doğru olmiyan haberlerin topluluk arasında t e vâ türen yayıl­dığı, kabul edildiği, halkın seleften bunu böylece aldığı olmuştur. Halbuki bunun çürük old...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İkinci Delil sünnet
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:16:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İkinci Delil sünnet rüya tabiri,İkinci Delil sünnet mekke canlı, İkinci Delil sünnet kabe canlı yayın, İkinci Delil sünnet Üç boyutlu kuran oku İkinci Delil sünnet kuran ı kerim, İkinci Delil sünnet peygamber kıssaları,İkinci Delil sünnet ilitam ders soruları, İkinci Delil sünnetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes